Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

22Ağu/170

DANIŞMANLARA DANIŞMALI MI DANIŞMAMALI MI? – Ruhittin SÖNMEZ

r sönmezDANIŞMANLARA DANIŞMALI MI DANIŞMAMALI MI? - Ruhittin SÖNMEZ

ABD Başkanı Donald Trump ilginç bir başkan. Alışılmadık çıkışları ve beyanatları oluyor. Buna karşılık Trump'ın ekibindeki istifa ve ayrılık depremi devam ediyor.

Yedi aylık süreçte Beyaz Saray Milli Güvenlik Danışmanını, FBI Direktörünü, üç iletişim direktörünü kaybeden Trump, son olarak 17 danışmanının istifasına neden oldu. Trump ayrıca bir yıldır beraber çalıştığı Baş Stratejisti’ni işten çıkardı.

Geçen hafta Danışmanlar Konseyinden 8 üye Başkan Trump’ın açıklamalarını benimsemedikleri için istifa etti. Danışmanlar Konseyinden istifa edenler arasında ABD’nin dünyaca Intel, Merck, Frazier, 3M gibi dev şirketlerinin tepe yöneticileri olan ünlü CEO’lar vardı.

Bu konseyde ayrıca IBM, General Motors, JP Morgan Chase, Wal-Mart, Boeing, Pepsi gibi şirketlerin CEO’ları da vardı.

Trump da tam kendisine yakışanı yaptı: Danışmanlar Konseyini feshetti.

Hem de sosyal medya hesabından, "Konseyden ayrılan her CEO'nun yerine getirebileceğim çok kişi var. Tribünlere oynayanlar devam etmemeliydi” mesajını paylaşarak.

Daha önce de UBER'in eski CEO'su, çoğunluğu Müslüman olan bazı ülkelere getirilen seyahat yasağının ardından; Tesla'nın CEO'su ve Disney'in CEO'su ise ABD'nin Paris iklim anlaşmasından çekilmesi üzerine kuruldan ayrılmışlardı.

Sanayi Konseyi'ndeki 11 CEO ise Trump'ın ırkçılık yanlısı gruplara karşı söylemini hafif buldukları gerekçesiyle danışmanlık görevlerinden ayrıldıklarını açıklamıştı.

Bir başka istifa furyası da Beyaz Saray Sanat Komitesi'nden geldi. Sanat Komitesinden 16 üye, Trump'ı protesto etmek amacıyla görevlerinden ayrıldı.

*************************************

SAYGI YERİNE KAYGI

Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş Hoca’nın gençlerle sohbetinde söylediği şu iki cümle önemlidir:

“Hiçbir kimse her şeyi bilemez. Akıllı insanlar danışır.”

“Hayatta üç OTORİTE KAYNAĞI vardır. İdeal olan bu üçünün bir arada olmasıdır. 1- Yaş/ tecrübe sebebiyle sağlanan otorite. 2- Mevzuattan kaynaklı, belli bir makama tayin edilmek veya seçilmekle kazanılan otorite. 3-Bilgiden kaynaklanan saygı ve otorite.”

Otorite ile saygı duyulma arasında bir ilişki vardır. Fakat saygı duyulan biri olmak için otoriteyi sağlamak yetmez. “Korku duyulana saygı gösterilir” gibi bir düşünce olsa da, “saygı hak edilmesi gereken bir kavramdır.”

Hayata sadece kendi dar penceresinden bakan, başkalarının duygu, düşünce ve hatta varlığını umursamayan insanlara saygı duyamayız. Saygı göstermeyene saygı duyulmaz.

Başarılı olmak, sayılmak isteyen kişiler bu sebeple istişare eder. Başkalarının bilgi, tecrübe ve aklından faydalanmak isteyen devlet veya şirket yöneticileri her zaman yakınında istişare edebileceği nitelikte insanlar bulundurur.

Fakat bir süre sonra danışan kişiler (Başkan, Bakanlar, şirket CEO’ları, Genel Müdürler) her şeyi öğrendiklerini, danışmanlardan daha iyi bildiklerini düşünmeye ve kimseye danışmadan yönetmeye başlarlar.

İşte Trump bu noktaya erken geldi.

ABD Başkanı seçilmesinin sağladığı otoriteyi yeterli görünce, Devlet Başkanına yakışmayan bir üslupla pervasızca konuşuyor. Hata üstüne hata yapmaya devam ediyor.

Danışmadığı, ancak kendi görüşlerini desteklemesini istediği Danışma Konseyini istediği olmayınca kapatıyor. Bu tavırlarıyla bir kısım ABD vatandaşları için utanç vesilesi oluyor.

Kendisine saygı duyulmuyor. ABD’nin (ve dünyanın) geleceği için kaygı duyuluyor.

***********************************

DEVLETİMİZ DİPLOMASİ DİLİNİ KAYBETTİ

Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan çok tecrübeli, çok güçlü bir politikacı. Adeta ülkeyi yöneten tek adam durumunda.

Bayramın kaç gün olacağından, faizlerin mertebesine, Anayasa Mahkemesinin nasıl karar vermesi gerektiğinden, mahkûmların kıyafetine kadar her konuda tek karar mercii O.

Bu gücün verdiği özgüven patlaması ile üslubu pervasız.

Mesela devletimizi kuran ve halen ana muhalefet olan parti için “CHP’nin tek adam diktatörlüğünde ne yapıldı Allah aşkına? CHP’ye soruyorum: Yahu senin bu memlekette dikili bir ağacın mı var? Bu cibilliyetsiz partinin bu ülkeye hiçbir katkısı olmamıştır” diyebiliyor.

Diğer partilerin liderleri, Yüksek Yargı Başkanları, Bakanlar, Baro Başkanı, Merkez Bankası Başkanlarına vb. karşı bir sokak ağzı ile yaptığı alçaltıcı sözler için internetten bir araştırma yapsanız koca bir kitap olur.

“Eğer racon kesilecekse bu raconu bizzat kendisi kesen” bir lider O.

Aynı üslup dış ilişkilerimize de yansımış durumda.

İşine gelmeyen bir karar alan bir devletin Başkanı veya Başbakanına miting meydanlarından veya muhtar toplantılarından veryansın ediyor. “Ey!!!” hitabıyla başlayan isminin arkasından muhatabına “Sen kim oluyorsun?, haddini bil!, yaşın tecrüben ne kadar?” tarzı beyanatlardan payını almayan devlet az kaldı.

Sadece son dönemde Fransa, Rusya, İsrail, Hollanda derken şimdi de Almanya hakkında konuşurken (haklılığını da gölgeleyen) üslubu diplomasi dilinden ne kadar uzaklaştığımızın birer göstergesi.

Bütün ülkelerde diplomasi kaynaklı olmayan devlet başkanları bazen hata yapabilir. Bu durumda görev danışmanlara veya dışişleri bakanlıklarına düşer. “Yanlış anlaşılmayı” diplomatik bir dille düzeltirler.

İşin kötüsü bizde bu süzgeç kalmadı. Başbakan ve Dışişleri Bakanı da Erdoğan’ın kötü birer kopyası olmayı tercih ediyor. Danışmanlardan istifa eden yok, hepsi susuyor.

Oysaki danışman fikri olan ve fikrini danışanla paylaşan insandır. Ancak sadece maaş için danışman atananların ne fikri olur, ne de tavrı.

Bence Trump haklı. Madem danışmayacaksın bütün danışmanlıkları ve ilgili bakanlıkları kaldırın gitsin.

21.08.2017

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.