Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

ahsen okyar
30Eyl/170

BARİ KERKÜK’E SAHİP ÇIKIN! – Kadir CEVRİM

b01569b856335158734c61fafc9cedafBARİ KERKÜK’E SAHİP ÇIKIN! - Kadir CEVRİM,
Takvimler 1700’lü yılları gösteriyor. Yunan askerleri Mora’da oturan Türk ve Arnavut nüfusu katletti. Mora yarımadasında 20 binden fazla Müslüman katledildi. 

1770'de Mistras kentinde 400 Türk öldürüldü.

Ağustos 1821'de Monemvasia kasabası yağmalandı ve pek çok Türk öldürüldü yine.

Tarihçi William St. Clair'e göre, Mora'daki soykırım ancak öldürecek başka Türk kalmadığında sona erdi.

Yunanlılar tarafından kuşatılan Navarin kentinin Türk halkı o tarihlerde açlık çekiyordu. Sonunda, Türklerin güvenli bir şekilde Mısır'a gönderilmelerine karar verildi. 19 Ağustos 1821 günü kentin kapıları açılınca, Yunanlılar Türklerin üzerine hücum etti ve kaçabilen 160 kişi dışında kentin yaklaşık üç bin kişilik tüm halkı öldürüldü.

Tripoliçe katliamı, Mora İsyanı sırasında bölgede Türklere karşı yapılan katliamların en büyüğü. Şehrin Yunanların eline geçmesinden birkaç gün sonra şehre gelen Britanyalı Thomas Gordon, sekiz bin kişinin öldürüldüğünü, bir başka tarihçi Justin McCarthy ise katliamda ölenlerin sayısının 35 bin olduğunu belirtiyor.

3Eyl/170

Köfteci İlhan… Uğur BAYRAM

18336734_447147952329495_53685093_nKöfteci İlhan… Uğur BAYRAM

Eee tatil bitti, insan yaşadığı şehri ve o şehrin lezzetlerini Ege ve Akdeniz’de tatil yapsa da özlüyor...

O zaman, aşağıda yazdığım yazıyı iyi okuyun lezzet dostları. Bu muhteşem şehrin en lezzetli köftecisi İlhan usta ile tanışın...

Aşırı yerel reklâm içeren bu yazıdan ilave bir köfte aldıysam da namert olsun yazarınız!

Şen Yuva (Şehrimin tüm lezzetli ızgaracıları bir yana…) İçeri girdiğinizde sizi ilk olarak gülümseyen gözler karşılıyor. “Hoş geldiniz” buranın eksilmeyen başlangıçlarından birisi sanki. İzmit Çınarlı Camii’nin tam karşısında, küçük beyaz bir kapıdan giriyorsunuz içeriye. Çevre esnafının ve elbette bilenlerin uğrak yeri olan Köfteci İlhan, günün her saati yanan kömür ateşindeki nefis ızgara köftesiyle müşterilerini karşılıyor.

25Ağu/170

TÜNELİN SONUNDAKİ IŞIK – Süheyl ÇOBANOĞLU

süheyl çobanoğluTÜNELİN SONUNDAKİ IŞIK - Süheyl ÇOBANOĞLU /RUBASAM Bşk.V.

25.08.2017

Sn.Meral AKŞENER’in parti kuracağının açıklanmasıyla topluma büyük bir heyecan geldi. Her yerde bu konuşuluyor. “İstanbul’dan kalkan tren, kalktığı andan itibaren Ankara’ya daha yakındır” teorisinde olduğu gibi, raylara alçakça bir sabotaj yapılmadıkça da bu tren artık ANKARA’ya daha yakındır.

Yeni partinin ana felsefesi, "Türkiye partisi olacağız. Ne sağ, ne sol, ne merkez sağ ne de merkez sol diye bir siyasi sloganımız yok. Tek bir siyasi sloganımız var o da, 80 milyonu kucaklayacak Türkiye´nin partisi olmaktır" şeklinde ifade ediliyor. Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti için hayırlı olur inşallah...

23Ağu/170

Kandıra… / Orhan BALCI

Kandıra… / Orhan BALCI
İlimizin 12 ilçesinde biri olan Kandıra, bir çok özelliğiyle gündeme geliyor.
Bundan sonra da gelmeye devam edecek.
İl ve ülke genelinde Kandıra ismi hep konuşulurken, özellikle son yıllarda turizm konusunda önemli bir yer sahibi elde etti.
Yoğurdu,
Keten Bezi,
Mandası,
Mancarlı Pidesi,
Sanatçıları,
Karadeniz Sahili,
Balığıyla,
Çarşamba günkü pazarları,
İşadamları,
Siyasetçisi,
Kandıra’nın dünde, bugünde gelecekte de öne çıkan özellikleri oldu.
Özellikle yoğurdu ile sıkça konuşulan Kandıra’nın bu alanda daha evvel olduğu gibi bu yıl da “Kandıra Geleneksel Yağlı Pehlivan Güreşleri ve Yoğurt Festivali” düzenlenecek.

20Ağu/170

GENEL DURUMA DAR BİR ÇERÇEVEDEN BAKIŞ" TÜMER DİYOR Kİ !../ Zekeriya TÜMER

ULUSAL HABER-ULUSAL AJANS, AHU ÖZYURT-AYTUĞ ATICI-AYHAN OĞAN_YENİ DEVLETGENEL DURUMA DAR BİR ÇERÇEVEDEN BAKIŞ" TÜMER DİYOR Kİ !../  Zekeriya TÜMER

CNN Türk'te Ahu Özyurt'un sunduğu Türkiye'nin Gündemi programının da 'yeni devlet' tartışması yaşandı. Programın konuklarından AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) üyesi ve Sivil Alan Platformu Başkanı Ayhan Oğan, “Şimdi biz yeni bir devlet kuruyoruz, beğenin beğenmeyin bu yeni devletin kurucu lideri Tayyip Erdoğan’dır” dedi.

Her ne kadar Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, bunu yalanlayarak, Tek millet, tek devlet, tek bayrağımız var, demektedir.

Bu lafları edenlere neden göz yumulmaktadır veya bunlar hangi cesaretle bu sözleri söylemektedirler. Bunlar sorgulanmalıdır.

Şimdi biz burada;

12Ağu/170

ORKESTRA.mı…. / Kandıralı Fethi

 fethi duruORKESTRA.mı.... / Kandıralı Fethi

Bİİİİ kere hatırlıyorum, İzmit’ten, falancanın düğününe geldiler..                         YELKEN sinemasının, sahnesine kurdular tesisatlarını,
LİMONCU SEZAİ abimin oğlu ZÜHTÜ.
TWİSTT. yaptı.. Kısa pantul ile....
(Mavi Dalga,) yazıyordu, baterinin davulunda......
MUSTAFA KANDIRALI,
hemen hiç,
KANDIRA. düğünlerinde. çalmadı...
Uçmuş- yırtmış kendini İstanbul’a...
SANATA- ŞÖHRETE..
Oysaa annecim anlatırdı...
BAŞ PARMAĞINI ağzına alıp, KLARNET sesi çıkarır, mahallede gezerdi, diye...

6Ağu/170

Emzirmek yaşadığım en müthiş deneyimlerden biriydi! – Ayşe ARMAN

55ea09f2f018fbaf449420cb

Emzirmek yaşadığım en müthiş deneyimlerden biriydi! – Ayşe ARMAN

BİR erkeğin anlamasına olanak yok.

Erkekler ancak bu konuda geyik yapabilir ya da gevrek gevrek gülebilir.

Onlar için ya cinsel bir espridir bu mesele ya da “Annelik kutsaldır, cennet anaların ayaklarının altındadır, kadınlar çiçektir!” filan.

Ne geyik yapılacak bir şey ne de gereğinden fazla kutsanacak.

Ama çoğu kadın gibi benim için de eşsiz bir deneyimdi.

Bir çocuğu bedeninde butik otel gibi taşımak da öyleydi, sonra onu kendi bedeninden çıkan bir sıvıyla beslemek de...

En acayibi de aslında son derece hassas ve duyarlı olan bir cinsel organının bir beslenme organına dönüşmesiydi. Ve hislerin tamamen değişmesiydi. Sevgilin dokununca başka, bebeğinin dokununca başka. Sanki görünmez bir şalter vardı. Şehvet hissi, tarifi olmayan bir şefkate ve huzura dönüşüyordu.

Hâlâ çözebilmiş değilim.

Ama şanslı olduğumu biliyorum. Çünkü her anından olağanüstü keyif aldım. Ama yine de çok abartmak istemiyorum, anneliğin bu faslından hoşlanmayanlar da var; canı acıyanlar ya da yeterli sütü olmayanlar. Ben kimseyi yargılamıyorum, olabilir, herkesin deneyimi farklıdır...

Ben su dahil başka hiçbir gıda ilave etmeden bir yıl süt verdim. Bıraksalar daha da verebilirdim...

Sonunda pedagoğa başvurdum, “Bana yardım edin, kızım değil ben bırakamıyorum. Sanki, süt vermeyi kesersem aramızdaki sevgi akışında bir sorun olacak gibi hislere kapılıyorum!”

Annelik böyle bir şey.

Bitmez tükenmez bir suçluluk duygusu, acaba yanlış mı yapıyorum diye bir vicdan azabı. Kafa karışıklığı ve çoğu zamana yetersizlik hissi...

En azından benim için öyle.

 

5Ağu/170

100 kişiyiz halimizi bilmeyiz – Kanat ATKAYA

55ea09f2f018fbaf449420f0100 kişiyiz halimizi bilmeyiz - Kanat ATKAYA

TÜRKİYE’de yaşayan 18 yaş üstü nüfusu temsil özelliklerini koruyarak, gözeterek 100 kişiye indirsek nasıl bir manzara çıkardı karşımıza?

100 kişi olsaydık bu ülkede, bu devirde, bu şartlarda nasıl bir “insan topluluğu”çıkardı karşımıza?

Eğitimi, gelir düzeyi, alışkanlıkları, yaşadıkları, yaşayamadıklarıyla, “aynı diyarda”birlikte yaşadığını düşünün 100 kişinin...

Araştırma şirketi Konda, anketler, raporlar ve TÜİK’in herkese açık kaynaklarından yola çıkarak 18 yaş üstündeki 56 milyonluk nüfusu 100 kişiye indiren bir çalışma sundu.

100 kişi olsaydık diye başlayalım biz de söze.

50 kadın, 50 erkek olacaktık.

3Ağu/170

Meral Akşener-MHP mücadelesi – Yüksel ERCAN

Meral Akşener-MHP mücadelesi – Yüksel ERCAN

Bizim MHP Gebze ilçe başkanlığı yaptığımız 1990’lı yılların ortalarında bize bağlı olarak siyaset yapan MHP’nin Güzeltepe Belde başkanının “Yüksel Başkanım akşam saatlerine doğru DYP Milletvekili Meral Akşener partiyi ziyarete gelecek, sizi de bekliyoruz” haberini vermesi ile akşam saatlerinde partiye beraberinde bir heyet ile gelen Meral Akşener ile yanlış hatırlamıyorsak iki saate yakın bir sohbetimiz oldu .

Biz o sohbette kendisine “sizin yeriniz MHP ,burada olmalısınız “dedik, kendisi de sağ olsun bizim bu talebimize gülümseyerek “İnşallah olur bir gün” cevabını verdikten ve parti teşkilatındaki  arkadaşlarımız ile yapılan son derece güzel ve seviyeli sohbetten sonra parti teşkilatından ayrıldı ve siyasi çalışmalarına devam etti.

Sonrası malum zaman içerisinde bize göre Türkiye’nin en başarılı İçişleri bakanlarından birisi Meral Akşener oldu, belli bir süre sonra siyasete MHP’de devam etme kararı alınca uzun sayılabilecek bir zaman MHP’de milletvekilliği yaptı, bütün Ülkücülerin “Meral ablası” oldu, MHP’nin dışarıya açılan yüzü olarak kabul gördü, bu yapısı ile de yine uzun bir süre TBMM Başkan Vekilliği görevini son derece başarılı bir şekilde yerine getirdi.

20Tem/170

Eğitimin global değişimi – Sema Kızılkaya SEVER

image001-35               Eğitimin global değişimi - Sema Kızılkaya SEVER

Global eğitim yaklaşımı çocukların dünyayı daha kolay algılamasına yardımcı oluyor. Global eğitim kısaca hayat başarısı için gerekenle akademik eğitimin buluşması olarak tanımlanabilir. Bu yaklaşım öğrenci merkezli eğitim modelini ortaya çıkarıyor.
19Tem/170

Gayretinin karşılığını göreceği, sağlık içinde uzun bir ömür dilerim..

13726735_715189035288428_3549519612227059338_n

Akşener'in Güven Veren Kişiliği – Halil KONUŞKAN

Fertler benzer durumlarda genellikle aynı davranışları sergilerler, toplumda bu hal “yedisinde neyse yetmişinde de o’dur.” şeklinde formüle edilmiştir. İşte bireyleri diğer bireylerden ayıran ve değindiğimiz toplumsal formülde anlatılan o bireyin kişiliğidir.

Kişilik; bir insanı başkalarından ayıran, kalıtım ve çevre etkisiyle ortaya çıkan, duygu, düşünce ve davranış özelliklerinin tutarlı bütünüdür.

17Tem/170

OSMANLI DEVLETİNDE ISLAHAT HAREKETLERİ VE BATI MEDENİYETİNE GİRİŞ GAYRETLERİ (1700-1839) – Prof. Dr. Mehmet KARAGÖZ[i]

nizam-_cedid

OSMANLI DEVLETİNDE ISLAHAT HAREKETLERİ VE BATI MEDENİYETİNE GİRİŞ GAYRETLERİ (1700-1839) - Prof. Dr. Mehmet KARAGÖZ[i]

14Tem/170

Çocukluğumu çalıp götüren değişim – Yüksel ERCAN

Çocukluğumu çalıp götüren değişim – Yüksel ERCAN

Biz yedi çocuklu bir ailenin üçüncü ferdi olarak olarak Erzincan’ın Kemah ilçesinde dünyaya geldik, Bizden önce dünyaya gelen üç kardeşimizin doğumdan belli süreler sonra hayatlarını kaybetmesi sonrası dünyaya geldiğimiz için el bebek-gül bebek bakılan orta halli, tek maaşlı, Demiryolcu bir babanın ve okuması yazması olmayan bir annenin yedi çocuğundan birisi olarak gözlerimizi dünyaya açtığımız zamanlarda bambaşka bir dünya bambaşka bir Türkiye vardı.

Okuma yazması olmayan ancak bütün çocuklarını okutmak gibi bir derdi olan rahmetli annemizin o yıllarda olmayan olsa da son derece kısıtlı imkanlar ile  bir sürü çocuğu sabah erken saatlerde uyandırıp, hepsinin teker teker elini yüzünü yıkayıp, kahvaltılarını yaptırdıktan sonra evimizden hatırı sayılır bir uzaklıkta bulunan okula gönderirken aldığı keyfi bugün bile hatırlıyor ve o günleri çok ama çok özlüyoruz.

Akşam yemeklerinde kurulan yer sofrasının etrafında daha önceden tandırda pişirilmiş lavaş ekmeğe anne-baba ile birlikte hücum eden yedi çocuğun kocaman bir tencerede kaynamış çoğunlukla çorba yada sulu yemekten biraz daha fazla alabilmek adına ortaya çıkan “kaşık şıkırtılarının” ahengi daha bugün gibi hatırımızdadır.

10Tem/170

Prof.Dr. Ali Bardakoğlu; ‘Kendi yanlışlarımıza fetva verir olduk’

592b07de2269a23c802adc74Prof.Dr. Ali Bardakoğlu; ‘Kendi yanlışlarımıza fetva verir olduk’

Diyanet İşleri Başkanlığı’nda görevden almalar, mütedeyyin çevrelerin eleştiri odağındaki şatafat merakı, dünyayı sarsan DEAŞ terörü… Eski Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’yla bir araya gelip bu konuları konuştuk. “Kuran’ı Kerim ile aramız açıldı. Kendi yanlışlarımıza kendimiz fetva verir olduk” diyen Bardakoğlu’na göre çare, ‘güzellik, huzur, hoşgörü’ ayı ramazanda Müslümanların hayatlarını gözden geçirmesi’...

Diyanet İşleri Başkanı’yken verdiğiniz bir mesajda, ramazan ayını, “İradelerin merhametle eğitildiği ve özgürleştiği, ferdi hayatta dindarlığın, sosyal hayatta kaynaşma ve paylaşmanın yoğun olarak yaşandığı” bir ay olarak tanımlıyorsunuz. Bugün olsa neye dikkat çekerdiniz?

Ben ramazanı farklı algılıyorum. Hayat gelip geçiyor ve insanların zaman zaman durup kendini, hayatını gözden geçirmesi gerekiyor. Şirketler yapar ya, biz de onun gibi öz denetim ve muhasebe yapmalıyız. Ötekinin yapıp ettikleriyle, hatta ne kadar dindar olduğuyla ilgilenmek yerine kendimizin ne kadar iyi bir insan, iyi bir dindar olduğuyla ilgilenmemiz gerekiyor.

27Haz/170

28. Yılımız kutlu olsun – Fikret GÖKMEN

28. Yılımız kutlu olsun - Fikret GÖKMEN

13 Haziran… Muhasebe Mesleğinin yasal statüye kavuşmasının 28.yılı idi.

81 ilde 77 SMMM Odası, 8 YMM Odası ve toplam 106900 Meslek Mensubu ile TÜRMOB çatışı altında faaliyet gösteren camiamızın bugünü kutlu olsun.

Mesleğimizin 13.06.1989 tarihinde yasallaşmasından sonra meslekte her yönü ile hızlı gelişmeler yaşanmıştır.

Klasik tanımı ile katiplik aşamasından müşavirlik aşamasına gelinmesi, önemli nitelik artışının yaşanması meslek adına olumlu gelişmelerdir.

Bu gelişmeler tabiî ki yeterli değildir. Her yıl mesleğe binlerce yeni meslek mensubu girmekte nicelik bakımından oransal olarak ekonomik gelişmeye göre daha fazla artış yaşanmaktadır.

Bu durumun doğurduğu sonuç da haksız rekabeti körüklemektedir.

Geldiğimi noktada temel olarak saydığımız en önemli sorunların kaynağında ekonomik sonuçlardan kaynaklanan Haksız Rekabet olgusudur.

Bu konunun çözümü için etik eğitimlerin yapılması veya Haksız Rekabet Kurullarının oluşturulması yetmez.

9Haz/170

Yanlış Anlaşılmanın Ağırlığı – Kadir DURGUN

Yanlış-anlaşılmaYanlış Anlaşılmanın Ağırlığı - Kadir DURGUN

Yorulmak için geldik hayata. “Çok çalıştın, biraz dinlen.” diyen dostlarıma, zaman zaman, “Yaşarken çalışalım, öldükten sonra, nasıl olsa, bol bol dinleneceğiz.” cevabını verdiğim olmuştur.

24May/170

Barzani, PYD ve Türkiye’nin akıl almaz işleri – Levent GÜLTEKİN

levent-gultekin-kelle-300x297Barzani, PYD ve Türkiye’nin akıl almaz işleri - Levent GÜLTEKİN

Tayyip Erdoğan’ın çok sık kullandığı ‘tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak’ sloganı AK Parti’nin tüzüğüne de yazılmış.

Ne kadar anlamsız bir slogan. Dünyada birkaç vatan olan, birkaç devlet olan ülke mi var?

Sloganla toplumu yatıştırıp onun tersi işler yapmak…

Hakikaten çok ilginç bir politik yöntem.

Ülkeyi yönetenlerin söyledikleriyle yaptıkları arasında her zaman akıl almaz bir fark var.

Bunlardan biri de Kürt meselesinde sürdürdükleri politika.

2000’li yılların başında emekli bir orgeneralle röportaj yapmıştım.

Yaptığı işleri büyük bir gururla anlatırken şöyle demişti: “PKK’yla mücadelede sık sık Kuzey Irak’a girip çıkmak zorunda kalıyorduk. Baktım olmuyor, Barzani ve Talabani’ye ‘Bundan sonra sınırın o tarafından siz sorumlusunuz’ diyerek yazılı bir anlaşma yaptım.”

Ben büyük bir şaşkınlıkla “Nasıl yani? Desenize Kürdistan’ın temelini siz atmışsınız” dediğimde “Nereden bilelim böyle olacağını” gibi anlamsız bir cümleyle geçiştirmişti.

22May/170

KAFKA’DAN KANDIRA’YA – Mustafa YILDIZ

kafka1KAFKA’DAN KANDIRA'YA – Mustafa YILDIZ

“Kafka’yı okurken kimden böyle utanıyorsun?                                                                           – Sen kendi gücünden utanıyorsun.”                                                                                        (Elias Canetti/ Edebiyatçılar Üzerine)

Sabah uyandım, Kafka okuyorum: İçindeki bir metnin de adı olan Akbaba’yı, kısa metinleri, hikayecikleri. Ya başlıklarından ya da içlerinde geçen bir sözden, bir cümleden kopan çağrışımlarla hafızamın derinliklerinde uyuyan bir olaya gidiyorum, yer ve zaman birliği, bütünlüğü veya herhangi bir sıralama aramaksızın, kendiliğinden.

Sözgelimi, “Vazgeç” başlıklı kısa metin Kandıra çarşısını getirdi gözümün önüne; küçük ayaklarımla Türkocağı Caddesini yukarıdan aşağıya ağır ve yavaş adımlardım, çarşamba akşamüzerleri pazar dağılırken çarşıda gezmeye bayılırdım, birbirlerine karışmış biçimde ezik sebzelerin kokusu, mandalina, portakal kokuları -hâlâ burnumda tüter- çocukluğumun aromalarıydı. Kafka, Vazgeç’te şöyle bir cümle kullanmış: “Yaptığım keşifle gelen korku yolumu şaşırttı, bu şehri henüz çok iyi tanımıyordum”.

7May/170

Akıllı Limanlar, İnsansız Gemiler..SHIPPING 4.0 – Necmi ÖZDEMİR

4376381df006a49a8c39b2199dc64ab7Akıllı Limanlar, İnsansız Gemiler..SHIPPING 4.0 - Necmi ÖZDEMİR

“Nesnelerin interneti (IoT)-ENDÜSTRİ 4.0 “derken bir de karşımıza Denizcilik sektörünün verimliliğini artırıcı yeni termonoloji beleğimize girdi.

Konuyu irdelemenin en güzeli  doğru örnek yapıyı gözlemekle olacaktır.Bu konudaki en güzel modellerden biri SİNGAPUR’dur.

*1960’lı yıllarda 581 km kare olan olan ülke yüz ölçümü, Malezya’dan alınan milyonlarca metre küp toprak ve taş ile yapılan dolgu sonucunda  710 km çıkmış, 2030’da ise 100 km kare daha büyümesi hedeflenmiştir.

*Resmi dil sayısı İngilizce-Çince-Malayca ve Tamil dilleri olmak üzere 4 adettir.

6May/170

Sayın YSK Başkanı sizi kutlarım tarihe geçtiniz – Ertuğrul ÖZKEK

unnamed (1)Sayın YSK Başkanı sizi kutlarım tarihe geçtiniz - Ertuğrul ÖZKEK

DERGİNİN adı Bloomberg...

Bugüne kadar Economist gibi Türkiye’deki sisteme ters bakmış bir dergi değil.

***

New York Times gibi de değil...

***

Başkalarına, öyle “üst akıl” gibi safsatalarla yutturulabilecek türden bir dergi de değil...

***

Sahibi Bloomberg, ekonominin reel politiğini herkesten iyi bilen bir insan.

***