Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

17Mar/150

MHP’YE DÜŞEN İLK GÖREV – Av. Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sönmez avMHP’YE DÜŞEN İLK GÖREV – Av. Ruhittin SÖNMEZ

Milliyetçi kesimlerde 7 Haziran seçimleri “köprüden önceki son çıkış” olarak görülmekte.

Yani PKK ile müzakerenin artırdığı bölünme riski, hukuk devletinin yok edilmesi, otoriter rejime hızla kayış, parti devletine dönüşme, ekonomideki bozukluk ve gelir dağılımdaki adaletsizliğin artışı gibi konularda düzeltmeler yapılmasının AKP’nin izlediği politikalara dur denilmesine bağlı görülüyor.

Seçimler ise tam bir adaletsizlik temelinde yapılıyor. AKP sadece parti olarak değil, devletin bütün imkânlarını, medyanın yüzde 80’ini, devletten geçinmeli şirketlerin para havuzlarını kullanırken milliyetçi partilerden sadece MHP cüz’i bir seçim yardımı alıyor. Diğerleri Büyük Birlik Partisi, Hepar ve seçim ittifakı için adı geçen Saadet Partisi hiçbir yardım almadan üyelerinin fedakârlıkları ile faaliyetlerini yürütüyor.

Hafta sonu İzmit’e gelen BBP Genel Başkanı Mustafa Destici 22 senedir faaliyette bulunan partisinin üyelerinin fedakârlığına dair anlattıkları düşündürücü idi. Kendisinin ve ekibinin yurtiçi seyahatlerinin masraflarını bile ceplerinden karşıladıklarını, yerel medya mensuplarına düzenlenen yemeğin masrafını da il yönetiminin karşıladığını söyledi.

Bir yandan hapşırması bile canlı yayında verilen, neden hapşırdı diye TV’lerde malum “uzmanlar” tarafından saatlerce tartışılan iktidar partisi. CB Erdoğan’ın muhtarlara konuşmasını, Başbakan Davutoğlu’nun kadın kollarında yaptığı konuşmanın tamamını canlı yayınla veren 15- 20 kanal. Valileri, Emniyet Müdürleri, hatta camilerdeki imamlarıyla devletin bütün gücü.. Sosyal yardımlar ve Belediye kaynakları…

Diğer tarafta en önemli konulardaki mesajları, hatta 1-2 milyon kişinin katıldığı mitingleri bile TV’lerde yer bulamayan muhalefet partileri.

En olumsuz gelişmeleri bile üstün propaganda mekanizmasıyla lehine çevirebilen AKP’nin karşısında, bırakın miting yapmayı billboardlarda reklam bile veremeyen partiler yarışacak.

Bu bakımdan önceki seçimlerden çok farklı sonuçlar çıkmayacağı, konjonktürel olarak MHP’nin oy oranının biraz artacağı, diğerlerinin yerinde sayacağı bir sonuç kimseyi şaşırtmayacak.

O halde farklı bir şeyler yapmak lazım.

*****

MHP KİLİT PARTİ

Yandaş kamuoyu araştırma şirketlerinin bile yaptığı tespite göre MHP’nin gerçek tabanı yüzde 26-28 civarındadır. Bu tabanın yarısına yakın kısmı çeşitli sebeplerle AKP’ye oy vermekte.

AKP’ye oy veren MHP tabanının çoğunluğu MHP’li erkeklerin eşleri, kızları veya kız kardeşleri. Yani kadın seçmenler.

İşte bu sebeple AKP seçmeninin yüzde 65’i kadın iken, MHP’li her 4 seçmenden 3’ü erkektir...

“Her MHP’li erkek seçmen eşine, annesine, kız arkadaşına, kardeşine, yani hayatındaki bir kadına MHP’ye oy verdirmeyi başarabilse” birinci parti olur ve Türkiye’de bambaşka konuları tartışıyor oluruz.

MHP’nin diğer sıkıntısı ise MHP kendisine oy veren genç seçmeni uzun süre partide tutamamaktadır. Seçmeninin yüzde 50’si 28 yaşın altındadır.. İş hayatına atılan gençlerin ve orta yaş kuşağının beklentilerini karşılayacak bir politika belirlemesi lazım.

Kısacası MHP daha fazla ekonomi konuşmalı, insanların günlük hayatına dair ümitler vermeli.

***

MHP’nin bir başka önemli özelliği daha var: Adil Gür’ün tespitine göre, “hem AKP’lilerin ikinci tercihinde MHP birinci sıradadır, hem de CHP’lilerin ikinci tercihinde MHP birinci sıradadır. Bu MHP’nin çok daha kolay oy alabileceğine işarettir, ama aynı zamanda MHP’nin çok daha kolay oy kaybedebileceğine de işarettir. Onun için MHP’yi idare edenlerin bu konuya çok dikkat etmeleri gerekmektedir.”

Yani MHP kendi öz tabanı olan yüzde 26-28 civarındaki kitlenin oyunu kayıpsız alabilirse, AKP ve CHP’den de kitlesel katılımlar sağlama potansiyeline sahip. Bunu başarabilirse tek başına dahi iktidar olabilir.

Kanaatimce AKP ve CHP’nin tabanları da hemen hemen aynı oranlar (yüzde 25-30) arasındadır.

CHP’nin AKP ile oy geçişkenliği yok denecek kadar az, MHP ile oy geçişkenliği sadece batı illerinde ve çok sınırlıdır. Bu bakımdan CHP’nin yüzde 30 sınırını aşması pek mümkün görünmemektedir.

Buna karşılık MHP ile AKP arasında oy geçişkenliği fazladır ve şu ana kadar AKP lehine işlemiştir. Bu geçişkenliği tersine döndürmeyi başarabilirse MHP birinci partiliğe yükselirken, AKP üçüncü parti durumuna gerileyebilir.

*****

KONJONKTÜR MÜSAİT AMA YETMEZ

MHP’nin birinci parti olması için konjonktür son derece müsait.

AKP iki parçalı bir yönetim içinde. CB Erdoğan her gün anayasayı ihlal eden beyanlar ve müdahalelerde bulunuyor. Başbakan Davutoğlu parlamenter sistemin güçlü başbakanı gibi değil, Başkanlık sisteminin memur bakanları gibi.

Taraflar arasında, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın istifası ve geri dönüşü olayıyla iyice açığa çıkan, bir gerilim var. 7 Haziran seçimlerinde “AKP’nin milletvekili adaylarını Erdoğan mı, Davutoğlu mu belirleyecek?” sorusunun cevabı yönetimin iki başlılığının da göstergesi.

Erdoğan “Türk Tipi Başkanlık” sistemi isterken, Davutoğlu ve eski CB Abdullah Gül istemiyor.

Çoğu AKP’liler bile, artık TV kanallarında PKK uzantılarının Türk Devletine ve Milletine meydan okuyan konuşmalarını dinleyemez halde. PKK’nın bu kadar şımartılması ve Güneydoğu’da fiili “özerk bir PKK devletinin” kurulmasına izin verilmesi milli onuru çok zedeledi.

Suriye’de ve Irak’ta izlenen yanlış politikaların başımıza sardığı belalar.. PKK’nın bölgede meşrulaştırılması, ülkemizi bölmeye çalışanlara silah ve eğitim yardımı yapılması, ülkemize göç ettirilen 3 milyon Suriyeli’nin yarattığı riskler ve şimdiden 5 milyar doları aşan masrafları ayrı bir sıkıntı…

Ekonomi de iyi gitmiyor. İki sene öncesine göre yüzde 46 civarında bir devalüasyon oldu, daha da devam etmesi bekleniyor. Kriz algısı veya beklentisi artıyor. AKP’nin güçlü propaganda makinesi dahi bu gerçeği örtemez.

MHP bu konjonktürü nasıl değerlendirecek?

Bugüne kadar yaptıklarından farklı bir şeyler yapabilecek mi? İzleyip göreceğiz.

*****

SEÇİM İTTİFAKI

MHP’nin kendisine çok yakın özellikte olan BBP ve Hepar gibi milliyetçi partilerle (ve mümkün olursa SP ile) MHP çatısı altında seçim ittifakı ve daha sonrasında birleşme gayreti içinde olması icap eder.

Bunun için BBP ile ön görüşmelerin yapıldığını biliyoruz. BBP Genel Başkanı Destici, benim de davetli olduğum, Kocaeli Yerel Medya Mensuplarıyla yaptığı toplantıda açıkladı: “İttifak için biz üzerimize düşen her türlü fedakârlığı yapmaya hazırız” dedi. Ben Sayın Destici’yi çok samimi buldum.

İttifakların nasıl sonuç vereceği artık önceden belirlenebiliyor. MHP’nin de “anketler yapmak ve bu seçmen grubundaki eğilimi görerek, ittifakın puan anlamında neleri değiştirebileceğini, milletvekili dağılımına nasıl etki edebildiğini tespit etmek” için çalışmalar yaptığını sanıyorum.

Hatta bence böyle hesaplamalara bile gerek yok. Kardeş partiler ittifaktan öte birleşmeli.

Zira siyasette her zaman “iki artı iki dört” etmez. Psikolojik faktörlerle 8, 10, 14 bile edebilir.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.