Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

ahsen okyar
20Ağu/180

Bizans’ın “Fitne Diplomasisi” Rus Dış Politikasının Yeni Yöntemi mi? – Prof.Dr. Bekir GÜNAY

Untitled-1Bizans’ın “Fitne Diplomasisi” Rus Dış Politikasının Yeni Yöntemi mi? – Prof.Dr. Bekir GÜNAY

Diplomasi tarihine kavramlar ve metotlar kazandıran devletlerden biride Bizans’tır. Bizans İmparatorluğun son günlerini yaşamaktaydı. Sadece Konstantinopolis elinde kalmıştı. Tarihi yarımada da hayatta kalmaya çalışıyordu. Türkler dört bir yandan Bizans’ı kuşatmıştı.  Türklerden önce  nice devletler İstanbul’u kuşattılar ise de bir türlü Bizans’ı düşüremediler. Bizans’ın ne ordusu, ne ekonomisi, gelen düşmanlara karşı koyacak kapasitede değildi. Ama Bizans’ın kurnazlığı dünya diplomasi tarihi yeni bir metodu kazandıracaktı. O da “fitne diplomasisi ”idi. Metot gayet basitti. Kendine düşman olan ülkeleri birbirine düşürürdü. Yetmezse düşman ülkenin içinde kargaşa çıkarırdı. Ülkede iktidar mücadelesini başlatmak için dedikodu kazanı ile fısıltıları hayata geçirirdi. Ona düşman olan devletin etnik problemlerini kaşırdı. Düşman ülkenin halkını liderine, liderini halkına düşman ederdi. Bunun için o ülkedeki sempatizanlarını kullanırdı. Bunlar o ülkenin toplumunu etkileyen şairler, hatipler bugünkü dil ile medyayı etkin kullanırdı. Düşman ülkenin liderinin korkularına abarttırdı. Akla hayale gelmedik korku siyasetini topluma enjekte ederdi. Ülkeleri birbirine düşürerek Bizans 1453 e kadar hayatta kalabilmişti.

19Ağu/180

AYŞE – Cafer GENÇ

39442725_10216961171445443_4478853653603549184_n

AYŞE - Cafer GENÇ

Derdim bir iken katlandı bine,
Çok istesem bile dönemem düne,
Saksının dibinde uyudum yine,
Ektiğin umutlar bitmiyor Ayşe...

Saymadım seneyi, geçmiyor zaman,
Tozpembedir sanma, arkası duman,
Güvenme yarına, aman ha aman,
Geceler gündüze yetmiyor Ayşe...

Yeşile, sarıya küskün baharım,
Seni anlatmıyor yağmurum, karım,
Boş yere akıyor, gönül pınarım,
Damlası beş para etmiyor Ayşe...

19Ağu/180

Üretim toplumuna dönüşmeliyiz – Hakan HACIİBRAHİMOĞLU

IMG_3447Üretim toplumuna dönüşmeliyiz – Hakan HACIİBRAHİMOĞLU

Geçtiğimiz hafta Dijital dönüşüm ve ileri teknoloji ürünleriyle ihracata yönelmemiz gerektiği, dışa bağımlılıktan kurtulup çağın gereksinimine ayak uydurarak üretim toplumuna dönüşmeliyiz ana fikri üzerine kaleme aldığım yazımı sizlerle paylaşmıştım. Bu bağlamda; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının özellikle OSB'lerde Dijital Dönüşüm ve İleri Teknoloji Eğitimi veren tematik okullarından bahsetmiştim. Bu okulların sayısının artması gerektiğini ve Bakanlığın OSB'lerde 100 tematik okul hedefi olduğu bilgisini sizlere aktarmıştım. Konunun takibindeyim bu anlamda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı İstanbul İl Müdürü Ümit Ünal'ı ziyaret ettim.

18Ağu/180

SİYAH – BEYAZ G A N D I R A ‘ ya…. / Kandıralı FETHİ

 fethi duruSİYAH – BEYAZ G A N D I R A ' ya.... / Kandıralı FETHİ

Hatıpınarından, garaüzümbayrına yazdım...

Çırlak dan - göçmenlere...
Ganlı dereden- üçbeylere...
Amatlıdan..Safalıyaa..

Simitci NEVZAT abimden,
Boyacı Sabri'ye...
Berber Saffet den,
Kestaneci Nazif abiye..

16Ağu/180

Benzer yaşamlar: Ha Viyanalı Jacop Ha Kandıralı Arap Nuri – Mustafa YILDIZ

20180215_154640

Benzer yaşamlar: Ha Viyanalı Jacop Ha Kandıralı Arap Nuri
YOKSUL ÇALGICI / Franz Grillparzer – Mustafa YILDIZ  

Kandıra Öğretmenevi’nin küçük kitaplığında gözüme çarptı, Avusturyalı trajedi şairi Franz Grillparzer’in Yoksul Çalgıcı adlı novellası.

Ne saklayayım, alakalı alakasız herkesten bir bilgi kırıntısı koparırım ümidiyle sorup soruşturduğum Şaşkın’ın, Çalgıcı İsmail Efendi’nin yaşamına benzer bir metin beklentisi içindeydim.

15Ağu/180

What’s Matrix ? – Gürkan UYSAL

unnamed

Wachowski Kardeşlerin efsane üçlemesi Matrix’i izlemeyeniniz yoktur herhalde. Filmde, makinelerin kurduğu sanal bir dünyada (Matrix) yaşayan insanların gerçek hayata davet edilmeleri ve gerçek hayatta makinelere karşı verdikleri mücadele anlatılır. Yine, insanların sanal olanla gerçek olanı birbirine nasıl karıştırdığına vurgu yapılır. “Biliyorum bu pilaki gerçek değil, ama yine de çok lezzetli” sözü bu durumu en güzel vurgulayan repliklerdendir.

6Ağu/180

ZONGULDAK’TA AYRAN KÜLTÜRÜ – Prof.Dr. Ali Osman ÖZCAN

indir

ZONGULDAK'TA AYRAN KÜLTÜRÜ - Prof.Dr. Ali Osman ÖZCAN
aliosmanozcan@yahoo.com

Not: Prof.Dr. Ali Osman Özcan hocamız; 12 Ağustos 2016 Cuma Günü İstanbul Maltepe Büyük Camiinden Öğle Namazına Müteakip son yolculuğuna uğurlandı. Ali Osman Özcan hocamıza rahmet olması için 29/04/2012 tarihinde kaleme aldığı yazı bilgilerinize sunulmuştur.

Zonguldak köylerinde dört-yedi yaşları arasındaki çocuklar "Hızar Biç" oyunu oynar. Bu oyun en az iki çocuk tarafından oynanır. Eşlerden biri elini öne doğru uzatır. Diğeri onun elinin üzerini baş ve işaret parmaklarıyla tutar. Diğer çocuk da onun elinin üzerini aynı şekilde tutar. Böylelikle eller üst üste tutulmuş olur. Bu işlemden sonra çocuklar ellerini hızar biçer gibi sallamaya başlar ve "Hızar biç. Ayran iç" tekerlemesini söyler. Tekerleme bitiminde herkes elini çeker ve kollarının birbirine paralel olarak göğüs hizasında tutup içten dışa ve dıştan içe doğru hızla çevirerek "Bayram, bayram" diye yüksek sesle bağırırlar.

4Ağu/180

Eski Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr. Ali BARDAKOĞLU diyor ki!..

ali-bardakoğlundan-flaş-açıklama

1-İslam dini dünyada yaşansın diye gönderildi, ahirette değil. Yani dünyayı terk et, hiçbir şey yapma, ahirette kazanırsın mesajını vermiyor. Müslümanlar dünya-ahiret dengesini yitirdiler.

2-Biz Müslümanlığı sadece inanma ve namaz, oruç, hac gibi belli ritüelleri yerine getirme olarak algıladığımız sürece bu mahçup edici durum devam edecektir.

3-Ortadoğu toplumları barut fıçısı gibi. Birbirlerine duydukları öfkeyi mezhep, din duyarlılığı veya öteki üzerinden dile getiriyor, onlar üzerinden kimlikler şekilleniyor. Toplum olarak ayrıştığımız, artık birbirimize öfke duyduğumuz doğrudur. Bunlar sosyal birlik beraberliğimiz açısından alarm noktalarıdır.

4-Serbest pazar mantığıyla fetva arayan, müşteri memnuniyetine göre fetva verenler kapladı ortalığı. İslam âlimlerinin içinde yaşadığı hayatla ve gerçekliklerle bağı koptu. Üçüncü, beşinci asırda yazılan kitaplardaki bilgileri tekrar ederek insanlara dini anlattığımızı düşünemeyiz. 50 küsur İslam ülkesi var, paramparçayız.

5-İslam barış dinidir diyoruz ama kimseyi inandıramıyoruz, çünkü birçok yerde Müslümanlar birbirinin boğazını sıkıyor. Birbirinin Müslümanlığını beğenmez oldular, birbirini itham ve tekfir ederek sürekli camdan aşağı atmakla meşguller.

24Tem/180

Aynı mahallede büyüdüler – Mehmet SORAL

mehmet soralAynı mahallede büyüdüler - Mehmet SORAL

Aynı mahallede büyüdüler. Birbirlerinden öğrendikleri çok şey oldu. Manavın meyve sandığından elma aşırma, komşu çocuğun bisikletini arka bahçeden habersizce götürüp satmak veya diğer çocukların yerde dizili misketlerini kapıp kaçmak gibi suç ortaklıkları da olmuştu.

...

Günlerden bir gün, gecenin geç bir vaktinde iki kankadan birisi diğerini, komşunun bahçesinde görüyor. Aklına ilk gelen; elinin uzun oluşuydu ve o gece elbette hırsızlık amacıyla o eve girebileceğiydi.

...

Sokağa indi, müsait bir yere sindi ve takibe başladı. Birkaç dakika sonra yanılmadığını fark etti; tahmin ettiği kişiydi. İcraatına başlamak üzere, levye ile kanırttığı pencereden içeri girdiğini gördü.

...

Üç beş dakika içinde operasyonunu tamamlayan hırsızı; bahçe duvarından sokağa atlamak üzereyken; saklandığı yerden fırlayarak, olanca gücü ile hırsızın üzerine abandı ve elindeki altınları alarak diğer yan bahçeye attı.

...

Hem hırsızın üzerine olanca gücü ile abanırken; aynı zamanda kaçmasına mani oluyor, bir taraftan da "Mahallede hırsız var" diyerek, yeri göğü inletiyordu.

...

Tüm mahalleli sokağa dökülüp, hırsızı linç etmeye çalışırken; aynı zamanda hırsızı yakalayan "Kahramanımızın" ismini konuşuyor, takdirlerini ifade ediyorlardı. ''Gördünüz mü; mahallemizin hırsızı içimizden birisiymiş'' şaşkınlığı ile kendi aralarında fısıldaşıyorlardı.

...

Hırsızı polis aldı götürdü. Mahalleli evlerine dağılarak, kaldıkları yerden uykularına devam ettiler; "Kahramanımız" ise yan bahçeye atmış olduğu altınları bir süre sonra gidip aldı ve o da çekip gitti.

...

"Kahramanımız'' altınları bozdurup bozdurup harcarken, altınları çalınan ailenin ise evlerinde olup bitenlerden; hiç bir şeyden haberleri yoktu; zira onlar sokağa bağırtılar üzerine çıkmışlardı.

...

Kim bilir ne kahramanlarımız var, onları bize sahtekar bellettiler; kim bilir ne kadar sahtekarlarımız var, onları bize kahraman bellettiler.

soralmehmet@hotmail.com

21Tem/180

Başarısız Öğrenci Olmanın 25 Kuralı – Prof.Dr. Necati CEMALOĞLU

gorsel1Başarısız Öğrenci Olmanın 25 Kuralı- Prof.Dr. Necati CEMALOĞLU

Öğretim üyeliği mesleğinde 32.yılımı çalışıyorum. 19 yaşında öğretmen oldum. Pek çok öğretmen, öğrenci, okul müdürü ve veli ile tanıştım ve birlikte çalışma imkânı buldum. İster öğrencilik hayatında isterse iş hayatında insanların başarısız olmak için özel çaba sarf ettiğine şahit oldum

20Tem/180

İşte bu olmadı,hem de hiç olmadı… / Can PULAK

indirİşte bu olmadı,hem de hiç olmadı… / Can PULAK

Diyeceksiniz ki, yıllardır Türkiye’de neler olmadı ki, neler yapılmadı ki, ama itirazlara kulak asan, değer veren, haklı bulan pek görülmedi. Yönetim ne istediyse yaptı, bugünde ne istiyorsa daha kolayca yapıyor işte.

Lafı fazla uzatmadan kestirmeden söyleyeyim. Gökova’da halk arasında İngiliz Limanı diye bilinen koy, halka ve turizme kapatıldı. Okluk’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı yerleşkesi yüzünden hem turizme büyük zarar verildi, hem de deniz tutkunlarına ve yat sahiplerine inanılmaz zorluklar çıkarıldı.

Karacasöğüt köyü, Buzağıotu mahallesi ve Mal deresi sakinleri bir yıldan fazladır ki, Cumhurbaşkanına yapılan yazlık yüzünden mağdur oldular, çile çektiler. Yolları ve ormanları perişan edildi. Marmaris’e ulaşım, çocukların okula gidiş-gelişi ve çiftçilerin ürünlerini ilçe pazarına götürmesi hayli zahmetli hale getirildi. Yolların gereksiz büyütülmesine, kuru derelerin ıslahına, yapılan binalara ve sahil düzenlemesine çok büyük paralar döküldü. Ne o, Cumhurbaşkanı ve misafirleri burada tatil yapacaklar…

Rahmetli Özal da Cumhurbaşkanıydı. Aynı yerde ona küçük bir kulübeyi onararak, mütevazi iki odalı bir ev yapmıştım.

Orada 3 yıldan fazla tatil yaptı, halkla beraber yüzdü, halkın içinde gezdi, turist teknelerini ziyaret ederek tatilcilere ülkemizin güzelliklerini ve değerlerini anlattı. Rahmetlinin Allah’tan başka kimseden korkusu yoktu, o yüzden denizde ve ormanda genelde korumasız yüzer ve gezerdi.

15Tem/180

Affet bizi Ayşa…! – Ahmet AKÇAALAN

safe_imageAffet bizi Ayşa…! – Ahmet AKÇAALAN

İşte bu hale geldik.

Nasıl anlatılır?

Ne söylenir?

Bilemedim.

Kızgınım.

Bizi, bu milleti bu hale getirenlere öfkem var.

Biz medya da olmak üzere hatalar içerisindeyiz.

Nasıl bu kadar hoşgörümüzü kaybettik?

Ne mi oldu?

Ayşa isimli Kazakistan uyruklu bir öğrenci İzmit’te özel halk otobüsüne bindi.

Yabancı uyruklu öğrenci giydiği kıyafetten dolayı bir vatandaş tarafından sözlü tacize maruz kaldı. Hatta bu zat, şoföre böyle kızlar varken kaza yaparsın diyerek, onca insanın içerisinde o üniversite öğrencisini rencide ederek gözyaşlarına boğulmasına sebep oldu.

5Tem/180

Azerbaycan’ın Jeopolitik Konumu ve Karabağ Sorunu – Dr. Einur KAZIMLI

IIK1_Manset2_jpg_2018_27_6_a52d7bb2-1de7-48a8-99c1-0a02db04b53cAzerbaycanın Jeopolitik Konumu ve Karabağ Sorunu – Dr. Einur KAZIMLI Kafkas Ü. / Azerbaycan

1. Güney Kafkasya’nın Öncelikli Jeopolitik Özellikleri
Güney Kafkasya stratejik konumu itibariyle, tarih boyunca bölgenin güçlü devletleri arasında nüfus dairesine sokulması için mücadele alanı olmuştur.

SSCB döneminde bölge tamamen SSCB’nin kontrolünde bulunduğu için, dünyaya kapalı hale getirilmiştir. 20. yüzyılın sonlarına doğru, SSCB’nin dağılmasından sonra bu bölge dünya için yeniden cazibe haline gelmiştir.

Güney Kafkasya’nın jeopolitik önemi hem onun doğal kaynakları, hem de coğrafi konumu ile bağlıdır. Şöyle ki, Güney Kafkasya Avrupa ve Asya gibi iki farklı kıtayı birleştirdiği gibi, iki farklı medeniyetin de kavuştuğu bölgedir. SSCB’nin dağılmasından sonra, siyasi, ekonomik, askeri ve ideolojik önemi nedeniyle, bölge tekrar uluslararası ilgi odağına dönüşmüştür.

Güney Kafkasya İslam ve Hristiyan medeni değerlerini taşıyan bölgedir. Bilgenin uzun yıllar Rusya denetiminde olması, ona kendine has özellikler kazandırmıştır. Şöyle ki, hem Çar Rusya’sı döneminde, hem de SSCB döneminde bu bölgede yaşayan halkların modern eğitim sürecine tabi tutulması, bölgenin sanayileşmesi toplumsal değerlerin de modernleşmesine neden olmuştur.

2Tem/180

GANDIRA PANAYIRI… / Kandıralı FETHİ

  fethi duru

GANDIRA PANAYIRI... / Kandıralı FETHİ

Çarşı caminin altından ,
KIZ MEMETİN.
İNCE SELİM in evinin ordan..
Solda ŞEKERIM ŞERİF ablam..
hemen sağinda DÜNYA GÜZELİ IBRAHIM abimlerin mekanı.....
Limoncu. Sezai beylerin evi..
CAPON Ergün lerin Evi..
ŞAILLER Sebattin ve Tuncay abilere giden aralık sokak...
Ohooo..
Ben....
Kandıra panayırına gelcem ,
hala ayrıntılardayım..

17Haz/180

CEHALET, İLK ÖNCE AİLEYİ SONRA DA ÜLKEYİ BATIRIR!.. / Zekeriya TÜMER

ZEKERİYA TÜMER_ULUSAL HABER
CEHALET, İLK ÖNCE AİLEYİ SONRA DA ÜLKEYİ BATIRIR!.. / Zekeriya TÜMER

Sevgili okurlar; bazı kişiler her söylenene körü körüne inanırlar. Bu cahilliğin sebebidir.

Cahil insanları kullanmak kolaydır. Uyanıklar onları çok iyi kullanırlar ve istediklerini de yaptırırlar.

17Haz/180

Bu gün bayram erken kalkın çocuklar – İlker KELEŞ

9216066122a8c2acb3049450a12f35c0

Bu gün bayram erken kalkın çocuklar - İlker KELEŞ filmadamlartv@gmail.com

16Haz/180

ART NİYETLİ OLMAK MÜSLÜMANLIĞA SIĞMAZ – Zekeriya TÜMER

art niyetli konuşma
ART NİYETLİ OLMAK MÜSLÜMANLIĞA SIĞMAZ – Zekeriya TÜMER

Sevgili okurlar:

Bugün Müslümanların Dini bayramı.

11Haz/180

KIZIM SANA SÖYLÜYORUM GELİNİM SEN ANLA!.. / Zekeriya TÜMER

al-sana-baskanlık-sistemi-TÜMER DİYOR Kİ-zekeriya-tumer-zekeriya tümer,

KIZIM SANA SÖYLÜYORUM GELİNİM SEN ANLA!.. / Zekeriya TÜMER

Sevgili okurlar; bu yazımı dikkatle okumanızı isterim.
Nedeni ise; bu yazının, Venezuela’daki yaşam ile ülkem deki yaşamın birbirine benzemeye başlayıp başlamayacağı hususunda görüşlerinizin oluşmasına yardımcı olacağı kanısındayım.

Bir Güney Amerika ülkesi olan Venezuela İspanyol kolonicilerinin yerleştikleri ilk bölgelerden biridir.

Resmi adı Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti’dir. Venezuela halkı kolonicilere karşı uzun süren bir bağımsızlık mücadelesi vermiştir.
Ancak ülke, 1522 yılından 1821 yılına kadar İspanyol yönetiminde kalmıştır. Ünlü komutan Simon Bolivar önderliğinde Venezuela, Ekvador, Kolombiya, Panama ve Peru, Büyük Kolombiya adıyla bağımsızlığını kazanmıştır.

Tam bağımsızlığını 1830 yılında kazanan Venezuela, o günden bugüne birçok siyasi krizle karşılaşmıştır. Askeri darbeler, ekonomik krizler, otokrasiler ve isyanlar ülkenin kaderi haline gelmiştir.

Bunun yanında ülke dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip olmasına rağmen bugünkü diktatör sayesinde halk açlık ve sefalet içerisinde yaşamaktadır.

(Karakas’ta bulunan Türk Büyükelçiliği Calle Kemal Atatürk no: 6 Quinta Turquesa, Valle Arriba, 1061 Caracas, Venezuela adresindedir. Mustafa Kemal Atatürk Venezuela’da da tanınmaktadır.)

al-sana-baskanlık-sistemi-TÜMER DİYOR Kİ-zekeriya-tumer-zekeriya tümer-hugo chavez.abd

9Haz/180

Küreselleşme Sürecinde Türkiye ve Yeni Bir Vizyon İhtiyacı – Fahri YAĞLI

2012.02.05istbeiktadokalkan022
Küreselleşme Sürecinde Türkiye ve Yeni Bir Vizyon İhtiyacı – Fahri YAĞLI

21. yüzyıl başında tüm dünyayı etkileyecek dört küresel gelişme olmuştur.

Birincisi, Çin, Hindistan ve Rusya’nın ekonomik olarak büyümeleri ve küresel güç haline gelmeleri yanında Türkiye’ninde bölgesel güç olma gayreti de inkar edilemez..

İkincisi, küresel ısınma ve iklim değişikliği ile enerji, su ve temel gıda fiyatlarının hızla artmaya başlamasıdır.

Üçüncüsü, inovasyon ekonomisi adı verilen ve içerisinde bilişim, çevre, biyoteknoloji ve nanoteknoloji gibi alanların yer aldığı yenilikçi bilim ve teknoloji çağına girilmiş olmasıdır.

Dördüncüsü, tek kutupluluktan çok kutupluluğa geçiş sürecinin başlamasıdır.

8Haz/180

"Sevgili AK Partililer,”–Levent GÜLTEKİN

muhafazakar-kimligi-ile-bilinen-levent-gultekin-den-olay-yaratacak-mektup-b.jpg

"Sevgili AK Partililer,

24 Haziran’da seçime gidiyoruz.

Bu seçim ülkemizin kader seçimi.

Sizin, bizim… hepimizin hayatı, yaşamı, geleceği, çocuklarımızın hayatı…  yani geleceğimizin belirleneceği bir seçim.

Neden mi kader seçimi?

Anlatayım.

Biliyorsunuz 16 Nisan referandumu ile cumhurbaşkanlığı sistemi adı altında bütün yetkilerin tek bir kişide toplandığı bir sisteme geçtik.
24 Haziran, işte o “tek adam” rejiminin uygulamaya konulup konulmayacağının seçimi.