POST ALIRIM, DOST SATARIM – Av. Ruhittin SÖNMEZ
POST ALIRIM, DOST SATARIM – Av. Ruhittin SÖNMEZ
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın gündeme damgasını vuran konuşması üzerine yapılan yorumlar ibret verici. Özellikle daha düne kadar O’nu yere göğe koyamayan AKP’liler ve yandaşların tavrı ürpertici.
Siyaset adına kişilikler yerle bir edilebiliyor. Bir kişiyi savunmak uğruna değerlerin böylesine çiğnenebildiğini görmek üzücü.
Haşim Kılıç hepimizin bildiği gibi muhafazakâr yapıda bir insan ve eşi başörtülü. Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi mezunu. 1990 yılında Turgut Özal tarafından Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeliği görevine getirildi.
Refah ve Fazilet Partilerinin kapatılması davaları, Üniversitelerde başörtüsü yasağı ile AKP’nin kapatılması davası kararlarında ret oyu kullanmıştı. Yazdığı muhalefet şerhleri, “askeri vesayete karşı dik duruşunu” yansıtan kararları, “kişi hak ve özgürlüklerine vurgu yapan tavırları” ile AKP tarafından her zaman takdir edilmiş bir hukukçu idi.
Ne var ki son dönemde AYM’nin HSYK Kanunu’nun bazı maddelerini iptali ile Twitter yasağını kaldıran kararları sonrası Başbakan Tayyip Erdoğan’ın hışmına uğradı.
Erdoğan “AYM kararına saygı duymadığını, kararın milli olmadığını” sert bir üslupla ifade etti.
AYM Başkanı Haşim Kılıç Mahkemenin yıldönümü törenlerinde yaptığı konuşmasının içinde, Başbakanın itham ettiği konuları açıkladığı ve “gömlek değiştirme” metaforunu kullandığı için Başbakan’a cevap niteliğinde ve siyasi olmakla itham edildi.
SEÇİM SONUÇLARI TAHMİNİMDE YANILDIM – Av. Ruhittin Sönmez
SEÇİM SONUÇLARI TAHMİNİMDE YANILDIM – Av. Ruhittin Sönmez
İtiraf ediyorum ki kendi kendime yaptığım seçim tahminimde ciddi bir hata yapmışım.
Benim beklentime nazaran AKP yüzde 7-10 arasında fazla oy aldı. Bir başka ifadeyle AKP’nin oy kaybı benim tahminimin yarısı kadar bile olmadı. CHP ve BDP beklentimin aksine oylarını artıramadı, MHP ise tahminimden az artırdı.
Tahminim için gerekçelerim şunlardı:
1- Seçim öncesi 17 Aralık operasyonu da denilen “yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları” ve bunlarla bağlantılı olan / olmayan ses kayıtları ve tapelerin yayımının çok ciddi bir etki yaratabileceğini düşündüm.
Çünkü benim kanaatime göre, necip milletimizin çoğu, (kendi yaşantısında bir takım ahlaki zaaf içinde olanlar, yolsuzluk ve suiistimal yapanlar bile) yolsuzluk, rüşvet ve hırsızlık gibi yüz kızartıcı suç işleyenlerin devletimizi yönetmesini istemezdi.
Ayakkabı kutuları, yatak odalarındaki çelik kasalar, evdeki milyar doların sıfırlanması konuşmaları çok ciddi deliller sayılabilirdi. Üstelik bu kayıtların hiçbiri bağımsız kuruluşlara incelettirilmemiş ve “montaj” olduğu ispatlanamamıştı.
Bu durumda AKP’ye oy veren seçmenlerden hiç olmazsa yarısının veya hadi diyelim üçte birinin hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet iddialarına inanmış olması beklenirdi.
Bunlardan bir kısmının “çalıyorlar ama çalışıyorlar”, diğer bir kısmının da “başkası çalacağına bizimkiler çalsın” diyerek tercihini değiştirmeyeceğini varsaydım. Bir kısmının ise, “çalmaz ve çaldırmaz, yemez ve yedirmez kahraman imajının yerle bir olmasına şaşıracağını, bir türlü aldandıklarını ve aldatıldıklarını kabul edemeyeceklerini” tahmin edebiliyordum.
Fakat sadece yolsuzluklar sebebiyle en azından yüzde 5-10 gibi bir kesimin AKP’den başka bir partiye kaymasını bekledim.
KOCAELİ BÜYÜKŞEHİR’İ 5,5 MİLYAR KİM BORÇLANDIRDI? SİRMEN Mİ, KARAOSMANOĞLU MU? – Av. Ruhittin SÖNMEZ
KOCAELİ BÜYÜKŞEHİR’İ 5,5 MİLYAR KİM BORÇLANDIRDI? SİRMEN Mİ, KARAOSMANOĞLU MU? – Av. Ruhittin SÖNMEZ
GİRİŞ: Kocaeli’de Belediye Başkan adayları seçim çalışmalarına tam gaz devam ediyor. Adaylar halka kendisini anlatmaya çalıştığı her fırsatta, ne türlü hizmetler yapacağını anlatmaya çalışıyor.
Başkan adayları son derece iyi niyetle hazırladıkları projelerle kendilerini diğerlerinden farklarını ortaya koymaya çalışmakta. Ancak bütün bu projelerin gerçekleşmesi kaynak yani para bulunmasına bağlı. Belediyelerin bütçeleri de yüksek maliyetli parlak projeleri gerçekleştirmek için yeterli değil.
Özellikle Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin durumu oldukça sıkıntılı. AKP’li Başkan İbrahim Karaosmanoğlu yönetimindeki Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin ilk dönemi epeyce yatırımların yapıldığı hareketli bir dönemdi. Buna karşılık ikinci döneminde tam bir rölantide olmasının ana sebebi bu ekonomik sıkıntı olsa gerek.
Yaklaşık dört ay önce yazdığım köşe yazısında bu konuya dikkat çekmek istedim.
BİR YALNIZ ADAM: BAŞBAKAN ERDOĞAN – Av. Ruhittin SÖNMEZ
“Başbakan Erdoğan geçen hafta bir TV programında Ak Partili vekil ve bakanlara da sitem etti. Çünkü çoğu, hükümeti, partiyi savunma işini Erdoğan'ın üzerine yıkıp, arazi oldu.”
Bu bilgiyi Facebook’ta paylaşan bir arkadaştan öğrendim. Bu arkadaş, hani AKP’nin sosyal medyada algıları yönetmek için Türkiye çapında görevlendirdiği 6 bin kişiden bahsediliyor ya, muhtemelen onlardan biri. El hak vazifesini iyi yapıyor.
Başbakan bu gözlemi yapmış ve kendi vekillerini ve bakanlarını harekete geçirmek için bu cümleyi söylemiş.
Benim de gözlemim de aynı. Yani Başbakan kendisini ve partisini savunmak konusunda yalnız kaldı.
Mehmet Metiner gibi kimsenin kendisini ciddiye almadığı birkaç biatçı dışında, Başbakan’ın 17 Aralıktan bu yana geliştirdiği söylemlere gönülden destek veren bakan ve milletvekili yok.
KUMPAS YA DA ZAMANLAMASI MANİDAR – Ruhittin SÖNMEZ
Aklı başında ve iradesi elinde olanların okuması ricası ile… Ahsen Okyar
KUMPAS YA DA ZAMANLAMASI MANİDAR - Ruhittin SÖNMEZ
17 Aralık’ta başlayan “Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu” sonrası AKP cephesinden en çok duyduğumuz cümle bu: “Zamanlaması manidar.”
Yani hem 4 Bakanın hükümetten ayrılmasına yol açan ve hem de içlerinde bakan çocukları ile Halkbank Genel Müdürünün de bulunduğu şüphelilerin tutuklanmasına yol açan soruşturmanın (siyasi sonuç doğuracağı için) zamanlaması manidarmış!
Bu soruşturmadan başka hükümetin bu güne kadar görülmemiş bir pervasızlıkla yaptığı engellemelere maruz kalan ikinci büyük yolsuzluk operasyonun ucu da, Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan ile bizzat Başbakan’a ulaşmakta imiş. Her iki soruşturmanın maksadı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde R. Tayyip Erdoğan’ın seçilmesini engellemekmiş. Bu sebeple bu operasyonun zamanlaması da manidarmış!
AKP ve hükümet yandaşlarına öncelikle sormamız gereken soru şu: Önümüzde 30 Mart tarihinde yerel seçimler, Ağustos ayında Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve Haziran 2015’de Milletvekili Genel Seçimleri var. Bu yolsuzluklar Cumhurbaşkanlığı veya genel seçimlerden önce ortaya çıksaydı, zamanlaması manidar olmaktan çıkacak mıydı?
Zamanlamanın manidar bulunmaması için, savcılar size göre ellerindeki delillere rağmen hangi vakte kadar soruşturmayı bekletmeliydi?
120 MİLYAR DOLAR ZARARIN SORUMLUSU BAŞBAKANDIR – Av. Ruhittin SÖNMEZ
120 MİLYAR DOLAR ZARARIN SORUMLUSU BAŞBAKANDIR – Av. Ruhittin SÖNMEZ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "17 Aralık'tan bu yana (11 günde) 120 milyar dolar maalesef zarar var. Yazık değil mi, bunu nasıl yaparsınız?” dedi.
Peki, 120 milyar dolarlık bir zarar olduysa sebebi ne olabilir?
“Yolsuzluk ve Rüşvet Soruşturması” başlayınca, Başbakan “hedefin kendisi olduğu” kanaatine vardı. Can havliyle gerilimi tırmandırdı.
Recep Tayyip Erdoğan, olayı “yargı darbesi” olarak algılamasa, gerilimi tırmandırmasa ve şöyle sözler söyleseydi, Türkiye böyle bir krize girer miydi?
“Eğer bugün hâkimlerimiz, savcılarımız hiçbir baskı ve tehdide boyun eğmeden görevlerini yapabiliyorlarsa, güven verici bir gelişmedir. Bundan kim neden rahatsız olabilir? Bunu kim, neden engellemeye çalışabilir? Bakınız ortada son derece ağır, son derece vahim iddialar var. Anayasamıza, yasalarımıza göre suç teşkil eden ithamlar var. Bırakalım yargı işlesin, bırakalım hukuk işlesin. Bırakalım ak ile kara ortaya çıksın. Süreci bulandırarak, hâkimleri, savcıları tehdit ederek hiç kimse bir yere varamaz.”
Bu sözleri söylemek O’nun için bu kadar zor olmamalıydı.
Çünkü alıntı yaptığım bu cümleleri 21.04.2009 da Başbakan R.T.Erdoğan kendisi söylemişti.
AKP- CEMAAT SAVAŞINDA GEMİLER YAKILDI – Av. Ruhittin SÖNMEZ
Bir hafta öncesine kadar, AKP ve Cemaat arasındaki savaşın kazan-kazan anlayışı ile bir yerde durdurulup, ateşkes yapılmasını bekleyenler çoğunluktaydı.
Ancak “büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonu”nun kendisine yönelebileceğini gören Başbakan Erdoğan, karşı hamleyle Emniyet’teki (başta operasyonu yürütenler olmak üzere) cemaatçi kadroyu komple tasfiye etmeye başladı.
Bu sebeple Fethullah Gülen “hırsızı görmeden hırsızı yakalayanın üzerine gidenler, cinayeti görmeyip de masum insanlara cürüm atmak suretiyle onları karalamaya çalışanlar.. Allah onların evlerine ateşler salsın, yuvalarını yıksın, birliklerini bozsun, duygularını sinelerinde bıraksın, önlerini kessin, bir şey olmaya imkân vermesin” dediği o müthiş bedduasını yayımlattı.
Diğer taraftan Başbakan Erdoğan’ın “hem dindarım diyeceksin hem de gözünü kırpmadan masum insanlara iftira atacaksın. Yazıklar olsun! Devlette paralel bir yapı olmaz. İninize gireceğiz didik didik edeceğiz” sözleri artık geri dönüş olmadığını göstermekte.