Korona kriziyle gelen işsizlik dalgası. – Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
Korona kriziyle gelen işsizlik dalgası. – Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
Korona Virüs tüm dünyada hayatı durma noktasına getirdi. Hepimiz evlerimizde karantina altındayız. Üretim ile uğraşmayan masa başı çalışanlar evden çalışabiliyor, peki üretim yapanlar ya da ticari akışın devam etmesinde sahada çalışmak zorunda olanlar ne yapıyor onlar çarkların dönmesi için görev yerlerinde çalışmaya devam ediyorlar çünkü üretim durursa, hayatta durur.
Birde korona nedeniyle üretimi yavaşlatan ya da kepenkleri kapatan işveren ile işlerine son verilen ya da zorunlu ücretsiz izne ayrılanlar var. Korona Virüs nedeniyle ekonomik tedbir alan birçok işveren, işçi çıkartıyor ya da ücretsiz izin kullandırıyor. Zaten işsizlik oranlarının yüksek olduğu ülkemizde korona kriziyle birlikte sayının daha da artması tehlikesiyle karşı karşıyayız.
Uluslararası çalışma örgütü “ILO” yaklaşık 20 gün önce bir rapor yayınlayarak uyarmıştı. Eğer tüm dünyada hükümetler gerekli önlemleri almazsa bu korona virüsü salgını süresince 25 milyon kişi işini kaybedecek demişti. Ülkemizde geniş tanımlı işsizlik sayısı 7,5 milyona çıkmış durumda. 2019 yılı işsizlik rakamları hedeflenenin çok üzerinde gerçekleşti. Dar tanımlı işsiz sayısı 4,5 milyon. 2019 yılında bir milyon yeni istihdam hedefi vardı tam tersine bir önceki yıla göre istihdam 658 bin kişi azaldı. İşçi Sendikalarına göre; bu tablonun üstüne bir de korona salgını eklendiğinde eğer önlemler alınmaz ve işten çıkarmalar yasaklanmazsa devlet bütün çalışanların işini güvence altına alacak adımlar atmazsa en az 1 milyon yeni işsiz olması söz konusu.
SEVGİLİ DOSTLARIM – Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
SEVGİLİ DOSTLARIM – Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
Bu virüsten korkmayın, panik yapmayın, gereksiz endişe ve kaygı yüklenmeyin.
Bedavaya stresle kardeş olmayın.
Hiçbir virüs sağlıklı ve kaliteli bir insandan, asla daha güçlü değildir.
Virüsler, bulaştığı canlıyı öldürmeye gelmezler.
Bulaştığı canlı ölürse onlar da ölürler.
Canlıyla birlikte yaşamak zorundadırlar.
Her virüs çeşidi, zamanla her insanı gezer.
NASİHAT DEĞİL TEDBİR ALMA ZAMANI – Fahri SAĞLIK Karesi Müftüsü
NASİHAT DEĞİL TEDBİR ALMA ZAMANI – Fahri SAĞLIK Karesi Müftüsü
Atalarımız “ Bir musibet bin nasihatten evladır.” demişler ama, şu an nasihat değil tedbir alma zamanı. Nasihati daha sonra alırız. Allah’ın insanlara verdiği en değerli nimetlerden biri olan sağlık, hayatın tadı, tuzu, huzurun kaynağı, geleceğe dair umutların anahtarıdır. Yüce dinimizin temel amaçlarından birisi de sağlığımızı korumaktır. Bu nedenle sağlığı bozan her şeyden uzak durulmalı, sağlıklı yaşamak için gerekli tedbirler alınmalı, bu manada bilimin (özellikle tıbbın ) ve yüce dinimizin bu konudaki tavsiyelerine uyularak Allah’ın verdiği bu büyük nimet ve emanete sahip çıkılmalıdır.
Sağlık için temizlik çok önemlidir. Peygamberimiz haftada en az bir defa vücudu yıkamayı, uykudan kalkınca, yemekten önce ve sonra elleri yıkamayı, dişlerin temizlenmesini ve tırnakların kesilmesini öğütlemiştir. Konunun önemine binaen sevgili peygamberimiz “Temizlik imanın yarısıdır.’’, “Hasta olmadan sağlığın, ölüm gelmeden hayatın, ihtiyarlamadan gençliğin, meşguliyetten önce boş vaktin, yoksulluğa düşmeden servetin kıymetini biliniz’’ buyurmuştur. Sağlığımızı korumak ne kadar önemli ise, hastalanınca da tedavi olmak o kadar önemlidir.
Doç.Dr. Süleyman Coşkuner hocamın ŞEHİT KOMANDO ER MURAT AKMAN ile ilgili paylaşımı ilgi ve dikkatlerinize..
Doç.Dr. Süleyman Coşkuner hocamın paylaşımı ilgi ve dikkatlerinize..
ŞEHİT KOMANDO ER
MURAT AKMAN...1996
Adını ve hikayesini tesadüfen öğrendiğim , tarihe bir mektupla muazzam bir not düşmüş şehit asker .
Doğduğunda ailesi tarafından bir çöplüğe atılarak terkedilmiş ve çocuk esirgeme kurumunda büyümüş olan Murat Akman ne kadar istemese de 18 yaşına geldiğinde evi bildiği kurumdan ayrılmak zorunda kalmış .Ancak kurumda ki öğretmeniyle bağlantısını hiç koparmamış ve orada ki çocuklara yardımcı olabilmek için elinden geleni yapmış.
Askerlik görevini komando olarak yerine getirirken devletin kendisine bağladığı maaşı çocukların ihtiyaçları için kuruma göndermeye başlamış .
Çıktıkları operasyonlar da hayati tehlikesi olması sebebiyle her operasyon öncesi son mektubu olabileceğini düşündüğü bir mektubunu birlikte büyüdüğü bir arkadaşına ulaştırılmak üzere bir asker arkadaşına emanet etmiş .
Murat Akman'ın geri dönmediği bir operasyon sonrası son mektubunu teslim ettiği arkadaşı mektubu verdiği adreste ki arkadaşına ulaştırmış . Mektup arkadaşı tarafından Murat Akman'ın vasiyeti üzerine bir yayın kuruluşuna belirli bir meblağ karşılığı devredilmiş ve şehit askerin vasiyeti üzerine medya kuruluşunun ödediği para Murat'ın büyüdüğü çocuk esirgeme kurumuna bağışlanmış .Ve mektup gazete de yayınlanmış
Vazgeçmeyeceğiz, teslim olmayacağız! – Levent GÜLTEKİN
Vazgeçmeyeceğiz, teslim olmayacağız! – Levent GÜLTEKİN
Polis sizde, asker sizde, yargı sizin kontrolünüzde, medya sizde, devletin bütün imkanları sizde.
Ele geçirdiğiniz gücün sarhoşluğuyla ülkemizi bir felakete sürüklüyorsunuz.
Hepimizi kötülüğün sıradanlaştığı, ölümün yüceltildiği, yalanın, ikiyüzlülüğün, geçer akçe kabul edildiği berbat bir yaşama mahkum etmeye çalışıyorsunuz.
Bize dayattığınız bu kötü yaşama razı olmayacağız.
Ele geçirdiğiniz devlet imkanlarıyla çok güçlü olduğunuzu sanıyorsunuz.
Unutmayın ki biz halkız ve sizden daha güçlüyüz.
Ve ülkemizi sizden daha çok seviyoruz.
Barış içinde, dostça, eşit, özgür bireyler olarak adil bir ülkede yaşama arzumuzdan asla vazgeçmeyeceğiz.
Kaderimizi tek bir kişinin iki dudağı arasına bırakmayacak, bütün yetkilerin tek bir kişide toplandığı ‘tek adam’ rejimine asla razı olmayacağız.
Şehitlik gibi kutsal bir değeri kendi iktidar çıkarınıza alet etmenize kanmayacağız.
Şehitler tepesi boş kalmayacak gibi yaşamı değil, ölümü yücelten vicdandan yoksun bu politikalarınızla gencecik çocuklarımızı ölüme göndermenize asla sesiz kalmayacağız.
Bu ülkenin bütün çocukları bizim çocuklarımızdır.
Bu nedenle çocuklarımızın ölümüne alışmayacak, her bir çocuğun yaşamı için gücümüz, nefesimiz yettiği sürece sesimizi yükselteceğiz.
İçinizden tek birinizin çocuğu askere bile gitmezken yoksul insanların çocuklarını gözünüzü kırpmadan ölüme gönderiyorsunuz.
Sahipsizin çocuğunun canı üzerinden vatanseverlik taslamanıza kanmayacak,
Esasında derdinizin vatan değil kendi şatafatlı iktidarınızı korumak olduğunu imkan bulduğumuz her ortamda yüksek sesle dile getirmekten vazgeçmeyeceğiz.
Ekonomiye bulaşan virüs! – Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
Ekonomiye bulaşan virüs! – Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
Dünyanın en büyük ikincisi ekonomisi olarak küresel güç ABD’nin tahtına göz diken Çin’de yaşanan korona virüsü salgını insani kayıpların dışında küresel ekonomi içinde endişelere neden oluyor. 14.1 trilyon dolarlık dev milli geliriyle küresel gelirin yüzde 16.4’üne sahip olan Çin’de yaşanan korona virüsü vakası küresel ekonomiye bulaşan bir virüs olarak algılanıyor. Küresel güç Amerika bu durumu fırsata çevirebilir ancak dünyanın geri kalanı bu virüsten etkilenebilir yorumları yapılıyor!
Konuyla ilgili hafta başından bu yana birçok uzman yorumu dinledim, ilgili makaleleri okudum. Gazeteci yazar Serdar Turgut’un yazısı çok ilgimi çekti. Habertürk Gazetesindeki köşesinde korana virüsü konusunu işleyen Serdar Turgut, korana virüsünün global bir silah olarak kullanıldığının altını çizdi. Yazar özetle ABD’nin bu virüsü Çin’e gönderdiğini direk söylemiyor, bu komplo teorisine girmek istemem ancak böyle bir şey olabilir mi? tabii ki olabilir bu dünyada katiyen böyle şeyler olmaz diyemem diye de ekliyor! ABD bu virüsü gönderdi diyemem ama bu durumu fırsata çevireceğini düşünüyorum diyor.
Serdar Turgut ayrıca bu salgını durduracak aşının kısa sürede bulunacağını bunun zamanlamasını da maalesef Amerika’nın belirleyeceğini söylüyor. Dünya sağlık örgütünün sözde bağımsız bir kuruluş olduğunu ama genellikle Amerikan otoritesinin etkisi altında olduğunun altını çiziyor. Soner Yalçın’ın küresel ilaç firmalarının kara kutusunu deşifre ettiği kitabında bu konular derinlemesine işleniyor okumanızı tavsiye ederim. Ayrıca korana virüsünün aslında bir küresel ekonomik virüs olduğunu ünlü komplo teorisyeni Erol Mütercimlerde dile getirdi. Komplo teorilerinin son 20 yılda gerçeğe dönüşme oranına bakacak olursak dünyanın sonu yaklaşıyor diyebiliriz!
ZİLZÂL SURESİ – Fahri SAĞLIK
ZİLZÂL SURESİ – Fahri SAĞLIK / Karesi Müftüsü
Sûrenin konusu kıyametin kopması ve insanların dünyada işledikleri ameller için hesaba / çekilmesi hakkındadır. Sûre kıyamet sırasındaki büyük yer sarsıntısından bahsettiği için “deprem” anlamına gelen “zilzâl” ismini almıştır. “Zelzele” adıyla da anılmaktadır. Mushaf’taki sıralamada doksan dokuzuncu suredir. Kıyamet kopacağı gün sûrun birinci defa üflenmesiyle yer küresinde şiddetli sarsıntılar meydana gelir ve dağlar yerlerinden kopup savrulur, yeryüzünde yıkılmayan hiçbir şey kalmaz (Kehf 18/47; Tâhâ 20/101-107). Çünkü “kıyamet sarsıntısı gerçekten çok büyük bir olaydır” (Hac 22/1). Yaşadığımız depremler kıyamet sarsıntısı ile karşılaştırılamayacak kadar küçüktürler. Kendileri küçük ama etkileri büyük bu sarsıntılardan almamız gereken dersler olmalıdır. Bunun için Zilzal Suresi’ne iyi bakmamız gerekir.
SELÂ VE SALAVÂT – Fahri SAĞLIK
SELÂ VE SALAVÂT – Fahri SAĞLIK / Karesi Müftüsü
Bazı özel günlerde ezandan önce veya kılınacak cenaze namazını haber vermek amacıyla camilerde;
“es-salâtu ve’s-selâmu aleyke ya resûlallah, es-salâtu ve’s-selâmu aleyke ya habîballah, es-salâtu vesselâmu aleyke ya seyyide’l-evvelîne ve’l-âhirîn, ve selâmun ale’l-murselîn, ve’l-hamdu lillahi Rabbi’l âlemîn”
şeklinde okunan selâ şu anlama gelmektedir: “Salât ve selâm (Allah’ın rahmet ve esenliği) sana olsun ey Allah’ın elçisi, sevgili kulu, geçmiş gelecek bütün insanların hayırlısı! Salât ve selam bütün peygamberlere olsun. Hamd (övgü ve şükür) de âlemlerin rabbi Allah’adır.”
ŞİMDİ OKULLU OLDUK… / Kandıralı FETHİ
ŞİMDİ OKULLU OLDUK... / Kandıralı FETHİ
AKÇAKOCA da.
Havuz başında resim çekindik... #BAŞÖRTMEN’le...
ORTA MEKTEBE gittik GANDIRA’da...
17 Rüştü Uygur
18 Hüsnü Dinç
22 Süha Kocaoğlu
32 İsa Akıncı
72 Canan Sağlam
97 #BENDENİZ
134 Cengiz Uztürk
207 Nurşen Türkan...
#KOO
bizim orta okulumuz...
Vasıf Güneş beylerin dükkanından alınma, ŞAPKALI giyerdik. AKALIN'larda satardı, Bir - iki - üç nooo diye.. numara. GIZLI-ERKEKLİ. talebeler.....
Soonaa ...
BİZ de LİSELİ
idiikk...
Defter arasında, aşk pusulası gönderen....
NESNE Cukulatayı yiyip, üç parmağı ile YALDIZINI düzelen nesiliz,.
DÖRT YAPRAKLI YONCA arardık. Bulduk daaa bazen... onları da sakladık, #SARI #SAMAN.#YAPRAKLI
“İnsana dost, fikre dost” Akça Koca Kültür Platformu 5 yaşında. – Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
“İnsana dost, fikre dost” Akça Koca Kültür Platformu 5 yaşında. – Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
İnsana dost, fikre dost mottosuyla kültür faaliyetleri yürüten Akça Koca Kültür Platformu 5 yaşına girdi. Kurumsal web sitesinde yazılarımla katkı sağladığım bu platformun mottosunu çok değerli buluyorum ve sosyal medya paylaşımlarımda sürekli kullanıyorum. Gerçekten insana dost, fikre dost bulmak çok zorlaştı günümüzde. O yüzden yaptıkları çok değerli kültür faaliyetlerini bu motto ile ifade etmelerini takdirle karşılıyorum.
Akça Koca Kültür Platformu 5. yıl kutlama programında çağımızın en tehlikeli hastalığı israf konusunda Prof. Dr. Aziz Akgül bir sunum yaptı. Kendisi bir önceki dönem Ak Parti Diyarbakır Milletvekili ve aynı zamanda şuanda Türkiye İsrafı önleme vakfı başkanıymış. Prof. Dr. Aziz Akgül hocamız çok değerli bilgiler vererek katılımcılara israf konusunda bir farkındalık oluşturdu. Kurmuş olduğu Türkiye İsrafı önleme vakfı ile de tüm Türkiye’de farkındalık oluşturmak adına çalışmalar yürüttüğünü öğrenmiş olduk. Kendisini tebrik ediyor ve anlattıklarını kısaca sizlere aktarmak istiyorum.
KEFKEN DEĞNEK VE KARADENİZ EREĞLİ – Prof.Dr.Ali Osman ÖZCAN
KEFKEN DEĞNEK VE KARADENİZ EREĞLİ - Prof.Dr.Ali Osman ÖZCAN 04 Eylül 2014, 01:35
Kefken değnek, bir tür bastondur. Çocukluğumuzda yaşlılar ellerinde kefken değnekle gezerken onlardan korkardık. Değnekle vuracaklarını düşünür, yanlarına yaklaşmazdık. Kefken değnek, kızılcık, gürgen, şimşir, dişbudak, ahlat elma, ahlat armut, kayın, dut, kansiyek, budaklı diken ağaçları, fındık ve kestane ağaçlarından yapılır.
Baston yapılacak ağaçlar, biraz bekletildikten sonra ateşte kızdırılıp sap kısmı eğilerek baston şekli verilir. Zonguldak bölgesindeki köylerde kefken değneği yapmak ticari amaçlı değildir. Yapılan değneklerin süslenmesine özen gösterilir. Herkes kendi ihtiyacına uygun değnek yapmaya çalışır. Bu olguyla ilgili olarak kefken değnek tabirinde geçen kefken sözcüğünün Karadeniz Bölgesi'nde bir yerleşim yeri olduğu düşüncesi oluşunca, kefken değneği, yani baston veya asanın bu yer adıyla ilişkisini çözme fikri zihnimi işgal etmeye başladı.
Güçlü Ülke Olabilmek İçin İnovasyon Şart mıdır? – Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
Güçlü Ülke Olabilmek İçin İnovasyon Şart mıdır? - Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
Prof. Dr. Durmuş Günay’a göre günümüzde bir ülkenin gücü inovasyonla görülür ve ölçülür. Peki öyle midir gerçekten inovasyon olmadan gelişmiş, güçlü bir ülke olamaz mıyız? Şart mıdır inovasyon? Bu sorunun cevabını inovasyonu tanımlayarak verebiliriz.
İnovasyon denilince yenilik, yeni buluşlar ve icatlar akla geliyor. Var olan bir problemi çözen akılcı ve yaratıcı fikirler sayesinde hayatı kolaylaştırmak ve daha yaşanılır hale getirmek olarak ta tanımlanabiliyor. Bence inovasyonu icat olarak düşünmek doğru değildir. İcatlar faydalı sonuçlar doğurabilir ancak önemli olan nokta, ekonomik açıdan getirisi olan ve daha önce hiç yapılmamış olanı sunmaktır. Yani inovasyonu ticarileştiremeyince bir anlamı yoktur.
İzmit’i kaç yılında kim fethetti? – Volkan ŞENEL
Yerel bir radyoda "Kocaeli'nin Tarihi" hakkında konuşan Tarihçi Yazar Volkan Şenel, "İzmit Tarihi Açıdan Çok Zengin Bir Kent" dedi.
Vahyin Hedeflediği Toplum – Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
Vahyin Hedeflediği Toplum - Hakan HACIİBRAHİMOĞLU
Geçtiğimiz hafta sonu Milli Düşünce Derneği İstanbul Şubesinde bir konferansa katıldım. Prof. Dr. Bayraktar Bayraklının kitabı sergide satışa sunulmuştu. Başlık ilgimi çekti “Vahyin hedeflediği toplum” bir göz attım ve kitabı satın aldım. Gözlerim Bayraktar hocayı aradı baktım ön sırada oturuyor hemen yanına gittim hocam kitabınızı aldım imzalar mısınız dedim. Bayraktar Bayraklı hocamız kitabını imzalarken altı kısma telefon numarasını da yazdı ve bana şöyle söyledi okuduktan sonra beni ara.
CAMİ HAYATIN İÇİNDE, HAYAT CAMİNİN İÇİNDE – Fahri SAĞLIK
CAMİ HAYATIN İÇİNDE, HAYAT CAMİNİN İÇİNDE - Fahri SAĞLIK / Karesi Müftüsü
12 Eylül 1980 İhtilali ve Kurduğu Düzen – Sadi SOMUNCUOĞLU
12 Eylül 1980 İhtilali ve Kurduğu Düzen – Sadi SOMUNCUOĞLU
Nurettin Topçu Hocamızın VECİZ ÜÇLEMELERİNDEN BİR DEMET – Doç.Dr. Süleyman ÇOŞKUNER
Cumhuriyet döneminin çok önemli milliyetçi düşünürlerinden, Anadolu toprağına ve Türk tarihine sıkı sıkıya bağlı bir HAREKET'i hem millî, hem de evrensel bir düşünceyle tevhîd eden; *"Bizim hareketimiz mesuliyet hareketidir. Davamız hayata uymak değil, hayatımızı Hakk'a uydurmaktır."* diyen büyūk bir fikir adamı, tasavvufun irfânî güzellikleriyle hemhâl olan ve "İSYAN AHLÂKI"nı hayatıyla yazan ahlâk âbidesi kâmil bir Müslüman merhum Nurettin Topçu Hocamızı vefatının (10 Temmuz 1975) 44. yılında rahmet, minnet ve hürmetle yâd ediyoruz.
Rûhu şad, mekânı Cennet, makamı âli olsun.
ONUN VECİZ ÜÇLEMELERİNDEN BİR DEMET:
*"Âlem, üç şeyin mecmuundan ibarettir: Varlık, düşünce ve hareket."*
*"Bunların hepsini kendinde toplayan insan, üç şeyin peşinde olmak için yaratılmıştır: Hakikatın, hayrın ve güzelliğin."*
*"İnsan ruhunda bu üç şeye götüren üç yeti vardır: Zekâ, duygu ve irade."*
*"Zekâ üç yerde kullanılır: Kazanmada, hilede, ilimde."*
*"Duygunun üç dünyası vardır: Sanat, rüya ve sevda."*
*"İrade, üç âleme sığınma kudretidir: Hemcinsine, kendi samimiyetine ve Allah'a."*
*"Bu üç yetinin birlikte ve ahenkli olarak barındığı kalp, üç şeyin mahfazasıdır: Aşkın, ümidin ve imanın."*
*"Üç şeyi sevmeyen ruh, ölü odaları gibi karanlıktır: Çocuğu, tabiatı ve zalimle kavîden başkasına itaati."*
*"Üç kişiye acıyınız: Zenginlikten sonra fakir düşene, şerefli iken zelîl olana, cahiller arasında kalan âlime."*
CAMİLER ÇOCUK DOLSUN, AHLAKI KUR’AN OLSUN – Fahri SAĞLIK
CAMİLER ÇOCUK DOLSUN, AHLAKI KUR’AN OLSUN - Fahri SAĞLIK
Çocuklarımız, Yüce Allah’ın bize en büyük emanetlerindendir. Onları kendini ve Rabbini bilen, sorumluluklarının farkında olan, milletine ve insanlığa faydalı nesiller olarak yetiştirmek ise her anne babanın en önemli vazifesidir. Peygamberimiz (s.a.s)’in “Hiç bir anne baba çocuğuna güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.” hadisi gereği yavrularımıza imanı ve İslâm’ı milli ve dini değerlerimizi öğretmek, güzel ahlak ile donatmak onlara bırakacağımız en büyük mirastır.
Çocukların dini eğitimi asla ihmale gelmez. Dini eğitimi ihmal edilmiş olan çocuklar ileride maddi ve manevi külfete, telafisi mümkün olmayan zararlara ve mahcubiyetlere yol açabilirler. Hiç şüphesiz çocuklarımızın elde ettiği her başarı iftihar vesilemiz, yol açtıkları her zarar da üzüntü ve mahcubiyet vesilemiz olacaktır.
Hayırlı nesiller yetiştirmemize katkı sağlayacak, gözümüzün nuru evlatlarımızı Kur’an’la ve Peygamberimiz (s.a.s)’in örnek hayatıyla buluşturacak bir zaman dilimi daha başlıyor. Yaz Kur’an kurslarımız, 17 Haziran’da açılıyor.Hatırlanacağı gibi geçen yıl “Camide Çocuk Sesi, Vatanımın Neşesi” şiarıyla şenlenen camilerimiz, bu yıl da “ Camiler Çocuk Dolsun, Ahlakı Kur’an Olsun.”sloganı ile milyonlarca çocuğumuz için bir eğitim yuvasına dönüşecek.
ESTİ YİNE.. / Kandıralı Fethi DURU
ESTİ YİNE.. / Kandıralı Fethi
Gecenin, bilmem kaçı olmuş.
15 mumluk, geberik sokak lambaları yanmakta, köşe başlarında..
Benimde kafam KIYAK..
Bii iki de dışarda parlatırım, diyorum.kendi kendime...
50 SENE EVVELİNİ - BUGÜN YAŞARCASINA..
( YER- MAHAL-OLAY- KİŞİLER #BENDEYALANOLMAZ) gerçekdir.
Gambur Mesut(dünya güzeli insan), Emin Portakal abim, yokmuş dükkanda, AYI TASİN eve götürmüş, klasik... Hepp taşır.
Sündüs yengemin, ADİL dayı orda.
2 bira aldım...
Gaaveli dükkandan da, azzz leblebi alırım...
Nerden başlıyem gezmeee.. Aşadanmı - yukadanmı...
Çarşı içinden, İzmit yolunamı..?
Yoksa Namazgaha - ağva yoluna mı..
DEVLETİN MALI DENİZ, YEMEYEN DOMUZ! – Zekeriya TÜMER
DEVLETİN MALI DENİZ, YEMEYEN DOMUZ! (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Slovenya ziyaretinde çok önemli açıklamalarda bulundu. Kamu kurumlarında genelde mantığın hep "devletin malı deniz, yemeyen domuz" olduğunu ifade etti.) – Zekeriya TÜMER
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Slovenya'da.
Yıl 2015, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-Slovenya İş Forumunda şöyle bir söz söylemişti: “AÇIK BİR ŞEY SÖYLEYECEĞİM. KAMU KURUMLARININ MANTIĞI HEP ŞUDUR. DEVLETİN MALI DENİZ YEMEYEN DOMUZ… DEVLETİN MALINI KİMSE AYNI HASSASİYETLE ELE ALMIYOR.”
(Kaynak::http://www.hurriyet.com.tr/gundem/cumhurbaskani-erdogan-devletin-mali-deniz-28598933)
Sevgili okurlar, Osmanlı’dan gelen kalıtım suretiyle, devletin malını deniz görerek, kendisinin veya yakınlarının çıkarı düşünülerek, devletin kaynaklarının nasıl israf edildiğini, bu sayede kimlerin zenginleştiğini bizim söylememize gerek yok. Artık, konular Basına intikal ediyor ve devletin mallarının nasıl çarçur edildiğini herkes öğreniyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan bile, devletin malını kimse aynı hassasiyetle ele almıyor, diyor. Yani Özel Sektörlerde bu hassasiyet var, devletin içerinde yok diyor.
Peki, bu söze karşılık hangi tedbirler alındı bugüne kadar?