Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

ahsen okyar
23Eyl/150

AKŞENER NEDEN HARCANDI? – Mustafa KÜPÇÜ

mustafa kupcuAKŞENER NEDEN HARCANDI? – Mustafa KÜPÇÜ

Akşener, kentimizin Türk siyasetindeki önemli isimlerinden biridir.

Kendisini 1990’lı yılların başında ve yakından tanıma olanağım oldu.

Siyaset alanında yükselişi DYP ve Tansu Çiller’le başladı.

Bakanlık yaptı, ülkemiz siyasetinde yaşanan önemli olayların a tanık oldu.

Bizim gibi ülkelerde “Siyasetçi ve DEVLET ADAMI” kolay yetişmiyor.

Kanımca, Akşener “birikimli bir siyasetçi” örneği oldu.

İdeolojik olarak bağlı olduğu MHP’de siyaset yapıyor. Meclis Başkan Vekili olarak Meclis kürsüsündeki duruşu ile de saygı uyandırdı.

“Siyasette Yıldızı Parlamak” kolay iş değildir; Bilgi, emek, çile ve şans faktörleri etkendir. Kanımca, Akşener’de hepsi var.

22Eyl/150

MHP’Yİ DIŞARIDAN VE İÇERİDEN YIKAMADILAR – Av. Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sönmez avMHP’Yİ DIŞARIDAN VE İÇERİDEN YIKAMADILAR – Av. Ruhittin SÖNMEZ

Keçecizade Fuat Paşa, nükteleri ile de ünlü olan, tarihte iz bırakmış bir devlet adamıdır. İki defa sadrazamlık ve beş defa da Hariciye nazırlığı yaptı.

Padişah Sultan Aziz'in Paris gezisi sırasında Fransa İmparatoru 3. Napolyon, Dışişleri Bakanı Fuat Paşa'ya Osmanlı Devletinden kabul edilmesi güç, çok ağır taleplerde bulunur. Bir de aba altından sopa gösterir:

"Bu sorunlar sizin için bir dert... Yorgun omuzlarınızdan bunları atınız... Devletinizin ne kadar zayıfladığı bütün dünyada biliniyor."

Fuat Paşa, gülerek karşılık verir:

"Haşmetmeab, Devlet-i Aliyye öyle büyük ve güçlü devlettir ki, üç yüz senedir, siz dışarıdan biz içeriden bu devleti yıkamadık!"

Şu sıralar Milliyetçi Hareket Partisi’nde yaşanan olaylara bakınca bu nükte aklıma geliyor.

İlk önce partinin kurucusu, Başbuğ Alpaslan Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş AKP’ye girdi. Girmekle kalmadı “AKP’yi tek başına iktidar yapmak lazım” diyerek MHP aleyhine propagandaya başladı.

21Eyl/150

KURBAN BAYRAMI VE KURBANLIK – Prof. Dr. Nevzat ARTIK / Prof. Dr. U. Tansel ŞİRELİ

image  KURBAN BAYRAMI VE KURBANLIK - Prof. Dr. Nevzat ARTIK / Prof. Dr. U. Tansel ŞİRELİ Ankara Üniversitesi Gıda Güvenliği Enstitüsü /ANKARA

16Eyl/150

MİLLİYETÇİLİK YAPILACAKSA ONU DA BİZ YAPARIZ NETEKİM! – Süleyman PEKİN

MİLLİYETÇİLİK YAPILACAKSA ONU DA BİZ YAPARIZ NETEKİM! – Süleyman PEKİN

1944’ün meşhur 3 Mayıs olaylarında Ankara Valisi Nevzat Tandoğan’ca söylendiği kabul edilir: “Sizin milliyetçilikle, komünizmle ne işiniz var? Milliyetçilik lâzımsa bunu biz yaparız. Komünizm gerekirse onu da biz getiririz.”

Nitekim Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki milliyetçi-devletçi politikalar izleyen CHP’nin içinden ABD’nin yükselmesiyle eş zamanlı liberal sağ Demokrat Parti çıkarıldı. Sonra kendisi de ortanın solu’na demir attı.

Acaba diyorum devletin resmî partisi olarak CHP’nin yerini AKP mi aldı? Bakıyorum 2002’den 2015’e; Tom Braks çizgi romanı gibi kılıktan kılığa girilmiş: Başlarda neo-liberal ve özelleştirmeci, ortalarda BOP’çu ve Medeniyetler İttifakçısı, sonlarda yeni Osmanlı’cı ve Çözüm’cü / Açılım’cı, uzatmalarda ise sınırlı - sorumlu (ss) milliyetçilik.

Çözüm deyince aklıma geldi; Nisan 2013’te İzmit’e gelen Âkiller Marmara Bölge Ekibi’nden başta popüler akademisyen Deniz Ülke Arıboğan olmak üzere şimdi HDP Milletvekili Mithat Sancar, hukukçu-akademisyen Levent Korkut, popüler köşe yazarı Ali Bayramoğlu, o zaman Memur Sen Genel Başkanı şimdilerde AKP Milletvekili Ahmet Gündoğdu, eski film yıldızı Hülya Koçyiğit ve eski Baro Başkanı Yücel Sayman’a KOCAELİ MİLLÎ KURULUŞLAR BİRLİĞİ olarak net sorular sormuştuk:

15Eyl/150

ERDOĞAN MI, PKK MI? – Av. Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sönmez avERDOĞAN MI, PKK MI? – Av. Ruhittin SÖNMEZ

Hürriyet’te İsmet Berkan’ın son yazılarından birinin başlığı “Sizce ülkenin en önemli sorunu Erdoğan mı, PKK mı?” idi.

Böyle bir başlık atılması bile ürpertici. Cumhurbaşkanının “ülkenin en önemli sorunu” değerlendirmesinde bir terör örgütü ile aynı kefeye konulması alışılmış bir olay değil.

İsmet Berkan tarafsız bir yazı ile başlığın altını doldurmuş:

“Memleketin yarısı, ülkenin en önemli sorununun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğuna inanıyor.

Onlara göre, sırf 1 Kasım'daki seçimi Adalet ve Kalkınma Partisi kazanabilsin, hatta mümkünse 400 milletvekili çıkarabilsin diye Erdoğan silahlı kuvvetleri ve polisi durduk yerde PKK'ya saldırttı. Bu görüşe inananlara göre, tek amacı HDP'yi baraj altında bırakmak ve böylece Meclis'te Anayasa'yı değiştirecek çoğunluğu elde edip başkan olmak Erdoğan'ın.

Bu inancın çeşitli alt kategorileri de var. Mesela bazıları, Erdoğan'ın Kürtlerin oylarını aldığı 'Çözüm süreci' döneminde PKK'nın yurtiçinde silah ve mühimmat yığınağı yapmasına göz yumulduğunu, Kürtlerin oyunu alamayacağını anladığında Erdoğan'ın süreci bitirdiğini, dolayısıyla bugün canını kaybedenlerin hepsinin sorumlusunun Erdoğan olduğunu düşünüyor; düşünmekle kalmıyor bunu yazıp çiziyor, söylüyor.”

Gerçekten böyle bir algı yaygın.

Böyle bir algı CB Erdoğan’ın kontrolünde olan çok geniş bir propaganda mekanizmasının her olumsuz gelişmeyi PKK, Paralel Yapı ve Muhalefete yıkmak konusundaki çalışmalarına rağmen oluşabiliyorsa önemlidir.

13Eyl/150

Türklerin Tarihi Kitabına bir bakış; – Dr. H. İbrahim KAHRAMAN

h i kahraman drTürklerin Tarihi Kitabına bir bakış; - Dr. H. İbrahim KAHRAMAN

”Bizim hayali bir tarih ve kahramanlar yaratmaya değil, yalnızca doğruyu öğrenmeye ihtiyacımız var”, tespitini okurları ile paylaşan Sn. Prof.Dr. İlber Ortaylı çok değerli bir bilgi hazinesi diyebileceğim Türklerin Tarihi kitabını okurlarına sunmuştur.

Bu eser, Timaş yayınlarından “İyi ki Kitaplar Var” serisinden basılmıştır. Eseri okudukça ne kadar eksik bilgim varmış, ne kadar çok bilmediğim konu varmış diyorsunuz. Tarihimiz ile ilgili farklı ve eksik bilgileri okudukça şaşırıyor, kitabın çekiciliği ve akıcılığı ile sayfaları yutuyorsunuz. Eserdeki verilen kaynakçaları öğrendikçe de tarih biliminin ilgili ve meraklıları için Sn. İlber Ortaylı Hocamızın ne kadar büyük bir imkan sunduğunu düşünüyorsunuz.

Eser Türklerin kullandığı yazı dilinden konuştuğu lehçelere, inandığı dinden yaşadığı coğrafyaya kadar önemli bilgileri okuyucusu ile paylaşmaktadır. Orta Asya’dan-Horasan’a, Afganistan’dan-Hindistan’a, Kafkaslardan-İran’dan Anadolu’ya, Anadolu’dan Balkanlara, Türklerin yaşadıkları bu coğrafyadaki halklarla ilişkileri hakkında çarpıcı tespitleri öğreniyoruz.

Pars İmparatorluğu-Bizans İmparatorluğu ve bölgede kurulan Türk ve diğer devletlerin ve bunların bölgede yaptıkları ile ilgili nefis tespitleri öğreniyor ve Türk Atalarımızı daha yakından tanıyarak gururlanıyorsunuz.

11Eyl/150

NEDEN MONTESSORİ EĞİTİMİ ? – Seyfettin KARAMIZRAK

seyfettin-karamzrakNEDEN MONTESSORİ EĞİTİMİ ? – Seyfettin KARAMIZRAK

Montessori eğitim programı, “bireysel eğitim”e dayanan Maria Montessori tarafından geliştirilmiş bir eğitim modelidir.

İtalya’nın ilk kadın doktoru, pedagog ve antropoloji profesörü Maria Montessori (1870-1952), çocuğun bireysel becerilerine, ilgi alanlarına, öğrenme hızına ve karakter özelliklerine uygun bir pedagoji geliştirmiştir.

Maria Montessori çocukların; “ödüllerden, cezalardan, yetişkin tarafından programlanmış eğitimden, oyuncaklardan, şekerlemelerden, öğretmen masasından, toplu derslerden”, hoşlanmadıklarını,

“Özgür seçimden, hatalarını kendilerinin denetiminden, hareket etmekten, sessizlikten, sosyal ilişkilerinin kendileri tarafından kurulmasından, çevrenin düzenli ve temiz olmasından, özgür faaliyete dayalı disiplinden, kitapsız okuma yazmadan, alıştırmaların tekrarından”, hoşlandıklarını gözlemlemiştir.

10Eyl/150

‘Türk’lerle Kürt’ler bir arada yaşasınlar mı yaşamasınlar mı? – Yavuz Bülent BÂKİLER

10‘Türk’lerle Kürt’ler bir arada yaşasınlar mı yaşamasınlar mı? - Yavuz Bülent BÂKİLER / 11 Temmuz 2010 Pazar

PKK terörü dolayısıyla, şimdi yeni bir konu üzerinde konuşmaya başladık: “Türk’lerle Kürt’ler bir arada yaşasınlar mı, yaşamasınlar mı?“ Bu, üstü kapalı bir cümle.

Bu ifadenin Türkçesi şöyle: “Türkiye’yi ikiye bölelim mi bölmeyelim mi? “Vatan topraklarının bir kısmını, alın sizin olsun diyerek Kürt’lere verelim mi vermeyelim mi?“

10Eyl/150

TAM DEMOKRATİK SEÇİM SİSTEMİ – Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,TAM DEMOKRATİK SEÇİM SİSTEMİ - Alptekin CEVHERLİ

Bilinen fıkradır:

1950 Seçimleri’nde oyunu kullandıktan sonra, köylü seçmen bir an duraklar ve sandık başkanına döner:

- Bey pusulamı geri istiyorum.

- Geri verilmez, niçin istiyorsun?

- Adres yazacağım

- Adres yazılır mı be adam!...

- ‘Geçen seçimde’ adresi yazmadık da oylar başka partiye gitti de...

* * *

9Eyl/150

“DAĞLICA’DAKİ O GÜN”ÜN TARİHÇESİ – Süleyman PEKİN

“DAĞLICA’DAKİ O GÜN”ÜN TARİHÇESİ – Süleyman PEKİN

49 günde 81 şehidimiz vardı, 50. gün sayıyı şaşırdık. Şehit ve yaralılarımıza 1 gün sonra ulaşabildik. Genelkurmay 16 şehidimiz olduğunu açıkladı o gün Dağlıca’da. Ve o gün Dağlıca’da 49 şehidimiz olduğunu söylüyor bölgedekiler.

Iğdır’da, Tunceli’de, Mardin’de 14-15-16.. Şehitler bizim için sayı değildir, şeref bayrağıdır. Şehitlik bir nasip meselesidir ama taşları bağlayıp köpekleri serbest bırakanları da asla unutmuyoruz.

İsmini aldığım dedem hem Çanakkale hem Kurtuluş Savaşı gazisi. Ben de onun madalyasının varisiyim. Çanakkale Şehitleri ve İstiklâl Savaşı Gazileri Varisleri Anma ve Yaşatma Derneği II. Başkanlığımız buradan geliyor.

Askere Dağ Komando talepli kâğıt imzalayarak gönüllü gittik. 1992 Kasım’ında Diyarbakır’a indiğimizde her işportacı Kürtçe müzik çalıyordu. Silvan’daki köy aramalarında işimize yarar diye Kırmançça öğrenmeye çalışmıştık.

8Eyl/151

İMAM HATİPLİLER – Av. Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sönmezİMAM HATİPLİLER – Av.    Ruhittin SÖNMEZ

28 Şubat döneminin kara listesinde yer alan İmam Hatip Liseleri ve bu liselerden mezun olanlar AKP döneminin gözdeleri oldu.

Çok temiz ve samimi Müslümanların hem maddi ilimler ve hem de dini ilimlerle mücehhez gençler yetiştirme gayretlerinin eserleriydi onlar. Böylece yetiştirilecek “iki kanatlı kuşlarla” dünya hayatında ileri medeniyetler seviyesine çıkılacak, ahirette de bu kanatlarla donatılmış gençlerimiz Cennete uçacaklardı.

İmam Hatip okullarında yeni nesil sadece bilgili değil, güzel ahlaklı, namazlı, abdestli yetiştirilecekti. Böyle yetiştirilen İmam Hatipliler devlet kademelerinde görev alacaklar,  özel şirketlerde dürüst, faziletli yönetici veya patronlar olacaktı.

İmam Hatip nesli yetiştirme gayretinde olan samimi ve fedakâr Müslümanların bu projesi Onlar için adeta Asr-ı Saadet dönemini yeniden yaşatabilmek ideali gibiydi.

Onlar gelecek ve her şey düzelecekti.

4Eyl/151

Bilim Teknoloji diye bir meselemiz var mı? (1) – Ramazan BAKKAL

ramazan bakkalBilim Teknoloji diye bir meselemiz var mı? (1) - Ramazan BAKKAL(*)

Ar- Ge ve inovasyon olmadan zenginliğe giden yol yoktur. Hatıralara türbedarlık ederek kaç sene barınılabilir? Bilim-teknoloji meselesi Sakarya meydan muharebesinden veya TRT yayıncılığından daha mı az önemlidir?

Dalından kopan yaprağın kaderini rüzgâr, teknoloji üretmeyen ülkenin kaderini küresel güçler, komşuları ve düşmanları tayin eder.

Ülkemizin refahına katkıda bulunabileceğimiz biricik mesele Bilim ve Teknolojiye gereken önemi vermekten geçtiği halde toplum gündeminde gerektiğince yer almıyor. Hafif sanayi denilen tekstil, plastik ürünleri, domates-limon-fındık-zeytin, incir, basit makina ihracatıyla sağlanabilen hayat standardı ve güvenli yaşama ortamı mevcut durumdur.

Türkiye’de ülkenin refahına katkıda bulunacak düzeyde bilim ve teknoloji üretiminin olmaması toplum önderleri, ve aydınlar tarafından halledilmesi gereken birinci öncelikli mesele olarak görülmüyor. Batı toplumlarının zenginliğinde ana kaynağın orijinal bilimsel buluşları endüstrileşmeye çevirip pazarlamak olduğu bilindiği halde görmezden geliniyor veya üzerinde düşünülmüyor. Tarih, ülkemizin 300 yılı aşkın zamandır çektiği sıkıntıların temelinde bilim-teknolojide çağın gerisinde kalmamızın yattığını fısıldıyor: “Bilimde geri kalmışlıktan kurtulmadan stratejik bir coğrafyada huzur içinde yaşanamaz.” diye. Duyan yahut ilgilenen var mı bilmiyoruz?

3Eyl/150

SÜLEYMAN SERVET BEY – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

mehmetcemal-iftigzeli2SÜLEYMAN SERVET BEY - Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

Ahmet Kabaklı’yla fikren tanışmamız 1960’lı yıllara rastlar. Beyazıt’da Karaağaç İşhanı’nın teras katındaki Aydınlar Ocağı’nın son aylarıydı. Marmara Kıraathanesi ile Küllük ise Beyazıt’da harıl harıl çalışıyordu. İstanbul Vefa Lisesi son sınıftayım. Sadece Süleymaniye Kirazlı Mescit 46 numara ve Cağaloğlu’nda MTTB’ye gidip gelmiyorum, Büyük Doğu Fikir Kulubü’nün de müdavimiyim. Büyük Doğu Fikir kulübü o yıllarda Beyazıt Gedikpaşa’da Kayserili Cam üretimi ve ticareti yapan Refik Bürüngüz Ailesi tarafından Necip Fazıl Kısakürek’e tahsis edilmiş bir daire. Hanın tümü nerdeyse imalathane ve ayakkabı kokuyor. Kulubün sürekli gelenleri Rafet Çıngıl, Hüseyin Rahmi Yananlı, Bahri Zengin, Hüseyin Arı, Ali Biraderoğlu, Rıfat Besceli hatırımda kaldığı kadarıyla. 146 nolu ile Büyük Doğu Fikir Kulubü’ne üstad beni üye kaydediyor. Mutlu olduğum ender günlerden, aylardan, yıllardan birini yaşıyorum. Vezneciler’de üniversiteli öğrencilerin kurduğu Ötüken Yayınevi de Necip Fazıl’ın iki kitabını yayınlamış: Hikayeler ve Sultan Abdülhamid. Haftalık Yeni İstiklal ve Yeni İstanbul elimizden, yüreğimizden hiç düşmüyor. Sonra Hami Tezkan ve Gökhan Evliyaoğlu’nun yayınladıkları günlük Sonhavadis gazetesi ve haftalık Düşünen Adam Dergileri.

Daha sonra “Şeyhülmuharririn” olacak Ahmet Kabaklı bu yerlere çoğu zaman gelip gidiyor. Hem öğretmen olarak biliyoruz, hem de Tercüman’da muharrir. Duyduğumuz bir imtihanı kazanarak Tercüman’a köşe yazarı olarak göreve başlamış. Bütün üstadları sadece uzaktan görür, imrenir, yanlarına yaklaşmaya adata “edeb” ederdik. Konuşurken bile yüzümüz kızarırdı.

1Eyl/150

TÜRKİYE IŞİD’İ VURUYOR, PYD/PKK VE ESAD KAZANIYOR – Av. Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sönmezTÜRKİYE IŞİD'İ VURUYOR, PYD/PKK VE ESAD KAZANIYOR – Av. Ruhittin SÖNMEZ

Türk kamuoyu, 28 Ağustos akşamı açıklanan geçici hükümetle ilgili gelişmeleri tartışırken, Türk ve ABD savaş uçakları da IŞİD hedeflerini vuruyordu.

Türkiye ile ABD arasında varılan mutabakatın arkasından hazırlıklar tamamlandı ve IŞİD'in Suriye'deki hedeflerine yönelik ortak hava harekâtı başlatıldı.

ABD Türkiye ile anlaşmasında Irak sınırları içinde Kandil’de bazı hedeflerin vurulmasına karşı çıkmadı. Ancak Suriye’de PYD/PKK hedeflerinin vurulması konusunda “aklınızdan bile geçirmeyin. Onlar benim bölgedeki müttefikim” dedi.

***

30Ağu/150

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI KUTLAMA MESAJI – Nurullah AYDIN

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI KUTLAMA MESAJI - Nurullah AYDIN

Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan Türk Milleti; kahraman Türk Ordusu ile sadece silah gücüyle değil, sahip olduğu yüce değerlerle çağ açmış/çağ kapatmış ve üç kıtaya egemen olmuştur.

Zaferler; ruh ve bedenin buluşması gibidir.

Şanlı Türk Tarihi; bu buluşmalarla yazılmıştır.

Türk Milleti’nin tarihinde Ağustos ayı, tarihi savaşların yaşandığı aydır. Ağustos ayı zaferler ayıdır.

30 Ağustos 1922 zaferi ile Anadolu’ya yönelik batı-haçlı istila amacı yok edilmiştir.

Bugün; Türk Milleti’nin birliği, Türk Devleti’nin varlığı, Türk vatanının bölünmez bütünlüğü tehdit altındadır.

Türk Milleti’nin engin hoşgörüsü altında varlıklarını sürdüren ancak kin ve nefret duygularından sıyrılamayanlar zehir kusmaya devam etmektedirler.

Türk Milleti; azınlıkçılar, vatansız dincilerce teslim alınmaya çalışılmaktadır.

Türk Devleti; Türk düşmanı azınlıkçı kişilerce ve gruplarca sarsılmaktadır.

Türk Vatanı; teröristlerin gizli açık alanı haline getirilmiştir.

28Ağu/150

ALLAH EVLÂDIN DA HAYIRLISINI VERSİN – Yrd. Doç. Dr. Sakin ÖNER

sakin önerALLAH EVLÂDIN DA HAYIRLISINI VERSİN – Yrd. Doç. Dr. Sakin ÖNER

Kültürümüzde İslam inancından beslenen güzel bir söz vardır: “Allah her şeyin hayırlısını versin”. Çünkü hayırlı olmayan zenginlik, ilim, eş, evlât insana belâ, musibet, sıkıntı getirir.

Dünyevî âlemden uhrevî âleme göç ettiğinde insanoğlunu hayırla yâdettirecek şeyler; yaptığı hayırlı işler, hayırlı eserler, amel ettiği ilim, hayırlı eş, hayırlı evlâttır. Bunlar içinde özellikle evlât, çok çok önemlidir. Evlât, babasından aldığı manevi mirasa iyi sahip çıkabiliyorsa, babasının itibarını, hâtıralarını iyi koruyabiliyorsa, güzel ve hayırlı işlerini, çalışmalarını devam ettirebiliyorsa ve en önemlisi, ona bıraktığı ismi onurlu ve itibarlı bir biçimde taşıyabiliyorsa, hayırlı evlâttır.

Toplum hayatımıza büyük katkıları ve etkileri bulunan büyük fikir, dava ve inanç adamlarının evlâtlarının içinde maalesef, hayırlı olma konusunda fire çoktur. İsim isim saymaya gerek yok. Şöyle yakın tarihimizin önemli isimlerine bir bakın, söylediğimin ne kadar doğru olduğunu göreceksiniz. İslamî hassasiyeti ile tanınan bir kişinin evlâdının uyuşturucu komasına girerek öldüğünü, milliyetçi bir fikir adamının evlâdının taban tabana zıt mahfillere savrulduğunu, Batının medeniyet ateşini mitoloji kahramanı Promete gibi ülkesine taşımasını istediği evlâdının gittiği ülkede papaz olarak kaldığını, devletin en üst kademelerinde görev almış kişilerin evlâtlarının çok pespaye durumlara düştüklerini tarih kaydetmektedir. Bunun örneklerini çoğaltabiliriz.

27Ağu/150

SİYASET YAPIYOR HA!.. – Ozan Arif

11887988_1178756325473832_6748468135559810016_nSİYASET YAPIYOR HA!.. - Ozan Arif

Bu ne siyaset yapmak, ne de bir şov adıdır,
Bu bir gardaş acısı, bir vatan feryadıdır!..

Bir yürek yanıyorken, hakkını yiyenler var!
Buna bile siyaset yapıyor diyenler var!

Buna da kulp buldunuz... Sizde insanlık bitmiş,
Siyasi taraftarlık gözünüzü kör etmiş...

Sapıksınız tamam da, bu kadar sapılır mı?
Ulan Şehit gardaşla, siyaset yapılır mı?

Ozan Arif‘in size, nasıl aklı ersin be...
Cenab-ı Allah sizin, belanızı versin be...

23 Ağustos 2015

27Ağu/150

DR. KAHRAMAN İSU’DA, ‘HOŞ BİR SEDA’ BIRAKTI – Galip ATAMAN

DR. KAHRAMAN İSU’DA, ‘HOŞ BİR SEDA’ BIRAKTI – Galip ATAMAN

Kocaeli’de her gün onlarca, yüzlerce, binlerce okurla, öğrencimle, arkadaşımla karşılaşıyor, selamlaşıyor, konuşuyorum.

Ama “dostum” diyebileceğim, başta eğitim olmak üzere ülke sorunları dahil her konuyu gönül rahatlığıyla, açık yüreklilikle konuşabileceğim, tartışabileceğim sayı çok az.

Dr. Halil İbrahim Kahraman da insan olarak, doktor olarak, sivil toplum gönüllüsü, hepsinden öte “dost” olarak sohbetinden keyif aldığım ender ve saygın isimler arasında kalmayı hep korumuştur.

Yaklaşık 15 yıl önce tanıdığım Dr. Kahraman, 1982 yılından buyana İzmit’te başarılı tıp doktorluğunun yanı sıra sivil toplum örgütlerinin etkili isimlerinden biri olmuştur.

Aile doktorumuz da olan Dr. Kahraman, kent vizyonu ve hemşerilik bilincinin geliştirilmesi, çevreye duyarlı, şehrin dinamikleri ile şehri yönetenleri buluşturan örnek, saygın, herkesle barışık bir isimdir.

Dahası; alt yapısıyla, donanımıyla, bilgi birikimiyle kapısını çalan, telefonunu çaldıran herkesin yardımına koşmayı, çözmeyi kendisine şiar edinmiştir.

65 yaşına rağmen sorun çözmek için koşturan, çaba harcayan, herkese eşit mesafede olan, mütevaziliği, kalenderliği, yardımseverliğiyle tanıdık tanımadık herkesin gönlünde küçücükte olsa yerini almıştır.

26Ağu/150

ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA SÖZLEŞMELERİ – Stj Av. Kemal ÖNER

indir (1)_thumbÖLÜNCEYE KADAR BAKMA SÖZLEŞMELERİ - Stj Av. Kemal ÖNER

Giriş ve Teşekkür: Değerli okuyucularımız, aradan geçen zamanda sizlerden aldığımız geri dönüşler bizleri farklı konularda yazmaya teşvik etti. Gerek yurt içinden gerekse Avrupa başta olmak üzere dünyanın birçok noktasından aldığımız teşekkür mesajları Kocaeli Kandıralılar Derneği’nin dünyanın her noktasından ulaşılabilir bir topluluk olduğunu bizlere bir kez daha gösterdi. Bu nedenle, uzak diyarlardan tutunda komşu bir şehre kadar bizleri takip eden siz değerli okuyuculara teşekkürü bir borç biliyoruz. Aynı zamanda bizleri yazmak ve araştırmak konusunda cesaretlendiren Sayın Ahsen Okyar Ağabeyimize ve Sayın Erdal Baykara Ağabeyimize de bu vesile ile şükranlarımızı sunmak isteriz.

Bu çalışmamızda bizlere ofisimizden Stj. Av. Kemal Döner yardımcı oldu. Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden bu yıl derece ile mezun olan ve Özel Hukuk Anabilimdalı Master Programına da kabul edilen Sayın Döner’in, aşağıda Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi ile ilgili çalışmasını dikkatlerinize ve takdirlerinize sunuyoruz.

Sevgi ve Saygılarımızla;

Av. Abdurrahman Kaymak

25Ağu/150

İSTİKRARLI VE KARARLI MÜCADELE – Av. Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sönmezİSTİKRARLI VE KARARLI MÜCADELE – Av. Ruhittin SÖNMEZ

Halen icraatın başında olan Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan ile geçici AKP hükümeti “PKK ile müzakere yerine mücadele etme” politikasına devam eder mi?

Yoksa seçime doğru İmralı’daki cani ile anlaşıp, bir “barış çağrısı” yaptırır ve seçime yine “çatışmasızlık” ortamında girmeye mi çalışır?

Böylece Kandil’i “savaş kartalı”, İmralı’yı “barış güvercini” yaparak, “Dolmabahçe mutabakatını” yürürlüğe sokar mı?

Yeniden askeri kışlaya, polisi karakola kapatır mı?

Bu arada şehit düşen asker ve polislerimiz hayatını “pisipisine” kaybetmiş mi olur?

Bu sorulara cevap vermek için öncelikle şu soruya doğru cevabı bulmamız gerekir:

7 Haziran seçimlerinde AKP, HDP barajı geçtiği için, tek başına iktidarını kaybetmeseydi “çözüm sürecine devam eder miydi? Ya da şimdi yaptığı gibi, “terörle mücadele” yolunu tercih edip, “analar ağlamasın” sloganından, “ne mutlu şehit ailelerine” söylemine geçer miydi?