
AKŞENER ve BEKLEVİÇ ÇOK FORMDA – Orçun OĞUZ
AKŞENER ve BEKLEVİÇ ÇOK FORMDA – Orçun OĞUZ
İçişleri eski Bakanı Meral Akşener ve Hayır Partisi Genel Başkanı Tuna Bekleviç hayırlı performansı giderek artıyor.
Meral Akşener’i 2 Nisan Pazar günü Edirne’de canlı dinledim.
Akşener’in performansı takdire şayan.
Edirnelileri çok fazla bekletmeden, vaktinde kürsüye çıkmasını ise ayrıca takdir ettim.
Edirne’de hayır oylarını yüzde 75 - 80 bandında bekliyoruz.
Merkez sağ ve milliyetçi, muhafazakar seçmen üzerinde etkili olan Akşener’in Trakya’da yaptığı çalışmalar da oldukça ilgi topladı.
Neden mi?
Birincisi, Trakyalılar Meral Akşener’i kendi evladı olarak görüyor.
Akşener, Rumelili.
Selanik göçmeni bir ailenin evladı.
O nedenle Akşener’e ilgi Trakya’da giderek artıyor.
Meral ablanın geçmiş dönemlerde İçişleri Bakanlığı görevinde bulunması, Demokrat Parti çizgisinden gelmesi de onun için önemli bir avantaj.
Meral ablanın, Trakya’ya hayırlı oylar noktasında moral olduğunu yerinde gözlemledik.
Anadolu Selçuklu Devleti’ni Anlamak ve Sivas -Dr.H.İbrahim KAHRAMAN
Anadolu Selçuklu Devleti’ni Anlamak ve Sivas - Dr. Halil İbrahim KAHRAMAN
28.03.2017
Aydınlar Ocağımızın faaliyetlerinden biri de her biri başka bir şehirde yapılan şura toplantılarıdır. Sivas Aydınlar Ocağı’nın ev sahipliğinde yapılan toplantımız bunlardan biridir. Kocaeli Aydınlar Ocağı üyelerinden bir gurup olarak 2016 Ekim ayında yapılan toplantıya katılmış ve bu vesile ile bu şehrimizi gezip görmek, tanıma fırsatı bulmuştuk.
Sivas, Orta Anadolu’nun doğusunda bulunan, dışarıdan bakılınca kara ikliminin soğukluğu ve sanki doğunun yokluk ve her türlü fakirliğin olduğu bir ilimiz sanılır. Hâlbuki zannedilenin aksine önce insani değerleri yüksek olan vatandaşlarımızın yaşadığı, birçok zenginliği de bünyesinde barındıran, Selçuklular döneminde önemli bir merkez haline gelmiş, kadim medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir şehrimizdir. Bunu gidip görünce daha iyi anlıyorsunuz.
BEĞENMEDİĞİMİZ YENİ NESİL KİMİN ESERİ? – Celal BAYRAKTAR
BEĞENMEDİĞİMİZ YENİ NESİL KİMİN ESERİ? - Celal BAYRAKTAR
Yaşamakta olduğumuz kentte sık sık farklı görüşlere sahip insanlarla bir araya gelir, onlarla ülke meseleleri hakkında konuşur ve birlikte sosyal reçeteler üretmeye çalışırız. Bütün bu farklı görüşteki insanların şikayet ettiği ortak noktanın gençlik olması çok dikkatimi çekti. Hemen hemen hepsi “gençlik bitmiş”, “bu gençlerden bir cacık olmaz” gibi sözleri tekrarlayıp duruyorlar. Bu yazımda sizlere Grigory Petrov’un “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” kitabından gençliğin içinde bulunduğu durum ile ilgili önemli bulduğum bazı kısımları aktararak konuyu bir yere bağlamak istiyorum.
“Finlandiya’yı uyandırmak için büyük gayret gösteren Snelman’ın en fazla önemsediği ve en hassas olduğu konu gençlikti. Snelman bazen gençleri yüzlerine karşı eleştiriyor ve bildiklerini aktarıyordu. Fakat bazı cahil yaşlıların, gençlerin hayırsızlığından ve ahlak bozukluğundan şikâyet etmeleri üzerine de gençleri savunuyordu. Şöyle diyordu:
“Suç gençlerde değil, sizlerdedir. Siz gençleri nasıl eğitirseniz, onlar da öyle yetişir. Gençlere verdiğiniz eğitim nedir? Hiç!
ŞEYH SAİD’İN ŞIHLIĞI VE ANARŞİSTLİĞİ – Süleyman PEKİN
ŞEYH SAİD’İN ŞIHLIĞI VE ANARŞİSTLİĞİ – Süleyman PEKİN
Türkiye’de ihanetin tarihi yazılamaz. Yazılsa;
1.Beş–on ciltlik ansiklopedi olur,
2.İllâ biri birilerinin hısım-akraba-tanış olma keyfiyetindedir.
Kurtuluş Savaşı bunun turnusol kâğıdıdır. Ve büyük güçlüklerle halkın ancak 3’te 1’inin desteği alınarak gerçekleştirilmiştir. Tabii ki en büyük güçlük de Türk Milletini İstiklâl Savaşı’na ikna güçlüğü.
Atomu parçaladılar ve iki yerde bunun acımasızca ıspatına giriştiler. Bizse yüzyıldır iki algı veya alışkanlığı kıramadık. Bir; dinî jargon ve ünvanların geçiş üstünlüğü ve iki; etnik kökene dayalı suçlama yada sahiplenme.
Bir dersimde bir öğrencim “Şeyh Said’le beraber asılanlardan biri arkadaşımın dedesiydi” demişti. Ben de “Sülâlemden Kurtuluş Savaşı’nda eşkiyalık yapan veya 15 Temmuz’da Darbecilere katılan olsa onu savunmak zorunda mıyım yoksa kendi içimdeki çürük elmalara ilk tepkiyi benim mi göstermem gerekir?”
diye sormuştum.
GENÇLERİMİZE NE OLUYOR ALLAH’IM? – Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
GENÇLERİMİZE NE OLUYOR ALLAH’IM? - Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER Kaliteli Yaşam Uzmanı
Önceki gün Konyaaltı caddesi Serdengeçti Parkı’nda akşam yürüyüşü yapıyordum. Ortaokul son veya lise birinci sınıfta olduklarını tahmin ettiğim iki erkek arkadaş kaykay yapıyorlardı. Bir tanesi akrobasi hareketleri denerken diğeri de onu cep telefonu ile videoya çekmeye gayret ediyordu.
Akrobasi hareketleri oldukça zor ve zaman zaman düşme tehlikesi geçiren gencin ağzından bu makaleyi yazmamı zorlayan olumsuz cümlecikler dökülüyordu.
“Hay ananı s……m”. keşke bir defaya mahsus istemeyerek ağzından kaçmış olsaydı. Her hareketinin başarısız olmasında aynı negatiflik dozajındaki küfrünü yapıyordu. O kadar çok alışmışlar ki, video çeken diğer arkadaşı bu durumdan hiç rahatsız olmuyor. (gibi görünüyordu).
Bir uzman olarak müdahale etmeyi düşündüm. Ama başıma geleceği muhtemelen çok iyi biliyordum. Oğlum arkadaşının anasına niye küfür ettin dediğimde alacağım cevap: Amca sen manyak mısın? Hiç ben arkadaşımın anasına küfür eder miyim? Olacaktı. Çünkü, hareketi istem dışı hale gelmişti.
“Evet” kampanyası ve kul hakkı – Av. Ruhittin SÖNMEZ
“Evet” kampanyası ve kul hakkı – Av. Ruhittin SÖNMEZ
“Evet” kampanyasının lokomotifi şüphesiz Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dır. Anayasaya göre Cumhurbaşkanının “partisi ile ilişiği kesilmiştir.” “Görevini tarafsızlıkla yerine getireceğine” de yemin etmiştir. Ama fiili durum budur.
“Evet” kampanyasının diğer önemli aktörleri ise Başbakan, bakanlar, milletvekilleri, AKP’li belediye başkanları ve diğer kamu görevlileridir.
Bu makamları işgal eden kişilerin yaptığı “evet” kampanyalarında devletin maddi, manevi bütün gücü kullanılmakta. Bu muhteremler kendilerine tahsis edilmiş uçaklar, makam araçlarıyla yurtiçi ve yurt dışı toplantılara gidiyor.
Devlet TV ve özel TV’lerin tamamına yakını çok büyük bir adaletsizlikle “evet” kampanyasını yürütenlere tahsis edilmiş durumda. Sözde “açılış mitinglerinin” bütün masrafları valilikler ve Belediye Başkanlıklarınca (Milletin parasından) karşılanıyor. Kamu çalışanları toplantılara katılmaya ve “evet” oyu vereceklerini açıklamaya mecbur ediliyor. Devletten ihale alan müteahhitler büyük para yardımları ve çalışanlarının mitinglere taşınması gibi katkılara zorlanıyor. İnanılmaz masraflar ediliyor.
Bunun karşılığında “hayır” kampanyası yapanlara toplantı yasağı getirilebiliyor. Salon tahsisi yapılmaması, elektriklerinin kesilmesi, afiş astırılmaması, toplantılara yapılan provokasyonlar sıradan uygulamalar oldu.
Kimler Uzun Yaşar? – Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
Kimler Uzun Yaşar? - Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
Sağlıklı, dengeli ve kaliteli beslenmeyi alışkanlık haline getirip, son nefesine kadar uygulayanlar.
Sürekli ve dengeli hareket ve spora son nefesine kadar devam edenler.
Dengeli, ölçülü ve sürekli çalışmaya son nefesine kadar devam edenler.
Sürekli başarı üretip, başarıdan zevk almayı başarabilenler.
,Kaliteli ve nitelikli okumayı son nefesine kadar alışkanlık haline getirenler.
Dost ve arkadaşlık portföylerini başarı ile dizayn edebilenler.
Gülümseme, naiflik, nezaket ve kibarlığı son nefesine kadar bırakmayanlar.
Olumsuzluklar karşısında sabretmeyi becerebilenler.
Olumsuzluklar karşısında yüksek kaliteli çözümler üretebilenler.
Başarmaya ve güzelliklere odaklananlar.
MERAL AKŞENER VE İZMİT – Cevat NAS
MERAL AKŞENER VE İZMİT - Cevat NAS
Ülkücü ,Ülkücünün kardeşidir. Meral Akşener ve oraya gelenlerin %80 i de Ülkücü idi. Kalabalık bir topluluğa konuşan Meral Hanım, salona sığmayan topluluğu dışarıya çıkartarak halka hitabetip, etkili bir konuşma yaptı. Herkes bilinçli idi, hatta ve hatta oraya gelen Ülkücüler davanın her türlü çilesini çekmiş dava adamları idi. Akp ye yağ çekip ihale ve makam mevki almaya, çıkar sağlamaya çalışanlar, orada yoktu. Oraya gelenler yerine oturmuş, okur -yazar, meseleleri küfretmeden yorumlayan dava adamları idiler.
*
Türk Dünyası Bakanlığı Kurulması Şart Oldu -Alptekin CEVHERLİ
Türk Dünyası Bakanlığı Kurulması Şart Oldu -Alptekin CEVHERLİ
Sevgili okurlar, bugün Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında yaşayan vatandaşlarımızın sayısı hakkında yaklaşık birkaç rakam verip, ana konuya girmek istiyorum. Avrupa Birliği ülkelerinde Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiğine göre yaklaşık 6,5 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yaşıyor.
Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’da da toplam 1 milyon civarında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı var diye tahmin ediliyor.
Bunların dışında kalan diğer ülkeleri de hesaba katarsanız yaklaşık 8 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı veya bir kısmı eski vatandaşımız (çifte vatandaşlığa izin vermeyen ülkelerin yasalarından dolayı) yurt dışında ikamet ediyor. Bu rakam pek çok Avrupa devletinin nüfusundan fazla.
Üstüne üstlük bir de Osmanlı bakiyesi olan ve bulundukları ülkelerde azınlık durumuna düşmüş veya düşürülmüş Türkler var. Üstelik bu Türklerin bulundukları ülkelerin vatandaşı olmalarına karşılık aynı zamanda Türkiye ile de sıkı ilişkileri sürüyor. Ama ne yazık ki çifte vatandaş olarak Türk vatandaşlığı alamıyorlar. Yunanistan, Makedonya ya da Irak Türkleri gibi…
En azından Nihat Gürer için – Mevlüt SOYSAL
En azından Nihat Gürer için - Mevlüt SOYSAL
80 darbesi ile ilgili bir yazı dizisi hazırlamaya yeltendiğimde yaşı 50’yi aşmış kimi görsem, “O dönemin aktif isimleri kimlerdi, birkaç isim alabilir miyim?” diye soruyordum.
Solcuların verdiği isimler başka başka olurken, sağcıların neredeyse tamamının listesinde olan bir kişi vardı:
Nihat Gürer…
“Bizim amcaoğluna avukat bulmuş… Sayesinde 3 ayda hapisten çıkmış amcaoğlu…”
“Bizim çocuklara saklanmak için Kocaeli’de yer ayarlamış.”
“Beni hapishanede ilk ziyaret eden oydu.”
“İl binasını basacaklardı, izin vermedi.”
Hikâyeler, hikâyeler, hikâyeler…
16 NİSAN REFERANDUMUNA DOĞRU – Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
16 NİSAN REFERANDUMUNA DOĞRU - Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER /Kaliteli Yaşam Uzmanı
Çağdaş Dünyamızda en iyi yönetim şekli olarak “DEMOKRATİK” sistem, genel kabul görmüş durumdadır. Bazı ülkelerde biraz şekli değiştirilmiş olsa bile, bazı hırslı ve amacı farklı olabilen yöneticilerin elinde uygulama dejenerasyonuna uğramış olsa bile, günümüzde bundan daha iyi bir yönetim şekli bulunmamaktadır.
Demokratik sistemin en önemli özelliği, o ülkede yaşayan seçme yaşına gelmiş insanların hür ve bağımsız oyları ile yapılan seçimlerdir. Yani, ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün veciz sözünde olduğu gibi “HAKİMİYET KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR”.
Anayasa ve ilgili yasalara göre belirli süre ve zamanlarda yapılan, her çeşit seçimlerde seçme yeteneğine sahip ülkenin tüm insanları kapalı bir mekanda kendi hür iradesiyle, kimseyle paylaşmadan gizli bir şekilde oyunu kullanır. Oy kullanma zamanı gelinceye kadar hiç kimsenin kimseyi oy kullanma konusunda rahatsız etmesi ve zor kullanması doğru değildir.
Maturidiliğin Türk düşünce tarihi ve siyasî tarihi açısından önemi – Prof.Dr. Sönmez KUTLU
Maturidiliğin Türk düşünce tarihi ve siyasî tarihi açısından önemi - Prof.Dr. Sönmez KUTLU
Bağdad’da Büveyhîlerin yükselişe geçtiği, Taberistân’da Zeydîlerin devlet kurduğu, İsmâîlîler/Karmatîlerin Orta Asya’da, özellikle Nesef, Semerkand ve Bedahşan’da Samanîleri tehdit edecek kadar güçlendikleri ve Fâtımî-İsmâîlîlerin Kuzey Afrika’da merkezi Mısır’da bulunan bir devlet kurdukları dönemde, yeni müslüman olmuş Türkler arasından İslamî ilimlere vakıf Mâturîdî’ gibi birisinin çıkması, son derece şaşırtıcıdır.
Çünkü Semerkand İslam’la yaklaşık iki yüz yıl önce tanışmıştı. Bu dönemin büyük bir bölümü ise, savaşlar, entrikalar ve siyasî çalkantılarla geçmişti. Üstelik Mâturîdî, diğer bilginler gibi, Nisabur, Rey, Bağdad, Basra, Mısır, Şam, Kufe ve diğer kültür merkezlerine seyahat etmemiş birisiydi.
Mâturîdî, böyle bir dönemde ve bu kadar ağır şartlar altında, kendisini ilme vermiş ve bütün Türk dünyasını etrafında toplayan ve kendi adıyla anılan itikadî bir mezhep kurmuştur.
Kaşgarî’nin Divânu Lugatu’t-Türk‘ü Türk dili açısından, Farâbî ve İbn Sinâ’nın felseyle ilgili eserleri İslam Felsefesi açısında ne kadar önemli ise, Mâturîdî’nin Kitâbu’t-Tevhîd‘i ve Te’vîlât‘ı da Türk din anlayışı ve Türklerin dini düşünce tarihi açısından, o kadar önemlidir. Çünkü onun bu eserleriyle birlikte, akılcılık ve hoşgörü Türk din anlayışının temel taşları olmuştur.
TEŞEKKÜRLER MERAL AKŞENER, TEŞEKKÜRLER KOCAELİ – Ruhittin SÖNMEZ
TEŞEKKÜRLER MERAL AKŞENER, TEŞEKKÜRLER KOCAELİ - Ruhittin SÖNMEZ
Cumartesi günü Kocaeli’de esen Meral Akşener rüzgârı Türkiye gündeminde de önemli bir yer tuttu. Hemşerileriyle buluşan Meral Akşener’in bir mitinge dönüşen toplantısı Pazar günü havuz medyası hariç bütün medyada, özellikle Kocaeli gazetelerinde çok geniş şekilde aktarıldı, yorumlandı.
Halk TV’den canlı yayımlanan, diğer yaygın medya kanallarında da haberlerde değerlendirilen bu toplantıya Kocaeli Aydınlar Ocağı Başkanı sıfatıyla ev sahipliği yapmış olmaktan mutluyum.
Bir salon toplantısı planlamıştık. Mütevazı duyuru imkânlarımızla herkese tam olarak duyuramadığımız, salonu dolduramama endişesi olmadığı için kitleleri davet için kendimizi zorlamadığımız bir toplantı idi.
NİÇİN HAYIR? – Av. Naci KARA
Anayasa değişikliği talebi, “Türk Tipi Başkanlık” sistemi değildir. İstenen başkanlık “kuvvetleri birleştirecek ve tek elde toplayacak” bir başkanlıktır. Dolayısıyla demokrasi ile barışık olmayan ve demokratik dünyada benzerinin dahi uygulanmadığı, yepyeni bir sistem dayatması ile karşı karşıyayız…
Kuvvetleri tek elde toplayan bir Anayasa, aslında sadece sistemi yürürlüğe sokacak ve ondan sonra hükümsüz kalacaktır. Çünkü talep edilen sistem başkana olağanüstü yetkiler sunmaktadır. Sunulan yetkiler başkanı çok güçlü bir pozisyona getirmekte ve şahsi inisiyatifini yasaların da önünde geçirmektedir.
Endüstri 4.0 (2) Gelecek bugün demek – Ramazan BAKKAL
Gelecek bugün demek - Ramazan BAKKAL/Bilim Teknoloji İçin İstanbul Çalışma Gurubu Başkanı
Bu yazıdan Endüstri 4.0 konferansında tutuğum notların ikinci bölümünü takdim ediyorum. Siber güvenliğin önemi ve yıkıcı inovasyondan bahsediliyor. İnovasyonun yıkıcısı da mı olurmuş dedirtecek bir mevzu. Sevindirici bu husus Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı görevlilerinin 4.0 la yakından ilgilenmeleri.
Bilginin akışı yatay olur. Her an her şey konuşulacak. Denizli’den ABD’li yüklü miktarda un istemiş. Sevinmişler. Ama bir şartım var demiş. Tohumdan gofretin içine girinceye kadar bütün safhalarını ben görmem lazım. Müessesenin interneti olduğu gibi artık her şeyin interneti isteniyor. 2020’de 28 milyar nesnenin internete bağlanacağını zannediyorlardı şimdi düzelttiler, 40 milyara çıkacak. Google sizin nerede olduğunuzu biliyor. Artık TC yerine IP numaraları kullanılacak.
Arçelik’in yeni makineleri internete bağlı olacak. Kaç saat kullanırsak o kadar ödeyeceğiz.
AV. YAŞAR TOPCU İLE ANAYASA REFERANDUMUNU KONUŞTUK
AV. YAŞAR TOPCU İLE ANAYASA REFERANDUMUNU KONUŞTUK
Oğuz Çetinoğlu: ‘Anayasa’ kavramı hakkındaki genel değerlendirmenizle röportaja başlayabilir miyiz?
Av. Yaşar Topcu: Anayasalar, esas itibâriyle devletin temel yapısını, bu yapının işleyişini (yönetim biçimini), devlet yapısındaki birimlerin biri birleriyle ilişkilerini ve vatandaşların doğuştan sâhip oldukları, vazgeçilmez, devredilmez hak ve hürriyetlerini teminat altına alan millî mutabakat belgeleridir.
İnsanlığın bilinen binlerce yıllık târihi dikkate alındığında, anayasalar; bu târifteki nitelikleriyle yakın dönemde ortaya çıkmıştır. Bir devletin demokratik niteliklerinin varlığı, seviyesi ve ağırlığı bu belgelerle ve uygulamalarla tâyin edilir.
Helal olsun Aydınlar Ocağı’na..! – Güngör ARSLAN
Helal olsun Aydınlar Ocağı’na..! - Güngör ARSLAN
Bu günlerde ben epey bir omurgaya taktım kafayı.
Tabi merak etmeyin doktor falan olmaya niyetim yok.
Benim omurga başka bir omurga.
İnsanı fiziksel olarak dik tutan omurga değil benim kafama taktığım.
Benim omurgadan kast ettiğim insanı ruhsal ve manevi olarak ayakta tutan omurga.
Çünkü bana göre insanın iki omurgası vardır.
Birisi fiziksel olarak ayakta durmamızı sağlayan kemiklerden oluşan omurga diğeri ise insan olmamıza yarayan davranış biçimlerinden oluşan omurga.
Birisi tedavi ediliyor da diğeri bir arızalandı mı ya da ekseninden kaydı mı tedavi edilemiyor.
Hal böyle olunca da çevremiz OMURGASIZ insan ve kurumlarla kaynıyor.
Hatta omurgalı kişi ve kurum bir elin parmakları kadar yok artık kentimizde ve memleketimizde.
Herkes güce tapıyor, gücün karşısında boyun eğiyor.
Eğmeyenlerde var.
İşte bunlardan birisi de Kocaeli Aydınlar Ocağı.
Aslında samimi olarak söylemem gerekirse bu derneğe karşı ta muhabirlik dönemimden beri hep mesafeli olmuşumdur.
Bunun bir nedeni de yok.
Belki de bu derneğin yöneticileri ile bir diyalog kuramamamdan kaynaklanıyor olabilir.
İKİ SEÇİM – İKİ ÜLKE VE İKİ ENDİŞE – Süleyman PEKİN
İKİ SEÇİM – İKİ ÜLKE VE İKİ ENDİŞE - Süleyman PEKİN
16 Nisan Halk Oylaması sürecinde Evet & Hayır üzerinden eskinin Sağ & Sol’u gibi bir ikilem hortlatılırken 18 maddelik değişiklik üzerinden yaşadığımız gerilim ülkemiz sınırlarını çoktan aştı ve neredeyse Avrupa’nın sorunu olmaya başladı. Dün Hollanda’da olanlar yarın başka yerlerde de yaşanacak gibi.
Osmanlıcadaki tabirle Felemenk ülkesi zaten 1,5 asır boyunca sömürdüğü ve giderayak 70 yıl önce yaptığı katliamlarda öldürdüğü onbinlerce Endonezyalıdan sabıkalı. Hele hele Hollandalı askerlerin 22 yıl önce Bosna - Hersek’in Srebrenitsa Kentinde 8.372 Müslüman’ı Sırplara öldürtmesi halen kanayan yaramızdır.
Bunun üzerine son yaşanan Rotterdam hadiseleri de yüklendi. Atlı – itli, TOMA’lı – coplu şiddet ve Türk Hükümet temsilcilerine gösterilen şirret muameleyi de eklemek lazım. 9 kusurlu hareketin 8’ini yapmış durumdalar fakat pozisyon bence penaltıdan öte. Dutlar Vadisi’nden komplo teorisi dikizleyerek replik çalan halkımız için işi kolaylaştıralım.
MERAL AKŞENER KOCAELİ’DE – ÜLKÜCÜ BİAT ETMEZ – Ruhittin SÖNMEZ
MERAL AKŞENER KOCAELİ’DE - ÜLKÜCÜ BİAT ETMEZ - Ruhittin SÖNMEZ
Meral Akşener Türkiye gündemini etkileyen çok önemli bir siyasi figür. İçişleri Bakanlığı, TBMM Başkan Vekilliği görevlerini hakkıyla yapmış, görevleri esnasında olumlu izler bırakmış bir siyasetçi.
Ancak son seçimlerde Milliyetçi Hareket Partisi’nden milletvekili listesine konulmadığı için artık milletvekili değil. Devlet Bahçeli ve ekibi tarafından partiden ihraç edildiği için resmen partili bile değil.
Buna rağmen ülkücülerin, milliyetçi, muhafazakârların ve merkez sağ kanadın umudu oldu.
Hatta partilerinin donmuş oy yüzdesiyle iktidar alternatifi olamayacağını gören bir kısım CHP’lilerin de umudu Akşener.
Biz “İzmit’imizin kızı” Meral Akşener’in Türkiye’de önemli bir kesimin umudu haline gelmesinden mutluyuz.
Üstelik O Kocaeli Aydınlar Ocağı’nda birlikte yetiştiğimiz bir arkadaşımız, kardeşimiz.
Endüstri 4.0 (1). Her şey bu gün-Hiçbiri yarın değil.. / Ramazan BAKKAL
Endüstri 4.0 (1). Her şey bu gün-Hiçbiri yarın değil.. / Ramazan BAKKAL / Bilim Teknoloji İçin İstanbul Çalışma Gurubu Başkanı
11 Mart 2017 Cumartesi günü Mütevellileri içinde bulunduğum Avrasya Bir Vakfında Her Cumartesi devam eden konferanslarından biri daha sunuldu. Bu yazıda konferans sırasında tuttuğum notları sizlerle paylaşmak istiyorum. Not alamadığım bir iki noktayı konuşmacı Ali Rıza Ersoy tamamladı. Ümit edilir ki yeni bir devrim niteliğinde görülen bu meseleden Türkiye uzak kalmasın. Araya yıllar, on yıllar girmeden rekabet ortamındaki yerimizi alalım. Yazı uzun olduğu için iki bölüm halinde takdim edeceğiz.
İnsanımız yeni olan şeylere dikkat kesiliyor. Bur de sunum düzgün oldu mu değmeyin gitsin. Bu cumartesi iki buçuk saat kimse yerinden kıpırdamadan dinledi. Pek çok kişi de notlar aldı. Bu çok önemli konunun ele alınmasını sağlayan, ANAP Genel Başkan Yardımcılarından Sakarya E. Milletvekili değerli ağabeyim Yalçın Koçak beye teşekkür borcumuz var. Bir de beklentimiz var. Trendin yükselerek devam ettirilmesi. Helvadan sonra pilav gelirse ilgi azalırmış...