Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

31Mar/200

GERÇEKLER NEDEN KABUL EDİLMEZ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

GERÇEKLER NEDEN KABUL EDİLMEZ – Ruhittin SÖNMEZ

Covid-19 hastalığının yayılması sürecinde yapılan bazı hataları yazınca iktidar yanlısı bazı kişiler fena bozulmuş. Sosyal medyada “Böyle bir zamanda muhalefet yapıyorsun” diye bana ve diğer eleştirenlere ayar vermeye çalışıyorlar.

Esasen bu tepkileri anlayışla karşılıyorum. Çünkü insan psikolojisine dair okuduklarım bu tepkilerin altında başka sebeplerin olduğunu bana öğretti.

Daha önce de yazmıştım. “Emret Bakanım” adlı, 80’li yılların efsane bir TV dizisi vardı. Bu dizinin bölümlerinden birinde Bakan ile Müsteşar arasında şöyle bir konuşma geçiyordu:

Bakan: Demokraside vatandaşın bunu bilme hakkı var!

Müsteşar: Hayır, Sayın Bakanım. Bilmeme hakkı var. Bilmek sadece suça ortaklık duygusu verir onlara. Bilmemenin bir saygınlığı var.”

Anlaşılan dünyanın her yerinde insanlar kendi seçtikleri kişilerin / partilerin yaptıkları yanlış işler sonucu yaşadıkları kötü sonuçları duymak istemiyor.

Çünkü “suça ortaklık duygusu” içlerini kemiriyor.

*******************************

SEMMELWEİS REFLEKSİ

Tarihte ilk defa doğum ve ameliyatlarda “ellerinizi yıkayın” diyen doktora gösterilen tepkiler ve doktorun başına gelenler tam bir trajedidir.

Bu Doktor, Ignaz Philipp Semmelweis (1818 – 1865) Viyana’da çalışan Macar kökenli bir “kadın hastalıkları ve doğum uzmanıdır.”

O dönemde henüz mikroplar, bulaşıcı hastalıklar, el yıkamanın önemi bilinmiyor. Cerrahi eldiven keşfedilmemiş, doğum ve ameliyatlar çıplak elle yapılıyor. Bu şartlarda enfeksiyonlardan ölümler had safhada ama kimse sebebini bilmiyor.

Dr. Semmelweis 1846’da çalıştığı Viyana’daki doğumhanede loğusa humması denilen hastalıktan ölümlerin sebebini araştırınca, “insandan insana bulaşan küçük canlılar olmalı” düşüncesine varır. Hastalığı azaltmak için doktorlara ellerini iyice yıkamalarını ve tıbbi gereçleri, hazırladığı klorlu bir dezenfektan solüsyonla yıkamaları talimatı verir. Vaka sayısı ile hasta ve doktorlarda ölümler bir anda keskin şekilde azalır.

Dr. Semmelweis çalışmalarını ve sonucunu Viyana Tıp Cemiyetine sunduğunda ise meslektaşlarından sert eleştiriler ve tepki görür. Doktorlar, bu açıklamayı “kendilerinin temiz insanlar olmadığını ima ettiği” ve o günlerde kabul gören “geleneksel hijyen kurallarına saldırı” gibi algılar. “Doktorlar nasıl ölümün sebebi olabilir ki?” diye tepki gösterirler. Semmelweis şarlatanlıkla suçlanarak kovulur. Hatta Semmelweis’in bulgularını tıbbi yayınlarda yayınlamasına bile izin vermezler.

Tam bir mobbinge maruz kalan Dr. Semmelweis memleketi Macaristan’a dönmek zorunda kalır. Aynı uygulamaları orada da yapar. Yine ölümleri azaltmasına ve başarılı olmasına rağmen, o günkü tıp dünyasına el yıkamanın ve hijyenin önemini kabul ettiremez. Bunun derin üzüntüsü ve hayal kırıklığı ile sinir krizleri geçiren doktor bir akıl hastanesinde can verir.

Dr. Semmelweis’in ‘ellerin yıkanması’ tezinin özellikle de meslektaşlarından reaksiyon görmesi ilginçti.  Sonraki yıllarda bu şekilde yerleşik normlara, kabullere uymayan yeni bir görüşü, bilimsel bir gerekçe olmadan, anlamaya çalışmadan hemen reddetme eğilimine Semmelweis Refleksi adı verildi.

*******************************

SALGIN SÜRECİNDE YAPILAN ELEŞTİRİ VE TEKLİFLER

Covid-19 salgını sürecinde iki alanda eleştiriler ve teklifler var: Tıbbi alanda alınan karar ve uygulamalar ve idari kararlar için.

Tıbbi alanda Bilim Kurulunun teklifleri doğrultusunda alınan kararların çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Ancak en iyisinin yapıldığını söylemek mümkün değil.

Salgında en başarılı ülkeler Japonya, G. Kore, Singapur ve Almanya’da yapılan test sayısı bizim yaptığımızdan kat kat fazla. Bu ülkelerin test yapma kriterleri uygulansa bizde de test sayısının çok artması gerekirdi. Mesela bizde hasta olup tedavi görmüş hastaların temaslısı olan yakınlarına test yapılmadığı görülüyor.

İkinci ve esas eleştiri alanı ise kısmi sokağa çıkma yasağı, umre izni, seyahat kısıtlaması gibi idari kararlar.

“Evde kal” denilen dar gelirli ve gelirinden mahrum kalmış halkımızın elektrik, doğalgaz faturalarını devletin ödemesi, bu kişilere nakit yardım yapılması isteniyor. Ama bunlar yapıl(a)mıyor.

Ayrıca umreden dönenlerin çoğunun kontrolsüz bir şekilde evlerine dönmesi; Bakanlığın kontrolünde kullanılması gerekirken bazı zenginlerin keyfi test yapabiliyor olması gibi uygulamalar eleştiriliyor.

Hasta ile temaslı olanların takibi ile test sayısının artırılmasındaki eksikliğimizin çok hayati sonuçları olabilir.

Bu aşamada dahi “Çin’den alınan hızlı testlerin faydası olmadığı, hastanelerimizde mevcut PCR (denilen testi yapabilen) cihazlarımızın bir kısmının hala kullanılmıyor” oluşunu duymak beni dehşete düşürüyor.

****

Bu eleştirilere yetkililerin ve yandaşların suçluluk duygusu veya Semmelweis Refleksi ile tepki göstermemesi lazım.

Her eleştiri bir hediyedir. Kıymeti bilinmeli.

Üstelik gerçekler çok kısa bir zaman sonra ortaya çıkacak. Halen ülkemizde süreç Uzakdoğu ve Avrupa ülkelerinden 10-15 gün gecikmeli devam ediyor. Ölüm sayısı bu yüzden şimdilik o ülkeler kadar değil. Ancak Türkiye'nin vaka sayısı artış grafiği İtalya’nın grafiğine benzer bir gelişme gösteriyor.

Duygusal refleks göstermek yerine vakit kaybetmeden eleştirileri de dikkate alarak en doğru kararların alınmasına ve uygulamasına önem verilmelidir.

30.03.2020

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.