Ozan Arif – Halil ALTIPARMAK
Büyük Türk Ozanı Arif Şirin vefat etmiştir. Ruhu Şad olsun,mekânı cennet olsun.
Hiçbir etkileşim içerisinde değilim. Beni bilenler olmayacağımı da bilir.
Ozan Arif, Türk Milletine samimi hizmet etme gayretinde olmuş ve bu konuda da çok bedel ödemiştir. Hataları oldu ise, Tanrı taksiratını affetsin.
Özellikle 12 Eylül ihtilalindeki yiğit mücadelesi unutulur gibi değildir. O dönemdeki yiğit duruşu, kendisi ile aynı görüşte olmayanlar tarafından bile son derece takdirle karşılanmıştır.
Bu özelliği dışında, bir sanatçı olarak, unutulmaya yüz tutmuş ozanlık geleneğimizin günümüzdeki en önemli temsilcilerinden birisidir.
ZİYARET… / Halil ALTIPARMAK
Ali ERBAŞ’ın Kadir MISIROĞLU’nu hasta olduğu için ziyareti üzerine ülkede kıyamet koptu.
Her şeyden önce, kıyametin kopmasına çok sevindim. Neden? Çünkü, son iki önemli konuda bir ortak düşünce birliği sağlanmış olduğunu gördüm de unun için sevindim.
Bunlardan biri, ANDIMIZ! Bir diğeri de bu ziyaret meselesi. Her iki konuda da, ülke genelinde birlikte bir tavır alınmasını oldukça önemsedim. İşin bu tarafını her şeyden önce belirtmek istiyorum.
YÜREĞİMİZ YANDI YÜREĞİMİZ… / Halil ALTIPARMAK
YÜREĞİMİZ YANDI YÜREĞİMİZ… / Halil ALTIPARMAK
Bu yangın hiçbir başka yangına benzemiyor. Çünkü, diğer yangınların hepsinin bir izahını bulabiliriz belki…
Ancak, bu kadar masum, bu kadar ağır, bu kadar acımasız ve bu kadar haksız bir ölüm olamaz.
11-15 yaşlarında 30’dan fazla çocuk, canlarının derdine düşüyor, çare arıyor, camdan atlıyor, yangın merdivenine gidiyor, dama çıkıyor, çırpınıyor, ama yok çare yok, 10’ dan fazlası ölüyor.
Tanrım sizi nur içinde yatırsın çocuğum…
Affedin bizi, sizi koruyamadık.
Ağlıyoruz, kahroluyoruz, ama, heyhat, geçmiş ola…
Affedin bizi çocuklar, size bir yurt yapamadık, sizi din bezirgânlarının eline teslim ettik.
Üzülmek çare mi artık?
SEÇİMLE GELEN… – Halil ALTIPARMAK
SEÇİMLE GELEN… – Halil ALTIPARMAK
TBMM’deki pkk uzantılarının tutuklanması son derece yerindedir, hatta geç kalınmıştır.
Diyebilirim ki, eğer sorgulanacak ve yadırganacak bir durum var ise, o da, bu kişilerin bugüne kadar neden tutuklanmadıklarıdır.
Devletin olmadığı, devletin teröre teslim olduğu durumlarda, başka herhangi bir konunun öne çıkması hem doğru değildir, hem de anlamsızdır.
Eğer, sorgulanacak ise, bunların daha önceleri nasıl olup da, devlet adına muhatap alınarak pkk pazarlığı ve pkk anlaşması yapıldığı sorgulanmalıdır.
Şimdi bakın, bir tarafta devlet adına hareket eden ve devlet adına imza atan kişiler vardı. Diğer tarafta kimler vardı? Pkk adına hareket eden ve imza atan kişiler vardı. O halde, bu kişilerin pkk ile iç içe olduğu veya pkk’yı temsil edip etmediği konusunda herhangi bir tereddüde yer var mıdır?
Önemli olan, böyle bir masanın her iki tarafının da ve sorumlularının da hesap vermesidir.
Bu nedenle, bu kişilerin pkk temsilcisi olarak gururla gezmelerinin ve ülkede yaşamalarının elbette bir bedeli olmalıdır.
YİNE ÖLÜM… YİNE KAN – Halil ALTIPARMAK
YİNE ÖLÜM… YİNE KAN – Halil ALTIPARMAK
Dikkat ettim.
Son yazılarım hemen hemen tamamen MHP’ye ait olmuş.
Oysa ki, Vallahi de Billahi de bugüne kadar toplam bu sayıda MHP yazısı yazmadım. Demek şartlar bu hale getirmiş.
Ne var yahu!
Bir parti, kendi Üst Kurul Delegelerinin isteği doğrultusunda Genel Merkez Yönetiminde değişiklik istiyor.
Anlaşılmaz bir istek mi? Ya da bunu anlamak çok mu zor?
Her şey iyi gidiyor da, değişim buna rağmen mi isteniyor?
Buna neden akla hayale gelmedik yollarla engel olunuyor?
Buna Parti Genel Merkezinin engel olma gayretlerini anlamadığımız gibi, diğer engel olanların dertleri nedir?
Bir takım ilgisiz, yetkisiz mahkemelere, hatta İlçe Seçim Kurullarına, Yüksek Seçim Kurullarına ne oluyor?
Bunların derdi, MHP mi? Bunların derdi Türk Milliyetçiliği hareketinin iyi olması mı, başarılı olması mı?
“ULAN, DANGALAK…” Halil ALTIPARMAK
“ULAN, DANGALAK…” Halil ALTIPARMAK
MHP Milletvekili Lütfi TÜRKKAN, Bekir BOZDAĞ’a böyle hitap etti.
Neden?
Çünkü, Bekir BOZDAĞ, Maliye Bakanı’nın resmen açıkladığı verilerle 1,3 katrilyon değerinde olan sarayın yapılmasını eleştirenlere cevap olarak dedi ki; “pembe köşkte bilardo masası var, onu neden eleştirmiyorlar da, sarayı eleştiriyorlar.”
Bir insanın böyle bir karşılaştırma yapabilmesi için nasıl bir insan olması gerekir?
İşte, bu nasılın cevabını Lütfi TÜRKKAN da aramış olacak ki, böyle bir cevap verdi ve bilardo masası ile 1,3 katrilyonun karşılaştırılamayacağını söyledi. Buna bir de, yine Maliye Bakanı’nın resmen açıkladığı verilerle 500 milyon liralık son alınan uçak maliyetini de eklersek, diyecek ne kalır, bilmiyorum.
Şimdi bakın, bu tür konuşmaları aktarmak değil maksadımız.
AYDINLAR OCAĞININ AÇIK OTURUM DAVETİ – Halil ALTIPARMAK
AYDINLAR OCAĞININ AÇIK OTURUM DAVETİ – Halil ALTIPARMAK
Aydınlar Ocağı, her yıl iki defa bir şubesinde 3-4 gün süren Şûra yapar. Geçen yıl şûralardan biri Avrupa Aydınlar Ocağı tarafından, Kosova’nın Prizren şehrinde yapıldı ve Adana’dan biz de katıldık. Bu yılın ilk şûrası Azerbaycan’da olacaktı ancak elde olmayan nedenlerden dolayı başka yakın bir tarihe ertelendi. Bu yılın ikinci şûrası 14-15-16 Kasım(bugün, yarın, Pazar) günlerinde Adana’da yapılacaktır.
Şûra yapmak, gerçekten zor, meşakkatli, büyük emek gerektiren, fedakârlık isteyen bir iş olması nedeniyle, şûra yapan şubeler uzun süre haklı olarak sıraya girmemektedirler. Gerçi, şube sayısının 30’ dan fazla olması nedeniyle, zaten her şubeye sıranın yakın gelmesi de pek mümkün değildir. Ancak, Adana şubemiz diğer şubeler tamamlanmadan ikinci bir şûra yapmayı kabul etmiştir. Bu cesaret ve özveriden dolayı Adana şu Başkanı Muhsin ÖZKALE’yi tebrik etmek gerektir.
TARİH AFFETMEZ, AFFETMEYECEK – Halil ALTIPARMAK
TARİH AFFETMEZ, AFFETMEYECEK – Halil ALTIPARMAK
Recep Tayyip ERDOĞAN ve onun yalaka takımı ne yaparsa yapsın, hangi kanunları çıkarırsa çıkarsın, teröristlerle hangi birlikteliği sergilerse sergilesin, tarihin şahitliğini yok sayamazlar.
Tarih, bu takımın yaptıkları oyunları ve çevirdikleri dolapları mutlaka ortaya dökecek.
Tarih, Türk Milleti’ne reva görülen zulmü mutlaka anlatacak.
Tarih, bu kadroyu affetmeyecek.
Tarih, 1 saat içerisinde Obama’dan alınan talimatla 180 derce dönüşün hesabını mutlaka soracak.
Bakın, kendisiyle birçok konuda ayrı düşündüğüm Soner YALÇIN’ın, tarihin hesap sormasıyla ilgili yazısı, yukarıda özetlediğim sözleri nasıl açık bir şekilde destekliyor.
“Artık…
Erdoğan Ailesi’nin fertleri; AKP’li bakanlar ile bakan çocukları ve keza Reza Zarrab yargı önüne çıkarılmayacak!
DURUN BAKALIM – Halil ALTIPARMAK
DURUN BAKALIM – Halil ALTIPARMAK
Bugüne kadar, Kürt kimliği ile ilgili hiçbir yazı yazmadım ve konuşma yapmadım. Çünkü, akıl, mantık ve belgeler Anadolu’da Kürt Kimliği’nin Türk kavramı içerisinde yerleştiğini anlatıyor, gösteriyor.
Ama, bugün gelinen noktada, birileri hayır ben ayrı bir mensubiyete sahibim ve etnik bir ayrıcalığım var diyorsa da, zorla kimseyi Türk yapmak gibi niyetimiz, gayretimiz ve daha da önemlisi ihtiyacımız olmamalıdır. O zaman, bu ayrımı ileri sürenleri de, diğer farklı kimlikler içerisinde düşünmek ve azınlık statüsü ile değerlendirmek daha doğru olur diye düşünüyorum.
Bu arada, güneydoğuda, Kürtleşmiş Türkler olduğunu ve bunların da bu ayrım içerisinde belirlenmesinin gerektiğini ortaya koymak icap etmektedir. Çünkü, güneydoğu, tarih itibarı ile Türk göçlerinin yol üzeridir ve Türk göç yollarının önemli duraklarından biridir.
GÜNEŞ MACARİSTAN’DAN DOĞUYOR – Halil ALTIPARMAK
GÜNEŞ MACARİSTAN’DAN DOĞUYOR - Halil ALTIPARMAK
“…Bugün, aynı iman ve katiyetle söylüyorum ki, millî ülküye, tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milletinin büyük millet olduğunu, bütün medenî âlem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır. Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medenî vasfı ve büyük medenî kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile atinin yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır.”
Bu ifade, tarihin en bilinçli Türk Milliyetçisi olan Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından okunan 10.Yıl Nutku’ndaki bir ifadedir.
ATATÜRK, medeniyet ufkundan bir Türk güneşinin doğacağını tam 81 yıl önce öngörmüştür.
HANGİ DAVA, HANGİ DAVA ARKADAŞI – Halil ALTIPARMAK
HANGİ DAVA, HANGİ DAVA ARKADAŞI – Halil ALTIPARMAK
Çıkıp davadan bahsediyor, hem de sık, sık.
Ne davası bu Allah aşkına?
Bu davanın adı ne, bu davayı kimlerle yapıyor, belli değil.
Eğer dava dediğin Millet davası ise, bu millet, hangi millet?
Eğer dava dediğin din davası ise, Malazgirt”ten başlayıp Aziz ATATÜRK”le bitirmek nasıl bir din davası?
ÜLKENİN GÜVENLİK GÜÇLERİ – Halil ALTIPARMAK
ÜLKENİN GÜVENLİK GÜÇLERİ - Halil ALTIPARMAK
Uzun bir zamandan beri yazmayı düşündüğüm bir konuyu, geçen gün televizyonda seyrettiğim bir kişinin anlattıkları üzerine bugün yazmaya karar verdim.
Polis Akademisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim CERRAH öyle laflar etti ki, bu konuyu es geçmek mümkün değil.
Bir kere, her şeyden önce, şu Ergenekon, Balyoz falan filan gibi uydurma konulara değinelim de, sonra polis meselelerine girelim.
Hanefi AVCI, göya hükümeti destekleyip, cemaati suçlamaya çalışırken, ne kadar açık verdiğinin farkında değil veya farkında da ne yapsın, mızrak çuvala sığmıyor.
Diyor ki; üç ayrı yerde bulunan silahlar aynı silah numaraları ile kayıtlı, suçlanan kişilerin evlerine yakın yerler aranıyor vs.vs. Yani, askerlerin suçlanmasının komedi olduğunu, planlı olduğunu, kumpas olduğunu söylüyor ve bunu yapanların da, cemaatin adamları olduğunu söylüyor.
OLMADI USTA(!), YAPAMADIN, BECEREMEDİN – Halil ALTIPARMAK
OLMADI USTA(!), YAPAMADIN, BECEREMEDİN - Halil Altıparmak
Evet! Olmadı usta(!), yapamadın!
Kapasiten yetmedi, anlayışın göremedi, düşüncelerin kıt kaldı, görüşlerin eksik çıktı.
Kısacası beceremedin usta(!), beceremedin(!)
Bak usta(!)!
Okumadan, dünyayı takip etmeden, teknolojiyi ve gelişmeleri anlamadan büyük işler yapmaya, başarılı olmaya ne kapasite yeter, ne anlayış görür, ne düşünce gelişir ne de görüş berraklaşır.
Bak usta(!)!
Bir takım insanlar, emperyalizm tarafından, çok mükemmel bir şekilde hazırlanan ve ilim olarak gerçekleştirilen reklam teknikleri, algı mühendisliği, toplum etkileme sistemleri ile büyülendiler, bunu biliyoruz.
HANGİ ÖLÇÜ KULLANILIYOR – Halil ALTIPARMAK
HANGİ ÖLÇÜ KULLANILIYOR - Halil ALTIPARMAK
Seçim bitti, sonuçlar üzerine değerlendirmeler yapıldı, yapılıyor ve yapılmaya da devam edecek. Ben, bugün bir başka pencereyi açmaya çalışacağım.
Bakın! Hile, şaibe, kirli seçim gibi değerlendirmeleri bir tarafa koyuyorum. Basının çok büyük bir kısmının olağanüstü tersine çevirdiği ve bilgi kirlenmesi yaptığı değerlendirmelerini de bir tarafa bırakıyorum.
Sadece AKP’ye oy vermenin ölçülerini anlamaya çalışıyorum.
Gerçekten, AKP’ye ve hatta AKP’ye değil sadece ERDOĞAN’a oy vermek için hangi ölçü kullanılıyor, çok merak ediyorum, gerçekten merak ediyorum.
Yolsuzluk ve rüşvet iddiaları çok fazla etkilemedi, belli.
Ayakkabı kutuları, evde çıkan paralar beklendiği kadar etkilemedi, belli.
4 bakanın durumu istenen etkiyi yapmadı, belli.
İSTİFA MI? O DA NE? – Halil Altıparmak
İSTİFA MI? O DA NE? - Halil Altıparmak
Her şeyi anlıyorum.
Tayyip ERDOĞAN, Cumhurbaşkanı olmak için 1,5 yıldır her şeyi göze almış bir psikolojide.
Ne olursa olsun, neye mal olursa olsun, ülke nereye ve nasıl giderse gitsin, insanımız hangi bedelleri öderse ödesin, yeter ki, Tayyip Bey Cumhurbaşkanı olsun.
Abdullah Gül, ben Cumhurbaşkanı adayı değilim demediği müddetçe, Tayyip ERDOĞAN’ın bu psikolojisi daha katmerlenerek devam edecek.
Bunları anlayabiliyorum da, hatta bir yıldan beri yaşananları bu ölçüden hareketle önceden tahmin de ettim bile.