Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

23Mar/170

En azından Nihat Gürer için – Mevlüt SOYSAL

En azından Nihat Gürer için - Mevlüt SOYSAL

80 darbesi ile ilgili bir yazı dizisi hazırlamaya yeltendiğimde yaşı 50’yi aşmış kimi görsem, “O dönemin aktif isimleri kimlerdi, birkaç isim alabilir miyim?” diye soruyordum.

Solcuların verdiği isimler başka başka olurken, sağcıların neredeyse tamamının listesinde olan bir kişi vardı:

Nihat Gürer…

“Bizim amcaoğluna avukat bulmuş… Sayesinde 3 ayda hapisten çıkmış amcaoğlu…”

“Bizim çocuklara saklanmak için Kocaeli’de yer ayarlamış.”

“Beni hapishanede ilk ziyaret eden oydu.”

“İl binasını basacaklardı, izin vermedi.”

Hikâyeler, hikâyeler, hikâyeler…

***

Çok kişinin anısı bir kişi de birleşiyordu. Herkese iyiliği dokunmuş bir kişi vardı.

Bu yüzden röportaj yapılması gereken ilk isim, hiç tartışmasız belliydi.

Telefonunu buldum, aradım, çay içtiği kahvehaneye davet etti. Yanında elbette ki yakın dostu Arslan Koyuncu…

“80 darbesi ile ilgili bir yazı dizisi hazırlıyorum. O dönem aktif isimlerle röportajlar yapacağım. Ülkücüler sizi önerdi.”

“Ama uzun yıllar hapis yatanlar var, sıkıntı çekenler var, önce keşke onlarla yapsaydın.”

“Onlarla da yaparız.”

***

Ben sordum, o anlattı.

O dönemin Kocaeli’si… Kurtarılmış bölgeler… Kavgalar-gürültüler… Anılar…

Kurduğu her cümlede zarif ve mütevazı bir yaklaşımla kendini ayrı tutmaya çalıştı Nihat Gürer…

Onun hakkında anlatılanları anlattığımda mahcup bir şekilde gülümsedi.

Yıl 2006’ydı;
Türkiye karpuz gibi ortadan ikiye ayrışmıştı;

MHP parlamentoda değildi.  

“O dönem ülkücüler de solcular da vatanını seviyordu fakat ülke üzerinde bir oyun oynandı ve toplum ayrıştırıldı. Türkiye 80 pratiğini iyi görmeli ve yeni ayrıştırmalara müsaade etmemeli” dedi.

***

10 yıl sonra, kardeşi Meral Akşener MHP Genel Başkan Adayı olduğunda uğradım yanına… Günlük siyasi konulara girmek istemiyordu.

Aşmıştı bunları…

Bir gün sonra şunları kaleme aldım:

Bir adamı “bilge” yapacak “bilgi”, “sağduyu”, “idrak”, “görgü” vesaire... Her şey var Nihat Gürer’de...

Şimdi sanki inzivaya çekilmiş ve okuyarak, kendini dinleyerek, yaptıklarını ve yapamadıklarını gözden geçirerek, o içsel yolculuğunu sürdürüyor.

Siyaset mi? Hedef mi? İhtiras mı?

İnsan 60’larında yaşadığı olgunluğu keşke daha önce yaşasa ve hayata bakışı daha olgun, daha sağduyulu, sevgi ve empatiyi daha çok barındıran bir noktaya gelse...

Gürer’in kendi inançsal silsilesindeki kader ve varlık anlayışı, onun bugünkü kaotik ortamda hedef ve ihtiras tanımlarını değiştiriyor. İnsanların “İlla iktidar ben olacağım” savaşları içerisinde Gürer, öncelikli olarak sevgiyi tutuyor.

Misal, kardeşi Meral Akşener’in genel başkan adaylığını soruyorum.

“Nasip olan gerçekleşir. Fakat insanın öncelikle koyduğu hedef için çalışması gerekir. Eğer hayırlısıyla yarabbi ona genel başkanlığı nasip etsin. Ben zaten namazlarımda, ‘Yarabbi, eğer vatanımıza, milletimize, hayırlısıyla nasip eyle’ diyorum. Niye? Bizler vatan kaybetmiş ailelerin evlatlarıyız. Bu kızan da öyle. Dedelerimiz babalarımız büyük acılar çekti. Vatansız kaldı. Bundandır vatanın değerini biliriz. Vatanın bizden önemli olduğunu biliriz. Dedelerimiz her şeylerini bırakıp geldi ve bir yurda sahip oldu. Bizler bunları dinleyerek büyüdük. Bu yüzden vatandır öncelikli olan...”

***

Evet, Meral Akşener’in ağabeyi Nihat Gürer…

Evet, Aydınlar Ocağı’nın kurucusu Nihat Gürer…

Oturduğumuz yerden Akşener ve Aydınlar Ocağı’nı yerden yere vururken… En azından aklımıza Nihat Gürer gelse…

Her şeyi geçtim, bari sırf onun için bu denli acımasız olmasak…

Sırf onun için insaflı davransak…

Her şeyi geçtim…

Üzücü…

Çok üzücü…

23 Kasım 2014 Pazar / Antikkapı’daki bir düğüne katıldıktan sonra Nihat Gürer ağabey ile birlikte çarşıya dönerken dönüş yolunda Yenicuma Camii karşısındaki üst geçitten geçtik..

http://www.bizimyaka.com/yazar-71855-En-azindan-Nihat-Gurer-icin

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.