Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

ahsen okyar
31Ara/140

HEMREYLİK GÜNÜ KUTLU OLSUN – Bilal DÜNDAR

rusya029HEMREYLİK GÜNÜ KUTLU OLSUN - Bilal DÜNDAR Türkiye Azerbaycan Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı

31 Aralık Dünya Azerbaycanlıların Hemreylik (Dayanışma) Günü, Azerbaycan Türklerinin sembolik olarak birlik ve beraberlik günüdür, bayramıdır.

Azerbaycan Türkleri binlerce yıl Azerbaycan’ da yaşayarak dünya kültürüne büyük destek vermişlerdir. Savaşlar, inkılâplar, dış baskılar, dünyada olan ayrı ayrı sosyal ve siyasi prosesler sonucunda, 18. Asrın sonu, 19. Asrın başlarında İran ve Rusya arasında Azerbaycan toprakları uğrunda savaşlar olur. Sonuçta, 1828’ de Rusya ve İran’ın yaptıkları Türkmençay anlaşmasına göre Azerbaycan Güney ve Kuzey Azerbaycan olarak ikiye parçalanır. Güney Azerbaycan İran’ın işgali, Kuzey Azerbaycan ise Rusya’nın işgali altına girer. Azerbaycan Türklerinin bir kısmı yurtlarından kovulmuş, sürgün edilmişler, birbirinden ayrı kalmışlardır. Bu nedenle Azerbaycanlılar kendi topraklarından bütün Dünyaya yayılmışlardır.

30Ara/140

Vefatının 26. yılında Seyit Ahmet Arvasi anıldı..

1898161_10155044292785341_5168510518728291983_n  29 Aralık 2014 Pazartesi / Kocaeli Aydınlar Ocağı vefatının 26. yılında Seyit Ahmet Arvasi’yi andı.

29Ara/140

TÜRK DÜŞÜNCE HAREKETİ – Hayrettin NUHOĞLU

5TÜRK DÜŞÜNCE HAREKETİ - Hayrettin NUHOĞLU 23.12.2014

Değerli arkadaşımız,

Uzun zamandır sizlere yazma imkânımız olmadı. Gün geçtikçe çoğalan meseleler karşısında eylem mekanizmalarımız adeta çalışamaz duruma geliyor. Her ne kadar sözün bittiği yerde olsak da meselelerin bazıları üzerindeki görüşlerimizi sizlerle paylaşmaya devam etmek istiyoruz.

Her gün yeni bir merhale kat eden bölücü hainler, nihayet baklayı ağızlarından çıkararak İmralı’da hazırlanan müzakere taslağında bulunan konuları açıkladılar. Özerklik, genel af, anadilde eğitim ve daha birçok konu için hükümet tarafının söz vermiş olduğu açıkça anlaşılmaktadır.

Ne yazık ki gerçekten Türk Devleti ve Milleti bölünecek duruma gelmiş bulunmaktadır. İsyancı hain tarafın kafasında başından beri hep bağımsız devlet fikri var olmuştur. Hainlere bu imkânları yaratan işbirlikçi tarafın kafasında da özerk eyalet sistemi ve bu eyaletlerin oluşturduğu devlet başkanlığı yatmaktadır.

21Ara/140

“Beslenme Bozukluğu Obezite ve Neden Olduğu Hastalıklar” – Dr. Abdullah ARSLANTÜRK

acerrhaoglu16       Aile Hekimi Dr. Abdullah Arslantürk ”Obezite günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunları arasında yer almaktadır. Obezite genel olarak bedenin yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması sonucu boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının arzu edilen düzeyin üstüne çıkmasıdır.

20Ara/140

KOMÜNİSTLERİN AĞZINDAN TÜRK MİLLETİ GERÇEĞİ! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

özcan pehlivanoğlu avKOMÜNİSTLERİN AĞZINDAN TÜRK MİLLETİ GERÇEĞİ! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

Biraz sonra yazacaklarım beni çok şaşırttı. Demek ki, bazı gerçekler ne kadar inkar edilse de hiç bir şeyi aslından döndürebilmek mümkün değil.

“Tarihe gömülmeye çalışılan bir halkın (Türklerin) tarihe sarılarak ben varım deme çabalarını dikkate almak ve bu çabaları daha da bilimsel bir şekilde tamama erdirmek devrimcilerin görevidir”, “... Tarihi yapanlar safında durarak tarihe yaklaştığımızda Türk Milleti gerçeği somut bir hal almaktadır.”.

“Etrak-ı Biidrak (İdraksiz Türkler) hakaretleri ile anısı, zihni, yetenekleri çiğnenen ve siyasal mücadelesi sekteye uğratılmaya çalışılan bir halka özgüven verme ve düşmanları karşısında edinmek istediği konumu destekleyen çalışmalar üretme çabası ırkçılıkla yaftalandı.”.

İnsanın komünistlerin ağzından böyle sözler duyması, acaba kıyamet mi yaklaşıyor dedirtiyor!

18Ara/140

Tahşiye örgütü nedir nasıl okumalı? Emre USLU

Tahşiye örgütü nedir nasıl okumalı? Emre USLU

Bir istihbarat faaliyeti olarak Tahşiye örgü

Bu ülkede çakma örgütler bitmez. İstihbarat örgütleri tehdit gördüğü cemaatler ve siyasi hareketlere karşı örgütler kurdurur. İlk hedef tehdit ilan ettikleri örgütleri kriminalize etmektir. İstihbarat 1970’lerde yükselen solu kriminalzie etmek için bir yandan barışçı protestoları devlet gücüyle sıkıştırıp onları şiddete zorlarken bir yandan da aynı istihbaratın kullandığı elemanlara çakma örgütler kurdurup sol yapılanmaları terörize etmiştir. Aydınlık gurbu bunun en güzel örneğidir. Daha sonra da PKK’ya destek verip Türk Solu’nu Kürt solu ile bölmüş solu öldürmeyi denemiştir.

2004’de alınan MGK Kararı ve Tahşiyeciler Örgütü

Bu strateji istihbaratın tehdit gördüğü tüm yapılanmalar için uygulanmıştır. Milli Görüş için de uygulanmıştır. Hatırlayın önce Ali Kalkancı gibi hafifmeşrep kişilere yol verilmiş 28 Şubat’ta yapılan operasyonlarla bu kişiler kullanılarak Milli Görüş’ün yükselişi engellenmiştir.

Son on yılda özellikle ithal İslamcılığa karşı YERLİ MÜSLÜMANLIĞIN fikri temelini oluşturan Nurcu hareketler hedef seçilmiştir. İthal İslamcılığın iktidardaki temsilcisi Erdoğan’ın da desteğiyle Nurcu gruplara karşı operasyon kararı 2004 yılı MGK’sında alındı.

Hatırlayın Taraf gazetesinin belgesini yayınladığı 2004 Yılında alınan  MGK kararında aynen şu kararlarların alındığı yazıyordu: “Gülen grubunun ve diğer irticai unsurlar ile etkili ve köklü bir mücadele yapılması için ‘dini, din duygularını veya dinen mukaddes bilinenleri alet ederek devletin emniyetini ihlal edebilecek ve bu amaçla dernek vakıf ve benzeri topluluklar oluşturanlara’ karşı ağır yaptırımlar getiren yasal düzenlemeler yapılmalıdır.”

Ne tesadüftür ki Erdoğan çıkardığı torba yasalarla tıpkı o MGK’da öngörüldüğü gibi Gülen grubuna karşı yaptırımlar getiriyor.

16Ara/140

Yıl sonunda işletme kayıtlarına dikkat -Yusuf KELEŞ

unnamedYıl sonunda işletme kayıtlarına dikkat -Yusuf KELEŞ

Sene sonuna geldiğimiz bugünlerde işletme sahiplerinin dikkat etmesi gereken en önemli konu, önümüzdeki mart veya nisan ayında verecekleri Gelir veya Kurumlar Vergisi beyannamelerinde beyan edecekleri gelirin, dolayısıyla matrahın doğru olarak beyan edilmesi için tedbir almak olmalıdır.

"Yıl sonunda işletme kayıtlarına dikkat"

Bu, hem işletme bünyesindeki malların, alıcılardan alacakların ve satıcılara olan borçların tek tek kontrol edilip mutabakat sağlanmasıyla hem de önümüzdeki dönem ödenecek verginin planlamasıyla gerçekleştirilebilir.

Vergi kanunlarına göre her hesap dönemi sonunda işletmedeki kıymetlerin gerçek durumunu ortaya çıkarabilmek ve vergiye tâbi kazancı tespit edebilmek için yapılması mecbur tutulan sayım ve kontrol işlemi vardır. Envanter olarak isimlendirilen bu işlem, sene sonunda işletmenin kâr-zarar durumunun ortaya çıkarılması ve bilançonun hazırlanması aşamasında yapılması gereken teknik bir çalışmadır. Envanter işlemi muhasebe kayıtlarıyla gerçek durum arasındaki farkın ortaya konulmasını sağlar. Yani sene içerisinde satılmış, kırılmış, bozulmuş olan bir mal veya ödenmiş olan bir borç kayıtlarda hâlâ mevcut ve ödenmemiş görünüyor olabilir. Bu durum ancak sene sonunda yapılacak fiilî ve kaydî envanter ile ortaya çıkacaktır. Envanter çıkarmak, Vergi Usul Kanunu’nda bilanço günündeki mevcutları, alacakları ve borçları saymak, ölçmek, tartmak ve değerlemek suretiyle kesin bir şekilde ve müfredatlı olarak tespit etmek şeklinde tanımlanıyor.

15Ara/140

Sakarya Aydınlar Ocağı kahvaltısı Has Bahçe’de Yapıldı

SAMSUNG CAMERA PICTURES  13 Aralık 2014 Cumartesi /Sakarya Aydınlar Ocağı üyeleri geleneksel sabah kahvaltılı sohbet buluşmasını Hasbahçe Restoranda gerçekleştirdi.

9Ara/140

ÜSKÜP’TE BİR CUMA NAMAZI! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

özcan pehlivanoğlu avÜSKÜP’TE BİR CUMA NAMAZI! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU

Geçtiğimiz günlerde yolumuz Yahya Kemal’in doğup büyüdüğü şehir, Üsküp’e düştü. Üsküp çok değil yüzyıl öncesine kadar bir Türk şehriydi. Hem de o kadar bir Türk şehriydi ki; o gün birileri Üsküp’ün Makedonların eline geçeceğini ve Türklerin gitmek zorunda kalacağını söylese başta Üsküplüler olmak üzere herkes gülüp geçerdi.

Ancak bu gülüp geçilecek hadise vuku buldu ve bugün Üsküp, otuzbin Türk’ün var olma mücadelesi verdiği başkalarının şehri oldu.

Bana göre Üsküp; camileri, tekkeleri, hanları, hamamları, çeşmeleri ile İstanbul’un Balkanlardaki eşdeğeri olan bir şehir! Hem deTürk eserlerinin bilerek yok edilmesine rağmen. Zaten Osmanlı’da Üsküp’ü, Balkanlar elden gitmesin diye başşehir yapmayı düşünmüş.

Yahya Kemal; bir Türk devletinin yıkılışını, yeni bir devletin doğuşunu vede Türk Milletinin dirilişini bana göre en iyi anlatmış bir Türk aydınıdır. Onun fikirlerinin beslendiği ana kaynaklardan biride Üsküp ve orada yaşadığı hayattır.

İşte böyle bir şehire gittik ve Yahya Kemal’in yazdığı “Süleymaniye’de Bayram Namazı” şiirine nazire yaparcasına bende “Üsküp’te Bir Cuma Namazı” başlıklı yazımı yazmaya karar verdim. Öyle ya Yahya Kemal gelip İstanbul’da böyle bir şiir yazarda ben niye Üsküp’e gidip bu başlıkta bir yazı yazmayayım. Şaka, şaka! Haddim değil benim böyle bir şey yapmak ama böyle bir yazı yazmak zorunda kaldım.

8Ara/140

Türkiye – Rusya Bağımlılık İnşası – Süleyman Şensoy

1268916907

Türkiye - Rusya Bağımlılık İnşası – Süleyman Şensoy

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) Başkanı Süleyman Şensoy, Putin’in dokuz bakanı ve geniş kurmay ekibi ile Türkiye ziyaretinin ekonomik ve diplomatik açıdan neler getireceğini özellikle Suriye ve Kırım politikasında herhangi bir değişiklik olup olmayacağını anlattı.

Rusya Devlet Başkanı Vlademir Putin’in ziyareti hem ikili, hem bölgesel hem de küresel açıdan tarihi önem taşıyor. 11 Eylül 2001 ile Batı merkezli küresel mali kriz arasındaki dönemde çok boyutlu bir dünya sistemi zorunlu olarak denendi. Dünya meselelerinin yönetiminde yaşanan Gürcistan ve Suriye merkezli kırılma, iktisadi pastanın batıdan doğuya doğru kayması, Çin’in agresif büyümesiyle Batı’da refah ve buna bağlı istikrarı tehdit eder hale gelmesi gibi nedenlerle bu çok boyutlu deneme başarılı olmadı. Gelinen nokta Batı’da Trans Atlantik ve Trans Pasifik'teki ticaret ve yatırım ortaklığı süreçlerini doğurdu. Ekonomik, siyasi ve dolaylı da olsa askeri entegrasyonu da içeren bu bloklaşma tamamlandığında dünya ticaretinin yüzde 73’nü kontrol eder hale gelecek.  Bu bloklaşmanın karşısında da Rusya ve Çin gibi yeni güç adayları var.

7Ara/140

Derneklerde İç Denetim – Bülent FİDAN

İç Denetim Nedir?

Uluslararası İç Denetçiler Enstitüsü tarafından yapılan tanımıyla iç denetim; bir kurumun faaliyetlerini geliştirmek ve onlara değer katmak amacıyla gerçekleştirilen bağımsız, tarafsız bir güvence ve danışmanlık sağlama faaliyetidir. İç Denetim, kurumun risk yönetimi, kontrol ve kurumsal yönetim süreçlerinin etkinliğini değerlendirmek ve geliştirmek amacına yönelik sistemli ve disiplinli bir yaklaşım getirerek kurumun amaçlarına ulaşmasına yardımcı olur.

Bu anlamda iç denetim;

    Kurumun karşı karşıya bulunduğu risklerin ortaya çıkarılması ve en aza indirilmesi,
    Kaynakların etkili ve verimli kullanılması,
    Yasa ve düzenlemelere uyum sağlanması,
    Hata ve hileler ile gelir ve varlık kayıplarının önlenmesi,
    İtibar ve güvenin korunması, adillik, şeffaflık, hesap verebilirlik ve sorumluluk ilkelerine uygun yönetim uygulamalarının geliştirilmesi

gibi hususlarda kurumlara katma değer yaratıp, hedef ve amaçların gerçekleştirilmesinde önemli bir rol üstlenmektedir.

Ülkemizde 2000’li yıllarla birlikte iç denetim ile ilgili olarak her alanda çok çeşitli düzenlemeler mevzuat değişiklikleri ile uygulamaya getirilmiştir. Özelikle Ticaret Kanunumuz ve ilgili diğer kanunlarda yapılan değişiklikler ile başta bankacılık sektöründe olmak üzere, sermaye piyasaları, sigortacılık, kamu ve suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi alanlarında iç denetim ile ilgili çok önemli düzenlemeler yapılarak, denetim bir zorunluluk ve gereklilik olarak hayatımızda yerini almıştır. Derneklerimiz ve sivil toplum kuruluşlarımızda da bu anlamda 4.11.2004 tarih ve 5253 sayılı yeni Dernekler Kanunu ile Derneklerin denetimine yeni bir bakış açısı getirilmiş, iç denetim konusunda Derneklere yeni bir takım sorumluluk ve görevler getirilmiştir. Dernek denetim kurulunun yetki ve sorumluluklarının eski Dernekler Kanununa göre artırılmış, bu yetki ve sorumluluklar kanun metninde açık ve net bir şekilde belirtilmiştir.

6Ara/140

Ahşab ve San’at – Nahhat Sâlih BALAKBABALAR Mülâkat: Sait BAŞER

1531854_854622694553055_1422391712_nAhşab ve San’at - Nahhat Sâlih BALAKBABALAR Mülâkat: Sait BAŞER

- Sayın Balakbabalar, değerli bir ahşab san’atkârı olarak insan-tabiat münasebetleri hakkında neler düşünüyorsunuz? Bu mevzûa bağlı olarak da insan-ağaç ikilisi hakkındaki fikirlerinizi öğrenmek isteriz.

– Efendim, ahşap konusuna geçmeden önce gerçekten insan-tabiat münasebetini ortaya koymak gerekiyor.

Bildiğimiz gibi sıcak iklimlerde yetişen bitkiler kutuplarda yetiştirilemez. Bülbül âfâka kanat açmak için altın kafesi reddeder. Bunun en basit izahı, her varlığın kendi yaratılış şartlarına uygun bir çevrede yetişebileceği, gelişebileceği, kısacası hayat bulacağıdır. İnsan da tabii varlıkların en mükemmeli olduğuna göre, rahat ve huzurlu bir yaşayışı, o tabii çevrede bulacaktır, ki bu tabiatın kendisidir. Bugün modern hayat anlayışıyla uzaklaştığımız tabiata yeniden dönme temayülleri düşüncemizi teyid etmiyor mu?

Milletler arasında tabii çevre içinde yaşama arzusu ve bunu tatbik etmede bir sıralama yapılacak olsa, Türklük mutlaka en ön sırayı alırdı. Çünki asırlar boyu at üstünde tabiatle daima iç içe yaşayarak ülkeler fetheden bizim insanımızdır. «BOZKIR KÜLTÜRÜ» böyle meydana getirilmiştir.~
Ayrıca saf-dil, yapmacıktan hoşlanmayan (ve bir türlü beceremeyen) bir millet oluşumuz da bizim tabii mizacımızın başka bir tarafıdır.

6Ara/140

İnsan-Toprak İlişkileri ve 5 Aralık Dünya Toprak Günü – Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ

İnsan-Toprak İlişkileri ve 5 Aralık Dünya Toprak Günü - Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ / Çukurova Üniversitesi öğretim üyesi

Özet

Birleşmiş Milletler 5 Aralık 2014 gününü Dünya Toprak günü ve 2015 yılını da toprak yılı olarak ilan etti. Dünyanın nüfusu bugün 7.2 milyar ve insanlığın barınma, beslenme ve diğer ihtiyaçları nedeniyle başta toprak olmak üzere doğa üzerinde çok ciddi bir baskı söz konusudur. Bugün bir ucundan, 150 km genişliğe yayılmış ve nüfusu 10 milyonları aşan devasa kentler oluşmaya başlamıştır. Doğa bu denli geniş bir nüfus baskısı ve tarım topraklarının amaç dışı kullanımı ile ilk defa tanışmaktadır. Bütün yiyecekler bitkiler üzerinden dolaylı olarak topraktan sağlanmaktadır. Dünyada insan başına düşen toprak miktarı azalmaktadır. Buna bağlı olarak özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde pek çok insan (6 milyar) beslenme sorunu yaşamaktadır. Buna karşın dünyada üretilen gıdaların üçte biri çöpe gitmektedir.

Toprak, içerdiği besin elementleri ile üzerinde yetişen bitkilerin durak yeri ve beslenme kaynağıdır. Bugün beslenmemizin biricik kaynağı topraktır. Ancak son yıllarda toprağın, yalnızca bitkilerin geliştiği ortam olmanın ötesinde karbon tutulma olduğu da bilinmektedir. Araştırmalar toprakta tutulan karbonun bitkilerde tutulanın iki katı olduğunu gösteriyor. Toprağın yanlış yönetilmesi durumunda milyonlarca yılda toprakta tutulan organik maddenin ayrışması ile karbon hızlı oksidiyona uğruyor. Atmosferin kimyasında önemli değişmelere neden oluyor ve bu gazlardan özellikle CO2’nin miktarındaki artış, iklimi üzerinde olumsuz etki yaratıyor. İklim değişimleri doğrudan ve dolaylı olarak bitki ve toprak üzerinde olumsuz etki bırakmıştır. İklim değişimlerine neden olan atmosferde artan karbondioksit gazının bitkiler (fotosentez) üzerinden toprağa bağlanması son yıllarda bilim çevrelerinin en çok ilgi duyduğu konuların başında geliyor. Bu bağlamda toprağın korunması büyük önem taşımaktadır.

30Kas/140

BALKANLAR’DA MİSYONERLİK Balkanlar’da Misyonerlik Çalışması Yapan Sivil Toplum Kuruluşları ve Faaliyetleri / Turan CAN

Turan_Can012  BALKANLAR’DA MİSYONERLİK Balkanlar’da Misyonerlik Çalışması Yapan Sivil Toplum Kuruluşları ve Faaliyetleri / Turan CAN TİKA-Araştırmacı

1912–2012 Balkanlar’daki Şehitlerimize ithaf edilmiştir.

Giriş

Günümüzde farklı millet ve etnik toplumları ortak paydalarda buluşturan bir Balkan kimliğinden bahsedilebilirse, bunda Balkanlarda hüküm sürmüş geçmişteki büyük uygarlıklarla beraber, 500 yıllık Osmanlı-Türk varlığının çok önemli bir katkısının olduğu inkâr edilemez. “Baklan” sözcüğü bu coğrafyaya uzun bir tarihi süreç içinde göç eden Türklerin armağanıdır. Yaşayan Türkçede sarp ve ormanlık, ormanlarla kaplı dağlık bölge gibi anlamlara gelen “Balkan” adı bu coğrafyaya kalıcı olarak yerleşmiştir.

27Kas/140

ANLAYAMADIKLARIM – Tufan KARACA

ANLAYAMADIKLARIM – Tufan KARACA

Ortaya iş yapmak amacıyla çıkan bir çok şirket, o şirketlerde de çalışan bir çok insan var. Ve bugünlerde çok karşılaşıyorum, sadece iş yaşamı açısından değil, normal yaşam içerisinde uyulması gereken bazı görgü kurallarına dahi uymamak için nerede ise ellerinden geleni ısrarla yapıyorlar. Ancak doğal olarak bu da, önce şirketi temsil ettiği için şirketin, ardından da kişinin itibarını onarılmaz bir şekilde zedeliyor.

Ancak özellikle dikkat edildiğinde, balık baştan kokar sözüne uygun olarak, genellikle organizasyonun alt kademelerinin üst kademeleri taklit ettikleri ve onların eğilimlerini benimsedikleri izlenebiliyor.

Geçenlerde bir dernek KOSGEB Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi vermem için bana başvurdu. Daha önce KOSGEB Eğitimi vermediğim için sorun çıkabileceğini söylememe karşılık bunun sorun olmadığını ve tüm işlemler ile kendileri ilgileneceklerini söyleyerek dokuz iş günümü kapattılar.

Zaman içerisinde geri bildirim olmadığı için sürekli dernek yetkililerini aramak zorunda kaldım ancak telefon ve maillere yanıt almayı bırakın, maillerin ellerine geçip geçmediğini anlamak için talep ettiğim okundu geri bildirimini dahi göndermiyorlar. Bilgi alabilmek için en az iki gün didiniyorum.

Sonunda hiç bir yanıt çıkmayınca bilgiyi KOSGEB’den istemek zorunda kaldım.

24Kas/140

UYGUR KÜLTÜRÜNDE TUFAN’IN KUŞLARI: KIRLANGIÇ ve GÜVERCİN – Yrd. Doç. Dr. Adem ÖGER / Arş. Gör. Serkan KÖSE

Kirlangic_Guvercin  UYGUR KÜLTÜRÜNDE TUFAN’IN KUŞLARI: KIRLANGIÇ ve GÜVERCİN

Yrd. Doç. Dr. Adem ÖGER Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Nevşehir - TÜRKİYE, E-posta: adem.oger@nevsehir.edu.tr.

Arş. Gör. Serkan KÖSE Arş. Gör., Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Nevşehir- Türkiye. E-posta: serkankose@nevsehir.edu.tr.

20Kas/140

Kandıra da Şenol kardeşlere misafir olduk..

18 Kasım 2014 Salı / Adnan Dursun 83 yaşındaki babasını kaybetti. Gemici Pınarından da ebediyete uğurlandı.

15Kas/140

Pınar – Şaban Yılmaz çiftine teşekkür ediyorum..

11 Kasım 2014  Salı / Hemşerim Şaban Yılmaz değerli bir kardeşim.. Ülkemizin en uzak köşesi sayılacak bir ilimizde çalışıyor.. Telefon ettiğinde büroda değildim.. Birkaç ay önce evlendiği Eşi Pınar yengemiz hanımefendi ile birlikte ziyaretime geldiler.. Sohbet etme imkanı da bulduk.

15Kas/142

Gencer: Siyasetçiler değerlere sahip çıkacak – Furkan ÇALIŞKAN

20141114024904gencer-m  “Siyasette Bir Ömür” sütunlarımızın bu haftaki konuğu olan eski Bahçecik Belediye Başkanı İbrahim Gencer, siyasetçilerin okuyup araştıran, milli ve manevi değerlere sahip çıkan insanlar olması gerektiğini söyledi.

13Kas/140

AZERBAYCAN-TÜRKİYE TARİHİ – SİYASİ İLİŞKİLERİNDE NAHÇIVAN – Dr. Elbrus İSAYEV

ScreenHunter_4   AZERBAYCAN-TÜRKİYE TARİHİ-SİYASİ İLİŞKİLERİNDE NAHÇIVAN - Dr. Elbrus İSAYEV / Nahçıvan Devlet Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü