Gayrimenkul Kira Gelirlerinin Beyanı Mart/ 2015 Dikkat Edilecek Püf Noktalar – Av. Nazlı Gaye ALPASLAN
Gayrimenkul Kira Gelirlerinin Beyanı Mart/ 2015 Dikkat Edilecek Püf Noktalar - Av. Nazlı Gaye ALPASLAN
İçinde bulunduğumuz yılın Mart ayı içerisinde (1 Mart -25 Mart 2015) kira gelirlerinin bildirim veya beyanı açısından bazı özellikli durumlar bulunmaktadır. Buna göre:
1) Kira gelirlerinin beyanı açısından ille de gayrimenkulün tapusunun malike ait olması gerekmez. Bazı hallerde gayrimenkul kira gelirini elde eden kişi tapu sahibi olmasa bile malik gibi hareket ediyor ise bu kişi elde ettiği kira gelirini Mart ayı içerisinde vergi dairesine beyan etmek zorundadır. örneğin , bir gayrimenkulün tapusu mevcut değil ise bu gayrimenkul için malik gibi hareket eden kimse elde etmiş olduğu kira gelirini beyan edebilir. Örneğin, yine bir gayrimenkulün tapusu henüz çıkmamış ise tapu tahsis belgesi gibi bir belgeyle malik gibi tasarrufta bulunan kimse tarafından GMSİ beyanı yapılabilir.
2) Kira gelirleri ile ilgili beyannamelerin 3568 sayılı yasaya göre unvan almış meslek mensupları tarafından elektronik ortamda yollanılması mümkündür. Veya söz konusu beyannamelerin kağıt ortamda düzenlenip, elden vergi dairesine verilebileceği gibi posta kanalıyla taahhütlü olarak yollanması mümkündür. Vergi ödemelerinin birinci taksiti 31 Mart olup, diğer ikinci taksidi ise, 31 Temmuz 2015 tarihine kadar ödenebilir.
Kocaeli Kent Konseyi’nde..
19 Şubat 2015 Perşembe / Kandıra Lisesi Mezunları Derneği Başkanı Aygün Aynagöz ve Salih Horos ile birlikte Kocaeli Kent Konseyi Başkanı Abdullah Köktürk’ü ziyaret ettik. Kandıra üzerine konuşuldu.
Türk Milletine Başsağlığı mesajı
Üniversite yönetimlerinin vurdumduymazlığı, bazı güvenlik güçlerinin taraflı hareketleri sonucunda bazı üniversitelerimizin bölücü terör örgütünün karargahı haline getirilmesi sonucu, Türk Milliyetçiği davasına gönül veren Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 4. Sınıf öğrencisi Fırat Yılmaz ÇAKIROĞLU bölücü terör örgütünün militanlarınca haince şehit edilmiştir.
Aydınlar Ocağı Genel Merkezi olarak, görevini yapmayarak Anayasanın teminatı altında bulunan eğitim ve öğretim hakkının gaspedilmesine göz yumarak bazı üniversitelerimizi bölücü terör örgütünün karargahı haline getirilmesine imkan hazırlayan üniversite yönetimlerini, bu gelişmelere ilgisiz kalan ve taraflı davranan mülki makamları ve güvenlik güçlerini şiddetle kınıyor, Türk milliyetçilerine saldıran hain bölücü terör örgütünü ve destekçilerini lanetliyoruz. Bu gelişmeler “karşıt gruplar” lafları ile geçiştirilip gerçekler örtülemez.
Aziz şehidimize Allahtan rahmet diler ve mekanının cennet olmasını niyaz eder, ailesine, yakınlarına ve Türk milliyetçilerine sabır ve başsağlığı dileriz.
AYDINLAR OCAĞI GENEL MERKEZİ
Samet Türkyılmaz kardeşim Manisa’dan gelen mesir macunlarının tadına bakmaya kalkınca..
19 Şubat 2015 Perşembe / Samet Türkyılmaz kardeşim büroya ziyaretimize geldi. Hoşgeldin İkramı olarak Manisa’dan gelen mesir macunlarının yer aldığı tabağı kendisine takdim ettik.
Operasyonu epeyce uzun sürdü.. Yediklerinin şifa olmasını diliyorum..
Hayret, son uçuş.. – Savaş SÜZAL
Hayret, son uçuş.. - Savaş SÜZAL savassuzal@karsinokta.com
Yazının adını, son uçuş mu koysam diye düşündüm. Anlatacağım aslında bir garip seyahat hikâyesi, sanki son uçuş. Anlatacaklarım, belki varsayım gibi gelebilir. Belki de gerçek, ama siz gene de olması muhtemel bir hikâye dinliyormuş gibi okuyun. Önce hikâyemizdeki “factleri” yani olmuş olduğunu bildiğimiz “gerçekleri” bir bir dökelim.
Konumuzun kahramanı, bir Güney Amerika gezisine çıkar. Bu gezide, Hıristiyan Katolik üç ülke; Kolombiya, Küba ve Meksika bulunur. Geziye başlarken, belki şaşırtma, belki başka amaçla, Avrupa’dan Sorumlu Bakanı, kel alaka bir toplantı için, palas pandıras, Washington’a yollar. Geçmişte, daha önce de işler kötüleşince, birkaç yakın danışmanını yollamış, sadakatini dile getirmiştir. Ama demek ki işler o kadar kötü, bu kez bir tane bile Amerikalı resmi yetkiliden randevu alınamaz. Bakan, ABD başkentinde, tepkilerle dolu ziyaretini tamamlarken, bizimki de Küba’nın başkenti Havana’ya geçer.
Havana’da büyük talihsizlik, aynı otelde Türkler de vardır. Mevsim yaz ve kentte hava sıcaklığı 33 santigradı bulan otelde personelin telaşla koşuşturmalarına, “misafir bir yabancı devlet başkanına elektrik sobası arandığı” yanıtı alınır. Yazın en sıcak gününde, odaya elektrik sobası. O hava koşullarında üşüme olmayacağına göre, herhalde otel odalarında sucuk kızartacaklar. Almanya’da otel odasında çiğ köfte yapan bir ulustan da bu beklenir hani. Veya belki de Washington’dan gelen, buz gibi haber üşüttü adamcağızı.
Kar şehrimizi terk etmeden..
19 Şubat 2015 Perşembe / Akşam Neslihan aradı. Bahcecik’e geçiyoruz deyince hemen hazırlandık ve dünüş Ahmet Görgün Küçük hocamın evine misafirliğe gittik. Siteye girdiğimizde bembeyaz kar ile kaplı olduğunu gördük. Efe ile Zeynep tadını çıkarttı. Bizde kartopu oynama imkanı bulduk.
Erdal Baykara’ya başsağlığı ve geçmiş olsun ziyareti
19 Şubat 2015 Perşembe / Erdoğan Görgün Başkanlığındaki Kocaeli Kandıralılar Derneği yöneticileri Sigortacı Erdal Baykara’yı işyerinde ziyaret ederek başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerini sundu.
Müfteri İlişkileri – Zekeriya SOYDAŞ
Müfteri İlişkileri – Zekeriya SOYDAŞ
Hayır yanlış okumadınız, müşteri değil, müfteri ilişkileri!
Türk Dil Kurumu'na göre müfteri “karacı, kara çalan, iftira atan” kimselerin sıfatıdır.
Bir insana, bir müslümana göre ise bir insanın içine düşebileceği en derin faziletsizlik çukurlarından biridir.
Müfteri kimseler hayatlarını iftira atma, karalama, leke sürme üzerine kurmuşlardır.
Zaman zaman her insan dikkatsizlik sonucu müfteri durumuna düşebilir.
Müfterilik bazen öfkeyle ağızdan çıkan bir ifadenin asılsız olması nedeniyle içine düşülen bir durum olsa da, çoğu zaman bile isteye karalamak ve çamur atmak için gönüllü olarak yapılan bir erdemsizlik örneğidir.
Günümüz Türkiye’sinin içinde bulunduğu büyük sıkıntıların başında maalesef Müfterilik gelmektedir.
Her gün medyada, sosyal medyada ve sokakta o kadar büyük iftiralar atılıyor ve insanlar – gruplar karalanıyor ki, “bize ne oluyor” diye sormadan edemiyoruz!
İnsanlar kendilerine siyasi, şahsi ya da kurumsal destek sağlamak ya da rakip - düşman gördüğü kişileri – grupları karalamak için o kadar asılsız haberler yayınlıyor, bilgiler paylaşıyorlar ki, insanın aklı almıyor!
Müfteriliğin ulaştığı boyutları gören ve bunun da “araştırmayan, incelemeyen, irdelemeyen, sorgulamayan” toplum üzerindeki etkisinin farkına varanlar, Müfreriliği sektör haline getirdiler.
Av. Abdurrahman Kaymak kardeşimin ziyaret hatırası..
11 Şubat 2015 Çarşamba / Av. Abdurrahman Kaymak Kocaeli Kandıralılar Derneği Yönetim Kurulu üyesi.. Kocaeli Baromuzun genç avukatlarından.. Yengemiz hanımefendide meslektaşı.. Maşallah uyumlu bir çift.. Daima başarılı olmalarını dilerim.
30 Ağustos Zafer Haftası ve Şehitler Günü Edirnekapı Şehitliği – İSTANBUL – 30 Ağustos 2002 / Nostalji
30 Ağustos 2002 / 30 Ağustos Zafer Haftası ve Şehitler Günü Edirnekapı Şehitliği - İSTANBUL
Cihat Meselesi / Asıl Olan Hayat ve Barıştır – Prof. Dr. Hasan ONAT
Cihat Meselesi / Asıl Olan Hayat ve Barıştır – Prof. Dr. Hasan ONAT
İslam’da en çok yanlış anlaşılan, en çok istismar edilen hususlardan birisi cihattır. Bazı Müslümanlar birbirlerini yok yere öldürürken cihat yaptıklarını zannederler. Çoğu zaman da, siyasi ihtirasların ve çıkarların kör ettiği gözler, cihat kavramına sarılarak yapılanın meşru olduğunu göstermeye çalışırlar.
Cihat, “Allah uğruna savaşmak” şeklinde, herkesin içeriğini istediği gibi doldurabileceği bir hale de dönüştürülebilir. İslam’a saldırmak isteyenler de, onu, din adına yapılan savaş olarak anlar ve anlatırlar.
Oysa, cihat, İslam’ın en kapsamlı kurucu ilkelerinden birisi olan “adalet”in, hayatın bütün alanlarında hakim kılınması için bilinçli çaba harcamaktır. Cihat sözcüğünün kök anlamı, çalışmak, bilinçli ve kararlı bir şekilde mücadele etmek, bir işi başarmak için çaba sarf etmektir. Yeni fikirler üretmek, farklı bakış açılarından yeni görüşlere ulaşmak anlamına gelen içtihat da aynı kökten gelir.
Onurlu bir hayat mücadelesi cihattır. İnsanın kötü olandan uzaklaşarak, daima iyiden, doğrudan yana tavır alması cihattır. Aklı etkin kullanmak cihattır. En genel anlamda cihat, esasta Allah’ın istediği gibi bir insan olma; Allah’ın insana verdiği yaratıcı yetileri etkin kılarak iyiyi, güzeli ve doğruyu gerçekleştirme; yeryüzünü yaratılışın yasalarına uygun olarak imar etme faaliyetidir.
BİR CİNNET CENDERESİNDEYİZ – Süleyman PEKİN
BİR CİNNET CENDERESİNDEYİZ – Süleyman PEKİN
2009’da Etiler’deki üniversiteye Münevver Karabulut cinayetiyle açığa çıkmaya başladı toplumsal yozlaşmamamızın cinnet seansları. Cinayet ile cinnet sözcükleri aynı kökten doğmuş olsalar da bu olaydaki vahşete bakılırsa I.Dünya Savaşı’ndaki Taşnak ve Hınçak çetelerinin katliamlarını aratmaz. Tek fark; ammenin katlı değil ferdin katli yani toplu katliam değil tekil katliam.
2013 Gezi Olayları’nda 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz’ın histerik gurupların darp seanslarıyla öldürülmesi ve güvenlik güçlerinin öldüresiye müdahaleleri toplumsal fay kırıklarının deprem habercisi gibiydiler.
Ardından 2014 Kobani Olayları’nda 16 yaşındaki lise öğrencisi Yasin Börü’nün PKK / KCK sempatizanlarınca defalarca öldürülmesi (işkence, balkondan atma, üzerinden arabayla geçme, başını taşla ezme ve yakma) toplumsal cinnetin örgütlenmiş haliydi.
İlk cinayette halk tabiriyle ‘manyamış’ bir aileyi, diğerlerinde ise karşıt gurupları suçlayarak işin içinden çıkmaya çalışırken 2015 yılı normal ve sıradan bireylerin de cinnet sınırlarında gezindiğini aleni göstererek toplumsal huzurumuzun yangın sirenlerini çaldı.
muhabbet
muhabbet
isim Arapça ma§abbet
1. isim: Sevgi
"Bilhassa tevazusu ile herkesin hürmet ve muhabbetini kazanmıştı." - N. F. Kısakürek
2. Dostça konuşma, yârenlik
"Karın doyuracak değiliz, maksat biraz muhabbet olsun." - N. Cumalı
Dr. Ali Değirmenci’nin anneanne acısı..
VEFAT ve BAŞSAĞLIĞI
Körfez Çamlıtepe Aile Sağlığı Merkezinde Aile Hekimi olarak görev yapan
Dr. Ali DEĞİRMENCİ’nin
Muğla / Ula’da yaşayan anneannesi
Ayşe ALLI
(Akkız)
geçtiğimiz hafta vefat etti.
Merhume büyüğümüze rahmet, Dr. Ali DEĞİRMENCİ kardeşim başta olmak üzere, ailesi ve yakınlarına başsağlığı ve sabır dilerim.
Ahsen OKYAR
Ayşe ALLI büyüğümüz hanımefendi ile 24 Temmuz 2004 tarihinde Dr. Ali Değirmenci kardeşimin daveti ile başlayan ve bir hafta süren sevgili eşim Nursel hanımefendi ve güzel kızım Zeynep Gökçen ile birlikte gerçekleştirdiğimiz Muğla ziyaretimizde tanışma imkanı bulmuştuk.
50 sene öncesinin, çocukluğumuzun Kandıra’sındakiler gibi aynı şive ile kunuşması ve tatlı gülüşü hala hafızamızda.. Rabbim rahmet eylesin..
AKP’DEN ADAY ADAYI OLAN MİLLİYETÇİLERE SORULAR – Av. Ruhittin SÖNMEZ
AKP’DEN ADAY ADAYI OLAN MİLLİYETÇİLERE SORULAR – Av. Ruhittin SÖNMEZ
7 Haziran’da yapılacak milletvekili seçimleri için aday adaylığı müracaatları devam ediyor.
AKP’den aday adayı olanlar içinde, kendisini Türk olarak tanımlayan, Türk Milliyetçisi hissedenler herhalde vardır.
Özellikle seçimler yaklaşınca AKP liderleri “tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak” sloganlarını sıkça telaffuz eder. PKK terör örgütü ve yan kuruluşlarına sert görünümlü çıkışlar yaparlar. “Eski ülkücülerden”, onların çektiklerinden bahseder, gözyaşı sosuna bandırılmış metinler okurlar. Hatta rahmetli Alpaslan Türkeş’ten bir vesileyle bahsederler.
Çünkü AKP tabanından sayılan “milliyetçi” oylar vardır ve bu oyların yoğun olduğu bölgelerde “Türk Milliyetçisi” olarak tanınan adaylar gösterilir.
AKP’nin bu politikaları bugüne kadar başarılı oldu.
AKP yandaşı anket firmalarının da tespit ettiği gibi MHP’nin gerçek tabanı asgari yüzde 26-28 arasındadır. Yani kendisini Türk Milliyetçisi olarak hissedenlerin yarısı MHP’ye oy vermemektedir. MHP’nin gevşek oylarının çoğunun CHP’ye değil, AKP’ye kaydığı aşikârdır.
Özellikle “Selçuklu Hilali” diye adlandırılan ve MHP tabanının en güçlü olduğu şehirlerde MHP, AKP’nin ardından ikinci sıraya düşmüştür.
AKP seçmeninin diğer büyük bir kesimi de (MHP’ye yakın olmasa bile) Türk milliyetçisidir. Bu kesimin de kendi partisi dışındaki ikinci tercihi MHP’dir.
Kocaeli Kandıralılar Derneğinin 1. Konferansı: “Mahalli Yönetimler ve Büyükşehir” Kenan EVİN 28 Ekim 1994 Cuma / Nostalji
Kocaeli Kandıralılar Derneğinin 1. Konferansı:
Konuşan: Kenan EVİN – Kocaeli Belediyeler Birliği Genel Sekreteri
Konu: “Mahalli Yönetimler ve Büyükşehir”
Tarih: 28 Ekim 1994 Cuma
MELEK KIZIMIZ ÖZGECAN’IN ARDINDAN – Av. Zeki HACIİBRAHİMOĞLU
MELEK KIZIMIZ ÖZGECAN’IN ARDINDAN – Av. Zeki HACIİBRAHİMOĞLU
Ahlaki çöküntünün gün geçtikçe arttığı bir zamanda yaşıyoruz. Ne aile kavramı kaldı, ne saygı ve ne de hoşgörü. Zaman ilerledikçe ve bilgi erişim bu kadar kolaylaştıkça daha ileri gideriz, insanlar kendini daha da geliştirir diye düşünürken cehalet her zamankinden daha da hissettirir oldu kendini sanki. Kendimize dönüp bakmak, sorgulamak ancak toplumda infiale neden olan olaylar gerçekleştiğinde aklımıza geliyor. Peki neden bu hallere geldik, aile kurumuna verdiği önem ve kültürü ile övünen ülkemize ne oldu?
Toplumsal hayatta kalıplaşmış anlayışların değiştirilmesi gerçekten zor. Fakat en zoru da gerçekleşen acı olayların toplumsal hafıza da yer edebilmesi. Bu konuda zihinlerin eğitilmesinin gerektiği en önemli konu ise bugünlerde kadının toplumdaki yeri.
Bilindiği gibi Türkiye’nin büyük bir çoğunluğunu Müslüman halk oluşturmakta. Peki bu büyük çoğunluğun acaba yüzde kaçı gerçek anlamda Müslüman? Kadının İslam dinindeki yeri hakkında kim ne kadar bilgi sahibi?