HAKKINDA ÇOK AZ BİLGİYE SAHİP OLDUĞUMUZ BİR EFSANE, Papa EFTİM…
HAKKINDA ÇOK AZ BİLGİYE SAHİP OLDUĞUMUZ BİR EFSANE, Papa EFTİM...
Mustafa Kemal ATATÜRK'ün " baba" diye hitap ettiği, Karamanlı Türk, Ortadoks hristiyan patriği.
" Bizler, Anadolu Türk Ortodokslarıyız Yunanlı değiliz, şanlı Türk milletinin evlatlarıyız!" diyerek, tereddüt bile etmeden Türk milletinin yanında olmayı seçti.
Memleketi, Keskin'den yayınladığı beyannamede "Yunanlı değiliz, şanlı Türk milletinin evlatlarıyız!" diye haykırdı.
Papa Eftim, delege olmadığı halde Sivas Kongresi'ne katıldı. Dönüşte, Keskin'de bir miting düzenleyerek İstanbul Hükümetini tanımadığını ve yalnız Mustafa Kemal Paşa'dan emir alacağını duyurdu.
Papa Eftim'in milli mücadelede yaptığı işler, emperyalizmin öyle zoruna gitmişti ki, yüz yıl sonra Papa Eftim'in torunu Sevgi Erenerol, Ergenekon kumpasında yargılanıp müebbet hapis cezası aldı. Suçu Papa Eftim'in torunu olmak, onun fikir ve düşünceleri yaşatmaktan ibaretti.
Kumpas savcısı firari Zekeriya Öz ,Eftim'in torunu Sevgi Erenerol'u tutukladı ve sorgusunda “Siz nasıl bir Hristiyansınız? Hz. İsa’dan çok Atatürk’ten bashediyorsunuz” sorusuna, “Çünkü ben Papa Eftim’in torunuyum, yani Mustafa Kemal’le birlikte bu vatanı Yunan'a vermeyen kişinin torunuyum” diye cevap verdi.
M.Aydın
YENİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILININ SORUNLARI – Seyfettin KARAMIZRAK
YENİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILININ SORUNLARI - Seyfettin KARAMIZRAK
Okullar, uzun bir yaz tatilinin ardından yakında açılacak. Öğrencilerimiz, geleceklerinin teminatı olan, mutluluk yuvaları okullarına, özledikleri değerli öğretmenlerine, biricik arkadaşlarına “merhaba” demenin heyecanı içindeler. Hatta birinci sınıflar bu şevki tattı bile.
Fakat çocuklardaki bu tatlı heyecan, okul masraflarındaki aşırı artıştan ötürü, velilerde
endişeye dönüşmüş durumdadır. Özel okullara çocuğunu gönderen veliler bile tedirgin.
Eğitim öğretim ücretlerinin başını alıp gitmesinin yanında, okul formaları, yemek ücretleri ve servis ücretleri büyük bir meblağ oluşturmaktadır.
Devlet okullarında ise, “en iyi okul en yakın okuldur” projesi istenilen düzeyde hayata geçirilemediğinden, yine uzaktaki marka okullara rağbet devam etmektedir. Bu yüzden birçok devlet okullarının önü servis garajını andıracaktır. Çocuklarımız yaya gitmesi gereken okullarına yine servislerle taşınacaktır.
26 Ağustos – 30 Ağustos – Fahri SAĞLIK
26 Ağustos - 30 Ağustos - Fahri SAĞLIK
- 26 Ağustos 1071 Sultan Alparslan’ın kazandığı Malazgirt zaferi. Yani Anadolu’nun fethi. 30 Ağustos bağımsızlık ve kurtuluş mücadelemizin zaferle taçlandığı, Cumhuriyet'imizin temellerinin inşa edildiği, tarihten silinmek istenen bir milletin direniş ve dirilişinin yükseldiği, tüm ezilen milletlere moral ve heyecan kaynağı gün olan Zafer Bayramı. Her iki bayramımız da kutlu olsun.
26 ve 30 Ağustos Türk milletinin şanlı tarihinin dönüm noktalarıdır.
Ölüm yıldönümünde Dr. Şefik Postalcıoğlu – İsmet ÇİĞİT
Ölüm yıldönümünde Dr. Şefik Postalcıoğlu – İsmet ÇİĞİT
26 Ağu 2023 - 13:38
Bu şehrin yakın tarihinden çok değerli insan gelip geçti. Bazılarını çok erken kaybettik…
Erken kaybettiğimiz değerlerdin biri de hiç kuşkusuz Kulak Buran Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr.Şefik Postalcıoğlu’ydu. 26 Ağustos 2011 günü vefat ettiğinde henüz 57 yaşındaydı.
Dr. Postalcıoğlu, 1984 yılında ilimize hekim olarak atandı ve geldi. İyi ki atanmış. İyi ki Dr. Postalcıoğlu bu şehrin bir insanı, bir hemşerisi olmuş…
Hekimliği bir yana insanlık kalitesi ile bambaşka biriydi Dr. Postalcıoğlu… 2001-2005 yılları arasında Kocaeli Devlet Hastanesi’nin Başhekimliği’ni de yapmıştı. O’nun döneminde hastane altın devirlerinden birini yaşamıştı.
İYİ PARTİ VE TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ – Ruhittin SÖNMEZ
İYİ PARTİ VE TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ - Ruhittin SÖNMEZ
İYİ Parti lideri Meral Akşener’in 26 Ağustos’ta Kocatepe’de yaptığı konuşmada, partisinin siyasi çizgisi hakkında da yeni açıklamalar yapacağını söyleyenler vardı. Oysaki Akşener İYİ Parti kimliği üzerine ne “3. Yol”, ne “Merkez Sağ” ne de “Milliyetçi parti” gibi herhangi bir etiketleme yapmadı.
Esasen daha kuruluşu üzerinden 6 yıl bile geçmemiş bir partinin kimliğinin tartışılması doğru olmazdı.
Çünkü bir partinin kimliğini belirleyen unsurlar o partinin tüzüğünde belirlenir ve programında
detaylandırılır. İyi Parti’nin Tüzüğünde de partinin kimliğini belirleyen ilkeler bellidir. Partinin
lideri değişmediği, teşkilatlar ve tabanında keskin bir farklılaşma olmadığı için ilkelerde bir değişim söz konusu olmayacaktır.
SİYASİ AHLAK YASASI VE ŞENGEN VİZESİ – Ruhittin SÖNMEZ
SİYASİ AHLAK YASASI VE ŞENGEN VİZESİ - Ruhittin SÖNMEZ
“Siyasi Ahlak Yasası ile Şengen (Schengen) vizesi arasında ne alaka var?” diyebilirsiniz. Alakası
olduğunu biraz sonra anlatacağım.
AB ülkelerine gitmek isteyen vatandaşlarımız haftalarca vize randevusu bekliyor. Randevu
alabilenlerden yarısının vize talebi reddediliyor. Milletimizin aşağılandığı ve onurumuzun rencide
edildiği bir süreçteyiz.
Öğrencisinden sanatçısına, iş adamından, esnafına her kesimden vatandaşımızın vize çilesini Türkiye’nin Siyasi Ahlak Yasası olmaması sebebiyle çektiğini biliyor muydunuz?
Hatta “Siyasi Ahlak Yasası” ile sığınmacılar sorunu, özgürlüklerimizin kısıtlanması ve devlet içine nüfuz etmiş çetelerin ihale, imar, rüşvet ve diğer yolsuzlukları arasında da doğrudan bir bağlantı
olduğunu yetkili bir ağızdan dinledik.
Bu yetkili kişi Eski Başbakan ve halen Gelecek Partisi Genel Başkanı olan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu.
MARTILARIN GÜNLÜĞÜ VE ŞÜKRÜ ÇAKIR – Ahmet SARGIN
MARTILARIN GÜNLÜĞÜ VE ŞÜKRÜ ÇAKIR - Ahmet SARGIN 16.02.2017 - 06:00
"Martıların Günlüğü" Yozgat Vali Yardımcımız Sayın Şükrü Çakır'ın eseri...
Eser sabahın seher vaktinde başlamak üzere martıların izlenmesi sonucu Oluşan yazarın duygu ve düşüncelerini dile getiriyor. Seçkin ve Özgün duyguları ihtiva ediyor.
ÇOCUK VE TELEVİZYON – Seyfettin KARAMIZRAK
ÇOCUK VE TELEVİZYON - Seyfettin KARAMIZRAK
Televizyon, bazı olumsuz özelliklerinin yanı sıra çocuklara bir sorunu çözmek için işbirliğinin takdir edilen bir davranış biçimi olduğunu da öğretir.
Televizyonda kavga ve şiddet içeren öğeler çizgi filmlerde bile bulunmaktadır. Bu nedenle çocukların istenmeyen, şiddet içeren mesajları almalarını engellemek için büyüklerin rehberliğine ihtiyaçları vardır.
Yapılan araştırmalar sonucunda, çocuklara yönelik programların ve içinde çocuk yıldızların olduğu programların gereğinden daha az yayınlandığı ortaya çıkmıştır.
Televizyonun etkilerinin olumlu ya da olumsuz olmasında izleme süresi, seyredilen program türü çok önemlidir.
MİLLİYETÇİLER NASIL BİRLEŞİR? – Ruhittin SÖNMEZ
MİLLİYETÇİLER NASIL BİRLEŞİR? - Ruhittin SÖNMEZ
14 Mayıs’ta yapılan seçimde kendisini “Türk Milliyetçisi” olarak tanımlayanların oy verdiği partilerin (MHP, İYİ Parti ve Zafer Partisi’nin) oy toplamı yüzde 23’ü aştı. Bunlara ilaveten yüzde 1 oy alan Büyük Birlik Partisi (BBP) de “milliyetçi / ülkücü” bir parti.
Bu sonuçlar dünyanın birçok yerinde olduğu gibi “Türkiye’de de milliyetçilik yükselişte” yorumlarına sebep olmakta.
Aslında bu değerlendirme pek doğru değil.
Çünkü eğer milliyetçi duyguların öne çıkması diyorsak bu partilerin dışındaki partilere oy veren
vatandaşlarımızın da çoğu milliyetçi ve/veya Atatürkçüdür.
“Atatürk’ün en büyük Türk Milliyetçisi olduğunu” da dikkate alırsak toplumumuzdaki her üç kişiden
ikisinin en azından duygusal olarak Türk Milliyetçisi olduğunu kabul edebiliriz.
AKP, ağır ekonomik tabloya rağmen, bu damardan girerek seçimi kazandı.
Kalan üçte birin içindeki siyasal İslamcı ve Kürtçü ideolojilere inananların vatan ve millet algısı
farklıdır. Fakat belli konularda Türk Milliyetçileri ile ortak değerleri olan kitlelerdir.
MHP 1 Kasım 2015’teki genel seçimde yüzde 11 oy almıştı. Daha sonra MHP’den kopan bir grup İYİ
Parti’yi kurdu. İYİ Parti’den ayrılan Ümit Özdağ ve arkadaşları da Zafer Partisi’ni kurdular.
Bu bölünmelerden sonra bu üç partinin toplam oy oranının yüzde 23’ü aşmış olması Milliyetçi / Ülkücü camiada birtakım arayışlara sebep oluyor.
“Türk Milliyetçileri birleşirse iktidar adayı olabilirler” düşüncesini dillendirenler çoğalmaya başladı.
Özellikle 60-70’li yaşlarda olup geçmişte ülkücü hareket içinde etkili olan bazı ağabeyler “böyle bir
birleşme zemini bulunabilir mi?” diye arayışa girdiler.
YENİ ANAYASA TÜRKİYE’Yİ ÇÖZME ARACI MIDIR – Prof. Dr. Mustafa E. ERKAL
YENİ ANAYASA TÜRKİYE’Yİ ÇÖZME ARACI MIDIR - Prof. Dr. Mustafa E. ERKAL
Anayasa dahil konuları özgürlükçü ve güvenlikçi diye ayırmaktan uzak durmak gerekir. Bunlar birbiriyle çelişmez; ama tamamlar.
Türk demokrasisini darbe anayasasından kurtarıp özgürlükçü sivil anayasa yapma masalı çok eskidi. Hala 12 Eylül Anayasası’nı darbe anayasası olarak görmek Anayasa’da bugüne kadar yapılan değişikliklerin farkında olmamaktır.
Aydınlar Ocağı Genel Merkezi daima üstüne düşeni yapma sorumluluğu içinde olmuş; sorunlardan ve milli meselelerden hiç kaçmamıştır. Bunun somut örneklerinden birisi de, beş sene önce TBMM Anayasa Komisyonu’na katılarak görüşlerini açık ve seçik ortaya koymasıdır. Suya sabuna dokunmadan her gelen iktidara yaranma çabası içinde imkanları kapan ve kaybolan kuruluşları üzüntü ile izlemişizdir.
SÖZ VERİLEN DEPREM KONUTLARI YAPILABİLECEK Mİ? – Ruhittin SÖNMEZ
SÖZ VERİLEN DEPREM KONUTLARI YAPILABİLECEK Mİ? - Ruhittin SÖNMEZ
6 Şubat’ta iki büyük deprem yaşanan bölgede 680 bin konut ve 170 bin işyerinin yeniden inşa edilmesi gerekiyor.
Seçim öncesi Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan “inşaatların yapımına Mart ayının ortasında başlanacağı ve en geç bir yıl içinde tamamlanacağına” söz verdi. Bölge halkı da bu sözlere inanıp AKP ve Erdoğan’a oyları yağdırdılar.
27 Şubat 2023 tarihli köşe yazımda, tamamen teknik verilerle, bu kadar konut yapımının bir yıl içinde yapılmasının imkânsız olduğunu şu cümlelerle yazmıştım:
“Türkiye’nin yaklaşık 700 bin konutu kısa sürede yapacak altyapısı ve insan gücü yok. Zaten deprem öncesinde inşaatlarda işini bilerek yapacak eğitimli usta bulunamıyordu. Yıkımların önemli bir kısmının ehil olmayan ustaların uygulama hatalarından kaynaklı olduğu görüldü. Şimdi bu insan gücünü yetiştirmek temel bir sorun olarak karşımızda.
Yani yeni yapılması gereken konutların tamamlanması yıllar sürecek.”
OSMANLININ SON DÖNEMİNDE AYDIN BİR SUBAY:NAZİF PAŞA–Doç. Dr. İsmet SARIBAL
OSMANLININ SON DÖNEMİNDE AYDIN BİR SUBAY:NAZİF PAŞA
Doç. Dr. İsmet Sarıbal
Çankırı Karatekin Üniversitesi
Özet bilgi
Nazif Paşa, Osmanlı Devleti’nde uzun süre ataşemiliterlik yapan ender subaylardan biridir. Viyana ve Berlin sefaretlerinde yaklaşık on yıl görev yapmıştır. Bu süreçte edindiği bilgi ve tecrübelerine istinaden Harbiye Nezaretinin muhtelif şubelerinin idaresini üstlenmiş, Tasfiye-i Rüteb Komisyonu Başkanlığı gibi önemli bir görevi icra etmiştir. Lakin mezkûr komisyon başkanlığı sırasında Mahmud Şevket Paşa’yla arası açılmış, bu nedenle Avrupa’ya gidip emekli olmak zorunda kalmıştır. Mahmud Şevket Paşa suikastının akabinde İstanbul’a dönmüş fakat gözaltına alınıp Vize’ye sürgüne gönderilmiştir. Bir müddet Vize’de kaldıktan sonra Avrupa’ya gitmesine müsaade edilmiş, yaklaşık beş yıl Viyana’da sürgünde yaşamıştır. Sürgün hayatı Enver Paşa ve diğer önde gelen İttihatçıların ülkeden ayrılmalarıyla sona ermiştir. İstanbul’a döndükten sonra, kısa bir süre Erkân-ı Harbiye-i Umumiye İkinci Başkanlığı yapan Nazif Paşa sonrasında aktif görevden ayrılmıştır. Bu çalışmada aynı zamanda Yeni Askerlik ve Terakki Çareleri adı kitapların yazarı olan Nazif Paşa’nın hayatı hakkında değerlendirmelerde bulunulacaktır.
FAZLA ABARTMAYIN – Ruhittin SÖNMEZ
FAZLA ABARTMAYIN - Ruhittin SÖNMEZ
Aradan çok yıllar geçti. Fakat İlhan Kesici’nin (belki de daha siyasete atılmadan) Kocaeli MÜSİAD’daki
konferansında, kendine has üslubu ile anlattığı fıkrayı unutmadım. Ne zaman mübalağalı (abartılı) bir
övünme duysam aklıma gelen o fıkra şöyleydi:
Amerika’da yaşayan bir Türk bir nehir kenarındaki ormanlık alanda piknik yapmaktadır. Nehir
kenarında oynayan 5-10 yaşlarındaki dört çocuk bir anda akan suya kapılarak sürüklenmeye başlar.
Herkes çığlıklar içindeyken bizim Türk orada bulduğu kesilmiş bir ağaç gövdesini suya atar, çocuklara
yaklaşıp onları ağacın üstüne alarak karaya çıkarır. Çocukları boğulmaktan kurtarır.
Bu olay sonrası ABD’de “kahraman” ilan edilir. Hayatının geri kalanında bu kahramanlık hikayesini
anlattığı konferanslardan elde ettiği gelirle, geçim sıkıntısı yaşamadan ömrünü tamamlar.
Vefatından sonra ruhlar aleminde diğer insanlarla beraber hesap verme sırasını beklemektedir. Bu
arada büyük kapının arkasındaki hesap verme mahallinde neler olacağını öğrenmeye çalışır.
Görevli meleğe hesap verme yerinde neler sorulduğunu, neler anlatması gerektiğini sorar. Melek O’na “dünyada yaptığın önemli iyiliklerini düşün ve onları anlat” der.
O da çocukları kurtarma hikayesini anlatıp “bu yaptığım iyilik hikayesi işe yarar mı?” diye sorar.
Melek “tamam tamam anlat da fazla abartma. Çünkü içeride Nuh peygamber de var” der.
ÖMÜR DEDİĞİN – Seyfettin KARAMIZRAK
ÖMÜR DEDİĞİN - Seyfettin KARAMIZRAK
Ortalama ömrümüzü nasıl geçirdiğimizi hiç düşündünüz mü? Bu sonuçları görünce
aslında yaşamak için geriye ne kadar az zamanımız kaldığını göreceksiniz.
Hani şair demiş ya; “…insan bu su misali…”
Bakın insanın ortalama hayatı nasıl geçmektedir. Yapılan hesaplamalara göre ortalama olarak bir insan ömrü 75 yıldır. Bunun yarıya yakınını, gece yaşar ve bu süreçte genelde uyur.
Uykuda geçen süre, tahmini 25 yıldır. Ortalama 15 yıl da çalışmaktadır.
Geriye 35 yıl kalmaktadır. Bu 35 yılın 5 yılı çocukluktayken geçer ve anlaşılmaz. 5 yılı da yaşlanınca gider ve yaşantının bu kısmından da fazla bir şey anlaşılmaz. Geriye 25 yıl kalır.
Ayrıca 9 yıl ekran başında, 2 yıl telefonla konuşarak, 1 yıl ev temizliği yapmakla geçmekte. İnsanoğlu 1,5 yılını karnını doyurmakla, 5 yılını araç kullanarak geçirmekte. 1,5 yıl banyoda oyalanmakta, 100 günü tuvalette geçmektedir.
BERLİN’DE LGBT ETKİNLİĞİ – Ruhittin SÖNMEZ
BERLİN’DE LGBT ETKİNLİĞİ - Ruhittin SÖNMEZ
22 Temmuz’da başlayan tatilimiz için ailemle beraber Berlin havaalanına indik. Buradan kiraladığımız bir otomobil ile önceden rezervasyon yaptırdığımız otelimize gitmeye çalıştığımızda bir sürprizle karşılaştık.
Otele giden bütün yollar polis tarafından trafiğe kapatılmıştı. Navigasyonun gösterdiği tüm alternatif yolları denememize rağmen otele ulaşmamız mümkün olmadı. Bu sırada yolların trafiğe kapatılma gerekçesinin LGBT’lilerin yürüyüşü olduğunu öğrendik.
Mecburen uygun bir park yerine arabayı koyup şehir içinde gezinmeye çalıştık.
Bir yandan da “Bir avuç LGBT’ci için bu kadar yol trafiğe kapatılır mı?” diye söyleniyorduk. Ama hiç de küçümsenmeyecek boyutta bir etkinlik olduğunu zaman içinde anlamaya başladık.
Üstü açık onlarca otobüs veya kamyon üzerinde gökkuşağı renkli flamalar taşıyan binlerce kişi müzikli şamatalı bir geçiş yaptılar.
Hani o türbesi taşınan Süleyman Şah var ya! – Mustafa ÇEBİ
Hani o türbesi taşınan Süleyman Şah var ya! - Mustafa ÇEBİ
Diğer adı Gündüz Alp'tir.
Kaya Alp'in oğludur.
Ertuğrul Gazi'nin Babası, Osman Bey'in de dedesidir...
Kayı boyundandır ve aslı, nesli Türk'tür.
Diriliş seyredip kendini Ertuğrul Gazi yerine koyan, onun elbisesini giyerek eline aldığı kılıcı televizyonun önünde sallayan Osmanlıcılara hatırlatayım dedim.
Hani Kanuni Sultan Süleyman var ya!
Gavurların "Muhteşem Süleyman" dedikleri... Dedesi Fatih gibi adaletli...
Adaletin timsali olduğu için Almanya'nın Nürnberg Adalet Sarayına heykeli dikilen... Bugünün adalet dağıtıcısı olduklarını söyleyen sözde Osmanlıcılara hatırlatayım...
Hani bir Fatih Sultan Mehmet var ya!
Çağ açıp çağ kapayan.
Peygamberin övgüsüne mazhar olan, Türkçe konuşan, Türkçe yazan Türk.
Zamanın en ileri teknolojisine sahip dehası.
Hani bir AtaTürk var ya!
İşgal edilmiş, namusuna göz dikilmiş bir ülkeyi kurtarıp ülkesini muasır medeniyetin üstüne taşıyan, tarih yapan Türk.
Bunlar gerçek, dizi değil.
Kimseye boyun eğmediler.
Savaştılar.
Başka ülkelerin mandası-boyunduruğu altına girmediler, şunun bunun kuklası olmadılar...
Mektup yazdılar, mektup almadılar.
Türklüğü reddedip Osmanlının bozulduğu, o çöküş dönemine öykünen, Osmanlıcılık oynayanlara hatırlatayım dedim.
BİZİM ZAMANIMIZ.. – Kandıralı FETHİ
BİZİM ZAMANIMIZ.. - Kandıralı FETHİ
GARUŞUK-GURUŞUK biiii yazı...
Bizim zamanımızda kibritler vardı ve ocaklar ve sobalar bu kibritle tutuşturulurdu..
Vasati kaç ÇÖP’dür..???
TEKEL kibritleri 60 misali...
sahiii, var mı..??
satılıyor mu.. şimdilerde..,,???
Neee Alaka Allah, -allah
İşte, ordan girerek.. Mesela...
KANDIRALI SAHHAF RAİF YELKENCİ – Adem ARI
KANDIRALI SAHHAF RAİF YELKENCİ - Adem ARI
Şehirlere kimlik katan mekanlardır. Mekanlara ruh veren, onların işlevselleştiren insanlardır. Sahhaflar Çarşısı Osmanlı’dan Cumhuriyet’e intikal eden İstanbul’un medeni-kültürel kimliğinin en önemli parçasıdır. Raif YELKENCİ buranın Reisü’s-Sahhafı. Sahhafların piri. Kendisini Raif Efendi’nin bir öğrencisi olarak gören Tarihçi İsmail Hakkı UZUNÇARŞILI’ya göre; “Şeyhü’l-Kütüb.
Cuma günü Raif Efendi’nin torunu Halise Alkan Hanımefendi’yi Kocaeli Kandıralılar Derneği Denetleme Kurulu Başkanı Ahsen OKYAR, Kandıra Musiki ve Tiyatro Derneği Başkanı Rüştü UYGUR, Biz Kandırayız Kültür Platformu Başkanı Aygün AYNAGÖZ ve Sakarya Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü Öğretim Görevlisi Adem ARI ile ziyaret ettik.