Hayret, son uçuş.. – Savaş SÜZAL
Hayret, son uçuş.. - Savaş SÜZAL savassuzal@karsinokta.com
Yazının adını, son uçuş mu koysam diye düşündüm. Anlatacağım aslında bir garip seyahat hikâyesi, sanki son uçuş. Anlatacaklarım, belki varsayım gibi gelebilir. Belki de gerçek, ama siz gene de olması muhtemel bir hikâye dinliyormuş gibi okuyun. Önce hikâyemizdeki “factleri” yani olmuş olduğunu bildiğimiz “gerçekleri” bir bir dökelim.
Konumuzun kahramanı, bir Güney Amerika gezisine çıkar. Bu gezide, Hıristiyan Katolik üç ülke; Kolombiya, Küba ve Meksika bulunur. Geziye başlarken, belki şaşırtma, belki başka amaçla, Avrupa’dan Sorumlu Bakanı, kel alaka bir toplantı için, palas pandıras, Washington’a yollar. Geçmişte, daha önce de işler kötüleşince, birkaç yakın danışmanını yollamış, sadakatini dile getirmiştir. Ama demek ki işler o kadar kötü, bu kez bir tane bile Amerikalı resmi yetkiliden randevu alınamaz. Bakan, ABD başkentinde, tepkilerle dolu ziyaretini tamamlarken, bizimki de Küba’nın başkenti Havana’ya geçer.
Havana’da büyük talihsizlik, aynı otelde Türkler de vardır. Mevsim yaz ve kentte hava sıcaklığı 33 santigradı bulan otelde personelin telaşla koşuşturmalarına, “misafir bir yabancı devlet başkanına elektrik sobası arandığı” yanıtı alınır. Yazın en sıcak gününde, odaya elektrik sobası. O hava koşullarında üşüme olmayacağına göre, herhalde otel odalarında sucuk kızartacaklar. Almanya’da otel odasında çiğ köfte yapan bir ulustan da bu beklenir hani. Veya belki de Washington’dan gelen, buz gibi haber üşüttü adamcağızı.
Kıbrıs’ta oynanan oyun – Savaş SÜZAL
Kıbrıs’ta oynanan oyun - Savaş SÜZAL
Yazıyı yazmaya başladığımda, tarih 21 Mayıs’tı. Bundan 51 yıl önce, genç bir Harp Okulu öğrencisiyken katıldığım hareketli bir gecenin yıldönümü. Bir sınıf arkadaşım bana not yollamış, askeri darbeler mi kötü, AKP iktidarı mı diye. Kişiye göre değişir. Hukuk ve demokrasinin, kişisel özgürlüklerin olmadığı bir ülkede demokrasiyi nasıl savunabilirsiniz?
Soma’da herkes vicdan oyununu oynadıktan sonra, yavaş, yavaş ülkenin gerçek gündemine dönüyoruz. Artık AB ve Avrupa’da herkes Erdoğan’ı eleştiriyor. Erdoğan ve Soma olayları, Almanya’da iç politikaya bile yansıdı. Washington bile, Soma’daki tehdit ve vurma olaylarının, yasa önünde hesabının verilmesini öneriyor. Anlaşılan yabancıların, Türkiye’de, hâlâ işleyen bir hukuk mekanizması olmadığını anlamaları da zaman alacak.
ABD Savunma Bakanı İsrail’deyken Başbakanın ağzından “Yahudi dölü” sözcüğünün sarf edildiği ortaya atıldı. Her halde ABD Savunma Bakanı’na İsrailliler, ne düşündüklerini belirtmişlerdir. Tabii, tokat, yumruk ve tekme olaylarını saymıyorum bile. Oysa bu acı ve gürültüler arasında, ülkenin kaderini etkileyecek önemli olayları göz ardı ediyoruz. Mesela, ABD Başkan Yardımcısı Biden’ın, Kıbrıs ziyareti. Bu ziyaret, hem ekonomik, hem de siyasi açıdan önemli.
Ekonomik açıdan önemli. Çünkü Avrupa Rus gazı ve petrolüne bağımlı olmak istemiyor. Akdeniz’in doğusunda ve özellikle de İsrail ortaklığıyla yürütülen gaz ve petrol üretimi, Avrupa’ya ikinci bir alternatif olacak. Bu arada bu durum Kıbrıs Rum yönetimini ekonomik açıdan kurtarırken, Avrupalıların gözünde Kıbrıs’ında stratejik önemi artacaktır. ABD, doğal olarak bu oyunda, hem İsrail, hem de Kıbrıs açısından, masada olmak isteyecektir. Bu söylediklerimi, Rusya’nın Çin ile imzaladığı dev anlaşma doğruluyor. Putin, Avrupa pazarını kaybedeceğini bildiği için öteki büyük pazarı sağlama alıyor.
ZOR GÜNLER BİZİ BEKLİYOR… / Savaş SÜZAL
ZOR GÜNLER BİZİ BEKLİYOR...../ Savaş SÜZAL
Diktatöre karşı, seçime girmek
Bugün yazacaklarımı dikkatle okuyun.
Çünkü ben yazmaktan, sizler de, her seferinde aynı şeyleri duymaktan sıkıldınız.
Dünya, bu seçimler sırasında, Erdoğan hükümetinin seçimde her türlü oyunları yapmasını bekliyordu.
Haklarını da yememek gerek. Gerçekten de külliyatlı bir taraftarları var. İşte bu yüzden, yapılan tüm resmi açıklamalarda, Yüksek Seçim Kurulu’nun, sonuçları açıklamasını bekliyoruz dediler.
Ama bu arada, Ankara’daki hükümetin itibarı, sürekli eriyor.
Örnek mi? Mesela Dışişleri Bakanı Davutoğlu, 2-5 Nisan tarihleri arasında, havayı koklamak için New York’a geliyor.
Burada kendisine hazırlanan görüşme programını, bırakın siyasi liderleri, Amerika’daki en küçük bir şirketin yöneticisi bile yapmaz.
Mesela, New York’ta kimlerle görüşüyor dersiniz? Yazayım isterseniz. Küçük Pasifik ada devletlerinin temsilcileri. Her birinin nüfusu 50 bin civarında. Afrika grubu temsilcileri ve Karayip’lerdeki ada devletlerin temsilcileri.
Bakın bu sonuncusu çok önemlidir ha. Tüm kaçak banka hesapları, pirlerinin de aldığı rüşvet paraları, bu ada devletlerinin bankalarında saklanırdı. Hani Malezya’dan bu kıtaya bir transfer falan olursa, aklınızda sıkı tutun bu Karayip ada devletlerini. Arkadaşların para transferleri için.
Gördüğünüz gibi, kendilerine hiçbir Amerikalı yetkili randevu vermiyor.
Bundan sonra da vermeyecektir. Kendisi Washington’a istese bile gelemiyor.
Amerika’dan AKP’ye kırmızı kart – Savaş SÜZAL
Amerika’dan AKP’ye kırmızı kart - Savaş SÜZAL
Bu köşeyi okuyanlar bilir, yıllardır, “Amerika, ülkelerin başına geçirdiklerini, gene kendi götürür” diye yazarım.
Özellikle, siyasi yaşamımızda, ABD tarafından hazırlanıp, başımıza geçirilen, ülkenin uyanığı, yüzde 51’in de kazığa seve, seve katlandığı, AKP ve Erdoğan konusunun sık, sık altını çizmiştim. Konu, zaman içinde, tepki göstermeyen, Türk halkı için önem taşımayan, ancak planı hazırlayanların, çıkarlarına tehdit olmaya başlayınca, arkadaşların altından sandalyeyi çekmesi.
Evet, aklınıza neden böyle bir kanıya kapıldığım gelebilir. Hepinizin iyi bildiği olayları, başka gözle taramak gerektiğine inanıyorum. Bir kere Erdoğan ve yandaşları, kendilerini, akıllı sanıyor. Kendilerine iktidar verenlerin çizdiği yolun, sağına ve soluna taşarlarsa verilen emirlerin dışına çıkarlarsa kimse anlamaz, aldırmaz diye düşünüyor. Tam şarklı ve Arap kafası. Suriye, İran, İslami radikallerle ilgili, Washington’dan gelen talimatları kendi kafalarına göre çevirdiler. Patronun koyduğu ekonomik ambargoları delip, kara para aklayıp ceplerini doldurdular.