"ALLAH’IN SIKI TUTULMASINI EMRETTİĞİ BAĞ: SILA-İ RAHİM"
Cuma Hutbesi: "ALLAH’IN SIKI TUTULMASINI EMRETTİĞİ BAĞ: SILA-İ RAHİM"
Hayırlı Cumalar Kardeşlerim!
Yüce Rabbimiz, okuduğum âyet-i kerimede şöyle buyuruyor: “…Adını anarak
birbirinizden talepte bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, hepinizi görüp gözetmektedir.” 1
DUYGULARINIZA KULAK VERİYOR MUSUNUZ? – Yrd.Doç.Dr. Zülfikar ÖZKAN
DUYGULARINIZA KULAK VERİYOR MUSUNUZ? – Yrd.Doç.Dr. Zülfikar ÖZKAN
Her duygunun bir mesajı vardır. Her duygu bize bir şey söylemeye çalışır.
Duygularımız bir barometre gibidir. İç dünyamızdaki havanın nasıl olduğunu bize bildirir.
Kendimizi olayların akışına kaptırmadığımız ve olayları aşırı ölçüde ciddiye almadığımız zaman duygularımız genellikle olumludur.
Hayatımızın akışının hoş olmadığı zamanlarda duygularımız genellikle olumsuzdur. Bu durumda duygularımız bize raydan çıktığımızı haber verir. Bunu anlayıp hemen zihinsel ayarlamayı yapmamız gerekir.
Olumsuz duygularımız, otomobilimizdeki gösterge tablosundaki uyarı sistemi gibidir. Bu sinyaller yandığı zaman, aracımızı zorlamadan bir tamirciye götürmek zorundayız.
Kandıra Devlet Hastanesinde..
28 Haziran 2017 Çarşamba / Fikriye Gülcü yengemiz hanımefendi mantar toplamaya gitmiş.
Taflan Koyunun yeni Mescidi…
28 Haziran 2017 Çarşamba/ Bağırganlı Taflan Koyunda yeni yapılan Mescit..
BAYRAMLAR BAYRAM OLA –1 / Abdurrahim KARAKOÇ
BAYRAMLAR BAYRAM OLA –1 / Abdurrahim KARAKOÇ
Güneş yükselmeden kuşluk yerine
Bir adam camiden döndü evine
Oturdu sessizce yer minderine
Kızı “Bayram” dedi, yalın ayaklı
Adam “Bayram” dedi, tam ağlamaklı..
Eli öpüldükçe içi burkuldu
Konuşmak istedi, dili tutuldu
Güç belâ ağzından bir “off! ” kurtuldu
Oğlu “Bayram” dedi, sırtı yamalı
Adam “he ya” dedi, gözü kapalı..
Düşündü kış yakın, evde odun yok
Tenekede yağ yok, çuvalda un yok
Yok yoka karışmış; tuz yok, sabun yok
Avrat “Bayram” dedi, eğdi başını
Adam “evet” dedi, sıktı dişini..
Çalışsa ne iş var, ne cepte para
Dağ oldu içinde büyüyen yara
Dikti gözlerini karşı duvara
Takvim “Bayram” dedi, silindi yazı
Adam “öyle” dedi, bağrında sızı..
Döndürse yönünü herhangi dosta
Yaralı, gariban, dul, yetim, hasta
Aylar, yıllar, günler erirken yasta
Yer-gök “Bayram” dedi, ağzını açtı
Adam “Bayram” dedi, evinden kaçtı..
HEPİMİZİN GEÇMİŞ SON 3 YILI – Yüksel ERCAN
HEPİMİZİN GEÇMİŞ SON 3 YILI – Yüksel ERCAN
- Ortalama insan ömrünün 70-80 yıl olduğu bir dünyada normal şartlarda beş yılın on yılın hesabın yapılması fazla bir anlam ihtiva etmeyebilir, İyi bir hayat sürende fazla iyi olmayan bir ömür geçirende “Allahın verdiği bu güne şükür” diye dua ederek gelecek günlere bakmaya devam eder.
Ancak hayat şartlarının bu kadar ağırlaştığı köylerden kentlere doğru başlayan ve nerede ne zaman hangi şartlarda duracağı bilinemeyen Göç vesilesi ile içerisine düştüğümüz keşmekeş hayat tarzı bizi kendi ekseninde döndürüp duruyor sonrada bir köşeye fırlatıyor.
Türkiye’de bu hızlı hayat tarzının en fazla yaşandığı ülkelerin başında geliyor, Sanayileşmesini tam olarak tamamlayamamış, Eğitimde istediği noktaya bir türlü ulaşamamış Avrupalı, Asyalı yada Ortadoğulu olacağına bir türlü karar verememiş bir ülkenin her bir metrekaresini dizayn eden siyaset var olan değerlerin de bir bir değişmesini mecbur hale getiriyor.
DOKSANALTI TEKRARLIK TARİH DERSİ – Süleyman PEKİN
DOKSANALTI TEKRARLIK TARİH DERSİ – Süleyman PEKİN
“28 Haziran’ın ilk saatlerinde Yunanlıların İzmit’i tahliye etmeye başladıkları anlaşılınca İzmit’e girme görevi 33. Süvari Alayı’na verilmiş ve piyade kıtaları gelinceye kadar en muntazam kıtaları ile şehre girmesi, şehirde yağma ve asayişi bozan durumlara katiyen meydan vermeyerek Derince’yi de keşfettirmesi Süvari Alay Komutanı Edip Bey’e emredilmiştir.
Şehirde bulunan Yunan kuvvetleri, Rum ve Ermeni muhacirler ile Yunanlılarla işbirliği yapanların bir kısmı gece vapurlara bindirilerek tahliye edilmişlerdir. Limanda birer İngiliz, Fransız, ABD ve Yunan torpidosu kalmış, Kılkış Zırhlısı tekrar Seymen önlerine gelmiştir. Şehrin el değiştirdiğini gören ve artık yapacak işleri kalmayan İngiliz, Fransız ve Amerika torpidoları öğle saatlerinde şehri terk etmişlerdir.
Özür ve bilgilendirme
iki gündür Kandıra Çakırcaali Divanı Kocabayramlar Köyünde bayram yatık.
İnternet yok..
Bu akşam İzmitê döndük.
Yarın (Perşembe) itibaren blokumda haber ve yazılar yer alacaktır.
İlgili dostlara arz ederim.
İÇ ONAY MI ÖNEMLİ, DIŞ ONAY MI? – Yrd.Doç.Dr. Zülfikar ÖZKAN
İÇ ONAY MI ÖNEMLİ, DIŞ ONAY MI? - Yrd.Doç.Dr. Zülfikar ÖZKAN
Onaylanmadığımız veya red edildiğiniz zaman, üzüntüden nasıl kurtulabilirsiniz?
Hiçbir zaman unutmayalım: Reddedildiğimiz veya onaylanmadığımız zaman, duygusal hasar yaratan kendi düşüncelerimizdir.
Bu sebeple her zaman kendi üzerimizde çalışarak onaylanmamanın verdiği hasarı yok edebilir veya azaltabiliriz.
Onaylanmama veya sevilmeme korkusu içindeki kişi, “İnsanlar beni onaylamazsa veya sevmezse mutlu olamam. Eksik bir insan olurum” şeklinde düşünürler. Bu düşünce kişiyi giderek onay ve sevgi bağımlısı haline getirir. Böyle bir insan, duygusal hayatıyla ilgili sorumluluğu başkalarına yükler. Yani mutluluğun temel şartı olan kendi üzerinde çalışmaz. Kendini değerli hissedebilmek için, hep başkalarına ihtiyaç duyar. Kendiyle barışık değildir. Bu düşüncedeki kişinin duyguları başkasının insafına bağlı olarak iner ve çıkar.
28. Yılımız kutlu olsun – Fikret GÖKMEN
28. Yılımız kutlu olsun - Fikret GÖKMEN
13 Haziran… Muhasebe Mesleğinin yasal statüye kavuşmasının 28.yılı idi.
81 ilde 77 SMMM Odası, 8 YMM Odası ve toplam 106900 Meslek Mensubu ile TÜRMOB çatışı altında faaliyet gösteren camiamızın bugünü kutlu olsun.
Mesleğimizin 13.06.1989 tarihinde yasallaşmasından sonra meslekte her yönü ile hızlı gelişmeler yaşanmıştır.
Klasik tanımı ile katiplik aşamasından müşavirlik aşamasına gelinmesi, önemli nitelik artışının yaşanması meslek adına olumlu gelişmelerdir.
Bu gelişmeler tabiî ki yeterli değildir. Her yıl mesleğe binlerce yeni meslek mensubu girmekte nicelik bakımından oransal olarak ekonomik gelişmeye göre daha fazla artış yaşanmaktadır.
Bu durumun doğurduğu sonuç da haksız rekabeti körüklemektedir.
Geldiğimi noktada temel olarak saydığımız en önemli sorunların kaynağında ekonomik sonuçlardan kaynaklanan Haksız Rekabet olgusudur.
Bu konunun çözümü için etik eğitimlerin yapılması veya Haksız Rekabet Kurullarının oluşturulması yetmez.
Geleneksel Bayram Sabahı buluşması..
25 Haziran 2017 Pazar / Geleneksel bayram sabahı buluşması..
SURİYE BÖLÜNÜRSE, TÜRKİYE’DE BÖLÜNÜR – Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN
SURİYE BÖLÜNÜRSE, TÜRKİYE’DE BÖLÜNÜR - Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN
S-1-ABD’nin geçen hafta yaptığı Suriye saldırısını nasıl karşılıyorsunuz?
c-1- Bu saldırı yeni seçilen başkan TRUMP’ın bir gövde gösterisi olarak görülebilir. Biliyorsunuz daha TRUMP seçimden sonra üç ay içinde kendi yönetimini oluşturması için ataması gereken 3 bin kişilik kamu kurumlarının başına gelecek kadrosunu kuramadı. Küresel sermayenin önde gelen temsilcileri ABD’deki lobileri aracılığı ile ABD yönetimini etkileyerek kendi çıkar düzenleri doğrultusunda bu süper devleti yönlendirmeye kalkışıyorlar. O yüzden TRUMP’ın atamış olduğu bir çok yeni yönetici ya istifa etmek zorunda kaldı ya da göreve başlamaları engellendi.
Üç aydır bir kaos yaşayan Amerikan başkentinden karar çıkmıyordu. Suriye saldırısı ile ilgili vur emri bu karışık ortamdan çıkan ilk önemli karar olarak değerlendirilmelidir. TRUMP bu emri ile oturması önlenmeye çalışılan başkanlık koltuğuna oturmuştur. Kavgacı ve saldırgan bir kişiliğe sahip bulunan yeni başkan, ilk kararı olan vur emri ile önümüzdeki dönemi bir savaş dönemi olarak belirlemiştir.
22. teravih; Yeşilova Karaağaç Camiinde..
17 Haziran 2017 Cumartesi / Prof.Dr. Mehmet Bayrak, Günay Gülcü ve Dr. Ali Değirmenci ile birlikte Deliveli Köyünde iftar acınca, teravihi Yeşilova Karaağaç Camiinde eda edelim karar verildi.
ONAY= DEĞERLİLİK FORMÜLÜ DOĞRU MU? – Yrd.Doç.Dr. Zülfikar ÖZKAN
ONAY= DEĞERLİLİK FORMÜLÜ DOĞRU MU? – Yrd.Doç.Dr. Zülfikar ÖZKAN
Pek çok insan, başkaları kendisi için onay vermediği zaman, kendini aşağılanmış hissediyor. İçlerinde onaylanmama korkusu oluşmuş. Bu korku insanları depresyona yatkın hale getiriyor. Mutlu olmaları için başkalarının onayına ihtiyaçları olduğunu düşünüyorlar.
kişilerin duygusal sağlığı onaylara bağlıdır. Onay alamadıkları zaman ruhen ve bedenen hasta oluyorlar. Onay bağımlılığı, çoğunlukla çocuklukta ediniliyor.
Oysa duygularımızı etkileyecek tek şey, kendi düşüncelerimizdir. Birisi bize onay vermediği zaman bu onun sorunudur.
Onay= Değerlilik formülü doğru mu?
Başkalarının onayı bizi değerli insan mı yapar?
Onay insanı iyi hissettirir. Bunda yanlış bir şey yok. Bu sağlıklı bir durumdur. Ancak onay alıp almama bizim değerimizi ölçmek için kullanılan bir ölçek değildir.
Memeoğlulular 2.Noter de..
23 Haziran 2017 Cuma / Müşterek bir yerimizin tapu işlemleri için vekalet çıkartmak üzere 2.noterde toplanıldı. Maşallah amcamızın ihtiyarlamak gibi bir derdinin olmadığı yok gibi..
MUTLULUĞUN % 40’ LIK BÖLÜMÜ ELİMİZDE – Yrd.Doç.Dr. Zülfikar ÖZKAN
MUTLULUĞUN % 40’ LIK BÖLÜMÜ ELİMİZDE – Yrd.Doç.Dr. Zülfikar ÖZKAN
Mutluluğumuzun % 50’sini kalıtım belirlerken, sadece %10’u yaşadığımız hayat şartlarından etkileniyor. Geriye kalan, %40 ise zihnimizde gizli, yani içimizdedir.
Mutluluk konusundaki tezini tezini bilimsel olarak kanıtlayan California Üniversitesi sosyal psikoloji profesörü Sonja Lyubomirsky, mutluluğun her insanın elinde olan % 40' lık bölümünü mutluluk doğrultusunda yükselterek daha mutlu bir insan olmak için 12 maddelik bir "yapılacaklar listesi" öneriyor.
İşte o liste:
1. Şükretmek,
2. Pozitif olmak,
3. Sosyal karşılaştırmalar yapmaktan kaçınmak,
4. Nezaket içeren davranışları arttırmak,
5. Sosyal ilişkilerimizi beslemek ve zenginleştirmek,
6. Zorluklarla başa çıkma stratejileri geliştirmek,
7. Affetmeyi öğrenmek,
8. Akışı arttıran deneyimler edinmek,
9. Mutluluk ve sevinçlerin tadını çıkarmak,
10. Hedef belirlemek,
11. Manevi değerleri önemsemek,
12. Vücudu sağlıklı tutmak (egzersiz, meditasyon vb).
İşte mutlu olmak isteyenlerin üzerinde çalışması gereken anahtar liste.
Önemli bir ipucu. Biraz da kendi üzerimizde çalışalım.
Kocaeli Ticaret Odası iftarı
20 Haziran 2017 Salı / KOCAELİ TİCARET ODASININ İFTAR YEMEĞİ GERÇEKLEŞTİ
MUĞLAK İFADELER KİMİN İŞİNE YARIYOR? – Yrd.Doç.Dr. Zülfikar ÖZKAN
MUĞLAK İFADELER KİMİN İŞİNE YARIYOR? – Yrd.Doç.Dr. Zülfikar ÖZKAN
Aşağıdaki ifadeleri, haber programlarında, tartışmalarda ve siyasi konuşmalarda sık sık duyuyoruz.
“Terör iki can aldı.”
“Terörün dini, imanı, milliyet, yoktur.”
“ Terörü lanetliyoruz.”
“ …..ilindeki terör olaylarında bir asker şehit düştü.”
“ Şenay öğretmen teröre kurban gitti.”
Terör, siyasi bir dava uğruna girişilen, toplumu korkutmaya, yıldırmaya yönelik her türlü eylemdir.
Terör, bir insan mı? Nasıl can alır? Terörün değil, teröristin dini , imanı olur veya olmaz...Terör değil, terör olayları veya terörist lanetlenir.
Bu tür ifadeler kimin işine yarıyor? Neden özne belirtilmiyor? Kim saldırmış da bir asker şehit olmuş? Neden teröristin veya terörist örgütün ismi verilmiyor? Neden böyle muğlak ( belirsiz) ifadeler kullanılıyor?
Terörün dini imanı yoktur yerine “ Terörist örgütlerin dini, imanı yoktur desek, daha net ve açık olmaz mı?