Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

14Mar/150

7 HAZİRAN 2015 GENEL SEÇİMLERİNDE TERCİH NE OLMALI? – Prof.Dr. Mustafa E. ERKAL

mustafa erkal prof7 HAZİRAN 2015 GENEL SEÇİMLERİNDE TERCİH NE OLMALI? - Prof.Dr. Mustafa E. ERKAL

Bir ülkede ülkenin çıkarları, kuruluş amacı ve felsefesi ülkeyi yönetenlere karşı korunuyorsa; o ülkede hayati sorunlar var demektir. Böyle bir ülkenin ve devletin varoluş gerekçesinin de tehdit altında olduğu kabul edilebilir. Bu tehditleri savuşturmak, caydırıcı olabilmek, gerekli tedbirleri alabilmek, karşı atakları yapabilmek ve güvenlik güçlerini gerektiğinde kullanabilmek siyasi iktidarların işidir. Eğer iktidarlar bunun tersini yapıyor ve anayasayı sürekli çiğniyorlarsa; bunun bir sorumluluğu da vardır. Anayasayı çiğnemenin gerekçesi “Biz zaten bu anayasayı beğenmiyoruz” gibi saçmalamalar olamaz.

Milli kimliğin ve Türk Milleti gerçeğinin dışlanarak dünün aşırı solcularıyla birleşen “Türkiye halkları” iddialarının kabulü, Türkiye’de Türk’ü halklardan biri gibi görmektir. “Türkiye bir halkın değil” safsataları ve ihanet örnekleri son yıllarda dikkatle izleniyor.

Zaten yeni anayasa da ihtiyaçlara uygun olarak gerekli değişiklikleri yapmak için ileri sürülmüyor. Yeni dedikleri ulus-devletin (milli devlet) ortadan kaldırılması, devletin tahrip edilmesi ve Müslüman azınlık yaratma sevdasıdır. Devlete ortak aranıyor. Milli Mücadele ve Cumhuriyet Anadolu’da iki üç devletçik kurulsun diye yapılmadı ve kurulmadı.

Bazı yayın organlarında son yıllarda etnik ırkçılığı Türk Milletine aidiyete tercih edenlerin çoğaldığını görüyoruz. Yeni Türkiye’ye uymak üzere logosundaki ay yıldızı bile değiştiren sağ eğilimli bir gazetede yazar derdini açıklamış ve içini dökmüş. Yazara göre, Çerkezler azınlık sayılmadığı için kardeşlik olamazmış. Bu ülkede çoğunluk haklarından her alanda faydalananlar içinde o yazar gibi azınlığa acaba kim talip olurdu?

Balkanlarda Büyük Sırbistan, Arnavutluk ve Bulgaristan idealleri öne çıkarken, Türkiye’de demokratikleşme ve çözüm süreci adı altında ufalma, toprak bütünlüğünün tehlikeye girmesi ve ülkenin Türk Devleti olmaktan çıkarılması tartışılıyor. Böyle bir ülkede istikrarı hiç sağlayamazsınız.

Biz Türkler tarih boyu kurduğumuz devletlerde Türk olmayanları, kendilerini Türk hissetmeyenleri de koruduk, kolladık, yaşadık ve yaşattık. Eritme ihtiyacı duymadık. Hele Müslümanları... Bunu etnik yobazlar anlayamaz.

Coğrafyaya yüzyıllardır damgasını vurmuş ve değişik alanlarda hakim kültür olmuş bir yaşama tarzını reddederek, mahalli veya yan kültürlerin bütünü zenginleştireceğinden bahsedemezsiniz. Hiçbir ciddi devlette hoşgörü ile karşılanamayacak olan etnik taassup ve ırkçılık bizde de hoşgörü ile karşılanmamalı ve iç politikada yönetenlerce desteklenmemelidir. Bir ülke zorla farklılaştırılarak, ufalanarak daha iyi bütünleştirilemez. Böyle bir ülkede huzur, istikrar olamaz. Tarih boyu dış tavsiyelerle türlü açılım ve garip çözüm tutkularımızdan sıyrılamadık. Yabancıların “reform yap” dayatmaları ile hep toprak ve güç kaybettik. Bu haince ve namussuzca süreç bugün de hilale karşı haçın mücadelesi olarak devam ediyor.

7 Haziran 2015 genel seçimleri iki tercihlidir: Ya Türkiye Cumhuriyeti ve milli devlet, Türkiye’yi Türkiye yapan milli ve manevi değerlere sahip çıkılacaktır; ya da Türk Devleti ve Cumhuriyet tasfiye edilecektir. Karar uyuşturulma ve uyutulmakla uğraşılan seçmenin uyanmasındadır. Aziz Nesin’i haklı çıkarmayalım.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.