Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

29Oca/220

GEÇMİŞTE SAĞLIK HİZMETLERİ VE MİSYONERLİK – Dr. H. İbrahim KAHRAMAN

 h i kahramanGEÇMİŞTE SAĞLIK HİZMETLERİ VE MİSYONERLİK - Dr. H. İbrahim KAHRAMAN

Türk Tarih Kurumunca basılan ve İdris Yücel’in ‘’Anadolu’da Amerikan Misyonerliği ve Misyon Hastaneleri’’ isimli kitap böyle bir yazıyı yazmamın sebebidir.

Osmanlı devletinin son yüzyılındaki misyonerlik faaliyetleri bu coğrafyada dün ve bugün yaşananların arka planını daha iyi anlamamızı sağlar. Geçen yüzyıllık bu bölgedeki sağlık hizmetleri üzerinden yapılan misyoner çalışmalarının yazıldığı kitaptaki bilgiler çok dikkat çekicidir.

Osmanlıda 1800’lerdeki sağlık hizmetleri gedik usulü denilen ve İstanbul’daki hekimbaşının görevlendirdiği klasik usulde eğitim almış çok az sayıdaki insanlarca verilirdi. İstanbul’daki darüşşifalar ile birlikte Edirne, Manisa, Konya, Kayseri, Amasya, Sivas gibi önemli şehirlerdeki darüşşifalar sağlık hizmeti verilen yerlerdir.

Katarakt ameliyatı yapan, kehhaller, kırık çıkık işlerini yapan sınıkçılar, el becerisi iyi olan aynı zamanda sünnetçilik yapan berberlerde sağlık hizmeti verirlerdi.

Özellikle darüşşifalar, bölgeleri için güvenli ve bilindiği kadarıyla bugün bile hayranlık duyulan hizmetlerin verildiği yerlerdir.

1900’lere gelindiğinde savaşlar sebebiyle devletin buralara ayırdığı kaynaklar azalmış, vakıf anlayışındaki zayıflama da bunlara eklenince buralarda verilen sağlık hizmetleri yetersiz hale dönüşmüştür.

Mazhar Osman’ın hayatını anlatan kitapta, doktor Mazhar bey İstanbul’daki Toptaşı Bimarhenesi ile Edirne darüşşifasındaki akıl hastalarının yeni açılan Bakırköy akıl hastanesine nakli öncesindeki perişan durumu anlatarak buna işaret eder.

1827’de açılan ve 1839’da modernize edilip Tıbbiye-i Askeriyeyi Şahane adını alan eğitim kurumu öncelikle ordunun ihtiyacını karşılayan hekimleri yetiştirmiştir. Bu hekimlerimiz ayrıca bölgelerinde ihtiyaç durumunda sivil halkada sağlık hizmeti vermişlerdir. 1867 ‘de açılan Mektebi Tıbbiyeyi Mülkiye de sivil hekim yetişmiştir. Bunların bir kısmı memleket tabipliği adı altında belediyeler üzerinden sağlık hizmeti vermişlerdir. İstanbul’da 1845’de açılan Vakıf Gureba, Hastanesi, 1862‘de açılan Zeynep Kamil Hastanesi, 1887’de açılan Beyoğlu Belediye Hastanesi, 1899’da açılan Şişli Eftal Hastanesi o dönemden bugüne önemli hizmet veren sağlık kurumlarımızdır.

1850’lerden sonra anestezi, mikropların bulunması ve antisepsi anlaşının gelişmesi özellikle cerrahide yeni gelişmeler sağlamıştır. Yeni tıbbi anlayışın uygulamasında bu yeni okullardan gelen askeri hekimler, memleket hekimlerinin yanında Amerika’dan, Avrupa’dan gelen misyoner sağlıkçıların etkisi çoktur.

1835’lerde gezici sağlık hizmeti şeklinde başlayan 1900’lere gelindiğinde Gaziantep, Mardin, Diyarbakır, Sivas, Merzifon, Tarsus, Konya, Adana‘da hastane hizmeti şekline dönüşen misyoner sağlık hizmetleri bulundukları yerler için güvenli sağlık hizmeti alınan adresler olmuştur.

İzmit’imizde de 1891’de Fransız Assomptimist misyonerleri şu anda defterdarlık binasının bir bölümünde dispanser açarak sağlık hizmeti vermişlerdir.

Ayrıca yüzlerce gezici sağlık ekipleri de bulundukları bölgenin insanına, önce sağlık hizmeti vermişler; bunun yanında kendi inançları yönüyle tebliğ ve eğitim yapmışlardır.

Çalışmalarında özellikle bölgelerindeki Osmanlının Rum ve Ermeni tebeası hedef alınmıştır. 1835’de İzmir’e gelen Bord misyoneri Dr. Azabel Grant bütün Anadolu’yu baştan başa gezmiştir.

İlk misyoner sağlıkçı olan bu doktor 1845‘lere kadar Van, Diyarbakır, Mardin ve Harput’ta çalışmalar yapmıştır. Bundan sonra Dr. Azari Smith 1847-1852 yılları arasında Antep bölgesinde çalışmıştır. Bu çalışmaları sebebi ile Gaziantep’de açılan misyoner hastanesine Smith Hastanesi adı verilmiştir.

Bir kısmının ayrıca dini eğitimi olan bu insanlar ülkelerinin gönüllü elçileri gibi çalışarak bölge ile ilgili her türlü bilgiyi raporlamışlardır. Bu raporlar ise ülkeleri tarafından siyasi ve ticari kaynak olarak kullanılmıştır. Sağlık ve eğitim alanındaki bu misyoner çalışmalar Osmanlı Devletimizin yıkılış sürecinde etkili olmuşlardır.

Bunlar1100’lü yıllardaki bu coğrafyaya gelen Horosan erenlerinin çalışmalarını hatırlatmaktadır. Kitaptaki bilgiler, insanı hayrete düşürmekle birlikte yetişmiş kaliteli insanların ülkeleri için ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Bu tür insanların varlığının ülkeleri için ne kadar önemli olduğunu anlatmaktadır.

Misyoner sağlık hizmetleri Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurulmasıyla  sona ermiş ve bu maksatla gelen misyonerler memleketlerine geri dönmüşlerdir.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.