Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

ahsen okyar
17Oca/25Kapalı

TRUMP ERDOĞAN’I NEDEN ÖVDÜ? – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

TRUMP ERDOĞAN’I NEDEN ÖVDÜ? - Ruhittin SÖNMEZ
Önceki döneminde, ABD Başkanı Donald Trump zaman zaman CB Erdoğan ile anlaşmazlığa düşmüştü. Trump bu anlaşmazlıkların çözümünde bir devlet adamı vasfıyla değil, adeta bir mafya lideri gibi kaba ve çirkin üslup ve yöntemler kullanmıştı.
Trump’ın, Barış Pınarı Harekatı’nın başladığı gün, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’;a gönderdiği mektup hatırlardadır.
“Sert adamı oynama. Aptallık etme!” ifadelerinin yer aldığı girişten sonra şu çirkin tehdit ifadelerini unutmak ne mümkün?
”Binlerce kişinin öldürülmesinden sorumlu tutulmak istemezsiniz ve biz de Türk ekonomisini mahvetmekten sorumlu olmak istemeyiz ve bunu yaparız. Size bunun bir örneğini Pastör Brunson olayında yaşatmıştım.”
Erdoğan’ı binlerce kişinin öldürülmesinden sorumlu tutarak yargılamak, Türk ekonomisini mahvetmekle tehdit eden ve örnek olarak Rahip Brunson vakasını gösteren bu mektup hala ABD’de Trump Tower’da sergileniyor.
Trump’ın, 07 Ekim 2019 tarihli tiviti de halen X’ te duruyor: “Daha önce de açık bir şekilde söylediğim gibi, tekrar ediyorum, eğer Türkiye benim müstesna ve eşsiz bilgeliğimle belirlediğim sınırların dışına çıkarsa (daha önce yaptığım gibi) Türkiye ekonomisini mahvederim.”

14Oca/25Kapalı

DERVİŞOĞLU’NUN KOCAELİ’DEN VERDİĞİ MESAJLAR – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

DERVİŞOĞLU’NUN KOCAELİ’DEN VERDİĞİ MESAJLAR - Ruhittin SÖNMEZ
“Yeni çözüm süreci” de denilen gelişmeler konusunda, gün geçtikçe safların netleşmesi bekleniyor. Malum süreci MHP ve Genel Başkanı Devlet Bahçeli başlattı. Bu ortak projelerini CB Erdoğan ve AKP temkinli bir mesafeden desteklemekte.
Meclis’te grubu olan muhalif partilerden, sadece İYİ Parti “sürece” net bir şekilde karşı çıkıyor. Meclis’te temsil edilmeyen partilerden ise Zafer Partisi. Diğer muhalif partiler “bekle gör” anlayışı içindeler. “Süreç” denilen, “yeni paradigma” denilen şeyin içeriğinin belirginleşmesini bekliyorlar.

10Oca/25Kapalı

SİYASİ AHLAK – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

SİYASİ AHLAK - Ruhittin SÖNMEZ
31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerde AKP 22 yıl süren birinciliğini kaptırdı. 1977’den bu yana ilk defa CHP birinci parti olma başarısını gösterdi. Bu sonuç, iktidarda olan AKP+MHP’nin başını çektiği Cumhur İttifakı politikaları ve uygulamalarının beğenilmediğini ve halkın artık iktidara güvenmediğini gösteren son en büyük anketti.
Böyle bir durumda “halkın güvenini kaybetmiş” iktidar kanadından istifalar olması beklenir değil mi? Fakat tam tersi oluyor, muhalefetten milletvekilleri, belediye başkanları istifa ediyor ve bir kısmı iktidar partilerine giriyor. Bir kısmının daha AKP saflarına geçeceğine dair haberler yayılıyor.
İYİ Parti ve CHP listelerinden seçilmiş olan milletvekillerine oy veren seçmenlerin en büyük motivasyonu “mevcut iktidardan kurtulmak” idi. (Bu hükme CHP listelerinden seçilen DEVA, Gelecek P. ve SP milletvekillerini seçenler de dahildir.)
Transfer olan milletvekilleri seçim kampanyalarında ve öncesinde AKP ve ortaklarının ülkeye ne büyük kötülükler ettiğini anlatarak vatandaşlardan oy istediler. Ama şimdi, seçmenin kendilerine iktidarı yıkmaya çalışması için görev verdiği kişiler iktidarın gücünü artırmak için saf değiştiriyorlar. Bu seçmen iradesine ihanettir.
Milletvekilleri, seçildikleri partinin program ve politikalarına uygun hareket etmelidir.
Partiniz yönetimiyle temel konularda uyuşmazlığa düşebilirsiniz. Faydalı ve verimli olamayacağınız düşüncesiyle partinizden istifa edebilirsiniz. Bu normaldir. Ama zıt görüşteki bir partiye geçemezsiniz.
Ya bağımsız olarak göreve devam edersiniz ya da milletvekilliğinden de istifa etmeniz gerekir. Siyasi ahlak bunu icap ettirir.

3Oca/25Kapalı

YOLSUZLUK VE ARSIZLIK ŞAMPİYONLARI – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

YOLSUZLUK VE ARSIZLIK ŞAMPİYONLARI - Ruhittin SÖNMEZ

2025 yılı için belirlenen asgari ücret (22.104 TL), açlık sınırı seviyesinde. Şubat’tan itibaren açlık sınırının da altına düşecek bu ücret hayal kırıklığı ve öfke yarattı.
Emekliler için yüzde 17, Memurlar için yüzde 15 civarında zam verileceği tahmin ediliyor.
Eskiden böyle durumlarda iktidar kanadı halktan utanır, “bütçe imkanlarının neden elvermediğini” açıklamaya çalışarak, bir bakıma halka mahcubiyetini ve özrünü ifade ederdi.
Bu defa öyle olmadı. Açıklanan asgari ücret oranına tepkiler sürerken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yüzde 30 oranındaki zamlı asgari ücret (22.104 TL) için, “Çatlasınız da
patlasanız da bu bizim de içimize sinen, emekçimizin alın terinin tam karşılığı olan” bir ücret dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekçi, partililerine yaptığı konuşmada, “asgari ücretin iktidarları döneminde dolar bazında arttığını” söyleyerek, “AK Partililer olarak başınızı hiç öne eğmeyin” tavsiyesinde bulundu.
Bu sözleri söyleyenler ya halktan çok kopuklar veya “biz ne yaparsak yapalım, nasıl olsa bize oy verirler” inancında olmalılar. Yoksa onlar da bilir ki bu ücretlerle geçinmek asla mümkün değildir.
İsterlerse eskiden yaptıkları “çay simit hesabını” güncel rakamlarla yenileyiversinler.
RTE, 1993’te yaptığı hesaptan sonra, “bu zalim yönetim bu aziz millete bir bardak çayla bir simidi bile layık görmüyor. Evin kirasını kim ödeyecek, elektrik- su parasını kim ödeyecek? Çoluk çocuğun okul masrafını kim karşılayacak” diye soruyordu.
Türkiye’de 9,5 milyon asgari ücretli çalışan var. Asgari ücretin yüzde 50 fazlasına kadar yani 33 bin TL altında ücretle çalışanların oranı tüm çalışanların yüzde 83’ü ediyor. Asgari ücretin 2 katı (44 bin TL) ve üzeri ücretle çalışanların oranı ise sadece yüzde 13.
Bu korkunç rakamlara rağmen “başlarını öne eğmeden” açlık sınırı seviyesindeki asgari ücret için “bu bizim içimize sinen, emekçimizin alın terinin tam karşılığı olan ücrettir” diyebilenlere emekçi ve emeklilerin bir cevabı olacaktır sanıyorum.

31Ara/24Kapalı

EV GENÇLERİ SORUNU – Ruhittin SÖNMZ

ruhittin s

EV GENÇLERİ SORUNU – Ruhittin SÖNMZ

Çalışma hayatına katılmayan, eğitim görmeyen ve aktif bir sosyal hayattan uzak şekilde yaşayan (evde kalan) gençleri tanımlamak için “ev genci” kavramı kullanılıyor. Bu grup uluslararası literatürde NEET (Not in Employment, Educationor Training) olarak yer alıyor.

Yani bu grup diğer ülkelerde de var. Ancak mesela OECD ülkelerinde 2010 yılından bu yana “ev genci” oranı hiç değişmeden yüzde 12 oranında seyrediyor. OECD ülkeleri arasında, ev genci oranı en düşük olan, gençlerin iş ve eğitim hayatına katkılarının en yüksek olduğu ülkeler İzlanda, Hollanda, İsviçre, İsveç ve Norveç.

Fakat Türkiye’de ev genci oranı 2010 yılında yüzde 18 iken, 2010’da %18, 2015’te %20, 2020’de %22, 2023’te %24 mertebesine ulaşmış durumda.

2024 yılında, toplamda, Türkiye'de yaklaşık 4 milyon genç "ev genci" olarak yaşamaktadır.

Özellikle 18-24 yaş aralığındaki gençler arasında bu oran %31,1'e ulaşmıştır. Yani her üç gençten biri ne eğitimde ne de iş hayatındadır. Bu yaş grubundaki kadınlar arasında "ev genci" olma oranı %41,4 iken, erkeklerde bu oran %21,4'tür.

Türkiye'nin genç nüfusu arasında eğitim ve istihdam alanında çok ciddi sorunlar yaşandığını anlamak için sadece bu veriler yeterlidir sanıyorum. Devleti yönetenlerin, bu verileri gördükten sonra uyku uyuyamaması lazım.

Sorunu büyüten başka bir yönü, kadınlar arasında "ev genci" olma oranının daha da yüksek oluşu. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve istihdam fırsatlarına erişimdeki engellerin kaldırılamamış olmasının bir göstergesi bu.

27Ara/24Kapalı

BİR ESKİ BAKANIN 25 MİLYAR DOLARLIK İDDİASI – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

BİR ESKİ BAKANIN 25 MİLYAR DOLARLIK İDDİASI - Ruhittin SÖNMEZ
NoktaTV’de her hafta yapımcılığını ve sunuculuğunu yaptığım Geniş Açı programının son konuğu 57.
Hükümetin Bayındırlık ve İskan Bakanı Prof. Dr. Abdülkadir Akcan idi. Programın yarısında akademisyen veteriner hekim birikimiyle “Tarım Sektörünün Çıkmazları” başlığı altında çok önemli ve değerli bilgiler veren Akcan ile ikinci bölümde Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tecrübeleri ışığında sohbet ettik.
Her bölümü önemli programın tamamını izlemenizi dilerim. Ancak bu yazıda “Araç Muayene İstasyonları” hakkında söylediklerini ve “devletin 25 Milyar dolarlık kaybı ile bu meblağın işletmeci şirkete aktarıldığına” dair iddiasını anlatmak istiyorum.
Çünkü bu meblağ o kadar büyük ki… Bu para devletin kasasına girseydi, “İstanbul’a 2 tane daha Boğaz Köprüsü, Çanakkale Köprüsü, Osmangazi Köprüleri ve belki fazlası hiç dışarıdan kredi almadan devletin öz kaynağından ödenerek yapılabilirdi.”
Prof. Dr. Abdülkadir Akcan 57. Hükümetin Bayındırlık Bakanı olarak, Araç Muayene İstasyonlarını projelendiren ve hayata geçiren kişi. Daha önce Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından yapılan sözde muayenelerin faydalı olmaması sebebiyle, araçlardan kaynaklı kazaları azaltmak için bu projeyi hayata geçirmiş.
Şimdi Prof. Dr. Abdülkadir Akcan’ın bu konuda anlattıklarını özetleyelim:
“Araç Muayene İstasyonları bir Abdülkadir Akcan projesidir. Muayene istasyonlarında alınan ücret eskiden Karayolları tarafından yapılan muayenede alınandan fazla değildir. 2002’de Karayollarının aldığı ücret 64 dolara tekabül ediyordu. Şimdiki ücret ise 55 dolardır. Bu istasyonlar vatandaşın aleyhine olmamıştır. Ama sonradan benim yaptığım ihale iptal edilip, yeni şartlarda bir şirkete verildiği
için devletin çok büyük kaybı oldu.
Benim yaptığım ihalede ilki devlet tarafından belirlenecek muayene ücretinin yüzde 30’unu müteahhit alacak yüzde 70’i devletin olacaktı. Müteahhidin işletme giderleri ve kârı için gelirin bu orandaki kısmını alması gerekir.
Ak Parti iktidara geldi ve bu ihale iptal edildi. Yolsuzluk olduğu gerekçesi ortaya konunca ben basın toplantısı yaptım.
‘Ben kamu ihalelerinde yolsuzluk yapılmaması için Kamu İhale Kanunu düzenlemesini yapan kişiyim.
(Sonradan bu ihale kanununda AKP döneminde 200’e yakın değişiklik yapıldı.) Yolsuzluk yapıldığı iddiasında iseniz gelin benim yakama yapışın’ dedim. Bugüne kadar kimse tık demedi.
Yeniden ihale edildi. Bu defa Özelleştirme İdaresi üzerinden ihale edildi ve özelleştirme bedeli alındı.
Paylaşım değiştirildi. İlk üç yıl yüzde 70 müteahhidin yüzde 30 devletin oldu. Sonraki 6 yılda yüzde 60 müteahhidin yüzde 40 devletin, kalan 10 yılda ise devletin ve müteahhidin payı yüzde 50’şer yapıldı.
Bütçe görüşmelerinde İYİ Parti’den Erhan Usta Maliye Bakanlığı’na yazılı önerge verdi, ‘araç muayene
istasyonlarından yıllara göre devlet ne kadar gelir elde etti’ diye. Cevap vermediler. Arkasından Turhan Çömez aynı soruyu sorarak önerge verdi. Yine cevap vermediler.
Türkiye’de halen 29 milyon araç var. Ben ilk ihale ile AKP’nin yaptığı ihaleden doğan devletin gelir kaybının 25 milyar dolardan az olmadığından eminim.”

24Ara/24Kapalı

ESAD VE NETANYAHU YARGILANMALI DA ÖCALAN’A AF NİYE? – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

ESAD VE NETANYAHU YARGILANMALI DA ÖCALAN’A AF NİYE? - Ruhittin SÖNMEZ
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi anlamak kolay değil. Son konuşmasında “Masumların hesabı katil Esad’dan mutlaka sorulmalıdır. Bu alçak, cani Netanyahu ile birlikte en yakın zamanda yargılanmalıdır” dedi.
Bu iki “katil, alçak, zalim, cani” nihayetinde kendi devletleri içinde -tartışmalı da olsa- yapılan seçimlerde ülkelerini yönetmek üzere seçilmiş kimseler. Her ne kadar işledikleri cinayetler ve yaptıkları zulümler için seçilmiş olmaları mazeret teşkil etmese de -sonuçta- terör örgütü lideri değil bunlar.
Aynı Devlet Bahçeli bu konuşmasının devamında DEM Partisinin İmralı’daki PKK terör örgütünün cani lideri ile görüşmesi gerektiğini söylemeye devam etti. Bahçeli zaten bir süredir İmralı’daki caninin, PKK’yı lağvetmesi karşılığı, affedilmesini de savunuyor.
Hatta “Öcalan TBMM’de konuşmalı” ibaresini kullanarak terör örgütünün cani liderinin DEM’in başına geçip bir siyasi parti lideri gibi siyaset yapmasını zihinlerde meşrulaştırma çabası içinde.
Bu sözlerle açığa çıkan politikanın sadece Bahçeli’ye ait olmadığı, CB Erdoğan ve hükümetinin de birlikte yürüttüğü bir siyasi yol olduğu açık.
Merak ediyorum, Bahçeli ve Erdoğan, Öcalan yüzünden ölen 40 binden fazla insanımızın sayısını ve PKK’nın Türkiye’ye maliyetini Esad’ın Suriye’ye, Netanyahu’nun Ortadoğu’ya verdiği zarardan daha mı az buluyor?

20Ara/24Kapalı

KUMAR BAĞIMLILIĞI ARTIŞI DEHŞET VERİCİ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sKUMAR BAĞIMLILIĞI ARTIŞI DEHŞET VERİCİ - Ruhittin SÖNMEZ
Bilmem haberi izleyebildiniz mi? TBMM Çocuk Hakları Komisyonu’na sunum yapan Yeşilay Başkanı Mehmet Dinç, “Bu yıl uyuşturucu bağımlılığından daha fazla kumar bağımlılığı başvurusu aldık. 2020-2024 arasında kumar başvuruları yüzde 24’ten yüzde 36’ya yükseldi” dedi.
Her türlü bağımlılık zararlı ve çürütücüdür. Fakat kumar bağımlılığı pek de farkına varmadığımız bir sorundur. Her ne kadar bazı aileler içinde kumar bağımlısı bireylerin yarattığı faciaları duysak da çoğumuz bu örneklerin çok küçük bir oranda olduğunu sanıyorduk. Meğer kumar bağımlılarının oranı uyuşturucu bağımlılarını da geçmiş. Çok ciddi rakamlara ulaşmış. Önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelmiş.
Kumar bağımlılığı, özellikle gençler arasında artarken, başvurular 15 yaş ve üzeri bireylerden geliyormuş.
Türkiye’de kumar bağımlılığı artışında son yıllarda artan internet ve teknoloji kullanımının çok etkili olduğu belirtiliyor. Sanal kumar bağımlılığı Türkiye’de hızla yaygınlaşmakta. Yapılan araştırmalara göre, gençlerin %80’i sanal kumar platformlarıyla karşılaşmıştır.
İHH İnsani Yardım Vakfı’nın 2021 yılında yayımladığı bir rapora göre, Türkiye’de yaklaşık “İddiaa” türü şans oyunları ve sanal kumar bağımlılığının 3 milyon kişiyi etkilediği belirtilmektedir.

Bu grafik, Türkiye’de kumar bağımlılığı oranlarının son 10 yıl içindeki değişimini göstermektedir. Veriler, genel eğilimlere ve raporlanan artışlara dayalı olarak oluşturulmuş.
Eylül 2024 verilerine göre, kumar oynayan bireylerin büyük çoğunluğunu ortalama yaşı 37 olan erkekler oluşturmaktadır. Başvuru yapanların %97’si erkek, %3’ü ise kadındır. Bu kişilerin %53’ü evli, %47’si bekardır. Eğitim düzeyine bakıldığında, %85’i lise ve üzeri eğitim almışken, %15’;i lise ve altı eğitim düzeyindedir. Kumar oynama davranışı, bireylerde %67 oranında spor bahisleri oynama ile 21 yaşında başlamaktadır. En sık oynanan kumar türleri arasında %51 ile spor bahisleri ve %40 ile casino oyunları bulunmaktadır.

17Ara/24Kapalı

SURİYE’DE ZAFER KAZANANLAR TÜRKİYE’YE DOST MU? – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

SURİYE’DE ZAFER KAZANANLAR TÜRKİYE’YE DOST MU? - Ruhittin SÖNMEZ
Suriye’de Baas rejiminin yıkılması ve Beşar Esad’ın Rusya’ya kaçmasıyla “Türkiye bir zafer kazanmış gibi” sevinenler var. Bunlar sadece muhalif güçlerin başını çeken HTŞ (Heyet Tahrir Şam) ile ideolojik bağı olanlar olsaydı bunu anlayabilirdik. Malum HTŞ, El-Kaide kökenli selefi cihatçı gruplardan oluşan bir örgüt. HTŞ lideri Colani 2016’da El Kaide ile bağlarını kopardığını duyurmuş olsa da örgütün
genetik kodları böyle.
HTŞ lideri Colani, Nisan 2023’te yayınlanan bir videosunda, “Genel ahlak kurallarını ihlal eden kişilerin hesaba çekilmesi konusunda İçişleri Bakanlığı’nda din adamlarının ve mollaların yöneteceği ahlak polisi olacak” sözleri etmişti. İran’daki ahlak polisi uygulamasının yarattığı toplumsal
sıkıntıları hatırlayınız.
Fakat milliyetçi, yerli ve milli olduğunu söyleyen bazılarının da zafer sevinci yaşayanlara katıldığını görünce, Suriye’de olanları ve muhtemel gelişmeleri bir kere daha değerlendirmek gerekiyor.
HTŞ İdlip’ten çıkıp, Halep, Hama, Humus, Şam ve Dara’yı ele geçirdi. Suriye’nin üç hafta öncesine kadar Esad’ın hakim olduğu bölgeyi yönetmeye başladı. HTŞ resmen Türkiye’nin ve Batı’nın terör örgütü saydığı bir organizasyon.
Ancak ABD ve İsrail ile Türkiye HTŞ’nin iktidara gelmesini destekledi. İsrail, Gazze’de Hamas’a, Lübnan’da Hizbullah’a vurarak, İran’a yönelik suikastlar yaparak İran’ı devreden çıkarttı. ABD Ukrayna’yı kullanıp, Rusya’yı zayıflatarak ve Rusya ile anlaşıp, sessizce çekilmesini sağlayarak, hiç
çatışmasız bir şekilde HTŞ’ye iktidar yolunu açtı. Türkiye bu iki devlet ve HTŞ iletişiminde yardımcı oldu.
Kısa süre önce bile, gücüyle ülkesi içindeki ve dışındaki düşmanlarını korkutan, üç yıl önce seçimden %95 oyla yeniden seçilmiş olan Beşar Esad, 2016’da yendiği HTŞ’nin yeni saldırıları karşısında hiç direnemedi. Bu olanlar tesadüf değildi.

13Ara/24Kapalı

ZAFER SEVİNCİ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

ZAFER SEVİNCİ - Ruhittin SÖNMEZ
Beşar Esad’ın devrilip Rusya’ya kaçmasıyla, Suriye içinde ve dışındaki Suriyelilerin coşkulu sevinç gösterilerini izliyoruz. Çünkü “Esad 1 milyon insanın katlinden ve 12 milyon kişinin ülkesinden kaçmasından sorumlu bir diktatör.”
Irak’ta Saddam Hüseyin, Libya’da Muammer Kaddafi, Mısır’da Hüsnü Mübarek devrildiğinde de benzer kutlamaları yapmıştı. Devrilen diktatörlerden ve zulümlerinden kurtulduğunu zanneden coşkulu kalabalıklar sonraki dönemlerde başka çilelerle karşılaştılar.
Suriye’de yaşayanların gelecekte barış içinde yaşamaları, ülkelerini imar ederek huzura ve refaha kavuşmaları dileğimizdir. Ancak bu çok kolay olmayacak.
Suriye’de Fırat’ın batısında İdlip bölgesinde Türkiye destekli SMO ve HTŞ vardı. Muhalif güçlerin başını çektiği HTŞ (Heyet Tahrir Şam) İdlip’ten çıkıp, Halep, Hama, Humus, Şam’ı ve ülkenin en güneyindeki Dara’yı kontrol altına aldı. SMO ise PYD’nin kontrolündeki Menbic ve Tel-Rıfat’ı ele geçirdi.
Fırat’ın doğusunda petrol zengini olan bölgede ABD ve SDG (PKK/PYD) var. SDG (PYD) Suriye’nin üçte birine ve en büyük petrol kaynaklarına sahip.
Rusya’nın ülkenin batısındaki Lazkiye’de, ABD’nin ülkenin güneydoğusundaki Al-Tanf askeri üssü bulunmakta.
Bütün bu güçler geçiş sürecinde nasıl davranacak, bir ortak yönetim altında birleşme mümkün olacak mı? Yoksa birbirleriyle çatışacaklar mı henüz belli değil.
Türkiye Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyor. Bunu hem CB Erdoğan ve hem de Dışişleri Bakanı Hakan Fidan sıkça vurguluyorlar. Belki de “82 Halep, 83 Şam” sloganlarıyla sanki bu topraklar Türkiye tarafından fethedilmiş gibi sevinenleri ikaz ediyorlar.
Farklı egemenliklerin ortaya çıktığı böylesine karmaşık bir yapıdan toprak bütünlüğünü korumuş yeni bir Suriye yapılanması doğar mı? Kolay değil. Bu güçler arasında iktidar ve toprak paylaşımı savaşı olması muhtemel.
HTŞ Lideri Colani’nin ılımlı mesajlar vermesi olumlu. Ama biliyoruz ki HTŞ eski El-Kaide örgütüdür ve cihatçı gruplardan oluşmaktadır. Afganistan’da Rusya’nın yenilip çekilmesinden sonra mücahitler arasında beş yıl süren bir iç savaş yaşandığını unutmayalım.
Yani Suriyeliler açısından bakarsak bir diktatörden kurtuldukları için sevinmeleri normal ama “zafer sevinci” için erken görünüyor.

10Ara/24Kapalı

ESAD SONRASI SURİYE – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

ESAD SONRASI SURİYE - Ruhittin SÖNMEZ

Beşar Esad 13 yıllık bir direnişten sonra en güçlü olduğu zannedilen bir zamanda yıkıldı. Esad daha düne kadar, T.C. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüşme taleplerine karşı, üstenci bir üslupla, “işgal etiğiniz yerlerimizden çıkın öyle görüşelim” diyordu.

Aynı Esad, henüz bir devlet bile olmayan, HTŞ kuvvetlerine 12 gün içinde hiç savaşmadan ülkenin en önemli şehirlerini teslim etti. Kendisi de ülke dışına kaçtı. (HTŞ, Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu / SMO ile birlikte hareket ediyor.)

Aslında bütün gücünü Rusya ve İran’dan aldığı desteğe bağlı olduğu anlaşılan Esad Suriye’si öz kaynakları ve kendi insan gücüne dayanmayan totaliter yönetimler için ibret teşkil etmeli.

Mart 2003’te çöken Saddam’ın yönettiği Irak’ın ordusu gibi, Suriye Ordusu da savaşmadan çöktü. Kurtarılan / fethedilen şehirler normal savaşlarda şiddetli çatışmalar ve sonrasında yenen tarafın düzenli ordu birliklerinin işgali görüntülerine sahne olur. Oysaki Halep, Hama, Humus ve Şam’ın HTŞ güçleri eline geçişinde -düzenli birlikler değil- motosikletli, otomobilli, kamyonlu eli silahlı üniformasız insanların ve sivil kişilerin adı geçen şehirlere akın akın gidişlerini izledik.

Rusya’nın Ukrayna’da gücünü önemli ölçüde kaybettiği, İran’ın Suriye’de ve İsrail’le çatıştığı alanlarda güç kaybettiği için müdahale dahi edemediği, Esad’a bağlı rejim ordusundan komutanların çoğunun muhalefet kanadına geçtiği görüldü.

6Ara/24Kapalı

AKLI BAŞINDA BİR YÖNETİM BÖYLE HATALAR YAPMAZ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

AKLI BAŞINDA BİR YÖNETİM BÖYLE HATALAR YAPMAZ - Ruhittin SÖNMEZ

Prof. Dr. Esfender Korkmaz çok tecrübeli bir akademisyen, ekonomist, gazeteci ve siyasetçidir. Yeniçağ Gazetesi’ndeki son köşe yazısının başlığı “TÜİK’in enflasyon yanlışı ortaya çıktı” idi.

Bu yazıda Esfender Hoca “2019 yılından beri TÜİK enflasyonu düşük gösteriyor. TÜİK kamu görevi yapıyor. Verileri eksik göstermesi kamu görevini kötüye kullanmaktır.

Dahası maaş ve ücret alandan, devlete ve işverene haksız gelir aktarmaktır. Eğer 2019’dan beri maaş ve ücretler gerçek enflasyona göre düzeltilseydi, bugün herkesin eline yüzde 31 dolayında daha fazla para geçecekti.

İşçi ve memur sendikalarının TÜİK’e ve hükümete dava açmaları gerekir” diyor.

Aynı gün basına bir haber düştü: Emekli Yargıtay Üyesi Seyfettin Çilesiz böyle bir dava açmıştı. TÜİK’in açıkladığı enflasyondan dolayı emeklilerin düşük zam aldığı için açılan davada Ankara 6. İdare Mahkemesi TÜİK lehine karar verdi. Üstelik TÜİK mahkemeye madde sepetini açıklamadığı ve bir belge sunmadığı halde. Dava istinafa taşındı, Bölge İdare Mahkemesi’nde görülecek.

3Ara/24Kapalı

ABD’NİN TÜRKİYE VE KÜRDİSTAN PLANI – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

ABD’NİN TÜRKİYE VE KÜRDİSTAN PLANI - Ruhittin SÖNMEZ

Türkiye’de yeni açılım süreci başlatma girişiminin Ortadoğu’daki gelişmelerle çok yakın bağı olduğu açık. Bu gerçek içeride çok seslendirilmese de dışarıda çok daha açık bir şekilde dile getiriliyor.

Şimdi Prof. Dr. İskender Öksüz’ün köşe yazısında aktarılan bir röportajda anlatılanlara bakalım.

Irak Kürdistanı’nın Rûdaw ajansına verdiği röportajında (https://bit.ly/Rudaw-Semavi) Temel Strateji Araştırma Merkezi Başkanı Abdurrahim Semavi’nin anlattıkları ilginç.

“Türk hükümetinin 15-16 aydır hazırladığı bu proje sadece Türkiye'deki Kürt sorununun çözümüne yönelik değil. Projeye göre Ortadoğu Kürtleriyle büyük bir ittifak kurulacak, Doğu, Batı ve Güney, Kuzey Kürtleriyle (İran- Irak- Suriye ve Türkiye’deki ayrılıkçı Kürtler kastediliyor) ittifak kurulacak. Bu projenin hazırlığıdır. Bunu ifade etmek istiyorum.”

“Proje 5 yıl içinde yapılacak. Türkiye halkı ve Kürtler projeye hazır olana kadar proje adım adım inşa edilecek... 5 yıl içerisinde sadece Kandil'de olanlar değil, diasporada yaşayanlar da geri dönecek ve onlara da geri dönüş yolu açılacaktır.”

29Kas/24Kapalı

HALDEN ANLAYAN VE ANLAMAYANLAR – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

HALDEN ANLAYAN VE ANLAMAYANLAR - Ruhittin SÖNMEZ

Türkiye bir yandan geniş kesimlerin derin yoksullukla mücadele ettiği bir ülke. Diğer taraftan devleti yönetenler halkın halinden anlamak yerine kendi yarattıkları yapay gündemlerle meşguller.

Bir zamanlar bir esnafın fırlattığı yazar kasa ile hükümet düşerken, şimdi açlık sınırı altında kıvranan çiftçi, esnaf, işçi ve emeklilerin çığlıklarını duyan yok.

Milletin önemli bir kesimi ülkede hak, hukuk, adalet mahrumiyeti olduğu inancı içinde.

Muktedirlerle ters veya farklı düşünenler bir sabah ansızın tutuklanabilmekte. Nasuh Mahruki gibi Türkiye’nin gururu olan, binlerce kişiyi doğal afetlerde kurtarmış, uluslararası dağcılık alanında ülkemizi başarıyla temsil etmiş bir kişi Yüksek Seçim Kuruluna güvensizliğini beyan etti diye 12 m2’lik bir beton kutuya konuldu.

Türkiye, “Atatürk’ün askerleriyiz!” diye yemin eden teğmenlerin ordudan ihracı istenirken, 40 bin kişinin ölümünden sorumlu terörist başına güzellemeler yapılıp, TBMM’e davet edildiği bir ülke oldu.

Milli Eğitim Bakanlığı cemaat ve tarikatlara okullarda sözde “değerler eğitimi” verdirirken, belediyelerin modern kreşlerini kapatma derdinde.

Bütün bu olanlara tepki gösterenler, yargı yoluyla cezalandırılmakta.

Oysaki büyük devlet adamları halkın halinden anlarlar. Modern tabiriyle “empati” yapmaya çalışırlar. Yani onların yerine kendini koyarak duygularını anlamaya çalışırlar, neden bu tepkilerin var olduğunu sorgularlar. Halden anladığınız zaman bulduğunuz çözüm de gerçekçi olur.

Meramımı anlatmak için tarihten birkaç örnek vermek istiyorum.

26Kas/24Kapalı

KILIÇDAROĞLU’NUN MAHKEMEDE ANLATTIKLARI – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sKILIÇDAROĞLU’NUN MAHKEMEDE ANLATTIKLARI - Ruhittin SÖNMEZ

CHP’nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dönemin Başbakanı R.T. Erdoğan’a Hakaret suçlamasıyla yargılandığı Asliye Ceza Mahkemesinde “savunma” yerine manifesto gibi beyanlarda bulundu.

Kılıçdaroğlu 2013-2014 yılları arasında meydanlarda yaptığı konuşmalarda AKP Genel Başkanı Erdoğan için ağır suçlamalarda bulunmuş. Bu konuda aleyhine açılan davada, zamanın ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu 11 yıl 8 aya kadar hapis ve siyasi yasak talebiyle yargılanıyor.

Dava Başbakan Erdoğan’ın şikayetiyle açılmış. Ama Erdoğan 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra, o tarihe kadar Kılıçdaroğlu dahil olmak üzere, açtığı davaları geri çekti. Şikayetlerinden de vaz geçtiği için bu davada halen müdahil değil.

“Saray’a yakın gazeteci” Abdülkadir Selvi bu durumu “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nu affetti” diye yazdı. Selvi’nin demokrasi anlayışına bakın ki, iktidar partisi genel başkanı şikayetinden vazgeçince ana muhalefet partisi genel başkanını affetmiş oluyormuş!

Ancak demokratik bir devlet olduğu iddiasındaki bir ülkede, ana muhalefet partisi liderinin başbakan hakkında on yıl önce söylediği sözleri sebebiyle 11 yıl 8 aya kadar hapis ve siyasi yasak talebiyle yargılanıyor olması iyi bir şey değil.

Adalet Bakanının, dava hakkında yorum yaparken, muhalefete tehdit anlamına gelecek sözlerini fazla siyasi buldum. Bakan yargıya baskı yapılıyor görüntüsü verecek sözlerden sakınmalı.

Bu dava niteliği itibarıyla siyasi bir davadır. Kılıçdaroğlu da siyasi bir savunma yapmıştır. Erdoğan hakkındaki iddialarının ve sert ifadeli ithamlarının kitlelere ulaşması için mahkeme salonundan seslenmeyi tercih etmiştir.

Kılıçdaroğlu son Cumhurbaşkanlığı seçiminde kazanamayacağı belli olduğu halde aday olduğu için çok eleştirildi. Ben de eleştirdim, eleştiriyorum. Ancak Kılıçdaroğlu uzun yıllar bürokrat ve siyasetçi olarak görev yapmış ve hakkında en küçük bir yolsuzluk ve şaibe iddiası dahi olmayan bir kişi.  Bu yüzden hırsızlık, yolsuzluk konularındaki hassasiyeti inandırıcı bulunuyor.

Davanın kendisi hakkında şu safhada yorum yapmayacağım. Kemal Kılıçdaroğlu’nun mahkemeden çok yargı dışındaki kişi ve kitlelere verdiği mesajlarında, önemli bulduğum bazı konuları yorumlamaya çalışacağım.

22Kas/24Kapalı

ERDOĞAN AÇLIK VE YOKSULLUKLA MÜCADELE ZİRVESİNDE – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

ERDOĞAN AÇLIK VE YOKSULLUKLA MÜCADELE ZİRVESİNDE - Ruhittin SÖNMEZ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi’nde, “Sosyal Kapsayıcılık ile Açlık ve Yoksullukla Mücadele Oturumu”na iştirak etti.
G20 Liderler zirvesi kapsamında Brezilya’da yapılan toplantılar için üç ana başlık seçilmiş. Bunlardan ilki “açlık, yoksulluk ve eşitsizlikle mücadele.”
Erdoğan “dünyada nerede bir kıtlık, açlık, felaket, çatışma, trajedi varsa Türkiye ilgili tüm resmî kurumları ve sivil toplum kuruluşlarıyla oradadır, ihtiyaç sahiplerinin her daim yanındadır” mesajını verdi. Özellikle Türkiye’nin Gazze ve Lübnan’a yaptığı insani yardımları anlattı.
Oysaki dünyada açlık ve yoksulluk sorunu var ama Türkiye’de de aynı sorun büyümekte.
Türkiye’de vatandaşların önemli bir bölümü açlık v yoksulluk sınırının altında bir gelirle yaşama mücadelesi veriyor.
Türk-İş verilerine göre Ekim 2024 ayında açlık sınırı 20 bin 431 TL’ye, yoksulluk sınırı da 66 bin 553 TL’ye yükseldi. Asgari ücret bile açlık sınırının 3 bin 429 TL altında kalıyor. Türkiye’de ortalama ücretler de asgari ücret seviyesine yakın mertebeye düştüğü için nüfusun büyük kısmının açlık sınırı altında kaldığı ortada.

19Kas/24Kapalı

HALKA RAĞMEN ÇÖZÜM SÜRECİ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

HALKA RAĞMEN ÇÖZÜM SÜRECİ - Ruhittin SÖNMEZ
Millete işi gücü bıraktırıp bilmece çözmeye zorluyorlar. Cevabı merak edilen soru şu: Devlet Bahçeli
“Öcalan açılımını” CB Erdoğan’a haber vermeden mi yaptı, yoksa birlikte karar verdikleri bir planı belli bir senaryoya göre uygulamaya mı çalışıyorlar?
Millet bu soruyla meşgul edilirken, Devlet Bahçeli Öcalan’ı Meclis’te konuşturma ve (terörü bitirme karşılığında) terörist başına af getirmek projesini her hafta tekrarlıyor. Erdoğan sanki bu fevkalade önemli sözler söylenmemiş gibi bu konudan bahis açmıyor.
Şimdi bir de her gün saat 15’te MHP’nin resmi hesabından Bahçeli’nin “Vakit Tamam” başlıklı şifreli mesajları yayınlanıyor. Milletin bütün dertleri unutulsun diye dikkatler siyasetin çelik çomak oyununa çekiliyor.
Neymiş efendim, “Bahçeli bu mesajlarla kime sesleniyor ve ne anlatmak istiyormuş?”
Devlet Bahçeli neden “Yalnız kalırsınız bazen en yakınınız bile anlamaz sizi” mesajı yayınlamış?
Milletin kaderini ilgilendiren bu kadar ciddi bir meselede ülkeyi yönetenlerin millete verdiği değere bakar mısınız?
Böyle şifreli mesajlar göndereceğine, Devlet Bahçeli ne demek istiyorsa ve kime demek istiyorsa açık açık söylese olmaz mı?

15Kas/24Kapalı

KÜRT SORUNU VAR MI, SİYASİ ÇÖZÜM NE DEMEK? – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

KÜRT SORUNU VAR MI, SİYASİ ÇÖZÜM NE DEMEK? - Ruhittin SÖNMEZ
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bir yandan yeni bir “çözüm süreci” başlatmak istiyor. Önceki “çözüm sürecinde” bile dile getirilemeyen “Öcalan TBMM’de konuşsun” çağrısı yapıyor. Fakat diğer taraftan “Kürt Sorunu yoktur” görüşünü dile getiriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Diyarbakır’da, 2005 yılında, “Kürt meselesi benim meselemdir” diye konuşmuştu.
Oslo’da PKK ile T.C. arasında, bir hakem devlet başkanlığında, 2009 yılında gizli müzakereler başlatıldı. 2013-2015 yılları arasında “Çözüm Süreci” adı altında PKK ile Türk Devleti arasında açıkça müzakereler yürütüldü.
2015 yılından sonra Erdoğan “Türkiye’de artık Kürt sorunu yoktur ; Kürt kardeşlerimin sorunları vardır. Türk kardeşimin de sorunu var, öyle mi? Ülkemde yaşayan tüm etnik unsurların her birinin sorunları var. Bu sorunları gidermek için çalışacağız, ayrım yapmayacağız. Sanki bu ülkede Kürt
sorunundan başka bir mesele yok. Bu, ülkeyi bölmeye gayret etmektir, ayrımcılıktır. Bütün etnik unsurlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları olarak birdir, birbirine eşittir, birlikte Türkiye’dir” gibi değerlendirmeler yaptı.
CB Erdoğan, Bahçeli’nin “Öcalan açılımı” üzerine, “MHP liderinin tavrının Türkiye’nin demokrasi mücadelesi için olumlu ve anlamlı bulduğunu” söyledi. “Siyasetimizin temelinde, ülke meselelerinin geniş bir mutabakatla çözülmesi, toplumun farklı kesimlerinin de sürece dahil
edilmesi yatıyor” dedi.
“Meseleleri terör dışı yöntemlerle ortadan kaldırmaya ise her zaman varız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “bu gelişmeyi yeni Anayasa çalışmalarıyla birlikte değerlendirmek gerektiğine” atıfta bulundu.

12Kas/24Kapalı

YAPAY ZEKA KÖŞE YAZILARIMI DEĞERLENDİRDİ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s                          YAPAY ZEKA KÖŞE YAZILARIMI DEĞERLENDİRDİ - Ruhittin SÖNMEZ

Yapay zeka programları son zamanlarda hem çok çeşitlendi ve hem de çok gelişti. Her geçen gün daha da gelişmekte olan yapay zeka programları ile inanılmaz işler yapılabilmekte.

Türkiye dijital dönüşümün bir parçası olarak yapay zekanın stratejik önemini dikkate almaya çalışıyor. 2021 yılında “Ulusal Yapay Zeka Stratejisi’ni yayımlandı. Yapay zekaya en çok yatırım yapan ülkeler listesinde ilk üç ABD, Çin ve Birleşik Krallık olurken, Türkiye ise bu listede 20'nci sırada yer alıyor.

Nobel ödüllü bilim insanımız Daron Acemoğlu “Türkiye'de birkaç şirket haricinde şirketlerin ve politikacıların yapay zekaya hazır olmadığını” belirtti. Acemoğlu, “Türkiye'nin bu konuda inovasyona girmesi gerektiğini” söyledi. Sadece özel sektörde değil, “kamu ve savunma sektöründe yapay zekâ çok önemli. Yapay zekâ kullanılarak kamu sistemimizde birçok şey iyileştirilebilir. Öte yandan, yapay zekâyı kullanabilmek için daha eğitimli bir işgücüne sahip olmamız lazım” dedi.

8Kas/24Kapalı

BAHÇELİ ÖCALAN’I MECLİS’E GETİRMEKTE KARARLI – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

BAHÇELİ ÖCALAN’I MECLİS’E GETİRMEKTE KARARLI - Ruhittin SÖNMEZ

Kulaklarına ve gözlerine inanamayıp, acaba “sürçü lisan mı etti?” diyerek şaşkınlıkla gözlerini ve kulaklarını ovuşturanlar bile anladı ki yanlış duymamışız.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Meclis grubunda bir kere daha "Teröristbaşı terörün bittiğini, PKK'nın lağvedildiğini söyleyecekse DEM grubuna gelsin, bunları teker teker söylesin. Umut hakkından da istifade etsin. Sözümün arkasındayım ve teklifimde ısrarlıyım" dedi.

Bu sözlerin asıl sebebini de ifade etti. Bir bakıma “ağzındaki baklayı çıkardı.”

“Eğer terör hayatımızdan sökülüp atılırsa, eğer enflasyon canavarına kesif bir darbe indirilirse, Türkiye siyasi ve ekonomik istikrarın zirvesine çıkarsa, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru bir tercih değil midir? Bu kapsamda lazım gelen anayasal düzenlemeyi yapmak önümüzdeki görevler arasında olmayacak mıdır? Devlette devamlılık, siyasette istikrar, Türkiye Yüzyılı'nın inşası için Sayın Recep Tayyip Erdoğan güvencedir, milletin sevdalısıdır, tecrübesiyle ve birikimiyle bize göre tek seçenektir."

Bu konuya dair yazdığım 4 yazıda Bahçeli’nin çıkışının iç sebebinin CB Erdoğan’ın tekrar ve belki de ömür boyu seçtirme imkanı verecek bir Anayasa değişikliği yapma arzusu olduğunu vurguladım.

Bu planın sadece Bahçeli tarafından değil Erdoğan ve saraydaki ekibi ile kurgulanmış olduğundan eminim. Bu yüzden Esenyurt belediyesine (ve Halfeti, Batman, Mardin belediyelerine) kayyım atanmasının Bahçeli’nin başlattığı bu süreci durdurmayacağını ifade ettim. Yanılmadığım ortaya çıktı.