Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

ahsen okyar
21Tem/130

Ekonomi iyi de, şirketler niye iflas ediyor? – Bülent ESİNOĞLU

Ekonomi iyi de, şirketler niye iflas ediyor? - Bülent ESİNOĞLU

Genel olarak iflasların mali, teknik, teknolojik, idari ve Pazar gibi birçok sebebi vardır.

Ülkemizde yaşanan iflasların asıl sebebi ise, uygulanan ekonomi politikalarından kaynaklanmaktadır.

1-Ülkemiz açık Pazar durumundadır. Yerli üretici, kendi ülkesinde ürettiği ürününü, kendi ülkesinde satmakta, Gümrük Birliğinden gelen karalar nedeni ile zorluklar çekmektedir.

2-Gümrük Birliğinin tabi sonucu olarak, uluslararası ticarete konu olan malların kararları, Brüksel’de alınmaktadır. Bu kararlar alınırken bizim üreticimiz kararlara ortak olamamaktadır.

3-Yaratılan iç ve dış güvenlik sorunları, sermayenin maliyetini artırmakta, şirketlerin rekabet gücünü zayıflatmaktadır.

Güvensizlik yeni Pazar sorunları yaratmıştır.(Rusya, İran, Irak, Suriye vs.)

4- Yukarıda saydığımız olumsuz koşullara rağmen, borçlanmalara giren şirketler, ya iflas etmekte, ya da önümüzdeki sonbaharda iflas konumuna düşeceklerdir.

20Tem/130

YAZACAĞIZ… ÇÜNKÜ;… / Feyzullah Budak

YAZACAĞIZ… ÇÜNKÜ;… / Feyzullah Budak

Değerli Okuyucularım;

Sizleri AYBEK GAZETE’den saygılarımla selamlıyorum. Geçen hafta AYGAZETE’de yayında bulunan “MUDURNU’DA  İLK CUMA” başlıklı yazımın bu sitenin deneme sürecinde  ilk yazı olarak yayınlanması sebebiyle, başlarken sizleri selamlayamadığım için öncelikle bu görevi yerine getirmek istedim.

Bildiğiniz üzere şimdiye kadarki yazılarımda ağırlıklı olarak “TÜRK DÜNYASI”nı ele almaktaydım. Ama bu sitedeki yazılarımda güncel konulara ve ülke meselelerine ağırlıklı olarak yer vermeyi düşünüyorum. Bunu bir fantezi olarak değil bir zaruret olarak yerine getirme ihtiyacı duyuyorum.

ÇÜNKÜ; Vatanımızın bütünlüğü ve milletimizin birliği bakımından sancılı bir süreçten geçiyoruz. Sorumluluk makamında olanlar, bu sancıları yaratan başka süreçlerin peşine takılıp giderken, bizim dikkatimiz vatanın bütünlüğü ve milletin birliği üzerinedir. Çünkü biz, varlığını bu vatana ve bu millete borçlu hissedenlerdeniz. Onun için öncelikli hassasiyetimiz budur.

9Tem/130

2013 TÜRKİYESİNDE RAMAZAN DUASI – Av. Ruhittin SÖNMEZ

Yunus-Ozen-Ahsen-Okyar-Av-Ruhittin-Sonmez7532013 TÜRKİYESİNDE RAMAZAN DUASI – Av. Ruhittin SÖNMEZ

Allah’ım, en son dinin olan İslam’la ve dünya tarihinin iki büyük medeniyetinden birini insanlık âlemine hediye eden Türk Milleti’nden olmakla şereflendirdin bizi. Dünya’da İslam’ı dün de bugün de en iyi şekilde yaşayan ve Ramazan Ayı’nı en güzel biçimde idrak eden Türkiye’de yaşamayı nasip ettin. Bunların kıymetini bilenlerden eyle bizi.

Türk olmaktan utananlara ve “geçmişiyle hesaplaşma” bahanesiyle Türkleri kendi tarihinden utanan insanlar yapma gayretinde olanlara fırsat verme. Hele hele bu gayreti İslami gerekçelere dayandırmaya çalışan münafıkların çalışmalarının boşa çıkmasını nasip eyle.

Dünyanın birçok yerinde Müslüman denince akla Türk, Türk deyince Müslüman olmak gelir. İkisini birbirine rakip kavramlar gibi gösterenlere aman verme Allah’ım. Ya Rab İslam’ı Türksüz, Türk’ü İslamsız bırakma.

7Tem/130

RENKLERİN DİLİ – Yrd. Doç. Dr. Zülfikar ÖZKAN

indirRENKLERİN DİLİ -  Yrd. Doç. Dr. Zülfikar ÖZKAN

KIRMIZI:Tansiyonu yükseltir, kan akışını hızlandırır.

YEŞİL: Güven verir, bankalar genelde kullanır. Yeşil, gözdeki kimi sinir hücrelerini öldürüyor dolayısıyla yoğun bakılmamalı.

SİYAH: Güç ve tutkuyu temsil eder. Japonya’da mutluluk bizde ve batıda matemdir.

MAVİ: Okyanussal, sakinlik verir. Araplar mavi taşların kanın akışını yavaşlattığına inanırlar. Nazar boncukları bunun için mavidir.
Batıda köprü korkulukları maviye boyanır.

MAVİ ve LACİVERT: Sonsuzluk, otorite ve verimlilik.
mavi çok uzaklardan fark edilir. Avrupa’da gökdelenlerin uyarı ışıkları mavidir. Polis arabalarının üzerinde dikdörtgen kırmızı ve mavi ışık var. Kırmızı yakından, mavide uzaktan görsünler diye.

PORTAKAL(TURUNCU): Daha çok dikkat çeker

GRİ: Hareketsizlik, ciddiyet, yavaşlık.

MOR: İnsanları bilinç altında korkutur.

PEMBE: Hizmetlerinden dolayı ödeme yaparken daha rahat oluruz.

SARI: Geçici ve dikkat çekiciliğin ifadesidir. Vakıf bank sarıdır.

BEYAZ: İstikrar, devamlılık ve temizliği simgeler.

Kategori: Makale Yorum yok
6Tem/130

Üniversite Tercih Stresi – Prof. Dr. Nevzat TARHAN

HAYAT TERCİHTİR - Prof. Dr. Nevzat TARHAN

İnsanın hayatında iki önemli tercih vardır ki, onlar büyük sorumluluk ister. Birincisi evlilik, ikincisi meslek seçimidir. Telafisi zor olan bu kararlarda iyi ve doğru analizler yapmak gerekir.

Tercih stresi üniversite adaylarının puanlarının boşa gitmesine sebep olabilir. Bu sebeple bazı ip uçlarını sizlerle paylaşmak isterim.

3Tem/130

TÜRKİYE’NİN TÜRK DIŞ POLİTİKASI – Süleyman PEKİN

TÜRKİYE’NİN TÜRK DIŞ POLİTİKASI - Süleyman PEKİN

1 hafta kadar Kazakistan’daydık. Orda Türk var, Türkiye yok. 11 yıldır Gül & Erdoğan ikilisi başımızda ama Kazaklar hala Turgut Özal’ı konuşuyorlar.

Dönüşte uçağımız bir sağ - bir sol yaparak gelmek zorundaydı. Zira Özbekistan, Türk Hava Yolları’nı atmosferinden / hava sahasından bile geçirmiyor.

Kırgızistan’da Askar Akayev’e sahip çıkmadık. Tacikistan’da İmamali Rahmanov’a katlanıyoruz. Türkmenistan’da Saparmurat Niyazov kendine Atatürk’ü örnek almış, Ruhname’yi yazmış ve büyük kalkınma hamlesi başlatmış gidiyordu. Gezici muhalefetimiz ve matbuatımız ile ezici iktidarımızın yanaşık düzenleri o vakit nasıl da Türkmenbaşı düşmanlığında birleşmişlerdi. Şimdi Gurbanguli Berdimuhammedov’la aranız nasıl?

O esnada Irak Türkmen Cephesi’nden şehadet, Doğu Türkistan’dan katliam haberleri gelmeye başladı. Ne İslam-cı cenahtan giyabî cenaze namazı ve telin gösterisi, ne sol cenahtan 3 ağaç ve AVM ilgisi. Çarşı Gurubu istisna..

2Tem/130

TÜRKLER KATLEDİLİYOR – Halil Altıparmak

images2_thumbTÜRKLER KATLEDİLİYOR - Halil Altıparmak

Türkiye’de biz kendi derdimize düş(ürül)müş iken, dünyanın başka yerlerinde Türkler katlediliyor.

26 Haziran 2013’de sabah saat 6’da Çin’in Turfan vilayetine bağlı Diças ilçesinde Türkler katlediliyor.

Neden?

Çin hükümeti, Türklerin ellerindeki toprakları, dükkânları alıyor ve Çinlilere veriyor. Sadece Turfan şehrine 6 bin Çinli yerleştiriliyor. Bunun üzerine protesto yürüyüşü yapan Türklere polis ateş açıyor ve birçok Türk ölüyor.

Ayrıca, Urumçi’de Cuma namazından çıkan Türklere polis ateş açıyor, ölü ve yaralı sayısı bilinmiyor. Aynı şekilde, Hoten vilayetinde de Türklere polis tarafından ateş açılıyor, ölü ve yaralı sayısı bilinmiyor.

25 Haziran 2013’ de Irak’ın Selahattin vilayetine bağlı Tuzhurmatu bölgesinde, Türkmenlerin kaldığı çadıra canlı bomba gönderilerek birçok Türkmen’in katledilmesi gerçekleştiriliyor. Katledilenler arasında Türkmen liderlerinden Ali Haşim MUHTAROĞLU ve Ahmet KOCA da bulunmaktadır.

Kategori: Makale Yorum yok
1Tem/130

KİBARLIK NEDEN MUTLULUĞU ARTIRIYOR VE SAĞLIĞI İYİLEŞTİRİYOR? – Yrd. Doç. Dr. Zülfikar ÖZKAN

indirKİBARLIK NEDEN MUTLULUĞU ARTIRIYOR VE SAĞLIĞI İYİLEŞTİRİYOR? - Yrd. Doç. Dr. Zülfikar ÖZKAN

Kibar insan, davranış, düşünce, duygu bakımından ince ve nazik olan kimsedir.

O, kimseye nefret dolu gözlerle bakmaz, karşısındakinin sözünü bölmeden onu dinler, dinlerken başka şeyle meşgul olmaz, başkalarını rahatsız edecek davranışlarda bulunmaz, kavga etmez, sözlerini başkalarını kırmayacak, incitmeyecek şekilde ifade eder, kimseyi kolay kolay incitmez, kültürlüdür, görgülüdür…

Kibar insan, başkalarının güçlü ve güzel yönlerine yoğunlaşır. Herkeste iyilik arar ve insanların iyi yönlerini onlara söyler. İnsana büyük değer verir, ona nezaketle, kibarca yaklaşır. Çünkü insan Allah’ın halifesidir. Yüce Kur’an’da "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" buyuruluyor (Bakara’30).

Kibar insanın ağzından sevgi sözcükleri akar. Onun hayatında kabalığa ve kötü sözü yer yoktur. Bir hadiste ifade edildiği gibi, “Sevdiğiniz kimseye, onu sevdiğinizi söyleyiniz.” Bu kibar insan özelliğidir.

Mutluluk, olumlu düşüncenin duygusudur ve olumlu düşünene verilen bir ödüldür. Bu sebeple, kibar insan, yaptığı işler sonunda mutluluk hisseder. Bir söz vardır: “Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.”

Diğer taraftan, kibar insan, kaba insanlara göre daha sağlıklıdır. İnsanlara güzel söz söyler ve konuşurken gülümser. Kur’an’ı kerimde “İnsanlara güzel söz söyleyin” diye buyuruluyor.

Bir hadisi şerifte de kibarlık “Selam verirken gülümseyen, sadaka sevabına kavuşur” şeklinde ifade ediliyor.

Mekanik olarak gülme tansiyonu düşürüyor. Mutluluk, sevinç gibi duyguları gerçekten hissetmeden, yalnızca yüzünü bu duyguları hissettiği konuma getiren kimsenin de tansiyonu düşer ve tüm bedensel fonksiyonları iyiye doğru gider.

Üzüntü ve öfke gibi olumsuz duygular ise, kan basıncını yükselmesine ve bedensel fonksiyonların kötüye gitmesine sebep olur.

Gülümseme, kişiyi olumlu ve iyimser olmaya doğru itiyor. İnsan gülebilme yeteneğine sahip tek canlıdır. Gülmek yüzyıllardır en iyi ilaç olarak adlandırılmıştır. Gülümseme ve kahkaha, stresi güçlü bir şekilde azaltıyor. Olumsuz duygular kişiyi hasta edebildiği gibi, olumlu duygularda iyileştirebiliyor.

Güldüğümüz zaman tümör ve virüslerle savaşan bağışıklık hücrelerimizin sayısı da artıyor. Özellikle ruhsal bazı hastalıkların tedavisinde gülme terapisi kullanılıyor. Gülmenin hastalar üzerinde olumlu etkileri olduğu tespit edilmiştir.

Sevgi enerji kaynağı, korku enerji tüketicisidir. Kibar insan, kimseyi incitmediği için, genel olarak herkes tarafından sevilir. O, düşman kazanarak enerjisini boşuna harcamaz, onu faydalı işlerde kullanır. Yüreğindeki sevgi bol olduğu için enerjisi de boldur. Unutmamak gerekir: Ancak yüreğinde sevgi olanlar başkalarına şifa verebilir.

Kaba insan ise, pek çok insanı kırdığı için, onlardan gelecek tepkilere yoğunlaşır ve bu tepkilerin büyüklüğü oranında korkar. Zamanla hayatına korku hâkim olur. Bu korku yüzünden enerjisi giderek düşer. Bu sebeple insanlara hizmet etme imkânı kalmaz.

Kibar olmak veya kaba olmak da insanın kendi seçimidir ve elindedir.

Neden eski eşyalarını atıyorsun da
Eski düşüncelerinden vazgeçmiyorsun?
Platon

Kategori: Makale Yorum yok
27Haz/130

ZİNCİRLERDEN KURTULUP YÜREĞİNİ DİNLEMEK – Mehmet Cemal Çiftçigüzeli

SAM_1962ZİNCİRLERDEN KURTULUP YÜREĞİNİ DİNLEMEK - Mehmet Cemal Çiftçigüzeli

Türk Dünyası’nın gururu ve dünyanın önemli diplomat ve yazarlarınden Rahmetli Kırgız Türk’ü Cengiz Aytmatov (12 Aralık 2012 Kırgızistan/Talas- Şeker Köyü/ 10 Haziran 2008 Almanya-Nürnberg) seksenbeşinci yaş gününde hatıraları ve eserleriyle yeniden anılıyor. Adına düzenlenen bir uluslararası sempozyum da Kırgızistan’ın Başkenti Bişkek’te 2013 sonbaharında gerçekleşecek. Dilerim bu etkinlikler çerçevesinde, Cengiz Aytmatov’un bütün eserleri orijinal dili olan Kırgız Türkçesi’nden Türkiye Türkçesi’ne tercüme edilir.

26Haz/130

Müslümanlar ortak İslam paydasını kaybetti – Prof. Dr. Hasan ONAT

hMüslümanlar ortak İslam paydasını kaybetti -  Prof. Dr. Hasan ONAT

 Ankara Üniversitesi’nden ilahiyatçı Prof. Dr. Hasan Onat uyarıyor: “Mezhep dinin kendisi demek değil. Hz. Muhammed zamanında ne cemaat, ne tarikat ne de mezhepler vardı. Bugün mezhep çatışmaları var. Çünkü Müslümanlar ortak İslam paydasını kaybetti.”

Satır arası...
Arap Baharı’nın ardından Ortadoğu yeniden şekillenirken dış politikanın parametreleri Şii- Sünni Blok gibi mezhep perspektifinden analiz edilir oldu. Özellikle Suriye’deki gelişmeler nedeniyle Türkiye de bu durumdan nasibini aldı. İstanbul’a yapılacak olan üçüncü köprüye Alevilerin Anadolu’da uğradığı katliamların müsebbibi gördükleri Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in adının verileceğinin açıklanmasının ardından pek çok kentte protesto eylemleri düzenleniyor. Böylesi hassas bir süreçte Türkiye ve Ortadoğu’da yaşanan gerilimleri ve mezhepçiliği Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde İslâm Mezhepleri Tarihi Anabilim Dalı başkanlığını yürüten Prof. Dr. Hasan Onat’a sordum bu hafta. 

25Haz/130

EMPERYALİZMİN TÜRK POLİTİKASI… / Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

imagesEMPERYALİZMİN TÜRK POLİTİKASI... Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

Uluslararası platformda, güç ve iktidar mücadeleleri tarih boyunca sürdürülmüştür. 18 ve 19. Yüzyıllarda “güç dengesi” siyaseti; jeopolitik ve jeostratejik konumundan dolayı Balkanlar, Anadolu, Orta Doğu, Kırım, Kafkaslar, Kuzey Afrika, Akdeniz’in ve Kardeniz’in belli kısımlarındaki Osmanlı – Türk İmparotorluğu’nun topraklarına taşınmıştır.

Bu gün bahsettiğimiz toprakların bir kısmı üzerine kurulmuş bulunan Türkiye Cumhuriyeti üzerinde bu “güç dengesi” siyaseti, ufak tefek değişiklikler gösterse de olduğu gibi sürmektedir.

Bu sebeple bu gün ülkemizde meydana gelen ve izahını yapmakta zorlandığımız olayların, neredeyse tamamı “Emperyalizmin Türk Politikası”nın yani Batılıların açık veya gizli sürdürdükleri faaliyetlerinin, politik yansımasıdır.

Bir defa Batı’nın ve onun yerli işbirlikçilerinin hedeflerinin iyi bilinmesi lazımdır. “Küresel Dünya Güçleri”nin ortak hedefi; nerede bir Türk varsa onu ufalayıp yok etmektir. Bu durum sadece Türkiye için geçerli değildir. Bu uzun bir tarihsel süreci olan, büyük bir politikadır. Yani yüzyıllardır uygulama alanı bulmuştur ve halende bulmaktadır.

Bu politikanın birinci safhası, Hristiyan topraklarının Türkler tarafından fethedilmesini durdurmaktır. İkinci safha ise, Türkleri Avrupa’dan atmak ve keşf ettikleri Türklere ait enerji havzalarına el koymaktır. Bunların hepsi olmuştur. Serv Antlaşması ise diğer bir safhadır. Bu antlaşma ile Türkiye küçük küçük devletçiklere bölünmek ve manda yönetimine sokulmak istenmiştir. Günümüzde tartışılan yerel özerklik, federasyon, konfederasyon gibi... ve bunlara yönelik bir adım olarak atıldığı söylenilen yeni “Büyük Şehir Yasası”!..

22Haz/130

AZRAİL’İN GÜZELLİĞİ – Rahmetli Onkoloji Doktoru Halûk Nurbaki

images (1)Yaşanmış Güzel Bir Hikaye

AZRAİL'İN  GÜZELLİĞİ - Rahmetli Onkoloji Doktoru Halûk Nurbaki'den gerçek bir hatıra..

Ben, 40 yıllık bir kanser uzmanı olarak maddeyi aşan sayısız olayla karşılaştım ve bunları, o olaya şahit olanlarla birlikte belgeleyerek özel bir arşiv yaptım.

Bunlardan 1976 yılında yaşanmış bir olayı size nakletmek istiyorum.

21Haz/130

Adam gibi adamlara ihtiyacımız var / İsmail Kahraman

imagesAdam olmak üzerine birçok söz söylenmiştir. Adamolmanın önemini ise oğluna sen adam olmazsın diyen babayı, paşa olduktan sonra zabtiyelerle huzuruna getirttiren Vali paşa ile babası arasında ki şu hadise çok iyi özetlemektedir; “Sen bana adam olmazsın demiştin ama bak ben koskoca Vali paşa oldum” diyen Vali paşaya “Ben sana Vali paşa değil, adam olamazsın demiştim” ve sen adam olsaydın zabtiyelerle beni huzuruna getirtmezdin aksine gelip elimi öperdin diyen babanın sözü adam olmanın önemini gösteriyor.

Etrafımızda birçok adam vardır. Siyaset adamı,devlet adamı, kültür adamı, spor adamı, işadamı, sanat adamı, din adamı, fikir adamı bunlara birçok adam daha ilave etmek mümkün. Acaba bu adamlar gerçek anlamda adamlık vasfına uygunlar mı? Adam olmanın sorumluklarını yerine getiriyorlar mı? Gerçekten adam gibi adamlar mı? Durup düşünmek ve sorgulamak gerekiyor.

19Haz/130

TÜRK MİTOLOJİSİNDE KUŞLAR – Doç. Dr. Mustafa SEVER

Turk_Mitolojisinde_Kuslar  TÜRK MİTOLOJİSİNDE KUŞLAR / Doç. Dr. Mustafa SEVER - Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi

18Haz/130

Yeni Nesil Görgü Kuralları – Temel Aksoy

Yeni Nesil Görgü Kuralları – Temel Aksoy

Japonlar, kartvizitlerini verirlerken karşılarındaki kişiye önem verdiklerini ifade etmek için törensel bir davranış içine girerler. Japonya’da kartviziti tek elle uzatmak büyük görgüsüzlüktür.

Toplumsal ilişkileri düzenleyen görgü kuralları Batı’da ilk olarak Fransız sarayında, Kral XIV. Louis döneminde ortaya çıktı. 1789 Devrimi öncesinde saraya yeni gelenlere görgü kurallarını anlatan  "etiquettev" isimli bir kitapçık verilirdi.

Doğuda ise görgü kurallarının tarihi çok daha eskilere, İÖ 2400 yıllarına,  Mısır kralı Ptah-Hotep dönemine uzanır.

En ilkel kabilelerden en büyük imparatorluklara kadar her toplumun kendi nezaket ve görgü kuralları vardır. Her toplum, insan ilişkilerini düzenleyen kuralları bir nesilden diğerine sessizce aktararak gelenekler oluşturmuştur.

Bir arada yaşamanın yolunu ve yordamını düzenleyen görgü kuralları herkültürde farklılık gösterir; temelde o toplumun hayata bakışını yansıtır vetoplumsal değişime paralel olarak yeni biçimler alır.

17Haz/130

Kaliteli Yaşamda Öfke Yönetimi / Yrd. Doç. Dr. Süleyman COŞKUNER

eskifotoraflar101_thumb_thumbKaliteli Yaşamda Öfke Yönetimi / Yrd. Doç. Dr. Süleyman COŞKUNER-Akademisyen

Öfke, istemediğimiz, hoşlanmadığımız, bizi aşağılayan, üzen, değersizleştiren, küçümseyen, alay eden ve zarar verme eğiliminde olan davranışlara karşı gösterdiğimiz olumsuz içerikli tepkilerdir.

Öfke, en basiti olan kaş çatmadan, şiddet uygulanmasına, hatta cinayetlere kadar gidebilen, çok geniş bir yelpazede kendini gösterebilir.

Eğer, kişi öfkelenmek niyetinde ise, öfkelenecek bir olay veya davranışa ulaşmakta sıkıntı çekmez.

16Haz/131

Kazlıçeşme BOP kokacak! / Yusuf Karaca

Kazlıçeşme BOP kokacak! / Yusuf Karaca

Başbakan Taksim’in idrar koktuğunu iddia etmiş. Oysa İstanbul Valisi attığı Tweet’lerde, Taksim’in Ihlamur koktuğundan söz etmişti. Devletin valisinin yalan söyleyecek hali yok ya! …
Siyasetçi de değil, koskoca Vali…
Bu nedenle, olmayan şeyleri oldu diye anlatmaz. “yok, cami’de içki içtiler” falan, filan gibi, ipe sapa gelmez iftiralarda bulunmaz.
Vali’nin sözü, devlet sözüdür!
O Vali ki,bu  halkı kötü Tweet’lere karşı bile uyardı!
Ben Vali’ye inanıyorum! Ama sadece koku konusunda…
Oranın ıhlamur koktuğunu düşünüyorum. Zaten benim burnum öyle her kokuyu almaz.

Bu yüzden burnuma çok güvenmem, gözlerime daha çok güvenirim. Üstelik bir katarakt ameliyatı olmama rağmen idare eder.
Yalnız, burnum yerli olmayan kokulara karşı çok hassastır.
Mesela, ta Atlantik’ten bir koku yola çıksın, burnum hemen alır. Hem de aylar öncesinden… Atlantik’in rüzgârı da meret, hep pis koku getirir zaten. Geldim bu yaşıma, mis gibi bir koku, getirdiğine hiç şahit olmadım.
Şimdi “gül” deyip duruyorlar. Ama ortada bir gül kokusu filan yok. Tam aksine, her tarafı BOP kokusu sarmış.
Üstelik sadece Türkiye de değil, tüm İslam dünyasında bu koku yaygın.

15Haz/130

Polisin aşırıya kaçan müdahalesinin-şiddetinin nedenleri-2 / Prof. Dr. Osman Celbiş

Polisin aşırıya kaçan müdahalesinin-şiddetinin nedenleri-2 / Prof. Dr. Osman Celbiş

Polisin Taksim Gezi Parkı eylemlerine müdahalesi ve sonrasındaki protesto eylemlerine ilişkin geçen yazımdan sonra çok sayıda geri bildirim aldım.

Tabii ki lehte ve aleyhte görüşler vardı. Böyle olması da oldukça olağandı. Hepsine teşekkür ediyorum. 

Birçok kişi polisin ne kadar zor şartlar altında çalıştığını vurguluyor, göstericilerin onları tahrik ettiğinden bahsediyorlardı. 

Diyojen’e sormuşlar dünyada en zor iş nedir diye; örnek olmaktır demiş. En kolay ne demişler, akıl vermektir demiş. Benim için de böyle düşünebilirler.

Ama esas olanı kaçırmamak lazım.

14Haz/130

EFSANELERLE KANDIRILDIK, KANDIRILIYORUZ / Halil Altıparmak

images2Böyle günlerde ekonomiden bahsedilir mi diyenler olabilir belki ama, bakın tarihe kayıt düşmek adına bugünlerde mutlaka araya ekonomiyi sıkıştırmak gerektir.

Neden?

Çünkü, Başbakan, bu panik halini, Cumhurbaşkanlığı, başkanlık gibi olağanüstü hırslarını frenlemezse hem kendi sağlığı tehlikeye girecek ve hem de ülkenin yakın geleceği kararacaktır. Ekonomi bu gerginliği kaldıramaz.

Zaten örtme, gizleme, kamufle etme politikasıyla bugüne gelen ve efsanelerle getirilen ekonominin Allah korusun tepetaklak gitme ihtimali var ve bunun da tek sorumlusu Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN olur. İşte tarihe kayıt düşmek dediğimiz de tam bu.

13Haz/130

Tiyatro seyrediyoruz beyler. / Av. Tevfik Karabulut

196Gezi idi, parktı, çapulcu idi derken 6491 sayılı Petrol Kanunu yeni değişiklikleri ile birlikte meclisten geçtikten sonra Cumhurbaşkanınca da onaylanarak resmi gazetede yayınlandı ve yürürlüğe girdi.

Yapılan yeni değişiklik ile Türkiye'de petrol arayacak yabancılar lehine olan şartlar daha da geliştirildi ve kapitülasyonlar benzeri hükümler getirildi. Merak edenler veya inanmayanlar lütfen resmi gazeteden bakıp görsünler.