Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

ahsen okyar
3Tem/200

Z Kuşağı – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Z Kuşağı - Alptekin CEVHERLİ

Almış başını bir ‘Z Kuşağı’dır gidiyor… ‘Z Kuşağı şöyle, Z Kuşağı böyle, şöyle düşünüyorlar, şunu istiyorlar’ diye bilen bilmeyen konuşuyor… ‘Eski gençler şöyleydi, daha eskileri böyleydi’ diye de ahkâm kesiyor birileri…

Elbette genç bir insan ile orta yaşlardaki birinin hayata bakış açıları farklıdır. Orta yaşları geçmiş ve yaşlılığa doğru adım atmış olanların ise daha da farklıdır. Çocukluk ve yaşlılığın ileri evreleri sanki farklı mıdır ki? O dönemlerde de insanların hayattan beklentileri ve istekleri ciddi farklılık göstermez mi?

‘Tecrübe’, yediğimiz kazıkların toplamıysa ve idealizm, sistem tarafından törpülenerek eviriliyorsa, standardize edilmiş bir kuşaktan söz edilebilir mi?

Okula gitmezken korktuğunuz ‘öcü’ ya da karanlık, okul çağlarındaki öğretmen korkusu, iş hayatına atılınca çok gülünç gelmiyor mu? Emekli olunca da, şu andaki korku ve endişeleriniz gülünç gelmeyecek mi?

Bugün böyle de geçmişte farklı mıydı? Osmanlı ya da Selçuklu döneminde yazılan kitaplarda ‘Ne olacak bu gençliğin hali?’ ifadeleri yok mu sanıyorsunuz? Ya da Haçlı Seferleri Avrupası’nda gençlerin Hristiyanlığa karşı duyarsız olduğundan tarihi kitaplarda şikâyet edilmiyor mu?

Eee, o zaman nedir şu ‘Z Kuşağı’ mevzu? Efendim, eski gençler şöyle düşünür, böyle davranırlardı. Artık gençler farklı ‘düşünecekler…’

23Mar/190

Çarparım Ulan Aşkım(?) – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Çarparım Ulan Aşkım(?) - Alptekin CEVHERLİ

Bundan bir kaç gün önce elimde bir kitap, il halk kütüphanesine doğru gidiyorum. Önümde de 17 – 18 yaşlarında bir kız, bir erkek el ele tutuşmuş yürüyorlar…

Kütüphanenin bahçesine onlar önde, ben arkada girdik.

Öndeki delikanlı kıza sanki vuracakmış gibi birden elini havaya kaldırdı ve bağırdı:

- Çarparım ulan aşkım!

Ben tabi arkada şoke olmuş vaziyette bakıyorum…

Kız ise istifini hiç bozmadan:

- Öküüüz, seni seviyorum lan! Deyip uzandı ve gencin yanağına bir öpücük konduruverdi…

Sonra kol kola girip, kütüphane kapısından içeri daldılar…

6Şub/190

Makedonya’da İsim Değişikliği ve AB – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Makedonya’da İsim Değişikliği ve AB - Alptekin CEVHERLİ

Komünist bloğun çökmesi ve Sovyetler Birliği’nin 1990’ların başında dağılmasıyla birlikte dünya iki kutuplu “Soğuk Savaş” ekseninden çıkarak önce tek kutuplu ardından da çok kutuplu bir şekle dönüştü. Bu arada SSCB ve Yugoslavya’nın içinde o döneme kadar baskı altında tutulan pek çok devlet bağımsızlığını ilan ederek, dünyamızdaki devlet sayısını bir anda 200’ün üzerine çıkardılar…

Ancak bir kısmınızın hatırlayacağı gibi bazı ülkeler bunu kansız ve sancısız şekilde atlatırken bazıları ise yeni küresel güçlerin kesişme noktalarında oldukları için oldukça kanlı ve acılı bir şekilde bu süreci atlattılar veya hâlâ atlatmaya çalışıyorlar…

Bu bakımdan Kazakistan, Ukrayna, Ermenistan ve Makedonya gibi ülkeler bağımsızlıklarını rahat bir şekilde kazanırken; Azerbaycan, Bosna-Hersek, Kosova veya Hırvatistan gibi ülkeler ciddi bedeller ödemek zorunda kaldılar. Geçen zamandan bugüne baktığımızda ise bazı hesapların hâlâ kapanmadığını ise dehşet içinde görüyor ve endişeleniyoruz…

24Eyl/180

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI’NIN SORUNLARI – Alptekin CEVHERLİ

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI’NIN SORUNLARI - Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Bugün sizlerle asırlık bir davamızı paylaşmak istiyorum…

Sanmayın ki sıkıcı bir konuyu sizlerle hasbihal edeceğim.

Yaklaşık 500 yıldır yaşadığımız sıkıntıların, ihanetlerin ve vurdumduymazlıkların hesabını bugün bizler veriyoruz. Böyle giderse çocuklarımız ve torunlarımız da dedelerimizin hatalarının bedellerini ödemeye devam edecek. Çünkü millet ömründe 100 yıl, bir gün gibidir…

Şöyle ki; Türk dilinin en ünlü şairlerinden olan Fuzulî’nin günümüze kadar intikal edebilmiş eserlerinin yaklaşık 40 bin farklı kelime kullanılarak yazıldığını araştırmacılar tespit etmiş. Büyük üstadın günümüze ulaşamayan ve eserlerinde yer vermediği kendi dağarcığında bulunan kelimeleri de hesaplarsak yaklaşık 100 bin kelimenin üzerinde bir Türkçe hazinesi olduğunu tahmin edebiliyoruz.

Bugün üniversite mezunu, yıllarca edebiyat dersi almış ortalama bir gencimizin iddia edildiği gibi 400 kelime ile konuştuğunu varsayarsak, yaklaşık 450 yılda millet olarak, çağdaş Türk edebiyatı olarak nereden nereye geldiğimizi varın siz hesap edin…

20Eyl/180

Fıkra Değil Gerçek! – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Fıkra Değil Gerçek! - Alptekin CEVHERLİ

Kıymetli dostlar uzun bir aradan sonra yine birlikteyiz…

Bektaşi’ye sormuşlar “namaz kılar mısın” diye…

Hızlı hızlı cevap vermiş:

“Bayramdan bayrama, bayramdan bayrama” diye…

Peki demişler rakı içer misin?

Aheste aheste yanıtlamış:

“Akşamdaaaan akşamaaaa…”

Bizim yazılar da sanırım “bayramdan bayrama, bayramdan bayrama” sık sık yazılıyor…

17Şub/180

Çapkın Aygıra Tazminat, İnsanlarla Alay(!) – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Çapkın Aygıra Tazminat, İnsanlarla Alay(!) - Alptekin CEVHERLİ

Kaç gündür yazmayayım diyorum ama bizim basının Nüfus İdaresi’nin E-Devlet üzerinden uygulamaya açtığı nesebi (soyu) tespit etme konusundaki hizmeti ile artık alenen alay edilmesi sonucu, mecburen bu yazıyı kaleme alıyorum…

Hatırlarsınız; 15 Nisan 2010’da gazetelerde şöyle bir haber vardı:

“İpini koparan yerli bir aygır, İnciraltı Atlı Spor Tesisleri’nin çitlerini yıkıp, aralarında şampiyon İngiliz atı Dinyeper’in yavrusu Happy Girl’ün de bulunduğu beş dişi atla çiftleşti. Sabah tesise giden M. A., aygırı dişi atların yanında çiftleşmeyi sürdürürken gördü ancak artık çok geçti. Atının yarış hayatının biteceğini söyleyen tesis sahibi A., aygırın sahibini bulup 300 bin liralık tazminat davası açacağını açıkladı. … Bu durum şu anda dört yaşında olan Happy Girl’ün koşu hayatının bitme tehlikesi demek. Bir diğer sorun ise doğacak yavruyla ilgili. Happy Girl’ün çiftleştiği at kendisi gibi İngiliz atı olmadığı için doğacak yavru safkan olmayacak. (Radikal)”

Düşünün ki bir atın dahi yarışa girebilmesi için soyunun sopunun belli olması gerekiyor. Hatta belli olması da yetmiyor, asil olması şartı aranıyor. Yoksa baba at belli, hatta aygır cürmü meşhut halinde kısrak ile basılmış. Ama ne deniyor; “Atımın DNA’sı bozuldu en az 2 yıl yarışlara bile giremez(!)”

Bu bir…

7Oca/180

İZMİT KAYMAKAMI’NDAN ANLAMLI ZİYARET – Alptekin CEVHERLİ

1 IMG_20171226_162550

İzmit Kaymakamı Sayın Ersin Emiroğlu’nun onurlandırdığı Havacılık Yönetimi Sosyal Sorumluluk Projeleri dersi öğrencilerine Kızılay'da özverili çalışmalarıyla Ulusal Kan Hizmetleri’ne vermiş olduğunuz katkı ve göstermiş olduğunuz duyarlılık için teşekkür belgesi verilmiştir.

28Ara/170

Toplumsal Başkalaşım Kıskacında… / Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Toplumsal Başkalaşım Kıskacında… / Alptekin CEVHERLİ

Eskiden sokakta bir şey yemek ayıp sayılırdı. Olur, imkânı olmayan biri görür de canı çekerse diye düşünülür, sokakta oynarken dahi bir poğaçayı ya da içine bir şeyler konmuş bir parça ekmeği dahi annelerimiz elimize vermezdi.

- Gel içeride yemeğini ye, sonra çıkıp oynarsın, arkadaşlarına ayıp olmasın, denirdi.

Lokantaların camlarında içerisi görünmeyecek şekilde tel üzerine gerilmiş tül perde olurdu. Böylece içeride kim ne yemek yiyor görünmez, sokaktan geçenlerin canı çekmesin diye azami gayret gösterilirdi.

Ya da bir yere gittiğinizde, orayı eşinize dostunuza anlatırken, yeme içme konusuna girerseniz edeplice uyarılırdınız:

- Yediğin içtiğin senin olsun, sen gördüklerini - gezdiklerini anlat diye…

Yemek yerken ekmek kırıntısı ya da eski adıyla ‘furda’ yere dökülmesin, sonra bereketi kaçar denirdi. Bu nedenle de sofra bezi veya peçete benzeri büyükçe bir örtü üzerinde yemekler yenilirdi ki, ekmek kırıntıları yere dökülmesin de, yiyeceklerimizin bereketi kaçmasın.

29Eyl/170

Bizim Herif Yapmaz – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Bizim Herif Yapmaz - Alptekin CEVHERLİ

1980 – 1988 yılları arasında hemen güneyimizde yaşanan bir savaş vardı, yaşı müsait olanlar hatırlar, İran – Irak Savaşı.

Batı ve Doğu’nun en yeni silahlarını denediği, hurdaya çıkanları da sattığı bu savaşta, on binlerce kişi ölürken, 8 yılın sonunda cephe hattında bir metre bile ciddi oynama olmadan savaş bitmişti. Bu savaşta ölenlerin çoğunluğu İran ve Irak’ta yaşayan Türkmenlerdi. Her iki devlet de cephe hattına ülkelerindeki Türk asıllı askerleri sürmüştü. Zaten savaş da Türk bölgelerinde yaşanıyordu. Bu nedenle de savaşın asıl hedefinin bölgedeki ezici Türk nüfusu bitirmek olduğu yıllarca söylendi durdu.

İran – Irak Savaşı’nda; 1984’te Fransa’nın Irak’a sattığı Mirrage savaş uçakları, 1986 yılında açığa çıkan ve ABD kamuoyunun tepkisini çeken ‘İrangate’ skandalı (ABD’nin kongre kararına aykırı olarak, Nikaragua’daki anti-komünist gerillaları finanse etmek için İran’a silah sattığının ortaya çıkması) ise savaşın perde arkasındaki asıl aktörleri sergiliyordu.

6Eyl/170

Balkanlar’daki Vatikan… / Alptekin CEVHERLİ

DSC04848

Balkanlar’daki Vatikan… / Alptekin CEVHERLİ

14Ağu/170

Ayastefanos Anıtı Yeniden Dikilemez – Alptekin CEVHERLİ

t__rk __ehitlikleri

Ayastefanos Anıtı Yeniden Dikilemez - Alptekin CEVHERLİ

Her milletin kendi millî menfaatlerini ve değerlerini sembolleştirdiği çeşitli kutsalları vardı; bayrak, tarihteki çeşitli devlet adamları, sembol haline gelmiş mekân veya binalardır. Bunlar o milletin varlığının belki de yarı efsanevi, yarı gerçek devamını sağlayan figürlerdir. Milletlerin önüne birer hedef koyarak millî birliğin tesis edilmesini kolaylaştırırlar. Bu hedefe varmak için sonraki nesillere dinamizm katarlar.

Bu figürler, milletlerin ulaştıkları son noktayı veya çıkış noktalarını betimleyerek elde edilmesi gereken veya korunması gereken değerleri ortaya koyarlar. Bu anlamda ata mezarları da büyük önem taşır.

Sultan 1. Murat’ın Kosova Priştine’deki kabri, Macaristan’daki Gül Baba Türbesi, Bakü’deki Türk şehitliği, Enver Paşa’nın Kırgızistan’daki kabri (Ki bu mezar yanlış bir kararla Demirel tarafından Türkiye’ye geri getirilmiştir.) vd…

Aynı şekilde diğer milletlerin de ulaştıkları son nokta ve erek olarak aynen bizim gibi mezarlıkları vardır. Yoksa Anzakların (Avusturalya ve Yeni Zelandalılar) on binlerce kilometre öteden her yıl gelip Çanakkale’de dedelerinin mezarları başında “şafak ayini” yapmasını başka türlü izah edemezsiniz…

27May/170

Çin Tacikistan’a Girdi mi, Girmedi mi? – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Çin Tacikistan’a Girdi mi, Girmedi mi? - Alptekin CEVHERLİ

Ayın 13’ünde Kocaeli’nde açılan ve Türkiye’nin en büyük kitap fuarı olan Kocaeli 9’uncu Kitap Fuarı ile ilgili son hazırlıklarımızı yaparken hocalihaber.com adlı internet sitesine bir haber düştü. Fuar telaşından ve yeni kitabımız “KAFES”in tanıtım çalışmalarından dolayı teyit ettiremediğimiz haberi, yalanlatamadık da…

Ancak bunca zamandır ne yalanlama ve ne de teyit edilmediğine göre genel bir kabullenmişlik ve antlaşmalı bir işgal söz konusu olabilir diye düşündük…

Haber metni aynen şöyleydi: “6 Mayıs’da Tacikistan’a giren Çin ordusu Horno Badahşan özerk bölgesini kontrolüne aldı. Çin bu adımını Duşanbe’nin razılığıyla olduğunu ve bu şekilde Tacikistan’ın dış borcunu kapattığını açıkladı.

Toplam 1500 kilometrekare arazi Çin ve Tacikistan arasında tartışmalı bir bölgeyi oluşturuyordu (Ancak Tacikistan kontrolündeydi).

Bölgenin, Tacikistan’ın dış borçlarını kapatmak için Çin’e verileceği söyleniyordu. Ki, zaten Çin hükûmeti beyanatında da bunu vurgulamış oldu. Bu araziler yaşam için uygun olmayan yerler gibi değerlendirilseler de Çin, uranyum ve minerallerle zengin olduğunu düşündüğü bu yerleri aynı zamanda tarım için kullanmak niyetinde.”

Evet, haber metni özetle bu kadar.

23Mar/170

Türk Dünyası Bakanlığı Kurulması Şart Oldu -Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Türk Dünyası Bakanlığı Kurulması Şart Oldu -Alptekin CEVHERLİ

Sevgili okurlar, bugün Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında yaşayan vatandaşlarımızın sayısı hakkında yaklaşık birkaç rakam verip, ana konuya girmek istiyorum. Avrupa Birliği ülkelerinde Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiğine göre yaklaşık 6,5 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yaşıyor.

Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’da da toplam 1 milyon civarında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı var diye tahmin ediliyor.

Bunların dışında kalan diğer ülkeleri de hesaba katarsanız yaklaşık 8 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı veya bir kısmı eski vatandaşımız (çifte vatandaşlığa izin vermeyen ülkelerin yasalarından dolayı) yurt dışında ikamet ediyor. Bu rakam pek çok Avrupa devletinin nüfusundan fazla.

Üstüne üstlük bir de Osmanlı bakiyesi olan ve bulundukları ülkelerde azınlık durumuna düşmüş veya düşürülmüş Türkler var. Üstelik bu Türklerin bulundukları ülkelerin vatandaşı olmalarına karşılık aynı zamanda Türkiye ile de sıkı ilişkileri sürüyor. Ama ne yazık ki çifte vatandaş olarak Türk vatandaşlığı alamıyorlar. Yunanistan, Makedonya ya da Irak Türkleri gibi…

2Oca/170

Modern Mankurtlar – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Modern Mankurtlar - Alptekin CEVHERLİ

2016 yılı Türkiye’miz ve dünya için oldukça zor geçti. Birkaç günde bir bombaların patladığı vahşet konusunda terör örgütlerinin fantezi yapar hale geldiği; insan akıl ve vicdanının hiçe sayıldığı bir yılı geride bıraktık. Kimileri terör literatürüne kamyonla insan ezmeyi soktu, kimileri de bomba dolu çukura insanları diri diri doldurup sonra da et parçalarının havada uçuşmasını videoya aldı…

2017’den iyilik ve güzelliklere vesile olmasını beklerken daha ilk saatlerinde İstanbul Valisi’nin açıklamasına göre; Ortaköy’de 39 vatandaşımız daha kalleş terör saldırısıyla canını kaybetti, 69’dan fazlası ise yaralandı.

Bu saldırı, elbette Türkiye’ye bazı şeylerin normalleştirilmesi ve alıştırılması sürecinin bir parçası. Dikkat ettiyseniz bir süredir her hafta sonu Cuma akşamı veya cumartesi günü ciddi can kaybı yaşanan bir terör saldırısı ile muhatap oluyoruz. Bu gidişle Türk Milleti’nde, güzel yurdumuzun bir Irak’tan ya da Suriye’den farkı yokmuş imajını zihinlere yerleştirmek istiyorlar. İşin en acı yanı ise bu vahşet ve ihanet operasyonunu “mankurtlaştırdıkları” insan müsveddeleri ile yaptırıyorlar…

24Ara/160

Gönüllü İhanet… / Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Gönüllü İhanet… / Alptekin CEVHERLİ

Haini bol olan ve okullarında hain yetiştiren istisna ülkelerden biriyiz sanırım. İnsanımız okudukça daha mı bir kendi ülkesinden nefret eder hale geliyor bilmiyorum ki?

Ya eğitim sistemimizde bir hata var, ya da millet olarak bizde bir sorun var…

4Kas/160

GERÇEKLER ACIDIR AMA GEREKLİDİR – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,GERÇEKLER ACIDIR AMA GEREKLİDİR - Alptekin CEVHERLİ

Lise yıllarında yeni bir ders ile tanışmıştık: Mantık.

O dersi görenler hatırlar, meşhur bir önerisi (!) vardır: “Gerçekler acıdır, biber de acıdır. Öyleyse gerçekler, biberdir (?)”

Dünyanın gidişatına bakıyoruz, pek iç açıcı değil. Bölgemizin gidişatına bakıyoruz felâket. ABD ve Rusya oturmuş, Musul’u ve Halep’i kim işgal edecek pazarlığını yapıyor.

İşin acı tarafı her iki kent de kadim Türk şehirleri ve hali hazırda nüfuslarının çoğunluğunu hâlâ Türkler (Türkmenler) oluşturuyor.

Bir yandan da Türkiye üzerinde müthiş bir dezenformasyon politikası uygulanıyor. Bir kısıma dedirtiyorlar ki; “Bizim Suriye’de ne işimiz var?”, bir kısıma da dedirtiyorlar ki; “Musul’daki Türkmenler Şii’dir, bizi alâkadar etmez!”

Oysa her iki kent de Müslüman Türk’ün tarihi yurdudur. İstanbul’dan, Ankara’dan, Edirne’den veya İzmir’den çok çok daha önce Müslüman Türk kenti kimliğine kavuşmuştur.

21Eki/160

Dünyanın En Zengin 3 Dilinden Biri – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Dünyanın En Zengin 3 Dilinden Biri - Alptekin CEVHERLİ Gazeteci – Yazar

KKTC’de düzenlenen Türk Dünyası 1. Gençlik Çalıştayı’nda Çağdaş Türk Edebiyatı’nın sorunları konulu bir bildiri yayınlayan Kocaeli Şairler ve Yazarlar Birliği Başkanı Alptekin CEVHERLİ, dil birliği konusunda çok önemli noktalara parmak bastı

25 yılda hâlâ bir alfabe birliğini gerçekleştiremedik. Türkiye’de ayrı, Türkmenistan’da ayrı, Azerbaycan’da ayrı, Özbekistan’da ayrı Latin alfabeleri kullanılırken; diğer yandan Kırgızistan’da ayrı, Kazakistan’da ayrı ve Tacikistan’da ayrı Kiril alfabeleri kullanılıyor. Dünyanın neresinde ve tarihin hangi safhasında görülmüştür ki, bir millet kendi ‘bağımsız’ devletlerinde aynı anda 2 temel kökten 7 farklı alfabe kullansın?

Bugün Türkçe, toplam 1 milyon kelime sayısı ile dünyanın hâlâ en zengin 3 dilinden biridir. Balkanlardan Sibirya’ya kadar olan 20 milyon kilometrekarelik alanda ana dil olarak konuşulan Türkçelerin bütün kelimeleri toplandığında ortaya 1 milyon farklı kelime çıkmaktadır.

Yaklaşık 500 yıldır yaşadığımız sıkıntıların, ihanetlerin ve vurdumduymazlıkların hesabını bugün bizler veriyoruz. Böyle giderse çocuklarımız ve torunlarımız da dedelerimizin hatalarının bedellerini ödemeye devam edecek. Çünkü millet ömründe 100 yıl bir gün gibidir…

6Haz/160

Başlıksız Bir Yazı – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Başlıksız Bir Yazı - Alptekin CEVHERLİ

Sakın ola başlığı okuyunca, “Başlıksız Bir Yazı” ifadesi de sonuçta bir başlıktır, diye mantık yürütmeye kalkmayın sevgili okurlar.

Aslında yazımızın başlığı var tabi, ama içerisinde gizli…

* * *

Gündeme bomba gibi düşen Almanya’daki Ermeni soykırımı yalanını kabul eden tasarı konusunun henüz fitili ateşlenmemişken aslında niyetimiz, “Amerikan Rüyası’nın Sonu mu?” diye sorarak ABD’deki başkanlık seçimlerini ve muhtemel sonuçlarını irdelemekti.

Öyle ya, dünyaya bir medeniyet projesi olarak sunulan; “özgürlükler ülkesi ABD”, bir emlak komisyoncusunun koltuk hırsına kapılıp dünyanın en diktatör ve gaddar devletine dönüşürse ne olur, diye bakacaktık.

Genelde böylesi durumlarda en fazla 30 – 40 yıl içerisinde o ülkeler yıkılır. Bazen bu süreç daha da hızlı olabilmektedir. Ancak ABD’nin böylesine hızlı çöküşü yeni oluşacak dünyayı nasıl etkiler?

Türkiye ve Türk Dünyası olarak buna ne kadar hazırız? Yeni oluşacak güçler dengesi arasında meselâ Çin, Rusya ve Almanya’ya karşı elimizde nasıl kozlar var? Ya da Balkanlar’dan ABD askeri çekildiğinde 3’üncü Dünya Savaşı çıkar mı? Çin, Batı Türkistan’ı işgale kalkarsa Rusya ile birlikte ne kadar karşı koyabiliriz? Japonya bizi destekler mi? Filan, falan gibi bazılarına göre sanırım çok uçuk, bazılarına göre de malûmun ilanı sorulara yanıt arayacaktık…

Ama tam da Almanya ile moda tabirle “Kanka” olmuşken, bir de ‘Almanya’daki Türkler’ vasıtasıyla böyle bir kazığı yemek veya “arkadan hançerlenmek” mevzu bahis olunca, dünyanın geleceğindense bizim kısa vadede durumumuzu tartışmak çok daha önemli hale geldi.

7Nis/160

Öğrencilerden İnsanlık Ölmemiş Dedirten Çalışma

IMG_3961   Öğrencilerden İnsanlık Ölmemiş Dedirten Çalışma

31Mar/160

Son 900 Yılın En Kurak Dönemi; Peki Ya 900 Yıl Önce? – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Son 900 Yılın En Kurak Dönemi; Peki Ya 900 Yıl Önce? - Alptekin CEVHERLİ

Amerikan Uzay Bilimleri Merkezi NASA açıklamış; Ortadoğu’da son 900 yılın en kurak dönemi yaşanıyor diye…

Açıklama şöyle: “NASA Türkiye'yi de içine alan  KKTC, İsrail,  Filistin, Ürdün, Lübnan, Irak ve Suriye'yi kapsayan Doğu Akdeniz bölgesinde 1998 yılında başlayan kuraklığın son 900 yılın en kötüsü olduğunu açıkladı. Amerikan Jeofizik Birliği'nin 'Geophysical Research-Atmospheres' dergisi tarafından yayınlanan araştırmada ABD'nin New York kentindeki NASA Goddard Uzay Araştırmaları Enstitüsü'nden iklim bilimci Benjamin Cook ve ekibi 9 asırlık verileri inceledi.

Araştırmaya göre Türkiye'nin de yer aldığı Doğu Akdeniz'de 1998 – 2012 yılları arasında görülen kuraklık, son 500 yılın en kurak döneminden % 50 oranında daha şiddetli geçti. Son 900 yıla göre ise en kurak dönemden % 10 – 20 arası daha kuraktı. Kısaca son 9 asır boyunca yaşanmadığı kadar şiddetli bir kuraklık yaşanıyor.

Benjamin Cook, ‘İnsan kaynaklı iklim değişikliğinin önemi ve büyüklüğü, doğal iklim değişkenliğinin boyutlarını anlamamız gerektiğini gösterdi. Asırlar süren doğal değişkenliğin dışında kalan  olaylara ve anormalliklere bakınca bunlara insan kaynaklı iklim değişikliğinin sebep olduğunu görebiliriz’ ifadesini kullandı.”