TÜRK DİLİNİN DÜNÜ BU GÜNÜ – Seyfettin KARAMIZRAK
TÜRK DİLİNİN DÜNÜ BU GÜNÜ - Seyfettin KARAMIZRAK
Türk milletinin maruz kaldığı sıkıntılardan belki de en önemlisi, nesiller arasındaki dil anlaşmazlığıdır. Genç kuşakla orta yaş ve yaşlılar arasındaki dil problemi gittikçe büyümektedir. Eskiden dede ve torun anlaşamazken, şimdi baba ile evlat da anlaşamamaktadır.
1920 yılların Türkçesi, şair ve edebiyatçıların kullandığı hakiki, zengin Türkçe idi. Artık genç nesil, 1950’den önceki kitapları, gazeteleri okuyup anlayamaz hale gelmiştir.
Oysa bir Fransız genci Victor Hugo’nun, bir İngiliz genci Shakespeare’in, bir Rus genci Tolstoy’un bütün kitaplarını okuyup anlamaktadır.
HUKUK VE REFAH İLİŞKİSİ – Ruhittin SÖNMEZ
HUKUK VE REFAH İLİŞKİSİ - Ruhittin SÖNMEZ
Bu başlık ve sonrasında yazacaklarımın öneminin toplumun çoğunluğu tarafından anlaşılamayacağını biliyorum.
Çünkü Millî Eğitim Bakanlığının ABİDE (Akademik Becerilerin İzlenmesi ve Değerlendirilmesi) araştırmasının 2019 raporunda yazdığı şu bilgiden haberim var: “Türkçede öğrencilerin yüzde 66,1’i orta düzey ve altında. Bu öğrenciler deyimleri, atasözlerini, hiciv ve nüktelerdeki mesajları anlayamıyor. Neden-sonuç ilişkisi kuramıyor.”
Adalet, hukuk, hukukun üstünlüğü gibi kavramlar çok kişi için soyut özelliktedir. Günlük hayatında doğrudan kendisine karşı bir adaletsizlik yapılmayanlar, bu kavramların ekonomiye ve refahımıza etkisini anlamakta güçlük çekerler.
Eğitim görmüşlerin üçte ikisi bu durumda ise buna eğitimsizleri de katarsak toplumun dörtte üçünün soyut kavramları değerlendirmesini ve birbirleri ile sebep sonuç ilişkisi kurmalarını beklemek fazla iyimserlik olur.
Bu yazıda toplumun en fazla dörtte birinin kavrayabileceğini düşündüğüm fakat toplumun tamamının hayatını etkileyen olgulardan bahsedeceğim.
BAHÇELİ’NİN ERDOĞAN AŞKI – Ruhittin SÖNMEZ
BAHÇELİ’NİN ERDOĞAN AŞKI - Ruhittin SÖNMEZ
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
arasındaki ilişkinin bu boyuta geleceğini rüyamda görsem inanmazdım.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı tanıyınız, anlayınız, anlatınız.”
Devlet Bahçeli’nin “tüm duygularından ve iradesinden sıyrılıp, varlığını/ benliğini Erdoğan’ın manevi şahsiyetinde yok etme mertebesine” eriştiğini gösteren bu sözlerini işiteceğimi ise hayal bile
edemezdim.
Bu sözler bir siyasi parti genel başkanının ülkeyi yönetme iddiasında olmadığının ifadesi. Partisinin
de bir siyasi parti olmaktan çıkıp iktidar yandaşı bir dernek konumuna geldiğini gösteriyor.
Yıllarca “devletin başına Devlet gelecek” sloganı ile coşturulan ülkücü- milliyetçi kitlelere yeni hedef
gösterilmiş oldu: “Devletin başından Erdoğan gitmeyecek, biz de O’nun yandaşı olarak
kalacağız” mesajı verildi.
Bir siyasi partinin kendi varlığını sonlandırıp, başka parti bünyesine iltihak etmesinin yolu bellidir. Parti kapatılır veya partiden istifa edilir ve diğer partiye katılırsınız. Numan Kurtulmuş’un Has Parti macerasından sonra kapağı AKP’ye atması gibi.
Ama MHP ve Bahçeli örneği daha önce hiç yaşanmadı.
Beden Balgat’ta, MHP Genel Merkezinde, fakat aklı, iradesi ve gönlü Erdoğan’a tabi.
GELİN SİZİNLE Bİ HESABA OTURALIM – Rıfat SERDAROĞLU
GELİN SİZİNLE Bİ HESABA OTURALIM - Rıfat SERDAROĞLU
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan;
Kavga ettik anlatamadım, defalarca mahkemelik olduk anlatamadım.
Türk Tarihinden onlarca örnek verdim anlatamadım.
İslam Tarihinden her biri kitap olacak öğütler verdim yine anlatamadım!
Velhasıl size dert anlatmanın ne kadar zor olduğunu bir kez daha gördüm.
Becerebilir misiniz bilemem ama hayatınızda bir defa olsun, yalansız-dolansız-art niyetsiz bi sohbet edelim istedim. Konuşalım, içimizde bir şey kalmasın!
-Siz Türk Milletinden ne istediniz de, Türk Milleti size vermedi?
Prof. Dr. Saffet SOLAK’DAN UNUTULMAYAN BİR HATIRA
Prof. Dr. Saffet SOLAK'DAN UNUTULMAYAN BİR HATIRA
Tıp fakültesini yeni bitirmiş, pratisyen hekim olarak ilk görev yaptığım yere, Konya'ya bağlı bir beldenin sağlık ocağına gitmiştim.
Gençtim, bekardım. Küçük bir beldeydi gittiğim yer.
İlk gece bir eve misafir olmuştum.
Tren istasyonunun hemen yanında bir evdi.
Akşam yemeğinden sonra çaylarımız gelmiş, sohbetler edilmişti.
Üzerimde yol yorgunluğu,geldiğim yeni yerin yabancılığı vardı.
Saatler ilerliyor, ağır bir uyku beni içine çekiyordu.
Ev sahibine bir şey de diyemiyordum.
Bir müddet daha geçti; yine bir hareket yoktu.
Lozan’ın gizli maddeleri mi vardı? – Nazım PEKER
Lozan'ın gizli maddeleri mi vardı? – Nazım PEKER
Eskilerin güzel bir deyişi vardı; “kılavuzu karga olanın burnu b..ktan çıkmaz” diye.
Yıllarca bu asil milletin araştırmayan bazı insanları, ”Lozan’ın gizli maddeleri var. Buna göre 2023 yılı sonuna kadar madenlerimizi arayamıyoruz, çıkaramıyoruz, işleyemiyoruz” yalanına inandırılmışlardı.
Şehitler ölmez vatan bölünmez. – Av. Zeki HACIİBRAHİMOĞLU
Şehitler ölmez vatan bölünmez. - Av. Zeki HACIİBRAHİMOĞLU
Bu sloganı ben çocukluğumdan buyana duyar ve bilirim. Ancak terörist başının 1984 yılında başlattığı eylemlerden sonra çok daha fazla duymaya başladım. Şehitler ölmez vatan bölünmez sözü çok kutsal ve çok anlamlı bir sözdür. Ancak bununda önemini ve değerini kaybettirdiler!
Cenab-ı Allah Bakara suresinde “ Onlara ölü demeyiniz, onlar ölü değiller “ diye buyurarak şehitlik makamını taçlandırmıştır. Şimdi bir kanun çıkardılar bazı eylemlerde ölen PKK’lıları da şehit kapsamına aldılar! Hatta Hristiyan Hrant Dink’i de şehit ilan ettiler!
KAYBEDECEK NEYİNİZ KALDI? – Ruhittin SÖNMEZ
KAYBEDECEK NEYİNİZ KALDI? - Ruhittin SÖNMEZ
AKP Genel Başkanı R. T. Erdoğan partisinin Geçmiş Dönem Belediye Başkanları ile yaptığı toplantıda partililerine moral vermeye çalıştı. Erdoğan’ın uzun konuşma metni içinde şu cümlesi dikkatimi çekti: “Artık kaybedecek çok şeyimiz var.”
"Siyasi gücümüzle, diplomatik etkinliğimizle, ekonomik büyüklüğümüzle, eser ve hizmet altyapımızla çok ileri ve farklı bir yerdeyiz. Daha açık bir ifadeyle, artık kaybedecek çok şeyimiz var. 2023'te yanlış bir tercih durumunda küresel yönetim ve ekonomi sisteminin en üst ligindeki yerimiz ile bu ligin lokomotif ülkeleri arasına girme fırsatımızı tehlikeye atmış olacağız.”
Cümlenin bağlamı böyle. Fakat acaba bu mesajın gerçek muhatabı, “Artık kaybedecek çok şeyi olan” kesim kim?
AKP Genel Başkanının konuşma metinlerini yazanların son derece profesyonel bir ekip olduğu malum. Bu ekip konuşma metni içine belli cümleleri yerleştirirken metnin görünür anlamından ziyade zihinlerde nasıl algı oluşturacağını bilir.
“Artık kaybedecek çok şeyi olan” kesim yani iktidar gücünü kullanan AKP’lilerin kendilerine hitap edildiğini düşünmesi istenmiş olabilir.
Yeni bir paragraf açıyorum… / Orhan BALCI
Yeni bir paragraf açıyorum… / Orhan BALCI
Bizim sektörde sadece yazılı basının olduğu dönemlerde, kurum değiştirmek çok sık rastlanan bir karar değildi.
Önce işitsel daha sonra görsel medya öne çıkmaya başladığında bu değişimlerin önü açıldı.
Mesleğimiz dijital döneme evrilmeye başladıktan sonra,
Gerek kişisel internet haber sitesi açma gerekse siteler arasında değişimin yaşandığı bir süreci hep birlikte gördük görmeye de devam ediyoruz.
Bu rüzgardan bende etkilendim.
Barış Gazetesi’nde başladığım mesleğimi TV 41’de emekli olarak noktalıktan sonra üretmeye ve kente olan borcumu ödemeye yazılı basın ve bazı internet sitelerinde devam ettim.
12 Ekim 2020 tarihinde başladığım 7/24 Haber ve Yaşam Portalı’na 10 Aralık 2021 tarihinde virgül koymuştum.
KÜLTÜR FARKI – Ruhittin SÖNMEZ
KÜLTÜR FARKI - Ruhittin SÖNMEZ
İspanya’da yapılan NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir hareketi gündem oldu. Erdoğan salona girerken sol yanında oturan İngiltere Başbakanı Boris Johnson’un arkasından sessizce yaklaştı ve İngiliz Başbakanın omuzuna dokundu. Johnson irkilerek arkasını dönerken omuzundaki Erdoğan’ın elini bir refleks olarak itti. İki lider daha sonra tokalaştılar.
Erdoğan’ın hareketi bizim gibi Akdeniz veya doğu toplumlarında bir samimiyet ve yakınlık gösterisi
olarak kabul edilir. Oysaki Avrupa ve ABD’de bu türlü yakın temaslar bir tehlike algısına yol açıyor.
ABD’ye ilk gittiğimizde orada yaşayan Türk dostlarımız bu konuya dikkatimizi çekmişlerdi. Zaten sosyal
hayat buna göre tanzim edilmişti. Mesela bir mağazada kasada, bir ATM’de, bankada veya başka bir
kuyrukta olanlar ile işlem yapanlar arasında en az 3 metrelik bir mesafe bırakılıyordu.
Mevzu bahis İzmit’se gerisi teferruattır boluuummm – Nazım ÇELİK
Herkes bilir boyun eğmem.
Kimseyi hele hele bir siyasetçiyi övüp yalakalık yapmam.
Ama güzel yapılan işleri de görmezden gelemem.
İzmit insanına, esnafına, çocuğuna kim sahip çıkıyorsa, hiç bir siyasi parti gözetmeksizin bu satırlarda yer veririm.
Çünkü bu kente değer katmak ve sahip çıkmak yerel basının görevi.
Daha önceki belediye başkanlarımız sivil toplum kuruluşlarına gereken önemi verdiler ama bu yeterli değildi.
Bir adım daha öteye gidemediler.
KÖY OKULLARINA DÖNÜŞ – Seyfettin KARAMIZRAK
KÖY OKULLARINA DÖNÜŞ - Seyfettin KARAMIZRAK
Milli Eğitim Bakanlığınca açıklanan; “Köy okullarının yeniden açılacağı” haberi, yerinde ve sevindirici bir karardır. 1990’ lı yıllardan itibaren uygulamaya konulan, “taşımalı eğitim” bir çok köyümüzde ilkokulların kapanmasına sebep oldu.
O yıllarda “ilköğretim müfettişi” olmamızdan ötürü, biz de bu uygulamanın denetimini yapmaktaydık.
Kocaeli’de ilk “Taşımalı Eğitim” Kandıra İlçesi’nin Akçaova Köyü’nde başlatılmıştı.
Civardaki birleştirilmiş sınıflı birçok köy okulu kapatıldı. Öğrenciler, “beş sınıf bir arada” eğitim görmekten çıkarılarak, bağımsız dersliklerde eğitim öğretim görmeye başladılar. Zamanla taşımalı eğitime hız verilerek başka ilçelere de yayıldı.
Taşımalı eğitim gitgide yurt sathına yayıldı. Birçok İl’de uygulamaya konuldu. Bu uygulama öğretmen ve öğrencilere daha rahat, daha çağdaş bir eğitim ortamı hazırlamak içindi aslında. Fakat öğrenci taşımanın, kendine özgü zorlukları da vardı.
Minicik öğrencilerin sabahın erken saatlerinde ve derslerden sonra sağlıksız yollarda adeta çalkalanarak yolculuk yapmaları büyük sıkıntıydı doğrusu. Hele mesafesi uzun yolu kötü olan köylerde bu daha da sıkıntılıydı. Bir de taşındıkları okulda beslenme sorunları
yaşanmaktaydı.
KALİTELİ YAŞAMDA MUTLU AİLE NASIL OLUR? – Doç. Dr. Süleyman COŞKUNER
KALİTELİ YAŞAMDA MUTLU AİLE NASIL OLUR? - Doç. Dr. Süleyman COŞKUNER Kaliteli Yaşam Uzmanı
1. Eşler birbirlerini karşılıksız ve Allah rızası için sevmeliler.
2. Birbirlerine karşı saygılı olmalılar.
3. Her konuda birbirlerine yardımcı olmalılar.
4. İletişimde her zaman tebessüm içerisinde olmalılar.
5. Birbirlerinin özellerine saygılı olmalılar.
6. Birbirlerinin farklı eylem ve düşüncelerine saygılı olmalılar.
Ortak olarak kesilen kurbanlarla ilgili bilinmesi gerekenler – Fahri SAĞLIK
Ortak olarak kesilen kurbanlarla ilgili bilinmesi gerekenler - Fahri SAĞLIK / Emekli Müftü
Günümüzde vatandaşlarımızın önemli bir kısmı büyükbaş bir hayvana ortak olarak girip kurban kesmektedirler. Durum böyle olunca bu konudaki dini bilgilerin iyi bilinmesi önem arz etmektedir. Bildiğimiz gibi küçükbaş hayvanlar tek hisse, büyükbaşlar ise yedi hisseye kadar ortak olunarak kurban kesilebilir. Halkımız arasında bu konuda doğru bilinen yanlışlar oldukça fazladır. Örneğin namaz kılmayan kişilerle ortaklaşa kurban kesilmez. Ortakların tekli sayılarda olması şarttır… vb.
KURALLAR UYGULANIRSA – Ruhittin SÖNMEZ
KURALLAR UYGULANIRSA - Ruhittin SÖNMEZ
Amerika seyahatimde görüp beğendiğim iyi ve güzel şeyleri bize örnek olması için paylaşıyorum.
Mesela ABD’de trafik kurallarına uyulmasının kazaları ve trafik sıkışıklığını ne kadar azaltabildiğini çıplak gözle bile görebildim.
Orta Batı denilen (aslında orta kuzey konumundaki) eyaletlerde hemen hergün otomobille yaptığımız
gezilerde trafiğin işleyişi ile alakalı bazı temel kuralları öğrendim.
Öncelikle ABD’de toplu ulaşımın yok denecek kadar az olduğunu, sadece metropol merkezlerinde ve kısıtlı miktarda olduğunu hatırlatalım. Bu yüzden herkesin otomobili olmak zorunda. ABD’de 1000
kişiye düşen motorlu araç sayısı 816’dır. (Türkiye’de ise 251)
Bu bakımdan kara trafiğinin akıcı olması ve trafik kazalarının azaltılması çok önemli. Buralarda
alternatif yolların çokluğu ve kuralların titiz uygulanmasıyla bu iki konuda başarılı sonuçlar alınmış.
Cambaza Bak… / Av. Zeki HACIİBRAHİMOĞLU
Cambaza Bak… / Av. Zeki HACIİBRAHİMOĞLU
Türkiye’de bir zamanlar Cumhuriyetin en önemli sorunu başörtüsüydü. Kimine göre olmazsa olmaz çünkü inandığı dinin emri olarak kabul ediliyor, kimine göre de terör belasından daha tehlikeli görülüyordu. Bu düşüncede olanlar “ Eğer kız öğrenciler başörtüsü ile üniversitelere girerlerse laiklik elden gider, devlet yıkılır. Yerine şeriat ile yönetilen bir devlet gelir telaşı içindeydiler.” Aslında esas telaş bu değil esas telaş entel, liboş takımının ellerindeki devleti yönetme gücünü ve ekonomik güçlerini kaybetme telaşıydı.
Bu entel ve liboş takımı telaşlarını o kadar ileri götürmüşlerdi ki, ordudaki kendileri gibi düşünen generalleri de yanlarına alarak değil üniversitelerde bütün resmi dairelerde başörtüsü avı başlatmışlardı.
Bu bağlamda; Benim bizzat yaşadığım iki olaydan bahsetmek istiyorum.
Kaliteli İnsanın Özellikleri – Doç. Dr. Süleyman COŞKUNER
Kaliteli İnsanın Özellikleri - Doç. Dr. Süleyman COŞKUNER
Kaliteli Yaşam Uzmanı
1. Sevgi ve saygı yüklüdürler
2. Arkadaş ve dost canlısıdırlar
3. Bardağın dolu tarafına bakarlar ve çoğaltmaya çalışırlar
4. Pozitif ve proaktiftirler
5. Asla çatışma ve tartışmaya yer vermezler
6. Esnek ve uyumludurlar
7. Konuştuklarından fazla dinlerler
8. Asla problem üretmezler
9. Çözüm odaklıdırlar
10. Alıcı antenleri sürekli açıktır
11. Su-i zan ve önyargıda bulunmazlar
12. Sürekli tebessüm ederler
13. Naif, nezaketli ve kibardırlar
14. Sürekli okurlar ve çalışırlar
15. Vicdanlı ve merhametlidirler
16. Sabır ve suhulet sahibidirler
17. Sürekli başarı peşinde koşarlar
18. Erdemlidirler
19. Dürüst ve adaletlidirler
20. Çelik gibi inançları ve imanları vardır
21. Tenkitçi değil, tamamlayıcıdırlar
22. Muhatabını ölçülü ve dengeli bir şekilde onure ederler
23. Sürekli gerçek ihtiyaç sahiplerine yardım duygusu taşırlar
24. İtidalli, ölçülü ve dengeli hareket ederler
25. Çatışma ve gerginliğe asla zemin hazırlamazlar
26. Misyon ve vizyon sahibidirler
27. Her konuda paylaşmayı severler
28. Vatan ve millet sevgisiyle yüklüdürler
29. Makam ve mevkileri ile doğru orantılı olarak, tevazuları da artar
30. Çevrelerine ilim ve ışık saçarlar
31. Hiç bir konuda fanatizme izin vermezler
32. Problem çözme uzmanıdırlar
33. İnsanlığa yüksek kaliteli miraslar bırakmak gayretindedirler
34. Ahlaklı ve edeplidirler
35. Tüm canlılara merhamet gösterirler
36. Affedici ve bağışlayıcıdırlar
37. Hiç bir kötü alışkanlıkları yoktur
38. Melayani hiç bir işle uğraşmazlar
39. Zamanı boşa harcamazlar, bilakis verimli ve etken bir şekilde kullanırlar
40. Branşlarında en iyidirler
41. Hüsn-ü zan sahibidirler
42. Sağlıklarına çok dikkat ederek, zamanında koruyucu ve önleyici bütün tedbirleri alırlar
43. Şikayetleri olmadan dahi, rutin sağlık kontrollerini yaptırırlar
44. Yüksek kaliteli hobileri vardır
45. Kendilerine ve sevdiklerine kaliteli zaman ayırırlar
46. Maddi ve manevi israfları yoktur
47. Kibir ve kıskançlıkları yoktur
48. Kolay kolay öfkelenmezler
BİZ NİYE BÖYLE YAŞAYAMIYORUZ? – Ruhittin SÖNMEZ
BİZ NİYE BÖYLE YAŞAYAMIYORUZ? - Ruhittin SÖNMEZ
Amerika çok büyük bir ülke ve birbirinden çok farklı hayatların yaşandığı bölgelere sahip.
Büyüklük ölçüsünü anlamak için Indianapolis’ten Las Vegas’a uçakla 4 saatlik bir yolculuk yaparak gidebildiğimizi ve bu iki şehir arasında 3 saat fark olduğu anlatmam yeterli olur sanıyorum. Yani bu iki şehir arası İstanbul’dan İngiltere’ye olan mesafede kadar. Mesafeleri daha uzun olan ve ancak 10-12 saatlik uçak yolculuğu ile ulaşılabilen ABD şehirleri de var.
Haliyle tek bir Amerika tasviri yapmak yanlış olur. Bu geniş coğrafyada (biraz abartılı bir deyişle) “sincapların ağaçlardan inmeden ülkenin doğusundan batısına gidebileceği” 3 bin km uzunluğa yakın ormanlık bölgeler olduğu gibi çöl olan bölgeler de var. Karasal iklimin hâkim olduğu bölgeler de Hawaii ve Meksika Körfezine bakan güney kesim gibi her mevsim ılıman tropikal iklimli eyaletler de.
BİR AYLIK ARADAN SONRA – Ruhittin SÖNMEZ
BİR AYLIK ARADAN SONRA - Ruhittin SÖNMEZ
15 yılı aşan köşe yazarlığım sürecinde ilk defa bir ay süre ile yazı yazmadım. Amerika’ya yaptığım seyahat sırasında kendimi zorlasam belki yine haftada iki gün yazabilirdim. Ama bu defa yazmak içimden gelmedi.
Yazdıklarımın hem benim kendi duygu ve düşüncelerimin berraklaşmasına ve hem de okuyucunun düşünce dünyasının zenginleşmesine katkı sağladığı kanaatindeyim. Bu yüzden yazmayı çok seviyorum.
Elbette, zaman zaman ben de, “söylesem faydası yok, sussam gönül razı değil” sözündeki gibi bir ruh haline giriyorum.
Bu durumdan “mesajlarımın ulaşması gereken bir kişi varsa ve O’na ulaşıyorsa maksat hasıl olmuştur” tesellisi ile çıkış yolu buluyorum.
Buna rağmen bir ay yazmadım.
BABALAR GÜNÜ ÜZERİNE – Seyfettin KARAMIZRAK
BABALAR GÜNÜ ÜZERİNE - Seyfettin KARAMIZRAK
“Baba olduktan sonra göreceksiniz ki, kendi mutluluğunuzdan çok, çocuğunuzun mutluluğu ile mutlu olabilirsiniz.” Balzac
“Artık yürümeyi öğrendim. Fakat hala düşmekten korkuyorum. Ellerimi bırakma baba!”
Çocuklar doğdukları ilk andan itibaren annelerine olduğu kadar babalarına da ihtiyaç duyarlar. Çocuğun hem bilişsel, hem sosyal hem de duygusal gelişiminde babanın rolü önemlidir. Demokratik ve destekleyici bir babanın varlığı çocuğun kendini daha rahat ifade edebilmesine ve özgüven gelişimine destek olmaktadır.Özgüvenin artması liderlik özelliklerinin gelişmesine ve hayatın içerisinde karşılaştığı sorunlarla daha iyi mücadele edebilmesini sağlar.