Korktuklarımızdan emin eyle Allah’ım
Şahsi planda;
Şükürler olsun ki sağlık içinde yeni bir Ramazan ayına eriştik…
Ülkemiz ve Dünya ya göre;
Rezalet, sıkıntı ve büyük belaların insanlığı beklediği ve yaşadığı zamanlardayız. (Dünya’da; Filistin ve Doğu Türkistan başta olmak üzere… Ülkemizde de başta adalet, hırsızlık, fakirlik, bölünmesi, işgali vb…)
Korktuklarımızdan emin, umduklarıma nail olunması duası ile Ramazanınızı tebrik eder, sağlık ve huzur dilerim.
Yeni bir Ramazana Merhaba…
1 Mart Muhasebeciler Günü
1 Mart Muhasebeciler Günü
“1. Mart Muhasebeciler günü ve Muhasebe Haftası” Serbest muhasebeci mali müşavirler ve Yeminli mali müşavirler tarafından kutlanacak.
Bu vesile ile eski / emekli bir meslek mensubu olarak Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirlerin Muhasebe gününü kutluyorum.
1. MART. MUHASEBECİLER GÜNÜNÜN SEÇİMİ
3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik Ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununun Resmi Gazetede yayımlandığı tarih olan 01.06.1989 tarihinden hareketle önceleri Haziran ayının ilk haftası “Muhasebe Haftası” olarak kutlanıyordu. Ancak, haziran ayında etkinliklerin sönük geçmesi nedeniyle farklı bir tarih arayışına girilmiş ve 3568 sayılı Kanunun TBMM’ye sevk edildiği tarih gerekçe gösterilmek suretiyle, Muhasbeciler Günü 1994 yılında Sakarya’da yapılan Oda Başkanları toplantısında alınan kararla 1. Mart olarak belirlenmiş ve bu tarihten sonra da 1. Mart olarak kutlanmaktadır.
1 Mart 1958 / Büyük acının üzerinden 66 yıl geçti
Büyük acının üzerinden 66 yıl geçti
Türkiye'nin denizcilik tarihine kara bir leke olarak kazınan 1 Mart 1958 tarihinde yaşanan Üsküdar Faciası, hâlâ hafızalarda canlılığını koruyor.
O gün, İzmit ile Gölcük arasında sefer yapan "Üsküdar" isimli vapur, İzmit iskelesinden ayrıldıktan kısa bir süre sonra Derince yakınlarında şiddetli bir rüzgâr nedeniyle batmıştı. Resmi kayıtlara göre çoğu öğrenci olan 272 kişi hayatını kaybetmişti.
Üsküdar Vapuru, Türkiye'nin denizcilik tarihindeki en ağır felaketlerden biri olarak kabul edilir. Bu trajedinin kökeni, Birinci Dünya Savaşı öncesi Almanya'da inşa edilen ve savaş nedeniyle ancak 1927'de hizmete girebilen bir yolcu vapuruna dayanır. Her cumartesi Gölcük, Değirmendere, Karamürsel gibi yerleşim alanlarında yaşayan öğrencileri İzmit Lisesi'ne taşıyan bu vapur, o kara günün karanlık öncüsüydü.
İzmit iskelesinden 12.20'de hareket eden gemi, fırtınanın şiddetiyle başa çıkamayarak kısa sürede trajik bir sona doğru sürüklenmeye başladı. Kaptan Mehmet Aşçı'nın aldığı kararlar ve geminin kapasitesini aşan yoğunluğu, facianın kaçınılmaz bir son olmasına neden oldu. Gemideki kargaşa ve panik artarken, Üsküdar Vapuru dalgalar arasında yana yatarak sulara gömüldü.
Rüzgârın hızı arttıkça gemi kontrolden çıktı ve acımasız dalgalar geminin içine doldu. Kazanın ardından kurtarma ekipleri çaresizce denizden cesetleri çıkarmaya çalıştılar. Ancak, hayatta kalanların sayısı oldukça azdı ve kayıpların sayısı günlerce arttı.
Türk denizcilik tarihinde derin bir iz bırakan Üsküdar Faciası, ihmalin, uyarıların görmezden gelinmesinin ve güvenlik önlemlerinin yetersizliğinin bir sonucuydu. Facianın ardından yapılan incelemeler, geminin aşırı yüklendiğini ve köhnemiş olduğunu ortaya koydu. Ancak, bu uyarılar dikkate alınmadı ve felaket kaçınılmaz oldu.
Bugün bile, Üsküdar Faciası hala unutulmamıştır. Bu acı olayın yıl dönümünde, kayıpları ve acıyı hatırlamak önemlidir. Umuyoruz ki, böyle bir felaket bir daha asla yaşanmaz ve benzeri trajedilerden kaçınılır.
Ruhları şad olsun…