Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

ahsen okyar
13Oca/180

Tehdit algılaması: – Ramazan BAKKAL

ramazan bakkalTehdit algılaması: - Ramazan BAKKAL

“Batının tehdidi altında yaşamamızın ve iktidarların onların elinde kuklalaşmasının sebebi bilim ve teknoloji alanındaki geriliğimizdir. Ülkemize yönelik tehdit bilim ve teknoloji üzerinden bize ulaştığı halde, açığı kapatmak için kararlılık sergilemiyoruz. Hatta tam aksine çok da rahat görünüyoruz.” İbrahim Okur. Uygarlık yolu s.190

Bilim ve teknolojideki az gelişmişliğin, Müslüman dünyasının birinci meselesi olduğu kabul edilerek gereken tedbir alınmadıkça, Batı’nın politik, ekonomik, entelektüel egemenliği sürecektir. Çok büyük hava alanları, binlerce km oto yol veya çift taraflı yol, tüneller, deniz ve Boğazların üzerine yapılan köprüler, birkaç bin yataklı modern şehir hastaneleri, 30-40 bin kişinin aynı anda ibadet edebildiği camiler, bizi tehdit edenler için bir değer ifade etmemektedir. Tehdit, üstün teknolojilerden, sürekli iyileştirilen ürünlerin pazarlandığı ekonomilerden geliyor.

12Oca/180

BİR GENÇ ALİM KONUŞUYOR – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

mehmetcemal-iftigzeli2BİR GENÇ ALİM KONUŞUYOR - Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

İstanbul Platformu 10 yılı aşkın süredir Çengelköy Kuleli Yakamoz’da yemekli programlar gerçekleştirir. Buraya davet edilen konuklar her görüşten olabiliyor. Konuyla alakalı düşüncesini açıklayan konuşmacılara daha sonra sorular yönetiliyor, gerektiğinde aykırı düşünceler de tartışılabiliyor. Hür, demokrat, akılcı, önü açık, bağımsız ve saygın bir kuruluş İstanbul Platformu.

Ocak 2018’in ilk konuşmacısı, bir dönem benim de İletişim Fakültesinde ders verdiğim İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Doç. Dr. Murat Yalçıntaş oldu. Konu özetle gelişmişlik, kalkınmayla, açlık ve hastalıklarla boğuşan Nijer idi.

10Oca/180

SELİM SELAMİ ÇAKICI SEVGİYLE-SAYGIYLA-ÖZLEMLE YAD EDİYORUM AĞABEY SENİ – Naci KARA

 04650015

SELİM SELAMİ ÇAKICI

SEVGİYLE-SAYGIYLA-ÖZLEMLE YAD EDİYORUM AĞABEY SENİ - Naci KARA

Hukuki kariyeri onu bir danışma meclisi kadar faydalı kılıyordu. Kocaeli’nin duayen avukatlarındandı. Bilmiyorum, Kocaeli'nde O’nun bilgeliğinden faydalanmayan bir hukukçu olmuş mudur? Şayet olmuşsa bir şanssızlık olarak değerlendiririm.

Selami ağabey, benim en kıymetlilerimdendi. Onunla muhabbetimiz bal tadında sürer giderdi.

Birkaç gün görüşemediğimiz olurdu, arar ve “Hoca özledim” derdi. Onun özlem kelimesi benim için mutlak icabet gerektirir önemde bir davetti…

9Oca/180

DEMOKRASİ UMUDUNA SALDIRI – Av. Ruhittin SÖNMEZ

r sönmezDEMOKRASİ UMUDUNA SALDIRI – Av. Ruhittin SÖNMEZ

Şu sözlerden birkaçını mutlaka siz de duymuşsunuzdur:

“Meşru yoldan AKP’ye karşı seçim kazanmak imkânsız. Mutlaka bir hile yapar gene kazanırlar.

İYİ Parti’nin kurulmasına izin vermezler.

Meral Akşener’i tutuklayacaklar.

İYİ Parti’yi seçime sokmazlar.

Bunlar seçimleri kaybetse bile gitmez. OHAL’i kullanır, YSK’yı kullanır, Anayasa Mahkemesini kullanır yine gitmez. Hatta silahlı milislerini devreye sokar, iç savaşa bile sürüklerler.”

Bu ve benzeri sözlerin adeta normal bir siyasi yorum gibi rahatça konuşuluyor olması bile dehşet verici.

Sadece bu algının doğmasına yol açan politikaları sebebiyle bile bu iktidarın gitmesi gerekir.

Nüfusumuzun büyük bir bölümü kendisini ötekileştirilmiş “öz yurdunda garip, öz vatanında parya”  hissediyor. Ülkesinin bir uçuruma doğru gitmekte olduğunu düşünüp umutsuzluk içinde kıvranan kitleler var.

Fakat bu kitleler demokratik bir değişim sürecini mümkün göremez halde.

Bu şekilde “öğrenilmiş çaresizlik” içine itilmiş durumda.

Ülke nüfusunun çoğunluğunun geleceğe dair mutlu hayaller kurmasına bile izin vermeyen bir karabasan içindeyiz.

Oysa bizim en büyük gücümüz; hayallerimiz, ümitlerimiz ve özgüvenimizdi.

İktidar bunları da elimizden almak isterken ülkemize en büyük kötülüğü yapıyor.

7Oca/180

İZMİT KAYMAKAMI’NDAN ANLAMLI ZİYARET – Alptekin CEVHERLİ

1 IMG_20171226_162550

İzmit Kaymakamı Sayın Ersin Emiroğlu’nun onurlandırdığı Havacılık Yönetimi Sosyal Sorumluluk Projeleri dersi öğrencilerine Kızılay'da özverili çalışmalarıyla Ulusal Kan Hizmetleri’ne vermiş olduğunuz katkı ve göstermiş olduğunuz duyarlılık için teşekkür belgesi verilmiştir.

4Oca/180

2018’İN ŞİFRE SÖZCÜĞÜ: “KORKMA!” – Dr. Sakin ÖNER

sakin öner2018’İN ŞİFRE SÖZCÜĞÜ: “KORKMA!” - Dr. Sakin ÖNER

Yeni bir yıla girdik. Her yeni yıl, yeni bir başlangıçtır. Açılan yeni ve temiz bir sayfadır. Bu sayfanın yıl sonunda mutluluk sözleri ile sonuçlanması, milletçe göstereceğimiz omurgalı duruşa ve ortaya koyacağımız sağlam iradeye bağlı. Bütün umudunu kaybetmiş, ezik ve silik bir duruş sergileyenlerin, mutlu sona kavuşmaları mümkün de değildir, hakkı da değildir.

Birinci Dünya Savaşı sonunda, müttefiklerimizle birlikte biz de yenik sayıldık. Ordumuz dağıtıldı ve ülkemizin dörtte üçü düşman ordularınca işgal edildi. Tarih boyunca esarete düşmemiş, hür ve bağımsız yaşamış Türk milleti, büyük bir korku içindedir. Bu, hürriyet ve istiklâlini kaybetme, esarete mahkûm olma korkusudur. Vatanı, bayrağı ve devleti ile tarih sahnesinden silinme, yabancı devletlerin boyunduruğuna girme korkusudur. En kötüsü, Türk milleti özgüvenini ve umudunu kaybetmiştir.

2Oca/180

ANILARIN ANLATTIKLARI – Cafer GENÇ

ANILARIN ANLATTIKLARI – Cafer GENÇ

Eğitim işi, öğretmenlik çok hassas bir konudur. Ham maddesi insan olduğu için diğer mesleklerden farklıdır. Mühendis, beğenilmeyen binayı yıkar yerine yenisini yapar. Meyve vermeyen ağacı söker yerine yeni ağaç diker. Eğitimde böyle bir telafi mümkün olmadığı için, yanlış yapma lüksünüz yoktur. Olumsuz bir söz, yanlış bir tavır ve tepki, bir hayatın, bir istikbalin kaybına sebep olabilmektedir. Olumlu ve olumsuz durumlar (iyiler ve kötüler) hayat tecrübesi için örnek teşkil etmesi ve ders alınması bakımından önemlidir.

Öğretmenlikte, elinizdeki malzemenizin (bilgi, donanım, tecrübe...vs.) iyi olmasının yanında, bunların pazarlanması ve satılması konusunda sıkıntı yaşanırsa malzeme bir anlam ifade etmeyecektir.

31Ara/170

Sivas – Tokat Seyahati – 4 / Musa ORDU

musa orduSivas - Tokat Seyahati – 4 / Musa ORDU

Bundan önceki yazımda Divriği'de tarihi konaklar ile yine tarihi Ulu Camii'ni ziyaret ettikten sonra, İstanbul'dan gelen bazı arkadaşların akşam 20.oo uçağına yetişecek olmaları sebebiyle, saat 17.oo sıralarında Divriği'den ayrılarak, Sivas'a doğru hareket ettiğimizden bahsetmiştim. Şimdi kaldığımız yerden devam ediyorum.

İstanbul'a dönecek olan arkadaşları uçağa yetiştirebilmek için yolda hiç zaman kaybetmeden son sürat Sivas Nuri Demirağ Hava Alanına gitmek üzere yola çıktık. Saatler ilerledikçe uçağın kaçırılacağı endişesiyle İstanbul'a gidecek arkadaşlar bir hayli tedirgin olmaya başladı.  Fakat Kaptanımızın dikkat ve mahareti sayesinde Allah'ın izniyle saat 19.15 de hava alanına geldik. Bu suretle İstanbul'a gidecek olan yolcular derin bir "oh" çekti. Buradan İstanbul yolcularını uğurladıktan sonra, arabada kalan arkadaşlar ile beraber kaldığımız otele döndük.

31Ara/170

“Yeni Yıl” – Oğuz ÇETİNOĞLU

“Yeni Yıl” - Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar Oğuz ÇETİNOĞLU ağabey 31.12.2016 tarihli  ve “Yeni Yıl” başlıklı http://www.akcakocakulturplatformu.org/yazi/167/yeni-yil  yazısının son bölümünde aşağıdaki duada bulundu. Birkaç kelimesinde değişiklik yaparak “Amin” demeniz ricası ile bilgilerinize tekrar sunulmuştur.

Anadolu’da insanlarımız gerektiğinde topluca yağmur duasına çıkarlar. Bâzıları şemsiyesini de yanında götürür. Dualarının kabul edileceğinden emindirler.

Bizler de dualarımızın kabul edileceğinden emin olarak başlayalım:

Bizleri terör belâsından kurtar Allah’ım.

Asırlar boyunca İ’lâ-yi Kelime-t’ullah için kanlarını sebil gibi akıtan, canlarını seve seve veren bu aziz milletin insanlarını mahallî ve beynelmilel terörün zâlim pençesinden kurtar Ya Rabb’im!

Allah’ım, bizlere her şeyi Senin emirlerine, Peygamber Efendimizin tavsiyelerine uygun olarak usulünce yapan ve adaletle hükmeden yöneticiler ihsan eyle.

Ya Rabbi! Sen sâhipsizlerin sâhibisin., bizlere sâhip ol Ya Rabbi!

30Ara/170

Mesut Uğur üstattan, “Eski yıla veda, yeni yıla hoş geldin” mesajı

14_thumbKıymetli Dostlar - Mesut UĞUR

Ölçemediğin şeyi yönetemezsin. Zaman farklı birimlerle ölçülmekte. Yaptıklarımız; zaman ölçüleri birimleri dakika, saat, gün bazında anlamsız kalabilirken ay, yıl, dekad bazında daha fazla anlam ifade ediyor. 

Bazı şeylerin zaman bazında netice vermesi anlam kazanması için uzun intervallere ihtiyaç var. Siyasi seçimler 4 yılda bir, bazı atamalar 4 yıl için gibi. Bu intervallerde iz bırakmak kısmen kendi irademizde kısmen ortamın şartlarına bağlı; mevkiin ne kadar yüksekse karar verme yetkinde o kadar fazla, yani iz bırakabilme olasılığın o kadar fazla oluyor. İnsanın bilgi birikimi, görgüsü, vizyonu değişim ve dönüşüm yapabilecek seviyede olsa dahi mevkii yeterli olmayınca  kalıcı etki bırakacak, iz bırakacak işler yapamıyor.

Ben 3 Aralık 2017 itibarıyla kamudaki danışmanlık görevinden emekli oldum.

Brexit oylamasında kendisinin görüşünde olmayanların galip gelmesi nedeniyle Büyük Britanya başkanı David Cameron’un söylediği şu söz çok hoşuma gitmişti: Büyük Britanya çok köklü, kurumsal ve büyük bir devlettir. Bundan önce olduğu gibi bundan sonra yeni liderler çıkaracaktır. Bu nedenle başbakanlık görevimi bırakıyorum.

28Ara/170

Toplumsal Başkalaşım Kıskacında… / Alptekin CEVHERLİ

alptekin cevherl,Toplumsal Başkalaşım Kıskacında… / Alptekin CEVHERLİ

Eskiden sokakta bir şey yemek ayıp sayılırdı. Olur, imkânı olmayan biri görür de canı çekerse diye düşünülür, sokakta oynarken dahi bir poğaçayı ya da içine bir şeyler konmuş bir parça ekmeği dahi annelerimiz elimize vermezdi.

- Gel içeride yemeğini ye, sonra çıkıp oynarsın, arkadaşlarına ayıp olmasın, denirdi.

Lokantaların camlarında içerisi görünmeyecek şekilde tel üzerine gerilmiş tül perde olurdu. Böylece içeride kim ne yemek yiyor görünmez, sokaktan geçenlerin canı çekmesin diye azami gayret gösterilirdi.

Ya da bir yere gittiğinizde, orayı eşinize dostunuza anlatırken, yeme içme konusuna girerseniz edeplice uyarılırdınız:

- Yediğin içtiğin senin olsun, sen gördüklerini - gezdiklerini anlat diye…

Yemek yerken ekmek kırıntısı ya da eski adıyla ‘furda’ yere dökülmesin, sonra bereketi kaçar denirdi. Bu nedenle de sofra bezi veya peçete benzeri büyükçe bir örtü üzerinde yemekler yenilirdi ki, ekmek kırıntıları yere dökülmesin de, yiyeceklerimizin bereketi kaçmasın.

26Ara/170

SİVİLLERE DARBE VE TERÖR ÖNLEME GÖREVİ – Ruhittin SÖNMEZ

r sönmezSİVİLLERE DARBE VE TERÖR ÖNLEME GÖREVİ – Ruhittin SÖNMEZ

Son çıkarılan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede çok dikkat çekici bir madde yer alıyor.

Bu KHK’da 8 Kasım 2016'da çıkarılan 6755 sayılı kanunun 37. Maddesine bir ek yapıldı. Bu ekle daha önce resmi görevlilere getirilen yargı zırhı SİVİLLERİ de kapsadı.

8 Kasım 2016 tarihli, 6755 sayılı kanunun 37. maddesinde, “15 Temmuz darbe teşebbüsü ve devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılmasında yer alan RESMİ GÖREVLİLER HAKKINDA hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluk doğmayacağına” dair bir düzenleme yapılmıştı.

Daha önceki, resmi görevlilere getirilen yargı zırhı 1982 Anayasasının Geçici 15. Maddesini hatırlatıyordu:

24Ara/170

Kocaeli Aydınlar Ocağı Mensupları’nın Çanakkale Seyahati / 4 – Musa ORDU

musa orduKocaeli Aydınlar Ocağı Mensupları’nın Çanakkale Seyahati / 4 – Musa ORDU

Bundan önceki yazımızda araba vapuru ile Çanakkale'den karşı sahile geçtiğimizden bahsetmiştim.

Karşı sahile geçince, hayırlısı ile İzmit'e dönüş yolculuğumuz başlamış oldu. İzmit'ten hareketimizde olduğu   gibi  yine  Kafile Başkanı  Mustafa Bey yolculuğumuzun hayırlara vesile  olması  ve kazasız belasız bir yolculuk yapabilmemiz için El Ezher  Mezunu  Cemal  Barış Bey kardeşimizden  bir Aşrı  Şerif  okumasını rica etti.. Cemal Beyde bu defa her Yatsı Namazından sonra okunan ve halk arasında Amenerrasülü olarak bilinen BAKARA Suresinin son iki ayeti olan 285 ve 286 Ayetlerini o güzel sesiyle okudu. Kendisine teşekkür edildi.

Keşan istikametine doğru yolumuz devam ederken yeni sürprizlerle ile karşılaştık. Şöyle ki, araç komutanı Mustafa Kemal Cerrahoğlu ve arkadaşları kafilenin "EN"lerini seçmek için kendi aralarında gezi boyunca bir çalışma yapmışlar. Mustafa Bey bir ara mikrofona gelip, arkadaşlar size bir sürprizimiz var deyince tabi ki herkes merak etti. Nedir diye sorduğumuzda  Mustafa  Bey,  gezi boyunca bir çalışma yaptıklarını ve çalışmanın neticesinde de kafilenin  "EN"lerini tespit ettiklerini söyledi..Yerimiz dar olduğu ve ekip de kalabalık olduğu için açıklanan isimlerin hepsini buraya yazmama imkanı olmadığı için örnek olması bakımından sadece birkaç kişinin isminden bahsedeceğim. Bu bakımdan buraya ismini yazmadıklarım sakın alınmasınlar.

-Av. Ruhittin Sönmez ve Ailesine Jüri özel ödülü,

-Ahsen Okyar'a, Hanımından her an telefon bekleyen Adam ödülü,

-Cemal Barış'a en kalabalık aile ödülü,

-Ali Kahraman ve eşine en uyumlu çift ödülü

-Cengiz Arslan'a bilge Adam ödülü

-İdris Türkten'e de Başkanına en çok sahip çıkan Adam ödülü verildiği açıklandı. Arkasından da"EN"seçilenlerin her birine küçük birer hediye verildi. Tabi ki bu da ekip arasında hoş bir durum meydana getirdi.

23Ara/170

Prof.Dr. Atilla Çetin: Türkiye’de Sentez Tarihçiliği Yapılmıyor

atilla-çProf.Dr. Atilla Çetin: Türkiye'de Sentez Tarihçiliği Yapılmıyor

9 Ağustos 2015 Pazar 15:44

Eski Osmanlı Arşivi Genel Müdürü Prof. Dr. Atilla Çetin, vefatından hemen önce Yedikıta dergisine verdiği röportajda, tarihçilerin arşivciliğe, arşivcilerin ise tarihçiliğe soyunduğunu belirtti. Çetin, “Türkiye’de sentez tarihçiliği yapılmıyor. Tarihçiliğin ve arşivciliğin yorumculuğa dönmesi lazım.” dedi.

Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi, Ağustos 2015 sayısında hayatını öğrencilere ve Osmanlı arşivine adayan Prof. Dr. Atilla Çetin’in vefatından önce verdiği son röportajını yayınladı. Osman Doğan ve Soner Demirsoy’a tarihçiliğe dair önemli açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Çetin, doğumundan hayatının son anlarına kadarki hayatının önemli anlarını, eğitim mücadelesini, öğretmenlik yıllarını ve en önemlisi de hayatını adadığı arşivcilik macerasını, yaşadıklarını anlattı.

22Ara/170

YAKTIN YÜREĞİMİ “ŞABAN” KARDEŞİM – Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER

süleyman coşkunerYAKTIN YÜREĞİMİ “ŞABAN” KARDEŞİM - Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER /Kaliteli Yaşam Uzmanı

Her gün mutlaka yapmakta olduğum günlük yürüyüşlerimden birini yapıyordum. Kapalı yolda uzaktan bir ayakkabı boyacısı gördüm. Hiç boyatmak niyetim yoktu ama, birden bire fikir değiştirdim ve hızla duvarın kenarında kimseye zararı olmayan bir köşecikteki boyacıya doğru yürüdüm. Selam, sabah hoş sohbetten sonra, aramızda geçen diyaloğu sizlerle de paylaşmak istedim.

- Gardaş nerelisin? - İskenderunluyum abi, Hatay İskenderun.

- O kadarını bilirim, ben eski kamyon şoförüyüm. 20 yaşımda Bursa’dan yük götürmüştüm İskenderun’a. Hem de aynı gün kent meydanında Merhum Neşet Ertaş’ın açık hava konserini canlı olarak izlemiştim.

21Ara/170

Vefatının 50.yılında Ali Fuat Başgil sempozyumundan notlar – İsmail KAHRAMAN

ismail kahramanVefatının 50.yılında Ali Fuat Başgil sempozyumundan notlar – İsmail KAHRAMAN

Kültür tarihimizde önemli iz bırakan bazı isimler var ki, aradan yüzlerce yıl geçse isimleri hayırla ve minnetle yad edilip, unutulmamakta. Bunlardan birisi de Ordinaryüs Prof.Dr Ali Fuat Başgil. Bugünkü gençlerimiz Ali Fuat Başgil isminin fazla hatırlamasa da bizim kuşak ve bizden önceki kuşak Ali Fuat Başgil’in yazılarıyla, memleket meselelerini aydınlatan kitaplarıyla büyüdüler.

ALİ FUAT BAŞGİL’İN GENÇLERLE BAŞ BAŞA KİTABI

Tarih 1970’li yıllar… Trabzon’da okuyorum. Kitap ve kırtasiye dükkanından bir kitap dikkatimi çekmişti. Gençlerle Baş başa yazan, yazarı Ali Fuat Başgil,.. 15 yaşında genç birisi olarak bu kitabı o günkü harçlığımla satın aldım. Ve kaldığım yurda dönerken, belediye otobüsünde hızla ve heyecanla kitabı okudum. Kitabın her satırı yeni bir ufuk çizgisi çiziyor ve öğütler veriyordu. Hele ki kitap da Gençlere 100 öğüt bölümünden aradan onlarca yıl geçmesine rağmen hala unutmadım, satır satır hatırımda. Tanıdığım ve merhaba dediğim her gence Ali Fuat Başgil’in kitabını tavsiye ediyorum.

20Ara/170

HEYHAT, DÜNYA 5’TEN KÜÇÜK – Süleyman PEKİN

HEYHAT, DÜNYA 5’TEN KÜÇÜK – Süleyman PEKİN

Bir cep telefonunda; bir adet televizyon, bir adet video, bir adet kamera, bir adet fotoğraf makinası ve bir albüm, bir adet tarayıcı, üçü birarada ev + iş + araç telefonu, bir adet radyo ve bir teyp, bir adet walkman ve kayıt cihazı, bir adet klavye, bir adet dizüstü bilgisayar, bir adet uzaktan kumanda, bir adet saat ve kronometre, bir adet taşınır banka şubesi, minik bir oyun salonu, küçük bir fotoshop ve kolaj atölyesi, bir adet meteoroloji baloncuğu, bir adet yazı tahtası ve kısmî projeksiyon, bir adet haritalık, bir adet takvim, bir adet el feneri, bir adet hesap makinası, sınırsız cilt ansiklopedi ve sözlükler, her dile çeviri bürosu, sağlık takip çipi, seyyar koordinatlandırma merkezi, duyuru panosu, yayıncılık bürosu, müzik kutusu, gazetelik-dergilik, cemiyet-davetiye, kahvehane-kumar; ne ararsan var.

19Ara/170

BESTEKAR AMİR ATEŞ ve GÜFTEKAR ALİ COŞKUN – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

mehmetcemal-iftigzeli2BESTEKAR AMİR ATEŞ ve GÜFTEKAR ALİ COŞKUN - Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ

Sayın Ali Coşkun benim kısa adı TOBB olan Türkiye Odalar Borsalar Birliği Başkanlığından bu yana önemli bir ağabeyim, vazgeçilmez bir dostum, değerli bir iş ve devlet adamıdır. Nereden bakarsanız bakınız 40 yılı yakın bir dostluk. Hele Ankara’da iken sürekli görüştüğümüz bir büyüğümüzdü. Kendisiyle birlikte birkaç yurtdışı, çok sayıda yurtiçi gezilerimiz oldu. Eski bir İstanbul mukimi olan Ali Coşkun ağabey, TOBB’dan bu yana Başkent Ankara’da ikamet ediyor.

Ancak kendisinin gerek İstanbul Eyüp’teki İş Dünyası Vakfı etkinliklerine gelmesiyle veyahut benim Ankara ziyaretlerimde yine birlikte oluyoruz.

Onca da ortak aziz dostlarımız vardır. Başta rahmetli Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, devlet adamlarımız Abdulkadir Aksu, Hasan Celal Güzel, Saffet Arıkan Bedük, Necati Çetinkaya ve Cemil Çiçek hemen aklıma gelen. Bu isimler arasında önemli bir özel hukuk vardır. Ayrıca latifeleri, şakaları, esprileri hep dikkat çekmiştir.

Akıllı telefonların whatsApp grubu; ilişkilerimizi neredeyse günü gününe haberdar ediyor. Geçtiğimiz günlerdeki bir mesajda İstanbul Fatih Ali Emiri Kültür Merkezi’nde Ali Coşkun’un şiirlerinden, Amir Ateş’in bestelerinden oluşan bir konser daveti geldi.

18Ara/170

Kocaeli Aydınlar Ocağı Mensupları’nın Çanakkale Seyahati / 3 – Musa ORDU

musa orduKocaeli Aydınlar Ocağı Mensupları’nın Çanakkale Seyahati / 3 – Musa ORDU

Bundan önceki yazımızda 39.Şuranın ikinci gün çalışmalarının da tamamlandığını ve akşamüzeri saat 22.oo sıralarında otelimize gittiğimizden bahsetmiştim.

Şuranın 3. Günü programı saat 9.30 da başlayacaktı. Bunun için sabah 9.oo sıralarında kaldığımız ARTUR Oteli de kahvaltılarımızı yaptıktan sonra tam zamanında Şuranın yapılacağı salonda yerlerimizi aldık. Şuranın bugünkü toplantısında,  ilk günkü toplantıda kurulan Sonuç Bildirisi Hazırlama Komisyonunun hazırlamış olduğu 39. Şura Sonuç Bildirisinin okunması icap ediyordu. Nitekim toplantı başlayınca salonda bulunan üyelere, komisyon tarafından Sonuç bildirisinin hazırlanmış olduğu ifade edilerek, bildirinin hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür edildi. Arkasından da 13 madden ibaret olan üç sahifelik bildiri okundu.  Okuma işlemi tamamlandıktan sonra bazı üyeler söz alarak, bildiri ile alakalı düşünce ve kanaatlerini açıkladılar. Konuşanların tamamı bildirinin iyi hazırlanmış olduğunu, günümüz meselelerinin vukufiyetle dile getirilmiş olduğunu ifade ederek, onlarda bildiriyi hazırlayanlara ayrı ayrı teşekkür ettiler. Yapılan bu değerlendirme konuşmalarından son 2014 Yılı Mayıs Ayındaki 40. Şuranın Azerbaycan'da yapılacağı üyelere bir defa daha duyuruldu. 40. Şuranın Can Azerbaycan da yapılacak olması salonda bulunanlar tarafından memnuniyetle karşılandı.

17Ara/170

BÜYÜK AMERİKAN PROJESİNİN (BAP) SON AYAĞI; KUDÜS – Prof.Dr. İbrahim ÖZTEK

BÜYÜK AMERİKAN PROJESİNİN (BAP) SON AYAĞI; KUDÜS -  Prof.Dr. İbrahim ÖZTEK