BAĞIMSIZ MEDYA, ŞEFFAFLIK VE EKONOMİ – Ruhittin SÖNMEZ
BAĞIMSIZ MEDYA, ŞEFFAFLIK VE EKONOMİ – Ruhittin SÖNMEZ
Son zamanlarda bağımsız medyanın ne kadar önemli olduğunu iliklerime kadar hissetmeye başladım.
Eskiden en sevdiğim tartışma programlarını izlemeye tahammül edemiyorum. Sözde “uzman”, “bilim adamı” ve “aydın” sıfatlı kişilerin yalakalık sınırlarını bu kadar zorlamaları, zekâmızla alay edercesine en temel yanlışları bile savunmalarını izlemek bir işkence haline geldi.
Bir sade vatandaş olarak haber alma ve bilgilendirilme hakkımın bu kadar engellendiği, medya gücünün bu kadar kötüye kullanıldığı bir dönem hatırlamıyorum.
“Tek adamın” ve “güçlü iktidarın” aleyhine tek cümle söyleyemeyen, tek satır yazamayanların muhalefet liderlerine aslanlar gibi saldırdıklarını görüyoruz.
Her geçen gün, farkında olmadan, TV’de haber ve yorum izlemeye ayırdığım zamanı azaltıyorum.
MUHTEŞEM TÖRENLER VE GELİŞMİŞLİK SEVİYESİ – Ruhittin SÖNMEZ
MUHTEŞEM TÖRENLER VE GELİŞMİŞLİK SEVİYESİ – Ruhittin SÖNMEZ
Rahmetli Prof.Dr. Ayhan Songar, Türkiye'nin en ünlü psikiyatrlarından olduğu kadar, kendisini çok iyi yetiştirmiş gerçek bir aydındı. Aynı zamanda dünyayı gezmeye ve fotoğraf çekmeye meraklı bir kişiydi.
Kendisinden dinlediğim bir hatırasını hiç unutamıyorum. O’nun dilinden aklımda kaldığı şekliyle aktarayım:
“Galiba yıl 1986 idi. Avusturya’nın Başkenti Viyana’da turist olarak geziyordum. Başkanlık Makamının önündeki merdivenlerde fotoğraf çekerken, merdivenlerin başladığı noktaya bir siyah otomobil geldi.
Aracın önünde arkasında eskortlar, korumalar vs yoktu. İçinden çıkan adama dikkatlice bakınca tanıdım.
Bu bir gün önce yapılan seçimleri kazanarak Avusturya Cumhurbaşkanı seçilen Kurt Waldheim’di.
Avusturya Cumhurbaşkanı Kurt Waldheim aracından çıktı, bond çantasını eline aldı, tek başına Cumhurbaşkanı olarak görev yapacağı Başkanlık Makamına doğru merdivenleri çıkmaya başladı.
Ben de kendisine yaklaşarak kendimi tanıttım ve başarılar diledim. Teşekkür ederek, makamına gitmek üzere yoluna devam etti.”
SEÇİME GÜLÜMSEYEREK GİRELİM – Ruhittin SÖNMEZ
SEÇİME GÜLÜMSEYEREK GİRELİM – Ruhittin SÖNMEZ
Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimlerinden birini yapacağız.
Tek adam rejimi veya ortak aklın kullanılacağı parlamenter sisteminden birinin tercihini yapacağımız seçime sadece iki gün kaldı.
Özellikle AKP kanadı 16 yılın gücü ve kudretini kaybetmek endişesi ile gergin, kaygılı. Ak Parti Genel Başkanı ilk defa bu kadar sıkıntılı ve yorgun bir yüzle halkın karşısına çıkıyor.
Millet ittifakı bileşenleri ise ülkeyi tek adam rejiminden kurtarmak, 16 yıl sonra seçim kazanmak ihtimalinin yükselmesi ile coşkulu bir heyecan içinde. Aynı zamanda “ya hile olursa, ya yine kazanamazsak” gibi endişelerle gergin, kaygılı.
Anketçiler de söylüyor, bizler de gözlüyoruz. Halkın büyük çoğunluğu siyasi tercihini açıklamaktan korkuyor.
PARALARINDAN BAŞKA HİÇBİR ŞEYLERİ YOK – Av. Ruhittin SÖNMEZ
PARALARINDAN BAŞKA HİÇBİR ŞEYLERİ YOK – Av. Ruhittin SÖNMEZ
Hani bizim şeker fabrikalarımız vardı. Cumhuriyetin ilk yatırımlarındandı. Ürettiği şeker pancardan üretilirdi, en zararsız şekerdi. Bizim işçimiz çalışır, pancarını bizim köylümüz üretirdi. Binlerce işçimiz ve köylümüz için geçim kaynağıydı. Pancar üreticisine, melasçıya, süt üreticisine, damızlık sığır yetiştiricisine ekmek kapısıydı.
Onları insan sağlığına zararlı mısır şurubu üreticisi ve Türkiye’nin şeker piyasasını ele geçirmeye çalışan Cargill şirketinin raporuna ve ABD Başkan yardımcısının ricasına dayanarak sattılar. Bir KHK ile de Şeker Kurumunu kapattılar.
İnsanlarımızın sağlığını, geçim kaynağını hiçe saydılar. Bu 11 şeker fabrikamızı içindeki stoklarıyla, alacaklarıyla, arsalarıyla birlikte 4,5 milyar liraya sattılar.
KADINLAR VE GENÇLERİN TERCİHİ – Ruhittin SÖNMEZ
KADINLAR VE GENÇLERİN TERCİHİ – Ruhittin SÖNMEZ
24 Haziranda yapılacak seçimlerin en belirleyici kesimi kadınlar ve gençler olacak.
Bu bilgiyi sadece anket firmalarının değerlendirmelerine dayanarak değil, seçimler için yaptığımız saha çalışmalarındaki gözlemlerimize dayanarak da paylaşıyorum.
Çalışmalarımız sırasında görüştüğümüz kadınlar ve 30 yaş altındaki gençler arasında Meral Akşener ve İYİ Parti’yi destekleyeceklerini açıklayanların oranı üçte iki mertebesinde.
“Ben bilmem eşim bilir” diye cevap veren veya erkeklerle konuşmaktan kaçınan kadınlarımız da var. Bunlar oransal olarak azınlıktalar. Böyle olan kadınlarımızın tercihini öğrenmemiz mümkün olmuyor.
Ancak genel olarak, kadınlarımızın, bireysel tercihlerini açıklama konusunda, erkeklerden daha cesur olduğunu görüyorum.
DEĞİŞİMİN STATÜKOYA GALİBİYETİ – Av. Ruhittin SÖNMEZ
DEĞİŞİMİN STATÜKOYA GALİBİYETİ – Av. Ruhittin SÖNMEZ
Hafta sonu yapılan Fenerbahçe kongresinde, 20 yıldan beri başkanlık yapan, Aziz Yıldırım devrildi. Oyların yüzde 78’ini alan Ali Koç başkan seçildi.
20 yıllık başkanlığı döneminde Fenerbahçe tarihine geçecek önemli işler yapan Aziz Yıldırım neden devrildi?
Bunca yeteneğine ve bunca yıllık birikimine rağmen ustalık döneminde neden böyle ağır bir yenilgi aldı?
İki adayın özelliklerini inceleyerek bu soruya cevap arayalım.
CÜZDANA BAKIYOR ZEKÂTA MUHTAÇ – Ruhittin SÖNMEZ
CÜZDANA BAKIYOR ZEKÂTA MUHTAÇ - Ruhittin SÖNMEZ
İlhan Kesici hem iyi bir ekonomi uzmanı ve hem de Anadolu kültürü ile batı ilmini harmanlamış seçkin bir Türk aydınıdır. O en teknik ekonomi konularını bile halkın anlayabileceği bir üslupla, fıkralarla süsleyerek anlatmayı sever.
7 Nisan 2017’de Kocaeli Aydınlar Ocağımızda verdiği konferansı sırasında ekonominin durumunu bir fıkra ile anlatmıştı:
Erzurumlu bir esnaf “hesabı kitabı denkleştireyim, bir hacca gideyim” diye niyetlenir. Önce mali durumunun hac masraflarını karşılamaya yetip yetmeyeceğini öğrenmek için muhasebecisine hesapları gözden geçirmesini söyler. Muhasebeci hesaplarını yapar, esnafın “mali durumunun gayet iyi olduğunu, hac masraflarının kendisine fazla bir yük oluşturmayacağını” kendisine anlatır.
Fakat adam bir de kendi cüzdanına, yani elinde mevcut olan harcanabilir maddi varlıklarına bakar. Ve kendi kendine şöyle söylenir:
“Hesaba bakırem hac lazım olmuş, cüzdana bakırem zekâta muhtaç.”
SEÇİM SATRANCINDA SON DURUM – Av. Ruhittin SÖNMEZ
SEÇİM SATRANCINDA SON DURUM – Av. Ruhittin SÖNMEZ
Bugüne kadar yaptıkları bütün seçim tahminlerinde yüzde 1’in altında bir hata payı ile çalışan bir şirket, Gezici Araştırma Merkezi.
Bu şirketin sahibi Murat Gezici’nin bir TV kanalında açıkladığı rakamlar, Türkiye’de 16 yıl aradan sonra bir iktidar değişikliğini işaret ediyor.
Bu programda verilen bilgiler ışığında değerlendirmemizi yapmaya çalışalım.
Muharrem İnce’nin Cumhurbaşkanı adayı olmasının ilk etkisi seçime katılım oranının artacak olmasıdır. Katılım arttıkça muhalefetin oy oranının yükseldiği biliniyor. Çünkü AKP kendi seçmenini her şartta sandığa getirmeyi başarıyor.
Bu seçimde oy veren seçmen oranının yüzde 88’i geçerek tarihi bir rekor kırması beklentiler arasında. Bu ise muhalefet açısından çok önemli bir avantaj sağlıyor.
Ak Parti’yi 24 Hazirandan sonra ana muhalefet partisi olarak görme ihtimalimiz yüzde 70.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde ikinci tura kalma ihtimali çok yüksek. Bunu sağlayan en önemli faktör Meral Akşener. Çünkü kutuplaşmanın ve alternatifsizliğin etkisiyle Erdoğan’a ve Ak Parti’ye eklemlenmiş merkez seçmenin bir kısmını Ak Parti’den koparacak.
Meral Akşener ikinci tura kalırsa Erdoğan’a karşı kazanabilecek tek aday. Yani Akşener’in şansı Muharrem İnce’den fazla.
İkinci tura İnce ile Erdoğan kalırsa, Erdoğan seçimi yüzde 57-58 oranıyla kolayca kazanır.
İkinci tura Akşener ile Erdoğan kalırsa, Meral Akşener yüzde 54 ile seçimi kazanır.
AKŞENER NEDEN MEDYADA YOK? – Ruhittin SÖNMEZ
AKŞENER NEDEN MEDYADA YOK? - Ruhittin SÖNMEZ
Habertürk yazarı Fatih Altaylı (12 Mayıs 2018), “hiçbir medya türünde haberlerini göremediğini” söyleyerek, "Akşener, Cumhurbaşkanı adayı mı?" başlığıyla bir yazı yazmak zorunda kaldı.
Gerçekten Cumhurbaşkanlığı adaylığı için en güçlü adaylardan biri olan Meral Akşener ne gazetelerde ve ne de TV’lerde hemen hemen hiç yok.
Tamamına yakını yandaş sermayenin hâkimiyetinde olan, bir başka deyişle, Erdoğan’ın denetim ve yönetimine geçmiş olan, medya Meral Akşener’e tam bir ambargo uyguluyor.
Hepimizin vergileriyle ayakta duran “Devletin TRT’si de” aynı ambargo uygulamasının bir parçası.
Buna karşılık, Cumhurbaşkanı adaylarından Tayyip Erdoğan, adeta tuvalete bile gitse, günün her saatinde normal yayınlar kesilerek bağlanılıyor. Mesajlarını canlı yayınla, naklen, bir zaman sınırı olmaksızın veriyorlar. Tam bir beyin yıkama niyeti ve yöntemiyle.
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce de aynı medyada epeyce yer buluyor. Erdoğan’ın ikinci turda rakibinin İnce olması için, diğer muhalif adaylara nazaran İnce’ye pozitif ayrımcılık yapılıyor. Çünkü AKP ve CHP yarışında 16 senedir daima kazananın AKP olduğu tecrübesine güveniyorlar.
DIŞ GÜÇLERİN EKONOMİK OYUNU İMİŞ… / Ruhittin SÖNMEZ
DIŞ GÜÇLERİN EKONOMİK OYUNU İMİŞ… / Ruhittin SÖNMEZ
Ekonomide sıkıntılar bir türlü örtülemiyor.
İstatistik hesap yöntemlerini değiştirip, bir yere kadar rakamlarla oynayabilirsiniz. Ama döviz kurlarının anormal artışı, iki günde bir benzin ve mazota gelen yüklü zamlar birer şamar gibi vatandaşın suratına çarpınca gerçeği örtemezsiniz.
Tarım ve sanayi ürünlerinde sattığınız ile aldığınız arasında verdiğiniz açık büyüyorsa.. Borçlar ve faizlerini ödemek daha da güç hale gelmişse.. İşsizlik azaltılamamışsa.. İşlenmeyen tarım arazileri artıyorsa.. Köyden kente göç durdurulamıyorsa..
Yandaş medyanın propagandası acı gerçeği örtmeye yetmez olur.
HÜRRİYET VE TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR – Ruhittin SÖNMEZ
HÜRRİYET VE TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR – Ruhittin SÖNMEZ
Doğan Medya Grubunun satılması basit bir ticari işlem değildir. Kaça satıldığı bir yana, kime satıldığı çok daha önemli.
Doğan Medya’nın yeni sahibinin Erdoğan Demirören olduğu açıklandı. Demirören, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a çok yakın bir isim.
E. Demirören’in "İmralı zabıtlarının", (28 Şubat 2013 tarihli) Milliyet’te yayımlanmasına tepki gösteren Tayyip Erdoğan'la telefon görüşmesinin ses kayıtları hala internette paylaşılıyor.
Burada Demirören’in R.T. Erdoğan’a "Patron" diye hitap ettiğini, ‘nasıl girdim bu işe ya, kim için’ cümlesine eşlik eden gözyaşlarını hatırlarsınız.
“Hâlbuki Demirören ‘Patron’u kızdırmamak için” her şeyi yapıyordu. Gazetelerinin genel yayın yönetmenliği için ondan tavsiye bile istemişti. Tayyip Erdoğan, “O zaman Kanal 24’den ayrılmakta olan Akif Bey’i tavsiye ettim. Onlar anlaşamadılar” demişti.
Ses kayıtlarında R.T. Erdoğan’ın sert sözleri üzerine, Demirören "üzdüm mü yoksa seni Patron" sözü ile başlayan, “sen bana bir yarım saat ver görüşelim” yalvarmasıyla devam eden konuşmasının sonunda, “gereğini yapacağım Sayın Başbakanım” diye defalarca söz vermişti. Kısa bir süre sonra Milliyet ve Vatan’dan birçok yazar, tasarruf gerekçesiyle, işten çıkarılmıştı.
ANAYASA MAHKEMESİ KARARINA NASIL UYDULAR? – Ruhittin SÖNMEZ
ANAYASA MAHKEMESİ KARARINA NASIL UYDULAR? – Ruhittin SÖNMEZ
İstanbul’daki bir Ağır Ceza Mahkemesinin, Anayasa Mahkemesine “sen yetkini aştın, verdiğin kararı uygulamıyorum” tavrı Türkiye’de ilk defa yaşanan bir durumdu. Hatta belki de dünyada emsali olmayan bir hukuk garabeti idi.
Şahin Alpay ile Mehmet Altan, Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Ali Bulaç, Ahmet Turan Alkan, Mümtazer Türköne gibi gazeteci sanıkların yargılandığı dosyada yaşanmıştı bu tuhaf durum.
Gerçi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, "Ben Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu karara da uymuyorum, saygı da duymuyorum" sözlerini biliyorduk. (28.02.2016)
Ama bir yerel mahkemenin AYM’ye direndiği ve kararını uygulamadığı ilk örnekti.
Bahsi geçen gazetecilerden birine dahi hiç sempatim olmadı. Ayrıca dosya içindeki bilgilere vakıf olmadığım için, sanıkların suçlu olup olmadıklarına dair bir yorum yapmam söz konusu olamaz. Ancak yerel mahkeme, Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları çerçevesinde süreci değerlendirebiliriz.
Hukuk herkes içindir ve herkese lazım.
Bu dava süreci “hukuk devletine” olan inancımızı sarsıyor.
Olay, bu kişileri aşan bir örnek hukuki vaka haline geldi. Yerli veya yabancı herkes bu vaka üzerinden Türkiye’nin hukuk düzeni hakkında olumsuz bir kanaat ediniyor.
Türkiye’nin yargı sistemi dış baskılarla karar alan bir görüntü veriyor.
İSLAM’I BUNLAR GÜNCELLERSE… / Ruhittin SÖNMEZ
İSLAM’I BUNLAR GÜNCELLERSE… / Ruhittin SÖNMEZ
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “İslam'ın güncellenmesinin gerektiğini” söylediği sözleri epeyce ses getirdi.
Türkiye o kadar hızlı gündem değiştiriyor ki bu konu da kısa sürede tedavülden kalkabilir.
Oysaki “İslam’ın güncellenmesi” çok boyutlu ve hayati bir mesele. Siyasi gündemin kısır konuları gibi birkaç günde tüketilmesi doğru değil. Enine boyuna tartışılması gerekir.
NE DEDİ?
Cumhurbaşkanı Erdoğan Dünya Kadınlar Günü toplantısında yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Bunlar ya bu asırda yaşamıyorlar, çok farklı bir dünyada yaşıyorlar. Çünkü İslam'ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar da aciz bunlar. Siz İslam'ı 14 asır öncesi hükümleri ile bugün uygulayamazsınız. Beni birçok hocaefendi tefe koyacak o ayrı mesele. Rabbim bizi tefe koymasın.”
“Birisi bakıyorsunuz sünneti, öbürü bakıyorsun icmaı tartışıyor. Ya bırak bu işleri, aslolan mukaddes kitabımız Kuran’dır. Kuran’a ters değilse mesele bitmiştir.”
İTTİFAK VE HAZİNE YARDIMI – Ruhittin SÖNMEZ
İTTİFAK VE HAZİNE YARDIMI - Ruhittin SÖNMEZ
MHP’nin AKP ile ittifakının bir de “tamamen duygusal” bir boyutu var. “Tamamen duygusal” tabirinden tamamen maddi menfaatin kastedildiğini biliyorsunuzdur.
Siyasi partilere her yıl bütçe gelirleri üzerinden devlet yardımı yapılıyor. Bu yardım yerel seçim yapılan yıllarda 2 katı, genel seçim yıllarında ise 3 katı olarak gerçekleştiriliyor.
2018 için bütçeden siyasi partilere yapılan Hazine yardımının tutarı 273.8 milyon TL.
Bu yıl bütçeden partilerin oy dağılımına göre AKP'ye 139.1 milyon TL, CHP'ye 71.2 milyon TL, MHP'ye 33.3 milyon TL, HDP'ye 30.1 milyon TL ödendi.
2018'de erken seçim olursa siyasi partilere aynı oranda 2. defa para yardımı yapılacak.
Hazine yardımında, partilerin son seçimdeki oy oranı dikkate alınıyor. 1 Kasım 2015'te HDP 59, MHP 40 vekil kazandı. Ancak MHP yüzde 12.03, HDP yüzde 10.56 oy aldı. Bunun için MHP Hazine yardımından daha büyük pay alıyor.
TELE EKRAN BAĞIMLILARI MUTLU OLUR – Av. Ruhittin SÖNMEZ
TELE EKRAN BAĞIMLILARI MUTLU OLUR – Av. Ruhittin SÖNMEZ
Bir kısım yandaş medya bir zamanların komünist SSCB’nin Pravda’sı, ya da “Mısır’ın yarı resmi El Ahram Gazetesi” gibi.
Gazetecilik ilkeleri ve etiği bir yana bırakılmış, birer resmi propaganda aracı haline gelmiş durumdalar.
Hatta bazılarını dinledikçe George Orwell’in 1984 romanında anlattığı hayali ülkede, tele-ekranlardan yapılan propaganda cümleleri aklıma geliyor.
***
AFRİN ÜZERİNDEN PSİKOLOJİK HAREKÂT – Av. Ruhittin SÖNMEZ
AFRİN ÜZERİNDEN PSİKOLOJİK HAREKÂT – Av. Ruhittin SÖNMEZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan Afrin’e yönelik “Zeytin Dalı Harekâtını” bir “savaş” olarak tanımlayarak buradan bir “savaş atmosferi” yaratmaya çalışıyor. Bu atmosferi kamuoyuna yaymak için de her fırsatı kullanıyor.
En önemli devlet meselelerini bile partisinin il kongrelerinde gündeme getiriyor.
Hafta sonunda AKP’nin Kahramanmaraş ve Gaziantep il kongrelerinde konuştu.
· Partililerin ‘Reis bizi Afrin’e götür’ sloganları atmaları üzerine; “Sefer görev emri olanlar göreve hazır olsunlar ama şu anda ihtiyaç yok. Karar verildiği anda yola revan oluruz” dedi.
Oysaki böyle bir ihtiyacın olmadığı ve bu şartlarda olmayacağını hem kendisi ve hem de TSK mevcudu ve harekâta katılanların niteliklerini değerlendiren herkes biliyor.
Ancak bu söze inanan vatandaşlarımız tarafından e-devlet “sefer görev sorgulama hizmeti” yoğun bir ilgi gördü. E-devlet kilitlendi, bu hizmeti veremez hale geldi.
· Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisini izleyenler arasında bulunan ve asker selamı vererek ağlayan, asker kıyafetli küçük bir kız çocuğunu gördükten sonra kürsüye çıkarttı.
Ağlayan çocuğa sarılan Erdoğan, “Türk bayrağı da cebinde… Şehit olursa inşallah, bayrağı da inşallah örtecekler. Her şeye hazır, değil mi?”
Elbette şehitlik kutsal bir kavram ve her Türk gerekirse vatan için şehit olacak bir inanca sahiptir. Ancak gerektiğinde asker ve asker adaylarına gösterilebilecek bir hedefi ve motivasyon cümlelerini küçük bir kız çocuğuna söylemek ne kadar doğrudur?
Bir devlet başkanının küçük bir kız için ölmeyi teşvik edici değil, daha güzel yaşayabileceğine dair umut veren konuşmalar yapması gerekmez mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “çözüm süreci” dediği dönemde teröristlerce şehit edilen Mehmetçiklerin cenaze törenlerinde “şehitler ölmez, vatan bölünmez” sloganlarının atılmasına dahi karşı çıktığını hatırlıyoruz. Hatta bu sloganların söylenmemesi için gerekli önlemleri aldırdığını biliyoruz.
Dahası, bu sebeple Devlet Bahçeli ve Kemal Kılıçdaroğlu’na "Siz kandan besleniyorsunuz, kafatası milliyetçilerisiniz" dediğini de unutmadık.
Ancak “savaş atmosferi” yaratmak şu anki politikalarına daha uygun geliyor.
***************************************
HANİ TÜRKİYE’DE YARGI BAĞIMSIZDI – Av. Ruhittin SÖNMEZ
HANİ TÜRKİYE’DE YARGI BAĞIMSIZDI – Av. Ruhittin SÖNMEZ
On ay kadar önce idi. Türkiye Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan'ın, Almanya'nın önemli gazetelerinden Die Welt'in Türkiye temsilciliğini yapan Deniz Yücel hakkındaki ifadeleri çok netti:
Merkel ile görüşmesinden sonra, "Dedim ki 'Sayın Merkel, önce çıksın yargılansın. Herhangi bir şey yoksa bizim mahkemelerimiz, sizin mahkemelerinizden daha adildir. Bir şey diyemedi o gün. Daha sonra geldi mahkemeye çıktı ve mahkeme tutukladı. Şu anda içerde" demişti.
Erdoğan, gazeteci Deniz Yücel'in PKK ile bağlantısı olduğu iddialarına yönelik olarak, “Elimizde görüntüler, her şey var. Bu tam bir ajan terörist" demiş;
Yücel'in Almanya'ya iade edilmesi konusunda da, "Hiçbir surette iade olmayacak, ben bu makamda olduğum sürece asla" diye konuşmuştu.
Gazeteci Deniz Yücel geçen yıl 14 Şubat 2017 de İstanbul’da kendi isteğiyle ifade vermek üzere gittiği emniyette gözaltına alınmış, 27 Şubat’ta da “halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve terör propagandası yapmak” suçlamasıyla tutuklanmıştı.
Ve bir yıldır tutuklu bulunan Deniz Yücel serbest bırakıldı. Özel uçakla Almanya’ya götürüldü.
Deniz Yücel serbest bırakıldıktan sonra yaptığı açıklamasında “Neden bir yıl önce tutuklandığımı, bir yıl önce rehin alındığımı bilmiyorum ve aynı şekilde neden bugün serbest bırakıldığımı da bilmiyorum. İddianameyi hâlâ almış değilim” dedi.
KOCAELİ’NİN KIZI TÜRKİYE’NİN YILDIZI – Av. Ruhittin SÖNMEZ
KOCAELİ'NİN KIZI TÜRKİYE'NİN YILDIZI – Av. Ruhittin SÖNMEZ
Mavi harflerle yazdırdığım 58 yıl önceki Çağlayangil hatırasının sahibi hala aramızda.. AO
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Kocaeli İl Binasının açılışı için Kocaeli’ye geldiğinde en çok bu slogan tekrarlandı. Kocaelililer öz kızını bağrına basarken gururluydu.
Meral Akşener doğduğu ilde moral depoladı. O da memleketine ve teşkilatlarına heyecan ve coşku aşıladı.
Kısaca Kocaeli’ye “Meral Geldi, Moral Geldi.”
Akşener her zamanki gibi idi. Vatandaşlarımız O’nu gerek esnaf ziyareti, gerek doğduğu köy Gündoğdu’da köylüleriyle buluşmasında her zaman ki sıcak, sevecen, kolay iletişim kuran ve gönüllere kolayca giriveren yapısını yakından izledi.
Kocaeli İl Başkanlığı açılışı için çıktığı sahnede zaman zaman dinleyicilerle birebir diyaloglara girdi. Zaman zaman ciddi bir devlet adamı vasfıyla ülke meselelerini ve çözüm yollarını belli bir disiplin içinde dile getirdi.
Kitleyi bazen kızdıran, bazen güldüren bir üslupla konuşarak, bazen duygulandırıp gözyaşlarını içlerine akıtarak kitlenin nabzını elinde tutan çok usta bir hatip olduğunu gösterdi.
Açılışı yapılacak il binası önünde toplanan 5-6 bin civarındaki vatandaş zaten heyecanlı ve coşkuluydu. Bir toy, bir şenlik havasında başlayan program Meral Akşener’in konuşması sırasında artan bir coşkuyla sürdü.
Bu şenlik Meral Akşener’in ziyaret ettiği Gündoğdu’da, Derince’de ve karanlığa kalmasına rağmen Körfez’de coşkulu kalabalıkların katılımıyla gün boyunca devam etti.
Yerel basın bu olayı çok geniş şekilde verdi. Çeşitli açılardan yorumladı. Gazetecilik görevlerini layıkıyla yaptılar.
Sadece bir “gazete” ara sayfada “Akşener’in İzmit simidi yediğini” öne çıkararak bu önemli haberi adeta gözlerden sakladı. İnternet gazetesinde ise hiç yer vermedi.
DEMOKRASİ UMUDUNA SALDIRI – Av. Ruhittin SÖNMEZ
DEMOKRASİ UMUDUNA SALDIRI – Av. Ruhittin SÖNMEZ
Şu sözlerden birkaçını mutlaka siz de duymuşsunuzdur:
“Meşru yoldan AKP’ye karşı seçim kazanmak imkânsız. Mutlaka bir hile yapar gene kazanırlar.
İYİ Parti’nin kurulmasına izin vermezler.
Meral Akşener’i tutuklayacaklar.
İYİ Parti’yi seçime sokmazlar.
Bunlar seçimleri kaybetse bile gitmez. OHAL’i kullanır, YSK’yı kullanır, Anayasa Mahkemesini kullanır yine gitmez. Hatta silahlı milislerini devreye sokar, iç savaşa bile sürüklerler.”
Bu ve benzeri sözlerin adeta normal bir siyasi yorum gibi rahatça konuşuluyor olması bile dehşet verici.
Sadece bu algının doğmasına yol açan politikaları sebebiyle bile bu iktidarın gitmesi gerekir.
Nüfusumuzun büyük bir bölümü kendisini ötekileştirilmiş “öz yurdunda garip, öz vatanında parya” hissediyor. Ülkesinin bir uçuruma doğru gitmekte olduğunu düşünüp umutsuzluk içinde kıvranan kitleler var.
Fakat bu kitleler demokratik bir değişim sürecini mümkün göremez halde.
Bu şekilde “öğrenilmiş çaresizlik” içine itilmiş durumda.
Ülke nüfusunun çoğunluğunun geleceğe dair mutlu hayaller kurmasına bile izin vermeyen bir karabasan içindeyiz.
Oysa bizim en büyük gücümüz; hayallerimiz, ümitlerimiz ve özgüvenimizdi.
İktidar bunları da elimizden almak isterken ülkemize en büyük kötülüğü yapıyor.
SİVİLLERE DARBE VE TERÖR ÖNLEME GÖREVİ – Ruhittin SÖNMEZ
SİVİLLERE DARBE VE TERÖR ÖNLEME GÖREVİ – Ruhittin SÖNMEZ
Son çıkarılan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede çok dikkat çekici bir madde yer alıyor.
Bu KHK’da 8 Kasım 2016'da çıkarılan 6755 sayılı kanunun 37. Maddesine bir ek yapıldı. Bu ekle daha önce resmi görevlilere getirilen yargı zırhı SİVİLLERİ de kapsadı.
8 Kasım 2016 tarihli, 6755 sayılı kanunun 37. maddesinde, “15 Temmuz darbe teşebbüsü ve devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılmasında yer alan RESMİ GÖREVLİLER HAKKINDA hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluk doğmayacağına” dair bir düzenleme yapılmıştı.
Daha önceki, resmi görevlilere getirilen yargı zırhı 1982 Anayasasının Geçici 15. Maddesini hatırlatıyordu: