
ERMENİ DÖNMELERİNİN ZAFERİ – Prof. Dr. Nurullah AYDIN
ERMENİ DÖNMELERİNİN ZAFERİ - Prof. Dr. Nurullah AYDIN
Ermeni dönmeleri geçmişte, sinsice saldırıyorlardı. Şimdi ise gün üstüne çıktı.
Dün laik çağdaş görüntü altında Ermenicilik oynayanlar, soykırım iddialarının papağanlığını yapanlar vardı.
Ermeni terör örgütü Asala terör örgütü yerine PKK’yı kurdular. Kürt kimliği şemsiyesi altında kanlı saldırlar yaptılar.
O da başarılı olamadı. Açılım saçılım süreci adı altında ihanet yapılanması sürerken, bu kez üçüncü sacayağı olan İslamcı görüntülü kanı bozuklar İslamcı kimlikleriyle sahnede yerlerini, aldılar.
Laik çağdaş örgütlerde veya İslamcı tarikat ve cemaatlerde yuvalanmış İslamcı dönme Ermeniler ve terör örgütünde yer alan Marksist Ermeniler nerede?
EGEMENLİK VE EGEMENLİK KAYBI – Prof .Dr. Mustafa E. ERKAL
EGEMENLİK VE EGEMENLİK KAYBI - Prof .Dr. Mustafa E. ERKAL
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınızı kutlarım. Milli bayramlarda iyi bir durum değerlendirmesi yapabilmeliyiz. Son yıllarda bazı devlet adamı diye ortada dolaşanları gördükçe; Milli Mücadelenin muzaffer komutanı ve Devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü daha iyi anlıyor ve takdir ediyoruz. O büyük insan, ABD’de uygulanmakta olan başkanlık sistemini uygun görmemiş ve milletin üstünde hiçbir gücü kabul etmemiştir. Kurtuluş Savaşını da Gazi Meclis TBMM yürütmüştür.
Milli ve dini bayramlarımızı gerektiği gibi anlamak, değerlendirmek ve geçmişten ders almak durumundayız. Milletin egemenliğinin kalbi TBMM’dir. Onun üstünde bir kuvvet yoktur ve egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyen Atatürk, milletin egemenliğine işaret etmiştir. Amasya Tamimi’nde yer alan “milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır” ifadesi Türk Milletine olan güveni belirtir. Milliyetçilik, milli egemenlik ve yükselen demokrasi yeni Türk Devletinin kilometre taşları olmuştur.
23 NİSAN MİLLİ EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA MESAJI – Prof. Dr. Nurullah AYDIN
23 NİSAN MİLLİ EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA MESAJI - Prof. Dr. Nurullah AYDIN
“Yedi Güzel Adam” ve onlardan biri… / Cengiz ÖZDEMİR
“Yedi Güzel Adam” ve onlardan biri... / Cengiz ÖZDEMİR
TRT’de yeni bir dizi başladı.
“Yedi Güzel Adam”.
Erdem Beyazıt, Cahit Zarifoğlu, Nuri Pakdil, Rasim Özdenören, Alaeddin Özdenören, Akif İnan ve Ali Kutlay bu dizinin kahramanları.
Dizi, bu yedi lise arkadaşının 1950’lerde lise sıralarında başlayan okul arkadaşlıklarının kader arkadaşlığına dönüşmesini ve onların hikâyeleri üzerinden Kahramanmaraş’a mal olmuş mekânları anlatıyor.
Bu mekânların başında “Kara Lise” var.
1948 yılında kurulan Kahramanmaraş Lisesi, bu adla meşhur olmuş.
Binlerce öğrenci yetiştiren, öğrencilerinden kendine öğretmen yetiştiren, devlet adamları çıkaran bu lise dizinin ilk 13 bölümünde aynı zamanda hikâyenin temel mekânı olacak.
Erdem Beyazıt’ın gözünden öğrencilik sonrasında edebiyat öğretmeni olarak döndüğü Kara Lise üzerinden anlatılacak hikâyede, Türkiye’nin yakın tarih yolculuğundan son derece anlamlı izler bulacağımızı biliyorum.
1944’ÜN SON ÇERİSİ – FAZLI KÖKSAL
1944’ÜN SON ÇERİSİ - FAZLI KÖKSAL
1944 Türkçülük-Turancılık davasının yaşayan son sanığı Zeki Sofuoğlu’nun 93 yaşında vefat ettiğini öğrenince, hafızam beni çok gerilere götürdü…
Yıl 1968 Ortaokul öğrenciyim… Yaz tatili… Çok yoğun bir şekilde okuyorum… Okuyacak ne bulursam; roman, şiir, hikaye, araştırma, gazete, dergi … Gece 2-3’ten önce yatmıyorum… Annem, yemeğe çağırdığı zaman, kitaplardan ayrılmak zor geliyor, kızıyor, söyleniyorum… Artık, bakkala göndermiyorlar beni… Çünkü; bakkaldan gelene kadar, alınan malzemenin konduğu gazete kağıdından yapılmış kese kağıtlarını okumak amacıyla parçalıyorum..
KOCAELİ GEBZE TV’NİN ÖNEMLİ KONUKLARI – İsmail KAHRAMAN
Devlet Çevre şikayetine el koydu - İsmail KAHRAMAN
Gebze Gazetesi / 18 Nisan 2014, Cuma - 9:37
Gazetemizin dün bu köşede yer alan ve internette de Çevre Bakanlığı’nın dikkatine başlığıyla yayınlanan haberimiz büyük ses getirdi. Bölgemize rastgele dökülen sanayi atıkları, hafriyat ve ağaçların kurumasıyla ilgili makalemiz üzerine Ankara harekete geçti. Kocaeli’de ki devlet yetkilileri bölgemizde ciddi bir inceleme ve araştırma yaptılar.
Edindiğim bilgiye göre haberimiz üzerine bizzat Ankara’da ki Bakanlık yetkilileri olayı mercek altına alarak Kocaeli Valiliği, Büyükşehir belediyesi, Çevre İl Müdürlüğü ve diğer yetkililer Balçık Köyü çevresi, Gaziler dağı ve diğer bölgelerde inceleme ve araştırmalarını tamamlayarak Ankara’yı bilgilendirecekler. Yapılan araştırmalar kamuoyu ile de paylaşılmalıdır.
Çere konusunda özellikle Çevre Bakanlığımız harekete geçmeli, çevre bilinci oluşturup cezadan daha çok çevreyi koruma noktasında ilgilileri uyarmalıdır. Ceza yazmak, yaptırım uygulamak en son iş olmalıdır. Daha önce ki Çevre ve Şehircilik bakanı döneminde yazılan cezalar açıklanıyordu. Yeni Bakanımızdan cezalardan daha çok çevreyi koruma noktasında yapılan çalışmalar kamuoyunu bilgilendirilmelidir.
Kocaeli’nin Enleri Nedir Dersiniz? – Selçuk Çelebi
Kocaeli’nin Enleri Nedir Dersiniz? - Selçuk Çelebi
Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Belediye Başkanı iken kendilerine Sayın Başkan sizi TC Başbakanı olarak görmek istiyorum demiştim. Evet bu gün 12 yıldır TC Başbakanı olarak görev yapmaktadır.
Kocaeli’nin Enleri Nedir Dersiniz?
Aklıma hemen gelen Kocaeli Kandıra’lılar Derneği akla gelir dersem asla haksızlık yapmıyacağımı düşünüyorum. Bu derneğin tüm yemekli toplantıları Otel Asya’da olur, Her zaman davetsiz misafirleri vardır. Bu davetsiz misafir sıfatını her seferinde almışım.
Samimiyetimle itiraf edeyim ne zaman Kandıralılar Derneğinin etkinliğine katılmış isem her defasında asla kendimi yabancı gibi görmedim. Her zaman bir Kandıra’lı gibi hissetmişim.Kocaeli'de tahkip ettiğim en popüler üç Dernek varsa bunlardan biridir.Her yerde övgüyle bahsettiğim anlatmaktan sıklımadığım dernektir diyebilirim Kocaeli Kandıralılar Derneği ne diyelim böyle STK'r ı sizlere tanıtmakta bizlerin görevidir.
Sayın Ahsen Okyar Kandıra’nın değil Kocaeli’nin ender yetiştirdiği kişilerinden biridir. Eski Aydınlar Ocağı Başkanı olan Ahsen Bey aynı zamanda Mali Müşavir sıfatıyla da İzmit Merkezde en güçlü kanaat önderliği sifatınıda taşıyor diyebilirim. Kendileri ile İzmit Lisesinin Denetleme Kurulunda görev yapmanın heyecanını yaşıyorum.
KENDİ ELLERİMİZLE ÜRETTİĞİMİZ PROBLEMLERİN FARKINDA MIYIZ? – Yrd. Doç. Dr. Süleyman COŞKUNER
KENDİ ELLERİMİZLE ÜRETTİĞİMİZ PROBLEMLERİN FARKINDA MIYIZ? - Yrd. Doç. Dr. Süleyman COŞKUNER
İnsan hayatı bir bakıma problem çözme sürecidir. Doğumumuzdan ölümümüze kadar, öğrenmek, bilgilenmek, gelişmek, ilerlemek, öğretmek, değiştirmek, dönüştürmek, üretmek ve uygulamak zorunluluğumuz vardır. Bu süreçleri yaşarken, irili ufaklı sayısız problemlerle boğuşmak zorunda kalırız.
On aylık bir çocuk için, apalama ve yürümeye başlama eylemleri başlı başına aşılması gereken problemler bütünüdür.
Pilot olmak isteyen bir kimsenin pilotluk eğitimine başlaması ve başarı ile sertifikasını alması, aşılması gereken bir problemler bütünüdür.
Yeni bir mesleğe çırak olarak giren bir gencin mesleği öğrenme sürecinin tamamı sorunları çözmeye dayalıdır.
HANGİ ÖLÇÜ KULLANILIYOR – Halil ALTIPARMAK
HANGİ ÖLÇÜ KULLANILIYOR - Halil ALTIPARMAK
Seçim bitti, sonuçlar üzerine değerlendirmeler yapıldı, yapılıyor ve yapılmaya da devam edecek. Ben, bugün bir başka pencereyi açmaya çalışacağım.
Bakın! Hile, şaibe, kirli seçim gibi değerlendirmeleri bir tarafa koyuyorum. Basının çok büyük bir kısmının olağanüstü tersine çevirdiği ve bilgi kirlenmesi yaptığı değerlendirmelerini de bir tarafa bırakıyorum.
Sadece AKP’ye oy vermenin ölçülerini anlamaya çalışıyorum.
Gerçekten, AKP’ye ve hatta AKP’ye değil sadece ERDOĞAN’a oy vermek için hangi ölçü kullanılıyor, çok merak ediyorum, gerçekten merak ediyorum.
Yolsuzluk ve rüşvet iddiaları çok fazla etkilemedi, belli.
Ayakkabı kutuları, evde çıkan paralar beklendiği kadar etkilemedi, belli.
4 bakanın durumu istenen etkiyi yapmadı, belli.
Yeni Stratejik Konsept – Alptekin CEVHERLİ
Yeni Stratejik Konsept -Alptekin CEVHERLİ
SSCB’nin iflası ve dağılması ardından Türkiye ve NATO rahatlamış, askeri harcamalarda ciddi bir kısıntıya gidilerek aradan doğan fark ülkelerin refahına ve bilimsel çalışmalara fonlandırılmıştı. Hatta M. Gorbaçov ve ardından gelen B. Yeltsin döneminde süren bu rahatlama ortamı, Rus generallerinin üniformalarının Beyazıt’ta işporta tezgâhına düşmesine kadar devam etti. Hatta o dönem Çeçenistan’da bozguna uğrayan Kızıl Ordu, işgal altında tuttuğu Çeçenistan’ı terk ederken silahlarını da Çeçen mücahitlere satacak kadar vahim durumdaydı.
2 asra yakındır arka bahçe olarak gördükleri Balkanlar’da ise NATO tarafından hallaç pamuğu gibi atılan Rusya’nın karizması Yugoslavya’nın (Yeni Slav ülkesi) lokmalara ayrılmasıyla iyice dibe vurdu.
Ancak bu rahatlama ortamının Batı ülkeleri ve Türkiye tarafından çok da iyi değerlendirdiğini söylemek biraz safdillik olur. Türkiye o dönemde ABD ve Almanya destekli bölücü terörle mücadele ederken, Batı ülkeleri de Irak ve Afganistan bataklığında çırpınıp durdu. Bu arada doğuda yeni bir güç unsuru hızla gelişmeye başladı. Bu da Çin’di…
Sahte Fatura Nedir? Sahte Fatura Kullanmanın Mükelleflere Yaptırımları Nelerdir? – Mahmut Bülent YILDIRIM
Sahte Fatura Nedir? Sahte Fatura Kullanmanın Mükelleflere Yaptırımları Nelerdir? - Mahmut Bülent YILDIRIM, Yeminli Mali Müşavir
SAHTE FATURA NEDİR? SAHTE FATURA KULLANMANIN MÜKELLEFLERE YAPTIRIMLARI NELERDİR?
I-GİRİŞ:
Ticari hayatta zaman zaman mükelleflerin bilmeden bazen de bilerek olmak üzere, mal veya hizmet satın almadığı kişilerden fatura temin etme yoluna gittikleri görülmektedir. Vergi Dairelerinin Ba Bs kontrolleri, vergi incelemeleri, faaliyet yoklamaları gibi vergi idaresi uygulamaları sahte fatura düzenleme ve kullanımını eskiye nazaran azaltmış olsa da halen sahte fatura düzenleyenlerin olduğu ve bu sahte faturaları bilerek ya da bilmeyerek kullananların olduğu gerçekliği devam etmektedir. Bu çalışmamızda fatura nedir, sahte fatura nedir gibi kanuni tanımlara yer verdikten sonra bu faturaların kanuni defter kayıtlarına ve beyannamelere intikal ettirilmesinin mükellef açısından doğurabileceği neticeler anlatılacaktır.
II-FATURA NEDİR? SAHTE FATURA NEDİR?
Fatura, 213 Sayılı Vergi Usul Kanununda tanımlanmış olup 229. Madde hükmü “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.” Şeklindedir.
Bakara – Makara, Yeni Şafak – Akit / Zekeriya SOYDAŞ
Son derece gerilimli geçen bir yerel seçimin, yorgunluğunu attığımız şu günlerde Türkiye’de her zaman olduğu gibi gündem dopdolu geçiyor.
Anlaşılan odur ki, Türkiye’nin gündemi asla durulmayacak. En azından önümüzdeki 10 -15 yıl boyunca birçok konuda yalpalayıp duracağız.
Tapelerin sosyal paylaşım sitelerinde uçuştuğu, her gün yeni bir skandal ses kaydının internete düştüğü 2014 yerel seçimlerinde en çok akıllarda kalan ancak özellikle muhafazakâr basının kafasını kuma gömdüğü bir ses kaydı var ki, kendine Müslüman diyen geniş bir kesimin ne kadar ucuz bir İslami inanca sahip olduğunu göstermek açısından son derece önemliydi.
ZOR GÜNLER BİZİ BEKLİYOR… / Savaş SÜZAL
ZOR GÜNLER BİZİ BEKLİYOR...../ Savaş SÜZAL
Diktatöre karşı, seçime girmek
Bugün yazacaklarımı dikkatle okuyun.
Çünkü ben yazmaktan, sizler de, her seferinde aynı şeyleri duymaktan sıkıldınız.
Dünya, bu seçimler sırasında, Erdoğan hükümetinin seçimde her türlü oyunları yapmasını bekliyordu.
Haklarını da yememek gerek. Gerçekten de külliyatlı bir taraftarları var. İşte bu yüzden, yapılan tüm resmi açıklamalarda, Yüksek Seçim Kurulu’nun, sonuçları açıklamasını bekliyoruz dediler.
Ama bu arada, Ankara’daki hükümetin itibarı, sürekli eriyor.
Örnek mi? Mesela Dışişleri Bakanı Davutoğlu, 2-5 Nisan tarihleri arasında, havayı koklamak için New York’a geliyor.
Burada kendisine hazırlanan görüşme programını, bırakın siyasi liderleri, Amerika’daki en küçük bir şirketin yöneticisi bile yapmaz.
Mesela, New York’ta kimlerle görüşüyor dersiniz? Yazayım isterseniz. Küçük Pasifik ada devletlerinin temsilcileri. Her birinin nüfusu 50 bin civarında. Afrika grubu temsilcileri ve Karayip’lerdeki ada devletlerin temsilcileri.
Bakın bu sonuncusu çok önemlidir ha. Tüm kaçak banka hesapları, pirlerinin de aldığı rüşvet paraları, bu ada devletlerinin bankalarında saklanırdı. Hani Malezya’dan bu kıtaya bir transfer falan olursa, aklınızda sıkı tutun bu Karayip ada devletlerini. Arkadaşların para transferleri için.
Gördüğünüz gibi, kendilerine hiçbir Amerikalı yetkili randevu vermiyor.
Bundan sonra da vermeyecektir. Kendisi Washington’a istese bile gelemiyor.
Yeni TTK ile kar dağıtımı zorunlu hale gelmiş midir? – Ekrem ÖNCÜ
Yeni TTK ile kar dağıtımı zorunlu hale gelmiş midir? - Ekrem Öncü ekrem.oncu@dkrdenetim.com
Değerli okurlarımız bilindiği üzere genel kurulların Mart ayı sonuna kadar yapılması gerekiyor ve kar dağıtımı yapılıp yapılmayacağı genel kurul gündeminde karara bağlanmalıdır. Genel kurulların Mart ayı sonuna kadar yapılmaması halinde (örneğin Nisan, Mayıs, Haziran’da yapılması hallerinde) cezai bir yaptırım olmadığından birçok şirket genel kurulunu yapmış değil. Yeni Ticaret Kanunu ile sanki geçmiş yıl karların tamamının dağıtımının zorunlu hale geldiği gibi bir algı var. Bu algı doğru bir algı olmayıp kar payı dağıtımına ilişkin olarak yapılan değişikliğin ne anlama geldiği bu yazımızla ele alınacaktır.
Yeni Ticaret Kanununun 519’uncu maddesine göre;
(1) Yıllık kârın yüzde beşi, ödenmiş sermayenin yüzde yirmisine ulaşıncaya kadar genel kanuni yedek akçeye ayrılır.
(2) Birinci fıkradaki sınıra ulaşıldıktan sonra da;
a) Yeni payların çıkarılması dolayısıyla sağlanan primin, çıkarılma giderleri, itfa karşılıkları ve hayır amaçlı ödemeler için kullanılmamış bulunan kısmı,
b) Iskat sebebiyle iptal edilen pay senetlerinin bedeli için ödenmiş olan tutardan, bunların yerine verilecek yeni senetlerin çıkarılma giderlerinin düşülmesinden sonra kalan kısmı,
c) Pay sahiplerine yüzde beş oranında kâr payı ÖDENDIKTEN sonra, kârdan pay alacak kişilere dağıtılacak toplam tutarın yüzde onu, genel kanuni yedek akçeye eklenir.
100 YIL ÖNCESİ İLE BİR KARŞILAŞTIRMA – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU
100 YIL ÖNCESİ İLE BİR KARŞILAŞTIRMA - Av. Özcan PEHLİVANOĞLU
Seçim sonuçları için üzülen, hayıflanan, irkilen, korkan ve sevinen var. Halbuki bu kadar uç noktalarda duygu ve düşüncelere kapılmaya hiç gerek yok. Çünkü tarih bize böyle söylüyor! Onun için gelin geçmişle günümüz arasında ufak bir karşılaştırma yapalım.
100 yıl önce Sibiryalı Türk seyyah Abdürreşit İbrahim Efendi “İstanbul yüz senedir Avrupa’ya tahsile adam gönderiyor, Avrupa’dan öğretmen getiriyor, bugüne kadar tranvay kondüktörlüğü ve tünel ağzında durabilecek, kaldırım yapabilecek, hiç olmazsa kapıcılık rütbesinden bir derece yüksek makama layık bir adam, Türklerden hala çıkmadı! Zannederim bu güneş gibi aşikar bir hakikattir, artık itiraf etmek icab eder”... Yine Kazanlı Türk gazeteci Fatih Kerimi “Türkiye’nin ticaret, sanat ve iktisat işlerinin tamamı Hristiyanların ve yabancıların elindedir.” sözleri ve devamla zamanın aydını Tüccarzade İbrahim Hilmi’nin “... evdeki sobamız kurulmak lazım gelse bir Hristiyan çağırmaya mecburuz, kapımızın kilidi bozulsa yine bir Hristiyan getirteceğiz, duvarımız yıkılsa, evimizin badanası kararsa yine bir Hristiyan çağıracağız.” deyip örnekler vermeye devam ediyor.
100 yıl sonra bugün ülkemiz, sermayesinin tamamı yabancılara ait 31.000 şirket tarafından küresel işgale uğramış durumda. Başta finans sektörü olmak üzere bir çok iş ve sanayi kolu yabancıların ve “Türk” kelimesini ağzına almaktan imtina eden “Gayr-ı Türkler”in elinde! Türkler arasında da, “Kaht-ı Rical” dediğimiz yüzlerce yıllık bir adam çıkartamama sorunu var...
SEÇİM SONUÇLARI TAHMİNİMDE YANILDIM – Av. Ruhittin Sönmez
SEÇİM SONUÇLARI TAHMİNİMDE YANILDIM – Av. Ruhittin Sönmez
İtiraf ediyorum ki kendi kendime yaptığım seçim tahminimde ciddi bir hata yapmışım.
Benim beklentime nazaran AKP yüzde 7-10 arasında fazla oy aldı. Bir başka ifadeyle AKP’nin oy kaybı benim tahminimin yarısı kadar bile olmadı. CHP ve BDP beklentimin aksine oylarını artıramadı, MHP ise tahminimden az artırdı.
Tahminim için gerekçelerim şunlardı:
1- Seçim öncesi 17 Aralık operasyonu da denilen “yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları” ve bunlarla bağlantılı olan / olmayan ses kayıtları ve tapelerin yayımının çok ciddi bir etki yaratabileceğini düşündüm.
Çünkü benim kanaatime göre, necip milletimizin çoğu, (kendi yaşantısında bir takım ahlaki zaaf içinde olanlar, yolsuzluk ve suiistimal yapanlar bile) yolsuzluk, rüşvet ve hırsızlık gibi yüz kızartıcı suç işleyenlerin devletimizi yönetmesini istemezdi.
Ayakkabı kutuları, yatak odalarındaki çelik kasalar, evdeki milyar doların sıfırlanması konuşmaları çok ciddi deliller sayılabilirdi. Üstelik bu kayıtların hiçbiri bağımsız kuruluşlara incelettirilmemiş ve “montaj” olduğu ispatlanamamıştı.
Bu durumda AKP’ye oy veren seçmenlerden hiç olmazsa yarısının veya hadi diyelim üçte birinin hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet iddialarına inanmış olması beklenirdi.
Bunlardan bir kısmının “çalıyorlar ama çalışıyorlar”, diğer bir kısmının da “başkası çalacağına bizimkiler çalsın” diyerek tercihini değiştirmeyeceğini varsaydım. Bir kısmının ise, “çalmaz ve çaldırmaz, yemez ve yedirmez kahraman imajının yerle bir olmasına şaşıracağını, bir türlü aldandıklarını ve aldatıldıklarını kabul edemeyeceklerini” tahmin edebiliyordum.
Fakat sadece yolsuzluklar sebebiyle en azından yüzde 5-10 gibi bir kesimin AKP’den başka bir partiye kaymasını bekledim.
Ortak Alacaklarının Sermaye Artırımında Kullanılması – Soner ALTAŞ
Ortak Alacaklarının Sermaye Artırımında Kullanılması - Soner ALTAŞ Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Başmüfettişi
Bu yazımızda, sıklıkla merak edilen ve uygulanmasında tereddüt yaşanan, anonim ve limited şirketlerde, ortakların şirketten olan alacaklarının sermaye artırımında kullanılıp kullanılamayacağı üzerinde durulacaktır.
Bilindiği üzere, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 127'nci maddesinde alacaklar ile devrolunabilen ve nakden değerlendirilebilen her türlü değerin ticaret şirketlerine sermaye olarak konulabileceği belirtilmiş, 342'nci ve 581'nci maddelerin birinci fıkra hükümleri ise saklı tutulmuştur.
TTK’nın 342'nci maddesinde anonim şirkete ayni sermaye olarak konulabilecek malvarlığı unsurları; üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dâhil, malvarlığı unsurları olarak sayılmış; hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacakların sermaye olamayacağı ayrıca ve açıkça vurgulanmıştır.
BEYNİMİZDEKİ ELEKTRİĞİ DUA EDEREK ETKİLEYEBİLİR MİYİZ? – Yrd. Doç. Dr. Zülfikar Özkan
BEYNİMİZDEKİ ELEKTRİĞİ DUA EDEREK ETKİLEYEBİLİR MİYİZ? - Yrd. Doç. Dr. Zülfikar Özkan
Dua, bir kimsenin kendisi veya başkası hakkında bir dileğine bir arzusuna kavuşması için Allah'a yalvarmasıdır. Dua ile kişi insanların iyiliğini ister ve olumlu taraflarına yoğunlaşır. İnsanların kötülüğünü istemek dua değil, bedduadır.
Beddua bir insanın başına kötü olayların gelmesi için yapılan duadır.
Dua, insanın Allah katındaki değerini artırır. “Ey Muhammed, de ki: Duanız olmasa Rabbim size niye değer versin.” (Furkan, 77) ayeti buna işaret etmektedir.
Yüce Allah'ın verdiği nimetlere şükretmek için dua ederiz. Duada zihin hep olumlu duygu ve düşüncelere yönelir.
Dua, yönlendirilmiş beyin dalgasıdır. İnsanlar arası ilişkilerin her ne kadar, dudaktan kulağa doğru geliştiği kabul edilirse de, gerçekte ilişkiler beyinden beyine doğru akar gider. Çoğu zaman bunu hissederiz ve fark ederiz, fakat adlandıramayız. Sezgi, beynin gelen dalgaları önceden algılamasıdır!
İstatistıkler korkutucu. Bizi kimler yönetiyor? – Abdullah Oğuz Somçay
Eğitim ortalamasının ilkokul 4.sınıf olduğu ülkemizde seçim sonuçlarına çok şaşmamalıyız.
"... 13,5 Milyon ki o da toplam nüfusun % 18’i ediyor orta, lise ve üst eğitim düzeyindedir.
"İşte Gezi parkında ve sokakta olanların tamamı bu % 18’in içindedir."
***Bizi kim mi yönetiyor?
% 82’si cahil denebilecek düzeydeki halkın belirlediği iktidarlar."
TÜRKİYE'NİN EĞİTİM DURUMU !
Türkiye istatistik Kurumu tarafından yayınlanan bilgileri esas alarak ve Türkiye nüfusunu 75.000.000 kişi kabul ederek yapılan hesaplamaya göre;
Okuma yazma bilmiyen kişi sayısı : 9.625.000 kişi
İlk okulu bitirememiş kişi sayısı :17.820.000 kişi
İlk okul mezunu kişi sayısı : 24.000.000 kişi
Zorunlu olan ilk öğretim mezunu : 10.200.000 kişi
---------------------------
Toplamı : 61.645.000 kişi
(1-6 yaş arasındak çocuk gurubunun
bu ilk 9 625 000 kişi içinde olduğu varsayılmaktadır.)
Toplam 75 Milyon nüfusun 61,5 Milyonu,
Yani toplumun % 82’si son derece yetersiz eğitim seviyesinde
Sürece Bakış – 11 / Yusuf ÜNEL
İNSANOĞLU ÜMİDİN ÇOCUĞUDUR. – Yusuf ÜNEL www.kocaeliokuyor.com
Başbakan, çoğu mütedeyyin insan için eski düzenle hesaplaşmak için yıllardır bekledikleri bir kahraman,
- O' na ümit bağladılar.
- O' nun karizmasına bel bağladılar.
- O' nun kabadayı tavırlarının eski düzene karşı kendi içlerindeki öfkenin dışa vurumu olarak gördüler.
- O' nu, BOP eşbaşkanı olduğunu söylediği ve icazet alıp geldiği halde İsrail' e ve ABD' ye kükreyen aslan olarak bildiler.
- O' nun döneminde başörtüsü sorunun çözüldüğünü gördüler,
- O' nun döneminde derin yapıların tasfiye edildiğine şahit oldular (şimdi kumpas dese de)
- O' nun döneminde havuzlu villalarda oturmaya başladılar.
- O' nun döneminde lükse arabalarla tanıştılar.
- O' nun döneminde devlet imkanlarını diledikleri gibi kullanabildiler vs. vs. bu ifadeler çoğaltılabilir.