
“İki şey” öğretisi
Kilise tarafından yakılarak öldürülen Giordano Bruno (1548- 1600) Rönesans felsefesini biçimlendiren filozofların en önemlilerinden biri olup evrensel ve zaman mefhumundan uzak "iki şey" öğretisi kulağa küpe olacak cinsten.
İki şey 'Kalitesiz İnsanın özelliğidir
1- Şikayetçilik
2- Dedikodu
İki şey çözümsüz görünen problemleri bile çözer
1- Bakış açısını değiştirmek
2- Karşındakinin yerine kendini koyabilmek
TÜRK MİLLETİNE – Rıfat SERDAROĞLU Çoban Ateşi Hareketi
Genel Başkanlığını Sağlık ve Devlet eski Bakanı sayın Rifat Serdaroğlu ’nun yürüttüğü Çoban Ateşi Hareketi, koronavirüs salgını ile ilgili önemli bir yazılı açıklama yaptı:
“TÜRK MİLLETİNE
Dünya, çok ciddi sonuçları olabilecek bir virüs salgını ile karşı karşıyadır. Ülkemizin de içinde bulunduğu bu durum, hepimizin el ele vermemizi gerektiren ulusal ve uluslararası bir sorundur.
Bu sorunun boyutlarının yakın gelecekte başımıza neler getireceği, ülkeyi ve dünyayı nelerin beklediği gerçekten çok belirsiz ve vahimdir.
Yapılan bilimsel araştırmalar sonucu görünen şudur;
Virüsün etkileri Temmuz ayında azalacak, ancak Ekim ayında daha şiddetli olarak ortaya çıkacaktır. Aşı çalışmalarının sonuçlanması en iyimser şartlarda 18 ay civarında olacaktır.
Ölümlerin artması, insanları bekleyen açlık-kıtlık olasılığı ve yoksulluk, beraberinde yağma-talan- sokak eşkıyalığına yol açacak, can ve mal güvenliği tehlikeye girecektir.
Olayın bu boyutlara gelmesini önlemek için dünya, Birleşmiş Milletler düzeyinde, tüm dünyada uygulanacak genel önlemleri almalı ve takibini yapmalıdır.
Müslümanlar neden böyle perişan? – Ozan ARİF
Ozan Arif de vefat etmiş.. Allah gani gani rahmet eylesin.. Ruhuna İhlâslar, Fatihalar, Yasinler, hatimler armağan olsun...
Müslümanlar neden böyle perişan?
Sebebini sorup arıyor muyuz?
Bence bu işin sebebi müslüman.
Acaba farkına varıyor muyuz?
Müslümanlık çünkü adımız bizim.
Adımız gibi mi tadımız bizim?
Eksik mi dedimiz, kodumuz bizim?
Fitnesiz, fesatsız duruyor muyuz?
İslam'ın şartı beş, imanın altı,
Diyerek işleriz her türlü haltı.
Aklımıza gelmez toprağın altı.
Emaneti sağlam koruyor muyuz?
Türkiye’de kıtlık baş gösterir mi? – Arzu ERDOĞRAL
Türkiye'de kıtlık baş gösterir mi? - Arzu ERDOĞRAL
Koronavirüs nedeniyle tarımın can çekiştiğini ve üretim teminat altına alınmazsa gelecek yıl tarım ürünü bulunamayacağını savunanlar da var.
Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs tehlikesi ile ilgili ülkemizde de her açıdan mücadele ediliyor.
Halkımız ise bazı ülkelerde olduğu gibi marketleri yağmalamıyor ama doğal olarak alacağının fazlasını temin ederek stok yapıyor. Bazı kesimlerce duyulan endişe ise birkaç ay içerisinde bazı gıdaları vatandaşın temin edemeyeceği yönünde…
Tarım ve hayvancılık sektöründe üretimin yapılamaması sonucu kıtlık yaşanabileceği ve halkın gıdaya ulaşamayacağını savunanlar, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın üretimin nasıl sürdürüleceğini planlaması gerektiğini belirtiyor.
“Mevsimlik işçiler ile ilgili de bir dizi önlemlerin hayata geçirilmesi gerekiyor” denilirken üretimin devamı için çalışmaların durmaması gerektiğine vurgu yapılıyor.
Bir alkış da öğretmenlere – Rüyam Alankuş KARGILI
Bir alkış da öğretmenlere - Rüyam Alankuş KARGILI
- Covid 19 sebebiyle evde gönüllü karantina uyguladığımız bu günlerde kimi zaman sıkılıyoruz kimi zaman bunalıyoruz kimi zaman da yaratıcı uğraşlar bularak günlerimizi evde geciriyoruz. Eğitimci olmam sebebiyle ülke çapında yapılan eğitim çalışmalarına, uğraşlarına farkındalıkla ve objektif olarak bakabilme imkanı buluyorum.
6 Nisan 1920’de Anadolu Ajansı kurulmuştu.
Heyet i Temsiliye’nin Ankara’ya gelişinden üç ay sonra, 6 Nisan 1920’de Anadolu Ajansı kurulmuştu.
Medya her anlamda insanları bilgilendiren hatta yeri geldiğinde algı oluşturup yönlendiren iletişim organlarıdır.
İnsanlar üzerinde etkisi son derece büyüktür ve iyiye kullanıldığında yararı çok....
Medya ve sosyal medyanın hakim güçlerin denetiminde olduğu son yaşanan vakıalar da daha da bir su yüzüne çıktı.
*İşyerlerinde Coronavirüs Vakalarında İşverenin Yükümlülükleri*
*
İşyerlerinde Coronavirüs Vakalarında İşverenin Yükümlülükleri*
4857 sayılı İş Kanunu ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çeşitli yönetmeliklerden doğan yükümlülükleri çok kısa ifadelerle şöyle belirtebiliriz.
İlk olarak risk değerlendirmesinin yapılmasıdır. Bu başlık çok önemli olduğu için açarak diğer başlıkları sıralayabiliriz.
Risk analizi; “İşyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek tehlikelerin belirlenmesi, bu tehlikelerin riske dönüşmesine yol açan faktörler ile tehlikelerden kaynaklanan risklerin analiz edilerek derecelendirilmesi ve kontrol tedbirlerinin kararlaştırılması amacıyla gerekli çalışmaların yapılması” şeklinde tanımlanmıştır.
ÇİFTBOZAN – Ruhittin SÖNMEZ
ÇİFTBOZAN - Ruhittin SÖNMEZ
Osmanlı Devleti tarım arazilerini üç yıl üst üste, mazeret bildirmeden, ekim için kullanmayan çiftçilerden “Çiftbozan Vergisi” denilen bir vergi alırdı.
Bilindiği gibi, Osmanlı Devletinin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıydı. Bu yüzden vergiler halktan daha çok bu mal varlıkları üzerinden alınırdı. Tarım vergilerinden biri de çiftbozan vergisi idi.
Bu verginin maksadı sadece devletin bütçesine katkı değildi. Birinci hedef halkın gıda maddesi sıkıntısı yaşamaması, ikincisi ise şehirlere göçü önlemekti.
Bu arazilerin ekilmemesinin temel sebebi çiftçilerin tembelliği değildi. Devletin doğru dürüst bir üretim planı yapmaması, üretici ile pazar arasında yeterli ulaşım ve ticari ağın olmaması idi. Tarımla uğraşan köylü, bol ürün alınan yıllarda ürün para etmediğinden, kurak yıllarda da kıtlık gerekçe göstererek ekim yapmaz, şehirlere göçerlerdi.
Kaynaklarda “Ev Göçü” olarak geçen bu hareketlilik, bir yandan gıda üretiminin azalmasına yol açarken, diğer yandan göç alan şehirdeki düzeni de sıkıntıya sokardı. Devlet bu durumu önlemek için, ekonomik plan ve programlar ile gerekli yatırımları yapmak yerine, kolay olanı seçmiş ve Çiftbozan Vergisi koymak zorunda kalmıştı. (Günümüzde köyden şehre göç için alınan hiçbir tedbir yok. Osmanlı Devletini yönetenlerin en azından böyle bir derdi varmış!)
Fakat daha Sultan 1. Ahmed (1590-1617) döneminde bile yoksul köylüler çiftini bozar, “çiftbozan” olurlar. Vergi ödeyecek hatta karınlarını doyuracak durumları da olmadığından, Büyük Tarihçi Halil İnalcık’ın ifadesiyle “büyük kaçgunlara veya asilere katılır, Celali olurlar.”
Yani asker kaçakları ve işsiz medrese öğrencisi gibi isyancılara dâhil olurlar veya “dağlara, ormanlara, imparatorluk güçlerinin ulaşamayacağı yerlere, İran’a doğru kitlesel kaçışlara katılırlar.”
Bu tarihi olayların arkasında 1500’lü yılların ikinci yarısından itibaren Doğu-Batı ticaret yollarının güney güzergâhlara kayarak, Osmanlı hâkimiyetinin dışına çıkmış olmasının yarattığı etki çok önemlidir.
Ayrıca aynı dönemden itibaren denizaşırı ülkelerin sömürgeleştirilmesi ve oralardan getirilen kölelerin üretimde kullanılması Avrupa ekonomisinin öne çıkmasına sebep oldu.
Değişen şartlara göre yeni üretim modelleri ve ticari ağlar oluşturmayı başaramayan Osmanlı devlet maliyesi daha 2. Beyazıt (1447-1512) döneminde dahi iflasın eşiğine gelmişti. Devlet çareyi hep vergiye yüklenmekte bulmuştu.
Yüksel Başer Başkanımızı da kaybettik
Kocaeli Ticaret Odası eski başkanlarından 88 yaşındaki Yüksel Başer beyin kanaması sonucu tedavi edildiği hastanede vefat etti.
Yüksel Başer’in cenazesi 7 Nisan Salı günü Kirazlıyalı Camiinde kalınacak öğle namazından sonra Kirazlıyalı Mezarlığı’na defnedilecek.
Yüksel Başer, Rezzak Başer’in eşi, Mert ve Berk’in babasıydı.
İzmit Ticaret Odası Başkanlarımızdan Yüksel Başer ağabeye Allah rahmet eylesin, Ailesi ve sevenlerine de başsağlığı ve sabır dilerim.
