YURT SORUNUNDA CUMHURİYETÇİLERİN SORUMLULUĞU – Dr. Sakin ÖNER
YURT SORUNUNDA CUMHURİYETÇİLERİN SORUMLULUĞU – Dr. Sakin ÖNER
Devlet, Anayasa’daki “Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi” kapsamında, maddi imkanlardan yoksun her öğrencinin, burs ve barınma ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır. Öğrenciler bugüne kadar barınma ihtiyaçlarını devletin ve özel sektörün yurtlarından ve ev kiralayarak karşılıyorlardı. Pandemiden sonra özel yurt fiyatları ve ev kiraları uçtu. Gençlik Spor Bakanlığı'na bağlı Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü'ne (KYK) bağlı yurtlarda yer bulamayan öğrenciler, sadece okumak için yurt istiyorlar. Barınma haklarını isteyen öğrenciler birçok ilimizde parklarda ve sokaklarda geceliyorlar. Seslerine kulak verilip sorunlarına çözüm üretilmesi yerine itilip kakılıp gözaltına alınıyorlar.
Sayın Cumhurbaşkanımız öğrencilerin burs ve yurt sorunu hakkında şunları söylüyor: “Biz göreve geldiğimizde üniversite öğrencilerinin aldığı burs 45 liracıktı. Ya elinize dilinize dursun ya. Şu anda 650 liraya çıktık. Nereden nereye geldik. Özellikle yurt konusunda bugüne kadar hiçbir iktidarın yapmadığı yatırımları yaptık. Bizden önceki dönemlerde böyle yurtlar söz konusu değildi. Biz göreve geldiğimizde 190 olan yurt sayısını 700’e çıkardık. Bugün yurtların 700 bin kapasitesi var.”
Sayın Cumhurbaşkanımız doğru söylüyor. 2003 yılında üniversite öğrencilerinin bursu 45 liraydı. Aynı tarihte bir çeyrek altın 22 liraydı. Demek ki, bir öğrenci bursu ile iki adet çeyrek altın alınabiliyordu. 2021 yılında üniversite öğrencilerinin bursu 650 lira oldu. Ama bir çeyrek altın bugün 850 lira. Bu durumda bir öğrenci bursu ile bir çeyrek altın alabilmek için üstüne 200 lira daha eklemek gerekiyor. Bu hesaba göre öğrencinin iki çeyrek altın alabilmesi için 1700 lira burs alması gerekiyor.
GAZİ MUSTAFA KEMAL, NASIL ATATÜRK OLDU? – Dr. Sakin ÖNER
GAZİ MUSTAFA KEMAL, NASIL ATATÜRK OLDU? - Dr. Sakin ÖNER
Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Atatürk’ün fâni varlığının aramızdan ayrılışının 82. yılını idrak ediyoruz.
Zaman ilerledikçe Atatürk’ün büyüklüğünü ve bize kazandırdıklarının değerini daha iyi anlıyoruz. O’nun gerçekleştirdiklerini ve düşündüklerini değerlendirdikçe, bizi ne kadar iyi tanıdığını, görüşlerinin ne kadar isabetli olduğunu, daha iyi kavrıyoruz. O zaman, diğer dünya liderlerinden tamamen farklı bir konumda olduğunu görüyoruz.
31 MART YEREL SEÇİMLERİNE MİLLİ AÇIDAN BAKIŞ – Dr. Sakin ÖNER
31 MART YEREL SEÇİMLERİNE MİLLİ AÇIDAN BAKIŞ - Dr. Sakin ÖNER
31 Mart Yerel Seçimlerinin sonuçlarını, sadece siyasi partiler, alınan oylar ve kazanılan belediyeler açısından değerlendirmek sağlıklı olmaz. Bu sonuçları, her şeyden önce Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği, Türk milletinin vermek istediği mesajlar, yani milli açıdan değerlendirmek gerekir. bu seçim, bugüne kadar yapılan bütün Yerel Seçimlerden daha farklı ve önemliydi.
31 Mart Yerel Seçimleri; Parlamenter Sistemin sona erdirildiği, milli değerlerin ve ritüellerin millet hayatından çıkarılmaya çalışıldığı, bilinçli ve nitelikli yurttaşlar yerine biat muhalifleri nefret ve kutuplaştırıcı dille ötekileştirildiği ve milli birliğin zarar gördüğü, hukuka güvenin ve ifade özgürlüğünün kalmadığı, bu yüzden iyi yetişmiş genç beyinlerinin ve bir kısım büyük sermayenin yurt dışına göç ettiği, diğer gençlerin de umudunu kaybettiği ve milletin Cumhuriyet’in 100. Yılı 2023’e endişeyle baktığı, işsizliğin, hayat pahalılığının ve enflasyonun tavan yaptığı, büyük bir ekonomik krizin eşiğinde olduğumuz bir dönemde yapıldı.
Türk milliyetçiliğinin güncel meseleleri – 1 / Dr. Sakin ÖNER
Türk milliyetçiliğinin güncel meseleleri – 1 / Dr. Sakin ÖNER
2019 Yılı, 19 Mayıs 1919’da Atatürk ve bir grup silah arkadaşının Samsun’a çıkarak Milli Mücadele’nin ilk meş’alesini yaktıkları ve kuvva-i milliye ruhunu uyandırdıkları olayın 100. yıldönümüdür. Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı sonunda vatanı parça parça ellerinden alınmış, orduları dağıtılmış, kalan bir avuç toprağı da müstevlilerce işgal edilmiş, istiklâl umudunu kaybetmiş ve bekasını kaybetme korkusuna düşmüş Türk milletinin, küllerinden yeniden doğuşunun başlangıç noktasıdır. İstiklâl Harbi’nin sonunda yeniden bağımsızlığını kazanan ve Osmanlı Devleti’nin enkazından Türkiye Cumhuriyeti gibi yeni bir devletin vatandaşı olan Türk milleti, yüz yıl sonra bugün de bekasını kaybetme tehdidi ve tehlikesiyle karşı karşıya bulunmaktadır.
Vefatının 82. Yılında Âkif: “KORKMA! EBUBEKİR, ALLAH BİZİMLEDİR!" – Dr. Sakin ÖNER
Vefatının 82. Yılında Âkif:
“KORKMA! EBUBEKİR, ALLAH BİZİMLEDİR!" - Dr. Sakin ÖNER
“İstiklâl Marşı” ve “Çanakkale Şehitlerine” gibi iki edebî şahaseri Türk milletine armağan eden Millî Şairimiz Mehmet Âkif Ersoy bundan 82 yıl önce 27 Aralık 1936 tarihinde aramızdan ayrıldı. Kendisini rahmet, minnet ve şükranla anarken, içinde yaşadığımız ülke şartlarını göz önünde bulundurarak, millî şairimizin İstiklâl Marşı’na niçin “Korkma!” hitabıyla başladığının hikâyesini anlatacağım.
Birinci Dünya Savaşı sonunda yenik sayılarak, ordusu dağıtılan ve ülkesi düşman ordularınca işgal edilen Türk milleti büyük bir korku içindedir. Bu, hürriyet ve istiklâlini kaybetme, esarete mahkûm olma korkusudur. Vatanı ile bayrağı ile ve devleti ile tarih sahnesinden silinme, yabancı devletlerin boyunduruğuna girme korkusudur.
GERÇEK BİR DÂVA ADAMI AV. ZEKİ HACIİBRAHİMOĞLU – Dr. Sakin ÖNER
GERÇEK BİR DÂVA ADAMI AV. ZEKİ HACIİBRAHİMOĞLU - Dr. Sakin ÖNER
Zeki Hacıibrahimoğlu benim en yakın gençlik arkadaşlarımdandır. Kendisi ile İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi. 1967 yılından beri tanışırız. O Hukuk Fakültesi’ni bitirdi, avukat oldu. Ben de 1965 yılında girdiğim İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1967 yılında ayrılarak aynı üniversitenin Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümüne girdim ve 1971 yılında bitirerek Edebiyat Öğretmeni oldum. Askerliğimizi de 1975 yılında aynı dönemde kısa süreli olarak yaptık. Arkadaşlığımız ve dostluğumuz bugüne kadar yarım asrı aşan bir sürede devam etti. Bizi bu uzun süreli dostluğa taşıyan, ortak değerlerimiz, ideallerimiz ve kavgamızdı.
FUAT UĞUR’A AÇIK MEKTUP: “ANDIMIZ”IN IRKÇILIKLA İLGİSİ YOKTUR – Dr. Sakin ÖNER
“ANDIMIZ”IN IRKÇILIKLA İLGİSİ YOKTUR - Dr. Sakin ÖNER
Sayın Uğur, Türkiye gazetesinin 8 Eylül 2018 tarihli nüshasındaki yazınızda Sözcü gazetesinin üç gün önce Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a yaptığı “Açılım yüzünden kaldırılan Andımız yeniden okunsun” çağrısına tepkinizi içeren yazınızı ibretle okudum.
"Andımız"dan "İlköğretim okullarındaki tüm öğrencilere papağan gibi ezberlettirilen bir metin" olarak bahsetmişsiniz. Sayın Uğur, "Andımız" papağana ezberletilen bir tekerleme değil, çocuklarımıza milli kimliklerini kazanmaları, insani ve ahlaki değerleri içselleştirerek benliklerini geliştirmeleri amacıyla okutulan bir metindi. Milli birlik ve beraberliğimize önemli katkı sağlayan "Andımız", aynı zamanda çocuklarımızın iyi, vicdanlı ve saygılı bireyler olabilmelerine katkı sağlamak amacıyla okutuluyordu.
2019 REJİM SEÇİMİ – Dr. Sakin ÖNER
2019 REJİM SEÇİMİ - Dr. Sakin ÖNER
Türk milleti, 2019 yılında üç farklı seçim yapmak zorunda. Mart 2019’da Yerel Yönetimler Seçimi, Kasım 2019’da Milletvekilliği Genel Seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak. Bu seçimlerin en önemlisi de, 16 Nisan 2017’de yapılan Referandum sonucunda kabul edilen Anayasa değişikliğinden sonra, Partili Cumhurbaşkanlığı bölümü gerçekleşen “Cumhurbaşkanlığı Hükümeti Sistemine Geçiş Seçimi”dir. Bu seçimle, Türkiye’nin 23 Nisan 1920’den bu yana uyguladığı “Parlamenter Sistem” ve “Tarafsız Cumhurbaşkanlığı Sistemi” sona erecektir. Bütün devlet kurumları da bu sisteme göre yeniden yapılandırılacaktır. Dolayısıyla 2019’da yapılacak seçim, normal bir seçim değil, milletin tabi olmak istediği rejimi tercih etme seçimidir.
Eğer seçimler normal tarihinde yapılırsa, Yerel Yönetimler Seçimine bir yıl, Milletvekili ve Cumhurbaşkanı seçimine 20 ay var. Hükümetin önünü görebilmesi açısından Yerel Yönetimler Seçimini 2018 sonbaharına çekme ihtimali üzerinde de duruluyor. Ayrıca önümüzdeki günlerde yapılacak uyum yasaları çerçevesinde; bütün illerde bütün ilçelerin bütün şehir kapsamına alınacağı, belde ve ilçe belediyelerinin tamamen lağvedileceği, yerlerine il belediye başkanlıklarının şubelerinin açılması yönünde çalışmalar yapıldığı söyleniyor.
Bu arada Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimleri kapsamında düşünülen siyasi ittifakın, Yerel Yönetimler Seçiminde de yapılmasına imkan sağlayacak düzenlemeler üzerinde çalışıldığı belirtiliyor. Yerel Yönetimler Seçimi, bir bakıma Milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonucuna da ışık tutacak. Bu yönden çok önemli. Bu yüzden de, iktidar önünü görebilmek için bu seçimi erkene çekebilir.
2018’İN ŞİFRE SÖZCÜĞÜ: “KORKMA!” – Dr. Sakin ÖNER
2018’İN ŞİFRE SÖZCÜĞÜ: “KORKMA!” - Dr. Sakin ÖNER
Yeni bir yıla girdik. Her yeni yıl, yeni bir başlangıçtır. Açılan yeni ve temiz bir sayfadır. Bu sayfanın yıl sonunda mutluluk sözleri ile sonuçlanması, milletçe göstereceğimiz omurgalı duruşa ve ortaya koyacağımız sağlam iradeye bağlı. Bütün umudunu kaybetmiş, ezik ve silik bir duruş sergileyenlerin, mutlu sona kavuşmaları mümkün de değildir, hakkı da değildir.
Birinci Dünya Savaşı sonunda, müttefiklerimizle birlikte biz de yenik sayıldık. Ordumuz dağıtıldı ve ülkemizin dörtte üçü düşman ordularınca işgal edildi. Tarih boyunca esarete düşmemiş, hür ve bağımsız yaşamış Türk milleti, büyük bir korku içindedir. Bu, hürriyet ve istiklâlini kaybetme, esarete mahkûm olma korkusudur. Vatanı, bayrağı ve devleti ile tarih sahnesinden silinme, yabancı devletlerin boyunduruğuna girme korkusudur. En kötüsü, Türk milleti özgüvenini ve umudunu kaybetmiştir.
SEÇİMİN KİLİDİ NASIL ÇÖZÜLECEK? – Dr. Sakin ÖNER
SEÇİMİN KİLİDİ NASIL ÇÖZÜLECEK? - Dr. Sakin ÖNER
Kim ne derse desin, Türkiye hızla seçim sathı mailine girmiş bulunuyor. İYİ Parti’nin kurulması, iktidarın ve yandaşı olan partinin eli ayağını dolaştırdı. 16 Nisan Referandumu’ndan sonra altı ay içinde uyum yasalarının çıkarılması gerekirken ha bire geciktiriliyor.
Referandumda Ankara, İstanbul dahil 31 büyükşehrin 18’i AKP+MHP İttifakına “hayır” dedi. İl başkanları değiştiriliyor, belediye başkanları değiştiriliyor, yenilenme imajı veriliyor. Yıllardır kıpırdamayan Balgat sakini bile başkent dışına açılışlara gitmeye başladı. Ama bütün bunlara rağmen, kamuoyu yoklamaları hiç de iyi sinyaller vermiyor.
YENİ ’YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI SINAVI’ SADE, AMA YETERSİZ – Dr. Sakin ÖNER
YENİ ’YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI SINAVI’ SADE, AMA YETERSİZ - Dr. Sakin ÖNER
Yüksek Öğretim Kurumu Başkanı Yekta Saraç’ın açıkladığı 2018-2019 eğitim yılında uygulanacak ’Yükseköğretim Kurumları Sınavı’ adındaki yeni yükseköğretime giriş sınav sisteminin hem olumlu ve hem olumsuz yönleri bulunmaktadır.
1. Sınav sayısı ve süresinin sınırlandırması olumludur. Aslında bu konuda başa dönülmüştür. Merkezi yükseköğretime giriş sınavları, 1974 ve 1975 yıllarında aynı gün sabah ve öğleden sonra olmak üzere iki oturumda, 1976-1980 yıllarında aynı günde ve bir oturumda uygulanmış; 1981 yılından itibaren iki basamaklı bir sınav hâline getirilmiştir. Yeni sınav sisteminde sınavların aynı günde ve bir oturumda uygulanması, dört ay aralıklı iki tarihte yapılmasından kaynaklanan sınav kaygısı, stresi ve baskısını büyük ölçüde kaldıracaktır.
2. 1.Oturumda 40+40=80 soruluk genel Türkçe ve Matematik sorularından oluşan Temel Yeterlilik Testi (TYT) uygulanıyor. Bu testte 150 puan alanlar önlisans, 180 puan alanlar lisans programlarını tercih edebilecek. Ama bu testin sonucunu öğrenmeden 2. oturuma girilecek olması, öğrencinin motivasyonunu olumsuz yönde etkiliyecektir. Sınavlar Haziran ayı içinde bir veya iki hafta aralıkla yapılmalı, ikinci oturuma, TYT sonucu öğrenildikten sonra girilmelidir.
3. TYT, öğrencinin zihni becerilerini (anlama, kavrama, analiz, sentez, karşılaştırma ve yorumlama) ölçmesi bakımından yararlıdır. Bu sınav kapsamında sadece Türkçe ve temel Matematik sorusu sorulması yeterli değildir. Bu sınavda soru sayısı arttırılarak (genel yetenek ve genel kültür) soruları da sorulmalıdır.
16 NİSAN’DA NİÇİN “HAYIR”? – Dr. Sakin ÖNER
16 NİSAN’DA NİÇİN “HAYIR”? - Dr. Sakin ÖNER
16 Nisan’da yapılacak Anayasa Referandumu;
- Cumhurbaşkanlığı seçimi değildir.
- Milletvekili genel seçimi değildir.
- Belediye Başkanlığı seçimi değildir.
- Bu referandumun mevcut Cumhurbaşkanı, hükümet ve iktidar partisi ile değil, ülkenin gelecek on yılları, yani istikbaliyle ilgisi vardır. Konu partiler ve siyaset üstüdür.
SİZ DIŞARDAN BİZ İÇERDEN YILLARDIR UĞRAŞTIK BÖLEMEDİK – Yrd.Doç.Dr. Sakin ÖNER
SİZ DIŞARDAN BİZ İÇERDEN YILLARDIR UĞRAŞTIK BÖLEMEDİK – Yrd.Doç.Dr. Sakin ÖNER
Sultan Abdülaziz’in meşhur Paris gezisine katılan Hariciye Nazırı Keçecizade Fuat Paşa(1814-1868)’ya Fransa İmparatoru III. Napolyon, Osmanlı devletinin razı olmayacağını bildiği halde diyor ki:
“Süveyş Kanalı açılmalı, Girit, Osmanlılardan alınıp Yunanistan’a verilmeli, Kudüs’teki kutsal yerlerden Katoliklere ait olanların yönetimi Fransızlarda olmalı”...
Buna karşılık Fuat Paşa gülümseyerek şu cevabı veriyor: “Biz hâlâ çok güçlüyüz Haşmetmeap. Tehditlere boyun eğmeyiz.”
İmparator bir kahkaha atarak: “Yapmayın, devletinizin ne kadar güçsüz olduğunu herkes biliyor” diyor.
Bu tehdide karşı Fuat Paşa şu tarihi cevabı veriyor:
“Haşmetmeap, üç yüz senedir, siz dışarıdan, biz içeriden yıkmaya çalıştık, ama bir türlü Osmanlı’yı yıkamadık! Bana bu kadar tahribe direnebilen başka bir devlet gösterebilir misiniz?”
ATAM! SEVGİN EKSİLMİYOR ARTIYOR – Yrd.Doç.Dr. Sakin ÖNER
ATAM! SEVGİN EKSİLMİYOR ARTIYOR – Yrd.Doç.Dr. Sakin ÖNER
Çocukken sevgimiz duygusaldı. Yokluğundan hüzünlenirdik, ağlamak isterdik.
Gençlik yıllarımızda seni sevmeyen bazı çevreler olduğunu farkettik. Sonra bunların kim olduklarını araştırdık. Onlar; Cumhuriyetin ilanı ile cahil halkın üzerindeki nüfuzları azalan mütegallibelerin, ağaların, tekke ve zaviyeleri kapanan şeyhler ve dervişlerin, Kur’an-ı Kerim’in tercümesi ve tefsirinin yapılmasından sonra halkı dinle kandıramayan inanç bezirganlarının, İstiklal Harbi’ne ve Mustafa Kemal’e karşı çıktığı, düşmanla işbirliği yaptığı için İstiklal Mahkemelerinde yargılandıktan sonra idam edilen Padişah yanlıları ve hainlerin, inkılaplara karşı çıkan karşı devrimcilerin çocukları veya torunlarıydı. Onlar geçmişten gelen kin ve öfkeleriyle genç dimağlara senin hakkında yalan yanlış bilgi ve belgelerle nefret tohumlarını ekiyorlardı. Bundan herkes gibi biz milliyetçi gençler de bir ara az da olsa etkilendik. Fakat çok samimi dindar bir nesli ise tamamen zehirlediler.
Onlara göre Kurtuluş Savaşı bile sanal bir savaştı. Bizler daha sonra gördük ve öğrendik ki, bunlar belli bir zihniyetin ve aynı zamanda yurt dışındaki karanlık odakların maşalarıydı. Bu güruhtan arda kalan birkaç kişi, bugün hala gazete ve televizyonlarında, kapalı kapılar arkasında ve merdiven altlarında hezeyanlarını sürdürüyorlar.
ÇIĞ MUTLAKA HEDEFİNE ULAŞACAKTIR – Dr. Sakin ÖNER
ÇIĞ MUTLAKA HEDEFİNE ULAŞACAKTIR - Dr. Sakin ÖNER
MHP Merkez Disiplin Kurulu Başkanvekili ve avukat Yücel Bulut, Ankara 3'üncü Asliye Mahkemesi'nin, 19 Haziran'da gerçekleştirilen olağanüstü kurultayda yapılan tüzük değişikliklerini "ihtiyati tedbir yoluyla durdurduğunu" açıkladı.
"Olağanüstü Kurultayı mahkemeye götürmeyeceğiz" diyen MHP Genel Merkezi iddialarını, o kurultaya katılan ve çıkardığı olaylardan dolayı MHP kamuoyunun yakından tanıdığı biri vasıtasıyla mahkemeye götürüyor. Ankara 3'üncü Asliye Mahkemesi de daha kurultay evrakını görmeden ve incelemeden hemen yürütmeyi durdurma kararı veriyor. Sayın Sinan Ogan’ın dediği gibi, “Yeni bir Gemerek vakasıyla karşı karşıyayız”. Bu işte bir katakulli var ama, kimin yaptığı belli değil.
Şu anda MHP’nin seçim başarısızlarından ve özellikle 2 milyon oy, 40 milletvekili kaybedilen 1 Kasım 2015 hezimetinden rahatsız olan MHP’deki değişim yanlıları, bu mahkeme kararından çok rahatsızlar. Kurultayımızı yapıp değişimi sağlayamayacakmıyız, bu kadar emek ve fedakarlık boşamı gidecek endişesi içindeler. Şurası gözden uzak tutulmamalıdır ki, MHP'de 1 Kasımdan sonra tabanda oluşan değişim çığı, geçen süre içinde bütün Türkiye'yi ve diğer siyasi partileri de etkileyecek dev boyutlara ulaşmıştır. Onu durdurmanın ve önünde durmanın imkanı yoktur.
Artık Genel Başkan, Genel Merkezin değişmez yöneticileri, Genel Başkan adayları, üst kurul delegeleri, kapatılan veya kapatılmadığı halde değişimden yana olan teşkilat yöneticileri, geri dönülmez bir yolun sonlanacağı kavşağa gelmişlerdir. Bu noktadan sonra dönen de, engellemeye çalışan da kaybeder. Kimse moralini bozmasın.27 Hazirandan sonra yapılacak hukuki girişimlerle süreç normal mecrasına dönecek, 10 Temmuz'da seçimli kurultay yapılacaktır.
Çığ mutlaka hedefine ulaşacak ve MHP'de beklenen büyük değişim gerçekleşecektir. Eğer bu süreç değişimle sonuçlanmazsa, bilin ki, her yere parmağını sokan iyi saatte olsunlar(!), bu sürece de parmağını sokmuştur. Çünkü bu sürecin başarıyla sonuçlanması, iyi saatte olsunların(!) da sonunu hazırlayacaktır. O zaman ne olacağını, o zaman konuşalım. Şurası unutulmamalıdır ki, bu sürecin başarıya ulaşması için, MHP Genel Başkan adaylarının dürüst, şeffaf, tutarlı, alçakgönüllü, birlik ve beraberliği güçlendirici bir tutum içinde olmaları gerekir.
Allahtan tek dileğimiz, sonucun ülkemizin ve milletimizin yararına olmasıdır.
BU ÜLKENİN MUHALAFETİ YOK MU? – Yrd.Doç.Dr. Sakin ÖNER
BU ÜLKENİN MUHALAFETİ YOK MU? – Yrd.Doç.Dr. Sakin ÖNER
Türkiye, bugün içerde ve dışarıda yaşadığı olaylar bakımından tarihinin en tehlikeli günlerini yaşıyor. 100 Yıl sonra yeniden SEVR'in ayak seslerini duyuyoruz. Türkiye hem içten, hem dıştan kuşatılmış durumda. Bu süreçte iktidar içine düştüğü, içte bölücü terör, dışta yedi düvelle savaş bataklığında bir şeyler yapmak için çırpınıyor. Fakat muhalefetin ne yaptığı meçhul. Çünkü ortada yok.
Vaktiyle ABD'nin Irak'a müdahalesinde taraf olmayan Türkiye, bugün Suriye iç savaşında taraf durumunda. Rusya’nın uçağını düşürdük. Son birkaç aya kadar aramızda bir sorunun bulunmadığı Rusya, bugün bize her konuda ambargo uyguluyor. Doğalgazımızın kesilmesi an meselesi. İran ve Rusya bize karşı hem Esad'ı, hem de PKK'nın Suriye kolu PYD'yi destekliyor. Amerika PYD'yi desteklemede İran ve Suriye ile birlikte hareket ediyor.
Türkiye Musul'a asker ve tank gönderiyor. Irak hükümeti Birleşmiş Milletler'e bizi şikayet ediyor. Her konuda stratejik ortağımız olduğunu söylediğimiz Amerika, her zaman olduğu gibi "benim haberim yok" diyerek yine bizi ortada bırakıyor. Aslında bizim iktidarı da şevkle ve heyecanla Suriye bataklığında ateşe atan da ABD. Kuzey Irak'ı, "Çekiç Güç"le yapılandıran ve kuran da ABD. Bizim iktidarı herkes gibi ABD'de devamlı aldatıyor sizin anlaya cağınız. Bunun üzerine biz bu kuvvetlerimizi kuzu kuzu geri çekiyoruz.
“AZİZ SANCAR’IN DURUŞU” DERS OLARAK OKUTULMALI – Yrd.Doç.Dr. Sakin ÖNER
“AZİZ SANCAR’IN DURUŞU” DERS OLARAK OKUTULMALI – Yrd.Doç.Dr. Sakin ÖNER
Türk insanının, içte bir bölgemizde devletin bölücülerle savaşından ve dostumuzun kalmadığı dışta Ortadoğu coğrafyasında ne İsa’ya, ne Musa’ya yaranamamızdan bunaldığı ve önünü göremediği bir ortamda, Allah bir hayat öpücüğü ikram etti. Türk bilim insanı Prof. Dr. Aziz SANCAR, dünyanın en prestijli ödülü olan NOBEL’i kimya dalındaki başarılı çalışmaları ile kazandı. Mardin’in bir köyünde doğup yokluklar ve imkansızlıklar içinde yetişen bir Türk çocuğunun inanılmaz başarı öyküsü kadar, ödülü aldıktan sonraki duruşu da son derece etkiliydi.
Bu büyük başarı karşısındaki tevazuu, başarıyı doğrudan kendine mal etmeyip Atatürk’e ve Cumhuriyet’e borçlu olduğunu ifade etmesi, Türk eğitiminin kendisini yetiştirdiğini belirterek eğitim kalitemize vurgu yapması, kadın eğitimine büyük önem vermesi, başarısını “çok çalışmasına borçlu olduğunu” söylemesi, aslını unutmaması ve inkar etmemesi, Türk tarihini Selçuklusu, Osmanlısı ve Cumhuriyeti ile bir bütün kabul etmesi, Türklüğünü her vesileyle gururla ifade etmesi, ödülünü bir hafta bile evinde saklamadan Atatürk’ün manevi hatırasına armağan edilmek üzere devletimizi kuran Türk ordusuna emanet etmesi, aldığı maddi ödülü Amerika’da kurduğu “Türk Evi”ne harcayacak olması ile Prof. Dr. Aziz SANCAR, yetişmekte olan yeni nesillere “BİR NUMARALI ROL MODEL” olmuştur. SANCAR’ın bu onurlu, milli ve evrensel duruşu, her ayrıntısıyla, her kademedeki eğitim kurumlarımızda “AZİZ SANCAR DERSİ” olarak okutulmalıdır.
BU DAVAYI BİZ SOKAKTA BULMADIK – Yrd.Doç.Dr. Sakin ÖNER
BU DAVAYI BİZ SOKAKTA BULMADIK - Yrd.Doç.Dr. Sakin ÖNER
-Koltuk için davanın zarar görmesine göz yumana-
Bu dava Türklüğü sevmek davası Vatanı bayrağı övmek davası Bölücü haini kovmak davası Bu vatanı bedavadan almadık Bu davayı biz sokakta bulmadık
Güzel Türkçe ile konuşuruz biz Kültür hamuruyla karışırız biz Bilge büyüklere danışırız biz Bu dava millidir elden Bu davayı biz sokakta bulmadık
Atadan emanet bu yüce devlet Ona sahip çıkmak görevdir elbet İlkeler uğrunda tutarız nöbet Savunmaktan bir an geri kalmadık Bu davayı biz sokakta bulmadık
İslam inancına iman etmişiz Türklük için benimizi atmışız Vatan için kanımızı katmışız Eli kolu sallayarak gelmedik Bu davayı biz sokakta bulmadık
Dava için kanlar canlar verildi Yıllar süren mahkemeler görüldü İşler gitti istikballer serildi Hep sıkıntı gördük mutlu olmadık Bu davayı biz sokakta bulmadık
Bunları unutma tahta yapışma Koltuk hırsı ile yanıp tutuşma Eleştiren kişilerle kapışma Her seçimde mutlu olup gülmedik Bu davayı biz sokakta bulmadık
Yazıktır herkese bir çamur atma Hırsınla mest olup koltukta yatma “Önce Türkiye”yse nefsini tutma Gönüldaşı bir gün olsun bölmedik Bu davayı biz sokakta bulmadık
Yolu açın artık, dayanmaz yürek Dava bayrağını yükseltmek gerek Başka seçenek yok “İktidar” erek Elli yılı verdik henüz ölmedik Bu davayı biz sokakta bulmadık
SAKİN ÖNER 02.12.2015
SOSYAL VE MALİ STATÜSÜ YÜKSELTİLMEDEN ÖĞRETMEN KALİTESİ YÜKSELMEZ – Yrd.Doç.Dr. Sakin ÖNER
SOSYAL VE MALİ STATÜSÜ YÜKSELTİLMEDEN ÖĞRETMEN KALİTESİ YÜKSELMEZ – Yrd.Doç.Dr. Sakin ÖNER
Yeni 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutluyoruz. Bu günler öğretmene övgüler düzülen değil, öğretmenlik mesleğinin toplum hayatındaki öneminin vurgulandığı günler olmalıdır. Tabii ki, sadece bu önemi vurgulamak yetmez. Öğretmene gereken değerin verildiğinin de gösterilmesi gerekir.
Eğitimin başarılı olabilmesi için, her şeyden önce bütün toplumun üzerinde mutabık kaldığı bir milli eğitim olması gerekir. Bu politika, siyasi iktidarlara göre değişen değil, siyaset üstü bir politika olmalıdır. Bu politika sık sık değiştirilmemeli ve uzun sure uygulanmalıdır. Eğitim, eğitimciler eliyle yönetilmeli ve yürütülmelidir. Eğitimdeki çağdaş gelişmelere ve yaklaşımlara göre bazı düzenlemeler yapılacaksa, bu da eğitimciler eliyle yapılmalıdır.
Çeşitli türdeki okullar, siyasi düşünce ve isteklere göre değil, ülke ihtiyaçlarına göre açılmalıdır. Okul türleri arasında bir ayırım yapılması, bazı okullara özel avantajlar sağlanması, diğer okulların dışlanması ve öğrencilerinin ikinci sınıf görülmesi, öğrencilerin belirli okullara girmeye zorlanması, bazı öğrencilerin de “okulların kontenjanları doldu” denilerek açıkta bırakılması, milli birlik ve bütünlüğü zedeler. Bütün bu yanlış uygulamalar, çocuklarımız ve gençlerimiz arasında farklılaşma ve kutuplaşmalara yol açar. Bu da Tevhid-i Tedrisat(Öğretim Birliği) Yasasına aykırıdır. Halbuki eğitimin bir amacı da, milli birlik ve bütünlüğü sağlamaktır. Devletin görevi, bütün vatandaşlarına on iki yıllık zorunlu eğitimi örgün verecek fiziki ortamı hazırlamaktır. Devlet evlatlarının bir kısmını bedbin yapamaz, bir kısmını sokağa atamaz.
2015 Başöğretmenlik Onur Ödülü Dr. Sakin Öner’in
Anadolu Eğitim Sendikası olarak; 2005 Yılından bu tarafa her yıl, seçici kurulumuz tarafından belirlenerek öğretmen kimliği ve eğitime olan hizmetleriyle yalnızca bir öğretmene takdim edilen Başöğretmenlik Onur Ödüllerimizin 11. Sini 2015 Yılında Sayın Sakin ÖNER Beyefendiye sunacak olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.