MANİSA’DA SIRLANMIŞ BİR DAĞ (EMREHAN KÜEY) – Melek DÖRTBUDAK
MANİSA’DA SIRLANMIŞ BİR DAĞ (EMREHAN KÜEY) - Melek DÖRTBUDAK
Manisalı olup da onu tanımayan kişi nadirdir diye düşündüğüm birinden bahsetmek istiyorum sizlere.
Ben Manisalı değilim lakin onunla Manisa’ya geldiğimiz ilk günlerde tanışmıştık. Emrehan Bey aslen Manisalı olan Manisa’ya âşık, memleketine âşık bir insandı. Ben onun kadar çok yönlü ve çok sırlı bir insan daha tanımadım.
Emrehan bey Ziraat Mühendisliği tahsil etmiş fakat bir edebiyatçı kadar edebî bilgiye sahip, okumayı sever, insana değer verirdi. Hele hele gençlere çok kıymet verip onlarla zaman geçiren hatta onlarla birebir ilgilenen bir insan, bir ağabeydi. Bizler onun kimleri tanıdığını, kimleri yetiştirip kimlere dokunduğunu hiç bilemedik. Çünkü kendisi de bunları pek aşikâr etmez dile gelsin istemezdi.
Emrehan bey çok yönlü demiştik ya onun bir diğer yönü yayıncılığıdır. Akademi Kitapevi’nin (Akademi Yayınevi) sahibiydi kendisi. Akademi Kitabevinin iki şubesi vardı. Biri Manisa diğeri ise İzmir Bornova’daydı. Akademi Kitabevi de aslında gençler için bir akademi sayılırdı. Oradan çok genç yetişip akademik hayata atıldı. Emrehan bey kitapçı dükkânında daha çok üniversite öğrencilerinin, hocalarının ihtiyaçlarına cevap verecek yayınları bulundururdu. Yayınevinde ise kimsenin basmaya cesaret etmediği, edemediği popüler olmayan bilimsel çalışmaları veya mahalli yayınları basmayı severdi. Emrehan bey kitapları basmayı sever satmayı ise hiç sevmezdi. Şimdi düşünün bir yayınevi sahibi bir kitabı niye basar satmak için tabii ki. Fakat Emrehan Bey için bu böyle değildi. Kitaplar basılırken büyük bir aşk ve iştiyakla basar ama satılacağı zaman canından can kopardı adeta. Kitapları mümkünse hiç satılmasın daha çok memnun olurdu. Çünkü kitaplarına âşıktı.
Emrehan bey iyi bir kitap dergi koleksiyoncusuydu. Celal Bayar Üniversitesinde Öğretim görevlisi olarak hizmet etti. Üniversite hayatının büyük bir bölümünde Manisa Celal Bayar Üniversitesi Vakfı’nın Müdürlüğünü yürüttü. Vakıf aracılığıyla pek çok kültürel programlara imza attı. Pek çok sempozyum, paneller, konferanslar düzenlenmesine önayak oldu. Yapılan sempozyumların çoğunun bildirilerinin toplanıp kitaplaştırılmasını sağladı. Çünkü yazılı belgeye önem verir, geleceğe kalacak yatırımlar yapmaya özen gösterirdi. Gelecek ve vatan hep en büyük kaygısı, en büyük sevdasıydı. Onu herkes kendince anladı, kimse onu, onun gönlündekiyle tanıyamadı.
Kendisiyle berber Mevlânâ Araştırma, Kültür Sanat Derneği MAKSAD’ın kurucuları arasında yer almak şerefine nail olduk. Vefatından iki yıl sonra da Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği MEDAR’ı kurmak eşimle bizlere nasip oldu.
Emrehan Bey iyi bir arkadaş mıdır bilemem ama iyi bir ağabey, iyi bir insan koleksiyoncusu, iyi bir rehber, herkese iyi bir babaydı. Hâsılı kelam para işinden anlamayan, gönülden anlayan güzel insandı. İyi bir ağabeydi, herkesi iyi tanırdı ve kimin hangi işi nasıl yapabileceğini iyi bilirdi. Kiminle yola çıkılır, kiminle ne konuşulur, kim hangi memleket meselesini iyi bilir, kim hangi problemi çözer o hep bunları bilir, ona göre davranırdı.
Başlıkta onun için bir dağ demiştik ya. Bunu bütün samimiyetimle söyledim çünkü Manisa’da keşfedilmemiş bir dağdı. Nasıl ki bir dağın eteklerinde Lale de açar, çalı da biterse Emrehan Beyin çevresinde her türden insanın işi var, herkese yer vardı. Bir Dağda kuş da var, çakal da, bir dağın eteklerinde her şey kendine yer bulabilir. Bu sanki adetullahın bir gereğidir. Bütün bunların bir arada oluşundan dağa bir zarar gelmez. Yeter ki kurtla kuzuyu karşılaştırmasın. Eh Emrehan Beyin de buna çok dikkat ettiğini biliyoruz. Yoksa çok insan tanır, çok uykusuz kalırdık.
Kendisinin vefatından birkaç gün sonra mezarını yanı başına bir garibanı, Manisa Ayn-ı Ali Kıraathanesi şef garsonu Cesur’u defnettiler.. Bir Manisa’nın kültürüne, Türk Milletinin kültür hayatına manen, diğeri Manisalıya madden hizmet etti. Ağabeyliğe orada da devam dedim. Yuvasız kuşlara hep kol kanat germiş Manisa’dan bir dağ göçtü, yuvasız kalan, uçuşan kuşlardan gayrı kimsenin haberi olmadı…
Emrehan Beyi 13 Mart 2006 yılında elim bir trafik kazası sonucu kaybettik. Manisa çok değerli bir insanını, birbirinden haberi olmayan pek çok genç de ağabeyini kaybetti. Tekrar başın sağ olsun Manisa. Başınız sağ olsun gençler, başınız sağ olsun onu gereği gibi tanıyamayanlar.
Ve başın sağ olsun fikredilip yapılamayan projeler…
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.