Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

27Haz/170

İÇ ONAY MI ÖNEMLİ, DIŞ ONAY MI? – Yrd.Doç.Dr. Zülfikar ÖZKAN

İÇ ONAY MI ÖNEMLİ, DIŞ ONAY MI? - Yrd.Doç.Dr. Zülfikar ÖZKAN

Onaylanmadığımız veya red edildiğiniz zaman, üzüntüden nasıl kurtulabilirsiniz?

Hiçbir zaman unutmayalım: Reddedildiğimiz veya onaylanmadığımız zaman, duygusal hasar yaratan kendi düşüncelerimizdir.

Bu sebeple her zaman kendi üzerimizde çalışarak onaylanmamanın verdiği hasarı yok edebilir veya azaltabiliriz.

Onaylanmama veya sevilmeme korkusu içindeki kişi, “İnsanlar beni onaylamazsa veya sevmezse mutlu olamam. Eksik bir insan olurum” şeklinde düşünürler. Bu düşünce kişiyi giderek onay ve sevgi bağımlısı haline getirir. Böyle bir insan, duygusal hayatıyla ilgili sorumluluğu başkalarına yükler. Yani mutluluğun temel şartı olan kendi üzerinde çalışmaz. Kendini değerli hissedebilmek için, hep başkalarına ihtiyaç duyar. Kendiyle barışık değildir. Bu düşüncedeki kişinin duyguları başkasının insafına bağlı olarak iner ve çıkar.

Başkaları bizi her zaman, takdir ve kabul etmeyebilir. İnsanlar bize her zaman sıcak davranmak zorunda değildirler. Her zaman sevilmek çok zordur. Önemli olan bizim kendimizi sevmemiz ve onaylamamızdır. Mutluluğun kapısını iç onay ve içten dışa doğru gelişme prensibi açar.

Seneca diyor ki: “ Sizin kendi hakkınızda ne düşündüğünüz, başkalarının sizin hakkında ne düşündüğünden çok daha önemlidir!”

Sağlık, mutluluk ve başarı için kendi iç ateşimizi yakmalıyız. Nasıl?

Onay bağımlısı olduğumuz zaman, iç ışığımızı yakması için hep dışardan birine ihtiyaç duyarız. Dış onayı kendi iç onayımızdan üstün tutarız. Bu yol mutluluğun kapısını açmaz.

Bu zararlı alışkanlığı şöyle basit bir yöntemle kırabiliriz:
Bir küçük defter alıp, bunu iki veya üç hafta yanımızda taşıyabiliriz. Bu defterin her sayfasına bir gün gelecek şekilde kendimizle ilgili olumlu şeyleri işaretleyebiliriz. İster ödül alalım ister almayalım, yaptığımız işleri gözlemleyerek onayladığımız her davranış için o gün için ayrılmış sayfaya bir yıldız işareti yapabiliriz. Mesela, bir arkadaşımıza sabah gülümsediğimizde, o bize gülse de veya kaşlarını çatsa da, bir yıldız işareti koyabiliriz.

Geçmişte yaşadığımız keyifli şeyleri hatırladığımızda bile yıldızı koyabiliriz. İşe ilk girdiğimiz mutlu anımızı hatırlayabiliriz. Her olumlu uyarıyı işaretleyebiliriz. Bu yöntemi ısrarlı bir şekilde takip ettiğimizde, iki veya üç hafta içinde iç ışığımızın önce hafiften ve sonunda parlak biçimde yandığını hissedebiliriz.
Her akşam o gün için aldığımız yıldız sayısı içimizdeki ışığın sönük veya parlak yandığını gösterir. Işığın parlak yanması, kendi değerimizin, iç onayımızın ve özgüvenimizin yükselmesi anlamına gelir.

Kendi iç ışığımızı hemen şimdi yakalım.

Kaynak: David Burns, İyi Hissetmek, Psikonet yayınları, İstanbul, 2017.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.