Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

20Oca/220

DUYGU DOLU HATIRA – Seyit YÜCEL

EEmQmz3WkAIO8gh

ÜLKÜDAŞIMIN DUYGU DOLU HATIRASI - Seyit YÜCEL

Rahmetli Denktaş 1996 yılında ilk rahatsızlandığında Kıbrıs'tan Ankara'ya benim de Hastane Md. Yrd. olarak çalıştığım İbn-i Sina Hastanesi'ne getirilmişti.

Gelmesini müteakip zamanın Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Genelkurmay Başkanı ve diğer önemli zevatın tamamı kısa aralıklarla ziyaretine geldiler. Biz de elimizden geldiğinde ziyaretçileri karşılayıp Denktaş'ın yattığı 7.kata çıkararak ziyaretlerine yardımcı olduk.

Akşamın ilerleyen saatlerinde partiden gelen bir telefonla Başbuğumuzun da ziyarete gelmek üzere yola çıktığı söylendi. Saat epeyce ilerlemiş olduğundan karşılama için benden başka kimse de kalmamıştı. Hemen protokol kapısına çıktım ve biraz sonra rahmetli Başbuğumuzun arabası göründü. Arabadan indi elini öptüm, "hoş geldiniz Başbuğum" dedim ve içeri girip 7. kata çıkardık.

O ana kadar gelen hiç bir ziyaretçinin kalmadığı uzun süre odada kaldı. İçeriden neşeli sesler dışarı kadar gelmeye başladı. Rahmetli Denktaş'ın aile fertlerinin yüzlerinde de Başbuğ'un gelmesiyle birlikte muhabbetli gülücükler açmıştı. Neticede kapı açıldı ve Başbuğum göründü. Rahmetli Denktaş'a dönüp bizi işaret ederek "bak burada bizim evlatlarımız yanında, emniyettesin." dedi.

Tekrar çıkış kapısına kadar kendisini uğurlarken bana: "Denktaş hakkında sizin bildiklerinizden fazla bilmedikleriniz vardır. Kendisi kelimelerle anlatılamayacak kadar değerli bir vatan evladı, Türklük aşığıdır. Ona göstereceğiniz hürmet ve muhabbet bana göstereceğiniz gibi olsun. Farzedin ki burada ben yatıyorum, ona göre davranın!" talimatını verdi. Elini öptüm, arabasına bindi ve gitti.

Ertesi günü bir vesile ile Rahmetli Denktaş'ın yanında iken bu defa Denktaş: "Başbuğ Türklük aleminin gördüğü en değerli vatan evladıdır. Ona hürmette asla kusur etmeyin, değerini bilin evladım" dedi. Benim hafifçe şaşırdığımı gören Denktaş" ne oldu evladım?" diye sordu. Ben de Başbuğumuzun da kendileri için önceki akşam neredeyse aynı kelimelerle iltifat ettiğini anlattım. Denktaş başını pencereden tarafa çevirdi ve zannedersem duygu yükünden yaşaran gözlerini benden sakladı...

Sadece bende kalmasını istemediğim için bu hatırayı yazıya döktüm.

Rabbim her ikisine de rahmet eylesin, ruhları şad, mekanları cennet olsun.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.