Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

23Mar/170

Türk Dünyası Bakanlığı Kurulması Şart Oldu -Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Türk Dünyası Bakanlığı Kurulması Şart Oldu -Alptekin CEVHERLİ

Sevgili okurlar, bugün Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında yaşayan vatandaşlarımızın sayısı hakkında yaklaşık birkaç rakam verip, ana konuya girmek istiyorum. Avrupa Birliği ülkelerinde Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiğine göre yaklaşık 6,5 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yaşıyor.

Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’da da toplam 1 milyon civarında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı var diye tahmin ediliyor.

Bunların dışında kalan diğer ülkeleri de hesaba katarsanız yaklaşık 8 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı veya bir kısmı eski vatandaşımız (çifte vatandaşlığa izin vermeyen ülkelerin yasalarından dolayı) yurt dışında ikamet ediyor. Bu rakam pek çok Avrupa devletinin nüfusundan fazla.

Üstüne üstlük bir de Osmanlı bakiyesi olan ve bulundukları ülkelerde azınlık durumuna düşmüş veya düşürülmüş Türkler var. Üstelik bu Türklerin bulundukları ülkelerin vatandaşı olmalarına karşılık aynı zamanda Türkiye ile de sıkı ilişkileri sürüyor. Ama ne yazık ki çifte vatandaş olarak Türk vatandaşlığı alamıyorlar. Yunanistan, Makedonya ya da Irak Türkleri gibi…

Peki, bunların sayısı ne kadar?

Elde kesin rakamlar yok. Ancak konuyla ilgilenen biri olarak, yaklaşık 12 – 15 milyon arasında olması gerektiğini tahmin edebiliriz. (Irak, Suriye, Yunanistan, Bulgaristan, Makedonya, Kosova, Sırbistan, Romanya, Mısır vd.) Evet bu insanlar şu anda bizim vatandaşımız değil ama tartışmasız bir şekilde Türkiye ile sıkı bağı olan ve kesinlikle Türkiye’ye gönülden bağlı insanlar.

Bunları da ilave ettiğimizde Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi sınırları dışında kalan vatandaşı ve bağlantılı nüfusu yaklaşık 20 milyonun üzerinde. Ve bu nüfus başta komşularımız ve AB ülkeleri olmak üzere dünyanın büyük bir coğrafyasına yayılmış vaziyette.

Bakın şu ana kadar sadece bizzat kendi vatandaşlarımız veya Osmanlı’dan kalan Türk soylu Müslüman topluluklardan bahsettik.

Peki, bir de bağımsız diğer Türk devletleri var…

Ayrıca özerk Türk bölgeleri var.

Bir de özerklik statüsü de olmayan, Türk toplulukları var. Bunların sayısı ne kadardır?

Bu rakamları merak eden arar, öğrenir…

Biz, konumuza dönelim: Bugün Ermenistan’ın Diaspora Bakanlığı var. Kosova’nın Diaspora Bakanlığı var. Azerbaycan’ın Diaspora Bakanlığı var. Birkaç yıl öncesine kadar Gürcistan’ın Diaspora Bakanlığı vardı. Bangladeş’in, Kanada’nın, Hindistan’ın, İrlanda’nın, İsrail’in, Sırbistan’ın, Suriye’nin ve daha pek çok ülkenin oldukça faal Diaspora Bakanlıkları var. Peki, 20 milyondan fazla vatandaşı ve direkt ilgili insanı başka ülkelerde yaşayan Türkiye’nin niye bir “Diaspora Bakanlığı” yok veya olmaz?

Hatta daha doğrusunu söyleyelim; niye bir Türk Dünyası Bakanlığı olmaz?

“Türk Dünyası” deyince, aman “Dünya ne der” diye düşünenlere hemen cevap vereyim.

İngiltere’de 1968 yılına kadar resmen ve fiilen 1970 yılında kadar İngiliz Milletler Topluluğu Bakanlığı vardı. 1968’de bu bakanlık İngiliz Dış İşleri Bakanlığı ile birleştirildi. Ama halen Commonwealth (İngiliz Milletler Topluluğu) ve Kraliçe’ye bağlı atanmış valileri ile oluşumu devam ediyor. Kimse bunun sembolik olduğundan bahsetmesin. Sembolik olan bir şeyin, olimpiyatları olmaz. Üyesi olan ülkelerin vatandaşlarına aynen İngiliz vatandaşlarına sağlanan istisnalar sağlanmaz.

Ya da Fransız Milletler Topluluğu?

Diğer adı Frankafon olan Fransız Milletler Topluluğu nasıl oluyor da hâlâ varlığını devam ettiriyor?

Hatta ve hatta gittikçe genişliyor?

La Francophonie adlı bu birliğe Belçika, İsviçre, Kanada, Yunanistan, Ermenistan, Romanya, Avusturya, Macaristan, Ukrayna gibi alâkalı alâkasız birçok ülke üye bulunuyor.

Ya da İspanya’nın İspanyolca konuşan ülkelere olan ilgisi?

Netice-i kelâm, bugün sayısı 300 milyonu geçmiş bulunan Türk Dünyası ile bağlarımızı sıkı tutmamız tarihin omuzlarımıza yüklediği bir sorumluluktur.

Özel uzmanlık ve fedakârlık isteyen bu alanı, ‘bir başkanlığın’ çekip çevirebilmesi mümkün değildir. Zaten olmamaktadır da…

TİKA, TÜRKSOY, Yunus Emre Enstitüsü ve YTB’nin görev alanları ve yetkilerine ilave edilecek kamu imkânlarıyla tek bir “Yurt Dışı Türkler Bakanlığı” kurulması şarttır. Bu, başka milletlerin toprağında gözümüz olduğu anlamına gelmez. Bu sadece ve sadece kendi insanımıza sahip çıktığımız anlamına gelir.

Hollanda’da vatandaşlarımızı ite, ata ezdiren Batı’ya verilebilecek en güzel cevap da budur...

Bugün Bulgaristan seçimlerinin hali ortadadır…

Binlerce yıllık Türk yurdu Kerkük’te yaşanan statü keşmekeşi ortadadır.

Batı Trakya’da, Ege Adaları’nda, KKTC’de, Makedonya’da vb. coğrafyalarda Türkler şu anda bunalmış durumdalar. Bu işlerin çözümünü memur zihniyetli kişilerin yapmadığı ve yapamayacağı belli olduğu gibi, monşerlerin de yapamayacağı bellidir… Tıpkı FETÖ’cülerin yapmadığı ve aleyhimize çalıştığı gibi…

Bu nedenle başta; yurt dışındaki Türk topluluklarına yönelik kurulan derneklerin, devlete yakın olup dernek başkanlarının hemşehrilerine hava attığı kurumlar olmaktan çıkarılarak, hızla bir “düşünce kuruluşu” (think tank) hüviyetine bürünmesi gereklidir.

Seçimden seçime hatırlanan derneklerden; ne Türkiye’ye, ne de Türkiye dışındaki vatandaş ve soydaşlarımıza fayda gelir? Zaten gelmemektedir de…

Bu nedenle hızla, konusunda uzman, tecrübeli ve kadro istihdamı konusunda özerk yapıya sahip bir bakanlığın kurulması şarttır.

Bu kuracağımız bakanlık sadece, Ermenistan Diaspora Bakanlığı veya İsrail Diaspora Bakanlığı kadar çalışsa; bize yeter…

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.