BİR KİTAP YÜZÜNDEN BU KADAR ÇOK İNSANIN KATLEDİLMESİNİN TEK AÇIKLAMASI.. – Dr. Fahri SOLAK,
BİR KİTAP YÜZÜNDEN BU KADAR ÇOK İNSANIN KATLEDİLMESİNİN TEK AÇIKLAMASI.. - Dr. Fahri SOLAK, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi.
Dîvânü Lugati't-Türk, 11.yüzyılda,Orta Türkçe döneminde Kaşgarlı
Mahmud tarafından Bağdat'ta 1072-1074 yılları arasında yazılan
Türkçe-Arapça bir sözlüktür. Araplara Türkçe öğretmek, Türkçenin
yaygınlığını göstermek için yazılmıştır. Resimde gösterilen içerisinde bulunan bir dil haritasıdır. Kaşgarlı Mahmut tüm Türk boylarını gezerek derlemeler yapmıştır. Sözcükleri örnekleyen atasözü ve şiirler kullanılmıştır. Türkçenin bilinen en eski sözlüğü olup, batı Asya yazı Türkçesiyle ilgili var olan en kapsamlı ve önemli dil yapıtıdır.
DİVANI LUGATİ'T TÜRK İÇİN KIZIL ÇİN VE RUSYA'DA ÖLDÜRÜLEN BİLİM ADAMLARI VARDIR.
Dünya üzerinde bir kitap, basımı için bu kadar çok sayıda bilim
adamının can vermesine sebep olmamıştır. Bu kitabın ismi; Divanü
Lügati’t Türk, yazarı da büyük bilgin Kaşgarlı Mahmud… Bu sene
1000′nci doğum yılı kutlanan ve 2008 yılı da kendi yılı ilan edilen
Kaşgarlı Mahmud’un Türkçe’nin ilk büyük sözlüğü ve ilk Türk
ansiklopedisi olan Divanü Lügati’t Türk, tam 800 yıl boyunca ortada
yoktu; tıpkı bir diğer kitabı Kitab’ül Cevahir gibi…
Divan-ı Lügat’it Türk, geçtiğimiz yüzyılın başında, Ali Emiri
tarafından bulundu.
Avrasya Yazarlar Birliği Genel Başkanı Yakup Deliömeroğlu, kitabın
bulunuşunu şöyle anlatıyor:
“Kitabı sahaflarda Ali Emiri Efendi buldu. Ali Emiri Efendi, kitabı
satın aldığında duyduğu sevincini şu şekilde dile getirir: ‘Bu kitabı
aldım; eve geldim. Yemeği içmeği unuttum… Bu kitabı sahaf Burhan 33 liraya sattı. Fakat ben bunu birkaç misli ağırlığındaki elmaslara,
zümrütlere değişmem.’Büyük bir coşku içinde olan Ali Emiri Efendi
kitabını kimseye göstermek istemedi. Hem kitabı kıskanıyor ve hem de kaybolmasından endişe ediyordu. Devrin ünlü simaları Ziya Gökalp ve Fuad Köprülü gibi şahıslar, Ali Emiri Efendi’nin Divanü Lügati’t Türk’ü bulduğunu işitmiş ve görmek istemişlerse de Ali Emiri Efendi onları kitaba yanaştırmamıştı; Kitabı sadece çok güvendiği Kilisli Rıfat Efendi’ye gösteriyordu.
Ali Emiri Efendi satın aldığında, kitap hırpalanmış ve yıpranmış bir
vaziyetteydi. Şirazeleri çözülmüş, formaları dağılmış, sayfaları
birbirine karışmış ve numaraları da yoktu. Bu sebeple kitabın eksik
mi, tam mı olduğu belli değildi. Ali Emiri Efendi bunun tespitini
Kilisli Rıfat Efendi’ye yaptırdı. Kilisli Rıfat Efendi, iki ay
müddetle kitabı üç kere okudu, karışmış sayfaları yerli yerine koydu
ve numaralandırdı. Daha sonra da kitap Matbaa-i Amire’de üç yıl süren bir maceranın ardından basıldı.” Yakup Deliömeroğlu, kitabı kendi dillerine tercüme etmek isteyen çok sayıda Türk bilim adamının da bu yolda Rus ve Çinliler tarafından şehit edildiğini söylüyor. İşte Rus ve Çinliler tarafından katledilen Türk bilim adamları…
Dîvân ü Lügati’t Türk’ün Türk Dünyasında ilk tercüme girişimi,
Azerbaycan’da oldu. Sovyet Bilimler Akademisi’nin Azerbaycan Şubesi, bu iş için Halid Said Hocayev’i görevlendirir. Hocayev, 1935-37 yıllarında bu görevi tamamlar. Fakat Hocayev ve yardımcılarının
başarısının mükafatı, ölüm olur.
1937 yılında bu kez meşhur Uygur şairi Kutluk Şevki ve eğitimci şair
Muhammed Ali Dîvân ü Lügati’t Türk’ü Uygurcaya tercüme ettikleri için katledilirler ve bütün çalışmaları yakılır. Kutluk Şevki, hac
yolculuğu sırasında uğradığı İstanbul’dan Kilisli baskısını alarak
ülkesine götürmüştür. Bilim dünyasına hizmet için giriştikleri iş,
kendi sonlarını hazırlar.
Uygurlar, 1944 yılında Şarki Türkistan Devletini kurduklarında, ilk iş
olarak Dîvân ü Lügati’t Türk’ün tercümesi işine girişirler. Bu iş için
meşhur alim İsmail Damollam görevlendirilir. Birinci cildin tercümesi tamamlanmıştır ki. Rusya ile Çin anlaşarak Şarki Türkistan Devleti ortadan kaldırılır ve İsmail Damollam öldürülür. Şarki Türkistanın Kızıl Çin tarafından işgal edilmesinden sonra Uygur bölgesinde Sinjang Özerk Yönetimi kurulur. Kaşgar bölgesinin Valisi Seyfulla Seyfullin, maddi kaynak da ayırarak tanınmış şair ve tarihçi Ahmed Ziyaî’yi Dîvân ü Lügati’t Türk’ün tercümesi için resmen görevlendirir. 1952-54 yılları arasında Divanın tercümesi tamamlanır ve Pekin’ e basılması
için gönderilir. Baskının giderleri de Kaşgar valiliği bütçesinden
ayrılmıştır. Ancak Pekin “karşı devrimcilik ve milliyetçilik”
suçlamaları ile Ahmet Ziyaî’yi 20 yıl ağır hapse mahkum eder ve Ziyaî cezaevinde işkence altında can verir, divanın bütün tercümeleri de yakılır.
Yılmayan Uygurların bir başka girişimi, 1960-63 yıllarında, Çin
İlimler Akademisi Şincang Bölümü Müdür Yardımcısı Uygur Sayrami
tarafından hayata geçirilir. Fakat hem Sayrani yardımcılarıyla
birlikte öldürülür hem de tercümenin metinleri yakılır.
Uygurların Divan’a merakı bütün bu olanlara rağmen azalmamakta aksine artmaktadır. Halkın ve aydınların yoğun isteği ile Dîvân ü Lügati’t Türk İbrahim Muti’in yönetiminde Abdusselam Abbas, Abdurrahim Ötkür, Abdurrahim Habibulla, Abdulreşit Kerim Sait, Abdulhamit Yusufi, Halim Salih, Hacı Nur Hacı, Osman Muhammed Niyaz, Emin Tursun, Sabit Ruzi, Muhammet Emin ve Mirsultan Osmanov’dan oluşan 12 kişilik komisyon tarafından tercüme edilir. Bu tercüme ile Divan, 1981-84 yıllarında Urumçi’de 3 cilt halinde ve 10 bin nüsha basılır.
Divan’ül Lügati’t Türk, Kazakistan ve Azerbaycan’da ise SSCB’nin
yıkılışından sonra yayınlanabildi.
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.