Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

4Ara/110

7269 SAYILI YASA AÇISINDAN AFET BÖLGESİ NEDİR? / Oktay ERGÜNAY

7269 SAYILI YASA AÇISINDAN AFET BÖLGESİ NEDİR?

Oktay ERGÜNAY - Afet İşleri Eski Genel Müdürü

Giriş.

Ülkemizde meydana gelen her büyük afet sonrasında bölgenin afet bölgesi olarak ilan edilip edilmemesi veya Anayasamızın 119 uncu maddesi gereğince bölgede olağanüstü hal ilan edilip edilmemesi, bilim çevreleri de dahil olmak üzere, hemen her çevrede tatışılagelmiştir.

Genellikle yasanın genel amacı ve madde gerekçeleri bilinmeden ve bu kavramların neler getirebileceği dikkate alınmadan yapılan bu tartışmalar geçtiğimiz günlerde meydana gelen

Doğu Karadeniz su baskınları sonrasında da yazılı ve görsel medyada yeniden tartışma konusu yapılmıştır ve yapılmaya devam edilmektedir. Halkımızın ve hatta yetkililerin dahi büyük ölçüde aklını karıştıran bu durum üzerine bu konuya bir açıklık getirmek amaçıyla bu yazı hazırlanmıştır.

Afet Bölgesi Nedir?

7269 sayılı yasanın ilk beş maddesi afetlerden etkilenen yerleşmelerin o yerin genel hayatına etkinliği, afet tehlikesinin veya yasanın deyişi ile afete maruz bölgelerin tespiti ile bu bölgelerde yapılacak yerleşme ve yapılaşmaların uyması gereken koşulların belirlenmesi esaslarını hükme bağlamaktadır. Yasanın pek üzerinde durulmayan ancak afet tehlike ve risklerinin azaltılabilmesi için çok önemli olan bu maddelerin amaçları aşağıda özet olarak açıklanmaktadır.

Kanunun 1inci maddesi açıkça afetlerde yapıları ve kamu tesisleri genel hayata etkili olacak derecede zarar gören veya görmesi muhtemel olan yerlerde alınacak tedbirlerle yapılacak yardımlar hakkında 7269 sayılı kanun hükümlerinin uygulanacağına amirdir. Bu maddeden de anlaşılacağı üzere ve gerekse gerek olmuş ve gerekse muhtemel afetlerde yapılacak yardımlarla alınacak önlemlerin uygulanabilmesi için gereken tek şart, yapıların ve kamu tesislerinin genel hayata etkili olacak derecede hasar görmesi veya hasarın muhtemel olmasıdır.

Afetin genel hayata etkinliği ise, yasanın 1inci maddesinin ikinci paragrafında belirtilen esaslara uygun olarak ilgili bakanlıklarca çıkarılacak bir yönetmelikle belirleneceği hükmünü amirdir ve bu yönetmelikte 1968 yılından bu yana yürürlüktedir.

Bu yönetmeliğe göre ise; olay nedeniyle yıkılan veya ağır hasar gören veya görmesi muhtemel olan yapı sayıları, ölü ve yaralı olması, tarım ürünleri ve hayvanların zayi olması gibi nedenlerle de olay genel hayata etkili sayılmaktadır. Bu yetki 5902 sayılı yasa gereğince Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığına aittir.

Olmuş afetlerde uygulanması gereken acil yardım tedbirlerinin uygulanabilmesi için ise olayın genel hayata etkili olması gerekmemekte ve ilin valisi yasada  öngörülen her türlü acil önlemi almakla yetkili kılınmaktadır.

Tartışma konusu olan ve yasadaki adıyla ”afete maruz bölge” olarak adlandırılan konu ise yasanın 2 inci maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre olmuş veya muhtemel afetlerde olayın etki alanının belirlenmesi ve bu bölgelerin afete maruz bölge olarak Bakanlar Kurulu Kararı ile tescil edilmesi gerekmektedir. Bu tescil işlemi bu bölgede yapılacak resmi ve özel tüm yapıların yapılmasına bazı özel koşullarla izin vermek veya bu bölgelere yasanın 14 üncü maddesi gereğince yapı ve ikamet yasağı getirmek amacı yapılmaktadır.

Nitekim deprem açısından afete maruz bölge kararı son olarak 1996 yılında Deprem bölgeleri haritası ile getirilmiş ve yasanın 3 üncü maddesi gereğince de bu bölgelerde yapılacak resmi ve özel yapıların tabi olacağı teknik şartlar deprem bölgelerinde yapılacak hakkındaki yönetmelikle belirlenmiştir.

Dolayısıyla olmuş veya muhtemel bir afette 4133 sayılı yasa ile değişik 7269 ve 4123 sayılı yasalar gereğince yapılması gereken yardımların yapılabilmesi için bölgenin afete maruz bölge olarak ilan edilmesi gerekmemekte ve olay Başbakanlıkça bölgenin genel hayatına etkili bir olay olarak belirlendikten sonra yasaların öngördüğü her türlü yardım yapılabilmektedir.

Konu gündeme ve farklı yorumlara 1995 yılında çıkarılmış olan 4133 sayılı kanunla değişik 4123 sayılı “Tabi Afet Nedeniyle Meydana Gelen Hasar ve Tahribata İlişkin Hizmetlerin Yürütülmesine Dair Kanun” ile gelmiştir.

Bu yasalarda geçen “tabi afete maruz yöreler” terimi 7269 sayılı yasada geçen “afete maruz bölge” terimi ile karıştırılmış veya eş anlamlı olarak kabul edilmiştir. Halbuki bu yasalar adlarından da anlaşılacağı üzere doğrudan olmuş afetlerde “tabi afet nedeniyle meydana gelen hasar ve tahribata ilişkin hizmetlerin yürütülmesi ile ilgilidir ve afetin yol açtığı olumsuz etkilerin bir an önce giderilmesine yöneliktir.

7269 sayılı yasanın 2 inci maddesinin ön gördüğü afete maruz bölge kavramı ise olmuş veya muhtemel afetler için doğrudan afetlerin önlenmesi ve etkilerinin azaltılmasına amacına yönelik bir önlemdir.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.