Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

20Tem/130

YAZACAĞIZ… ÇÜNKÜ;… / Feyzullah Budak

YAZACAĞIZ… ÇÜNKÜ;… / Feyzullah Budak

Değerli Okuyucularım;

Sizleri AYBEK GAZETE’den saygılarımla selamlıyorum. Geçen hafta AYGAZETE’de yayında bulunan “MUDURNU’DA  İLK CUMA” başlıklı yazımın bu sitenin deneme sürecinde  ilk yazı olarak yayınlanması sebebiyle, başlarken sizleri selamlayamadığım için öncelikle bu görevi yerine getirmek istedim.

Bildiğiniz üzere şimdiye kadarki yazılarımda ağırlıklı olarak “TÜRK DÜNYASI”nı ele almaktaydım. Ama bu sitedeki yazılarımda güncel konulara ve ülke meselelerine ağırlıklı olarak yer vermeyi düşünüyorum. Bunu bir fantezi olarak değil bir zaruret olarak yerine getirme ihtiyacı duyuyorum.

ÇÜNKÜ; Vatanımızın bütünlüğü ve milletimizin birliği bakımından sancılı bir süreçten geçiyoruz. Sorumluluk makamında olanlar, bu sancıları yaratan başka süreçlerin peşine takılıp giderken, bizim dikkatimiz vatanın bütünlüğü ve milletin birliği üzerinedir. Çünkü biz, varlığını bu vatana ve bu millete borçlu hissedenlerdeniz. Onun için öncelikli hassasiyetimiz budur.

ÇÜNKÜ; Son zamanlarda Vatan topraklarının ayaklarımız altından kaymakta olduğunu, millet fertlerinin ise giderek  birbirine karşı gergin ve sıkıntılı bir hale gelmekte olduğunu hissediyoruz. Mevcut siyasi muhalefet yapıları bu vahim gidişe açık ve net bir çare üretmediği gibi, adeta iktidarın bu senaryosu için seçilip yerleştirilmiş figüranlar gibi duruyorlar.

ÇÜNKÜ; artık Türk insanının bu sese şiddetle ihtiyacı var. Bunu özel irtibatlarımızdan biliyoruz.

Böylesi bir durumda yapılması gereken nedir? Vatan topraklarının ayaklarımız altından kayışını ve millet birliğinin un ufak edilişini sonuna kadar sessizce seyretmek mi? Yoksa millet iradesini, milletin varlığını tehdit eden gelişmelerin önüne bir duvar gibi koymak mı? Elbette Büyük Türk Milletinde bu idrak ve bu irade vardır ve bu varlık tarihte bizim ecdadımız tarafından defalarca kanıtlanmıştır.

Elbette bugünün nesli olarak biz de, bizi biz yapan ve varlığımızı borçlu olduğumuz değerlerin yok edilişini sessizce seyredecek değiliz. Çünkü tarihin bize miras bıraktığı ve bizim de kendimizi borçlu hissettiğimiz değerlerin bilincindeyiz. Ancak bu değerlerle birlikte var olabileceğimizi ve yaşamaya devam edebileceğimizi biliyoruz.

Bunları yazacağız… Çünkü; tarihe karşı bir sorumluluğumuz olduğunu biliyoruz.

YAZACAĞIZ… Çünkü; Yarın büyük hesap gününde ulu atalarımız karşımıza dikilip “biz size toprağını kanımızla suladığımız ve canımızı özüne maya yaptığımız, başı dik, alnı ak saygın bir devlet ve onurlu bir ordu bıraktık. Gün gelip bu devleti yönetenler, bu devletin Askerinin başına çuval geçirerek saygınlığını yok edenlerle can ciğer kuzu sarması olurken, onlarla stratejik dostluklar kurarken sen neredeydin? Ne yapıyordun?” dediği zaman, verilecek bir cevabımız olsun istiyoruz.

YAZACAĞIZ… Çünkü; Yarın büyük hesap gününde ulu atalarımız karşımıza dikilip “biz size kanımız ve canımız pahasına ‘Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve fazileti üzere bir vatan bıraktık. ‘İslam, İslam, İslam’ diyerek bu ülkede yönetime gelenler, Irak’ta milyonlarca Müslümanı katleden, binlerce Müslüman kadının ırzına geçen Hristiyan askerlerine, bu işi başarıyla tamamlamaları ve sağlıkla ülkelerine dönmeleri için dua ederken sen neredeydin? Ne yapıyordun?” dediği zaman, verilecek bir cevabımız olsun istiyoruz.

YAZACAĞIZ… Çünkü; Yarın büyük hesap gününde ulu atalarımız karşımıza dikilip “biz size kanımız ve canımız pahasına bir bütün vatan bıraktık. Sonra bu vatan yine bir bütün olarak senin kalsın diye son 30 yılda 30 bin gencimiz can verdi. Peki bu 30 bin gencimizin katillerini bir gecede melek yapanlar bu ülkenin tepesinde tepinirken ve bu milletin değerlerini bir bir yok ederken sen neredeydin? Ne yapıyordun?” dediği zaman, verilecek bir cevabımız olsun istiyoruz…

www.aybekgazete.com/Images/yazarlar/ Tarih: 18-07-2013 17:52:00

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.