Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

ahsen okyar
4Ağu/230

DİYANET İŞLERİ BAŞKANININ KIZI HAKLI – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sDİYANET İŞLERİ BAŞKANININ KIZI HAKLI - Ruhittin SÖNMEZ

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın İngilizce öğretmeni olan kızı Feyza Erbaş’ın bir sosyal medya paylaşımı çok tepki aldı.

Oysaki Feyza Erbaş bu paylaşımında sadece döviz kuru artığı için çocuklarıyla birlikte yurt dışına çıkamadığından yakınmakta idi.

Erbaş, bugüne kadar 8 yaşındaki kızının 13 kere yurtdışına gittiğini, beş yaşındaki oğlunun ise pandemi (salgın) sebebiyle sadece 2 ülkeyi ziyaret ettiğini açıkladı.

Hiç yurt dışına götüremediği 3 yaşındaki en küçük oğluna “yüro (Euro) 30 TL maalesef, cennet vatanımızda nereleri görebilirsen artık. Hiç sesini çıkarma” diyerek bu döviz kurlarıyla yurtdışına gitmenin neredeyse imkânsız olduğunu anlatmaya çalıştığı görülüyor.

Bu paylaşıma tepki verenlerin çoğu “halkımız en temel ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çekerken kadının derdine bak!” tarzında idi.

Öyle ya, “vatandaş her şeye gelen zamlardan, vergi artışlarından geçim derdinde iken… Barınma sorunu yaşarken… Temel gıdaları bile alamamaktan şikayetçiyken… Yurtdışına gidememekten şikâyet mi olurmuş?”

Olur efendim!

1Ağu/230

İNSANLAŞTIRMA SÜRECİ OLARAK EĞİTİM – Dr. Mehmet Zeki ILGAR

15158-t1
İNSANLAŞTIRMA SÜRECİ OLARAK EĞİTİM - Dr. Mehmet Zeki ILGAR
İnanarak söylediğimiz bir gerçek var ki; insanoğlu canlı varlıklar arasında eğitilebilir ve eğitime muhtaçlığı en belirgin olanıdır. Oysa insana akraba yapılmaya çalışılan hayvanlar içgüdü adı verilen hazır tepki kalıplarıyla dünyaya geldiklerinden kısmen eğitilebilirler; ancak eğitime muhtaç değildirler. İlahi bir lütufla insanoğlu gelişmiş bir sinir sistemi, mükemmel bir bedensel yapı, üstün öğrenme yeteneği, yaşamayı ve öğrenmeyi sağlayacak güdülerle dünyaya gelmektedir.
İnsanlaşabilmesi ve insanca yaşayabilmesi için bilgi, beceri ve tutumlarla donanık hale gelmesi yani eğitilmesi gerekmektedir.
Ancak nasıl bir eğitim konusunda tartışmalar yaşanmaktadır. Klasik eğitim anlayışına bağlı olanlar tamamen davranışçılığı temel alarak ödül ve cezaya dayalı davranış değiştirmeyi eğitim olarak kabul etmektedirler.

30Tem/230

TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİNDE KUTLU 5 OLAYIN YILDÖNÜMÜNDE BAZI HATIRLATMALAR

TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİNDE KUTLU 5 OLAYIN YILDÖNÜMÜNDE BAZI HATIRLATMALAR

• Temmuz ayı Cumhuriyet tarihimizde çok önemli olayların yaşandığı kutlu bir aydır.

• Bu kutlu olaylardan 20-24 Temmuz arasında gerçekleşenlerin, tarih sırasına göre, özeti aşağıdadır.

• Kimlik yabancılaştırma dayatmalarına karşı ulusal bilincimizi pekiştirmek için "Tam bağımsız, laik, sosyal hukuk devleti" ilkelerini ve Atatürk’ün MİLLİ ÜLKÜMÜZ(*) tanımlamasını çoluk çombolağa tekrar tekrar okumak, anlatmak gerekiyor.

• Kutlu, mutlu olayların tarihimize mal olmasında emeklerini esirgemeyenler ile şehit ve gazilerimizin aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. 20 Temmuz 2023 Perşembe

Kutlu ve Mutlu Günlerimiz:

1- 23 Temmuz 1919 : Erzurum Kongresi,

2- 24 Temmuz 1923 : Lozan Barış Antlaşması,

3- 20 Temmuz 1936 : Montrö (Montreux) Boğazlar Sözleşmesi,

4- 23 Temmuz 1939 : Hatay’ın Türkiye’ye Katılması,

5- 20 Temmuz 1974 :Kıbrıs Barış Harekatı.

28Tem/230

Muharrem ayı ve aşure – Fahri SAĞLIK

fahri sağlıkMuharrem ayı ve aşure - Fahri SAĞLIK

Yıllar geçiyor ki, yâ Muhammed,

Aylar bize hep Muharrem oldu!

Muharrem ayı hicri takvimin birinci ayıdır. On Muharremin ( Aşure günü ) kültür ve medeniyetimizde ayrı bir yeri ve önemi vardır. Her yıl on Muharremi büyük bir hürmet, hüzün ve ümitle yâd ederiz. Hürmetimiz, bu günde Hz. Adem ( a.s. )’dan itibaren pek çok peygamberin yaşamış oldukları aziz hatıralarına, hüznümüz, başta Hz. Hüseyin efendimiz olmak üzere çoğu Ehl-i beyt’ten yetmiş sahabenin Kerbela’da şehit edilişlerine, ümidimiz de bu elim olaydan dersler alınarak Müslümanların birlik, beraberlik ve kardeşlik idrakine kavuşabilmelerinedir.

28Tem/230

LOZAN’I BEĞENMEYENLER! – Prof. Dr. Süleyman ÇELİK

ZA1-97

LOZAN’I BEĞENMEYENLER! - Prof. Dr. Süleyman ÇELİK (scelik44@gmail.com)

Lozan antlaşmasını kimler beğenmedi?..

En başta Amerika beğenmedi ve antlaşmayı imzalamadı. Amerika’nın antlaşma hakkındaki tepkisini, Senatör W. Upshaw ifade etmiştir:

"Lozan antlaşması, Timurlenk kadar hunhar, Korkunç İvan kadar sefih ve kafatasları piramidi üzerine oturan Cengiz Han kadar kepaze olan bir diktatörün, zekice yürüttüğü politikasının bir toplamıdır. Bu canavar savaştan bıkmış bir dünyaya, tüm uygar uluslara onursuzluk getiren bir antlaşmayı kabul ettirmiştir. Buna her yerde Türk zaferi dediler!..”

Senatör’ün sözleri, antlaşmaya tepkinin yanında Batılı emperyalistlerin, hayallerini kursaklarında bırakan Atatürk’e karşı duydukları ve günümüzde hala süren kini ve öfkesini de ifade etmektedir…

27Tem/230

50 YILLIK YOLCULUK – Ecz. Selçuk ARSLAN

20230312_181336

50 YILLIK YOLCULUK - Ecz. Selçuk ARSLAN

22 Temmuz 2023 Cumartesi günü için sevgili büyüklerimiz Müjgân - Alaattin BÜYÜKKAYA ailesinden bir davet aldık. Ailece çok sevdiğimiz bu kişilerden gelen bu davet, 50. evlilik yıldönümlerini kutlamak ve bu mutluluğu tüm sevdikleri ve yakın dostları ile paylaşmak amacıyla düzenlenen bir toplantı daveti idi.

Kendileri ile bir arada olmaktan her zaman zevk aldığımız bu güzel insanların davetine icabet edip, eşimle birlikte bu davete katıldık.

İlimiz Kartepe İlçesi, Maşukiye Beldesi’ndeki bir sitede bulunan Sapanca Gölü manzaralı ve yeşillikler içindeki evlerinin önündeki geniş bahçede yoğun bir hazırlık yapıldığını gördük. BÜYÜKKAYA Ailesi’nin bütün fertleri büyük bir heyecanla yoğun bir koşuşturma içinde idiler.

Büyükkaya çiftinin evlatları ve torunları başta olmak üzere, aile büyükleri, kardeşleri, yakın akrabaları, komşuları ve Akça Koca Kültür Platformu mensubu bir kısım arkadaşımızla birlikte yaklaşık 80 kişi, bu güzelliği ve mutluluğu paylaşmak üzere hazır bulunuyordu. Konumuz bu davette yapılan ikramlar, dinlediğimiz türküler değil.

26Tem/230

Türkiye Cumhuriyeti’nin ebediyete uzanan tapusu Lozan – İlber ORTAYLI

ilber-ortayli-lozan_tepe

Türkiye Cumhuriyeti’nin ebediyete uzanan tapusu Lozan – İlber ORTAYLI

Bugün Lozan Antlaşması’nın 100’üncü yıldönümü. Antlaşma, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu belgesidir. 100. yılında tekrar görüşme diye bir şey yoktur. Lozan ebedidir. Bugün Lozan üzerinde zafer mi mağlubiyet mi kavgası yapılıyor. Bu boş ve art amaçlı bir kavgadır. Hukuki vesikalar mesnetsiz tarih kavgalarına alet edilemez. Şüphesiz ki Lozan bir vesika olarak tarafların riayet ettiği, bu bölgedeki barışı ve hâkimiyeti tanıyan önemli bir girişimdir. Bu niteliğin herkesçe böyle bilinmesinde fayda vardır.

22Tem/230

Bu kafayla bütçe açığı kapanmaz – Murat AĞIREL

indir
Bu kafayla bütçe açığı kapanmaz - Murat AĞIREL

Cumhurbaşkanlığı koruma ordusu gideri günlük 13 milyon TL ve her ay artıyor. Saray’ın masrafları da her ay artıyor. İhalelerde kamu yararı değil ihaleye giren yandaşın yararı gözetiliyor.
Bundan çok daha büyük bir olay var. Meselenin ortasında ise devlete ait Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı bulunuyor.
Dubai’de yerleşik bulunan “Petroleum Equipment and Supplies FZE” adlı firma 16 Ocak 2023 tarihli (592153 numaralı fatura ile) Fransa merkezli, Ankara’da şubesi bulunan “Dowell Schlumberger” adlı firmaya satış yapıyor.
Fatura muhteviyatı Japonya menşeli üç kalem eşya. Üç adet ürün için toplam tutar 254 bin 309 dolar gözüküyor. Faturanın üçüncü kalemindeki “Modular Insıtu Fluid Analyzer” isimli ürünün bedeli 236 bin 500 dolar.
Ne var bunda diyorsunuz değil mi?
Efendim Dowell Schlumberger firması aldığı bu malı 3 Temmuz 2023 tarihinde gümrükte devrediyor. Kime devrediyor? Türk Petrolleri Offshore Teknoloji AŞ’ye.
Kaça devrediyor?
2 milyon 162 bin dolara! O günkü kur 25.82 TL yazılmış faturaya. Türk Lirası olarak 57 milyon 493 bin TL’ye devredilmiş.
Yani faturanın üçüncü kaleminde 236 bin 500 dolar değeri olan ürün, Türk Petrolleri Offshore Teknoloji AŞ’ye 2 milyon 162 bin dolara satılmış.
Merak ettim. Firmanın Ankara ofisini aradım. Telefona bakan kişiye yetkili ile görüşmek istediğimi belirttim. Telefondaki kişi “Bağlayamıyoruz” dedi. “Yetkili kişi kim” diye sordum. Telefondaki, “İşimizi de söyleyemiyoruz mail gönderin” dedi. Cevap alamadım.
Merak ettim açıkçası 236 bin dolara satın alınan ürün nasıl 2 milyon 162 bin dolara satılmış öğrenmek istiyorum! Mutlaka açıklaması vardır, bakalım ne cevap alacağız…
Fakirin fukaranın sofrasındaki ekmeğe göz dikeceğinize, kamu kurumları ve kuruluşlarını yağmalayan, zarara uğratan kim var ise engelleyin.
Kategori: Makale Yorum yok
21Tem/230

BİZ NEYİ SATACAĞIMIZI İYİ BİLİRİZ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sBİZ NEYİ SATACAĞIMIZI İYİ BİLİRİZ - Ruhittin SÖNMEZ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Körfez ülkelerinden borç para ve yatırımcı bulma ziyaretleri devam ediyor.
Muhalefet bu ziyaretleri “kapı kapı dolaşıp kredi dilenmek Türkiye’ye yakışmıyor” diye eleştiriyor.
Ancak önce ekonomi kurmayları sonra bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan gitti. Eskiden “katil”, “darbeci” diye lanetledikleri Körfez devletlerinin yetkilileri ile görüştüler. Bu da ekonomik zaruretin büyüklüğünü göstermekte.
Erdoğan’ın son açıklamasından borç para bulmanın kolay olmadığı ama Türkiye’nin bazı önemli
varlıklarının bu ülkelere satılacağı anlaşılıyor.
R. Tayyip Erdoğan “Körfez ülkelerinin, Türkiye’den belli ‘ASSET’leri alma durumu olacak. Ama
BOTAŞ’ın satılması gibi bir durum yok. BİZ NEYİ SATIP SATMAYACAĞIMIZI İYİ BİLİRİZ” dedi.
Cumhurbaşkanımız nadiren ve belli durumlarda İngilizce kelime ve kavramları kullanıyor. Bazen Akdeniz’e “White Sea” demek gibi hatalar yapsa da “one minute” ve “Vay Pi Ci” (YPG) gibi kullanımları dikkat çekiyor.
Bu açıklamada “ASSET” sözcüğünü kullanması bence bilinçli bir tercih. Erdoğan’ın çok kurnaz bir siyasetçi olduğu bu örnekle bir kere daha ortaya çıktı.
İngilizce sözlüklerde “Asset” sözcüğünün karşılığı “varlık, mülk, kıymetli şey, servet” olarak verilmekte.
Erdoğan “Bu ülkeler bazı varlıklarımızı/ mülklerimizi/ kıymetli şeylerimizi alacaklar” dese vatandaşlarımızın çoğunun milli gururu incinebilir, toplumsal vicdanda rahatsızlık yaratabilirdi.
“Yabancıların belli asset’leri almaları” durumunda bırakın gurur incinmesi, övünç duygusuna bile yol
açabilir.

19Tem/230

Türk Tarih Kurumu ve İzmir İktisat Kongresi : 19 Temmuz’da Başlıyor – Sadık Rıdvan KARLUK

indirTürk Tarih Kurumu ve  İzmir  İktisat Kongresi : 19 Temmuz’da Başlıyor - Sadık Rıdvan KARLUK

Türk Tarih Kurumu,  Cumhuriyetimizin 100. Yıldönümünde Türkiye’nin iktisat tarihi ve iktisadi düşünce birikimi üzerine çalışanları   bir araya getirmek için  İzmir’de  19 Temmuz’da Kongre toplayacaktır.  Karar çok yerindedir.  Son yıllarda Türkiye’nin ekonomik olarak nereye geldiği,  ekonomide hangi sorunlarla karşılaşıldığı, bunların çözüm yolları  Kongre’de tartışılacaktır. Bugün karşılaştığımız sorunlar 100 yıl öncesinin sorunlarından çok farklıdır.

Son yüzyılda  ekonomi teorisinde de  önemli gelişmeler meydan gelmiş, bu gelişmeler Türkiye ekonomisine de  yansımıştır. Bildiriler, bir yüzyıl sonrasına önemli bir miras olarak kalacaktır. Cumhuriyet döneminde İzmir’de beş İktisat Kongresi düzenlenmiştir. Bu süreçte İkinci (1981), Üçüncü (1992) ve Dördüncü (2004) Türkiye İktisat Kongrelerine bildiri sunarak  katkıda bulundum.  İzmir’de yapılacak Kongre’de de açılışta bir sunum yapacağım.

18Tem/230

ASRIN AKARYAKIT ZAMMI – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sASRIN AKARYAKIT ZAMMI - Ruhittin SÖNMEZ
15 Temmuz gecesi benzin ve motorine, ÖTV ve KDV artışına bağlı olarak, litre fiyatına 6’şar TL zam
yapıldı. Bu zam asrın en yüksek akaryakıt zammı olarak tarihe geçecek.
Bu zam ile benzinin İstanbul fiyatı 28,05 TL’den 34,05 TL’ye, motorinin (mazotun) fiyatı 22,37 TL’den
26,37 TL’ye çıktı. Oransal olarak bir defada yapılan zam ortalama yüzde 22.
28 Mayıs’ta yapılan seçim günü benzin 21,25 TL, mazot ise 19,4 TL idi. 48 gün içinde yapılan zamların
oranı ise benzinde yüzde 60, mazotta yüzde 67 oldu.
Akaryakıta gelen bu fahiş zamların iğneden ipliğe her şeyin fiyatını artıracağı muhakkak.
Önceki KDV ve Kurumlar vergisinde oranların artışı, MTV’nin çift ödenmesi, her türlü vergi ve harçların
yüksek oranlı artışları ile birleştiğinde akaryakıt zamlarının enflasyonu artırıcı etkisi büyük olacak.

17Tem/230

DEMOKRASİ Mİ DARBE VE MUHTIRA MI? – Seyfettin KARAMIZRAK

seyfettin-karamzrakDEMOKRASİ Mİ DARBE VE MUHTIRA MI? - Seyfettin KARAMIZRAK
Darbe (coup de etat), şiddeti de içerebilecek biçimde kuvvet uygulayarak, ordu ya da ordu destekçisi gruplar marifetiyle hükümeti yıkmak, değişmesini sağlamaktır.
Uyarmak, dikkat çekmek kökünü ifade eden ‘ihtar’ kelimesinden türetilen “muhtıra” ise, uyarı yazısı anlamına gelmektedir.
Türk siyasi hayatı, 28 Şubat 1997 tarihinde ‘Postmodern Darbe’ kavramıyla da tanışmıştır ki, bu dönemde ordunun hükümete yönelik muhtıra niteliğindeki açıklamaları, bir ordu mensubunun diliyle bu anlamı kazanmıştır.
Askeri darbe ile ihtilal arasında bariz fark vardır. İhtilal (revolution), darbeden farklı olarak, şiddet yoluyla sadece mevcut hükümeti değil, siyasi düzeni (rejimi) de değiştirir.
Ayrıca ihtilaller darbelerde olduğu gibi bir grup azınlığın değil, büyük bir çoğunluğun eseri
olarak vücut bulurlar.

15Tem/230

Unutmadık, unutturmayacağız – Fahri SAĞLIK

fahri sağlıkUnutmadık, unutturmayacağız - Fahri SAĞLIK

Avrupa'da İkinci Dünya Savaşı'nın ardından en büyük insanlık trajedisi olarak nitelendirilen Srebrenitsa soykırımı, aradan geçen 28 yıla rağmen asla unutulmadı unutturulmayacaktır. Hatırlanacağı gibi Sırp saldırılarından kaçan binlerce Boşnak, BM tarafından “güvenli bölge” ilan edilen ve 400 Hollandalı barış gücü askeri tarafından korunan Srebrenitsa’ya sığındı. Sığınmacılardan yaklaşık 25.000’i, barış gücü askerlerince Srebrenitsa’ya birkaç kilometre mesafedeki Potaçari’de bulunan bir akü fabrikasına yerleştirildi. Fabrikadaki savunmasız binlerce Boşnak, Hollandalı askerlerce 11 Temmuz 1995’te Ratko Miladiç, nam-ı diğer “Sırp Kasabı”, komutasındaki Sırp askerlerine teslim edildi. Askerler 12 yaş üstü tüm erkekleri bir yana, kadınları da diğer yana ayırdılar. Kadınlara tecavüz edildi, erkekler ise kamyon ve otobüslere doldurularak ölüme götürüldü.

14Tem/230

KAPTANIN YENİ ROTASI: BATI – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sKAPTANIN YENİ ROTASI: BATI - Ruhittin SÖNMEZ
Türkiye ve Rusya devlet başkanları Erdoğan ve Putin arasındaki ilişkilerin en iyi seviyede olduğu bir
zaman diliminde Cumhurbaşkanlığı seçimlerimiz yapıldı. Putin seçim sürecinde Erdoğan’ın yeniden
seçilebilmesi için müthiş destek verdi. 25 milyar dolar civarında olduğu söylenen doğalgaz
ödemelerini erteledi. Seçim kampanyasında kullanılan Nükleer santral ile alakalı / alakasız bir törenin
yapılmasını bile kabul etti.
Buna karşılık aynı dönemde Türkiye’nin ABD ve AB ülkeleri ile ilişkilerinde soğuma oldu. Taha
Akyol’un ifadesiyle, “Özellikle 2015’ten itibaren Batı’dan Erdoğan’a yönelen ‘otokrat’ suçlamaları ve
hukuk ihlalleri açıklamaları Erdoğan’ı öfkelendirdi.
CB sistemi referandumu sırasında ‘bunlar Haçlı İttifakı’ diye konuştu… Merkel Almanya’sını ‘Nazi
sizsiniz’ diye suçladı. (9 Kasım 2016)
‘AB üyeliğine ihtiyacımız kalmadı’ diye açıklamalar yaptı. (1 Ekim 2017)”
Sabah Gazetesi’nde Talha Köse’nin ifadesiyle, “Türkiye-AB ilişkileri son on yılda fazlaca yoruldu ve
yıprandı. Karşılıklı olarak güven yitimi söz konusu oldu.”
Buna rağmen, Rusya’nın geçen yıl Ukrayna’yı işgal etme teşebbüsünden bu yana, Türkiye, Rusya ile Batı
arasında, dengeli bir orta yol izledi. Bu süreçte ambargo altındaki Rusya’nın dışa açılan bir kapısı oldu.
Rusya’ya ihracatını artırdı ve indirimli Rus gazı satın alarak ticari bağlarını genişletti.
Ukrayna tahılının Karadeniz üzerinden ihracatını güvence altına alan BM anlaşmasına yardımcı olarak,
Rusya’nın da Batı’nın da işine yarayan akıllı ve dengeli bir politika izledi.

11Tem/230

KANDIRILMANIN DAYANILMAZ RAHATLIĞI – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sKANDIRILMANIN DAYANILMAZ RAHATLIĞI - Ruhittin SÖNMEZ
Dar ve orta gelirlilerin hayatını daha da zorlaştıracak olan zam sağanağı devam ediyor.
28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı 2. Tur Seçiminden sonra, döviz kurlarının artışıyla yüzde 30 mertebesinde
devalüasyon yaşadık. Arkasından KDV oranlarının yükseltilmesi, her türlü vergi ve harçlara gelen
yüzde 50 zam, MTV için bir defaya mahsus bir yıllık vergi kadar daha vergi konulması, yurtdışından
alınan telefonların kayıt harcı 6 bin TL’den 20 bin TL’ye çıkarılması ve daha niceleri geldi.
Sadece vergilerle kalmıyor. Akaryakıttan tekel ürünlerine, gıdadan ulaşıma, enerjiden eğitime,
sağlıktan barınmaya kadar aklınıza gelecek her türlü mal ve hizmetin fiyatı artıyor, artmaya devam
edecek.
Tabii ki fiyatların durdurulamaz artışları karşısında asgari ücrete, çalışan ve emeklilerin maaşlarına
da zamlar yapılmakta. Fakat maaş zamları artan fiyatların hem gerisinde kalmakta ve hem de yarattığı
geçici ferahlama iki ay içerisinde yok olmakta.
Çalışan memurlarda en düşük maaş 22 bin TL’ye yükseltildi. Ama bu rakamın üstünde almakta
olanların aylıkları taban maaşa yakınlaştı. Yeni Asgari Ücret en düşük memur maaşının yarısı kadar
(11.402 TL).
Emeklilere verilen yüzde 25 zamma rağmen ortalama emekli maaşları asgari ücret mertebesinde.
Temmuz zammı ile en düşük emekli memur aylığı 9.876 TL oldu.
Sonuçta nüfusun üçte ikisi asgari ücret veya yakınında gelire sahip. Yani (33.789 TL olan) yoksulluk sınırının çok altında, açlık sınırı mertebesinde veya biraz altında bir meblağla geçinmeye çalışıyor.
Buna rağmen son seçimlerde, nasıl oldu da AKP yüzde 36 oy alarak birinci parti oldu, Cumhur İttifakı
TBMM’de çoğunluğu aldı ve R. Tayyip Erdoğan yüzde 52 oyla Cumhurbaşkanlığını 3. defa kazandı.

8Tem/230

İsmail Sarıca’nın örnek gösterdiği o köy – M. Tanzer ÜNAL

smail-sarica-2

İsmail Sarıca’nın örnek gösterdiği o köy - M. Tanzer ÜNAL

     Bayram öncesi içimden hiç siyaset yazmak gelmiyor.

Bugün size bir köyün başarı hikâyesinden söz etmek istiyorum.

O köy, yakın çevremizden değil.

Yazacağım, Yozgat’ın Sorgun İlçesi’nin Kabalı Köyü.

O köyü bana Kandıra’nın yetiştirdiği değerli insan İsmail Sarıca tanıttı.

Geçen hafta o köy ile ilgili gönderdiği fotoğraf ve bilgiler, inanın son günlerde gelişen olaylar nedeniyle bunalan ruhumu biraz olsun serinletti.

Bu fotoğraf ve bilgiler bir başkasından gelse, pek ciddiye almazdım.

Ama İsmail Sarıca’dan geliyordu.

7Tem/230

YANLIŞ VERİ İLE DOĞRU POLİTİKA OLMAZ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sYANLIŞ VERİ İLE DOĞRU POLİTİKA OLMAZ - Ruhittin SÖNMEZ
“Politika tartışmalarını veri bazlı yap.”
Bu söz Chicago Üniversitesi Öğretim üyesi olan Türk bilim insanı Prof. Dr. Ufuk Akçiğit’e ait. “Verimli ve
rekabet edebilir bir Türkiye için” ilk yapılması gerekenlerden biri olarak bu tavsiyeyi yapmıştı.
Çünkü doğru ve güvenilir verilere dayanmayan tartışmalar gerçekler üzerinden değerlendirmelere
imkân vermez; duygulara, ön yargılara, sempati veya antipatilere dayalı hale gelir.
Böyle olunca çevresinde gördüğü araba sayısı, dolu lokanta ve otellere bakarak “ekonomide işler
tıkırında” zannedenler olur. Türkiye’yi, ekonomik büyüklük açısından, Dünya sıralamasında 17’ncilikten,
21’inci sıraya düşüren yönetimi başarılı bulanlar çıkar.

4Tem/230

Yarına Hoş Geldiniz.. / Dr. Taner AKMAN

7_bYarına Hoş Geldiniz.. / Dr. Taner Akman

1-Oto tamir atölyeleri gelecekte var olmayacak.

2-Bir benzinli / dizel motorda 20.000 ayrı parça bulunur. Elektrikli motor ise 20. Elektrikli araçlar ömür boyu garantili satılmakta ve sadece satıcılar tarafından tamir edilmektedir. Bir elektrik motorunun çıkarılması ve değiştirilmesi yalnızca 10 dakika sürer.

3-Arızalı elektrik motorları bayide tamir edilmemekte, robotlarla tamir edilen bölgesel bir tamirhaneye gönderilmektedir.

4-Elektrikli motor arıza lambanız yandığında, Arabanız, araba yıkamaya benzeyen bir istasyona götürüyorsunuz ve bir fincan kahve içerken arabanız tamir ediliyor olacak.

5-Benzin pompaları gidecek.

23Haz/230

MÂKÛLİYETTEN UZAKLAŞTIK – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sMÂKÛLİYETTEN UZAKLAŞTIK - Ruhittin SÖNMEZ
İlahiyatçı Ayşe Sucu benim çok saygı duyduğum ve yazılarından faydalandığım bir yazarımız. Sözcü Gazetesinde yayımlanan, toplumsal sorunlarımız ve din anlayışımıza dair çok değerli tespitler yapan köşe yazılarıyla önemli bir hizmet yapmakta.

Ayşe Sucu, 19.06.2023 tarihli son yazısında, ahlak ve siyasetteki savrulmamıza karşı çözüm yolu olarak “MÂKÛLİYETE ÇAĞRI” yapıyor.
Mâkûl “akla uygun, akıllıca, aşırı olmayan, uygun anlamına geliyor. Mâkûliyet ise makul olma durumu yani “akla uygunluk, anlayışlılık” anlamlarını taşıyor.

Ayşe Sucu, “Her toplumun, sosyal hayatı düzenleyen, bireylerin davranışlarına yön veren ve onlara kimlik kazandıran değerleri vardır. Buna milli kültür de diyebiliriz. Devletin devamında, ailenin korunmasında, acı tatlı hadiseler karşısında, sosyal ve siyasal ilişkilerde ortak hafıza devreye girer. Bu karakter/mizaç
ya da bu toplumsal yapı bileşeni, kendi potasında toplumun fertlerini eritir. Böylece ‘mâkûliyet’ veya ‘mâkûl insan anlayışı’ ortaya çıkar.
Bizim nesil biraz bu ortamları yakaladı. Ancak yeni dönemlerde bu tavrı görmekte zorlanıyoruz” diyor.

20Haz/230

KIRSALDAN OY ALMANIN ZORLUĞU – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sKIRSALDAN OY ALMANIN ZORLUĞU - Ruhittin SÖNMEZ
Muhalefetin seçim sonrası özeleştirileri ve gelecek seçimlere hazırlıkları kapsamında yapılan değerlendirmelere bir katkı sunalım.
CHP Genel Başkanının değiştirilmesi, İYİ Parti’nin tepe yönetiminde revizyon, DEVA, Gelecek, SP’nin bir ortak Meclis Grubu kurması veya tek parti çatısı altında birleşmesiyle çözülemeyecek kadar temel
sorunlar olduğunu görmek gerekiyor.

Temel sorunları çözmeden, bu tür değişiklikler yapılsa bile, 5 sene sonra olağan sürede yapılacak veya fevkalade bir durum çıkarsa 2 sene sonra yapılabilecek olağandışı erken seçimde muhalefet yetersiz
kalabilir.

Cumhurbaşkanlığı seçiminin 2. Tur sonucu R.Tayyip Erdoğan yüzde 52, K. Kılıçdaroğlu yüzde 48 oldu. İki aday arasındaki oy farkı 2 Milyon 330 bin oldu.

Yani Kılıçdaroğlu Erdoğan’a oy veren 1 milyon 166 bin seçmeni (yani toplam geçerli oy kullanan seçmenlerin yüzde 2,2’sini) ikna edip oyunu alabilmiş olsaydı seçimi kazanan taraf olacaktı.

Görünüşte muhalefet için çok büyük hezimet, iktidar için büyük bir zafer yok gibi gözüküyor. Ama bu tür seçimler puan usulü değil. Bir oy bile önde olsa kazanan iktidar gücünü tümüyle ele geçiriyor. Bu ağır
ekonomik krizin faillerinden geride kalmak açık bir başarısızlıktır.

Bu bakımdan muhalefet moral motivasyonu bozmadan özeleştiri yapmalı. İlk yerel seçimlerde büyükşehir belediyelerinin tamamını, diğerlerinin de mevcudun üstünde sayıları kazanmak için en etkili önlemleri almalıdır.