Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

ahsen okyar
4Mar/210

Nuh’un Çağrısı – Prof.Dr. Hacı DURAN

hacı duran a

Nuh’un Çağrısı – Prof.Dr. Hacı DURAN

Nuh peygamber, dokuz yüz yıl yaşadı. Bu süre içerisinde çocuklarını, eşini ve halkını kendine, Allah’ın koyduğu kurallara göre yaşamaya ve bu yaşamın sunacağı kurtuluşa inandıramadı. Ama tek bir çağrı ile, bütün hayvanları kurtuluş gemisine binmeye inandırdı.

Benzer bir durumu Hz. Musa örneğinden de görebiliyoruz. Hz Musa, Allah’ın adalet kuralını çiğneyerek kendi toplumu ve cemaatinden olan birisini kayırdı. İşlediği suç için tevbe etti, Allah’tan bağışlanma diledi. Firavun’un devlet kurallarını, kanunları ve yürürlükteki uygulama biçimlerini çiğnedi. Kendi cemaatini destekledi. Sonra cemaatini Firavun’un baskısından, sömrüsünden, işkencesinden, kötü uygulamalarından kurtardı.

27Kas/201

Kovid19 ve Öğretmenler Günü – Prof.Dr. Hacı DURAN

hacı duran a

Kovid19 ve Öğretmenler Günü – Prof.Dr. Hacı DURAN

24 Kasım her yıl Türkiye’de öğretmenler günü olarak kutlanır. Birleşmiş Milletlere bağlı UNESCO ise 5 Ekim’i öğretmenler günü olarak saptamış. Öğretmenler günü olarak seçilen her iki gün de tarihi bir vakıanın seçilerek metafora dönüştürülmesidir. Yaklaşık bir yüzyıldır bu günü kutlama geleneği, dünyada ve ülkemizde bütün okullarda sürdürülmektedir.

Ancak bu yıl, Kovid19 salgını bu günün kutlanmasını da sanal ortamlara taşıdı. Muhtemelen “Öğretmenler Günü”, okul ve eğitimin yapısında meydana gelen değişmelerle birlikte belki de zamanla bir daha geri dönmeyecektir.

26Eyl/190

Ahlak Hayatın Sanatıdır – Prof.Dr. Hacı DURAN

hacı duran aAhlak Hayatın Sanatıdır – Prof.Dr. Hacı DURAN

Ahlak, insanın ve insanlığın doğuş, gelişme, olgunlaşma ve var olma bakımından kendisine tabi olduğu ilkeler, kurallar ve değerler anlamına gelir. Bütün insanlar tabii denilen bu ahlaka göre davranırlar. Ahlak insanın hemcinsi, çevresi ve inançlarına ilişkin kuralları ve değerleri kapsar.

Yerin ve göklerin halk edilmesi ile insanın halk edilmesi, yani yaratılması, Cenab-ı Hakkın koyduğu ölçüye göre gerçekleşmiştir. Ahlak kavramı; “halk” yani yaratılış kelimesinden türemiştir. Dolayısıyla yaratılışa uygun olan davranış ahlakidir. Uygun olmayan ise ahlaki değildir. Bu durumda tabiat kendi yaratılış ilkesine göre işlerken, devinirken, hareketini devam ettirirken, insan da kendi yaratılış ilkesine, kuralına ve yasasına göre davranır, ona göre hareket eder. İnsanlığın tarihi bu evrensel düzenin bir uzanımıdır, bir işlevidir.

İnsan, yerin ve göklerin bir düzeni olduğunu, bu düzenin hem en geniş hem de en küçük parçalar veya kuvvetler düzeyinde belirli yasalara ve ilkelere göre doğduğunu, geliştiğini ve işlediğini bilimsel gözlemlerle yaklaşık olarak tesbit etmiş olmaktadır. Ancak insanın kendisi hakkındaki gözlemi, müşahadesi ve bu faaliyetten elde ettiği veriler, yani bilgiler; tabiat veya evren hakkındaki gözleminden elde ettiği bilgiler kadar nesnel, yani hakiki olamıyor. Daha çok yanılgı barındırıyor. Bu sapmanın sebepleri ayrı bir tartışma konusudur.

Şimdi bu söylediğimi bir örnek üzerinde göstereyim. Mesela atom altı kuvvetlerin bir birlerini etkileme ve birbirlerine bağımlı hareket etme sonucunda ortaya çıkan kütlenin ve gücün miktarını sayısal niceliklerle gerçeğe yakın bir ihtimal ile fizik yasalarına göre açıklayabiliyoruz. Bir güneş sistemindeki kütlelerin, kuvvetlerin bir birlerine olan mesafelerini, mesafeye ve kütleye bağlı olarak oluşan cazibeyi yine yaklaşık olarak fizik yasaları çerçevesinde sayısallaştırıp hesaplayabiliyoruz.

9Şub/190

Kaşıkçı Cinayeti Resmi Bir İŞİD Eylemidir – Prof.Dr. Hacı DURAN

hacı duran aKaşıkçı Cinayeti Resmi Bir İŞİD Eylemidir – Prof.Dr. Hacı DURAN

Gelişim Üniversitesi öğretim üyesi, Prof. Dr. Hacı Duran, Cemal Kaşıkçı cinayeti üzerinden dolaşıma konan “algı yönetim yöntemleri”ni değerlendirdi.

Prof. Duran, Camal Kaşıkçı’nın öldürülme biçimi, yeri, cinayet sonrası resmi politikaları, cesetle ilgili muhtemel algıları ve cinayetin selefi iktidar politikalarıyla gizlenmeye çalışılmasının, küresel aktörlerce bilinçli bir şekilde planlandığı görüşünde olduğunu söyledi.

11Ara/180

Özgürlüğün Tüketimi – Prof.Dr. Hacı DURAN

hacı duran aÖzgürlüğün Tüketimi – Prof.Dr. Hacı DURAN

Özgürlük ve tüketim, klasik felsefe ve sosyoloji teorilerinde, birbirleriyle ilişkili davranışları ve tutumları ifade etmezler. Özgürlük daha çok politik tartışmaların bir olgusu  olarak  sosyoloji alanında yerini almıştır. Tüketim ise yine klasik modern söyleme göre ileri sürülmüş tezlerde, ekonomik faaliyetlerin bir faktörü olarak görülmüştür. Uzun süre kapitalizmin önünde bir engel olarak değerlendirilmiştir.

Ancak 20. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren, tüketim, liberal kapitalizmi engelleyen bir değer olarak değil; bilakis kapitalizmi besleyen bir tutum olarak algılanmaya ve sunulmaya başlandı. Özgürlük ise yine siyasal boyutlarıyla, devlet iktidarına karşı bazen sivil haklar, bazen de bireysel haklar kapsamında değerlendirildi. 

Devam eden süreçte, kapitalist ideolojiler, tüketimi yaygınlaştırma ve kışkırtma çabalarını sürdürdü. Özgürlüğe ilişkin tartışmaların sunumu ise iletişim teknolojilerinin kapitalist bir zihniyete göre yapılandırılmasından dolayı tekelleşti.  Bu durum bir taraftan özgürlük taleplerini bir tüketim metaına dönüştürdü. Diğer taraftan ise varoluşu; geleneksel, dini veya otantik bir değerle ifade etmekten çıkardı. Kişilerin kendilerini pazar ve marka aktörü olarak göstermesini ve sunmasını daha cazip bir hale getirdi.

Bu çalışmada, doğal özgürlük, siyasal söylemlerde özgürlük, klasik ve ne klasik liberal iktisat teorilerinde tüketim ve özgürlük kavramlarının bağlamları tartışılacak. Endüstri sonrası toplumda, tüketimin bir ideolojiye dönüşümü anlatılacak. Ve tüketim ideolojilerinin, kişileri özgürlüksüz yaşamaya nasıl ikna ettiği açıklanmaya çalışılacaktır.

5Mar/180

Özgürlüğün Tüketimi – Prof.Dr. Hacı DURAN

IMG_6426Özgürlüğün Tüketimi – Prof.Dr. Hacı DURAN

Özgürlük ve tüketim, klasik felsefe ve sosyoloji teorilerinde, birbirleriyle ilişkili davranışları ve tutumları ifade etmezler. Özgürlük daha çok politik tartışmaların bir olgusu  olarak  sosyoloji alanında yerini almıştır. Tüketim ise yine klasik modern söyleme göre ileri sürülmüş tezlerde, ekonomik faaliyetlerin bir faktörü olarak görülmüştür. Uzun süre kapitalizmin önünde bir engel olarak değerlendirilmiştir.

Ancak 20. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren, tüketim, liberal kapitalizmi engelleyen bir değer olarak değil; bilakis kapitalizmi besleyen bir tutum olarak algılanmaya ve sunulmaya başlandı. Özgürlük ise yine siyasal boyutlarıyla, devlet iktidarına karşı bazen sivil haklar, bazen de bireysel haklar kapsamında değerlendirildi. 

5Şub/180

Necef’te Bir Gece – Prof.Dr. Hacı DURAN

hacı duranNecef’te Bir Gece – Prof.Dr. Hacı DURAN

Necef Irak’ın dördüncü büyük kentidir. Doğu İslam medeniyetinin kurucu örnek kentlerinin başında bulunan Kufe’nin asrımızdaki kentidir. Günümüzde birçok dini eğitim kurumunu yaşatmakla bu özelliğini kısmen de olsa sürdürüyor. Şii mezhebinin en önemli dini otoriteleri ve makamları burada bulunuyor. Çok sayıda Ayetullah ve dini otorite burada faaliyetlerine devam etmektedir. Şii alimler çoğunlukla Necef’i İran’ın Kum kentinden daha üstün bir kutsal mekan olarak görürler. Buradaki dini mercilerin fetvaları daha bağlayıcı olarak görülür.

Kufe Üniversitesine bağlı olarak kurulan, “Merkezu’d-Dirasati’t-Tahassusiye” adlı kuruluşun yetkilileri bizi Kufe Üniversitesinin daruziyafe adlı ikametgahında misafir ettiler. Merkez adına hem bir medreseli hem bir üniversiteli olan Dr. Halid Yunus Numani, hava alanından otele kadar, Kufe’nin kutsal türbelerini, Osmanlılar’ın bu türbelere verdikleri emekleri anlattı. Türkiye ile daha çok ilmi, iktisadi ve kültürel işbirliği yapmak istediklerini söyledi.

29Eki/170

BİR KONFERANSIN SOSYOLOJİSİ – Prof.Dr. Hacı DURAN

hacı duranBİR KONFERANSIN SOSYOLOJİSİ – Prof.Dr. Hacı DURAN

İslam Coğrafyasında Sosyoloji başlıklı uluslararası toplantı, iki gün yoğun geçen ilginç sunumlardan sonra tamamlandı. Sosyologlar Derneği’nin girişimleri ile gerçekleşen toplantıya İstanbul Kültür AŞ, ev sahipliği yaptı. İstanbul önümüzdeki dönemde yapılacak benzeri bilimsel toplantılara böylece öncülük etmiş oldu.

Sosyologlar, ülkelerindeki sosyolojik araştırmaların kurumsallaşma öykülerini tartışmaya açtı. Fas’tan Türkistan’a, Endonezya’dan Tataristan’a kadarki İslam coğrafyasında bulunan ülkelerden seçilen 25 sosyoloğun bir araya geldiği bir toplantı oldu. Toplumsal araştırmalarıyla temayüz etmiş bilim insanları, ülkelerindeki sosyoloji araştırmalarını, bu araştırmaların söylemlerini ve geçirdikleri evreleri anlattı.

8Tem/170

Ahlak Hayatın Sanatıdır – Prof.Dr. Hacı DURAN

hacı duranAhlak Hayatın Sanatıdır – Prof.Dr. Hacı DURAN

Ahlak, insanın ve insanlığın doğuş, gelişme, olgunlaşma ve var olma bakımından kendisine tabi olduğu ilkeler, kurallar ve değerler anlamına gelir. Bütün insanlar tabii denilen bu ahlaka göre davranırlar. Ahlak insanın hemcinsi, çevresi ve inançlarına ilişkin kuralları ve değerleri kapsar.

Yerin ve göklerin halk edilmesi ile insanın halk edilmesi, yani yaratılması, Cenab-ı Hakkın koyduğu ölçüye göre gerçekleşmiştir. Ahlak kavramı; “halk” yani yaratılış kelimesinden türemiştir. Dolayısıyla yaratılışa uygun olan davranış ahlakidir. Uygun olmayan ise ahlaki değildir. Bu durumda tabiat kendi yaratılış ilkesine göre işlerken, devinirken, hareketini devam ettirirken, insan da kendi yaratılış ilkesine, kuralına ve yasasına göre davranır, ona göre hareket eder. İnsanlığın tarihi bu evrensel düzenin bir uzanımıdır, bir işlevidir.

29Eki/160

Brexit İngiltere’nin Türk Korkusu – Prof.Dr. Hacı DURAN

hacı duranBrexit İngiltere’nin Türk Korkusu –Prof.Dr. Hacı DURAN

İngiltere’nin AB’den ayrılması küresel finans piyasalarında şok etkisi yaptı. Ekonomi uzmanları İngilizlerin AB’den ayrılmakla ekonomilerini ve ulusal refahlarını riske bıraktıklarını iddia ediyorlar. İngiltere’nin Brexit seçimi aslında sadece finansal bir sorun değildir. Irkçılık, ayrımcılık, tarihi gurur ve temsillerin yeniden resmileşmesi ve İngiliz emperyalizminin yeniden güncel ve özenilen bir imaja dönüşmesi demektir. İngiltere’nin tek başına yeniden oyun kurma iradesi gösterme talebi anlamına gelmektedir. Türk Korkusunun İngilizlerin kararlarını hala etkiliyor olması da seçimin bir diğer ilginç yanı olmuştur.

Türkiye’nin girmek için yıllardır kapısında kıvrandığı bir birlikten İngiltere niye ayrıldı? İngiliz’ler hangi saiklerin etkisiyle oy kullandılar? Kıta Avrupa’sı ile aynı siyasi, kültürel, ekonomik ve bürokratik birlikten ayrılmak, İngilizlere ne kazandıracak? Bunların üstünde ayrıntılı olarak durmak gerekir.

İngiltere bilindiği gibi İkinci dünya savaşından sonra Amerika ile birlikte bugünkü Avrupa’nın siyasal sınırlarını belirleyen hegemonik bir devlettir. Soğuk savaş yılları boyunca Sovyet yayılmacılığına karşı Avrupa’yı Türkiye ve ABD ile birlikte koruyan bir ülkedir. Avrupa birliği düşüncesi ortaya atıldığı zamandan beri, kendini bu kuruluşun kurucu gücü olarak kabul eden bir krallıktır. Bu tarihi sorumluluğa rağmen AB’den ayrılıyor ve AB ile birlikte iş tutmak istemiyor.

İngiltere’nin niçin AB’den ayrıldığını anlamak için; Brexit/Özgür İngiltere propagandası yapan grupların gerekçelerine bakmak gerekir. AB’ye hayır, yaşasın “Güneş’i Batmayan İngiltere” imajıyla propaganda yapanlar, bilindiği gibi seçimi kazandı ve İngiltere 60 yıldır abilik yaptığı veya himayesinde tuttuğu AB birliği ülkeleri, şimdilik kendi hallerine bırakmış oldu.

2Ağu/160

İslam Dünyası’nda Simulatif Kabile Savaşları – Prof.Dr. Hacı DURAN

İslam Dünyası’nda Simulatif Kabile Savaşları – Prof.Dr. Hacı DURAN

Özet: Bu makalede, Arap baharı olarak adlandırılan, İslam dünyasındaki iç savaşların muharrikleri incelendi. Kamuoyunda etnisite, din ve mezhep savaşları olarak tanımlanan bu savaşların gerisindeki yapay ve organize muharrikler araştırıldı. Din ile şiddet arasındaki ilişkinin tarihteki örnekleri günümüzle karşılaştırıldı. Dini inançların siyasi çatışmalarda bir araç olarak kullanılmasına dair örnekler Arap baharı iç savaşlarıyla ilişkilendirildi. Çatışmaların yoğun olarak devam ettiği, Irak, Suriye, Libya ve Mısır örnek olayları esas alınarak konu hakkındaki bilimsel verilerin içerik analizleri yapıldı. Sembolik etkileşim yaklaşımı ile anılan çatışmalar analiz edildi. İletişim teknolojilerinin örgütsel ve grupsal fanatizmleri nasıl tayin ettikleri gösterildi. Araştırma sonucunda çatışmaların geleneksel din ve mezhep farklılıklarından kaynaklanmadıkları, ancak bu faktörlerin birer kışkırtıcı ve etkileyici araç olarak kullanıldıkları tesbit edildi. Çatışmaların simülasyon teknolojileriyle bir ekonomiye dönüştürüldükleri ve kitlelerin bu teknolojiler karşısında savunmasız kalarak, çatışmacı fanatik gruplara angaje edilmeye çalışıldığı ve bunun da başarıldığı bulgulandı.

24Nis/160

Donalt Trump ve Hz. İsa’nın Katilleri – Prof.Dr. Hacı DURAN

hacı duranDonalt Trump ve Hz. İsa’nın Katilleri – Prof.Dr. Hacı DURAN

Cumhuriyetçi Parti başkan adayı Donalt Trump :”MÜSLÜMANLARIN İSA’YI ÖLDÜRMELERİNİ ASLA UNUTMAM” dedi. Trump bu sözleriyle, Hristiyan dünyanın binlerce yıldır çözemediği Da Vinci şifrelerine yeni bir şifre eklemiş oldu. Cumhuriyetçi başkan adayı, ABD başkanlık seçimleri propagandasını bilindiği gibi, Müslüman düşmanlığı ve nefreti üzerine kurmuş. Bu propaganda ise seçim sonuçlarına bakılırsa başarılı oluyor. Çünkü Trump, Cumhuriyetçi başkan adayları arasında yapılan ön seçimlerde rakiplerinden daha çok oy almaktadır.

Trump’un ön seçimlerdeki başarısı, “İslam korkusu” propagandasının ABD’de başarılı olduğuna işaret etmekle kalmıyor. Aynı zamanda çok saçma ve yalan olduğu herkesçe bilinen bir gerekçeyle Müslümanlara saldırmanın, Cumhuriyetçi seçmenler tarafından özümsendiğine delalet ediyor.

Müslümanların Hz. İsa’yı öldürmüş olması mümkün değil. Çünkü onu peygamber olarak bilirler. O’nun Allah’ın resulü olduğuna Hz. Muhammed’e iman ettikleri gibi inanırlar. Üstelik Hz. İsa zamanında Trump’un anladığı ve kast ettiği manada Müslüman yoktu. O’nun kast ettiği manada Müslümanlar, Hz. İsa’dan altı yüz yıl sonra ilk defa Hicaz bölgesinde ortaya çıktı, dünyamızda varlık göstermeye başladı.

19Mar/160

Çanakkale Savaşlarını Hatırlarken – Prof.Dr. Hacı DURAN

hacı duranÇanakkale Savaşlarını Hatırlarken – Prof.Dr. Hacı DURAN

Milletlerin tarihinde çok sayıda savaş vardır. Tarihi sadece barışla geçen bir millet yoktur. Bir çok milletin kendini bir millet olarak ifade etmesi kazandığı bir savaştan sonra gerçekleşmiştir. Mesela Amerika’ının bir millet haline gelmesi, İngiltere’ye karşı başlattığı istiklal savaşı ile mümkün olmuştur. Aynı şey modern çağın büyük aktörü olarak bilinen, İngilizler, Almanlar, Fransızlar vb. diğer milletler için de geçerlidir.

Savaşın milletlerin tarihinde önemli bir rol oynadığı tarihi bir gerçektir. Ancak buna rağmen, savaş bütün toplumlarda istenmeyen bir eylemdir, harekettir. Esas olan barıştır, huzurdur. Hangi milletin kültürüne, inancına ve örfüne bakarsak bakalım, hepsinde barışı esas, yeri geldiğinde ise savaşı kaçınılmaz bir toplum davranışı bir milli duruş olarak görürüz

Savaşlar milletlerin ve ülkelerin tarihinde çok olmakla birlikte, bazı savaşlar çok daha önemlidir. Bir çok savaş unutulur. Sadece tarihçilerin bildiği bir araştırma konusu olarak kalır. Mesela Osmanlı devletinin Avusturya, Rusya, İran, Venedik vb. bir çok ülke ile yaptığı bir çok savaş vardır. Bu savaşların olduğunu, yaşandığını, ancak tarih kitaplarından öğreniriz. Ancak öyle savaşlar vardır ki, onları, dedemizden, annemizden, okuma yazma bilmeyen bir halk masalı anlatıcısından, ozanlardan, şairlerden hasılı yaşlı genç bütün toplum aktörlerinden öğreniriz, duyarız. Bu savaşlar, destan olmuştur, ruh olmuştur, milli duruşa ve varoluşa ilham olmuştur. İşte Çanakkale savaşı bizim için böyle bir savaştır.

22Oca/160

Eğitim Fakültesi Vehbi Koç Binası’nın Yapılma Süreci ve Bu Eserin Adıyaman İçin Değeri – Prof.Dr. Hacı DURAN

Eğitim-Fakiltesi-Binası  Mustafa Koç Allah’ın rahmetine kavuştu. Adıyaman Eğitim Fakültesi binasının yapımını O finanse etti. Mustafa Koç’u bu binanın projelendirilmesi, yapımı sürecinde tanıdım. Eğitim Fakültesi Vehbi Koç Binası temel atma töreni esnasında rahmetli Mustafa Koç, benden temele yakın bir yerde bir kurban eda etmemi istemişti. Ancak bunun kalabalık ortamda olmamasını görülmemesini özellikle arzu etmişti. Kurbanın parasını da bizzat cebinden ödeyeceğini söylemişti. Bu temeli atmanın kendisi için bir şükür olduğunu belirtmişti. Kendisi vefat etti. Bir yıl süreyle Adıyaman Eğitim Fakültesi binası inşa sürecinde kendisini tanımıştım. Allah rahmet eylesin. Vefatı anısına 10 yıl önce yazdığım bir yazıyı tekrar ilginize sunuyorum.

2Kas/150

Hüseyni Şehadetin Anlamsız Okumaları – Prof. Dr. Hacı DURAN

Kerbela  Hüseyni Şehadetin Anlamsız Okumaları – Prof. Dr. Hacı DURAN

Hz. Hüseyin’in Şehadeti, müminlerin Hz. Muhemmed (a.s) ın ümmeti olma sıfatıyla yaşadıkları en önemli felaketlerin ve belaların başında gelmektedir. Müslümanlar için Hüseyni şehadet, sadece bir felaket değildir. Bu felaket aynı zamanda kıyamete kadar acı bir hatıra olarak mü’minleri kendine getiren bir ibrettir, bir örnektir.

Hüseyni şehadetin acıları o kadar etkili olmuştur ki, asırlardır şairler, halk ozanları, edebiyatçılar ve sanatçılar her türlü zulmü, işkenceyi, azabı ve mağduriyeti Hüseyni şehadete dönüştürerek anlatmışlar, açıklamışlar.

1Ağu/150

Terör Organizatörleri ve Şeytan – Prof. Dr. Hacı DURAN

hacı duranTerör Organizatörleri ve Şeytan – Prof. Dr. Hacı DURAN

Terör, hiçbir zaman sadece terör eylemini yapan kişi ya da gruptan ibaret değildir. Terör bir sanayidir, bir sektördür. Teknik olarak düzenlenmiş kaynaklardan, kitlelerden ve siyasal faaliyetlerin koordinasyonundan meydana gelir

Ses getirici kitle imha olaylarında, seçilmiş olan Gaziantep, Adıyaman, Şanlıurfa illeri acaba rastgele mi seçilmiştir? Yoksa Güneydoğu Anadolu Bölgesinde olup da teröre en az prim veren iller olduğu için bir intikam mı söz konusudur?

Terör, hiçbir zaman sadece terör eylemini yapan kişi ya da gruptan ibaret değildir. Terör bir sanayidir, bir sektördür. Teknik olarak düzenlenmiş kaynaklardan, kitlelerden ve siyasal faaliyetlerin koordinasyonundan meydana gelir. Ciddi bir sermaye, istihbarat ve yönetim bütün terör organizasyonlarının arkasında vardır. Bütün terörist faaliyetlerde; teröristler, terör eylemleri sonucunda ölenler, siyasi ve ekonomik güçlerini yitirenler ise figüran olarak işlev görür.

Suriye olayları başladığında ve Türkiye açık kapı, yani kontrolsüz mülteci göçü politikası izlediğinden beri, Güneydoğu Anadolu bölgesinin terörün içine çekileceği ihtimali her zaman vardı. Çünkü benzer bir durum daha önce Pakistan’ın Afganistan sınır bölgelerinde yaşanmıştı. Maalesef yeterli tedbir alınmadı ki bu acı olaylar bölgemize sıçradı.