Yüz binlerce şirkete ceza kapıda mıdır? – Ekrem Öncü
Yüz binlerce şirkete ceza kapıda mıdır? - Ekrem Öncü
Değerli okurlarımız basında yer alan haberlere göre TTK’da bir kelimenin değişmesi ile 350.000 şirkete ceza kesileceği vurgulanmakta idi. Aslında bu konu daha önce “Yeni TTK ile Kar Dağıtımı Zorunlu Hale Gelmiş midir?” başlıklı yazımızda ele alınmıştı. Konunun halka açık ya da SPK kapsamındaki şirketler boyutu biraz farklıdır. Maliye Bakanlığı’nın neden ceza kesmek istediği bu yazı ile daha açık ortaya konulacaktır.
Yeni Ticaret Kanununun 519’uncu maddesine göre;
(1) Yıllık kârın yüzde beşi, ödenmiş sermayenin yüzde yirmisine ulaşıncaya kadar genel kanuni yedek akçeye ayrılır.
(2) Birinci fıkradaki sınıra ulaşıldıktan sonra da;
a) Yeni payların çıkarılması dolayısıyla sağlanan primin, çıkarılma giderleri, itfa karşılıkları ve hayır amaçlı ödemeler için kullanılmamış bulunan kısmı,
b) Iskat sebebiyle iptal edilen pay senetlerinin bedeli için ödenmiş olan tutardan, bunların yerine verilecek yeni senetlerin çıkarılma giderlerinin düşülmesinden sonra kalan kısmı,
c) Pay sahiplerine yüzde beş oranında kâr payı ÖDENDİKTEN sonra, kârdan pay alacak kişilere dağıtılacak toplam tutarın yüzde onu, genel kanuni yedek akçeye eklenir.
(3) Genel kanuni yedek akçe sermayenin veya çıkarılmış sermayenin yarısını aşmadığı takdirde, sadece zararların kapatılmasına, işlerin iyi gitmediği zamanlarda işletmeyi devam ettirmeye veya işsizliğin önüne geçmeye ve sonuçlarını hafifletmeye elverişli önlemler alınması için kullanılabilir.
(4) İkinci fıkranın (c) bendi ve üçüncü fıkra hükümleri, başlıca amacı başka işletmelere katılmaktan ibaret olan holding şirketler hakkında uygulanmaz.
(5) Özel kanunlara tabi olan anonim şirketlerin yedek akçelerine ilişkin hükümler saklıdır. 519/2-c bendi Eski TTK’nın 466/3’ünde, “Safi kardan, birinci fıkrada yazılı yedek akçeden başka pay sahipleri için %5 kar payı AYRILDIKTAN sonra…” şeklinde idi.
Bu noktada Yeni TTK 519’un gerekçesine bakmak gerekiyor. 519’un gerekçesinde maddenin Eski TTK’nın 466’ncı maddesinden alındığı, ancak, 466’ncı madde ifadesinin uygulamada yorum güçlükleri doğurduğu, gerek kelimelerin seçiminde, gerek söz diziminde önemli değişiklikler yapıldığı, ancak içeriğe temel olan düşünce ve hükümlerin değişmediği ifade edilmektedir.
Gerekçeden anladığımız kadarıyla maddenin içeriğinde düşünce olarak bir değişiklik yapılmak istenilmediği anlatılmak isteniyor. Ancak Kanun maddesinin lafzı değişiklik yaptığını ortaya koyuyor. 466’ncı madde de Kanunun lafzında “ayrıldıktan sonra” denirken 519’uncu maddenin lafzında“ödendikten sonra” denilmektedir.
İşte tam da bu nokta da Yeni TTK ile kar dağıtımının artık zorunlu hale geldiği iddia edilmektedir. Hemen belirtelim ki, kar dağıtımının zorunlu hale geldiği 519’uncu madde lafzından çıkmaktadır, ancak dağıtılacak kar sınırlı bir kardır.
Ne zaman kar dağıtımı zorunlu hale gelecektir ve hangi tutarda karın dağıtılması zorunludur?
519’uncu madde düzenlemesine göre, yıllık kârın yüzde beşi, ödenmiş sermayenin yüzde yirmisine ulaşıncaya kadar genel kanuni yedek akçeye ayrılır. Yıllık kârın yüzde beşi, ödenmiş sermayenin yüzde yirmisine ulaşmadığı sürece kar dağıtımı da yapılmayacaktır.
Yıllık kârın yüzde beşi, ödenmiş sermayenin yüzde yirmisini aştıktan sonra, pay sahiplerine yüzde beş oranında kâr payı ÖDENMESİ gündeme gelecektir. Kanun maddesinden görüleceği üzere dağıtılması istenilen kar sınırlı bir kardır. Yoksa karın tamamının dağıtılması zorunluluğu bulunmamaktadır.
519’uncu maddeye göre kanuni yedek akçe ayrılması zorunludur. Kanuni yedek akçe ayırabilmek için ise yap sahiplerine %5 oranında kar payı ÖDENMESİ zorunluluğu getirilmiştir. İşte tam da bu noktada Maliye Bakanlığı kar payı dağıtımı yapıldığını ileri sürerek stopaj yapılması gerektiğini söylemektedir.
Maliye Bakanlığının takıldığı kısım ÖDEME kelimesidir. Ancak Maliye Bakanlığının stopaj yapılması gerektiğini ileri sürebilmesi için yukarıda da değinildiği üzere öncelikle yıllık kârın yüzde beşi, ödenmiş sermayenin %20’sine ulaşması gerekmektedir. Ulaştıktan sonra ise, dağıtıldığı kabul edilebilecek tutar karın kalanının tamamı değil, %5’lik kısmıdır.
Burada şu soruyu sormak gerçekten zorunluluk arzediyor. Maliye Bakanlığının attığı taş ürküttüğü Kurbağaya değecek midir? Kanaatimce değmeyecektir. Ayrıca vurgulamak gerekir ki, VUK 3’de düzenlendiği üzere vergilendirmede olayın gerçek mahiyeti esastır ve gerçekte bir kar dağıtılmadığı halde dağıtılmış gibi işlem yapmak yargıdan dönecektir. Diğer yandan 519’uncu madde gerekçesi de, içeriğe temel olan düşünce ve hükümlerin değişmediğini ifade etmektedir.
Genel kurulda karın dağıtılmamasına oy birliği ile karar verilmesi durumunda kar dağıtımının zorunlu olmayacağı yönünde görüşler vardır. Ancak, bu görüş kanaatimce kanun metninin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalınması halinde yüzde beş oranında kâr payı ÖDENMESİ gerekeceğinden yanlış olacaktır. Asıl mesele dağıtılmamış kara dağıtılmış gibi işlem yapılacak olmasıdır ki bu konudaki görüşümüze yazımızda yer verilmiştir.
Holding şirketler için kar payı dağıtımı zorunluluğu olmadığı kanunda açıkça düzenlenmiştir. Konunun diğer boyutu ise, halka açık ya da Sermaye Piyasası Kanunu (SPK) kapsamında faaliyette bulunan şirketlerin kar dağıtımı zorunluluğu olup olmadığı meselesidir ki, gelecek yazımızda konu ele alınacaktır.
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.