
Allah rahmet eylesin..
Başbuğ Alparslan Türkeş’e Rabbim rahmet eylesin..
Osman Ceylan Başbuğun enson İstanbul İl Başkanı.. Sinop Milli Eğitim Müdürlüğünden sonra Kandıra’ya sürgün edilmişti.
Dr. Kemal Karataş’ın hazırladığı yazı
Sevgili arkadaşlar,
Aşağıdaki Dr. Kemal Karataş'ın hazırladığı yazı, bu güne kadar gördüğüm en kapsamlı ve öğretici paylaşımıdır
Sonuna kadar dikkatlice okumanızı öneririm.
Selam ve sevgiler...
A. GÖK
*[ÖNEMLİ - ilave bilgiler]*
Hekim kardeşimiz Dr. Kemal Karataş'ın çok önemli ilave paylaşımı;
Önceki yazdığım spot bilgilerin devamı ve güncel halidir;
*1)* Yurtdışından gelene, gelenle temas edene, Koronavirüslü hastayla temas edene vs. hiçbir şartta profilaktik (önleyici) olarak önerilen bir ilaç yok.
*2)* Hastalığın başlangıcında;
• % 95 ateş
• % 70 yorgunluk
• % 60 kuru öksürük
• % 40 iştah kaybı
• % 35 kas ağrıları
• % 31 nefes darlığı
• % 27 balgam
şikayetleri, en sık şikayetler..
Bulantı-kusma-ishal gibi sindirim sistemi şikayetleri de varsa (bağışıklık zayıf olduğu için olur); bu,infeksiyonun daha ağır geçeceğini gösteriyor genelde.
Zoom’da video konferans deneyiminizi zenginleştirecek 13 özellik
Zoom'da video konferans deneyiminizi zenginleştirecek 13 özellik
Görüntülü iletişim ve video konferans uygulaması Zoom, koronavirüs salgınında giderek popüler hale geldi. Uygulama, her gün çoğu evlerinden çalışan ya da eğitim gören milyonlarca kişiyi internet ortamında bir araya getiriyor.
ABD merkezli teknoloji sitesi Cnet, uygulamayı yıllardır kullananlar ve yeni başlayanlar için video konferans deneyimini renklendirebilecek 13 özellik ve kısa yolu derledi:
ÖLMÜŞ KALPLER – Hayrettin BARUT
ÖLMÜŞ KALPLER - Hayrettin BARUT
Kıymetli dostlar, Tarih ve İslâm Felsefesi okudum.Ancak,dini bilgi konusunda hiçmi hiç iddialı değilim. Aslında dinle ilgili topada girmem.Çünkü ,benim konum değil.
Bahsettiğim gibi İslâm felsefesi okudum. Sizlerle, büyük alim İbrahim Ethem Hazretleri’nin bir hatırasını ,daha doğrusu bir kıssasını paylaşacağım.
"İbrahim Ethem hazretleri , bir ara Bağdat’tan sonra Basra’ya uğrar.
Etrafını saran halk sorar;
-Ey İbrahim..!
-Musibetlerden bir türlü kurtulamıyoruz
-bu konuda dua ediyoruz ama kabul olmuyor.
- Acaba neden duamız kabul olmuyor?
-Büyük Veli bunlara hemen cevap vermez;
izin verirseniz bir müddet içinizde kalayım, durumunuzu tetkik edeyim sonra cevabını vereyim, der.
Gereken araştırmadan sonra onları topladığı mescitte şöyle hitap eder ;
- Ey Basra halkı, halinizi inceledim. Kalbinizin günahlarla ölmüş olduğunu anladım. Ölmüş kalplerin duası kabul olmaz, der.
Halk sorar;
-Ne türlü günahlarla kalbimiz ölmüş?
Felcin tanımlanmasında üç test: "S.T.R."
Bir Kan Pıhtısı = Felç/İnme - Şimdi Tanı için Dördüncü bir Endikatör var: Dil
Felç (STROKE): İlk üç harfini hatırlayın: S: Smile/ Gülümse. T: Talk/ Konuş. R: Raise/Kaldır.
FELÇ TEŞHİSİ
Barbekü esnasında, bir kadın tökezledi ve düştü, paramedikleri çağırmayı önerenlere kendisinin iyi olduğunu, yeni ayakkabıları nedeniyle taşa takıldığını söyledi.
Onu temizlediler ve yeni bir tabak yemek verdiler. Biraz sarsılmış görünse de Jane akşamın geri kalanını eğlenerek geçirdi.
Jane'in kocası daha sonra telefonla arayarak eşinin hastaneye kaldırıldığını söyledi (akşam 06:00'da Jane öldü.)
Barbekü'de felç geçirmişti. Eğer felç'in işaretlerini tanımlayabilselerdi, belki de Jane şu anda aramızda olacaktı; bazıları ölmüyor, ama çaresiz ve ümitsiz bir durumda kalıyorlar.
Bunu okumak sadece bir dakikanızı alır.
Bir nörolog felç vakalarını inmenin geldiği zamandan üç saat içinde müdahale edebilse felcin etkilerini tamamen geri çevirebileceğini söylüyor.
Püf noktasının felcin tanımlanması, teşhis edilmesi ve üç saat içinde hastanın medikal bakımının başlaması olduğunu söylüyor.
Felcin tanımlanmasında üç test: "S.T.R."
Bazen felcin semptomlarının tespit edilmesi zordur.
Bilinçsiz olmak maalesef felakettir. Felç hastası, eğer yakınındaki kişiler tarafından felcin semptomları teşhis edilemezse, ciddi beyin hasarına maruz kalır.
Doktorlar yakında bulunan herhangi birinin üç basit soru sorarak felci teşhis edebileceğini söylüyor:
S *Gülümsemesini söyleyin (Smile)
T *Basit bir cümle kurmasını söyleyin (Talk) (örn. Bu gün dışarısı güneşli.)
R *Her iki kolunu kaldırmasını söyleyin. (Raise)
Hasta bu görevlerin herhangi birini yapmakta zorlanıyorsa, derhal acil servis numarasını arayın ve semptomları almaya gelenlere söyleyin.
Felcin yeni işareti: Dilinizi çıkarın!
Dikkat: Felcin birbaşka işareti şudur: Hastaya dilini çıkarmasını söyleyin. Eğer dil kıvrılmışsa veya bir tarafa doğru yatmışsa bu da felç işaretlerindendir.
Temassız, Temasız ve Telaşsız – Prof.Dr. Sema KALAYCIOĞLU
Temassız, Temasız ve Telaşsız - Prof.Dr. Sema KALAYCIOĞLU
BELEDİYEYE YASAK, DENİZ FENERİ’NE VE TÜRGEV’E SERBEST – Ruhittin SÖNMEZ
BELEDİYEYE YASAK, DENİZ FENERİ’NE VE TÜRGEV’E SERBEST - Ruhittin SÖNMEZ
Anladık ki devletimizin böyle kara günler için hazinesinde hiç para yok. Herkesi evlerine kapatıldığı bir salgında, devletimizin vatandaşlarımızı bir ay dahi besleyecek birikimi kalmamış. Hepsi har vurup harman savrulmuş.
Gelişmiş bütün devletler bu dar günlerde büyük bütçeler ayırarak vatandaşlarına iş, aş ve gelir garantisi vererek “evde kalın çağrısı” yaptı. Evde kalanların temel ihtiyaçlarını evlerine gönderdiler. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise böyle garantiler ve yardımlar yapamadığı için IBAN numaraları vererek milletten yardım talebinde bulundu.
İş yine milletimizin kendi başının çaresine bakmasına kaldı.
İstanbul ve Ankara korona salgının en çok etkilediği iki büyükşehrimiz. Buraların yerel yöneticileri İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara BŞB Başkanı Mansur Yavaş salgın sebebiyle gelirlerini kaybedenler başta olmak üzere ihtiyaç sahiplerine yönelik yardımlara başladılar. Bu çalışmalar birçok belediyemize örnek teşkil etti.
Bir kesim vatandaşlarımız gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştığını gördüğü Belediye yardımlarına katkıda bulunmak istediler. Bu iki belediye de verdikleri hesap numaralarına bağış toplamaya başladılar.
Muhalefet partilerine oy veren vatandaşlarımızın Tayyip Erdoğan ve ekibine güveni yoktu. Çünkü daha önce devletin depremzedeler için, 15 Temmuz Darbe Şehitleri için, işsizlik fonunda toplanan paralar için “bu paralar nerede?” sorularına cevap verilememişti.
Merkez Bankası’nın zor günler için ayırdığı ihtiyat akçesinin bile maksadı dışında harcandığını görüyordu.
Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu belediyelerin yardım toplamasının “yasal olmadığını” söyleyerek bu Belediyelerin hesaplarını bloke ettirdiler.
56 yaşında hayata gözlerini yuman milyarder Steve Jobs’un yazdığı son yazı:
56 yaşında hayata gözlerini yuman milyarder Steve Jobs’un yazdığı son yazı:
İş yaşamında büyük başarılara ulaştım. Kimilerinin gözünde yaşamım başarının simgesi, fakat işin dışında çok az neşem oldu benim.
İşin sonunda zenginliğim alışmış olduğum hayatın bana getirdiği tek gerçeklik.
Ölümle yüzleştiğim şu anda, yatağımda uzanıp hayatımı gözlerimde canlandırırken, fark ettim ki gururlandığım bilinirliliğim ve servetim ölümün karşısında ne kadarda anlamsızmış.
Arabayı kullanmak için, size para kazandırması için birilerini işe alabilirsiniz ancak hastalığınızı taşıması için kimseyi işe alamıyorsunuz.
Kaybedilen maddesel şeyler bulunabilinir ya da yerine başkası konur fakat kaybedildiğinde bulunamayacak ya da yeri dolmayacak tek şey var o da “Yaşam.” Şu an hayatınızın hangi sahnesinde olursanız olun, zaman ile, o sahne perdesinin kapanması ile yüzleşeceksiniz.
Ailenize, eşinize, arkadaşlarınıza çok kıymet verin ve sevin.
Kendinize iyi davranın ve insanlara değer verin.
Yaşlandıkça ve umut ediyorum akıllandıkça fark ediyorsunuz ki 300 dolarlık saat de 30 dolarlık saat de aynı zamanı söylüyor.
İç huzurun bu tarz şeylerle elde edilemediğini anlıyorsunuz.
İster first class ister ekonomi uçun, bilin ki o uçak düşerse siz de düşeceksiniz.
O yüzden umut ederim ki şunu anlarsınız; kahkaha attığınız, sohbet ettiğiniz, şarkılar söylediğiniz, kuzeyden, güneyden, Doğudan, batıdan, cennetten ve dünyadan konuştuğunuz, ahbaplarınız, dostlarınız, eski arkadaşlarınız, erkek kardeşiniz, kız kardeşiniz varsa bilin ki gerçek mutluluk bu.
Çocuklarınızı zengin olması için eğitmeyin, onları mutlu olmaları için eğitin. Böylelikle büyüdüklerinde herşeyin fiyatını değil, değerini bilirler.
Yemeğinizi ilacınız gibi yiyin aksi halde ilacı yemek yerine yersiniz.
Sizi seven kişi sizi asla bırakmayacaktır. Bırakmak için yüzlerce neden saysa da mutlaka sizde kalmak için neden bulacaktır.
Bilin ki insan ile insan olabilmek arasında çok büyük fark var ve bunu anlayan çok az insan var.
Doğduğunuzda sevildiniz ve ölürken de sevileceksiniz.
Bu arada kalan zamanı başarmak zorundasınız.
Hayattaki en iyi altı doktor güneş ışığı, dinlenmek, egzersiz yapmak, sağlıklı yemek, kendine güven ve arkadaşlar. Bunları hayatınızın her evresinde muhafaza edin ve sağlıklı bir ömrün tadını çıkarın.
Steve Jobs
EGEMENLİĞİN ÇİN’E DEVRİ – Süleyman PEKİN
EGEMENLİĞİN ÇİN’E DEVRİ - Süleyman PEKİN
Öncelikle vaka sayısı 1 milyona yaklaşan ve Koronavirüs nedeniyle Dünya genelinde vefat eden 42 bin kişiye; hususen de ülkemizde bu Salgın’da can veren 200’ü aşkın insanımıza rahmet ve yakınlarına sabır diliyorum. Tedavi sürecindekilere şifa, tedbir sürecindekilere de inşirah niyazıyla..
Bu Koronavirüs Pandemisi ‘Çin’in 11 Eylülü’ hükmünde; 9/11’e karşılık 10/01. Ve aslında birbirlerinin mütemmim cüzleri.. Hem söylemiş hem de yazmışımdır, III. Küresel Savaş 2001’de başladı diye. Yani Amerika United Şirketleri’nin West & Rest (ya Biz’densin ya Öteki) meydan okuması ve 22 ülkenin sınırlarının paralize edilmesi. Hatta 90’ların II. yarısından beri konuştuğumuz Dünya üzerindeki Devlet sayısının 200’den 2.000’e çıkarılması da evvelki haşiye.
Oysa hepsi bugün içindi. İkiyüz devleti ufalayıp ikibin yaptığınızda Ulus Devletler çoğalmıyor, tersine etki alanları daralıyor. Afganistan, Endonezya, Sudan, Irak, Çekoslovakya, Mali, Sırbistan, Libya, Yemen, Suriye vb. ülkelerde kısmen başarılı olmuş gibi görünse de Ulus Devletlerin direnci tam bir sonuç almalarını etkiledi. Hatırlayın Türkiye’deki ‘Çözüm Süreci’ni, ‘Ermenilerden Özür’ sürecini, Kürtçülüğe yol verme sürecini, TC ibaresinden bile rahatsızlık sürecini; ilâ ahir..
Ortaçağ korkunun, salgınların ve barbarlığın kanıksanması hatta bin senelik bir yaşam biçimine (stayl) çevrilmesidir. Derebeyliklerse tüm bunlara karşı bir güvenlik arayışıdır. Bir karantina bölgesi veya vaha tipi korunaklı bir site olarak da düşünebilirsiniz. O 2 bin devlet günümüzün derebeylikleri / site devletleri olacaktı. Ve sonra Fatih’in Şâhî Topundan çok daha etkili COVID-19 diye bir virüs o surları, sınırları yerle yeksan edecekti. Ediyor da..
Yeni Orta Çağ’da hem Feodalite sonrasındaki Merkezî Krallıkları Merkezî Dünya Hükümeti ve arkasındaki Elitler olarak, hem Derebeylerin korkuyla uyulan ve fakat saçma - sapan hiyerarşilerini de Devlet Kapitalizmini Sosyal yada Komünal Kapitalizme evirerek; her ikisini de bir arada görmek mümkün.
İNSANIN ÜLKESİNİ VE TOPLUMUNU SEVMESİ – Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ
İNSANIN ÜLKESİNİ VE TOPLUMUNU SEVMESİ - Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ
Dünya sadece Çin’den yayılarak bugün için merkezini Amerika’ya taşıyan, en fazla ölümün ise Avrupa’da olduğu koronavirüs salgını ile sarsılmadı. Daha önce de veba, kolera, İspanya nezlesi tehlikesi ve frengi hastalığını yaşadı. Ardından AIDS, kuş gribi, tavuk gripleri geldi. Bu salgında Amerikalı oyuncu Rock Hudson gibi bir çok ünlü hayatını kaybederken, bazıları da bir sonraki nesle ders çıkarır diye günlük tuttu, notlar çıkardı, sonra da yayınladı. Salgınlar Hollywood sinemasına da konu oldu. Türkiye’de bu filmler; Kolera Günlerinde Aşk ve Veba ismiyle gösterime girdi, kapalı gişe oynadı bu prodüksiyonlardan ikisi.
KİLİS’TE BİR ALMAN PAŞASI VE KÖRLER ÇARŞISI Önemli bir asker olan Almanya Genelkurmay Başkanlarından Orgeneral Helmut Karl Bernherd Von Moltke(1800-1891) aynı zamanda Osmanlıya askeri uzman ve danışman olarak hizmet verdi. Birikimi ve donanımı itibariyle alim olarak da bilinen bu asker Türkiye’de General Moltke veya Moltke Paşa olarak da tanınır. Osmanlı yurdunda epeyi süre kaldı ve hizmet verdi. “Türkiye Mektupları” adıyla da anılarını yayınladı(Remzi Kitapevi-2. Baskı 2017).
Halep, Gaziantep ve Kilis’te bulunduğu zaman diliminde Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın oğlu Kavalalı İbrahim Paşa Mısır ordusunun başında Konya’ya yürüyordu. General Moltke, İbrahim Paşa ile Kilis Ovasında savaştı ve yenildi.
General Molkte hatıralarında, İbrahim Paşa’nın askerlerinden bölgeye trahom salgını başladığını ve hızla yayıldığını anlatır. Bulaşıcı bir hastalık olan trahomdan bölge halkının çocukları gözlerini kaybetmeye başlar. Kilis’in İstanbul ile olan iletişimi o yıllarda aylar değil belki yıllar sürebiliyordu. Kilis’in ve bölgenin yöneticileriyle ileri gelen maruf aydınları, trahom salgını dolayısıyla din adamlarının “caiz değil” veya tehaffuzhane (karantina) tartışmalarının kader yahut “vacip” olduğu görüşünü değerlendirirken tedbiri de ihmal etmiyor. Özellikle çocuklar korunmaya alınıyor. Görme özürlü olanlar için önce hafızlık eğitimi veriliyor, motive ediliyor, hayatın devam ettiği anlatılıyor. Daha bir yetişkinler için ise Arasa’da “Körler Çarşısı” kuruluyor. Görme özürlüler sazlıklardaki ince kamışlarla hasır, zembil, kova örüyor, meslek sahibi olarak hayata tutunuyor, namerde değil merde bile muhtaç olmamak için çalışıyorlar. Tarihe meraklı olan ve kentlerinde bir mantık mektebi bulunan Kilis’in maruf ve arif insanları maziden de biliyorlar ki Sultan İkinci Mahmut’un (1785-1839) son zamanındaki kolera salgınında en iyi ilaç ve tedbir “sirke” olmuştu. Salgın büyümeden bitirilmişti. Avrupa’da ise aynı dönemde batıyı sarsan ve 4 yıl süren kolera tehlikesi(1835-1839) bölgeyi sarmış, onlarca insan hayatını kaybetmişti.
VEFALI OLMAK
VEFALI OLMAK
Genç adam iyi bir terziymiş.
Bir dikiş makinesi ve küçücük bir dükkânı varmış.
Sabahlara kadar uğraşıp didinir ama pek az para kazanırmış.
Çok soğuk bir kış gecesi dükkanı kapatırken elektrik sobasını açık unutmuş ve çıkan yangın onun felaketi olmuş.
Artık ne bir işi varmış ne de parası.
Günler boyu iş aramış ama bulamamış...
Yük taşımış, bulaşıkçılık yapmış, yine de evinin kirasını ödeyecek kadar para kazanamamış.
Sonunda ev sahibinin de sabrı taşınca, küçük bir bavula sığan eşyalarıyla sokakta bulmuş kendini...
Mevsim kış, hava ayaz olsa da genç adamın köşedeki parktan başka gidecek yeri yokmuş. Bir sabah iş arayacak derman bulamamış bacaklarında.
Açlıktan ve soğuktan bitkin bir şekilde bankta otururken, kocaman bir araba yanaşmış kaldırıma.
Arka kapıyı açmaya çalışan şoförü kızgınlıkla yana itmiş arabadan inen yaşlı adam,
"Yalnız bırakın beni, parkta dolaşırsam belki sinirim geçer" diye söylenmiş.
Zengin bir işadamı olduğu her halinden belli olan ihtiyar, birkaç adım attıktan sonra bankta titreyen terziyi görmüş.
Terzi, adamın üzerindeki paltoya bakıyormuş dikkatle.
Birden siniri geçiveren ihtiyar,
"Zavallı adamcağız kim bilir nasıl üşüyordur, ona nasıl yardım etsem acaba?" diye düşünmeye başlamış.
Oysa terzinin düşlediği paltonun sıcaklığı değilmiş.
O, çok kalın ve kaliteli bir kumaştan üretilen bu paltonun sahibine hiç de yakışmadığını ve onun vücuduna uygun şekilde dikilmediğini düşünüyormuş.
TİCARET AÇISINDAN YAHUDİLERLE TÜRKLERİN FARKLARI!
TİCARET AÇISINDAN YAHUDİLERLE TÜRKLERİN FARKLARI!
Ticaretin kuralları vardır. Bu kurallar evrenseldir. Türkler tarih boyunca ticaretle az iştigal etmişlerdir. Daha çok savaşlarla vakit geçirmişlerdir.
Yahudiler ise binlerce yıldır ticaretle uğraşırlar. Ticaretten kazandıkları parayı ise doğru yerlerde değerlendirerek yollarına devam ederler. Tevrat'ın 22. kitabı olan Süleyman Özdeyişleri'nde "erdemli" olmak isteyen bir tüccar için ciddi tavsiyeler vardır.
Jacques Attali ise Yahudiler Dünya ve Para kitabında kendilerinin neden ticarette başarılı olduklarının sırlarını ve tarihini anlatır. Cezayir kökenli Fransız Yahudisi ve aynı zamanda bir haham olan Attali'nin kitabı Yahudilerin ticaretteki başarılarını anlamak için mutlaka okunması gereken bir kitap.
"Hiçbir başarı tesadüf değildir" sözünde olduğu gibi ticarette Yahudilerin başarısı da tesadüf değildir. Belirli bir bilgi birikimine ve tecrübelerin nesilden nesile aktarılmasına dayalıdır.
Ticarette esas olan sadece para kazanmak değildir. Para kazanmak ticaretin bir aşamasıdır. Esas olan kazandığınız parayı tutmak ve doğru yerlerde değerlendirmektir. Serveti nesillerden nesillere aktarmak ise başlı başına bir beceridir.
Takvimler 2013 yılını gösteriyordu. Çocukluğunu Sultanhamam'da geçirmiş, eğitimini yarıda bırakmış ve "hayat mektebi"nde kendini yetiştirmiş, görüşlerine çok önem ve değer verdiğim bir patronun kapısını çaldım. Dedim ki: Patron belli ki bizim millet bu servetleri elde tutamayacak. Gelin birlikte bir kitap yazalım. Siz anlatın. Ben yazayım. Servet nasıl korunur? Serveti korumak için ne yapmak gerekir? Millete bir faydamız olsun.
Meslek hayatım boyunca işimin bir parçası olarak yüzlerce patronla saatlerce sohbet ettim. Deneyimlerini dinledim. Gözlemlerini ve tespitlerini inceledim. Bunlar içinde bu işi hakkıyla yapacak tek patron, kapısını çaldığım patrondu. Kendisi işlerinin yoğunluğunu gerekçe göstererek teklifimi reddetti. Benim de deneyimlerim öyle bir kitabı yazmaya o gün için yetmezdi. Kitabı yazamadık.
Türklerin ticarette başarılı olması için Yahudilerin ticaret prensiplerini çok iyi anlaması gerekiyor. Geçmişte bunu anlasaydık bugün çok farklı noktalarda olurduk.