
1948’DEN BUGÜNE FİLİSTİN GERÇEĞİ – Ruhittin SÖNMEZ
1948’DEN BUGÜNE FİLİSTİN GERÇEĞİ - Ruhittin SÖNMEZ
Önceki yazımda, Falih Rıfkı Atay’ın “Zeytindağı” eserinde anlattığı Filistin’i ve Osmanlı’nın son
döneminden İsrail devletinin kurulduğu 1948’e kadar uzanan süreci ele almıştım. Şimdi 1948’den
bugüne yaşanan gelişmeleri kısaca hatırlatmak istiyorum. İsrail’in kuruluş dönemiyle başlayalım.
1948 yılında, İsrail’in kuruluşunu izleyen günlerde, yüz binlerce Filistinli, evlerini terk etmeye zorlandı. Filistinlilerin “Nakba” yani “büyük felaket” adını verdikleri 1948 olayı, bir halkın yurdundan koparılışının simgesidir. İsrail’in devlet ilanıyla başlayan çatışmalarda yaklaşık 700 bin Filistinli evlerini terk etmek zorunda kaldı. 500’den fazla köy ve kasaba boşaltıldı; yüzbinlerce insan mülteci kamplarına sığındı.
O günden bugüne Nakba, bitmeyen bir travmadır. Çünkü o felaket, her nesilde yeni biçimler altında sürmüştür.
İsrail’in bağımsızlığını ilan etmesinden hemen sonra Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak orduları Filistin’e girdi. Birinci Arap–İsrail Savaşı (1948–49) başladı. Ama dağınık Arap orduları karşısında örgütlü, Batı destekli ve disiplinli İsrail ordusu üstün geldi. Savaş sonunda Filistin topraklarının büyük kısmı el değiştirdi; halkının çoğu ya göçe zorlandı ya da Ürdün ve Gazze’ye sığındı.
Sonraki Altı Gün Savaşı (1967), Arap dünyasının askeri üstünlük umudunu tamamen yıktı. İsrail
Sina’yı, Gazze’yi, Batı Şeria’yı, Doğu Kudüs’ü ve Golan Tepeleri’ni ele geçirdi. Filistin toprakları
bir kez daha küçüldü, Kudüs fiilen İsrail denetimine girdi.
Bu dönemden itibaren “güvenlik bahanesiyle genişleme” İsrail siyasetinin kalıcı stratejisi haline
geldi. 1967 öncesinde hiç Yahudi sivil yerleşimci yokken, bugün Doğu Kudüs dâhil Batı Şeria’da yaklaşık 700 bin İsrailli yerleşimci, uluslararası hukuka aykırı olarak inşa edilen birimlerde yaşamaktadır. Bu devasa nüfus artışı, apaçık bir toprak gaspı planı ve demografik değişim politikası eseridir.
Ardından gelen Yom Kippur Savaşı (1973) ise Araplara kısa süreli moral kazandırsa da kalıcı
sonuç vermedi.
Bugün İsrail, o savaşlarda elde ettiği stratejik mevzileri daha da genişletmiş durumda: Suriye’nin
güneyinde Golan’ı fiilen ilhak etti, Suriye ordusunun savaş kabiliyetini yok etti, İran’ın Suriye’deki askeri varlığını büyük ölçüde tasfiye etti. Lübnan’da Hizbullah’a ağır darbeler vurdu.
İran’la yürüttüğü savaşta istihbarat ve hava üstünlüğüyle öne geçti. ABD desteğiyle İran’ın
nükleer programına ciddi zarar verdi.
Böylece 1948’den bugüne kadar İsrail, her savaşı yeni bir genişleme halkasına dönüştürdü.
Her yenilgi, Arap toplumlarında “yenilmişlik psikolojisini”, İsrail’de ise “dokunulmazlık inancını”
pekiştirdi.
Falih Rıfkı Atay’ın “Bir avuç Yahudi, altı yüz bin Arap!” diye anlattığı tablo, çok daha büyük bir
coğrafyada ve artık siyasi anlamda da geçerliydi: örgütlü azınlık, dağınık çoğunluğu yönetiyordu.
Komşu ve kardeşlerle beraberiz..
29 Ekim 2025 Çarşamba / Kocabayramlar Mahallesinde dost ve kardeşlerle beraberiz..
Debelen Mantarların nefis tadına varamadık
15 Ekim 2025 Çarşamba / Fikriye Gülcü yengemiz hanımefendi Bağırganlı’da topladığı Debelen Mantarları getirince tadına varamadık.
O kadar nefis olmuş ki..
Sevgili Prof. Dr. Hasan Fehim Üçışık Hocama Rabbim rahmetini lütfeylesin..
Sevgili Prof. Dr. Fehim Üçışık Hocama Rabbim rahmetini lütfeylesin..
İş Dünyası Vakfı İftarı / Türkiye Milli Kültür Vakfı Kültür Evi Eyüp Sultan - İSTANBUL - 22 Kasım 2002
Bugün evin önünde..
27 Ekim 2025 Pazartesi / Günlerdir bakılamasa da çiçeklerimiz çok tatlı bir görüntülü..
TÜRKİYE’NİN NADİR TOPRAK ELEMENTLERİ – Ruhittin SÖNMEZ
TÜRKİYE’NİN NADİR TOPRAK ELEMENTLERİ - Ruhittin SÖNMEZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasında yapılan zirve öncesi, Trump’ın Eskişehir-
Beylikova Nadir Toprak Elementleri (NTE) rezervlerini gündeme getireceği söylentisi vardı. Trump’ın
NTE rezervlerimizi stratejik hedef olarak gördüğü, Türkiye’yi bu alanda ortaklığa ikna etmeyi
amaçladığına dair kulis bilgileri paylaşılmıştı. Ancak NTE konusunun Trump-Erdoğan görüşmesinde
gündeme gelip gelmediğini bilmiyoruz.
Bu görüşmede resmi talep olmasa bile Trump’ın stratejik niyeti olan rezervleri kontrol etme hedefinden vazgeçmeyeceği kesindir.
Çünkü artık “nadir elementler çağı”nda yaşıyoruz. 17 elementten oluşan bu özel grup, hayatın her yerinde: cep telefonundan elektrikli otomobile, radar sistemlerinden rüzgâr türbinlerine kadar her
teknolojik ürünün kalbinde onlar var. Bu elementler olmasa savunma sistemleri çalışmaz, dijital hayat
yavaşlar.
Kocabayramlar da; İlker Altınten’e misafiriz…
26 Ekim 2025 Pazar / Kocabayramlar da; İlker Altınten’e misafiriz…
Salihli Güven Odun Köfte & Çorba Salonu
13 Eylül 2025 Cumartesi / Manisa Salihli de gece Güven Odun Köfte & Çorba Salonunda ikramları denetledik..