Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

ahsen okyar
1Nis/151

PROF. DR. NECMETTİN HACIEMİNOĞLU – Av. Zeki HACIİBRAHİMOĞLU

zeki hacıibrahimoğluPROF. DR. NECMETTİN HACIEMİNOĞLU - Av. Zeki HACIİBRAHİMOĞLU

1931 yılında Kahramanmaraş’da doğdu. İlk öğrenimini Darende’nin Aşuda Köyü’nde, orta öğrenimini Daren ve Osmaniye’de tamamladı. Çok küçük yaşta iken babasını kaybetti. Üç erkek kardeşin en küçüğü olan Hacıeminoğlu, ağabeyinin çalışmak üzere Adana’ya gitmesi ve aileye bakma görevini üstlenmesi ile lise tahsilini de Adana’da bitirdi. 1954 yılında, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. 1960 yılında mezun olduğu fakültede asistan, 1963 yılında doktor ve 1970 yılında da Doçent oldu. 1982 yılında Profesör oldu. 1972 yılında Bağdat Üniversitesi’nde Türkçe dersleri verdi. Trakya Üniversitesi’nde Fen-Edebiyat Fakültesi’nde öğretim üyeliği yaptı.

Milletler kültürleri ile yaşarlar. Kültür bir milletin kimliğidir ve nesilden nesile intikal ederek günümüzde de hayat bulur. Kültürü yaşatan ve günümüze taşıyan en anlamlı unsur ise dildir. Binlerce yıllık Türk kültürünü günümüzde yaşatan ve millet olmamızda emeği bulunan değerli insanları tanıtmak ve bilmek, bu kişileri gelecek nesillere tanıtmak bizim asli görevlerimizden olmalıdır. Unutulmaya yüz tutan Türk büyüklerini tanıtarak o büyük insanların hatıralarını tazelemek istiyorum.

31Mar/150

TOPRAK VER SORUN ÇÖZ – Av. Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sönmezTOPRAK VER SORUN ÇÖZ – Av. Ruhittin SÖNMEZ

Prof. Dr. Ümit Özdağ, Aydınlar Ocakları Genel Merkezi’nin 15 Mart’ta İstanbul’da düzenlediği konferansta, “AKP, Türkiye’nin uzun yıllardır çözülmeyen meselelerini toprak vererek çözmeye çalışıyor” dedi. Bunun örneklerini anlattı.

1- KIBRIS VE PATRİKHANE: “Toprak ver, sorun çöz” politikalarına ilk örnek olarak da Kıbrıs’ta rahmetli Rauf Denktaş’ı devreden çıkartarak, “Annan Planı’nın” kabul edilmesini gösterdi. Allah’tan Rum tarafı yapılan referandumda “hayır” dedi de, Kıbrıs’ın tamamının Rum Devleti haline gelmesi gerçekleşemedi.

Eğer “Annan Planı” kabul edilmiş olsaydı o günden bugüne kadar “enosis” gerçekleşecekti. Ada’dan Türk askeri çıkmış olacak, yönetimde Türk varlığının esamisi okunmayacak, Kıbrıs fiilen Yunanistan’a bağlanacaktı.

Ama sorun “çözülmüş” yani “yorgan gitmiş, kavga bitmiş” olacaktı.

Fener Rum Patrikhanesi konusunda verilen tavizler ve patriğin “ekümenik” sıfatını kullanmasına sağladıkları katkılar da aynı anlayışın ürünüdür.

30Mar/150

Dostluk ve Vefa – Seyfettin KARAMIZRAK

seyfettin-karamzrakDostluk ve Vefa - Seyfettin KARAMIZRAK seykarami@gmail.com

Biri olmalı, varlığını daima bildiğin, kendini güvende hissettiğin. Biri olmalı, “üzülme üzülürüm”diyen biri olmalı hayatınızda.

Kimi zaman hayatımızın sekteye uğradığı, işlerin ters gittiği olur. Her şeyin üstümüze geldiğini sanırız. Böyle zamanlarda, umduğumuz ya da güvendiklerimizden yeterince destek görmediğimizde kendimizi kandırılmış, terk edilmiş ya da unutulmuş hissederiz.

İnsanlar en çok, sevinçlerinin ve üzüntülerinin sevdikleri ile paylaşılmasını ister ve beklerler. Ancak iyi ve kötü gününde dostlarının yanında olmayanların böyle bir beklentiye girmesi hayaldir.

Vefa sözcüğü sözlüklerde, “sözünü yerine getirme, sözünde durma, borcunu ödeme; sevgi, bağlılık ve dostlukta sebat; yetme ve yetişme; güzel ahlâk” anlamlarında kullanılmaktadır.

Vefa, dostların kalbinde yetişen müstesna bir güldür. Vefa kaderde kıvançta yüreği bir atan, birbirini beklentisiz ve çıkarsız seven, duygu ve düşüncelerde aynı şeyleri paylaşan kişilerin karakteridir.

Kin, nefret, kıskançlık, haset vb. duygular “vefa” nın düşmanıdır. Böyle duyguların yer aldığı gönüllerde sevgi barınamadığından, hoşgörü, merhamet, özveri, affetme, değer verme, fedakârlık vb. güzel hasletler yer almaz.

28Mar/150

“TÜRK MİLLETİNE ÇAĞRI” BİLDİRİSİ – Prof. Dr. Mustafa E. ERKAL

mustafa erkal prof“TÜRK MİLLETİNE ÇAĞRI” BİLDİRİSİ - Prof.Dr.Mustafa E. ERKAL

II.Abdülhamid’e İngilizlerin sunduğu açılım paketi reddedilir. Aslında dış kaynaklı açılım emirlerine çoğu kere uymuşuzdur. Açılımlara hala doymadık. II. Abdülhamid’den istenenler arasında jandarmanın yeniden düzenlenmesi ve başına Batılı birinin getirilmesi idi. Bugün terörle mücadelede jandarma devre dışı bırakılmak ve pasifleştirilmek için İçişleri Bakanlığı’na bağlandı. Dün de bugün de hedef değişmiyor. Bugün de Suriye ve Irak sınırını kaldır, Osmanlı ağabeyliği yap telkinleri var. Bu oyun sözde Osmanlıcılık adına oynanıyor. Bir başka ifade ile genişle ama ufalan anlamını taşıyor. IŞİD hedef alınıyor; PYD-PKK meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Bir taraftan terör örgütü muhatap alınıp işbirliği yapılıyor; diğer taraftan neden Batılı ülkeler örgütü terör listesinden çıkarıyor diye şikayet ediliyor.

Diğer taraftan 12 sene aldatıldık; cemaat bizi yanlış yönlendirdi itirafları ciddi devlet adamlığı ile bağdaşmıyor. Balyoz ve Ergenekon davalarında ben de savcıyım diyenler, yargıyı etkileyen ve yönlendirenler, hukuktan yana olan hakim ve savcıları sürenler, Genel Seçimler yaklaşırken birden tavır değiştirdiler. Paşaların tutuklanmasından bugün rahatsız olanlar, dün askere kumpas kuranların ortakları değil mi? Malum davalarda “Türkiye bağırsaklarını temizliyor” diyen Başbakan Yardımcısı emekliliği yaklaşınca şeref, haysiyet, doğruluk ve dürüstlükten bahsediyor.

24Mar/150

CİNAYET ŞEBEKESİNE BU İMKÂNLARI VERMENİN ADI NEDİR? – Av. Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sönmezCİNAYET ŞEBEKESİNE BU İMKÂNLARI VERMENİN ADI NEDİR? – Av. Ruhittin SÖNMEZ

Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakan olduğu dönemde Kocaeli Aydınlar Ocağı aleyhine açtığı tazminat davasının son aşamasındayız. (Bu dava internet sitesinde yayımlanan bir karikatür sebebiyle açıldı.)

Dönemin Başbakanı / Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan ile Adalet ve Kalkınma Partisi avukatları Halit Çokan vasıtasıyla verdikleri tashihi karar dilekçesinde bakın PKK’yı nasıl tarif ediyor:

"Devlete karşı ayaklanan, meşru silahlı güçlere karşı silah kurşun sıkan, sivil ve masum insanları, yaşlı, kadın ve çocukları hunharca ve acımasızca öldüren, kan döken, ülkeyi bölmeye çalışan, ülkenin insan gücünü ve ekonomik kaynaklarını heba ettiren, toplumsal barışı ve ülkenin birliğini yok etmeye çalışan bir cinayet şebekesi.."

Bu davada davalılardan karikatüristin avukatı, Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın da Başkanı olarak tarafım. Karşı tarafın yani davacıların avukatının –diğer iddialarına katılmasam da- bu yaptığı tarife aynen katıldığımı söylemek zorundayım.

AKP hükümetleri işte bu “devlete karşı ayaklanan, meşru silahlı güçlere karşı silah kurşun sıkan cinayet şebekesinin” elebaşıları ile bir “müzakere sürecini” yürütüyor.

“Sivil ve masum insanları, yaşlı, kadın ve çocukları hunharca ve acımasızca öldüren, kan döken bu cinayet şebekesinin” İmralı’daki mahkûm çetebaşısı ile Devletin yeniden yapılandırılması, yeni anayasa ve bazı kanunların nasıl yapılacağı pazarlık ediliyor.

23Mar/150

HALLERE GÜZELLİK GELSİN – Av. Tevfik KARABULUT

tevfik karabulut  avHALLERE GÜZELLİK GELSİN – Av. Tevfik KARABULUT

Baharla bağlar uyansın
Yeşillensin dağ uyansın 
Uyuyan ruhlar uyansın
Hallere güzellik gelsin

Bak sonu geliyor kışın 
Güzellikler dolsun düşün
Anlamı olsun gidişin
Yollara güzellik gelsin

Çiçekler versin topraklar
Uykudan kalksın ağaçlar
Açsın yemyeşil yapraklar
Dallara güzellik gelsin

Çerağ yansın gönüllere
Eller uzansın ellere
Bal tadı aksın dillere
Dillere güzellik gelsin

Hasret çekmesin bülbüller
Gönüllerde açsın güller
Sıkılı kalmasın eller
Ellere güzellik gelsin

Bitsin artık karanlıklar
Yarınlar var, umutlar var
Sevgiyle sulansın bağlar
Güllere güzellik gelsin

22Mar/150

Prof. Dr. Orhan Türkdoğan – Av. Zeki HACIİBRAHİMOĞLU

zeki hac  Prof. Dr. Orhan Türkdoğan – Av. Zeki HACIİBRAHİMOĞLU

Hocaların hocası Orhan Türkdoğan, soyadı gibi Türk doğdu, Türk olarak yaşıyor. Yüce Allah kendisine sağlıklı uzun ömürler nasip etsin.

Değerli hocamız 1926 yılında Malatya'da doğdu. İlk-orta ve lise öğrenimini bu İl'de tamamladı. 1955 yılında Ankara Üniversitesi Dil-Tarih-Coğrafya Fakültesi, Felsefe ve Sosyoloji Bölümü'nden mezun oldu. 1955-59 yılları arasında Malatya Lisesi Felsefe Öğretmenliğinde bulundu. 1959 yılında Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Asistanlığına atandı. 1962 yılında doktor, 1967 yılında doçent ve 1971 yılında da profesör oldu.

Türkdoğan 1962 -64 yıllarında Nebraska ve Missouri Üniversiteleri'nde 'yeniliğin yayılması', 'sağlık-hastalık sistemi' ve 'etnik gruplar' üzerindeki araştırmalarını sürdürdü.

1971 yılında Alman Devleti'nin davetlisi olarak Hoffenheim Üniversitesi'nde birinci kuşak Türk işçileri üzerinde araştırmalarını yürüttü. Yine 1980 yılında Alman Devleti'nin isteği üzerine aynı üniversitede ikinci kuşak Türk işçilerinin toplumsal uyumsuzluk ve kültürel entegrasyon gibi temel sorunlarını inceledi.

1980 yılında terör ve şiddet olayları ile ilgili olarak kaynak araştırmaları için st. Andrews/İskoçya Üniversitesi'nde görev almış ve yerel terör örgütlerinin stratejilerini inceleyerek ülkemiz terör ve şiddet olaylarının sosyal ve antropolojik yönleriyle bağlantılı bir araştırma yürütmüştür.

21Mar/150

Güç, Zenginlik ve Yoksulluk – Dr. Halil İbrahim KAHRAMAN

h i kahraman drGüç, Zenginlik ve Yoksulluk – Dr. Halil İbrahim KAHRAMAN

Son zamanlarda okuduğum ve çok etkilendiğim bir kitaptan bahsedeceğim. Doğan kitap yayınlarının 7.basımından temin edebildiğim ‘ULUSLARIN DÜŞÜSÜ’ isimli bu eser, önemli bir emeğin-araştırmanın sonucu ortaya çıkmış ve bu sebeple de bazı ödüller de almıştır. Eserin Yazarı Daron Acemoğlu bir iktisat hocasıdır. Diğer yazar James A. Robinson ise bir siyaset bilimcisi ve ekonomist. Bu eseri yöneticiliğe merak ve ilgisi olanların, hele hele siyasetçilerin mutlaka okuması lazımdır. Yönetim şekliyle zenginlik ve fakirliğin ne kadar ilişkili olduğunu çok çarpıcı örnekleriyle öğreniyoruz.

Yönetimlerin idare ettikleri toplumlarına kapsayıcı kurumlarını kurabildikleri oranda refah ve zenginlik verebildiklerini muhtelif örneklerle öğreniyorsunuz. Halka yansıyan bu zenginliğin güçlü, refahı artmış bir topluma dönüştüğünü öğreniyorsunuz. Kapsayıcı kurumlarını kuramayan yönetimlerin ise halkına bir zenginlik sunamadıklarını, ülkelerin imkan ve zenginliklerinin imtiyazlı bir gruba aktarıldığını, bu grubun çok büyük zenginliklere kavuşurken halkın büyük çoğunluğunun yokluk ve yoksulluk içine sürüklendiğini örnekleriyle öğreniyorsunuz.

20Mar/150

Kozmik Oda, Kozmik Harp Planları, MİT, diğer istihbarat teşkilatları, Cihet’i askeriye, hukuk, siyasi partiler ve Vatan… / Amiral Soner Polat

Kozmik Oda, Kozmik Harp Planları, MİT, diğer istihbarat teşkilatları, Cihet'i askeriye, hukuk, siyasi partiler ve Vatan... / Amiral Soner Polat spolat102@outlook.com

Bir Ülkenin Savaş Planı Nedir?
Bir ülkenin savaş planları o ülkenin namusudur. Çünkü harpler ülkelerin “ölüm-kalım” mücadeleleridir. Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı’nda yenilince tarih sahnesinin dışına çıktı. İşte olası bir harp için yıllarca özenle hazırladığınız, bütün mahrem bilgilerinizi içeren planlarımızın ortalığa saçılması, lafı hiç eğip bükmeden söyleyeyim, namusunuzun kirlenmesidir.

Bir Ülkenin Savaş Planı’nı Kim Korur?
Savaş Planlarının düşman eline geçmesini önlemek, başta MİT olmak üzere devletin istihbarat kuruluşlarının birinci görevidir. Eğer planlar, yakışıklı bir gazetecinin bavulunda pasaport başvurusu yaparken ya da kamuoyunda her açıdan tartışılan ve sonrasında da tarihin çöp tenekesine atılan özel görevli mahkemelerin ek delil klasörlerinde yabancı müşterilerini beklerken, devletin istihbarat teşkilatları çelik çomak oynuyorlarsa, o ülke sahipsiz kalmış demektir.

Dünyanın hiçbir ülkesi bavula giren savaş planının izini takip edemeyen bir istihbarat teşkilatına tahammül edemez ve derhal gereğini yapar! Çünkü savaş planını bile koruyamayan bir istihbarat örgütünü hiçbir devlet beslemez! Hiçbir ciddi devlet, nedeni ne olursa olsun, savaş planını mahkemelere düşürmez! Böyle bir komedi, dış dünyada “ilgili devletin egemenlik yetkilerini kullanmaktan aciz bir duruma düştüğü!” şeklinde algılanır. Her hasım payını almak için sıraya girer!

20Mar/150

VATAN, ZAFER VE MERCİMEK TARLASI – Süleyman PEKİN

VATAN, ZAFER VE MERCİMEK TARLASI – Süleyman PEKİN

Atatürk’ün Sakarya Meydan Savaşı’nda söylediği “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. Ve o satıh, bütün vatandır” sözü 7 Haziran Seçimleri arifesindeki ülkemizin sanki sosyo-ekonomik koşullarını niteliyor.

Ekonomik dengeler, etik / ahlakî değerler, toplumsal bütünlük ve dış politika anlamında gitgide anormalleşen bir yapı üreten bu sürecin normalleşmesi adına önümüzde büyük bir fırsat var: 7 Haziran 2015. İşte bu manada savunma sathımız tüm vatandır.

Gazi M. Kemal’in Kurtuluş Savaşı’nda karşılaştığı en büyük güçlük ne düşman, ne işbirlikçiler, ne de ayaklanmalardı; asırların yorgunu Türk Milleti’ni bu bağımsızlık ve özgürlük savaşına ikna etmekti. Bizim de karşılaşacağımız budur.

Benim vatanım, mercimek tarlamın sınırlarıdır” diyen vatandaşımıza anlatacaklarımız o sınırdan başlamalıdır. ’ı kaynamayan, ’i doğru düzgün olmayan, ’ini – ev’ini adam gibi bakamayan insanımızın gündemine girebilirsek kurtarırız vatanı.

Her idealist ve ülkü sahibi kişi, halkının temel ihtiyaçlarının meşru dairede karşılanması noktasında fikir ve emek üretmek durumundadır. “Aç doyurmak, çıplak giydirmek, yalıncak donatmak”; “Az milleti çok kılmak, çok düşmanı az kılmak”; Göktürk Kitabeleri’nden beri durum budur.

19Mar/150

ÇANAKKALE ZAFERİ ve HATIRLATTIKLARI – Nurullah AYDIN

ÇANAKKALE ZAFERİ ve HATIRLATTIKLARI - Nurullah AYDIN

Türk-Osmanlı devleti batıdaki akılcı bilim ve teknolojik gelişmelerden uzak iç çekişme sorunu yaşar. İslamcılık, Türkçülük, Osmanlıcılık ve Arapçılık akımları yöneticileri ve aydınları arayışa itiyor, devlet politikalarını, halkın gelişmesini, çözüm arayışını kilitliyordu.

Türk-Osmanlı imparatorluğunda; yüzyıllar boyunca Darülfünun dışında üniversite yoktu. Anadolu’da, yabancı okullarla azınlıklar çağdaş eğitim alırken, Müslüman halk eğitimi tarikatlara, cemaatlere bırakılmış, tekke ve zaviyelerde sadece din eğitimi alıyordu. Türkiye doğal olarak sanayileşemedi, kalkınamadı.

Avrupalılar; mezhep din savaşlarını geride bırakmış, reform ve rönesansla aydınlanma ile akıl-bilim-sanat-teknoloji odaklı düşünce ve yaşama yönelmiş, dünya’yı sömürgeleştirmenin getirdiği zenginleşme ve sanayileşme ile refahını artırmış, askeri gücünü yükseltmişti.

Osmanlı paylaşım anlaşmaları gereği batılı güçler; donanmayla Çanakkale’den girerken, kara birlikleri Bulgaristan, Filistin, Mısır-Irak cephelerinde savaş açar.

19Mar/150

Balkanlardaki Türkiye – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Balkanlardaki Türkiye - Alptekin CEVHERLİ

Sevgili okurlar, uzun bir aradan sonra yine beraberiz. Geçen hafta sonu Kosova’daydım.

Balkanlardaki bu küçük ama önemli ülke ile ilgili izlenimlerini hem turistik bir bakış açısıyla, hem de sosyal yaşam şartları açısından sizlerle kısaca paylaşacağım.

Kosova 2008 yılında Sırplarla yapılan savaş sonrası bağımsızlığını ilan etmiş. Başta ABD ve Türkiye olmak üzere 107 devlet tarafından tanınmış 10 bin km² alana sahip küçük bir ülke. AB’nin ortak parası olan Avro aynı zamanda Kosova’nın da resmi parası. Ülkenin tek uluslararası uçuşlara açık havaalanı başkent Priştine’de. Ancak ne yazık ki, Şehrin oldukça dışında olan bu havaalanından Kosova’nın başka kentlerine gitmek istediğinizde ya mecburen Priştine şehir merkezine uğrayıp oradan otobüse bineceksiniz, ya da zamanınız kıymetli ise taksi kiralayarak Prizren veya İpek gibi şehirlere taksi ile gideceksiniz.

Nüfus yaklaşık 2 milyon. Bunun tahmini olarak 250 bin kadarı Türk. Ancak iş Türkçeyi pratik olarak kullanmaya gelince hayatının tamamında Türkçe kullanan sanırım 60 bini geçmez. Diğer Türkler ise Arnavutça ve Türkçeyi ortak kullanıyor.

18Mar/150

HER KUŞAK YENİDEN HAK EDECEK! – Dr. Sait BAŞER

1902762_1075517315796924_3693812714531257044_n

HER KUŞAK YENİDEN HAK EDECEK! – Dr. Sait BAŞER

17Mar/150

MHP’YE DÜŞEN İLK GÖREV – Av. Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sönmez avMHP’YE DÜŞEN İLK GÖREV – Av. Ruhittin SÖNMEZ

Milliyetçi kesimlerde 7 Haziran seçimleri “köprüden önceki son çıkış” olarak görülmekte.

Yani PKK ile müzakerenin artırdığı bölünme riski, hukuk devletinin yok edilmesi, otoriter rejime hızla kayış, parti devletine dönüşme, ekonomideki bozukluk ve gelir dağılımdaki adaletsizliğin artışı gibi konularda düzeltmeler yapılmasının AKP’nin izlediği politikalara dur denilmesine bağlı görülüyor.

Seçimler ise tam bir adaletsizlik temelinde yapılıyor. AKP sadece parti olarak değil, devletin bütün imkânlarını, medyanın yüzde 80’ini, devletten geçinmeli şirketlerin para havuzlarını kullanırken milliyetçi partilerden sadece MHP cüz’i bir seçim yardımı alıyor. Diğerleri Büyük Birlik Partisi, Hepar ve seçim ittifakı için adı geçen Saadet Partisi hiçbir yardım almadan üyelerinin fedakârlıkları ile faaliyetlerini yürütüyor.

Hafta sonu İzmit’e gelen BBP Genel Başkanı Mustafa Destici 22 senedir faaliyette bulunan partisinin üyelerinin fedakârlığına dair anlattıkları düşündürücü idi. Kendisinin ve ekibinin yurtiçi seyahatlerinin masraflarını bile ceplerinden karşıladıklarını, yerel medya mensuplarına düzenlenen yemeğin masrafını da il yönetiminin karşıladığını söyledi.

14Mar/150

7 HAZİRAN 2015 GENEL SEÇİMLERİNDE TERCİH NE OLMALI? – Prof.Dr. Mustafa E. ERKAL

mustafa erkal prof7 HAZİRAN 2015 GENEL SEÇİMLERİNDE TERCİH NE OLMALI? - Prof.Dr. Mustafa E. ERKAL

Bir ülkede ülkenin çıkarları, kuruluş amacı ve felsefesi ülkeyi yönetenlere karşı korunuyorsa; o ülkede hayati sorunlar var demektir. Böyle bir ülkenin ve devletin varoluş gerekçesinin de tehdit altında olduğu kabul edilebilir. Bu tehditleri savuşturmak, caydırıcı olabilmek, gerekli tedbirleri alabilmek, karşı atakları yapabilmek ve güvenlik güçlerini gerektiğinde kullanabilmek siyasi iktidarların işidir. Eğer iktidarlar bunun tersini yapıyor ve anayasayı sürekli çiğniyorlarsa; bunun bir sorumluluğu da vardır. Anayasayı çiğnemenin gerekçesi “Biz zaten bu anayasayı beğenmiyoruz” gibi saçmalamalar olamaz.

Milli kimliğin ve Türk Milleti gerçeğinin dışlanarak dünün aşırı solcularıyla birleşen “Türkiye halkları” iddialarının kabulü, Türkiye’de Türk’ü halklardan biri gibi görmektir. “Türkiye bir halkın değil” safsataları ve ihanet örnekleri son yıllarda dikkatle izleniyor.

Zaten yeni anayasa da ihtiyaçlara uygun olarak gerekli değişiklikleri yapmak için ileri sürülmüyor. Yeni dedikleri ulus-devletin (milli devlet) ortadan kaldırılması, devletin tahrip edilmesi ve Müslüman azınlık yaratma sevdasıdır. Devlete ortak aranıyor. Milli Mücadele ve Cumhuriyet Anadolu’da iki üç devletçik kurulsun diye yapılmadı ve kurulmadı.

13Mar/150

Çanakkale Zaferinin ve “Sarı Siyah”ın 100. Yılı – Yrd. Doç. Dr. Sakin ÖNER

sakin-ner_thumbÇanakkale Zaferinin ve “Sarı Siyah”ın 100. Yılı – Yrd. Doç. Dr. Sakin ÖNER

Tarihin ve özellikle Türklerin kaderini yakından ilgilendiren I. Dünya Harbinin en önemli savaşları, bu yıl 100. yılını idrak ettiğimiz, Çanakkale Savaşlarıdır. Çünkü, bu savaşlarda dünyanın en güçlü orduları, en modern silahlarıyla Çanakkale Boğazı’ndan geçip, dönemin “Hasta adam”ı Osmanlı İmparatorluğunu tarih sahnesinden silmek istediler. Fakat, bu savaş, güçlülerin zaferiyle değil, hezimetiyle sonuçlanmıştır. Çünkü, Çanakkale Savaşları, beklenmeyen bir direniş ve kahramanlık gösteren Türk ordusunun zaferiyle noktalanmıştır.

Bu zafer, Osmanlı İmparatorluğunun son zaferidir. Bu zafer, I. Dünya Harbinin kaderini değiştirmiş ve uzamasına yol açmış, dolayısıyla Osmanlı İmparatorluğunun da ömrünü uzatmıştır. Bu zaferle Türk milleti ve Türk ordusu yeniden özgüvenini kazanmıştır. Daha da önemlisi, Türk milleti bu zafer sayesinde, bağımsızlığı ve egemenliği tehlikeye girdiğinde, millî mücadeleyi başlatan ve zafere ulaştıran, yeni Türk devletini kuran önderle, Mustafa Kemal Atatürk’le buluşturmuştur.

12Mar/151

KANDIRA KİRLİYMİŞ DE HABERİMİZ YOKMUŞ! –Galip ATAMAN

‘HAVAMIZ ÇOK İYİ!’ - Galip ATAMAN

Ak Parti karşıtı siyasiler ve sivil toplum örgütleri her seçim öncesi olduğu gibi bu seçim öncesi de yine sahnedeler.

7 Haziran seçimine sayılı günler kala “kara propaganda” yapan bu gruplara, Ak Parti’nin koruyup kolladığı, ihaleler vererek sahiplendiği Macit Haldız’ın sahibi olduğu gazete de katıldı.

Neymiş efendim, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca iki yılda bir hazırlanan ve sonuncusu 2014 sonlarında yayınlanan“Türkiye Çevre Sorunları ve Öncelikleri Değerlendirme Raporu”na göre kirlilik sıralamasında Kocaelisu kirliliğinde 32, hava kirliliğinde 27, katı atıklarda 19 il arasında imiş.

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanların kulaktan dolma yazdıkları, okuduğunu anlamayan siyasilerin ve STK’ların yaptıkları açıklamalar kamuoyunu yanıltıyor.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı raporunu kafasına göre yorumlayanlar, Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nun 2012 yılında hazırladığı rapora görmezden gelenler, açıklamalarıyla Dilovası’nın Kanser Ovası olduğunu iddia eden Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nun suskunluğunun nedenini sorgulamayanlar vatandaşın kafasını karıştırıyor.

Hükümetin, Kocaeli Valiliği’nin, Büyükşehir Belediyesi’nin aldığı caydırıcı önlemleri bilen, yapılan yatırımları gören vatandaş önyargılı olanların açıklamalarına değil yaşadıklarına inanıyor.

Bunun sonucunda da medya güven yitiriyor, sivil toplum örgütleri inandırıcı olmuyor, CHP hep seçim kaybediyor.

11Mar/150

YARDIMCI – Dr. Halil İbrahim KAHRAMAN

indirYARDIMCI - Dr. Halil İbrahim KAHRAMAN

Günlük hayatımızda yeterince farkında olmadığımız önemli unsurlardan biride yardımcılarımızdır. Onlar bir insan veya bir alet olabilirler. Varlıkları işlerimizin doğru, kolay ve güzel olmasında çok önemlidirler. İyi ve yeterli oldukları oranında işlerimiz tıkır tıkır işlerken; yetersiz veya kötü iseler vay halimize dedirtecek kadar önemlidirler. İşlerimizde kullandığımız yardımcı aletlerle ilgili bir güzel sözü burada hatırlatmayı uygun buluyorum. ’Alet işler, el övünür.’ dediğimiz bu özlü sözümüz sanatkarlarımızın çok kullandığı bir sözdür. Konunun bu yönü başlı başına bir yazı konusu olup ayrı bir yazı ile değerlendirilmesi gerekir.

‘Vezir’ isimli kitabı okur iken bu konuya değerlendirerek siz değerli okuyucularımla paylaşmak istedim. Bu kitap esas adı Hasan Bin Ali olup, 1008-1092 yıllarında yaşayan Nizamülmülk’ün hayatını romanlaştırarak anlatmaktadır. Yazar, şehrimizin eğitim dünyasının verimli isimlerinden, Kocaeli Ali Fuat Başgil Sosyal Bilimler Lisesi öğretmeni ve müdürü Mürsel Gündoğdu beydir. Nesil Kitapevi tarafından basılmıştır.

10Mar/150

DOLAR NEREYE GİDER, EKONOMİDE KRİZ OLUR MU? – Av. Ruhittin SÖNMEZ

indirDOLAR NEREYE GİDER, EKONOMİDE KRİZ OLUR MU? – Av. Ruhittin SÖNMEZ

AKP iktidarları ekonomi açısından halk tarafından genelde başarılı bulunmakta. Zaten 12 senedir yapılan seçimlerde iktidarını devam ettirebilmesi bu algıya bağlıdır.

Algı her zaman gerçeği yansıtmaz. Bu “başarı hikâyesi” acaba ne kadar gerçek?

Bu durumu Kalkınma Ekonomisti Bartu Soral’ın son kitabı “Tünelin Sonu Kriz” ve Prof. Dr. Ahmet Gökçen’in makalelerinden faydalandığım bilgiler ışığında yorumlamaya çalışalım:

Dolar kurunu belirleyen ana unsur Türkiye’deki enflasyon ile ABD’deki enflasyon arasındaki farktır. Reel olarak mesela Türkiye’de yüzde 10, ABD’de yüzde 1 enflasyon olduysa Türk Lirasının ABD Doları karşısında o yıl yüzde 9 değer kaybetmesi gerekir. Bu olmazsa bir süre sonra ihracatımız zorlaşır, ithalatımız artar. Böylece dış ticaret açığımız büyür.

İçeride ihracat yapamayan ve ucuzlamış ithal ürünlerle rekabet edemeyen yerli üreticiler batmamak için üretim yerine ithalatçılığa döner. Büyüme azalır, işsizlik artar.

Buna karşılık olması gereken kurdan daha değerli olan TL sebebiyle dışarıdan gelen sermaye yüksek kazançlar sağlar. Buna dövize yüksek faiz ve sıcak paranın kazandığı borsa vb kazançlara vergi muafiyeti de sağlarsanız kârları daha da büyüdüğü için bu döviz akışı devam eder.

9Mar/150

AHMET TEKİN NEVŞEHİR MİLLETVEKİLİ ADAY ADAYI

images (1)AHMET TEKİN MHP NEVŞEHİR MİLLETVEKİLİ ADAY ADAYI

Ahmet Tekin 1946 yılında Nevşehir’in Avanos Kazası’nın Karacauşağı Köyü’nde doğdu. İlkokulu bu köyde bitirdi. İlkokula devam ederken 9 yaşında hafızlığı da bitirdi ve Hafız Ahmet unvanını aldı.

1968 yılında İstanbul İmam Hatip Okulu’ndan birincilikle mezun oldu. İmam Hatip 6. Sınıfta iken notları çok yüksek olduğundan bir yıl erken mezun oldu.

1972 yılında İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü’nü “pekiyi” derece ile bitirdi. 1974 yılında da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden “iyi derece” ile mezun oldu.

1973 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Umumi Sosyoloji Sertifikasını “Pekiyi” derece ile aldı. Hukuk Fakültesinde okurken Hukuk Felsefesi, Hukuk Sosyolojisi ve Hukuk Metodolojisi derslerindeki başarıları ve çalışmaları hocaları tarafından takdirle karşılandı. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı’nda Doktoraya başladı. Tez safhasında bir ilahiyatçının Kamu Hukuku Doktorası yapması uygun görülmedi. Çalışmaları engellendi ve bu sebeple çalışmalarından vazgeçmiştir.

Adayın İstanbul Barosu’na kayıtlı Avukat olup önemli davaların altında imzası vardır.