Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

ahsen okyar
26Tem/24Kapalı

ŞİMDİYE KADAR NEDEN YAPMADINIZ? – Ruhittin SÖNMEZ

ŞİMDİYE KADAR NEDEN YAPMADINIZ? - Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sCumhurbaşkanı kabinesi işlerin daha iyiye gitmesi için bir takım yeni düzenlemeler yapıyor veya yapma niyetini açıklıyor. Son dönemde dikkatimi çeken bir kaçını hatırlatmak istiyorum:

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı almak isteyen yabancılar için yeni güvenlik düzenlemeleri yürürlüğe girdi. Yapılan yeni düzenlemeye göre Emniyet ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) onayı ile Interpol doğrulaması olmadan yabancılara vatandaşlık verilmeyecek.

Ayrıca Gazeteci Saygı Öztürk’ün verdiği bilgiye göre “Önceki İçişleri Bakanlığı döneminde bazı suç örgütlerinin önde gelen isimlerine sahte belgelerle vatandaşlık kazandırılmış!”

“Ali Yerlikaya döneminde sahte belgelerle vatandaşlığın önünü kesmek için bazı düzenlemeler yapıldı. Örneğin vatandaşlığa geçmek isteyen kişilerin başvurularını bizzat kendilerinin yapması gerekiyor. Başvuru sırasında parmak izi alınıyor. Böylece, sahte kimlikli kişinin sahte evrakla ya da başkasının kimliğiyle vatandaşlığa alınması önleniyor. Daha önce sahte belgeler kullanılarak vatandaşlığa alınanlar, vatandaşlıktan çıkarılıyor ve sınır dışı ediliyor.”

23Tem/24Kapalı

MERSİN’E GİTMEK İSTERKEN TERSİNE GİTMEK – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

MERSİN’E GİTMEK İSTERKEN TERSİNE GİTMEK - Ruhittin SÖNMEZ
Görünüşte vatandaşlar olarak hepimiz enflasyonun düşmesini istiyoruz. Ancak bireysel olarak enflasyonist ortamdan en az zararla çıkmak veya enflasyonu fırsata çevirip daha çok kâr etmek isteyenler enflasyonu köpürtücü davranışlar sergilemekte.
Ekonomist Ege Cansen “Türk’ün Enflasyonla İmtihanı” başlıklı köşe yazısında bu hali “Mersin’e gitmek isteyen insanların tersine gitmesine” benzetiyor.
Ege Cansen’in yazısını okurken Prof. Dr. Üstün Dökmen’in bir konferansında yaptığı deneyi hatırladım.
Çünkü bu deney de yapmak istediğinin tam tersi sonuca hizmet eden davranışlara dairdi.

21Tem/24Kapalı

HOŞGÖRÜ-2 – Seyfettin KARAMIZRAK

seyfettin-karamzrak

HOŞGÖRÜ-2 - Seyfettin KARAMIZRAK

“Hoşgörü, yapılan her şeyin kolayca kabul edilip onaylanması değildir. Hoşgörü, başkalarının görüşlerini anlama yeteneği ve acı bir duygu beslemeden, anlayışlı bir tartışma arzusudur (Macintosh).

Bir önceki yazımızda, hoşgörünün anlamını, nasıl yapılması gerektiğini çeşitli misallerle açıkladık. Ancak hoşgörünün sınırlarını belirleyemezsek, hoşgörü adına yanlış ve hatalı yaklaşımlarda bulunabiliriz.

Hoşgörüde aşırılığa kaçılmamalıdır. Hoşgörülü olmanın fazlası, “boyun eğmek ve aşırı fedakâr olmaktır” ki, bu yaklaşım hoşgörü değildir. Dikkat edilmesi gereken nokta, “hoşgörünün insanın kendisine ve diğer insanlara zarar vermeyecek” ölçüde olmasıdır.

Kendi haklarımızı korumadan, karşımızdakinin davranışlarına göz yummak ve görmezden gelmek de hoşgörü olarak tanımlanamaz. Hoşgörüde denge kurabilmek, kişinin kendi haklarını ve sınırlarını korumasıyla mümkündür.

18Tem/24Kapalı

HOŞGÖRÜ –1 – Seyfettin KARAMIZRAK

seyfettin-karamzrak

HOŞGÖRÜ –1 - Seyfettin KARAMIZRAK

“Hoşgörü insanlığın bir parçasıdır. Hepimizin hataları ve eksikleri var; gelin karşılıklı olarak birbirimizin hata ve eksiklerini bağışlayalım, çünkü hoşgörü doğanın ilk yasasıdır." (Voltaire)

Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın. “Mevlâna”

Uluslararası kaynaklarda “tolerance” kelimesi olarak kullanılan “hoşgörü” kavramı, genel tanımı ile karşılıklı sevgi, saygı ve anlayış temeline dayanan işlevsel bir iletişim sürecidir.

“Hoşgörü” kavramı sözlüklerimizde; her şeyi anlayışla karşılama, olabildiği kadar hoş görme durumu olarak tanımlanarak, müsamaha ve tolerans sözcükleri ile eşanlamlı olarak kullanılmaktadır.

Kişinin kendinden farklı düşünen inanç ve davranışlarda bulunan kişilere karşı saygılı, sevecen ve katlanılır olması hali, hoşgörüdür. Görmezden gelme, müsamaha, göz yumma, aldırış etmeme gibi kelimeler de aynı anlamda kullanılmaktadır.

16Tem/24Kapalı

TRUMP’A SUİKAST GİRİŞİMİ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

TRUMP’A SUİKAST GİRİŞİMİ  - Ruhittin SÖNMEZ

ABD Eski Başkanı ve Kasım 2024’te yapılacak seçimde favori ABD Başkan adayı olan Donald Trump’a 14 Temmuz günü suikast teşebbüsü oldu.

Bu girişim tam da 15 Temmuz 2016 darbe girişimi yıldönümünden bir gün önceye rastladığı için zihnimizde bazı çağrışımlara yol açtı.

Dünyanın ekonomi, siyaset, bilim ve sanat alanında bir numaralı belirleyici gücü ABD’dir. Burada gerçekleşen suikast girişiminin arkasında ne olduğunu anlamak kolay değil. Sonraki yıllarda da en gerekli bilgileri öğrenebileceğimizi sanmıyorum.

Kurşunun Trump’ın kulağını delmesi suikastın ciddiyetini göstermekte. İlk bilgilere göre suikastçının bulunduğu yere uzun namlulu silahıyla çıktığı görülmüş, ihbar edilmiş ve fakat sahnenin tam karşısındaki tek binanın tepesinden ateş etmesine mani olun(a)mamış. Bir güvenlik zafiyetinden çok bilinçli bir yol verme izlenimi edinilmekte. Suikastçının keskin nişancı güvenlik görevlilerince derhal öldürülmüş olması Trump’ı yok etmek isteyen ekibin bulunmasını zorlaştıracak.

Bu tür olayların arkasında olan bitenleri öğrenmek pek mümkün olmuyor. 1963’te ABD Başkanı J.F. Kennedy’nin silahlı suikastla öldürülmesinin arkasındaki sır perdesi hala aralanmış değil.

Bizde de 15 Temmuz’un 8. Yılında darbe girişimine dair ortaya çıkan soruların çoğuna cevap bulunamadı. Bu olayların arka planını bilen çok az sayıdaki insan olduğuna ve fakat bunların halk kitlelerine açıklanmadığına inanıyorum. Turgut Özal’a yapılan suikast girişiminin arka planını Özal öğrenmiş fakat halka açıklamamıştı.

15Tem/24Kapalı

TÜRK-İSLAM DÜNYASINDAN BİR BİLGE ADAM GEÇTİ… / Ali COŞKUN

thumbs_b_c_f6b0684255780c21741fcf060667f9c3

TÜRK-İSLAM DÜNYASINDAN BİR BİLGE ADAM GEÇTİ… / Ali COŞKUN

Yıllarca demokrasi, insan hakları, özgürlükler yolunda mücadele vermiş olan Nevzat Yalçıntaş Hoca’mız, 2016 darbe teşebbüsünü takiben yine bir Cuma günü geride örnek bir aile hayatı, yetişmiş iki hayırlı evlat, binlerce öğrenci, unutulmaz hizmetler bırakarak aramızdan ayrıldı. Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş Hoca, bir gönül adamı, kültür hazinesi, tevazu sahibi bir dost, vatanına, toprağına, ailesine, dostlarına sevdalı bir insandı.

12Tem/24Kapalı

CUMHURBAŞKANI ÖNGÖRÜLEMEZ BİRİ AMA KİMİN İÇİN? – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

CUMHURBAŞKANI ÖNGÖRÜLEMEZ BİRİ AMA KİMİN İÇİN? - Ruhittin SÖNMEZ
2020’de ABD Başkanı Trump ikinci defa başkan seçilemedi, o zaman 77 yaşında olan Biden karşısında kaybetti. Bunun sebebini analiz ettiğim yazımda temel sebeplerden birini şöyle açıklamıştım:
Trump öngörülemez bir Başkan oldu. Bugün yaptıklarını yarın tam tersini yapabileceği, bugün övdüğünü yarın yerin dibine geçirebileceği görülen bu başkan, bazılarına göre “dengesiz”, bazılarına göre “deli” sıfatlarını hak ediyordu.
Trump devletin kurumsal yapısı ile çalışmayı sevmeyen, çoğu zaman kuralları hiçe sayan bir “Başkan” idi.
Devleti yöneten kişinin öngörülemez bir yönetim tarzı içinde olması ABD vatandaşlarını tedirgin etti.
ABD seçmeni bir macera dönemi yaşamak istemedi, öngörülebilir olanı tercih etti. Devletin kurumlarının çalışması ve kuralların herkese uygulandığı bir sistemi istediğini gösterdi. O zaman 77 yaşında olan Biden’ı seçti.
Ancak bu yıl Kasım ayında yapılacak seçimde tekrar yarışacak olan adaylardan Biden 81 yaşında ve çeşitli sağlık sorunları yaşıyor. Bu defa Biden için de ülkeyi yönetip yönetemeyeceği yönünden bir belirsizlik ve öngörülemezlik söz konusu. Bu bakımdan Biden’ın adaylıktan çekilmesi için baskı oluşturma gayretleri var. Bu çalışmalar bir sonuç verecek mi, henüz belli değil.
2024 seçimi için de koskoca ABD’de bir “deli” ile bir “bunak” adaydan başkasının ortaya çıkamamış olması ilginç. (Bunlar benim taktığım sıfatlar değil.)
ABD’de en sert şekilde kuvvetler ayrılığı uygulanıyor. Kurumlar çok güçlüdür. Kurumlar ve medyanın
kuralların uygulanmamasına karşı direnci yüksektir.
Başkan’ın ABD’yi yüksek riske sokacak “delice” işler yapmasına karşı sistem etkili bir sigortaya sahip
olduğu gibi Başkan’ın hastalanması, yönetemez hale gelmesi veya ölmesi halinde sistemin aksamadan
çalışmasını sağlayacak mekanizmalar devreye girecektir.
Böyle olduğu halde ABD seçmeninin daha öngörülebilir seçeneği tercih etmeye çalışacağını sanıyorum.

10Tem/24Kapalı

Arkadaşlık (II) – Mesut NÖBETÇİGİL

indir

Arkadaşlık (II) - Mesut NÖBETÇİGİL

Arkadaşımızla bir duygu bandında, bir duygu frekansında buluşuyoruz. O her nasılsa içimizi zapt ediyor,

ikimizi de esir alıyor, rehin alıyor. Biz öylece gitmek istiyoruz. Orada bir hesap ortaya çıkar: Acaba bana şöyle yardım eder mi, şurada elimden tutar mı ya da korkuyorum, yanımda olması güzel olabilir gibi türlü endişe ve beklentilerle oluşturulan bir arkadaşlıktan bahsetmiyorum.
***
Arkadaşlığın bir kere zemini, coğrafyası duygu üzerine kurulur. Duygunun hemen arkasından gelen şey güven. Güvenmek yani, sırtınızı dönmek yani, onun size ihanet etmeyeceğinden emin olmak, sizi yarı yolda bırakmayacağını bilmek ve bu duygu yakınlığı içerisinde arkadaşlığınızı sürdürmek. Kuşkusuz her zaman insan birbirine gerektiği ölçüde gerektiği kadar bir destek sunamayabilir.

9Tem/24Kapalı

MİLLET KAVRAMI VE TÜRKSÜZ TÜRKİYE YARATMAK – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sMİLLET KAVRAMI VE TÜRKSÜZ TÜRKİYE YARATMAK - Ruhittin SÖNMEZ
Birileri milliyetçilik ve din adına, BOP içeriğine uygun şekilde, Türkiye’yi Türksüzleştirme çabası içinde. Ve bunu kendilerini “yerli ve milli”, yaptıklarını da “ülkeyi kurtarmak” olarak pazarlama becerisi gösterebiliyorlar.
“Türksüz Türkiye” yaratma çabalarını fark edebilmek için siyasal İslamcıların millet kavramına verdiği anlam ile Cumhuriyetimizin kurucu iradesinin modern bilim ışığında verdiği anlam arasındaki farkı bilmek lazım.
Bugün iktidar partisi AKP ve Genel Başkanı R. Tayyip Erdoğan ile iktidarın küçük ortağı MHP ve Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin millet kavramına verdiği anlam aynıdır diyebilir miyiz?
Bu teorik bir tartışma sorusu değil. Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek olan sığınmacı sorunu, yeni Anayasa tartışmaları gibi temel meselelerimizi doğru anlamamıza yarayacak bir sorudur bu.
RTE, Millet ve milliyet kavramlarının Fransız ihtilali ile dünyaya yayılan tanımını kabul etmediğini ifade ederek, kendi millet anlayışını şöyle ifade ediyor:
“Bizim kendi medeniyetimizin, kendi tarihimizin, kendi kültürümüzün bir millet tanımı var. Bu bakımdan Osmanlı tam bir millet devletiydi.” “Biz, milleti İbrahim’den geliyoruz.”
“Bizim millet tanımımız, özünü İslam’ın millet anlayışından alır. Pek çok farklı dinden ve kökenden gelen insanı çatısı altında toplayan Osmanlı bunların milliyetlerini, dinlerine göre de tasnif etmiştir. Osmanlı böyle bir devlet, imparatorluktur. Müslümanlar bir millet, Hristiyanlar bir millet, Yahudiler bir millettir. Etnik bakımdan zaman zaman çok küçük karışmalar olsa da bu tarihimizin ve coğrafyamızın gerçekliğine en uygun tanımdır.”
Erdoğan’ın bu tanımı yönettiği devletin anayasasında belirlenen temel tanım ve ilkelere aykırıdır. Cumhuriyetimizin kurucu iradesinin ortaya koyduğu felsefe ve Atatürk’ün millet tanımına da zıt bir görüştür. Bu görüşü savunmak kurucu iradenin, Osmanlı’nın çöküş sürecinde ve Millî Mücadele aşamasında yaşanan tecrübeler ve bilimin ışığında yaptığı, isabetli tercihlerine karşı çıkmaktır.
“MILLET ILE ÜMMET, birbiriyle sözlük anlamları açısından farklı olan; bununla birlikte mutlaka çatışması gerekmeyen iki kavramdır.” Ancak siyasallaştırılarak daraltılan gündemdeki anlamı ile siyasal İslamcıların “ümmet” karşılığı kullandığı “millet” tanımı “Türksüz Türkiye” yaratmak
isteyenlerin bir maymuncuğudur.

7Tem/24Kapalı

İKİ YÜZLÜ BATININ ÇİRKİNLİĞİ SPORA DA YANSIDI- Seyfettin KARAMIZRAK

seyfettin-karamzrak

İKİ YÜZLÜ BATININ ÇİRKİNLİĞİ SPORA DA YANSIDI- Seyfettin KARAMIZRAK
“İkiyüzlülük”, kişinin sahip olmadığı duygu, düşünce, erdem, değer veya özelliklere, sanki sahipmiş gibi davranması veya sahip olduğunu iddia etmesidir. Ahlâk psikolojisine göre
ikiyüzlülük, kişinin kendi ifade ettiği ahlaki kural ve prensiplere kendisinin uymamasıdır.
Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) Disiplin Kurulu, Türkiye-Avusturya maçında attığı ikinci golden sonra “bozkurt işareti” yapması nedeniyle milli futbolcumuz Merih Demiral’a 2 maç ceza verdi.
UEFA’ya tepki gösteren Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı (TFF) Mehmet Büyükekşi, “2 maçlık cezayı kabul edilemez, hukuk dışı ve siyasi bir karar olarak görüyoruz” dedi.
Mehmet Büyükekşi, 3 maçın altındaki cezalarda CAS’a itiraz ve başvuru yolunun kapalı olduğunu hatırlattı. Büyükekşi, açıklamasında, “Verilen 2 maçlık ceza ile itiraz hakkımız da elimizden alınmıştır. Taraflı ve adaletsiz olan bu karar, tüm milletimizi derinden hayal kırıklığına uğratmıştır” dedi.
TFF Başkanı ayrıca, UEFA’nın maçta görevli delegesinin raporunda cezai yaptırım ile ilgili bir ifade olmadığını, bazı Batılı siyasetçilerin açıklamalarının ardından UEFA’nın konu
ile ilgili müfettiş atayarak soruşturma başlatmasının sürece ve kararın bağımsızlığına gölge düşürdüğünü belirtti.
Dışişleri Bakanlığı UEFA’nın soruşturmasının kabul edilemez olduğunu ve Alman makamlarının Demiral’a yaklaşımının “yabancı düşmanlığı içerdiğini” açıklamıştı. 

6Tem/24Kapalı

Bozkurt nedir? – Murat YAZAN

54_b

Bozkurt nedir? - Murat YAZAN

Merih gol attıktan sonra bozkurt işareti yapınca ortalık birbirine girdi. Onamalar, kınamalar, tartışmalar.

Bozkurt işaretinin siyasal bir sembol olmadığı defalarca yazıldı. Doğru ama eksik. Eksiği tamamlamak adına size kronolojik bir öykü anlatacağım.

Milattan çok önceki dönemler. Tahminen 20.000’li yıllar. Orta Asya’da insanlar küçük topluluklar halinde yaşıyorlardı. Henüz devletler kurulmamıştı. En büyük topluluklar kabile ve klanlar. Kabileler çoğaldıkça birbirlerinden ayırt edilmek için sembollere ihtiyaç duydular. Semboller için esinlenmeye ihtiyaçları var ve esinlenebilecekleri her şey çevrelerini saran doğadaydı. Avcı toplayıcı toplulukların temel gıdası avladıkları hayvanların etleriydi. Avlanmayı doğanın alfa avcılarından öğrenmek için zaman zaman onların avlanmalarını gözlemlediler. Ayılar bireysel olarak avlanırken bozkurtlar grup halinde avlanan sosyal hayvanlardı. Tıpkı insanlar gibi. Yapılan gözlemler kurtlara olan hayranlığı bir tür kült haline getirdi. Bazı kabileler bozkurdu kendine sembol olarak seçti, bazıları ayı, geyik, ağaç, kartal gibi motifler kullandılar. Bu motifleri mağara duvarlarına ve daha sonra çadırlarına çizdiler. Bedenlerine dövme olarak işlediler. Hatta Göktürk devletinin bayrağında bozkurt bulunur.

3Tem/24Kapalı

Arkadaşlık (I) – Mesut NÖBETÇİGİL

indirArkadaşlık (I) - Mesut NÖBETÇİGİL

Merhaba ilk köşe yazım: "Arkadaşlık(I)" ile Çınar Kocaeli'ndeyim.

Samimi, dost sohbeti tadındaki yazılarımı keyifle okur, yorumlar yaparsanız mutlu olurum.
Umarım uzun soluklu, arkadaşça olur bu yolculuğumuz.

Arkadaşlık (I)
Arkadaşlık üzerine çok şey söylenebilir. Hepimizin çok sevimli vazgeçemeyeceğimiz hiçbir pazarlığa rehin vermek istemediğimiz değerli arkadaşlarımız mutlaka vardır. Açıkçası en çok da arkadaşsız olmak tehlikeli gibi görünüyor. İnsanın bir arkadaşının olmaması durumunun ne kadar vahim, ne kadar insanı ıssızlaştıran, sessizleştiren ve yabancılaştıran bir şey olduğunu düşünüyorum.
Onun için Allah kimseyi arkadaşsız bırakmasın.

2Tem/24Kapalı

YUNANİSTAN İZLENİMLERİM – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

YUNANİSTAN İZLENİMLERİM - Ruhittin SÖNMEZ
Yunanistan’ın kuzeyinden güneyine (Mora’ya kadar) Yanya, Parga, Patras, Preveze, İnebahtı, Korint Kanalı üzerinden geze geze gittiğimiz başkent Atina’yı gördükten sonra tekrar kuzeye giderek Selanik ve Kavala’yı ziyaret ettik.
Yunanistan gezimizin ilk yarısını teşkil eden Yanya, Preveze, İnebahtı, Meteora’ya dair duygu, düşünce ve gözlemlerimi önceki yazımda paylaşmıştım. Şimdi gezimizin ikinci kısmı olan Patras, Atina, Selanik ve Kavala’dan izlenimlerimi yazacağım. Ancak önce geçtiğimiz otoyollar, tüneller, asma
köprü ve Korint Kanalından bahis açalım.

30Haz/24Kapalı

MERHAMET ÜZERİNE – Seyfettin KARAMIZRAK

seyfettin-karamzrak

MERHAMET ÜZERİNE - Seyfettin KARAMIZRAK
Merhamet, sözlüklerde: “Acıma duygusu.” “Bir kimsenin veya bir başka canlının karşılaştığı kötü durumdan dolayı duyulan üzüntü, acıma.” “Birinin (veya başka bir
canlının) içinde bulunduğu acılı durumuna üzülerek, acısını giderip yerine sevinç ve iyiliği getirmeye çalışmaya veya böyle yapmayı istemeye neden olan duygu.” Olarak
tanımlanmaktadır.

29Haz/24Kapalı

Orhun Anıtlarında Geçmişi Yâd Etmek – (3) / Erdal GÜZEL

    erdal-guzel 

    Orhun Anıtları'nda Geçmişi Yâd Etmek - (3) / Erdal GÜZEL

Kaldığımız kampa geri dönüp geceyi geçirdikten sonra Çarşamba sabahı erkenden uyandık. Eşim Hülya Hanımefendi’nin yapmış olduğu Erzurum kete ve çörekleriyle kahvaltımıza takviye yaptık. Gece telefona bakarken, okuduğum “İş Sağlığı ve Güvenliği” bölümünden sınıfımı geçtiğimi öğrenince keyfim daha da artmıştı.

Saat 09. 30’ da araçta yerlerimizi alıp 10 km. Uzağımızdaki Karakurum’a gitmek üzere yola çıktık. Hava bir hayli soğuktu. Kafile, kışlıklarını giymişti. Karakurum çok küçük bir şehirdi. Yazın 1000 kişinin yaşadığı şehir, kışın biraz daha yoğun oluyormuş. Kısa bir yolculuğun ardından Karakurum Müzesi’ne geldik. Müze görevlileri İngilizce bilmiyordu. 

28Haz/24Kapalı

YANYA, PARGA, PREVEZE, İNEBAHTI, ATİNA, SELANİK, KAVALA… / Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

YANYA, PARGA, PREVEZE, İNEBAHTI, ATİNA, SELANİK, KAVALA… / Ruhittin SÖNMEZ
Yanya, Parga, Preveze, İnebahtı, Patras, Atina, Selanik, Kavala gibi şehirleri içine alan turumuz “Yunanistan İncileri” adını taşıyordu. Oysaki bu şehirler 500-520 sene kadar Türk egemenliğinde kalmış topraklardı. 1910’lu yıllarda kaybettiğimiz bu vatan toprakları aynen Anadolu’daki şehirlerimiz Manisa, Antalya, Muğla, İstanbul gibi Türk kokan, Türkçe konuşulan, bayrağımızın dalgalandığı,
minarelerinden ezan seslerinin duyulduğu yerlerdi. Yani “Türk İncileri” idi. Oraları gezmek için pasaporta, vizeye ihtiyaç yoktu.
Bayram sonrası 5 günlük bir kültür turuna katılarak bu şehirleri gezdik. Geziye katılanların üçte ikisinden fazlası vize gerektirmeyen yeşil pasaportlu idi. Kalanlar da bir şekilde Şengen vizesi alabilmiş “şanslı” vatandaşlarımızdı.

28Haz/24Kapalı

ORHUN ANITLARIN’DA GEÇMİŞİ YÂD ETMEK – 2 / Erdal GÜZEL

erdal-guzel

ORHUN ANITLARIN’DA GEÇMİŞİ YÂD ETMEK – 2 / Erdal GÜZEL

İKİNCİ BÖLÜM

Pazar günü sabah kahvaltımızı ettikten sonra aracımıza binip 09. 00’ da Ulusal Tarih Müzesi’ne geldik. Müze, TİKA tarafından yapılmış. Müzenin bahçesinde metalden yapılmış büyük bir çan vardı. Girişin hemen sol tarafında Katar’a ait bir bölüm bulunuyordu.

Müze, Moğol tarihinden ve kültüründen zengin eserler barındırıyordu.

Kültigin Anıtı’nın replikası (kopya) vardı. Savaş aletleri, giysiler, kumaşlar, paralar, mühürler, çadır(yurt), mancınık gibi eserler sergilenmişti.

Müzeden ayrıldıktan sonra Tsonjin – Boldog bölgesinde bulunan Cengiz Han heykelini görmek için yola çıktık. Yaklaşık bir saatlik yolculuktan sonra at üzerindeki Cengiz Han’ın muazzam heykelini gördük.

Üzerinde CHINGGIS KHAAN yazılı Kemerli bir kapıdan, heykelin bulunduğu alana giriliyordu. Kapının üzerinde bir kartal heykeli ve en üstte ise at üzerinde Moğol savaşçılarının heykelleri vardı.

25Haz/24Kapalı

Doç. Dr. Canan Dağdeviren:

canan-dagdeviren

"Doç. Dr. Canan Dağdeviren: Gençlere ‘Ben de Canan Hoca gibi başarabilirim’ dedirtmek yaptığım işlerin bile ötesinde bir duygu..."

Bilim dünyasının parlayan yıldızlarından fizik mühendisi Doç. Dr. Canan Dağdeviren ilham konuşması yapmak için İstanbul’da öğrencilerle bir araya geldi. Konuşmasında “Aydınlık için karanlık da gerekli” diyen Dağdeviren, gençlere engellerle karşılaştıklarında pes etmek yerine daha çok motive olmalarını tavsiye ediyor.

24Haz/24Kapalı

Balkan şehirleri – Prof. Dr. Ahmet Bican ERCİLASUN

ahmet-bican-ercilasunBalkan şehirleri – Prof. Dr. Ahmet Bican ERCİLASUN

Ruhumun sınırları siyasi sınırları aşıyor.

Balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum; 

Her lahza bir alev gibi hasretti duyduğum.

Balkan şehirlerine Kocacık’tan başlanmalıdır. Biz de öyle yaptık. Yahya Kemal’in de Mustafa Kemal’in de çocukluğu Balkan şehirlerinde geçmiştir. Cetleri de Balkanlarda yaşamıştır.

24Haz/24Kapalı

TANRI KRALLAR – Zahide UÇAR

zahide-engin-ucar

TANRI KRALLAR - Zahide UÇAR

24 Yıldır en tepeden aşağıya şiddet dili kullanılıyor. Hakaret, aşağılama, ötekileştirme… Kısacası,
sıradanlaşan nefret dili! Kinlerine sahip çıkıyorlar. Bu kinden, VİCDANIN KARABORSAYA düştüğü bir
zulüm krallığı ortaya çıktı. Ortalık büyüklü-küçüklü Tanrı Kral doldu.
İnsanların ruhunu besleyen, olgunlaştıran, bencilliğini ve egosunu törpüleyen değerlerimiz
konuşulmaz oldu. Artık sanattan, edebiyattan, şiirden konuşmuyoruz. Sadece zifte bulanmış siyaset
bataklığında debeleniyoruz. Bu bataklık toplumu çürüttü. Şikayet ediyoruz, dedikodu yapıyoruz, isyan
ediyoruz ama bu karanlıktan hepimiz payımızı alıyoruz.
Bizler edebiyat dersi okurken söz sanatlarını da öğrendik. Sahi, mecazı mürsel, teşbih, kinaye, mecaz,
tariz sanatları neydi(!)?