
İç güvenlik topluma nasıl yansıyacak? – Gültekin AVCI
İç güvenlik topluma nasıl yansıyacak? - Gültekin AVCI
Bugün gazetesi yazarı Gültekin Avcı, 'İç güvenlik topluma nasıl yansıyacak?' başlıklı yazısında İç Güvenlik Paketi'nin yasalaşması halinde neler yaşanacağını madde madde açıkladı.
İşte o yazısı;
İç güvenlik topluma nasıl yansıyacak?
Paket kanunlaştığında bizi tam bir korku ve paranoya toplumu bekliyor.
Neler yaşayacağız?
Kanun ve maddelere girmeden basit bir ifadelerle anlatmaya çalışayım:
1- Bu zamana kadar MİT’in sizin hakkınızda fişleme yapıp yapmadığı hayatınızı doğrudan etkilemiyordu.
Dolaylı olarak istikbalinizi etkiliyordu.
Kamuda görev alma ve konum şansınızı değiştiriyordu. Şimdi ise hayatınızı anında ve doğrudan etkileyecek.
Çünkü İç Güvenlik Paketi ile MİT’in sizin hakkınızdaki her satırı, valiler ve polisler aracılığıyla direkt size yansıyacak.
MİT’in her fişi ve her raporu, sizi anında gözaltına aldırabilecek.
2- MİT raporları olmasa bile sebep gösterilmeksizin bir gece gözaltına alınabileceksiniz.
Yanınızda birkaç kişi de varsa, günün herhangi bir anında gözaltına alınıp 48 saate kadar tutulabileceksiniz.
Bunların takdiri polise ve valiye ait olacak.
Yani özgürlükleriniz AKP il ve ilçe başkanlarının iki dudağı arasında olacak.
GENÇLİK NE YAPACAK ? – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU
GENÇLİK NE YAPACAK ? – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU
Türkiye Cumhuriyeti ve Türkiye dediğimiz topraklar üzerinde yaşayan Türk Milleti, enterasan bir süreçte ilerliyor.
Halkımızın geneli tarih bilgisinden yoksun olduğu için bu sürecin varacağı noktadan habersiz!..
Bu sebeple geçmişte yaşananlar ile bugün yaşananlar arasında bir bağ kuramıyor ve başına gelecekleri süzemiyor.
Halbuki, milletimiz genel olarak tarih bilgisi ve şuuruna sahip olsa idi günümüzde karşılaştığımız sorunların 100 yıl yada daha öncesinde de başımıza geldiğini çok rahatlıkla görürdü.
Türklerin, Atatürk’ten bu yana düzenli ve sürekli azalan etkisi, devlet üzerinde sona ermiştir, diyebiliriz. Yani işin hüküm cümlesi, varlığı Türk Milletine dayalı, milli bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti’nde Türklerin etkisi sıfırlanmıştır.
Osmanlı Devleti’nin Kuruluşunda Hizmeti Geçen Alpler ve Gaziler / Doç. Dr. Ahmet ŞİMŞİRGİL
Osmanlı Devleti'nin Kuruluşunda Hizmeti Geçen Alpler ve Gaziler / Doç. Dr. Ahmet ŞİMŞİRGİL
Osmanlı Devleti'ni kurmuş olan hanedanın menşei ve Osmanlıların küçük bir beylik iken büyük bir devlet haline nasıl geldiği sorusu, tarihçiler arasında bir muamma gibi tazeliğini korumaya devam etmektedir. Esasında Osmanlı Devleti'ni kuran hanedanın tarihi kayıtlara, etnik incelemelere, geleneklere, mevcut damgalarına ve sikkelerine göre Oğuzların sağ kolu olan Gün Han kolunun Kayı boyundan geldikleri kesinleşmiş durumdadır.1
Bunun aksine olarak çeşitli görüşler ileri sürülmüş ise de2 hiçbiri ilim aleminde rağbet görmediği gibi bu tezlerin sahipleri, görüşlerini güçlendirecek belge ve bilgilerde ortaya koyamamışlardır. Buna rağmen en sonunda Osmanlı Devleti'nin kurucuları ve onların silah arkadaşları için efsane şahsiyetler denecek kadar, ilmi kıymeti haiz olmayan fikirler dahi ileri sürülebilmiştir.
Şurası muhakkak ki Osman Gazi'nin dayandığı Kayı boyunun mevcudu kısa sürede büyük bir beylik teşkil edecek miktarda görünmemektedir. Ancak 1230'lu yıllarda Anadolu'da görülen Ertuğrul Bey'in kudret ve itibar sahibi bir şahsiyet olduğu da anlaşılmaktadır. Nitekim kendisine Söğüt ve Domaniç civarı kışlak ve yaylak olarak verildiğinde o mıntıkada kısa bir sürede söz sahibi olabilmiştir.
Emin Saka ağabey ile..
3 Mart 2015 Salı / Komşumuz Olkan Ahmetoğlu ebediyete Baç Çınarlı Camiinden uğurlandı. Öğle namazı sonrası uzun zamandır görüşemediğim Emin Saka ağabey ile karşılaştım. Emin Saka ağabey 1966 yılında Kocaeli ve Kocaelispor’u sevenlerin biraraya geldiği ve halen faaliyetini sürdüren ESKİ DOSTLAR GURUBUnun 3 kurucusundan birisidir.
FAİZ TARTIŞMALARI – Prof. Dr. Ahmet M. GÖKÇEN
FAİZ TARTIŞMALARI - Prof. Dr. Ahmet M. GÖKÇEN
İçinde bulunduğumuz yeni yılda, ekonomi ile ilgili yapılan en büyük tartışma herhalde faiz konusunda olmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanı tarafından, ekonomide var olan faiz hadlerinin yüksek olduğu ve yatırımları engellediğini ileri sürülmekte ve düşürülmesi talep edilmektedir. Para politikaları ve dolayısıyla faiz uygulamaları ile enflasyonun istikrar içinde ve hedeflere uygun gerçekleşmesinden sorumlu Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) ise, kurların çok yükseleceğini ve enflasyonun hedeflerden sapacağını kabul ederek, bu isteği tam olarak karşılamakta tereddütlü davranmaktadır.
Sanayileşmiş ülkelerde faiz hadleri gerçekten Ülkemizde uygulanan oranlara göre görünüşte çok düşüktür. Bu ülkelerde en yüksek faiz %1-2 arasında, hatta sıfır ve negatif faiz olarak uygulanmakta, ülkemizde ise, nominal faizler bu oranlarla mukayese edilemeyecek kadar yüksek bulunmaktadır. Bu farklılıklar görünüşte var olmakla birlikte reel anlamda var olup olmadığı tartışılmalıdır.
Sayın Cumhurbaşkanı bu yılın Ocak ayında da faizlerin indirilmesi için MB’ sına aleni ve açıktan kamuoyu önünde baskı yapmıştır. Cumhurbaşkanının bu çıkışına paralel olarak ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı ve daha bir kısım bakanlar da benzer taleplerde bulunmuşlardır. Ancak MB ekonomik şartların ve özellikle enflasyon gerçekleşmelerinin uygun olmaması dolayısıyla faiz indirimi yapamamıştır. Bu tartışma üzerine para piyasası ve özellikle döviz piyasasında dengeler değişmiş ve TL’nin Dolar ve Avro karşısındaki değeri hızlı bir şekilde düşmüştür. Nitekim Dolar/ TL değeri 2,50 sınırını geçmiştir. Araya Sayın Cumhurbaşkanının yurt dışı seyahati girmesi ile konu kendi gündemi içine çekilmiş ve TL’nin dolar karşısındaki değeri yükselerek 2,50 sınırı 2,46’lara kadar düşmüştür.
1 Mart 1958 Üsküdar Vapuru Faciası 1 Mart 1958
Bugün, 57 yıl öncesinde yaşadığımız ve herkesi üzüntüye boğan Üsküdar Vapuru Faciasının yıldönümü..
Keybettiklerimize Allah’tan rahmet diliyorum..
Allah’ım sen bu ülkeyi koru – İlker AKŞİT
Allah’ım sen bu ülkeyi koru – İlker AKŞİT
Hem tuhaf, hem de tehlikeli günlerden geçiyoruz. Türkiye, koşar adım felakete sürükleniyor.
Politika sahnesinde bu korkunç günlerden rahatsız olan kimse var mı? Hiç zannetmiyorum.
Ateşe benzin döküyorlar.
Türkiye’nin kaderi de maalesef iktidar partisinin kaderiyle ortak, iktidar nereye giderse hepimiz oraya savrulacağız.
Peki, Türkiye’yi kurtaracak çıkışları yapmasını beklediğimiz iktidar partisi ne yapıyor?
Türkiye’yi Avrupa Birliği üyeliğine taşıyacağını düşündüğümüz, “İleri Demokrasi” diye yola çıkan, demokrasi ve özgürlük diye iş başına gelen iktidar partisine ne oldu?
Türkiye’nin hem Kürt meselesini hem de Türk meselesini çözecek, barışı ve demokrasiyi sağlam bir şekilde bu topraklara yerleştirecek AK Parti, bugün hangi noktada?
Meclisteki İç Güvenlik Paketi görüşmeleri, bugün gelinen noktayı gözler önüne sermiyor mu?
Muhalefet var gücüyle bu yasanın çıkmasını engellemeye çalıyor ama sayıca azlar.
İktidar, dün bu yazının yazıldığı saatlere kadar 10 maddeyi geçirmişti.
Öyle bir noktaya geldik ki, “CHP, MHP ve HDP” böyle bir yasanın çıkmaması için aynı tepkiyi koymak zorunda kaldı.
muhabbet
muhabbet
isim Arapça ma§abbet
1. isim: Sevgi
"Bilhassa tevazusu ile herkesin hürmet ve muhabbetini kazanmıştı." - N. F. Kısakürek
2. Dostça konuşma, yârenlik
"Karın doyuracak değiliz, maksat biraz muhabbet olsun." - N. Cumalı
MELEK KIZIMIZ ÖZGECAN’IN ARDINDAN – Av. Zeki HACIİBRAHİMOĞLU
MELEK KIZIMIZ ÖZGECAN’IN ARDINDAN – Av. Zeki HACIİBRAHİMOĞLU
Ahlaki çöküntünün gün geçtikçe arttığı bir zamanda yaşıyoruz. Ne aile kavramı kaldı, ne saygı ve ne de hoşgörü. Zaman ilerledikçe ve bilgi erişim bu kadar kolaylaştıkça daha ileri gideriz, insanlar kendini daha da geliştirir diye düşünürken cehalet her zamankinden daha da hissettirir oldu kendini sanki. Kendimize dönüp bakmak, sorgulamak ancak toplumda infiale neden olan olaylar gerçekleştiğinde aklımıza geliyor. Peki neden bu hallere geldik, aile kurumuna verdiği önem ve kültürü ile övünen ülkemize ne oldu?
Toplumsal hayatta kalıplaşmış anlayışların değiştirilmesi gerçekten zor. Fakat en zoru da gerçekleşen acı olayların toplumsal hafıza da yer edebilmesi. Bu konuda zihinlerin eğitilmesinin gerektiği en önemli konu ise bugünlerde kadının toplumdaki yeri.
Bilindiği gibi Türkiye’nin büyük bir çoğunluğunu Müslüman halk oluşturmakta. Peki bu büyük çoğunluğun acaba yüzde kaçı gerçek anlamda Müslüman? Kadının İslam dinindeki yeri hakkında kim ne kadar bilgi sahibi?
BİR TABAK DA TABLET İÇİN LÜTFEN! – Ayşenur Kahraman AYTEKİN
BİR TABAK DA TABLET İÇİN LÜTFEN! - Ayşenur Kahraman AYTEKİN
Merhabalar, Bu haftadan itibaren her 15 günde bir, bu köşede sizlerle birlikte olacağım.
Aldığım eğitim, bilgi ve tecrübelerim ışığında; hayata çocuk gözünden bakabilmenin yollarını, yaşamımızdan sizlerle paylaşmaya çalışacağım...
BÜROKRATİK DEVLETTEN İSTİFALAR! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU
BÜROKRATİK DEVLETTEN İSTİFALAR! – Av. Özcan PEHLİVANOĞLU
Seçim zamanı geldi çattı. Her zaman olduğu gibi yüzlerce devlet memuru milletvekili adayı olabilmek için görevlerinden istifa ettiler.
Kimi aday listelerine girecek kimi de hepsi aday olmayacağına göre görevlerine geri dönmeye çalışacak. Hepsi için hayırlı olsun!
Türk devletlerinin işleyiş yapısı bürokrasiye dayanır. Yani devlet “bürokratik devlet” olarak tanımlanırsa doğru bir tanımlama olur.
Nizam’ül Mülk’ü bilirsiniz, bu vezir Selçuklu sultanına karşı bir çok kez fütursuz davranmıştır. Bir defasında Melik Şah’ın tehditkar ifadeleri karşısında, “Bu vezirlik diviti ile sarık, senin tacın ile o derece alâkadardır ki; bu divit gittikten sonra senin tacın da kalmaz.” demek cesaretini bile göstermiştir.
Siyaseti ve iktidarları yönlendiren bu bürokrasidir. Adeta davulun tokmağı onların elindedir. Eğer liyakat ve ehliyetleri var ise ve bunu da olumlu kullanırlarsa iktidarı vezir, tam tersi olur ise rezil ederler…
Onun için bürokratlar, bizim gibi bir devlet anlayışına sahip ülke için çok önemlidir.
Her ne kadar ipler halkın desteğini alıp gelmiş iktidarın elinde gibi gözüksede, iktidarlar çoğu kez bu bürokrasinin gizli etkinliğinin kontrolüne girerler.
Hüseyin Kayadelen 98 yaşında..
8 Şubat 2015 Pazar / Orman Muhafaza memurluğundan emekli olan Hüseyin Kaydelen enişte nüfus kağıdına göre 96 yaşında, annesinin söylediğine göre de 98 yaşında..
İNTERNET VS. GELİR DAĞILIMI – Tufan KARACA
İNTERNET VS. GELİR DAĞILIMI - Tufan KARACA
Dünya’nın en zengin 80 kişisi zenginleşmeye devam ederken 1 internet dakikasında neler oluyor?
Dünyanın en zengin 80 insanının mal varlığı, dünyada yaşayan tüm insanların yarısının, yani 3.5 milyar insanın malvarlığı ile eşit hale gelmiş. Ve yine öyle gözüküyor ki bu 80 kişi kısa zamanda dünyanın yarısından fazlasına sahip olacak.
You will find more statistics at Statista
Benim bu grafikte dikkatimi çeken en zengin 80 kişi son 4 yılda sürekli zenginleşmeye devam ederken düşük gelir seviyesindeki dünyanın %50 nüfusu sürekli fakirleşiyor.
2014 YILININ EKONOMİK DEĞERLENDİRİLMESİ – Prof. Dr. Ahmet M. GÖKÇEN
2014 YILININ EKONOMİK DEĞERLENDİRİLMESİ - Prof. Dr. Ahmet M. GÖKÇEN
2014 yılı iktisadi açıdan, birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de zorluklar ve problemlerle geçmiş bir yıldır. Temel ekonomik problemler ağırlıklarını devam ettirmiştir.
Dönem başında % 5 olarak hedeflenen ve planlanan ekonomik büyüme birden fazla aşağıya doğru revize edilmesine rağmen yine de hedefler tutturulamamıştır. Son olarak % 3,3 büyüme hedefi kabul edilmesine rağmen bu hedefin de gerçekleşme ihtimali düşük düzeyde bulunmaktadır. Nitekim 2014 yılının ilk 9 aylık büyümesi % 2,8 olmuştur. Birinci çeyrekte % 4,8 büyüyen ekonomi, 2. Çeyrekte % 2,2 ve 3. Çeyrekte % 1,7 büyümüştür. 3. Çeyrekte tarım kesimi % 4,9 küçülmüştür. Sanayi kesiminde ve özellikle imalat sanayisinde büyüme çok düşük düzeyde kalmıştır.
Nitekim bu hükümetin iş başına geldiği 2002 yıldan itibaren Sanayinin Milli Gelir içindeki payı devamlı azalma göstermiş ve % 26’lardan % 16 dolayına düşmüştür. Henüz 4. Çeyrek büyüme gerçekleşmeleri açıklanmadığına rağmen bu çeyrekte de büyüme oranının düşmeye devan edeceğine dair göstergeler mevcuttur. 3. Çeyrekte büyümeye katkısı 2,5 olan ihracatın etkisi, ihracat yaptığımız bir kısım ülkelerde gelişen ekonomik olaylar dolayısıyla azalması beklenmektedir. İhracatımızın % 45’ini yaptığımız AB ülkeleri Avro ’nün hızlı bir şekilde değer kaybetmesi, fiyatların negatif yönde değişme göstermesi ile üretimin düşme temayülüne girmesi, ihracatımızın azalmasına yol açacaktır.
" İNGİLİZLERİN KOCAELİ’NDEKİ İSTİHBARAT FAALİYETLERİ NEYDİ? "
21 Ocak 2015 Çarşamba / Volkan Şenel Başkanlığındaki Pusula Düşünce Derneği İzmit Sekapark Mevlevi Evinde Araştırmacı-Yazar(Çevirmen) Mutlu Kerem Kolcuoğlu’nu ağırladı.
CUMHURİYET İMKÂNLARIYLA YENİ OSMANLICILIK – Süleyman PEKİN
CUMHURİYET İMKÂNLARIYLA YENİ OSMANLICILIK – Süleyman PEKİN
Siyasal İslam’ın ve dindar geçinenlerin bizde iki temel karakteristiği vardır: 1-Dinî kavramları her mevzuya meze yapmak. 2-Cumhuriyet düşmanlığı yapmak. İlkini hayatın her alanında görebilirsiniz; inanç ve – varsa – ideallerini yaşamak yerine sırf ağız yoluyla (oral) konuşmak makamında dem sürenler gibi.
Türkiye’deki sığ ama yaygın futbol kültürüne benzer bir şekilde avamîdir ve temel bilgileri kamyon kasalarındaki yol edebiyatımız gibi takvim yapraklarının arkasına yazılanlardan ibarettir.
Diline pelesenk ettiği “Allah rızası” kavramı, dilencilerin cami önlerine serili mendillerine 3-5 kuruş atılması için sergiledikleri tutuma eşdeğerdir.
Zulme mukavemet, kötülüğe müdahale ve mazlumlar adına dövüşme yeteneği yoktur. Cihadı; söylenme ve Allah’a havale olarak algılar.
KORKMAK VE SİNMEK! – Özcan PEHLİVANOĞLU
KORKMAK VE SİNMEK! - Özcan PEHLİVANOĞLU
Korkmak sözcüğünün güzel Türkçemizde karşılığı; “ürkmek, dehşete kapılmak, kaygı duymak, endişe etmek, çekinmek, sakınmak, yapamamak, cesaret edememek”, sinmek kelimesi ise kelimesi ise “kendini göstermemek için büzülmek, saklanmak, pusmak, yılgınlıkla konuşmamak, hareket etmemek veya tepki göstermemek” anlamlarına geliyor.
Bu anlamlardan çıkan sonuç ise günümüzde Türk Milletinin bir kısmının halini tanımlıyor!
Kabul etsekte etmesekte, Türk Milleti korkmuş ve sinmiştir. Gelişmelere bakarsak, nasıl korkmasın ve sinmesin ki?
En küçük örnek, Hdpkk’lı olan Selahattin Demirtaş’ın, dana kuyruk muhabbetinde adeta hakaret edercesine kuyruğu Türk Milletine bırakışına gereken tepkiyi veremeyişi, bu korkunun ve sinmenin bir tezahürüdür.
2015 Yılında Anadolu’nun önemli bir kısmı Pkk’nın insafına terk edilmiştir. Garipleşmiş halk, bu vahşi terör örgütüne karşı ne yapsın? Görüyorsunuz çıt yok!
Genelkurmay’da yılbaşında nöbet tutan iki askeri aileleri ile buluşturarak, aklı sıra psikolojik propaganda yapıyor. Gel sen onu külahıma anlat!
Milyonlarca aile, engelli, dul ve yetim; binbir nam altında sosyal yardıma bağlanmış. Emekliye ve sosyal yardım alanlarada, biz gidersek ekonomi bozulur, yardım ve maaşları alamazsınız ve bizi çok ararsınız korkutması yapılıyor.
MİLLÎ ŞAİRİMİZ ARİF NİHAT ASYA ve 5 OCAK – İbrahim METİN
MİLLÎ ŞAİRİMİZ ARİF NİHAT ASYA ve 5 OCAK - İbrahim METİN
Bilindiği gibi, Adana’nın düşman işgalinden kurtuluşu, 5 Ocak 1922’dir. Arif Nihat Asya, Adana Öğretmen Okulu’nda edebiyat öğretmeni iken, valilikçe kurtuluş yıldönümünü kutlama hazırlıkları yapılır. Hoca da bir öğrencisinden, kurtuluş günü için bir şiir hazırlayıp okumasını ister. Fakat öğrencisi şiir bulamadığını, son gün hocasına söyler.