Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

8Tem/220

KAYBEDECEK NEYİNİZ KALDI? – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sKAYBEDECEK NEYİNİZ KALDI? - Ruhittin SÖNMEZ

AKP Genel Başkanı R. T. Erdoğan partisinin Geçmiş Dönem Belediye Başkanları ile yaptığı toplantıda partililerine moral vermeye çalıştı. Erdoğan’ın uzun konuşma metni içinde şu cümlesi dikkatimi çekti: “Artık kaybedecek çok şeyimiz var.”

"Siyasi gücümüzle, diplomatik etkinliğimizle, ekonomik büyüklüğümüzle, eser ve hizmet altyapımızla çok ileri ve farklı bir yerdeyiz. Daha açık bir ifadeyle, artık kaybedecek çok şeyimiz var. 2023'te yanlış bir tercih durumunda küresel yönetim ve ekonomi sisteminin en üst ligindeki yerimiz ile bu ligin lokomotif ülkeleri arasına girme fırsatımızı tehlikeye atmış olacağız.”

Cümlenin bağlamı böyle. Fakat acaba bu mesajın gerçek muhatabı, “Artık kaybedecek çok şeyi olan” kesim kim?

AKP Genel Başkanının konuşma metinlerini yazanların son derece profesyonel bir ekip olduğu malum. Bu ekip konuşma metni içine belli cümleleri yerleştirirken metnin görünür anlamından ziyade zihinlerde nasıl algı oluşturacağını bilir.

“Artık kaybedecek çok şeyi olan” kesim yani iktidar gücünü kullanan AKP’lilerin kendilerine hitap edildiğini düşünmesi istenmiş olabilir.

****

Burada kastedilenin Türkiye olamayacağının zaten herkes farkında.

Çünkü alıntı yaptığım cümlelerindeki ifadeler gerçeği yansıtmıyor. Yurtdışında siyasi gücümüz, diplomatik etkinliğimiz iyice azalmakta. Dış politikada Cumhurbaşkanının ağzından dökülen iddialı cümlelerin tersine kararlar veriyoruz. Tıpkı Rahip Brunson olayı gibi Finlandiya ve İşveç’in Nato’ya kabulü konusunda Cumhurbaşkanının söylediklerinin tam tersini yapıldı. Bu zafiyeti çok eleştirdikleri “dün dündür, bugün bugündür” özdeyişiyle savunmaya kalkıyorlar.

Ekonomik büyüklük açısından dünyada 17. sıradan 21. sıraya düştük.

Eser” dedikleri çoğu “Yap/ İşlet/ Devret” modeliyle yapılan projelerin akılcı yatırımlar olmadığını, bir küçük gruba servet transferi aracı olduğunu anladık.

Yapılan israf, yolsuzluk, verimsiz yatırımlar sonucu Hazine tamtakır, enflasyon ve döviz kurları kontrol edilemiyor. Ekonomistler, devletin borçlarının ödenemez hale geldiği ve moratoryum ilan edileceğine dair endişelerini paylaşıyor.

Özetle, “Ekonomi sisteminin en üst ligindeki yerimiz” kalmadı ve “bu ligin lokomotif ülkeleri arasına girme fırsatımız” da artık çok uzaklarda kaldı.

Devletimiz itibar ve gücünün büyük kısmını kaybetti. Bir başka deyişle artık devletin kaybedecek çok şeyi yok.

****

Anlattığımız ve benzeri sebeplerle, “artık kaybedecek çok şeyimiz var” diye seslenilen zümrenin AKP iktidarında zenginleşen, belli makam mevkilere kavuşan ve yasal ve yasadışı güç olarak etkinleşenler olduğunu düşünüyoruz.

Marx ve Engels imzalı Komünist Manifesto’da yer alan “Proletaryanın zincirlerinden başka kaybedecekleri şeyleri yok, kazanacakları bir dünya var” mesajını hepimiz biliriz.

AKP, en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hale getirdikleri yoksul kitleleri sosyal yardımlara mahkûm ederek adeta zincirlerle bağladı. Fakat, fakirleşmekle birlikte, hala kaybedecek çok şeyi olduğuna inanan kitleler de var.

Kaybedecek şeyi kalmayan kitleler ile kaybedeceği çok şey olduğu için korkanların davranışı toplumların kaderini belirleyebilir.

Kaybedecek şeyi kalmayan kitleler uyanır ve fakirleşmelerinin sebebi olanlara oy vermekten vaz geçerse, zincirlerini kırabilirlerse bir dünya kazanacak.

Buna karşılık iktidar gücünden beslenip, iktidardan uzaklaşınca kaybedecek çok şeyleri olduğunu düşünenler çok şey kaybedecek.

Bu yüzden iktidar kanadında korku dağları sardı.

****************************

YAPARSA AK PARTİ YAPAR

AKP “Yoksulluk, Yolsuzluk, Yasakları (3Y)” ortadan kaldırmayı vaat ederek iktidara geldi. Ancak kısa bir süre sonra “sıra bizde” diyerek, kendilerinden önce yapıldığını iddia ettikleri yolsuzlukların kat be kat fazlasını yaptılar.

Sedat Peker’in itiraf ve ifşalarıyla adeta bir kanalizasyon patladı. Devlet içinde yapılanmış, iktidarla iç içe olan, kokuşmuş yapıların etkisi ortaya döküldü.

Başbakan, bakan, milletvekili, üst düzey bürokratlar, en büyük kamu müteahhitleri ve medya patronlarının da dahil olduğu iğrenç ilişkiler ağı ve haram servetlerin boyutu ürkütücü. Ama demokratik bir ülkede her biri bir hükümet devirebilecek yüzlerce dehşetengiz iddialardan biri bile soruşturulamıyor.

Getirdikleri yasaklar ile ihtilal hükümetlerini bile mumla arattılar. Sosyal medyaya bile pranga vurmaya çalışıyorlar.

Yoksulluk yaratma konusunda da evvelki hükümetlerin döneminde düşünemeyeceğimiz kadar derin bir yoksulluk yaratmayı başardılar. “Yaparsa Ak Parti yapar” sözünün anlamını artık böyle anlıyoruz.

****************************

MİLLETİN KANINI EMEN SÜLÜKLER

Sedat Peker’in iddiaları bugüne kadar yalanlanamadı. Çok ciddi iddialara muhatap olanların suçlamaları boşa çıkarıcı açıklamaları olmadı. Cumhuriyet Savcıları harekete geçip soruşturmalar açamadılar, suçlananlar “aklanmak istiyorum, beni yargılayın” diyemedi.

Ak Parti iktidarı içinde son derece etkin isimler ile büyük zenginler ve yasadışı mafya benzeri gruplar arasında, uyuşturucu ticaretinden adam öldürmeye kadar, en ağır suçlarda iş birliği yapıldığı iddiaları var. Milyonlarca dolarlık servetlere çökme olayları, devlet içinde paralel yapılanmalarla siyasetin, medyanın ve sermayenin dizaynının yapılmakta olduğuna dair örnekler anlatılıyor.

İktidar gücünü de kullanarak, milletin kanını emen sülükler şiştikçe şişti. Normalde sülükler beslenmesini tamamlar tamamlamaz bedenden ayrılır. Fakat bu sülükler bir türlü doymak bilmiyor.

Bunlar zaten çok önceden şeref, namus, ahlak, vicdan, haysiyet, insanlık gibi bütün değerlerini kaybettikleri için kaybedecekleri şey çok sınırlı.

Bu sülüklerin artık sadece paraları var. Muhtemel iktidar değişiminde bu maddi servetlerini de kaybederler mi bilemem. Ama insan içine çıkamaz hale geleceklerinden eminim.

07 Temmuz 2022

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.