Ya Onurlu Duruş, Ya Yok Oluş! – Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
Ya Onurlu Duruş, Ya Yok Oluş! - Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
2020 yılına keşke hiç girmeseydik, 2019’da kalsaydık! Ya da 2020’yi es geçip direk 2021’e geçiş yapabilseydik diye içimizden geçiyoruzdur. 2020 senesine depremlerle başladık, maalesef ülkemizin farklı bölgelerinden deprem haberleri gelmeye devam ediyor. Çekirgeler sokakları istila etti, ardından Covid-19 isimli bir virüs hayatımızı alt üst etti. Çernobil Nükleer santralinde yangın çıktı zehir saçıyor, ülkemizde tehdit altında.
Tüm dünyayı saran Korona Virüs ( Covid-19 ) salgını zengin, fakir, âlim, cahil ayırt etmiyor herkesi öldürüyor. 2020 nasıl bitecek? Bitecek mi acaba diye düşünmeye başladık psikolojimiz bozuldu! Bir virüs bizi ne duruma soktu farkında mıyız? İnsan ömrü çok kısa, yarınımız ne olacak bilemiyoruz. Bir musibet, bin nasihatten iyidir demiş atalarımız! Başımıza gelen bu musibetlerden ders çıkarıp, insanlığımızı sorgulamamız gerekmiyor mu?
Bence hepimizin bu sorgulamayı yapması lazım, ömrümüzün kalan kısmında onurlu yaşayalım, insanlığa örnek olalım. Para, güç, kuvvet bir virüse yenik düştü hep birlikte gördük. İnsanlığı kurtarmanın tam zamanı “Ya onurlu duruş, ya da yok oluş” eşiğine geldiğimizi düşünüyorum.
Biz müslümanlar ahirete iman ediyoruz. Dünya hayatı sona erecek etimiz, kemiğimiz toprak olacak, ruhumuz ebedi hayata devam edecek. Geçici dünya hayatında yaptığımız hatalardan ders çıkaralım ebedi hayatına devam edecek ruhumuzu temizleyelim. İyi insan, örnek insan olalım, güce boyun eğmeyelim, kula kulluk etmeyelim, Allaha kul olalım! Peygamberimiz Hz. Muhammed ( S.A.V ) hadis-i şerifinde “ Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır” demiş. Doğrunun, hakikatin, peşinden gidelim, haksızlık karşısında susmayalım, sesimizi yükseltelim! Yetimin hakkını koruyalım! Kul hakkı yemeyelim! Allah’ın resulü Peygamber efendimiz Hz. Muhammed ( S.A.V ) hadisinde,“ Komşusu açken, tok yatan bizden değildir” demiş! İnsanlığın anlamını ne güzel açıklayan bir söz değil mi?
Korona kriziyle gelen işsizlik dalgası. – Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
Korona kriziyle gelen işsizlik dalgası. – Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
Korona Virüs tüm dünyada hayatı durma noktasına getirdi. Hepimiz evlerimizde karantina altındayız. Üretim ile uğraşmayan masa başı çalışanlar evden çalışabiliyor, peki üretim yapanlar ya da ticari akışın devam etmesinde sahada çalışmak zorunda olanlar ne yapıyor onlar çarkların dönmesi için görev yerlerinde çalışmaya devam ediyorlar çünkü üretim durursa, hayatta durur.
Birde korona nedeniyle üretimi yavaşlatan ya da kepenkleri kapatan işveren ile işlerine son verilen ya da zorunlu ücretsiz izne ayrılanlar var. Korona Virüs nedeniyle ekonomik tedbir alan birçok işveren, işçi çıkartıyor ya da ücretsiz izin kullandırıyor. Zaten işsizlik oranlarının yüksek olduğu ülkemizde korona kriziyle birlikte sayının daha da artması tehlikesiyle karşı karşıyayız.
Uluslararası çalışma örgütü “ILO” yaklaşık 20 gün önce bir rapor yayınlayarak uyarmıştı. Eğer tüm dünyada hükümetler gerekli önlemleri almazsa bu korona virüsü salgını süresince 25 milyon kişi işini kaybedecek demişti. Ülkemizde geniş tanımlı işsizlik sayısı 7,5 milyona çıkmış durumda. 2019 yılı işsizlik rakamları hedeflenenin çok üzerinde gerçekleşti. Dar tanımlı işsiz sayısı 4,5 milyon. 2019 yılında bir milyon yeni istihdam hedefi vardı tam tersine bir önceki yıla göre istihdam 658 bin kişi azaldı. İşçi Sendikalarına göre; bu tablonun üstüne bir de korona salgını eklendiğinde eğer önlemler alınmaz ve işten çıkarmalar yasaklanmazsa devlet bütün çalışanların işini güvence altına alacak adımlar atmazsa en az 1 milyon yeni işsiz olması söz konusu.
Ekonomiye bulaşan virüs! – Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
Ekonomiye bulaşan virüs! – Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
Dünyanın en büyük ikincisi ekonomisi olarak küresel güç ABD’nin tahtına göz diken Çin’de yaşanan korona virüsü salgını insani kayıpların dışında küresel ekonomi içinde endişelere neden oluyor. 14.1 trilyon dolarlık dev milli geliriyle küresel gelirin yüzde 16.4’üne sahip olan Çin’de yaşanan korona virüsü vakası küresel ekonomiye bulaşan bir virüs olarak algılanıyor. Küresel güç Amerika bu durumu fırsata çevirebilir ancak dünyanın geri kalanı bu virüsten etkilenebilir yorumları yapılıyor!
Konuyla ilgili hafta başından bu yana birçok uzman yorumu dinledim, ilgili makaleleri okudum. Gazeteci yazar Serdar Turgut’un yazısı çok ilgimi çekti. Habertürk Gazetesindeki köşesinde korana virüsü konusunu işleyen Serdar Turgut, korana virüsünün global bir silah olarak kullanıldığının altını çizdi. Yazar özetle ABD’nin bu virüsü Çin’e gönderdiğini direk söylemiyor, bu komplo teorisine girmek istemem ancak böyle bir şey olabilir mi? tabii ki olabilir bu dünyada katiyen böyle şeyler olmaz diyemem diye de ekliyor! ABD bu virüsü gönderdi diyemem ama bu durumu fırsata çevireceğini düşünüyorum diyor.
Serdar Turgut ayrıca bu salgını durduracak aşının kısa sürede bulunacağını bunun zamanlamasını da maalesef Amerika’nın belirleyeceğini söylüyor. Dünya sağlık örgütünün sözde bağımsız bir kuruluş olduğunu ama genellikle Amerikan otoritesinin etkisi altında olduğunun altını çiziyor. Soner Yalçın’ın küresel ilaç firmalarının kara kutusunu deşifre ettiği kitabında bu konular derinlemesine işleniyor okumanızı tavsiye ederim. Ayrıca korana virüsünün aslında bir küresel ekonomik virüs olduğunu ünlü komplo teorisyeni Erol Mütercimlerde dile getirdi. Komplo teorilerinin son 20 yılda gerçeğe dönüşme oranına bakacak olursak dünyanın sonu yaklaşıyor diyebiliriz!
“İnsana dost, fikre dost” Akça Koca Kültür Platformu 5 yaşında. – Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
“İnsana dost, fikre dost” Akça Koca Kültür Platformu 5 yaşında. – Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
İnsana dost, fikre dost mottosuyla kültür faaliyetleri yürüten Akça Koca Kültür Platformu 5 yaşına girdi. Kurumsal web sitesinde yazılarımla katkı sağladığım bu platformun mottosunu çok değerli buluyorum ve sosyal medya paylaşımlarımda sürekli kullanıyorum. Gerçekten insana dost, fikre dost bulmak çok zorlaştı günümüzde. O yüzden yaptıkları çok değerli kültür faaliyetlerini bu motto ile ifade etmelerini takdirle karşılıyorum.
Akça Koca Kültür Platformu 5. yıl kutlama programında çağımızın en tehlikeli hastalığı israf konusunda Prof. Dr. Aziz Akgül bir sunum yaptı. Kendisi bir önceki dönem Ak Parti Diyarbakır Milletvekili ve aynı zamanda şuanda Türkiye İsrafı önleme vakfı başkanıymış. Prof. Dr. Aziz Akgül hocamız çok değerli bilgiler vererek katılımcılara israf konusunda bir farkındalık oluşturdu. Kurmuş olduğu Türkiye İsrafı önleme vakfı ile de tüm Türkiye’de farkındalık oluşturmak adına çalışmalar yürüttüğünü öğrenmiş olduk. Kendisini tebrik ediyor ve anlattıklarını kısaca sizlere aktarmak istiyorum.
Güçlü Ülke Olabilmek İçin İnovasyon Şart mıdır? – Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
Güçlü Ülke Olabilmek İçin İnovasyon Şart mıdır? - Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
Prof. Dr. Durmuş Günay’a göre günümüzde bir ülkenin gücü inovasyonla görülür ve ölçülür. Peki öyle midir gerçekten inovasyon olmadan gelişmiş, güçlü bir ülke olamaz mıyız? Şart mıdır inovasyon? Bu sorunun cevabını inovasyonu tanımlayarak verebiliriz.
İnovasyon denilince yenilik, yeni buluşlar ve icatlar akla geliyor. Var olan bir problemi çözen akılcı ve yaratıcı fikirler sayesinde hayatı kolaylaştırmak ve daha yaşanılır hale getirmek olarak ta tanımlanabiliyor. Bence inovasyonu icat olarak düşünmek doğru değildir. İcatlar faydalı sonuçlar doğurabilir ancak önemli olan nokta, ekonomik açıdan getirisi olan ve daha önce hiç yapılmamış olanı sunmaktır. Yani inovasyonu ticarileştiremeyince bir anlamı yoktur.
Vahyin Hedeflediği Toplum – Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
Vahyin Hedeflediği Toplum - Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
Geçtiğimiz hafta sonu Milli Düşünce Derneği İstanbul Şubesinde bir konferansa katıldım. Prof. Dr. Bayraktar Bayraklının kitabı sergide satışa sunulmuştu. Başlık ilgimi çekti “Vahyin hedeflediği toplum” bir göz attım ve kitabı satın aldım. Gözlerim Bayraktar hocayı aradı baktım ön sırada oturuyor hemen yanına gittim hocam kitabınızı aldım imzalar mısınız dedim. Bayraktar Bayraklı hocamız kitabını imzalarken altı kısma telefon numarasını da yazdı ve bana şöyle söyledi okuduktan sonra beni ara.
Netflix Hollywood’un tahtına göz dikti – Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
Netflix Hollywood'un tahtına göz dikti - Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
Lumiere kardeşlerin 28 Aralık 1895 tarihinde Paris 'teki Grand Cafe'de bir izleyici topluluğuna ücret karşılığı yaptığı film gösterimleriyle insanoğlu sinema ile tanıştı. 10 Mart 1910 tarihinde ABD'nin California eyaletinde çekilen "In Old California" filmiyle Hollywood efsanesi ortaya çıktı. O tarihten günümüze Hollywood sinema sektörünü yönlendiren dev bir marka olarak günümüze kadar geldi. Hollywood aynı zamanda Amerikan emperyalizminin en önemli silahı oldu. Yıllarca dünyaya sinema ile kendi kültürlerini ve politikalarını empoze ettiler etmeye de devam ediyorlar.
Bazen yaptıkları filmler ile farklı ülkeleri kötüleyerek, kara propaganda yaptılar. Bu nedenle tepkilere neden oldular protesto edildiler. Bunlardan bir tanesi de Türkiye'yi kötüleyen "Geceyarısı Ekspresi" filmiydi. Yayınlandığı dönemde ülkemizde ciddi tepkilere neden olmuştu. Bu film yüzünden iki ülke arasında ciddi problemler yaşanmış uzun yıllar gündemden düşmemişti.
Okuma merakı… / Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
Okuma merakı... / Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
Yıl 1997 İletişim Fakültesi Radyo- Televizyon- Sinema bölümü öğrencisiydim. Televizyon programcılığı dersinde hocamız bize bir ödev vermişti. Sizi rahatsız eden bir toplumsal davranışı düşünün bunun üzerine bir program formatı belirleyin demişti. O anda ilk aklıma gelen konuyu seçtim ve hazırlıklarıma başladım. Belirlediğim konu başlığı kitap okuma merakıydı enteresan dimi kitap okuma merakını beni rahatsız eden bir konu olarak seçmiştim. Üstelik bunu bir televizyon programı haline getirecektim.
Hazırlıklarımı tamamladım sunum zamanı geldi çattı. Sıra bana gelince hoca sordu nedir senin programın ismi? Okuma merakı diye söyleyince diğer öğrenci arkadaşlar ve hocamız şaşkın bir şekilde bana bakarak okuma merakı seni rahatsız mı ediyor diye sordular. Bende neden bu konu başlığını seçtiğimi kendilerine izah ettim. Okula giderken sürekli Üsküdar- Sirkeci vapurunu kullanıyorum. Vapura binmeden iskeledeki gazete bayisinden sürekli okuduğum gazeteyi alır sakin bir yere oturur Sirkeci'ye yanaşana kadar okuyup bitiririm.
Ekonomik güç ve endüstri 4.0 – Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
Ekonomik güç ve endüstri 4.0 – Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
Geçtiğimiz hafta Kocaeli Akça Koca Kültür Platformunun düzenlemiş olduğu "Türkiye'nin Ekonomik Kalkınması ve Endüstri 4.0" konulu bir konferansa katıldım. Konuşmacı Doç.Dr. Murat Yalçıntaş konuyu öyle güzel özetledi ki herkes payına düşeni fazlasıyla aldı. Neden bazı ülkeler zengin neden bazıları fakir? sorusunu yönelterek konuşmasına başlayan Yalçıntaş, İnsan kaynağını verimli kullanmayan ülkeler fakir olmaya, geri kalmışlığa mahkumdurlar. Liyakat olmayan ülkenin zenginleşmesi imkansızdır. Gelişmiş ülkeler öyle bir sistem kuruyor ki insanları çalışmaya teşvik ediyor. İnsanların önünü açmak lazım, liyakat sahibi olan insanları ülkede tutmak, hak ettikleri görevlere getirmek lazım ülkenin zenginleşmesi için bu çok önemli bir görevdir diyor.
Üretim toplumuna dönüşmeliyiz – Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
Üretim toplumuna dönüşmeliyiz – Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
Geçtiğimiz hafta Dijital dönüşüm ve ileri teknoloji ürünleriyle ihracata yönelmemiz gerektiği, dışa bağımlılıktan kurtulup çağın gereksinimine ayak uydurarak üretim toplumuna dönüşmeliyiz ana fikri üzerine kaleme aldığım yazımı sizlerle paylaşmıştım. Bu bağlamda; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının özellikle OSB'lerde Dijital Dönüşüm ve İleri Teknoloji Eğitimi veren tematik okullarından bahsetmiştim. Bu okulların sayısının artması gerektiğini ve Bakanlığın OSB'lerde 100 tematik okul hedefi olduğu bilgisini sizlere aktarmıştım. Konunun takibindeyim bu anlamda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı İstanbul İl Müdürü Ümit Ünal'ı ziyaret ettim.
Gönüllere girebilen örnek insan – Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
Gönüllere girebilen örnek insan – Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
İyi ve örnek İnsan olmak gönüllere girebilmek önemli bir meziyet. Hele günümüzde bunu başarabilmek çok değerli. İnsanın etrafında böyle gönül dostları olması büyük bir kazanım. Çünkü günümüz dünyasında menfaat, çıkar ilişkileri maalesef gönül dostluklarının çok ilerisinde. Vefa'nın İstanbul'da bir semt adı olduğunu biliyoruz ancak bir insani vasıf olduğunu ne kadar idrak edebiliyoruz. Erdemli, ahlaklı, dürüst olmak gönüllere girebilmenin anahtarıdır aynı zamanda Allah'a iyi bir kul olmak ve onun rızasını kazanabilmenin yoludur.
Şimdi bunları neden anlattım size günümüz dünyasında böyle insanlara pek sık rastlamıyoruz olanında değerini bilemiyoruz maalesef. Yaşarken onları anmak, vefa göstermek değerlerimize sahip çıkmak gerekir. Akça Koca Kültür Platformu yarın akşam Saat 19:00'da Emex otelde böyle bir gönül insanına vefa programı düzenliyor. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nın geçmiş dönem Başkanlarından Kandıralı gönül insanı Ahsen OKYAR için yapılacak bu vefa gecesinde inşallah bende orda olacağım. Ahsen OKYAR örnek aldığım yukarıda bahsettiğim vasıflara sahip değerli bir büyüğüm. Kocaeli'ne iş gereği ya da seyahat amaçlı gittiğimde yanına uğradığım sohbetlerinden feyz aldığım, fikrine önem verdiğim gerçek bir gönül dostudur Ahsen Başkan.