MHP’Yİ DIŞARIDAN VE İÇERİDEN YIKAMADILAR – Av. Ruhittin SÖNMEZ
MHP’Yİ DIŞARIDAN VE İÇERİDEN YIKAMADILAR – Av. Ruhittin SÖNMEZ
Keçecizade Fuat Paşa, nükteleri ile de ünlü olan, tarihte iz bırakmış bir devlet adamıdır. İki defa sadrazamlık ve beş defa da Hariciye nazırlığı yaptı.
Padişah Sultan Aziz'in Paris gezisi sırasında Fransa İmparatoru 3. Napolyon, Dışişleri Bakanı Fuat Paşa'ya Osmanlı Devletinden kabul edilmesi güç, çok ağır taleplerde bulunur. Bir de aba altından sopa gösterir:
"Bu sorunlar sizin için bir dert... Yorgun omuzlarınızdan bunları atınız... Devletinizin ne kadar zayıfladığı bütün dünyada biliniyor."
Fuat Paşa, gülerek karşılık verir:
"Haşmetmeab, Devlet-i Aliyye öyle büyük ve güçlü devlettir ki, üç yüz senedir, siz dışarıdan biz içeriden bu devleti yıkamadık!"
Şu sıralar Milliyetçi Hareket Partisi’nde yaşanan olaylara bakınca bu nükte aklıma geliyor.
İlk önce partinin kurucusu, Başbuğ Alpaslan Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş AKP’ye girdi. Girmekle kalmadı “AKP’yi tek başına iktidar yapmak lazım” diyerek MHP aleyhine propagandaya başladı.
ERDOĞAN MI, PKK MI? – Av. Ruhittin SÖNMEZ
ERDOĞAN MI, PKK MI? – Av. Ruhittin SÖNMEZ
Hürriyet’te İsmet Berkan’ın son yazılarından birinin başlığı “Sizce ülkenin en önemli sorunu Erdoğan mı, PKK mı?” idi.
Böyle bir başlık atılması bile ürpertici. Cumhurbaşkanının “ülkenin en önemli sorunu” değerlendirmesinde bir terör örgütü ile aynı kefeye konulması alışılmış bir olay değil.
İsmet Berkan tarafsız bir yazı ile başlığın altını doldurmuş:
“Memleketin yarısı, ülkenin en önemli sorununun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğuna inanıyor.
Onlara göre, sırf 1 Kasım'daki seçimi Adalet ve Kalkınma Partisi kazanabilsin, hatta mümkünse 400 milletvekili çıkarabilsin diye Erdoğan silahlı kuvvetleri ve polisi durduk yerde PKK'ya saldırttı. Bu görüşe inananlara göre, tek amacı HDP'yi baraj altında bırakmak ve böylece Meclis'te Anayasa'yı değiştirecek çoğunluğu elde edip başkan olmak Erdoğan'ın.
Bu inancın çeşitli alt kategorileri de var. Mesela bazıları, Erdoğan'ın Kürtlerin oylarını aldığı 'Çözüm süreci' döneminde PKK'nın yurtiçinde silah ve mühimmat yığınağı yapmasına göz yumulduğunu, Kürtlerin oyunu alamayacağını anladığında Erdoğan'ın süreci bitirdiğini, dolayısıyla bugün canını kaybedenlerin hepsinin sorumlusunun Erdoğan olduğunu düşünüyor; düşünmekle kalmıyor bunu yazıp çiziyor, söylüyor.”
Gerçekten böyle bir algı yaygın.
Böyle bir algı CB Erdoğan’ın kontrolünde olan çok geniş bir propaganda mekanizmasının her olumsuz gelişmeyi PKK, Paralel Yapı ve Muhalefete yıkmak konusundaki çalışmalarına rağmen oluşabiliyorsa önemlidir.
İMAM HATİPLİLER – Av. Ruhittin SÖNMEZ
İMAM HATİPLİLER – Av. Ruhittin SÖNMEZ
28 Şubat döneminin kara listesinde yer alan İmam Hatip Liseleri ve bu liselerden mezun olanlar AKP döneminin gözdeleri oldu.
Çok temiz ve samimi Müslümanların hem maddi ilimler ve hem de dini ilimlerle mücehhez gençler yetiştirme gayretlerinin eserleriydi onlar. Böylece yetiştirilecek “iki kanatlı kuşlarla” dünya hayatında ileri medeniyetler seviyesine çıkılacak, ahirette de bu kanatlarla donatılmış gençlerimiz Cennete uçacaklardı.
İmam Hatip okullarında yeni nesil sadece bilgili değil, güzel ahlaklı, namazlı, abdestli yetiştirilecekti. Böyle yetiştirilen İmam Hatipliler devlet kademelerinde görev alacaklar, özel şirketlerde dürüst, faziletli yönetici veya patronlar olacaktı.
İmam Hatip nesli yetiştirme gayretinde olan samimi ve fedakâr Müslümanların bu projesi Onlar için adeta Asr-ı Saadet dönemini yeniden yaşatabilmek ideali gibiydi.
Onlar gelecek ve her şey düzelecekti.
TÜRKİYE IŞİD’İ VURUYOR, PYD/PKK VE ESAD KAZANIYOR – Av. Ruhittin SÖNMEZ
TÜRKİYE IŞİD'İ VURUYOR, PYD/PKK VE ESAD KAZANIYOR – Av. Ruhittin SÖNMEZ
Türk kamuoyu, 28 Ağustos akşamı açıklanan geçici hükümetle ilgili gelişmeleri tartışırken, Türk ve ABD savaş uçakları da IŞİD hedeflerini vuruyordu.
Türkiye ile ABD arasında varılan mutabakatın arkasından hazırlıklar tamamlandı ve IŞİD'in Suriye'deki hedeflerine yönelik ortak hava harekâtı başlatıldı.
ABD Türkiye ile anlaşmasında Irak sınırları içinde Kandil’de bazı hedeflerin vurulmasına karşı çıkmadı. Ancak Suriye’de PYD/PKK hedeflerinin vurulması konusunda “aklınızdan bile geçirmeyin. Onlar benim bölgedeki müttefikim” dedi.
***
İSTİKRARLI VE KARARLI MÜCADELE – Av. Ruhittin SÖNMEZ
İSTİKRARLI VE KARARLI MÜCADELE – Av. Ruhittin SÖNMEZ
Halen icraatın başında olan Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan ile geçici AKP hükümeti “PKK ile müzakere yerine mücadele etme” politikasına devam eder mi?
Yoksa seçime doğru İmralı’daki cani ile anlaşıp, bir “barış çağrısı” yaptırır ve seçime yine “çatışmasızlık” ortamında girmeye mi çalışır?
Böylece Kandil’i “savaş kartalı”, İmralı’yı “barış güvercini” yaparak, “Dolmabahçe mutabakatını” yürürlüğe sokar mı?
Yeniden askeri kışlaya, polisi karakola kapatır mı?
Bu arada şehit düşen asker ve polislerimiz hayatını “pisipisine” kaybetmiş mi olur?
Bu sorulara cevap vermek için öncelikle şu soruya doğru cevabı bulmamız gerekir:
7 Haziran seçimlerinde AKP, HDP barajı geçtiği için, tek başına iktidarını kaybetmeseydi “çözüm sürecine devam eder miydi? Ya da şimdi yaptığı gibi, “terörle mücadele” yolunu tercih edip, “analar ağlamasın” sloganından, “ne mutlu şehit ailelerine” söylemine geçer miydi?
ERKEN SEÇİM ÇARE DEĞİL – Av. Ruhittin SÖNMEZ
ERKEN SEÇİM ÇARE DEĞİL – Av. Ruhittin SÖNMEZ
7 Haziran seçimlerinden bu yana ihtimaller azaldı, (dün itibariyle) sadece iki seçenek kalmıştı: Ya AKP+MHP koalisyonu veya erken/tekrar seçim.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin sürecin başından beri AKP+CHP koalisyonunun olması için gösterdiği çaba MHP içinden ve dışından çoğu kimse tarafından anlaşılamadı.
“Bu Bahçeli ne yapmak istiyor?” sorularını sıkça duyduk.
TBMM Başkanı seçiminde dolaylı desteği ile AKP’li adayın seçilmesi de özellikle CHP kanadından “Bahçeli’nin AKP’ye koltuk değneği” olmakla suçlanmasına sebep olmuştu.
Sonra düşünceler değişmeye başladı.
Çünkü görüldü ki, eğer AKP+MHP koalisyonu gerçekleşirse TBMM başkan seçiminde CHP adayı yerine AKP’li adayın seçilmesi isabetli bir tercih sayılacaktır.
Yok erken seçim olacaksa zaten hangi partiden Meclis Başkanının seçilmiş olduğu çok önemli olmayacak. Yeni seçim sonrası kartlar yeniden karılmış olacak.
Bu iki ihtimali önceden görerek, planlama yapmışsa MHP’nin bu tercihi doğrudur.
Ancak bu çok riskli bir strateji idi.
ÇÖZÜM SÜRECİNİN TABANI – Av. Ruhittin SÖNMEZ
ÇÖZÜM SÜRECİNİN TABANI – Av. Ruhittin SÖNMEZ
Eylül 2014’de Boğaziçi Üniversitesi ve Açık Toplum Vakfı tarafından yaptırılan KİMLİKLER, KÜRT SORUNU VE ÇÖZÜM SÜRECİ konulu araştırma sonuçları toplumumuzun “Çözüm Sürecine” karşı bakış ve algısını rakamlarla vermişti.
Açık Toplum Vakfı ve Boğaziçi Üniversitesi özellikle Türkiye’nin bütünlüğü ve birliği konularında benim açımdan şaibelikurumlar.
Açık Toplum Vakfı’nın ve TESEV’in Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yapan Can Paker bile “Açık Toplum Vakıfları’nın başkanlığını yürüten George Soros’un Yahudi olduğu için İsrail'in çıkarlarına göre hareket ettiği ve Açık Toplum Vakfı’nı bu doğrultuda tavır almaya zorladığını” ifade etmişti.
Can Paker dünyadaki Açık Toplum kurumlarının genel direktörü Aryeh Neier’in ifadesiyle, “AK Parti’ye çok yakın biri olarak göründüğü” gerekçesiyle Açık Toplum Türkiye Yönetim Kurulu Başkanlığı’ndan uzaklaştırıldı. Halen “kurucu olduğu için” Açık Toplum Vakfının Mütevelli heyetinin bir üyesi.
Can Paker’in “çözüm sürecine” kamuoyunu hazırlamak için AKP ve PKK/Öcalan arasında varılan mutabakatla oluşturulan “âkil insanlardan” olduğunu da hatırlatalım.
Boğaziçi Üniversitesi ise Türklerin Ermenilere soykırım uyguladığına dair tezlerin dile getirildiği “Ermeni Soykırımı Konferansı”düzenleyen üniversite.
Bu ihtiyat payıma rağmen yapılan araştırmanın önemsiz olduğunu söyleyemem. Çünkü bu ve benzeri araştırmaların sonuçları Türkiye’yi yönetenler tarafından izlenen politikalara zemin oluşturmakta.
MÜZAKERE YERİNE MÜCADELE DEVAM EDECEK Mİ? – Av. Ruhittin SÖNMEZ
MÜZAKERE YERİNE MÜCADELE DEVAM EDECEK Mİ? – Av. Ruhittin SÖNMEZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP hükümeti PKK ile müzakereleri kesip, mücadeleye başlamış gibi görünüyor. Bunu bir yandan Kandil’deki PKK kamplarının bombalamalarından ve Erdoğan, Davutoğlu ve hükümet sözcülerinin açıklamalarından anlıyoruz:
“Eline silah alıp, insan öldüren terör örgütleriyle müzakere yapılmaz. Mücadele yapılır.”
Ben bundan 4 yıl önce, 19 Temmuz 2011 tarihinde, “Silah Bırakmayan Terör Örgütüyle Müzakere Sonuç Vermez” diye köşe yazısı yazmış bir sade vatandaşım.
Peki, benim görebildiğimi Erdoğan ve ekibi görememiş veya bilememiş olabilir mi? Sanmıyorum.
Çatışmasızlık ortamında Başbakan Erdoğan liderliğindeki Ak Parti seçimler kazandı. Erdoğan Cumhurbaşkanı oldu. 17/25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarından hasarsız kurtuldu.
Buna karşılık Devlet bölgede operasyon yapmadı, asker kışlaya, polis karakola çekildi. PKK Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesinin bir bölümünde alan hâkimiyetini devraldı, paralel bir devlet kurdu.
TÜRKİYE SAVAŞA GİRDİ (Mİ?) – Av. Ruhittin SÖNMEZ
TÜRKİYE SAVAŞA GİRDİ (Mİ?) – Av. Ruhittin SÖNMEZ
İncirlik Üssü ABD başkanlığındaki koalisyon ülkelerinin IŞİD'e karşı hava saldırılarında kullanmasına açıldı.
Foreign Policy Dergisi internet sitesinde bu haberi “Turkey Enters the War Against the İslamic State” yani Türkiye IŞİD’e Karşı Savaşa Girdi başlığıyla verdi. Dünya basını haberi aynı anlama gelebilecek yorumlarla manşetlerine taşıdılar.
Cahit Armağan Dilek’in 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü’nde yayımlanan yazısında verdiği bilgilere göre, “Türk Ordusu fiilen Suriye içinde (hava veya karada) operasyon yapmasa bile, Türkiye topraklarındaki bir üsten kalkacak bir yabancı savaş uçağının Suriye’de hava saldırısı yapması halinde Türkiye hukuken savaşın tarafı haline gelir.”
Çünkü “Suriye'deki savaşa uluslararası müdahaleyi öngören bir BM kararı yok. Ayrıca Suriye devleti tarafından bir yardım çağrısı da yapılmadığına göre Suriye'de yapılacak operasyonların yasal dayanakları da yoktur.”
Ancak Türkiye’nin “kendi imkân ve kabiliyetleri ile” Irak ve Suriye hudutları içindeki IŞİD ve PKK mevzilerini bombalaması“meşru savunma” kapsamı içinde değerlendirilebilir.
Uluslararası Hukuk halen bebeklik çağındadır ve güçlünün haklı olduğu bir düzenin varlığını sürdürdüğü bir alandır.
Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın “Dünya 5’den büyüktür” diyerek “Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesinin BM'yi etkisiz hale getirmesinin kabul edilemez olduğunu” haykırması bundandı. Ama bu adaletsiz dünya düzenini değiştirmek için yeterince güçlü değildik.
AKP+MHP KOALİSYONU – Av. Ruhittin SÖNMEZ
AKP+MHP KOALİSYONU – Av. Ruhittin SÖNMEZ
Koalisyon ihtimalleri konusunda benim ilk günden beri görüşüm (“Gönlümden Geçen Koalisyon Başka, Başa Gelecek Başka”başlıklı yazımda belirttiğim gibi) en yüksek ihtimal AKP+CHP koalisyonudur. Gönlümden geçen AKP+MHP koalisyonunu ise daha düşük bir ihtimal olarak görüyorum.
Çünkü büyük sermaye, çok uluslu şirketler, uluslararası örgütler ve küresel sistem AKP+CHP koalisyonu istiyor. Üstelik Kılıçdaroğlu hükümet ortağı olmaya çok istekli.
Ancak Sadi Somuncuoğlu görüşlerine çok değer verdiğim tecrübeli, bilge bir siyasetçi ve devlet adamıdır.
Yeniçağ Gazetesinde yazdığı “Koalisyon Matematiği” başlıklı yazısından Sadi Somuncuoğlu’nun AKP+MHP koalisyonunu daha muhtemel gördüğü anlaşılmakta.
Somuncuoğlu’na göre, seçimden bugüne kadar MHP kanadında “olaya önce uzaktan ve soğuk bakmak, sonra olmayacakları netleştirmek suretiyle, olması mümkünü gündeme getirmek yolunun seçildiği görüldü. İşte bu çerçeve, MHP’yi kilit konumuna getirdi.”
Somuncuoğlu MHP’nin bu politikasını, Devlet Bahçeli’nin 1999 seçimlerinin hemen sonrasında “RP ve DYP dinlensin” cümlesi ile “DSP-MHP-ANAP üçlüsünün kuracağı koalisyon hükümeti dışında bir alternatif bırakmamış” olmasına benzetiyor.
Gerek AKP ve gerekse MHP tabanlarının birlikte bir koalisyona sıcak baktığını biliyorum.
HALAÇOĞLU HARCANMAMALI – Av. Ruhittin SÖNMEZ
HALAÇOĞLU HARCANMAMALI – Av. Ruhittin SÖNMEZ
MHP Kayseri Milletvekili Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu'nun CHP’lilerin tepkisine yol açan sözü, partisinin TBMM Grup Başkanvekilliği görevinden alınması ile neticelendi.
Bilindiği gibi, Halaçoğlu TBMM başkanı seçiminde CHP adayı Baykal’ı desteklememe gerekçesi olarak “Deniz Baykal’ı destekleseydik, AKP’NİN TABİRİYLE, inançsız, dinsiz bir partinin adamını seçtik diye bize yükleneceklerdi” şeklinde bir yorum yaptı.
“Halaçoğlu CHP’ye dinsiz dedi” diye haberleştirilen bu sözden böyle bir anlamın çıkarılması aşırı zorlama bir yorumla mümkün olabilirdi.
Medyada çeşitli açıklamalar yapan, sorulara cevap veren Halaçoğlu “üzerine basarak ‘AKP’nin tabiriyle böyle bir şeyle suçlanacaktık’ dedim. Herhangi bir şekilde CHP’nin dinsiz, imansız olduğunu söylemedim. Eğer desteklersek bize karşı da bu suçlamaları yapabileceklerini söyledim” dese de suçlamalardan kurtulamadı.
CHP sözcüleri bu konuda aşırı bir alınganlık gösterdiler ve “kendilerini dinsizlikle suçladığını” iddia ettikleri Yusuf Halaçoğlu’nun özür dilemesini ve istifa etmesini istediler.
Oysaki CHP lideri Kılıçdaroğlu bile Ağustos 2012’de yaptığı bir konuşmada, dindar çevrelerin partilerine karşı mesafeli olduğunu ve “CHP dinsiz parti” dediğini vurgulayarak, bunun geçmişte yaptıkları hatalardan kaynaklandığını söylemiş.
Bu sözün Halaçoğlu’nun ifadesinden çok da farklı olmadığı ortada. Yani bugün CHP sözcülerinin aşırı tepkisi tamamen siyasi bir taktik gereği olmalı.
DEVLET BAHÇELİ’NİN TAVRI – Av. Ruhittin SÖNMEZ
DEVLET BAHÇELİ’NİN TAVRI – Av. Ruhittin SÖNMEZ
TBMM Başkanı olarak AKP adayı seçilince sanki kıyamet koptu. Özellikle CHP ve MHP temsilcileri birbirlerini sert ifadelerle suçladılar.
Cumhurbaşkanı ve Başbakanın AKP’li olduğu bir sistemde Meclis Başkanının AKP dışından olması bu partilerin ilk hedefi idi. Böylece 13 senedir her istediğini yapmaya alışmış bir AKP iktidarından sonra parlamenter sistemin denge ve denetim mekanizmalarından biri daha kolay harekete geçirilebilecekti.
Olmadı. Son turda MHP geçersiz oy verdi. HDP’den 50 milletvekili CHP adayı Deniz Baykal’a oy verdi. CHP+ HDP oyları AKP oylarından daha az olduğundan AKP adayı İsmet Yılmaz seçildi.
AKP’nin 258, CHP+ MHP+ HDP toplamı 292 milletvekili olduğu halde, AKP adayının seçilmesinin sorumlusu kimdi?
CHP kanadına göre: Meclis Başkanı seçimi 4. turunda MHP, CHP adayı Baykal’ı desteklemediği için AKP adayı seçildi.
MHP kanadına göre: 3. turda CHP, Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday gösterdiği Ekmeleddin İhsanoğlu’nu desteklemediği için, 3. Veya 4. turda İhsanoğlu seçilebilecekken AKP adayı seçildi.
MHP milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ neden CHP’nin sorumlu olduğunu şöyle açıkladı: "MHP, CHP'den İhsanoğlu'na destek istiyor, CHP vermiyor. CHP, MHP'den Baykal için destek istiyor. MHP destek vermeyince AKP'yi desteklemiş oluyor. CHP neden Cumhurbaşkanlığı için desteklediği İhsanoğlu'nu desteklemiyor da Erdoğan ile görüşerek adaylık açıklayan Baykal'ı destekliyor?"
İLK SONUÇ: AKP seçimde aldığı darbe sonrası hem önemli bir mevzi ve hem de müthiş bir moral kazandı. AKP dışındaki partiler AKP’ye karşı seçim sonrası ele geçirdikleri moral üstünlüğü kaybetti. Birlikte 13 yılın hesabını sorma ihtimali zayıfladı. Seçim çalışmaları sırasında vaat ettiklerini yapma şansı azaldı.
ÜRKEK DÜRÜSTLÜK – Av. Ruhittin SÖNMEZ
ÜRKEK DÜRÜSTLÜK – Av. Ruhittin SÖNMEZ
Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş siyasi hayatına “dürüst ve güvenilir” bir kişilik olarak başlamıştı. Ancak bu imajı Reza Zarrab’a verdiği ödül esnasında çekilmiş fotoğraf karesi ile ikinci bir darbe yedi.
Birinci darbeyi Has Parti Genel Başkanı iken “Harun gibi geldiler, Karun gibi oldular” diye meydanlarda tenkit ettiği AKP saflarına katıldığı zaman almıştı.
Çünkü Numan Kurtulmuş o dönemde şunları söylüyordu: “12 Eylül’ün Siyasi rejimini devam ettiriyorlar. 12 Eylül’ün Siyasi Partiler Yasası duruyor, Seçim Yasası duruyor, Sendikalar Yasası duruyor, Toplantı Gösteri Yürüyüşleri Yasası duruyor, 12 Eylül’ün Seçim Sistemi duruyor. Kenan Evren de, Başbakan (Tayyip Erdoğan) da aynı şeyi söylüyor.”
Numan Kurtulmuş bu eleştirileri yaptıktan sonra AKP’ye Genel Başkan Yardımcısı olarak geçti. Hükümette Başbakan Yardımcısı oldu.
Peki, bu tenkit ettiği konularda veya Karunlaşanlardan hesap sorulması için bir teşebbüste bulundu mu? En azından kamuoyu oluşturmak için benzer görüşlerini konuştuğunu duyduk mu? Hayır.
Numan Kurtulmuş, akçalı işlere bulaşmamış, rüşvet, iltimas gibi konularda “temiz” kalmış bir siyasetçi olarak biliniyor. Bu normalde bir politikacıda olmazsa olmaz ilk şarttır. Fakat günümüzde çok önemli bir meziyet kabul ediliyor. O, bu “meziyete” sahip bir politikacıdır.
SÜLEYMAN DEMİREL, SAKIZ HOCA, HAYRETTİN KARAMAN – Av. Ruhittin SÖNMEZ
SÜLEYMAN DEMİREL, SAKIZ HOCA, HAYRETTİN KARAMAN – Av. Ruhittin SÖNMEZ
9. Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel’in, yetiştiği aile ortamını anlattığı, şu cümleleri beni çok etkiledi:
“Biz mesut bir Anadolu ailesi idik. Hayatı ciddiye almış, hayat mücadelesini hiçbir zaman şikâyet konusu yapmamış, gerçekçi, çalışmayı şiar edinmiş, lüksü, israfı, şatafat ve tantanayı değil, kendi işinde gücünde olmayı, tevazuyu, iyi kalpliliği, yardımseverliği hiç elden bırakmamış, kimsenin malında mülkünde gözü olmamış, hakka hukuka riayetkâr, toplumdan rahatsız olmamış, toplumu rahatsız etmemiş bir aile idik.”
Beni çok etkiledi, çünkü ben de böyle bir aile ortamında yetiştim. Sadece ben değil çevremde gördüğüm ailelerin de çoğu böyleydi.
Hele “TOPLUMDAN RAHATSIZ OLMAMIŞ, TOPLUMU RAHATSIZ ETMEMİŞ” olmak esasen “iyi Müslüman nasıl olmalıdır” sorusuna verilebilecek en özet cevaplardan biri gibi geldi bana.
GÖNLÜMDEN GEÇEN KOALİSYON BAŞKA, BAŞA GELECEK BAŞKA – Av. Ruhittin SÖNMEZ
GÖNLÜMDEN GEÇEN KOALİSYON BAŞKA, BAŞA GELECEK BAŞKA - Ruhittin SÖNMEZ
Lafı eğip bükmeden gönlümden geçen koalisyonu açıklayacağım. Benim için birinci öncelik, ülkemizin bir bölümünü PKK terör örgütünün yönetmesini sağlayan/ sağlayacak, “çözüm sürecinin” sona erdirilmesidir.
Ekonominin düzeltilmesi, hukukun üstünlüğünün tesis edilmesi, Cumhurbaşkanının anayasal yetki sınırlarına çekilmesi, yolsuzluk ve hukuksuzlukların faillerinin yargılanması çok önemlidir. Ancak telafisi mümkün olmayan en önemli husus, ülkenin bütünlüğü ve milletin birliğinin korunamamasıdır.
Bu öncelikli mesele için HDP’siz ve fakat MHP’li bir hükümetin kurulması gerekli.
Çünkü Mecliste temsil edilen dört partiden üçü “çözüm sürecinin” devamından yana. Sadece MHP karşı.
MHP’nin içinde bulunduğu veya dışarıdan destekleyeceği hükümet formüllerinde “çözüm süreci” devam ettirilemez.
HDP’nin destekleyeceği hükümet formüllerinde ise PKK’nın istediklerinin adım adım verileceğine şüphe yok.
MHP’nin CHP ile koalisyon kurabilmesi için HDP desteği şart. Fakat HDP destekli bir hükümette yer almak MHP’yi bitirir. Yani böyle bir koalisyon mümkün olmaz.
AZINLIK HÜKÜMETİ Mİ, KOALİSYON MU? – Av. Ruhittin SÖNMEZ
AZINLIK HÜKÜMETİ Mİ, KOALİSYON MU? – Av. Ruhittin SÖNMEZ
“Azınlık hükümeti mi, koalisyon mu olacak?” konusunu belirleyecek üç önemli parametre var.
1- HUKUKİ DURUM: Bizim sistemimize göre, hükümetlerin güvenoyu alması kolay ancak güvensizlik oyuyla düşürülmesi zordur.
“Bakanlar Kurulunun göreve başlama sırasında güvenoyu alabilmesi için TBMM üye tamsayısının salt çoğunluğu (276 oy) gerekmemektedir. Toplantıya katılanların salt çoğunluğunun güvenoyu yeterlidir.” Buna karşılık bir hükümetin güvensizlik oyuyla düşürülebilmesi için 276 red oyu gereklidir.
Mesela AKP tek başına bir azınlık hükümeti kuracak olursa, mevcut Meclis aritmetiği ile partilerden sadece biri dahi oylamaya katılmazsa kendi milletvekillerinin oylarıyla güvenoyu alır.
Ancak oylamaya katılmayan veya çekimser kalarak hükümete zımni destek veren partilerin çıkarılacak kanunlar ve hükümetin icraatı konusunda çok sıkıntılar çıkaracağını tahmin edebiliriz.
“Diyelim Cumhurbaşkanı AKP’den bir ismi hükümeti kurmakla görevlendirdi. O isim hükümet kurmazsa mevcut hükümet arada göreve devam eder. Ama diyelim o isim bir hükümet listesi hazırladı ve Cumhurbaşkanı da o listeyi hükümet olarak atadı. O zaman o hükümet göreve başlar. Diyelim o liste güvenoyu alamadı. Ama güvenoyu alamasa dahi o atanan hükümet seçimlere kadar görevde kalır.”
KIYMAYIN DİYANETE – Av. Ruhittin SÖNMEZ
KIYMAYIN DİYANETE – Av. Ruhittin SÖNMEZ
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’e alınan milyon TL’lik (eski parayla trilyonluk) makam aracı meselesi artık bizzat Cumhurbaşkanı eliyle Diyaneti yıpratma sürecine dönüştü.
Önce bir hata yapılmıştı.
Çünkü dinimize göre “israf haramdır.” Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde çok açık ifade edilmiştir: “Allah, israf edenleri sevmez.” (A'raf, 31) (En'âm, 141) “Saçıp-savuranlar, şeytanın kardeşleri olmuşlardır.” (İsra, 27) “İsraf ve kibirden sakının!”[Buhari]
Bu sebeple Diyanet yayınlarında Müslümanlara şu telkinde bulunulmaktadır: “ İsraf; fert, aile ve toplum hayatında onulmaz yaralar açar ve toplumsal bozulma ve çürümeye sebep olur. Her israf haramdır, büyük günahtır.”
Üstelik Diyanet İşlerinin başında bulunan zatın örnek olma gibi bir sorumluluğu vardır.
Diyanet İşleri Başkanı yaptıkları yanlışlığı anladı ve “bu aracı kullanmayacağım ve ibret-i âlem için iade edeceğim” dedi.
ZAVALLI OBAMA, GARİBAN MERKEL – Av. Ruhittin SÖNMEZ
ZAVALLI OBAMA, GARİBAN MERKEL – Av. Ruhittin SÖNMEZ
“Zavallı Obama” TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu’nun bir tabiridir.
Kuzu, Başkanlık sistemi ile bizdeki parlamenter sistemi kıyasladığı 09.03.2013’deki konuşmasında “Obama zavallı. Başbakan (R.Tayyip Erdoğan) çok güçlü. Obama hakikaten zavallı elinden gelse ağlayacak. Adam istediği kanunu, istediği bütçeyi çıkaramıyor. Adam bir sandık reformu yaptı, muhalefetle beraber yaptı” demişti.
Gerçekten dünyada çok az Cumhurbaşkanının (ve başbakanın) sahip olabildiği güç ve imkâna sahip bir Cumhurbaşkanımız var.
Mevcut Anayasa ilga edilmediği halde, O isterse Parlamenter sistemi “bekleme odasına” alır.
İsterse ‘Ak Saray’ için yıkım kararı veren yargıya ‘Güçleri yetiyorsa yıksınlar’ diye çıkışır, Mahkeme kararlarını uygulamaz. İşine gelmeyen yargı kararlarını alan hâkimleri ‘hain’ ilan eder. Yakınları hakkında soruşturma açan savcılar, aleyhe karar veren hâkimler bir de bakmışsınız görevden alınır, hatta tutuklanır. Belli davalar öncesi kanunlar değiştirilir, HSYK’ nın yapısı ‘hükümetle uyumlu’ hale getirilir.
Bunların hiçbirini Merkel de, Obama da (istemek akıllarına bile gelmez ama) istese bile yapamaz.
DEVLET BENİM – Av. Ruhittin SÖNMEZ
DEVLET BENİM – Av. Ruhittin SÖNMEZ
Tarihçi Erhan Afyoncu çok yaygın bir yanlışı düzeltiyor. Fransa Kralı XIV. Louis (14. Lui)’nin kendisine atfedilen meşhur “devlet benim” sözünü söylemediğini ifade ediyor.
Evet, XIV. Louis kendisinin Tanrı'nın yeryüzündeki temsilcisi olduğuna ve krala karşı yapılan itaatsizliğin büyük günah olduğuna inanıyordu.
Efsaneye göre XIV. Louis, 1655'te Paris Parlement'ine (Yüksek Mahkeme/Adalet Sarayı) girerek hâkimin sözünü "devlet benim" diye kesmişti.
Ancak XIV. Louis hiçbir zaman "devlet benim" dememiş. Bu Voltaire tarafından yaratılan bir efsane imiş.
*****
HUKUK ve EKMEK – Av. Ruhittin SÖNMEZ
HUKUK VE EKMEK – Av. Ruhittin SÖNMEZ
“Kumpas” olduğu kesinleşmiş bulunan Ergenekon, Balyoz, Casusluk, Oda TV vd davalarda yaşanan hukuksuzlukların bir benzeri “paralelci” davalarında yaşanmakta.
Samanyolu Yayın Kurulu Başkanı Hidayet Karaca ile “Cemaat yanlısı polisler” için verilen tahliye kararları infaz savcılığı tarafından uygulanmıyor.
Başbakanın seçim mitinginde verdiği gözdağından sonra tahliyelerin yapılması pek mümkün değil. Ama bu aynı zamanda demokrasinin vazgeçilmez şartı “kuvvetler ayrılığı” ilkesinin rafa kaldırıldığının bir kere daha ispat edilmesi olur.
Bu tutuklu şahısların bir kısmının geçmişteki benzer hukuksuzlukları yapmış veya savunmuş olmaları “adil yargılanma hakkını” ortadan kaldırmamalı. Hukuk kendi kuralları çerçevesinde çözüm bulmalı. Seçim meydanından verilen direktifler yargı bağımsızlığına leke sürmek demektir.
Bu hukuksuzluklar da muhtemelen kitlelerin seçimlerdeki tercihini pek etkilemeyecek. Seçmene sorsanız “Hukuk karın doyurmuyor” diyecektir.
Araştırma şirketleri özellikle 17/25 Aralık 2013 olaylarını takip eden bütün seçimlerde beklenenin aksine rüşvet, yolsuzluk iddialarının oldukça somut verilerinin bile etkili olmadığını gösterdi.