Allah’ım sen bu ülkeyi koru – İlker AKŞİT
Allah’ım sen bu ülkeyi koru – İlker AKŞİT
Hem tuhaf, hem de tehlikeli günlerden geçiyoruz. Türkiye, koşar adım felakete sürükleniyor.
Politika sahnesinde bu korkunç günlerden rahatsız olan kimse var mı? Hiç zannetmiyorum.
Ateşe benzin döküyorlar.
Türkiye’nin kaderi de maalesef iktidar partisinin kaderiyle ortak, iktidar nereye giderse hepimiz oraya savrulacağız.
Peki, Türkiye’yi kurtaracak çıkışları yapmasını beklediğimiz iktidar partisi ne yapıyor?
Türkiye’yi Avrupa Birliği üyeliğine taşıyacağını düşündüğümüz, “İleri Demokrasi” diye yola çıkan, demokrasi ve özgürlük diye iş başına gelen iktidar partisine ne oldu?
Türkiye’nin hem Kürt meselesini hem de Türk meselesini çözecek, barışı ve demokrasiyi sağlam bir şekilde bu topraklara yerleştirecek AK Parti, bugün hangi noktada?
Meclisteki İç Güvenlik Paketi görüşmeleri, bugün gelinen noktayı gözler önüne sermiyor mu?
Muhalefet var gücüyle bu yasanın çıkmasını engellemeye çalıyor ama sayıca azlar.
İktidar, dün bu yazının yazıldığı saatlere kadar 10 maddeyi geçirmişti.
Öyle bir noktaya geldik ki, “CHP, MHP ve HDP” böyle bir yasanın çıkmaması için aynı tepkiyi koymak zorunda kaldı.
Niye düşündünüz mü?
Aslında birbirinden çok farklı düşünen, birçok konuda ayrışan insanlar neden bu yasaya karşı bu kadar tepkili?
Mesele Molotof Kokteyli falan değil, bu tasarı kişi hak ve özgürlüklerini hedef alan birçok düzenleme içeriyor.
Örneğin gözaltı meselesi…
Polise savcıya bile sormadan 48 saate kadar gözaltı hakkı veriliyor. Üstelik polis artık savcıdan değil, amirinden izin alarak istediği yerde arama yapabilecek.
Evde, işyerinde…
Silah kullanma yetkisi verilmesi ise başlı başına bir mesele. Polisin zaten kendisinin ya da başkasının hayatı tehlikeye girdiğinde önce uyarıp, sonra havaya ateş açma yetkisi vardı. Böyle bir düzenlemeye neden gerek duyuldu?
Sonra Valilik tarafından yasaklanan eylemlere katılanlara hapis istemiyle dava açılabilecek.
Bu düzenlemelere iktidar partisinin kurucusu, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bile karşı çıktı, “Bu kadar da olmaz” dedi.
Dönelim sokaklara.
Türkiye’de gittikçe yaygınlaşan gerilim ve nefret ortamı, gencecik hayatları söndürüyor.
Öğrenciler öldürülüyor.
Bu ülkede artık kadınlar, otobüste bile can güvenliğimiz yok diye korkuyorlar.
Her gün bir genci, her gün bir kadını toprağa veriyoruz.
Bu gidişat iyi değil.
Bu öfke, bu kin, bu nefret hiç iyi değil.
Ve ne kadar acıdır ki, “Allah’ım sen bu ülkeyi koru” diye dua etmekten başka çaremiz yok…
Türkiye’ye ve bu ülkenin yoksul halkına yazık ediyorlar…
SÜLEYMAN ŞAH OPERASYONU ve ALGI YÖNETİMİ
Türkiye önceki gece Suriye’de müthiş bir askeri operasyon yaptı.
Özel kuvvetler ve MİT personelinden oluşan bir ekip, saat 23.00 sıralarında başlayan dokuz saatlik nefes kesen bir operasyonla, Suriye’de bulunan Süleyman Şah Karakolu’na girdi, Süleyman Şah’ın naaşını Türkiye’ye getirdi.
İHA’lar, zırhlı araçlar, zırhlı ambulanslarla yapılan operasyonla 38 askerimiz de Türkiye’ye getirildi. (Bir askerimiz şehit oldu)
Detayları zaten okudunuz, televizyonlarda izlediniz.
Bu operasyon, tam da mecliste İç Güvenlik Paketi görüşmelerinin devam ettiği günlerde yapıldı.
Yanlış anlaşılmak istemem; “Böyle büyük bir operasyon gündem değiştirmek için yapıldı” falan diyemem.
Böyle bir şeyi iddia etmek zaten saçmalık olur ama gündem bir anda değişti.
Şimdi günlerce bu operasyonu konuşacağız.
Gazeteler Süleyman Şah’ı yazacak, televizyonlar operasyonu gösterecek. “Milliyetçi Türkiye”nin göğsü kabaracak. Herkes, “Helal olsun” diyecek. Zaten yeteri kadar tartışılmayan ve gündeme getirilmeyen İç Güvenlik Paketi iyice gündemden çıkacak.
Bu işin eğitimini almış bir “iletişim profesyoneli” olarak söylüyorum; Türkiye’de bugün en iyi yapılan şey “algı yönetimi”.
Bu ülkede gündem bir anda değişiyor, hem de çok kolay değişiyor.
O sırada da olan oluyor.
Yine geçmiş olsun Türkiye!
GÜNÜN REPLİĞİ Güç ve paraya sahipsin ama ölümlüsün. Bilirsin, ölümden kaçamazsın. (Kutsal Dağ filminden)
Özgür Kocaeli Gazetesi 23 Şubat 2015 Pazartesi
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.