Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

23Eyl/150

AKŞENER NEDEN HARCANDI? – Mustafa KÜPÇÜ

mustafa kupcuAKŞENER NEDEN HARCANDI? – Mustafa KÜPÇÜ

Akşener, kentimizin Türk siyasetindeki önemli isimlerinden biridir.

Kendisini 1990’lı yılların başında ve yakından tanıma olanağım oldu.

Siyaset alanında yükselişi DYP ve Tansu Çiller’le başladı.

Bakanlık yaptı, ülkemiz siyasetinde yaşanan önemli olayların a tanık oldu.

Bizim gibi ülkelerde “Siyasetçi ve DEVLET ADAMI” kolay yetişmiyor.

Kanımca, Akşener “birikimli bir siyasetçi” örneği oldu.

İdeolojik olarak bağlı olduğu MHP’de siyaset yapıyor. Meclis Başkan Vekili olarak Meclis kürsüsündeki duruşu ile de saygı uyandırdı.

“Siyasette Yıldızı Parlamak” kolay iş değildir; Bilgi, emek, çile ve şans faktörleri etkendir. Kanımca, Akşener’de hepsi var.

Akşener’in adı, bir ara Cumhurbaşkanlığı için geçti.

Neden olmasın?

Bu ülkede “Bir Kadın Cumhurbaşkanı” bu ülke siyaset tarihinde bir “ilk” olma özelliği taşıdığı gibi, siyasal kültürümüzde de bir “aşama” sayılmalı.

Akşener’in adı, 7 Haziran Seçimleri sonrası “Meclis Başkanı Adayı” olarak da telaffuz edildi. İşte, ne olduysa o zaman oldu!

Akşener, MHP içinde “tehlikeli bir tırmanış” içindeydi!

Devlet Bahçeli, daha ilk anda tepkisini saklayamadı! Açıkça dilendirilmese de, siyaset kulislerinde “MHP’nin müstakbel lider adayı” olarak görülüyordu!

Demokrasi kültürü gelişmiş ülkelerde “Siyasi Liderler” belirli bir dönemin sonunda siyaset sahnesinden çekilirken, kendisinden sonra o görevi üstlenebilecek, “Lider nitelikleri taşıyan” genç insanları seçer ve yetişmesi için çaba gösterir. Ya da, siyasal performansı ile bu hedefe yürüyen siyasetçilere çelme takmazlar! Takamazlar!

Çünkü, parti tabanı buna izin vermez!

Çünkü, partide aktif siyaset yapanlar “Lidere BİAT etmez” siyasal onurlarına önem verirler!

Ne yazık ki, Türk siyasal tarihinde, liderlik koltuğuna bir kere oturanlar kolay kolay o koltuktan kalkmazlar!

Bu nedenledir ki, “Parti içi demokrasi” bizim ülkemizde kocaman bir yalandır!

Siyaset Bilimi derslerinde, “Demokrasi” konusunu işlerken, bir seçim öncesi MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin basına yansıyan bir iletisini “örnek” olarak gösteririm; “Listeye itiraz istemem!” diyordu Bahçeli!

Diğer partilerde de durum çok farklı değildir!

Çünkü; Belediye Başkanı ya da Milletvekili adaylarını genellikle ve çoğunlukla Genel Başkanlar belirler!

O zaman “parti örgütleri” işlevsiz ve etkisiz kalır!

Yine, AKP’li bir milletvekilinin sözleri vardır; “Parti teşkilatları fitne fesat yuvaları. Kapatılmalı” diyordu, lider lütfu ile Milletvekili olan efendi!

Mehmet Ağar DYP Genel Başkanı iken, Kocaeli’de ilçe başkanlığı yapan bir kişi de; “Ağar’ın askeriyim” diyordu!

“Parti içi demokrasi” üzerine CHP ve diğer partilerden de örnekler verilebilir!

Sonuç olarak;

Akşener, ülkemizdeki “güdük demokrasi” ve “parti içi lider sultasının” kurbanı olmuştur.

Ancak, “Gecenin en koyu karanlığından sonra gün aydınlanmaya başlar!” sözünü de unutmamak gerek!

7 Haziran seçim sonuçlarını doğru okuyamayan, bu ülkede “Milliyetçi” nitelikli bir partinin de katkısıyla “İç Barışı sağlama” olanağını elinin tersiyle iten Bahçeli, 1 Kasın seçimlerinde kendi geleceğini de belirleyecektir!

Akşener’in, kendi siyasal kulvarında ve ülkemiz siyasal yaşamında önemli sorumluluklar üstleneceğine inanıyorum!..

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.