Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti`nin 40. Kuruluş Yılı ve Yapılması gerekenler! – Prof. Dr. Hakkı KESKİN
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti`nin 40. Kuruluş Yılı ve Yapılması gerekenler! - Prof. Dr. Hakkı KESKİN / Siyaset Bilimci, Almanya Parlamentosu ve Avrupa Parlamenterler Meclisi Eski Milletvekili - 15.11.2023
KUZEY KIBRIS TÜRK Cumhuriyeti’nin 40 yıl önce Kuruluşu, Yunanistan ve Kıbrıs Rum tarafının kendi politikalarını dayatmaları sonucu zorunlu olmuştu. Kuzey Kıbrıs Türk Devletinin 40 Kuruluş Yılını yürekten kutluyorum.
Kıbrıs Konusundaki Çözümsüzlüğün Sorumlusu Avrupa Birliği’dir!
AB`ye üye kabul edilecek ülkelerde aranan temel iki koşuldan biri, aday ülkenin Kopenhag Kriterlerini yerine getirmiş olması ve kendi iç sorunlarını tamamen çözmüş olması gerekir. Kopenhag Kriterleri Demokrasiyi, Hukukun üstünlüğünü, İnsan Haklarını, Azınlıklara saygı gösterilmesini ve korunmasını, özellikle de işleyen bir piyasa ekonomisinin varlığını öngörür. Mutlaka aranan diğer koşulda, aday ülkenin iç ve sınır sorunlarının bulunmaması gerekir.
Oysa Kıbrıs’ta Türk Toplumuyla Rum Toplumu arasında 1964 yılından günümüze süregelen ve Birleşmiş Milletler gözetiminde henüz çözülememiş iç ve sınır sorunları devam ediyor. Bu sorunlar çözülmeden Kıbrıs`ın AB üyeliğine asla kabul edilmemesi gerekiyordu. Ne var ki Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra 2004 yılında, başta Almanya olmak üzere AB ülkeleri, Polonya, Macaristan, Çek, Slovakya Cumhuriyetleri ve Baltık ülkelerinin AB ye üye olmalarını istiyordu. Bu yaklaşım askeri ve ekonomik bakımdan Rusya`ya karşı büyük önem taşıyordu. Yunanistan aynı yıl “Kıbrıs Cumhuriyeti”`nin de AB`ye tam üye olarak alınmasını, aksi halde veto hakkını kullanarak diğer ülkelerin üyeliğini engelleyeceğini açıkladı.
AB temel ilkelerini çiğneyerek, Türk ve Rum toplumları arasında iç ve sınır sorunları çözülmemiş olan “Kıbrıs Cumhuriyeti”ni 2004 de üyeliğe kabul etti. Ancak daha önce Kıbrıs Rum tarafı ve Yunanistan AB ülkelerine, üzerinde tartışılmakta olan “Annan Planı”`nın kendileri tarafından kabul edileceğini ve AB üyeliğinin Türk ve Rum Kesimini kapsayacağı güvencesini verdiler. Rum tarafı Annan Planını reddederek, AB üyeliğinin sadece Rum tarafını kapsamasını sağladılar. AB`nin genişlemeden sorumlu Komiseri (bakanı) Verheugen bu oylama sonucunu <I>“Rum tarafı bizi aldattı</I>” diyerek yorumladı.
Avrupa Birliğinin, “Rum Kıbrıs Cumhuriyeti” AB üyesi olunca, Türk tarafına uygulanan ambargoların kaldırılacağını, Rum tarafına yapılan yardımlardan Türk tarafının da pay alacağını ve AB ülkelerinden Ercan Havaalanına doğrudan uçuşların yapılacağı güvencesini verdi. Ancak bunların hiçbirini yerine getirilmedi. Neden olarak da Yunanistan ve Kıbrıs Rum tarafının alınacak bu kararları engellediği belirtildi.
Hristiyan Birlik Partisi dışındaki tüm partilerin, Sosyal Demokrat, Sol Parti, Yeşiller ve Liberal Parti Avrupa Komisyonu üyeleri olarak 2007 yılında Almanya Parlamentosunda yaptığımız basın konferansında, AB’den Kıbrıs Türk tarafına verilen bu sözlerin yerine getirilmesi çağrısı ve uyarısında bulunduk.
Kıbrıs Sorununda Çözüm
Kıbrıs Türk Toplumu ve Türkiye 1964 yılından günümüze süre gelen “ucu açık” görüşmelerle, Rum ve Yunanistan tarafından 59 yıldır oyalandı. Rum tarafının AB üyeliğinden sonra, Türk tarafının istediği “Egemen eşitliğe dayalı, iki devletli bir çözüme” asla yanaşmayacağı yeterince kanıtlanmıştır.
Kıbrıs Rum tarafı ve Yunanistan, Türkiye`nin Kıbrıs`tan askerlerini çekmesi, garantörlük hakkından vaz geçmesi, adaya on yıllardır yerleşmiş olan Türklerin sayısının azaltılması, Güzel Yurt bölgesi ve Türkiye`nin tam karşısında bulunan Karpaz bölge topraklarının bir kısmından Rumlar yararına vaz geçilmesi istenmektedir. Türkiye`nin 65 km yakınında, Suriye, Lübnan, Israil, Filistin ve Mısır’ın karşısında bulunan stratejik öneme sahip Kıbrıs’tan asla vazgeçemeyeceği kesindir.
Avrupa Birliği, Kuzey Kıbrıs’a uygulanan Ambargonun kalkmasını ve doğrudan uçak seferlerinin yapılabilmesini bile, Rum tarafı yıllardır veto ederek engellemektedir. Bilindiği gibi Avrupa Birliği kararları oybirliğiyle alınabildiğinden, Kuzey Kıbrıs ile ilgili kararlar Rum tarafından engellenmektedir.
Bundan sonra Türkiye’nin bu yeni stratejinin gereği olarak, KKTC’nin devlet olarak tanınması yönünde kararlı bir politika izlemeleri gerekmektedir. Uzun süreyi ve çok iyi bir diplomasiyi gerektiren bu yeni Kıbrıs stratejisi, bu konuda uzman diplomatlarla hazırlanmalı ve sabırla uygulanmalıdır. Bir başka çözüm kalmamıştır.
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.