
Beyoğlu Müftüsü AYDIN YIĞMAN ile Ramazan ve Oruç Sohbeti – Oğuz ÇETİNOĞLU
Beyoğlu Müftüsü AYDIN YIĞMAN ile Ramazan ve Oruç Sohbeti - Oğuz ÇETİNOĞLU
Oğuz Çetinoğlu: Ramazan ayını idrak ediyoruz. Ramazan ve Oruç hakkında genel bir değerlendirmenizle sohbetimize başlayabilir miyiz?
Aydın Yığman: Yüce dinimizin beş şartından biri olan orucun vakti Ramazan ayıdır. Ramazan ayının dinimizde büyük bir önemi ve diğer aylar arasında seçkin bir yeri ve müstesna özellikleri vardır. Bu özellikler kısaca şunlardır:
1- İnsanlığı karanlıklardan çıkarıp aydınlığa kavuşturan Rabbimizin son mesajı Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim, bu ayda yeryüzüne inmeye başlamış ve böylece insanlık için yepyeni ve mutlu bir dönem başlamıştır.
Bu gerçek, Kur'an-ı Kerim'de şöyle bildirilmiştir: ‘Ramazan ayı ki onda Kur'an, insanlara yol gösterici ve doğruyu yanlıştan ayırıcı belgeler olarak indirildi.’
Kur'an-ı Kerim Ramazan ayında inmeye başladığı için bu ay, bir anlamda Kur'an ayıdır. Kur'an-ı Kerim’i Peygamberimiz (sav) Efendimiz’e getiren büyük melek Cebrail, her yıl Ramazan ayında Peygamberimize gelir ve o güne kadar nazil olan Kur'an ayetlerini karşılıklı olarak birbirlerine okurlardı.
YALANCILARA KİMLER İNANIR? – Prof. Dr. Nurullah AYDIN
YALANCILARA KİMLER İNANIR? – Prof. Dr. Nurullah AYDIN
Onların söyledikleri başka yaptıkları başkadır. Ama cahil yığınlarını kandırmakta ustadırlar. Tatlı dilli, iyi giyimli, din iman kimlikli sırıtan ucube tipler etkili ve yetkili. Herşeyi yüzlerine gözlerine bulaştırıyorlar. Milleti ayrıştırıyorlar, dışarıda devleti alay konusu ettiriyorlar.
Onlar; milletimiz diye söz başlarlar. Dinimiz diye devam ederler. Adalet derler, istikrar derler. Söyledikleri böyledir ancak yaptıklarının, ne milletle ne dinle ne imanla uzaktan yakından alakası yoktur. En büyük adaletsizlik bunlar tarafından yapılır. Dostları, kardeşleri; hırsızlardır, kalpazanlardır, teröristlerdir, vahşi sömürgeci kapitalistlerdir.
Etkili ve yetkili tiplere dikkat edin. Fasık oldukları, kin, nefret, öfke dolu oldukları için, korktukları herkesi dinlemekten, takip etmekten, ucube bir yaratık haline gelmişlerdir. TV ekranları, gazete sayfaları Kriminolojik açıdan suçlu tiplerle dolu. Yüzlerine dikkat edin. Sırıtıyorlar. Sesleri değişik, gülümseyişleri değişik, tipleri değişik.
Kitleler; çoğu kez, yaşanılan toplumsal, siyasal sürecin arka planını anlamakta zorlanır. Yaşanılanlar, tarih olduktan sonraysa yapılacak bir şey kalmaz.
Geçmişi belleğine kazıyan insanoğlu; yaşananların nedenlerini ve olası sonuçlarını algılamakta nedense aynı feraseti gösteremez.
Değişim-Dönüşüm operasyonu nedir? Milli/Ulus devlet niteliğinin çözülmesi, siyasi coğrafyanın küçülmesi, millet bilincinin dağıtılıp etnik ve mezhepsel bölünme, geleceğe yönelik ortak hedeflerden vazgeçilerek, amaçsız sürüye dönüşümün tamamlanması.
Medya ilüzyonuyla topluma şırıngaladığı psikokültürel narkozun etkisinin operasyon tamamlanıncaya kadar geçmemesini istemektedir. Ortadoğu halkları verilen narkozun etkisinden kurtulup kurtulamayacağını zaman gösterecektir.
Bulunduğu coğrafyada hiçbir iddiası kalmamış, kaderini ve geleceğini belirleme iradesini kaybetmiş, emperyal sistemin verdiği rolü itirazsız benimseme psikolojisinin yönetimden başlayarak tüm halkı etkisi altına alması için adeta toplu hipnoz seansı yapılmış gibidir.
Tarih bize devletlerin güç katsayısının sahip bulundukları ekonomileri olduğunu göstermektedir. Ekonomik olarak üstün olanın siyasal, askeri gücü de yüksektir.
Sorulması gereken soru şudur; ekonomisi milli olmaktan çıkarılmış, büyük sermayesi uluslar arası sermayeye eklemlenmiş bir Türkiye, milli devlet olarak yaşayacak mıdır?
ÜLKENİN GÜVENLİK GÜÇLERİ – Halil ALTIPARMAK
ÜLKENİN GÜVENLİK GÜÇLERİ - Halil ALTIPARMAK
Uzun bir zamandan beri yazmayı düşündüğüm bir konuyu, geçen gün televizyonda seyrettiğim bir kişinin anlattıkları üzerine bugün yazmaya karar verdim.
Polis Akademisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim CERRAH öyle laflar etti ki, bu konuyu es geçmek mümkün değil.
Bir kere, her şeyden önce, şu Ergenekon, Balyoz falan filan gibi uydurma konulara değinelim de, sonra polis meselelerine girelim.
Hanefi AVCI, göya hükümeti destekleyip, cemaati suçlamaya çalışırken, ne kadar açık verdiğinin farkında değil veya farkında da ne yapsın, mızrak çuvala sığmıyor.
Diyor ki; üç ayrı yerde bulunan silahlar aynı silah numaraları ile kayıtlı, suçlanan kişilerin evlerine yakın yerler aranıyor vs.vs. Yani, askerlerin suçlanmasının komedi olduğunu, planlı olduğunu, kumpas olduğunu söylüyor ve bunu yapanların da, cemaatin adamları olduğunu söylüyor.
“Erdoğan Gönüllüleri”nin iftar yemeği parası kimden? – M.Tanzer ÜNAL
“Erdoğan Gönüllüleri”nin iftar yemeği parası kimden? - M.Tanzer ÜNAL
Aradan üç gün geçti, kentimizin bazı önde gelen isimlerinin nasıl “Erdoğan Gönüllüsü” yapıldığı hâlâ dillerde.
İnsanları iftar yemeğine davet edip, yakalarına “Erdoğan Gönüllüsü” rozeti takmak, ne kadar etik bir davranış takdirlerinize bırakıyorum.
Kendileriyle görüştüğüm o günün davetlileri, diğer bir ifadeyle hileyle “Erdoğan Gönüllüsü” yapılanlar, durumdan son derece üzgün.
“Bize ayıp edildi” diyorlar da başka bir şey demiyorlar.
Korkularından, “Erdoğan Gönüllüsü” olmadıklarını da açıklayamıyorlar.
Nasıl açıklasınlar, iş yapıyorlar, iktidarın hışmından korkuyorlar.
Cevap bekleyen sorular
SEVGİ, GÜVEN SARSILIRKEN, BİRLİK YIKILIYOR – Prof. Dr. Nurullah AYDIN
SEVGİ, GÜVEN SARSILIRKEN, BİRLİK YIKILIYOR – Prof. Dr. Nurullah AYDIN
İnsan iç ve dış dünyasında olguları, nesneleri algılar. Yönetir, yönlendirir, yönetilir. Sevinç veya üzüntü duyar. Kimi mutlu, kimi mutsuzdur.
Sevincinin veya üzüntüsünün, Mutluluğunun veya mutsuzluğunun nedenleri çok çeşitli olsa da, yaşadığı toplumdan ayrı kalamaz. Kendisini etkileyen temel neden, yaşadığı çevresi, toplum ve devlettir. Yöneticilerin yönetme tercihi, bireyin ruh dünyasını da şekillendirir.
İnsan; başkasının görüş, düşünce ve uygulamalarından etkilenir.
Bir başkası çıkıp Türk Milleti’ni ayrıştırdılar, der.
Bir başkası çıkıp Türk Devleti’nin saygınlığını yıktılar, der
Bir başkası çıkıp hepimiz kardeşiz diyerek, kardeşi kardeşe düşman ettiler, der.
Bir başkası çıkıp bölücülük yapıyorlar, der.
Bir başkası çıkıp ortak değerleri parçaladılar, der.
Bir başkası çıkıp bu serveti nasıl elde ettin, der.
Bir başkası çıkıp hamile kadınların sokağa çıkması terbiyesizliktir, der.
Bir başkası çıkıp birbirimizin kıymetini bilelim, der.
Bir başkası çıkıp yaptığın 9 maddelik gizli anlaşmayı açıkla der.
Bir başkası çıkıp kalpazanlığı açıkla, der.
“SUPHİ DEDE”Yİ TAKDİM EDERİM – Süleyman PEKİN
“SUPHİ DEDE”Yİ TAKDİM EDERİM – Süleyman PEKİN
Suphi Dede, bir Murat Yılmaz çalışması. Murat Yılmaz, İzmit’te yetişmiş ulusal ve uluslar arası düzeyde bir karikatürist.
Karikatüristlerin muhalif olmaları ile muhaliflerin karikatüre teşne olmaları ilginç bir detay. Detayı alıp da yüzümüze tokat ve döşümüze tekme haline getirme becerisi var bu adamların.
Fakat Murat Yılmaz’ın ‘adam’lığı sadece sanatla sınırlı değil. “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” düsturunda yaşayan; baba’lığı iki omzunda bir ahiret payesi gibi taşıyan; tam manasıyla millî, tam manasıyla yerli ve tastamam manevî melekelerle ışıyan bir karakterdir. Karakterin karikatüre dönüşmesi 44 yıllık ömrün özetinin bir dava rozetine dönüşmesiymiş demek ki.
Sağdan bakan ve ortaya konuşan, sakallı-takkeli, internet fenomeni Suphi Dede ne der, neden bahseder? Bir düzinelik potpori...
Dede der ki:
- CANIM “TÜRK KAHVESİ” ÇEKTİ DESEM “IRKÇILIK YAPMA” DİYEBİLECEK İNSANLAR VAR BU ÜLKEDE!..
- ABD’NİN EMRİYLE AFGANİSTAN’A, SOMALİ’YE, LÜBNAN’A GİDEN TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ 80 KM ÖTEDE TELAFER’DE TÜRKMENLEREYARDIMA GİDEMİYORSA OTURUP AĞLAMASI GEREKİYOR.
- VATANINI SATAN NAMUSSUZDUR! BUGÜN VATANINI SATAN YARIN KARISINI DA SATAR!..
TAYYİP BEY Mİ, EKMEL BEY Mİ? – Av. Ruhittin SÖNMEZ
TAYYİP BEY Mİ, EKMEL BEY Mİ? - Av. Ruhittin SÖNMEZ
Basında ve sosyal medyada Cumhurbaşkanı adaylarının kuvvetli ve zayıf yönlerini mukayese eden görüşler ilgi çekiyor.
HDP Başkanı Selahattin Demirtaş’ı terör örgütü PKK gölgesinde siyaset yapan bir partinin adayı ve teröristbaşı Apo’yu önder kabul eden bir kişilik olması sebebiyle değerlendirme dışı bırakıyorum.
Ekmeleddin İhsanoğlu ile Recep Tayyip Erdoğan arasında yapılan mukayeselerin bir anlamı ve önemi var.
Öncelikle belirtelim ki Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı önceki hesapları alt üst etti. Hürriyet’te Ahmet Hakan yaygın bir kanaati paylaşıyor: “Muhalefet Ekmeleddin İhsanoğlu isminde birleşerek çok akıllıca bir hamle yaptı. Hatta yapabileceğinin en iyisini yaptı. Çünkü İhsanoğlu AKP tabanının karşısında birleşip kenetlenme ihtiyacı duyacağı bir isim değil.”
“Milliyetçiler, muhafazakârlar, mukaddesatçılar, eskinin merkez sağcıları, Osmanlıcılar da İhsanoğlu’nu merkez sağa yakın, yerli, Anadolulu, milli bir isim olarak görecekler ve Recep Tayyip Erdoğan’a yönelmeyecektir.”
“CHP’nin uçlarının bile “Erdoğan mı, İhsanoğlu mu?” seçeneği karşısında tercih edecekleri isim İhsanoğlu olacak. Dahası, “İhsanoğlu Kürtlerin de antipatik bulacağı bir isim değil.”
*****
Matruşka Devletler ve Cevaplar / Alptekin CEVHERLİ
Matruşka Devletler ve Cevaplar - Alptekin CEVHERLİ
Geçen hafta yazımızı hatırlarsanız “IŞİD madem Sünni İslâm anlayışıyla hareket ediyorsa dini terminolojide "kâfir" olarak tanımlanan 'Levanten'i niye işin içine katıyor? Alın size çok bilinmeyenli bir denklem ve büyük oyun...
Çözümü; haftaya!” Diyerek yazımızı bitirmiştik.
Çok geçmeden, bir hafta sonra IŞİD cevabı verdi ve adından ‘Levanten’i atarak ‘İslam Devleti’ olarak değiştirdi. Bu arada ‘kâfir’leri “İşin içine niye katıyor” sorumuza da güya ‘halifelik’ ilan ederek cevap vermiş oldular.
Denklemin bir kısmı bu şekilde gizlenmeye ve bilinmeyen sayısına yenilerini eklemeye devam edildi.
Peki, şimdi düşünün ki, arkanızda hiçbir güç yok. Hiçbir devlet sizi tanımıyor ve desteklemiyor. Ve Suriye ordusu gibi bölge için kara kuvvetleri hatırı sayılır derecede güçlü bir orduyla toplam 3000 bin kişi ile mücadele ederken bunların içinden 900 kadar militanınıyla bir de Irak’ı da işgal edelim deyiveriyor ve Musul’a ve Felluce’ye ve ardından Tıkrit’e giriveriyor...
İhsanoğlu’na karşı çıkan CHP’lilere sert çıkış – Prof. Dr. Nurşen MAZICI
İhsanoğlu'na karşı çıkan CHP'lilere sert çıkış - Prof. Dr. Nurşen MAZICI Siyaset Bilimci
Prof. Dr. Nurşen Mazıcı, Cumhuriyet gazetesinin Olaylar ve Görüşler sayfasında kaleme aldığı yazıda Ekmeleddin İhsanoğlu'nun adaylığını yazdı. Mazıcı, "CHP’nin oryantalist ve elitist, malum muhalif grubunun süregelen bu tutumu, hem M. K. Atatürk’ü yeterince anlamamak hem de 21. yüzyıl gerçeklerini algılayamamak demektir" dedi.
Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığına başlıca itirazlar ağırlıklı olarak CHP içindeki bazı milletvekilleri ve aynı nitelikteki bazı gazetecilerden geliyor. İhsanoğlu’nu “gerici” olarak niteleyen bu grup, 10 Ağustos 2014’te yapılacak seçimi, alışılagelen bir Cumhurbaşkanlığı seçimi değil, 1699’dan beri süregelen ve Cumhuriyetin ilanıyla anayasal güvenceye alınan laik demokratik hukuk devletinin varlığını korumak ya da onu yok etmek seçimi olduğu uzak görüşüne ne yazık ki sahip değiller. Dahası, bu seçimin, Türkiye koşullarına en uygun ama sorunlarını kendi içinde çözebilecek olan demokrasiye daha fazla açık ve 1876’dan beri kurumsallaşmış parlamenter sistemin ya devamı ya da dünyada örnekleri görülen diktatörlüğe yatkın başkanlık sisteminin seçimi olduğunun da farkında olmadıkları kanısındayım. Bu seçimin, dürüst, bilge, beyefendi, alçakgönüllü, herkesi kucaklayan, güvenilirliği hem Batı hem Doğu dünyasında kanıtlanmış, hukukun üstünlüğüne saygılı bir cumhurbaşkanıyla, 100 milyar dolarlık bir rüşvet iddiasına adı karışan, yasama, yargı, hatta yürütme ve basın erklerini kendi kontrolüne alan, toplumu etnik olarak, dinsel olarak ateist, Allahsız, Alevi, Caferi, Yezidi, Şia gibi çok sayıya bölen... “Kes ulan sesini... Sana üç nokta koyarım... Otur ulan oturduğun yerde, her şeye burnunu sokma... Ananı da al git... biliyorsunuz bu adam Alevi” dedikten sonra yuhalatan bir kişinin, yedi yıl değil, Saddam, Kaddafi gibi süresi belirli olmayan bir dönem için bu ülkeyi yönetme girişimine karşı bir tercih olduğunun da ayırdında değiller.(HG Vurgusu)
İhsanoğlu’na bazı gazetecilerden gelen eleştiriler ise onun bir elit olmasıyla halk katmanlarında itici bulunacağına ve siyasi olarak tanınmıyor olmasının dezavantaj olduğuna vurgu yapıyorlar.
OLMADI DELİKANLI OLMADI – Rıfat SERDAROĞLU
OLMADI DELİKANLI OLMADI - Rıfat SERDAROĞLU
Neydi o öyle yahu?
Sanki Türkiye’nin başına geçmek için değil de, ahirete intikal etmiş arkadaşlarınızı anmak için toplanmış gibiydiniz! Yardım toplayan Cami Hocası gibi, adamlarınızın yazdığı hayali senaryoları okudunuz. Ne kadar partili varsa hepiniz salya-sümük ağlayıp durdunuz.
İnanın ki son AKP Büyük Kongresi çok daha renkli idi. Hele Bilal Oğlanın düğünü çok daha muhteşemdi!
Gördüğüm bazı eksiklikleri yazmalıyım ki, Köşk Adayı Erdoğan hiç olmazsa propaganda döneminde bu yanlışları yapmasın. Yapmasın ve bizi üzmesin…
-Hani nerede ONUR KONUĞU BARZANİ abiniz? Niçin Peşmerge kılığındaki Barzani’yi davet edip, kırmızı halılarda yürütüp, TÜRKİYE SENİNLE GURUR DUYUYOR diye bağırmadınız?
Barzani sizin kankanız-dostunuz-iş ortağınız değil mi?
Kuzey Irak’ta, Mehmetçiklerimizi acımasızca-insafsızca şehit eden eşkıyaların kan kokan ocağında karşılıklı oturup, sıra gecelerinde şarkılar söylemediniz mi?
Barzani ile “Büyük Kürdistan Devleti” için anlaşmanız yok mu? Türkiye’de satılan tüm kaçak sigarayı Barzani sattırmıyor mu? Mersin Serbest Bölgesindeki kaçakçılığın merkezi haline gelmiş şirketler kimin? Hem Barzani ile böylesine can-cana olacaksınız, hem de bu önemli toplantıya çağırmayacaksınız!
BİZ ÇOCUKKEN – Fazlı KÖKSAL
BİZ ÇOCUKKEN – Fazlı KÖKSAL
Bugün 59 yaşına adım attım… Geçen 58 yılı düşündüm… Acı, tatlı 21184 gün… Uzun süre çocukluk günlerime takıldım… Hatırlayabildiğim çocukluk günlerimi hayal edince, o yıllardan bu yana, ne kadar çok şeyin değiştiğini, o günlerde, çok farklı bir dünyada yaşadığımızı daha iyi anladım...
Çocukluk günlerimden aklımda kalanları, bende iz bırakan olayları sıraladım… Ve gördüm ki, gerçekten güzel günlermiş… Ne demişler; geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer…
Evet biz çocukken;
Saklambaç, körebe, birdir bir, uzun eşek, istop, sek sek, çelik-çomak, aşık, bilya oynardık. Topaç çevirirdik..
Çizgi romanlar (Karaoğlan, Tarkan, Texsas, Tommiks, Zagor, Kızılmaske, Tenten, Tex, Mandreke ) okurduk
Hepimizin mantar tabancası ve tahta kılıcı vardı…
Servis yoktu, dershane yoktu, özel ders yoktu.. Çoğumuz kandil ışığında ders çalışırdık...
Erkek çocuklar futbolcu resmi çıkan, kız çocuklar da artist resmi çıkan sakızlar alırdı..
Köy yumurtası, katkısız süt, taze peynir, gerçek çiçek balı, hormonsuz meyve sebze yerdik..
Mahallemizdeki büyüklerimiz, amcamız, teyzemiz, ağabeyimiz, ablamızdı... Annemiz, babamızdan farksızdılar...
Tarih kötü yanından ilerler! – Bülent ESİNOĞLU
Tarih kötü yanından ilerler! - Bülent ESİNOĞLU
Bu ifadeyi düşünürün aklına koyan şey, tarihin kendisidir.
Etrafımız ve içimiz yangın yerine dönünce, “Yurtta sulh, cihanda sulh” değerini inşallah anlarız.
Sömürücü ülkelerin sınıfsal, etnik ve mezhepsel ayırımlar üzerinden, sürdürdüğü saldırılar, öyle bir hal aldı ki, kendileri bile gidişattan şikâyetçi.
William Hauge, diyor ki, “Dünya sistematik düzensizlik dönemine girdi. Bu durum, geçici istikrarsızlık dönemi değildir.”
Bu sözleri sarf eden İngiltere Dışişleri Bakanı, 26.6.2014’de de, diyor ki; ”Suriye muhalif guruplarına desteğimiz artacak.”
Sykes-Picot antlaşması ile belirledikleri Ortadoğu haritasını, şimdi değişen çıkarlarına göre, yeniden düzenlemek istiyorlar.
Tarih kötü yönünden ilerler dedik ya; emperyalizme karşı mücadelede de, düz bir hat yoktur.
Ortadoğu halkları, sömürgecilerin kendilerine karşı sürdürdüğü saldırıyı, din, mezhep ve etnik aidiyetlerine sarılarak savuşturmaya çalışıyorlar. İşte sömürgecilerin oyununa düştükleri yer de burası oluyor.
Bölünüyorlar ve emperyalistler için kolay lokma oluyorlar.
AK PARTİ’Lİ TÜRKLER NE YAPACAK? – Av. Ruhittin SÖNMEZ
AK PARTİ’Lİ TÜRKLER NE YAPACAK? – Av. Ruhittin SÖNMEZ
10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçiminde, R.Tayyip Erdoğan’ın seçilebilmesi için PKK/HDP/BDP kanadının oylarına ihtiyacı var. Bu kanat özellikle seçimin 24 Ağustosta yapılacak 2. turunda bu anahtar pozisyonunu pazarlık malzemesi yapacaklarını açıkladı. Erdoğan da kazanmak için ne gerekiyor ise yapacak.
Biraz daha dikkatli mi olsak ? – Yusuf ÜNEL
Biraz Daha Dikkatli Mi Olsak ? – Yusuf ÜNEL
Saklanmak zevktir, bulunamamak ise yıkım’. İnsan bulunmak ister. Ses ister, yankı ister. Bulunamayan, kaybolmuştur. ‘Bir başkasının ruhunu’ demiş Paul Eluard, ...‘ancak kendi ruhumu dönüştürerek anlayabilirim. Tıpkı başkasının avucuna bıraktığım elimin değişmesi gibi’.
Kişi kendi kalbine olan yolculuğunu tamamladığında, herkesin kalbinde kendini bulur. Başkasının ruhunu anlama çabasından uzak duruyoruz artık. İnsan bizi korkutuyor. Bir kibir zırhının ardından bakıyoruz dünyaya, samimiyet ve yakınlıktan çekiniyoruz. Nezaket göstermek, o zırhı indirmek ve kolayca yaralanabilmek olarak algılanıyor.
Günümüzde nezaketsizliğin en yaygın sebeplerinden bir tanesi de tanış olmamak. Oysa insan, ‘başkasının gözlerinde ve yüreklerinde kendisini görmediği sürece firardadır’. Karşımızdaki insanı tanıyabildiğimiz ve onun iç dünyasına girebildiğimiz zaman, ona kolayca kötülük yapamayız. ‘Gelin tanış olalım’ diyor koca Yunus.
ÖNYARGI İLE EKMELEDDİN İHSANOĞLU HEZEYANLARI – Yrd. Doç. Dr. Sakin ÖNER
ÖNYARGI İLE EKMELEDDİN İHSANOĞLU HEZEYANLARI - Yrd. Doç. Dr. Sakin ÖNER
Siyasi iktidar, muhalefetin Cumhurbaşkanlığı adayı olarak bir ortak “çatı adayı” açıkladıktan sonra, uğradığı şaşkınlığı hâlâ üzerinden atamadı. İktidar, önce büyük muhalefet partileri CHP ve MHP’nin uzlaşabileceklerine, sonra Prof. Dr. Ekmeleddin İHSANOĞLU gibi ezberlerini bozan bir “çatı adayı” üzerinde anlaşabileceklerine inanmıyordu. Fakat, anlaşma gerçekleşti ve sürpriz bir adayla yarışa girildi. Böylece AKP’nin bütün hesapları ve ezberi bozuldu.
Başbakan ve sözcüleri, hâlâ adaya yönelik olumsuz hiçbir olumsuz söz söyleyemediler. Ayrıca hâlâ İHSANOĞLU’na karşı bir seçim stratejisi geliştiremediler. Çünkü kendi kullanacakları din, tarih, kültür, gelenek, vatan, millet, dış politika gibi konular, haksızlığa kafa tutan ve kavgacı tavırlar, İhsanoğlu’na karşı kullanılamayacak. Kullanıldığı zaman da İhsanoğu’nu olumsuz değil, olumlu etkileyecek. Çünkü, millî, manevî, kültürel ve dış politika konularında karşısına çıkacak hiçbir aday İhsanoğlu ile yarışamayacak.
EKMELEDDİN İHSANOĞLU MU DEDİNİZ? – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU
EKMELEDDİN İHSANOĞLU MU DEDİNİZ? - Av. Özcan PEHLİVANOĞLU
Türkiye, 10 Ağustos 2014’te Cumhurbaşkanını seçecek. Düşünüyormusunuz? Acaba sadece Cumhurbaşkanı adaylarını mı oylayacağız?
Türkiye’de Türklük tehlike altında. Birileri hain Öcalan’la anlaşmış, seneye çıkacak ve herhalde Nevruz’da bölücülere seslenecek. Ekonomi bıçak sırtında gidiyor, bu sebeble ekonomiyi ayakta tutmak için inşaat sektörüne yüklendikçe yükleniyorlar. Tahliye olanlardan teşekkür bekleniyor. Her halde “Büyük Usta” istedi diye tahliye edildiler. Korgeneral ayağa kalkmadı diye bedel ödedi. Ülkenin önemli bir kısmı pkk’ya teslim edilmiş vaziyette. Yolsuzluklar araştırılamıyor, 700 bin tl’lik saatler soruşturulamıyor. Atatürk’e iki ayyaştan biri deniliyor. Türk bayrağı geçerken ve İstiklal Marşı okunurken neredeyse yatar vaziyette duruluyor. Dış politika sıfırlanmış durumda ve başkonkolos rehin... Parlamenter sistem varken çark böyle işliyor ya fiili başkanlık sistemine geçersek ne olur? Ülke inananlar inanmayanlar, baş örtülüler başörtüsüzler, imam hatipliler düz liseliler diye zihinlerde ikiye ve sosoyolojik yapı da 36 (!)’ya bölünmüş. Daha saymayayım moraliniz bozulmasın isterseniz, çünkü daha çok var!
Ben bütün bunlara “dur denilsin” ve ülkem bu sorunlu süreçten bol oksijen alabileceği dinlenebileceği ve nefeslenebileceği bir sürece geçsin istiyorum. Onun için Ekmeleddin İhsanoğlu diyorum. Yaklaşık 2 ay önce “Cumhura Reis Seçmek” demişim. Halende aynı noktada duruyorum. Okuyun isterseniz haksızmıyım?
EKMELEDDİN İHSANOĞLU’NUN ADAYLIĞI HESAPLARI KARIŞTIRDI – Av. Ruhittin SÖNMEZ
EKMELEDDİN İHSANOĞLU’NUN ADAYLIĞI HESAPLARI KARIŞTIRDI – Av. Ruhittin SÖNMEZ
Cumhurbaşkanlığı’na “çatı aday” olarak Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun aday gösterilmesi özellikle Ak Parti’de şaşkınlık ve endişe yarattı. Bunu Erdoğan’ın adaylığını açıklamasını ertelemesinden ve yandaş medya ile AKP sözcülerinin şaşkın demeçlerinden anlıyoruz. Bir de “bu çatıdan bir halt olmaz” gibi nezaket ve edep örneği (!) cümlelerden.
CHP ve MHP yanında BBP, SP, DSP, HEPAR ve başka bazı partilerden oy aldığı gibi AK Parti içinden de oy alabilecek böyle bir adayın ortak aday olarak çıkması ilk defa bu seçimde Tayyip Erdoğan’ın yenilebileceği ihtimalini güçlendirdi.
*****
KAFAYI MI ÜŞÜTÜYORUM? – FAZLI KÖKSAL
KAFAYI MI ÜŞÜTÜYORUM? - FAZLI KÖKSAL
İŞİD’in Musul’u işgalinden bu yana kafamda yüzlerce soru var;
Musul Konsolosluğumuzu basan ekipte bulunan teröristlerden IŞİD militanı
Mazen Ebu Muhammed Suriye’de yaralanınca hangi ülkede tedavi görmüştü?
Ulukışla'da Güvenlik görevlilerini kim şehit etmişti?
Süleymanşah Türbesini kim işgal etmeye kalkmıştı?
Adana’da aranması olay olan TIR'lar kime ne taşıyordu?
İŞİD'e methiyeler dizen, Irak Devlet Başkanı Eski Yardımcısı Tarık El Haşimi kimin himayesindeydi?
İŞİD'i hangi istihbarat örgütleri kurmuştu?
İŞİD Sünni-Selefi bir örgüt olarak tanımlanıyor. Dünyadaki ve Türkiye'deki Sünni-Selefi örgütler hangileridir?
Büyük Ortadoğu Projesi, Ortadoğu'da kaç yeni devlet kurulmasını öngörüyordu?
Bu kadar deneyime rağmen, Dış Politikayı realist politikalarla değil hayali teorilerle yürütmeye kalkan kimdi?
Iraklı Türkmenlerin kaderi hep acı çekmek mi olacak?
LİCE – MUSUL VE BOP’UN SONU – Dr. Sakin ÖNER
LİCE - MUSUL ve BOP’UN SONU - Dr. Sakin ÖNER
Bir haftada önce Diyarbakır-Lice’de askeri karargahın bahçesindeki, sonra Musul Başkonsolosluğundaki Türk bayrağı iç ve dış terörist güçlerce indirildi. Önce Irak’ta ABD’nin çekilmesinden sonra başlayan çözülme süreci ve iç savaş, ardından Kuzey Afrika ülkelerinde ve Mısır’daki kanlı çatışmalar ve iç savaş, son olarak Suriye’de Beşir Esat’a karşı başlatılan iç savaş ve bölünme süreci son aşamasına gelmiş bulunuyor. Bu, aynı zamanda BOP(Büyük Ortadoğu Projesi)nin de sonuna gelindi demektir.
2000’li yılların başında ABD yükselen Çin ve Hindistan gerçeği karşısında petrol bölgesi olan Ortadoğu’nun çatışma bölgesi olarak kalmasını istemiyordu. Burada önemli rol üstlenecek bir aktöre ihtiyaç vardı. İran’daki İslam devriminden ve Mısır’daki Müslüman Kardeşler’den rahatsız olduğu için tek seçenek Türkiye kalıyordu. Türkiye’de yeni kurulan partinin genel başkanını ABD’ye çağırdılar. “İsrail’in marjinal bir ülke olmaktan çıkıp bölge ülkesi olmasına, bu coğrafyada radikal İslamcı grupların(El Kaide vb.) iktidar olmalarının önlenmesine ve petrol kuyularının ve enerji nakil hatlarının zarar görmemesine yardımcı olacaksın. Bunu kabul edersen, seni iktidar, Türkiye’yi Batı’nın Japonya’sı yapacağız” dediler.